ORGANİK YETİŞTİRME TEKNİKLERİ Toprak İşleme : Gerek konvansiyonel anlamda, gerekse organik anlamda, bitkisel üretim tarladaki toprakta, tarla toprağında yapılmaktadır. Toprak gevşetildiği için bitki köklerinin toprak içerisinde gelişmesi ve ilerlemesi kolaylaşır, toprak gözeneklerindeki havanın yenilenmesi sağlanır, böylece daha bol azot ve oksijen alınması temin edilir, toprak mikroorganizmalarının gelişmesi ve çoğalmasına yardımcı olunur, toprak yüzeyinin gevşetilmesi ile yağmur veya sulama suyu toprak yüzeyinden kolaylıkla içeriye nüfuz eder, toprak içerisinde oluşan kılcal gözenek diziliminin neden olduğu borucukların kırılması sonucu topraktan su buharlaşması azalır, topraktaki zararlı ve yabancı ot azaltılır, bitki artıklarının ve hayvan gübresinin toprağa karışması sağlanır, tohum yatağı hazırlanır ve toprak sıkışması önlenmiş olur. Toprağı en az işleyerek veya işlemeden yapılacak tarımsal uygulamalar, her bitki için uygun olmayabilir. Ancak çok yıllık bitkiler için uygun bir yöntem olarak kabul edilir. Organik tarımla uğraşan çiftçiler, toprağın doğal özelliklerini bozmayacak şekilde kendi tercihlerini kullanmalıdır.
Tohum Yatağının Hazırlanması: Organik üretim tohum ve toprağın iyi olduğu ve hemen hemen %100 çimlenme ve çıkışa izin verecek bir tohum yatağına ihtiyaç gösterir. Organik tarla ürünü ekilecek alan ekimden önce ilkbaharda pullukla sürülüp tırmık çekilerek düzeltilmelidir. Ekim Mayıs ayında hava ve toprak sıcaklığı uygun olduğu zaman mibzerle yapılmalı ve ekim derinliği 4 cm ile 5 cm arasında olmalıdır. Tohum seçimi: Bölge ekolojisine uygun hastalıklara dayanıklı ve pazar potansiyeli olan çeşitler seçilmelidir. Geleneksel olarak yetiştirilmiş fakat herhangi bir kimyasal uygulama yapılmamış bitkilerin tohumları tohumluk olarak kullanılabilir. Yer Seçimi: Hangi tarlada organik tarla bitkileri yetiştiriciliği yapılacağına uygulanacak münavebe sistemine göre karar verilmelidir. Aynı zamanda organik tarım için sertifikalandırılmış alan olmalıdır. İzolasyon: Organik olmayan tarla bitkileri ve diğer ürünlerle arada 5 m bir izolasyon mesafesi bırakılmalıdır. Tarlanın etrafına sınır olacak şekilde 8-10 sıra ekim yapılabilir ve bu sıralar hasat edildikten sonra organik olmayan tarla ürünü olarak değerlendirilir.
