Karagöz ve Hacivat taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur. Karagöz oynatıcısına hayali, hayalbaz denir. Yardımcıları çırak, yardak, dayrezen, sandıkka’dır. Oyunda konuşmaların değişmesi baş hareketleriyle yapılır.
Bu iki karakterin gerçekten yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa nerede nasıl yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir.
Rivayete göre Hacivat ve Karagöz, Orhan Gazi devrinde yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidir. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi’nin, “cami vaktinde bitmezse kelleni alırım” dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine Karagöz ve Hacivat’ı şikayet eder. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat’ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Hacivat ve Karagöz tanınır.
Hacivat’ın asıl adının Hacı İvaz ve ya Haci Cevat olduğu söylenir. Hacivat karakteri düzeni temsil eder. Nabza göre şerbet verir. Kişisel çıkarlarını her zaman ön planda tutar. Eğitimli olmasından dolayı Osmanlıca konuşmayı sever. Hemen herkesi tanır, onların işlerine aracılık eder. Alın teriyle çalışıp kazanmaktan çok Karagöz’ü çalıştırarak onun sırtından geçinmeye bakar. Rol icabı değişik kıyafetler içinde Keçi Hacivat, Çıplak Hacivat, Kadın Hacivat, Kahya Hacivat gibi farklı tasvirleri vardır. Karagöz ise oyunun hiç şüphesiz başrol oyuncusudur. Okumamış bir halk adamıdır ve düz Türkçe konuşur. Hacivat’ın kullandığı Osmanlıca kelimeleri anlamaz ve onlara yanlış anlamlar yükler.
Karagöz Ile Hacivat Off hay hak Gönül verdik perdeye dost, başlayan bir gazeldir Hüner değilse de dünyaya gelmek ne güzeldir Ölümlüymüş dünya, neler gelmiş neler geçmiş Hüner, geçmişi gününde görüp güldürmededir Gülen pek az, ağlayan ne çok, Tanrıyı saymazsak Hüner, oynayan kim, oynatan kim, bilmededir Tanrı gölgesini eksik eylemesin duamız Hüner, gölgede solmadan açmayı bilmededir. Off hay hak Gönül verdik perdeye dost, başlayan bir gazeldir Hüner değilse de dünyaya gelmek ne güzeldir Ölümlüymüş dünya, neler gelmiş neler geçmiş Hüner, geçmişi gününde görüp güldürmededir Gülen pek az, ağlayan ne çok, Tanrıyı saymazsak Hüner, oynayan kim, oynatan kim, bilmededir Tanrı gölgesini eksik eylemesin duamız Hüner, gölgede solmadan açmayı bilmededir.
HACİVAT - (Gelir ve söyler.) Gördün mü başıma geleni! Kararlaştırdığımız saat geldi ama Karagöz'üm meydanda yok! (Sevinçle) Aman işte geliyor! (Seslenir.) Karagöz'üm çabuk ol! KARAGÖZ - Bağırıp-durma ben çabuk olamam! HACİVAT - Çubuk değil... Gelmeyeceksin diye korktum KARAGÖZ - Korktunsa git yıkan da gel! HACİVAT - Öyle değil efendim! Sözlerimi yine yanlış anlayıp benim kafamı karıştırma! KARAGÖZ - Köftehor kel kafanı ben ellemem kendi ellerinle karıştır. HACİVAT - Yani aklımı karıştırma demek istiyorum. KARAGÖZ - Hay hay karıştırmam Hacı Cavcav! HACİVAT - Pekalâ zamanında gelmen için verdiğim kol saatine hiç bakmadın mı? KARAGÖZ - Baka baka az kalsın gözlerim şaşı olacaktı. HACİVAT - O halde neden geç kaldın? HACİVAT - (Gelir ve söyler.) Gördün mü başıma geleni! Kararlaştırdığımız saat geldi ama Karagöz'üm meydanda yok! (Sevinçle) Aman işte geliyor! (Seslenir.) Karagöz'üm çabuk ol! KARAGÖZ - Bağırıp-durma ben çabuk olamam! HACİVAT - Çubuk değil... Gelmeyeceksin diye korktum KARAGÖZ - Korktunsa git yıkan da gel! HACİVAT - Öyle değil efendim! Sözlerimi yine yanlış anlayıp benim kafamı karıştırma! KARAGÖZ - Köftehor kel kafanı ben ellemem kendi ellerinle karıştır. HACİVAT - Yani aklımı karıştırma demek istiyorum. KARAGÖZ - Hay hay karıştırmam Hacı Cavcav! HACİVAT - Pekalâ zamanında gelmen için verdiğim kol saatine hiç bakmadın mı? KARAGÖZ - Baka baka az kalsın gözlerim şaşı olacaktı. HACİVAT - O halde neden geç kaldın?
