Hastalıkların görülüş ölçüleri
Morbidite Bir populasyonda hastalanan hayvanların, populasyona bölünmesi ve değerinin %... olarak gösterilmesiyle belirlenir. Örneğin, bir tavuk işletmesindeki 20.000 hayvandan 4.000’i hastalanmış ise, hastalığın o kümesteki morbidite oranı: Morbidite = % 4.000/20.000 = % 20’dir.
Mortalite Populasyonda, ölen hayvanların populasyona oranının %... olarak değeridir. Örneğin, yukarıdaki örnekte 1.000 hayvan ölmüş ise, Mortalite = % 1.000/20.000 = % 5’tir.
Letalite (Fatalite) Bir hayvan grubu içerisinde ölen hayvanların hastalara oranıdır. 4.000 adet hasta hayvandan 1.000 adedi ex olmuş ise; Letalite = % 1.000/4.000 = % 25’dir.
Bir populasyonda hastalığın sebep olduğu kayıpların belirlenmesi ve ileriye yönelik gerekli tedbirlerin alınabilmesi için bazı epidemiyolojik ölçülerin bilinmesi ve bu ölçülere göre hesaplama yapılması gerekir. Bu hesaplamalara göre oran (ratio), proporsiyon (proportion) ve derece (rate) kavramları kulanılmaktadır.
Oran (Ratio) a/b dir ve a, b’nin bir kısmı değildir. a’nın b’ye oranı şeklinde ifade edilir. Örneğin, bir sürüdeki hastalar (a) ve sağlıklılar (b) veya laktasyondakiler (a) ve kurudakiler (b) gibi. Geçmiş kuzulama döneminde 550 kuzu doğumunda 50 ölü doğum olmuş olsun. Ölü doğanların canlı doğanlara oranı (ratio) a/b = 50/500 = 1/10 olacaktır.
Proporsiyon (Proportion) Burada a, b’nin bir kısmıdır ve b’nin içinde yer alır. Risk altındaki populasyon y ise, ve hastalar da x ile belirtilmişse x, y’nin bir parçasıdır. Örneğin, bir sütçü inek sürüsünde 36 mastitis vakası görülmüş ve bunların 9’u tam olarak iyileşmiş olsun. Bu sürünün mastitisten iyileşme oranı (veya iyileşmiş mastitis vakalarının oranı) (proportion) 9/36 = 0.25 veya 0.25x100 = %25’tir.
Derece (Rate) Bu tip oran ölçümünde ise belirli bir zaman süresi veya aralığı da dikkate alınır. Örneğin, 1.000 başlık bir koyun sürüsünde yapılan serolojik muayenelerde 340 koyunun Brusella seropozitif olduğu belirlenmiş olsun. Ölçüm yapılan sürüde (ölçüm 1 günde tamamlanmış olsun) seropozitif koyun oranı (rate) 0.34 veya % 34’tür. Bu derecenin epidemiyolojideki spesifik ifadesi ise prevalanstır. İnsidens de başka bir spesifik derece (rate) ölçüm ifadesidir.
Prevalans (P) Prevalans (P), bilinen bir populasyonda, belirli bir zaman aralığında veya belirli bir zamandaki, eski ve yeni vakaları ayırmaksızın hastalık vakalarının toplam sayısıdır ve genellikle % olarak ifade edilir. (Aydın’da Koyun Brucellosisinin prevalansı %3.7; Ankara’da % 6 gibi). Yıllık, aylık, haftalık ve ömür boyu prevalans (Süre prevalansı) da tanımlanabilir. Ancak Prevalans, genellikle nokta prevalans (ki bir populasyonda belirli bir zamandaki hastalık miktarı) olarak ifade edilir.
Örneğin, bir sürüde inceleme gününde 400 koyun var ve bunlardan 100’ünde piyeten görülmüş ise belirtilen tarihte o sürüdeki piyetenin prevalansı 100/400 = 0.25; % 25’tir. P, hastalığın ne zaman oluştuğu hakkında bilgi vermeyen bir tahmindir. Nokta Prevalans = Bir andaki (zamandaki) hastalıklı bireylerin sayısı Populasyondaki toplam birey sayısı
Büyük bir populasyonda nokta prevalansın ölçümü, aynı gün içinde tüm örneklerin alınamamasından dolayı mümkün olmayabilir. Böyle durumlarda periyod prevalansı ölçülür. Ancak bu periyod ne kadar kısa olursa prevalansın kesinliği de o kadar fazla olacaktır. Çünkü prevalansı hastalığın sürüdeki anlık fotoğrafının çekilmesi olarak düşünülürse, süre uzadıkça değişmelere bağlı olarak fotoğraf netliğini kaybeder.