Ekim Nöbeti: Ekim nöbeti geleneksel tarımda olduğu gibi, organik tarımda çok daha önemli bir uygulamadır. Tek bitki yetiştirilen bölgelerde toprak tek yönlü olarak devamlı bir şekilde sömürüldüğünden toprak verimliliği azalmakta, bu da birim alan verimini düşürmektedir. Ürünler uygun bir ekim nöbetine göre yetiştirildiklerinde verim % 10-15 daha fazla olmaktadır. Organik tarım açısından uygun bir ekim nöbetinden beklenen yararlar şu şekilde açıklanabilir. Ekim nöbeti uygulamalarında yeşil gübreleme ve hasattan sonra arazide kök ve hasat artıkları şeklinde kalan organik maddeler, toprağın humus yönünden zenginleşmesini sağlamaktadır. Organik tarımda, organik maddelerin parçalanma ve humik bileşiklerin oluşumunu doğal ve toksik (zehirli) olmayan yollardan hızlandırma özelliğine sahip ürünler kullanılmalıdır. Biyolojik yoldan açığa çıkan besin maddelerinin ekim nöbetinde yer alan bitkiler tarafından en iyi şekilde kullanılması da verim artışını sağlayacaktır. Ayrıca ekim nöbetiyle besin maddelerinin birikmesini sağlayan bitkiler ile çok besin maddesi tüketen bitkiler ardı ardına getirilerek toprağın sömürülmesi önlenmektedir. Aynı arazide üst üste yetiştirilen kültür bitkileri toprakta belirli hastalık ve zararlıların oranını artırarak verimsiz olmasına neden olur. Düzenli bir ekim nöbetiyle hastalık ve zararlılar kontrol edilebilir. Hastalık ve zararlılara dayanıklı ya da hastalıkların ve zararlıların çoğalmasına imkân vermeyecek bitkilerin ekim nöbetinde yer alması bitkiyi ve toprağı koruyarak verimi artıracaktır. Sebze üretimi yapılan alanlarda tahıl türlerinin rotasyonu genel olarak önerilmektedir. Çünkü tahıllar, sebzelerde problem olan hastalık ve zararlıların birçoğuna karşı dayanıklılık eğilimindedir.
Organik tarım ve ekim nöbeti uygulamaları, çevrenin korunması ve biyolojik dengenin sağlanması, toprak verimliliğinin artırılması ve toprağın verim gücünün korunması, sağlıklı, kaliteli ve yüksek ürünün alınması ve bu ürünlerin tüketiciler tarafından kullanımının özendirilmesi açısından önemlidir. Organik tarımda ekim nöbeti uygulamalarında dikkat edilecek bazı noktalar şunlardır: azot tüketimi fazla olan kültür bitkileri (kolza, mısır, şeker pancarı, patates, pamuk) ile azot fiske etme özelliklerine sahip olan baklagiller (fasulye, nohut, mercimek, fiğ, burçak); derin (kazık) köklü kültür bitkileri (yonca, üçgül, kolza, şekerpancarı, pamuk vb.) ile yüzeysel (saçak) köklü bitkiler (tahıllar); Su tüketimi fazla olan kültür bitkileri (çeltik, mısır, pamuk, şekerpancarı, yonca, yazlık sebzeler) su tüketimi daha az olan bitkilerle (arpa, buğday, baklagiller, patates); yetiştirme döneminde yavaş gelişen kültür bitkileriyle hızlı gelişme özelliğinde olan bitkiler; hasattan sonra bitki kalıntısı fazla olan bitkiler (baklagil yem bitkileri, tahıllar) ile kalıntısı az olan bitkiler (patates, şekerpancarı, soğan) ardı ardına yetiştirilmelidir. Hastalık ve zararlıların önlenmesinde konukçu olmayan bitkiler özellikle seçilmelidir.
Çoğaltma Materyali: Organik tarımda, genetik modifikasyona uğramış tohum ve transgenik bitki kullanımının men edilmiş olması yanında, organik usullerle üretilmiş yerel çeşitlerin kullanımı adaptasyon güçlerinin yüksekliği nedeni ile önerilmektedir. Vegetatif çoğaltma materyalinin de en az bir generasyon organik üretim kurallarına göre yetiştirilmiş olması şarttır. Üretimleri başlamış olmasına rağmen, ülkemizde henüz sertifikalı organik tohum, fide ve fidan yaygın olarak bulunamamaktadır. Organik tohum kullanma zorunluluğu henüz yeterince bulunamaması nedeni ile ertelenmektedir. Ancak organik sertifikalı tohum bulunmadığı takdirde kullanılan tohumların ilâçlanmamış ve izin verilmeyen kimyasallarla muamele edilmemiş olması gerekmektedir. Bazı fide firmaları talep edildiğinde organik aşılı sebze fidesi üretmektedir. Organik fideler, organik olarak elde edilmiş tohumlardan geliştirilmiş olmalıdır. Fideler, organik üretim yapılan alanlarda yetiştirilen, yetiştirmenin muhtelif aşamalarında sentetik bitki besleme ve büyütme maddeleri ile hormonların kullanılmadığı, diğer bir ifade ile sentetik büyüme ve gelişmeyi düzenleyici ve teşvik edici maddelerin kullanılmadığı, toprak ve iklim şartlarına uygun, yalnızca mevzuatta müsaade edilen toprak iyileştiricilerinin ve girdilerinin kullanıldığı, hastalık, haşere ve yabancı ot rekabetine karşı dayanıklı olmalıdır. Aynı söylemler organik fidanlar için de geçerlidir.
