Yrd. Doç. Dr. Latife Utaş Akhan 29.12.2018 ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ SAVUNMA DÜZENEKLERİ Yrd. Doç. Dr. Latife Utaş Akhan y
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ Hemoostasis dengesi: Her organizma kendini en uygun denge içinde tutma eğilimindedir. Bu dengenin sağlanabilmesi için, organizma içinde bulunan, gelişebilen; denge bozucu uyarıları tanıma, değerlendirme ve ona göre korumaya yönelme yetileri vardır. Uyum dengesini bozacak herhangi bir etken organizmada “tehlike” olarak algılanır. Dış dünyadan gelen tehlikeli uyaran ve etkenlere karşın her canlı varlığın ortak savunma düzenekleri vardır. Bunla r genellikle “kaçma” ya da tehlikeyi ortadan kaldırmaya yönelik “saldırma” biçimindedir
tehlikenin ne de kullandığı savunmanın bilincinde değildir. ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ Benliğin savunma düzenekleri, genellikle bilinçdışı süreçlerdir ve birey, ne tehlikenin ne de kullandığı savunmanın bilincinde değildir.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 1- BASTIRMA Dürtü, anı ve deneyimlerin bilinçdışına itilmesi ve orda tutulmasıdır. Bastırma her insanın kullandığı bir savunma olmakla birlikte, yaşamımızda birçok olayı bastırdığımız oranda, doyum sağlar ve yeni uyum yolları öğrenmede o denli güçlük çekebiliriz. Kişinin kendini bilmesi ve tanıması büyük oranda bastırma düzeneğinin tüm ve yoğun etkisi altında kalmamasına bağlıdır.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 2- YADSIMA: benlik içinde tehlikeli olarak algılanan ve bunaltı doğurabilecek bir gerçeği yok saymak, görmemektir. ÖRNEĞİN; Çok sevdiği genç oğlunu bir trafik kazasında yitiren bir anne, oğlunun ölüsünü gördüğü, ölüm törenine katıldığı halde bir süre sonra oğlunu ölmediğine kendini inandırmıştı. Sık sık oğlunun arkadaşlarına telofon ederek, onları bularak oğlunun ölmediğini, gizli bir örgütün kaçırdığını, oğlunu bulmak için kendisine yardım etmeleri gerektiğini belirtiyor ve her türlü anımsatmaları açıklamaları kesinlikle yadsıyordu. Hekimle konuştuğunda: “ önümde duran şu masayı bildiğim gibi biliyorum ki doktor oğlum ölmemiştir” diyordu.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ Özellikle paranoid türden kötülük görme sanrılarında kişi, kendi içindeki düşmanca duyguları, kin ve nefreti önce yadsımakta sonra yansıtarak dışarıdan kendisine kötülük gelecekmiş gibi algılamaktadır.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 3- YANSITMA duygu, dürtü, gereksinim ya da yaşam olaylarının dışarıya aktarılıp, yansıtılıp dışarıdaymış ya da dışarıdan kendisine yöneltiliyormuş gibi algılanmasıdır. ÖRNEĞİN; Dinsel ve törel değerlere çok bağlı, bu konularda yazılar yazmış, yaşlı bir din adamı, kendi kızlarından ve karısından aşırı derecede kuşkulanmaya başlamıştı. Evinde bütün pencereleri kapatıyor, altmış yaşını aşmış karısının gece gelecek dostunu vurmak için yastığının altında tabanca bulunduruyordu. Yaşlı adam beyin damarlarındaki aşırı kireçlenmeye bağlı olarak yavaş yavaş bunamaya başlamış ve bütün yaşamı boyunca baskı altında tuttuğu duygularını frenleyemez hale gelmişti. Birgün evde kapı arkasında hizmetçi kızı sıkıştırmaya kalkmış, o sırada karısı durumu görmüştü. İlk tepki olarak birkaç gün odasına kapanmış, ve kimseye görünmemiş, yememiş içmemişti. Odasından çıktıktan sonra hiçbirşey olmamış gibi ( YADSIMA) davranmasına ek olarak yaşlı karısını ve kızını ağır şekilde suçlamaya başlamıştı.