NESNELLİK KONUSU
SUBJEKTİFLİK ●Nesnel tarih (nesnel olgular) varmıdır, yoksa tarih sadece bir yorum mudur? Tarihçiler tek tek olgularlar ilgilenmezler; çünkü böyle bir ilgi, tarihsel söylemin sadece kronik adı verilen bölümüyle ilgilidir. Oysa tarihçiler sadece olanı değil, nasıl ve neden olduklarını, bu şeylerin anlamını ortaya koymak isterler. Bu kaçınılmaz bir yorum boyutudur. ●Gerçekler araştırma anında kurulmalı. Gerçekler kendi kendine asla konuşmaz. Onlar ancak onları test etmek isteyenin hipotezine konuşurlar. İnkar edilemez olarak gerçekler boş beyinlere konuşmazlar. Araştırma ve gerçekleri gözleme vasıtasıyla hipotezler, fikirler v. Zihne rehberlik ederler.
●Kişisel sevgi veya sevgisizlik ●Kişisel sevgi veya sevgisizlik. Mesela tarihçi A büyük adamalara hayran. Tarihçe B büyük adamlara karşı güçlü bir antipatisi var. Tarihçi A bütün tarihini o büyük adamın etrafında kurar. B ise…… ● Önyargı: üyesi olduğu grup, etnisite, milliyet, din, farklı ahlaki inançlar……. ● Tarihi yorumda taraf olduğu teori ve ideoloji bağlamında tarihi oluşturur. Mesela Marxist tarihçi, tarihi ekonomik faktörlerin ışığında okur.
OBJEKTİFLİK ●Tarihçiler kişisel önyargılarından uzak olmalıdırlar ve bunu beceremeyenler kınanmalıdır. Mesela bir tarihçi bir kişiyi sevmeyebilir ancak o bu duygularını tarihine ithal etmemelidir. Veya dini inançları tarihini etkilememeli. Dini inançlar açıktır ki irrasyonel önyargıların ürünüdürler ve rasyonel bir inanç olarak savunulabilirler. Eğer durum böyle ise bunun sonucunda kaçınılmaz olarak bunlar tarihçinin düşünüşüne etki ederler.
● Eğer bir tarihi dönemi yazıyor ve kendimi onların yerine koyuyorsam kesinlikle kendi zamanımın ahlaki ve metafizik konseptlerini bir kenara koymalıyım. ● Nesnellik sorunu, yalnızca işimi yapma ve elde edilebilir kanıtları gözden geçirme tarzı ile ilgilidir. Bu durumda elde ettiğimiz sonuçların bir takım bağımsız kanıtlara bağlı bulunması gerektiği anlamında nesnellikten söz edebiliriz. ●Ahlak alanı ile bilim alanı ayrıdır. Ahlaki yargı ve tutumlar bilim adamının araştırmasını renklendirmemelidir.
●Bir bilim insanı uğraştığı disiplinin onun üzerine yüklediği anlatım ve açıklama görevini bir insan olarak nesneler hakkında önyargıda bulunma sorumluluğundan ayırt edebilir ve ayırt etmelidir de. ●Bir disiplinin bilimsel bir biçimde öğrenilmiş olmasının bilgini broşür yazarından ayıran bu türlü bir yansızlık ve nesnelliğin kazanılmasına yardımcı olması gerekir. ●İnsan bilimleri, tıpkı tabiat bilimleri gibi özel türden de olsa, olgularla ve durumun ne olduğu ile ilgilenir. İnsan bilimleri olgusal bir araştırma konusudur
●Yanlılık araştırmanın güvenilirliğine gölge düşürür. ●Tarihçiler tarafından sahici tarihin propagandan ayrılabilir mahiyette olduğu düşünülür ve sahih tarihin de sırf bu yüzden objektif geçerliliğe sahip olduğu söylenir. ● Şahsi eğilim ilmi değildir. ●Tarihsel düşünüş, ancak tarihçinin ahlaki, dini ve metafizik görüşünü unuttuğu ve gerçekliklerini hakkında yazdığı kişilerin gördüğü tarzda görmeye çalıştığı sürece geçerli olabileceğidir.
●Tarihçinin geçmişi insan doğasının ne olduğu ya da ne olması gerektiğine dair kendi anlayışı bakımından değil de incelediği devirde yaşamış olanların sahip olduğu fikirler bakımından okuması gerekir. Buna bağlı olarak tarihte iyi çalışma-kötü çalışma ayırımı yapılır.