Ekim ve Dikim İşlemleri: Organik tarımda ekim ve dikim işlemleri, üretim şekli ve tipine göre sözleşme yapılan kontrol ve/veya sertifikasyon firmasının vereceği talimata ve izine göre elle veya ekipmanlarla yapılmalıdır. Alet ve ekipmanların ayar, düzen ve temizlikleri iyi olduğu gibi uygun ekim normuna da azami dikkat gösterilmelidir. Konvansiyonel tarımda ve gayet tabi organik tarımda da ekim ya elle veya makine ile yapılabilir. Geniş alanlarda ve işgücünün de çok pahalı olduğu günümüzde artık elle ekim hemen hemen yapılmamaktadır. Ancak dar alanlarda (aile işletmeciliği şeklinde organik tarım yapılan yerlerde) elle, sıraya veya ocağa da ekim yapılabilir. Ekimin sık veya seyrek yapılması, daha ekim yapılırken bütün alanda olacak bitki sıklığının ayarlanamaması daha sonra büyük masraflara sebep olacak tekleme ve seyreltme işlemlerine ihtiyaç gösterecektir. Bu da ürün maliyetlerinin yükselmesine neden olacaktır. O sebeple gerek tarlaların ekilmesinde gerekse meyve bahçeleri ve bağların kurulmasında organik tarımda öngörülen ölçülere dikkat edilerek ekim ve dikim işlemleri yapılmalıdır.
Gübreler ve Gübreleme: Toprağın besin elementi ve verimlilik dengesini korumak amacıyla ekimden önce toprak tahlili yapılmalı organik üretimde kullanılması gereken ve sentetik olmayan besin elementleri kullanılmalıdır Tarımda kullanılan organik tabiatlı gübreler denildiği vakit ahır gübresi, yeşil gübre ve her türlü organik artık ve atıkların usulüne uygun fermente edilerek çürütülmesi (olgunlaştırma) ile elde edilen kompost akla gelmektedir. Ayrıca toprakların hem canlılığını devam ettiren ve hem de doğal yollardan toprağa bitki besin maddelerinin, köklerle ortak yaşama neticesinde tespit edilmesini sağlayan mikroorganizmaları da biyogübre (organik gübre) kaynağı olarak kabul etmek gerekmektedir. Ahır gübresi, çiftlik hayvanlarının katı ve sıvı dışkıları ile yataklık olarak kullanılan bitkisel materyallerden oluşmaktadır. Ahır gübresi organik tarımın vazgeçilmezi olan çok değerli bir gübredir. Zerresinin kaybedilmeden tarımda kullanılması gerekmektedir. Temel prensip olarak organik tarım yapılan işletmelerde hem bitkisel ve hem de hayvansal üretimin belli bir bütünlük içerisinde yapılması gerekmektedir. Böylece de bitkisel organik üretim için işletmenin ihtiyacı olan ahır gübresi işletmeden karşılanmış olur. Ahır gübresinin hangi hayvan cins ve ırklarından elde edildiğinin, kullanılan altlığın ne olduğunun bilinmesi ve belirtilmesi gereklidir. Hatta ahır gübresinin kullanılmadan önce, analiz edilerek içeriğinin tespit edilmesi uygundur.