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 4- İÇE ATIM Bir başkasını tüm varlığı ya da bir parçası benliğin içine yenilip yutulurmuşçasına atılır. Bir nesne sanki içerde ayrı bir varlıkmış gibi yaşatılır. İçe atılmış bir sevgi nesnesine karşı duyulan kin ve nefret o denli ağır olabilir ki kişi kendi içindeki bu nesneyi öldürmek isteyebilir. İntihar olgularının kimi türlerinde böyle içe atılmış bir nesnenin yok edilmesi amaçlanır.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 5- ÇÖZÜLME Zihindeki bir takım düşüğnce ve duygu kümelerinin bağlı oldukları olay ve yaşantılardan koparak özerkleşmeleri, ayrılmaları ve benliği etkilemeleri sürecidir. İkili ya da çoğul kişilik durumunda sanki bireyin bir parçası öbüründen habersiz kendiliğimden işlerlik göstermekte ve öbürünü tanımamaktadır.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 7- YER DEĞİŞTİRME Bir dürtü ya da duygunun asıl nesnesinden başka bir nesneye yönelmesidir. ÖRNEĞİN İçinde annesine ya da babasına karşı derin bir öfke, aşırı bir saldırganlık duygusu uyanmış olan bir genç bu öfkesini başkalarına, topluma; babayı ya da anneyi temsil eden otoriteye yöneltebilir.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 8- KENDİNE YÖNELTME Eğer içe atılmış ve içeride yaşatılan bir sevgi nesnesi varsa ve yaşamın bir çağında sevgi nesnesine karşı kin uyanmışsa birey kendine acı vererek; hatta kendine kıyarak içinde yaşattığı nesneyi yokedebilir. Özkıyımların bir kısmında görülür.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 9- AKLA UYGUNLAŞTIRMA Benlik için acı, bunaltı verici durumlarda akla yatkın görünen fakat sıkıntı vermeyecek bir neden, bir açıklama bulmaktır. ÖRNEĞİN Başkalrıyla kolay geçinemeyen, kendini sevdirmeyen ve insanları sevmeyen kişi “ ben yalnızlıktan hoşlanıyorum” diyebilir.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 10- KARŞIT TEPKİ KURMA kişi kendi içindeki bilinçdışı yasak dürtü ve eğilimlerinin tam karşıtı tepkiler göstermekler de benliğini savunmaya çalışabilir. örneğin içindeki kin, nefret ve kabalık eğilimlerine karşı kişi aşırı derecede kibar ve nazik; pislik ve kirlilik eğilimlerine karşı anormal derecede titiz ve temizlik düşkünü olabilir. Bireyin içinde sürekli olarak onu uyaran ve sıkıştıran olumsuz dürtüler ve eğilimler canlılıklarını sürdürmekte, birey de kendi benliğini sürekli olarak bunların karşıtı davranış ve tutum örnekleriyle korumaya çalışmaktadır.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 11- DÜŞÜNSELLEŞTİRME Yasak dürtülerin, anıların ve yaşantıların, düşünsel yetiler ve bilgilerle açıklanmaya çalışılması ve asıl bunalım kaynağının bu tür düşünce ve bilgi ürünleri ile kapatılmasıdır.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 12- YALITMA Geçmişe ilİşkin bir olayın anımsanmasında bu olayın bilişsel birtakım yolları vardır. olayın yeri ve zamanı gibi. olaya karşı bireyin duygusal tepkileri olmuştur. ÖRNEĞİN O olaya karşı kin, nefret, hoşlanım, öfke, sevinç gibi duygular duyulmuştur. Yalıtma düzeneğinde bir anının bilişsel, yani bilme; tanıma ve anlama ile ilgili yanı tümüyle anımsanırken, duygusal yanı ayrılarak bastırılır ve bilinçdışında kalır. Kişi çocuklukta yaşadığı hoş ya da acı olayı kuru kuruya hiçbir duygu yükü olmaksızın anımsar ve anlatır.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 13- DÖNDÜRME Ağır bunaltı doğuran durumlarda, yatkın kişilerde hareket ya da duyu organlarında işlev yitimi ortaya çıkabilir. Bunaltı organın işlev yitimine, işlev bozukluğuna döndürülmüştür.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 14- SOMUTLAŞTIRMA Sıkıntı ve bunaltının belli somut bir şeye, bir nedene, bir duruma bağlanmasıdır. Ruhsal bir sıkıntının fiziksel bir rahatsızlığa; karmaşık bir kuşkunun belirli düşmanlara bağlanmasıdır.