KARAGÖZ - Saatten bir şey anlayamadım ki... İçimde kıl gibi bir tel parçası kendi kendine dönüp-duruyor. Nasıl da yorulmuyor anlayamadım? HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Okula gitmezsen işte böyle saatten bir şey anlayamazsın? KARAGÖZ - Köftehor iftira etme! Dün okula gittim. HACİVAT - Yaaa aferin! Ne yaptın? KARAGÖZ - Oğlumu kursa yazdırdım. HACİVAT - Neyse... Kabahat bende ki saatimi sana verdim. Hemen geri ver! KARAGÖZ - Veremem! HACİVAT - Aman Karagöz'ün yoksa çaldırdın mı? KARAGÖZ - Pataklarım ha kim çıldırdı? HACİVAT - Değil efendim yani saatimi ne yaptın? KARAGÖZ - Evdeki saat bozuk da okula geç kalmasın diye oğluma verdim. HACİVAT - Öyleyse benim ona hediyem olsun! KARAGÖZ - Sağolasın Hacı Cavcav ama söyle bakalım beni buraya neden çağırdın? KARAGÖZ - Efendim biliyorsun çocuklar hâlâ bizi çok seviyorlar Karagöz'üm! KARAGÖZ - Âmin onu bilmeyen mi var!... Eksik olmasınlar! HACİVAT - İşte bu sebeple bir gazeteden teklif aldım. KARAGÖZ - Saatten bir şey anlayamadım ki... İçimde kıl gibi bir tel parçası kendi kendine dönüp-duruyor. Nasıl da yorulmuyor anlayamadım? HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Okula gitmezsen işte böyle saatten bir şey anlayamazsın? KARAGÖZ - Köftehor iftira etme! Dün okula gittim. HACİVAT - Yaaa aferin! Ne yaptın? KARAGÖZ - Oğlumu kursa yazdırdım. HACİVAT - Neyse... Kabahat bende ki saatimi sana verdim. Hemen geri ver! KARAGÖZ - Veremem! HACİVAT - Aman Karagöz'ün yoksa çaldırdın mı? KARAGÖZ - Pataklarım ha kim çıldırdı? HACİVAT - Değil efendim yani saatimi ne yaptın? KARAGÖZ - Evdeki saat bozuk da okula geç kalmasın diye oğluma verdim. HACİVAT - Öyleyse benim ona hediyem olsun! KARAGÖZ - Sağolasın Hacı Cavcav ama söyle bakalım beni buraya neden çağırdın? KARAGÖZ - Efendim biliyorsun çocuklar hâlâ bizi çok seviyorlar Karagöz'üm! KARAGÖZ - Âmin onu bilmeyen mi var!... Eksik olmasınlar! HACİVAT - İşte bu sebeple bir gazeteden teklif aldım.
KARAGÖZ - Nasıl besleyeceksin Hacı Cavcav? HACİVAT - Yine ne anladın ne beslemesi canım? KARAGÖZ - Ne anlaması var mı? "Kirli kafeste keklik aldım." demedin mi? HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Bir arkadaşım çalıştığı gazetenin çocuk sayfasına her hafta bizim de girmemizi istedi. Kabul ettim. KARAGÖZ - Karagöz mü oynatacağız? HACİVAT - Hah hah hah!... Gazetenin içinde Karagöz oynatılır mı? Sohbet yapacağız... KARAGÖZ - Akşam yemeği için mi? HACİVAT - Allah Allah yine aklın yemeklere gitti. KARAGÖZ - "Sulu et yapacağız." Dedin ya!.. HACİVAT - Sulu et olur mu? Sohbet... Yani perdede yaptığımız gibi konuşacağız. Söylediklerimizi gazeteye yazacaklar. Çocuklar da okuyup eğlenecek bizi daha çok sevecekler. KARAGÖZ - Ne zaman konuşacağız Hacı Cavcav?... HACİVAT - Canım işte konuşuyoruz ya! KARAGÖZ - Söylediklerimizi neden kimse yazmıyor? HACİVAT - Efendim cebimde küçük bir ses kayıt aleti var. Bu kutu konuştuklarımızı aldı. Ben kaseti hemen matbaaya yetiştireyim de yazıya çevirip çocuk sayfasına koysunlar. Haydi hoşça kal Karagöz'üm! (Gider.) KARAGÖZ - Güle güle!... (Söylenir.) Aklım ermedi. Seslerimiz kutudan çıkınca havaya karışıp kaybolursa ne olacak?... (Gider.) KARAGÖZ - Nasıl besleyeceksin Hacı Cavcav? HACİVAT - Yine ne anladın ne beslemesi canım? KARAGÖZ - Ne anlaması var mı? "Kirli kafeste keklik aldım." demedin mi? HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Bir arkadaşım çalıştığı gazetenin çocuk sayfasına her hafta bizim de girmemizi istedi. Kabul ettim. KARAGÖZ - Karagöz mü oynatacağız? HACİVAT - Hah hah hah!... Gazetenin içinde Karagöz oynatılır mı? Sohbet yapacağız... KARAGÖZ - Akşam yemeği için mi? HACİVAT - Allah Allah yine aklın yemeklere gitti. KARAGÖZ - "Sulu et yapacağız." Dedin ya!.. HACİVAT - Sulu et olur mu? Sohbet... Yani perdede yaptığımız gibi konuşacağız. Söylediklerimizi gazeteye yazacaklar. Çocuklar da okuyup eğlenecek bizi daha çok sevecekler. KARAGÖZ - Ne zaman konuşacağız Hacı Cavcav?... HACİVAT - Canım işte konuşuyoruz ya! KARAGÖZ - Söylediklerimizi neden kimse yazmıyor? HACİVAT - Efendim cebimde küçük bir ses kayıt aleti var. Bu kutu konuştuklarımızı aldı. Ben kaseti hemen matbaaya yetiştireyim de yazıya çevirip çocuk sayfasına koysunlar. Haydi hoşça kal Karagöz'üm! (Gider.) KARAGÖZ - Güle güle!... (Söylenir.) Aklım ermedi. Seslerimiz kutudan çıkınca havaya karışıp kaybolursa ne olacak?... (Gider.)