Günümüz tarımında önem kazanan biyohümin ise bitki büyüme ve gelişmesini destekleyen, bitkiler için gerekli 16 besin elementini içeren humus ve mineral madde kompleksleriyle toprağı yeniden canlandıran kalori değeri düşük, ham linyit kömürünün biyo-teknik yöntemlerle işlenerek hümik bileşiklerle takviye edilmesi sonucu elde edilen çok işlevli toprak düzenleyici ve organik gübre özelliklerine sahip bir maddedir. Organik tarımda kullanılacak 2. organik gübre kaynağı yeşil gübrelerdir. Yeşil aksamı, özellikle yaprağı bol olan tek yıllık otsu bitkilerin gelişme dönemlerinin belirli bir zamanında ve yeşil aksamının bol olduğu devrede toprakla karıştırılmasına “yeşil gübreleme” ve bu amaçla kullanılan bitkilere “yeşil gübre” bitkisi denir. Bu bitkiler toprağa karıştırıldıktan sonra çürüyerek iyice toprak organik maddesi haline gelir. Yeşil gübrelemede amaç toprağın organik madde içeriğini zenginleştirerek fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini iyileştirmektir. Yeşil gübre bitkisi olarak baklagiller kullanılmış ise, bu bitkiler aynı zamanda kökleri vasıtasıyla atmosferin serbest azotunu bağladıkları için toprağa azot da kazandırırlar. Ayrıca bu bitkilerin kökleri geniş bir toprak kitlesiyle temas halindedir. Bu nedenle yeşil gübre olarak değerlendirilen bu bitkiler, toprak derinliklerindeki mikro elementleri de alır, dolayısıyla toprağa karıştırıldıkları zaman bu elementleri toprak yüzeyine de taşırlar.
Yeşil gübre olarak hızlı gelişen, bol yeşil aksamı olan ve fakir topraklarda bile yetişebilen bitkiler tercih edilmelidir. Organik tarımdaki çok önemli bir diğer organik gübre kaynağı organik artık ve atıkların değerlendirilerek kompost yapılması ve olgunlaşmış kompostun organik gübre olarak toprağa verilmesidir. Organik bitkisel üretimde, toprağa bitki besin elementleri ve organik madde temin etmenin en ekonomik ve kolay yolu, çiftlik içerisinde oluşan hayvansal ve bitkisel atık ve artık maddelerin kompostlanarak toprağa uygulanmasıdır. Bu uygulama ile toprak verimliliğinin sürekliliği sağlandığı gibi, zararlıların ve hastalık amillerinin büyük bir bölümü de ortadan kaldırılmış olur. Ayrıca, bu artık ve atıkların neden olduğu çevre kirliliği ve kötü koku da en aza indirilir. Bitkisel ve hayvansal organik artık ve atıkların, havalı (oksijenli) ortamda (aerobik) yığın halinde veya uygun bir çukurda, belirli bir nemlilikte karıştırılarak mikrobiyolojik yolla ayrıştırılması işlemi kompostlama, meydana gelen ürün de kompost olarak adlandırılmaktadır.
Azot(N): Tarla bitkilerinin iyi bir nodül bağlayamaması haricinde azot gübrelemesi önerilmemektedir. Toprak tahlili sonucuna göre ve imkanlar doğrultusunda bitki besin elementi ihtiyacı organik ticari gübre, yanmış ahır gübresi veya yeşil gübrelerden biriyle karşılanabilir. Toprakta mevcut besin elementi ve kullanılacak organik gübrenin besin içeriği doğrultusunda gerekli miktarda gübre toprağa uygulanmalıdır. Ahır gübresi uygulanması durumunda gübre toprağa tohum yatağı hazırlamadan önce verilmeli ve gübrenin yanmış olmasına dikkat edilmelidir. Fosfor(P): Bitkinin alacağı fosfor seviyesi düşük olan yerlerde, fosfor kaya fosfatından sağlanmaktadır. Kaya fosfatları genel olarak iki tip olarak sınıflandırılmaktadır: Sert kaya ve yumuşak kaya fosfatı. Sert kaya fosfatını jeolojik kaynaklardan temin etmek mümkündür ve görünüş ve toprak reaktivitesi bakımından farklılık göstermektedir. Yumuşak kaya fosfatı ise sert kaya fosfatından elde edilmiş kil bazlı kurutulmuş bir üründür ve çok farklı yapıdaki topraklar için iyi bir fosfat kaynağı olarak bilinmektedir. Potasyum (K): Genel olarak potas-magnezyumun sülfat formundan temin edilir. (Sul-Po-Mag).