Daha çok obsesif kompulsif kişilikte ya da nevrozlarda görülür. ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 15- YAPIP BOZMA Daha çok obsesif kompulsif kişilikte ya da nevrozlarda görülür. ÖRNEĞİN havagazı musluğunu sık sık açıp kapayarak kontrol etmek, her akşam pencereden biri girmiş ya da girecekmiş gibi düşünerek pencereleri açıp kapatmak, yatağın altını yoklayarak araştırmalar yapmak gibi..
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 16- SAPLANMA İlk çocukluk dönemlerine ait kimi özellikleri benliğinde tututuğu ve sonraki dönemlerde de bunları bırakmadığı görülür. ÖRNEĞİN Sanki dünya kendi etrafında dönüyormuş ve kendisine borçluymuş gibi hep dışarıdan verilmeyi bekleyen bağımlı kişilik gelişimi çeşitli nedenlerle ilk dönemdeki saplanma sonucudur.
ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 18- GERİLEME Ulaşılmış bir gerileme dönemi kişi için ileri derecede bunaltı doğuracak nitelikte olursa, daha önceki bir döneme gerilemedir. Çocukluk çağında yeni bir kardeş gelince çocuğun çişini kakasını söylemeyi bırakması “ ben de bebeğim” dercesine bir gerilemedir. V
Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ Kişinin gerçek dünyada doyum sağlayamadığı istek ve dürtülerini düşler kurarak doyurmaya çalışması içe kapanık kişilik türlerinde düş kurma düzeneği yoğun biçimde bütün yaşam boyunca sürebilir. 19- DÜŞ KURMA 29.12.2018 Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan
Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 20-ÖZDEŞİM Başka bir kişinin özelliklerini, duygu ve davranış biçimlerini, değerlerini ve inançlarını benimseyerek; kendi benliğimize sindirip kişiliğimizin bir parçası, bir özelliği durumuna getirmek anlamına gelir. 29.12.2018 Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan
Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 21- YANSITMALI ÖZDEŞİM Çocuğun kendine göre zihninde geliştirmiş olduğu ana- baba özelliklerini onlara yansıtarak, onlarda varsayarak, buna göre özdeşim yapması anlamını taşır. ÖRNEĞİN Hasta babasını hoşgörülü, orta yetenekli insancıl bir kişi olduğunun yıllar sonra, gençlik çağında uzun bunalımlar geçirirken gördüğü psikoterapi sırasındave birtakım yaşam olayları ile karşılaşınca kavrayabilmişti. Oysa ki, bütün çocukluğu süresince babasını yanına yaklaşamayacak denli sonsuz güçlü ve ürkütücü bir kişi olarak algılamış ve özdeşimini de bu doğrultuda gerçekleştirmeye çalışmıştı. Bu nedenle büyük düş kırıklıklarına uğrayarak derin bir duygusal bunalım ve bocalama içine girmişti. Kendisinden beklentileri sonsuz bir güçlülük ve başarıydı. Bu beklentileri babasına yansıtmış olduğu özelliklerdi. Bu tür yansıtmaların altında annenin çocuğa karşı tutum ve beklentileri, babanın tanıtılış biçimi ve tutumları da önemli yer tutuyordu. 29.12.2018 Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan
Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan ZKÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ 22- YÜCELEŞTİRME Kimi dürtüler nesneleri ya da amaçları tümden değiştirirler, benlik için yapıcı ve yaratıcı bir amaç ve nesne edinirler. Saldırganlık dürtüsünün enerjisi kalır, fakat saldırganlık niteliğini yitiriri. Cinsel dürtünün enerjisi kalır, fakat cinsel yöneliş kalmaz. İşte dürtülerin asıl amaç ve nesnelerini bırakmaları ve toplum içinde kabul edilen yaratıcı ve yapıcı eylem için kullanılabilir duruma gelmeleridir. 29.12.2018 Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan
Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan Yankı Yinelediği Sesten Güzeldir Oscar Wilde 29.12.2018 Yrd.Doç.Dr. Latife Utaş Akhan