Çapalama, Seyreltme ve Boğaz Doldurma: Çapalama işlemi ya muhtelif el aletleri ile (çepin, çapa, freze ve benzeri), yada çapalama makineleri ile yapılmaktadır. Hayvanla çekilen veya motor (traktör) gücü ile çalışan çapa makineleri vardır. Organik tarım yapılan küçük işletmelerde elle çapa yapılabilir, ancak çok geniş arazilerde organik tarım yapılıyor ise, buralarda traktörle yapılması oldukça ekonomik olacaktır. Organik tarımda ya da klasik tarımda, gerek sulanan ve sıraya ekim veya dikim yapıldığında, gerekse sıraya ve ocağa ekim veya dikim yapıldığında bazı ürünlerin boğazlarının doldurulması (diplerinin iyice kapatılması) gerekmektedir. Bu işlem çoğu kez ikinci çapa ile birlikte yapılmaktadır. Bir taraftan yabancı otlar bertaraf edilirken, bir taraftan da hem toprak gevşetilir ve kabartılır, hem de sıralar arasındaki bitkilere, özellikle de bitkilerin körpe ve genç sürgün yapraklarının bulunduğu orta (göbek) kısmına hiçbir şekilde zarar verilmemelidir. Çünkü bitkilerin büyüdüğü ve geliştiği kısım burasıdır. Boğaz doldurma ile hem bitkilerin kökleri güven altına alınmış olur, hem de daha iyi gelişmeleri sağlanır. Karık sulama yapılan yerlerde sulamanın da, daha kolay ve sağlıklı yapılması temin edilmiş olur.
Yabancı Ot Mücadelesi (Yönetimi): Yabancı ot denetiminde uygulanabilecek yöntemler, yabancı ot türüne ve miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir. Genel olarak bu amaçla yapılabilecekler şu şekilde özetlenebilir: Toprak yüzeyinin bitki artıkları ile kaplı (malç) bırakılması: Bu durumda yabancı ot tohumları yeterli ışıklanma olmayışı ve malç tabakasını geçme zorluğu nedeniyle yeterince iyi bir çıkış yapamaz ve yeterince gelişemezler. Yeşil örtü bitkisi: Yeşil örtü bitkisi baskısı ile yabancı ot tohumlarının çimlenmesi ve sürgün vermesi önlenebilir. Ekim nöbeti: Uygun bitki münavebesi ile yabancı ot gelişimi azaltılabilir. Ekim zamanı ve tohum yoğunluğu: Yabancı ot tohumlarının çimlenmesinden daha önce ve yeteri miktarda tohum ekimi ile yabancı ot tohumları yeterince çimlenip gelişemez. Dengeli gübreleme: Böyle bir gübrelemeden kasıt, sentetik kimyasal gübrelerin dışında, organik tarım uygulamalarında kullanılmasına müsaade edilen gübrelerin zamanında ve bitki besin maddeleri bakımından dengeli bir şekilde toprağa uygulanmasıdır.
Toprak işleme: Minimum (en az) veya toprak işlemeksizin yapılan bitkisel üretimde yabancı otlar fazlaca gelişir. Bu durumda yabancı ot mücadelesi bakımından toprağın sürülmesi gerekebilir. Yabancı ot mücadelesi fiziki olarak yapılmalıdır. Tohum temizliği: Tohum ekiminden önce ekilecek bitki tohumları içerisindeki yabancı ot tohumlarının iyice ayıklanması gerekir. Yabancı otlar mutlaka tohum oluşturmadan ayıklanmalıdır: Aksi halde toprağa karışan tohumlar yeniden çimlenme olanağı bulacaktır.
Hastalık ve Zararlı Yönetimi: Organik tarla bitkileri yetiştiriciliğinde uygun bir gübreleme yönetimi ile kombine edilmiş iyi bir ürün münavebesinin hastalık ve zararlıların kontrolünde başarılı olduğu bildirilmektedir. Genel olarak organik tarla bitkileri yetiştiriciliğinde hastalık ve zararlıların çok fazla bir problem oluşturmadığı durumlarda, yaprak ve bakla ile beslenen tırtıllar Bacillus thuringiensis (Bt) preperatlarının zamanında uygulanmasıyla kolayca kontrol edilebilmektedir. Faydalı böceklerin ve omurgalı hayvanların ortamlarının muhafaza edilmesi de zararlı yönetiminde diğer bir stratejidir. Dana burnu problemi halinde kültürel tedbir olarak zararlının gübreli ve sıcak toprakları sevmesinden dolayı tarlanın uygun yerlerine yaz sonuna doğru gübre kümelerinin bırakılarak ilkbahar başlarında burada bulunan nimf ve erginlerin öldürülmesidir. Bunun yanısıra toprağın iyi ve zamanında işlenmesiyle de zararlının toprak altında bulunan yumurta, nimf ve erginleri yok edilebilmektedir. Genel bir ifade ile hastalık ve zararlı durumuna göre gerekirse organik üretimde kullanılmasına izin verilen ve bakanlığımız tarafından hazırlanan organik el kitabında yer alan preperatlar kullanılmalıdır.
Sulama: Organik olarak yetiştirilecek bitkisel ürünlerin her biri için uygulanacak yetiştirme işlemlerinden biri olan sulamada, sulama suyu kalitesinden tutun su temini, suyun israf edilmeden kullanılması, en uygun sulama yöntemlerinin belirlenmesi çok önemlidir. Organik bitkisel üretimde yetiştirilecek bitki çeşidi, bu bitkiye ne kadar su verileceği, yani toplam büyüme süresinde verilecek miktar, bu miktar suyun kaç defada ve nasıl verileceği önceden tesbit edilerek uygulama yapılmalıdır. Organik tarımda taşırma usulü, baskın tarzı sulamalara izin verilmemektedir. Sulama en azından karık usulü ile yapılmalıdır. Yapılacak sulamalarda asla yüzey erozyonu ve dikey erozyon söz konusu olmamalıdır. Zaten böyle sulamalara “Organik Tarım Yönetmeliği” imkân vermeyecektir. Organik tarımda yetiştirilecek ürüne ve bölgeye göre; basınçlı sulama (yağmurlama ve damla sulama) sistemleri uygulanmalıdır. Özellikle yağmurlama sisteminde günün serin zamanları, akşam kuşluğundan (güneş batarken) sabah kuşluğuna kadar sulama yapılmalı, sıcaklığın çok arttığı ve hava nispi neminin çok düştüğü zamanlarda (ki bu zamanlar buharlaşma ile su kaybının en fazla olduğu saatlerdir) sistem kapatılmalıdır.
Şekil 10. Organik yetiştiricilikte yağmurlama sulama Şekil 11. Organik yetiştiricilikte damla sulama
Hasat ve Harman İşlemleri: Hasat ve Harman İşlemleri: Hasat başlamadan önce, organik ürünlerin hasadında kullanılacak tekniklerin ve aletlerin dikkatle gözden geçirilmesi, temizlik ve ayarlarının yapılması şarttır. Hasatta kullanılacak bu yöntem ve ekipmanlar hasat esnasında organik ürünlerde herhangi bir zarar ve kirlilik meydana getirmeyecek şekilde olmalıdır. Elle yapılacak hasatlarda toplayıcılar, yani hasat ediciler (hasat işçileri), toplama alet ve ekipmanlarında ve materyallerinde gerekli hijyenik önlemleri almış olmalıdırlar. Eğer hasat makine ile yapılacaksa, hasat makinesi tüm atık ve artıklardan temizlenmeli, ayar ve düzenleri tekrar tekrar kontrol edilmeli ve hatta mümkünse hasat makineleri bulaşıklarından arındırılmak için temiz su ile yıkanmalıdır. Özellikle ürünle temas edecek parçaların temizliğine özel itina gösterilmelidir. Hasatta eğer imkân varsa organik nitelikli toplama kapları kullanılmalıdır. Bütün bu söylenenlerin temeli, organik tarımda hem yetiştirme işlemlerini yapacak hem de hasat işlemlerini yapacak personelin son derece iyi eğitilmiş olması gereğidir. Bu işler ancak bilgi ve eğitimle istenilen şekilde yapılabilir. Bunun için de organik tarım yapacak çiftçilerin ve organik tarımda çalışacak kişilerin özel kurs, seminer ve uygulamalardan geçirilmesi lazımdır.
Pazara ve Piyasaya Arz: Türkiye’de sözleşmeli yetiştiricilik sistemi ile başlayan organik tarım ürünleri üretimi, konvansiyonel ürünlerde olduğu gibi talep yaratma çabalarının yoğunluk kazanması sonucu bağımsız projelerle gerçekleştirilen üretim şekliyle de desteklenmeye başlanmıştır. Dış pazarlarca talep edilen çeşitlerin istenilen miktarlarda üretilmesiyle 1985 yılında başlayan organik tarım ürünleri üretimi ve dış satımı 2000’li yıllara gelindiğinde yeni bir boyut kazanmıştır. Fındık, Antepfıstığı, Kuru incir, Kuru üzüm ve Kuru kayısı ile başlayan organik tarım ürünleri üretimi; bitkisel ürünler, işlenmiş gıda ürünleri, hayvansal ürünler ve gıda dışı organik ürünler olarak sınıflandırabilecek sektörel yelpazeye ulaşmıştır. İlk yıllarda sadece 8 ürün organik olarak üretilirken, bugün 200’ün üzerinde ürün çeşidine ulaşılmıştır. Ürün çeşidindeki bu artış beraberinde üretim artışını da getirmiştir.
Depolama: Tarla ürünleri depoya konulmadan önce küflü ve pörsümüş taneler uzaklaştırılmalıdır. Taneler depolara temiz kaplar içersinde üniform tane sıcaklığını sağlamak için silme şekilde konulmalıdır. SONUÇ 1999 yılında 168 bin ton olan organik ürün üretimi, 2008 yılına gelindiğinde yaklaşık 530 bin ton’a ulaşmıştır. 1999-2008 döneminde üretim artışı ortalama yaklaşık % 300 olmuştur. Son edinilen bilgilere göre, organik tarım ve iyi tarım uygulamalarına desteklemelerde bu yıl (2011) artış yapılmamıştır. Yani, organik tarımda tarla bitkileri, meyve ve sebze de dekar başına 25 lira olan destek bu yılda aynı kalacaktır. Türkiye’de organik bitkisel üretim, özellikle geniş alanlarda tarla tarımı şeklinde yetiştirilen ürünler yukarıda özet olarak teknikleri anlatılan şekilde yapılmaktadır. İleriki yıllarda bu yetiştirme tarzı daha da gelişecek ve genişleyecektir. Tarım Bakanlığı organik yetiştiriciliği her bakımdan desteklemektedir. Türkiye’nin potansiyeli ve pazarları buna müsaittir.
TEŞEKKÜR EDERİM