Periyod Prevalans = Belirli bir periyotta toplam hastalıklı birey sayısı Zaman periyodunun ortasındaki populasyonda bulunan toplam birey sayısı
İnsidens (İ) Çeşitli faktörlerin etkisi altında hastalıkların dağılım eğilimlerini belirlemek, bir populasyondaki herhangi bir bireyin hastalığa yakalanma riskini tespit etmek, kontrol ve eradikasyon programlarında hastalıkla ilgili sıklık verilerini elde edebilmek için “Risk altındaki populasyon” (RAP)’un ya da başka bir ifade ile populasyonun riskteki bireylerinin sayısının bilinmesi gerekir.
Risk altındaki populasyon, söz konusu bir populasyon içinde, araştırılan hastalığa yakalanabilecek şartlara sahip bireylerin toplam sayısıdır. Örneğin “İç Anadolu Bölgesindeki Holstein inekler populasyonu çalışılmak üzere belirlenen populasyon olsun. Bu populasyonda abortus insidensi ölçülecekse o zaman risk altındaki populasyon sadece pubertasa ulaşmış Holstein ırkı ineklerden oluşacaktır.
Yani erkekler ve pubertasa ulaşmamış genç dişiler yer alamaz Yani erkekler ve pubertasa ulaşmamış genç dişiler yer alamaz. Ancak Holstein ırkı ineklerde Brucellozis (B. abortus) araştırılacaksa RAP, buzağıları, yetişkin erkekleri, kastre edilenleri ve düveleri içerir. Çünkü bunların hepsi potansiyel olarak bu bakteri ile enfekte olmuş olabilir.
İnsidens (İ), bir populasyonda belirli bir zaman aralığında oluşmuş olan yeni hastalık vakalarının miktarının ölçümüdür ve belirli bir populasyonda belirli bir zaman periyodunda (genellikle 1 yıllık insidens hesaplanır) sağlıklı durumdaki hayvanlardan hastalanmış hayvan miktarına doğru artış hızını hesaplamakta kullanılır.
İnsidensin için şu husus önemlidir: Yalnızca belirli bir zaman aralığında oluşan yeni vakalar değerlendirmeye alınır P için böyle bir ayrım yoktur. Yani İ’de zaman aralığının önemi vardır. P için yoktur.
İ, iki şekilde ifade edilir: İnsidens Riski (CI; Cumulative incidence) ve İnsidens Oranı (IR; Incidence rate) İnsidens Riski (CI)Genellikle % olarak ifade edilir. CI = Belirli bir zaman aralığındaki yeni vakaların sayısı Zaman aralığının başında risk altındaki bireylerin toplam sayısı
Belirli bir zaman aralığındaki yeni vakaların sayısı İnsidens Oranı (IR; Incidence rate); Yüzde (%) olarak ifade edilmez. IR = Belirli bir zaman aralığındaki yeni vakaların sayısı (Zaman aralığının başında ve sonunda olmak üzere) risk altındaki bireylerin aritmetik ortalaması
Örnek: 2006 yılında Ege Bölgesindeki sığırlarda Tüberküloz enfeksiyonunun IR hesaplanacaktır. Bölgedeki enfekte çiftliklerdeki toplam sığır sayısı 2006 yılı başında 212 ve yıl sonunda ise 273 olsun. Bu zaman zarfında oluşan yeni vaka sayısı ise 12 olsun. Hastalığın IR’i; 12/(212+273)/2 = 12/242,5 = 0.05’tir. CI ise; 12/212 = 0.06 = % 6’dır.
Oran (rate) numeratörü (PAY) İfade edilen oran (rate) İnsidens Prevalans* Gözlem şekli Dinamik Statik Oran (rate) numeratörü (PAY) Tanımlanmış bir populasyonda, belirli bir zaman boyunca görülen yeni vakalar sayısı. Belirli bir zamanda hasta durumdaki hayvan sayısı. Oran denominatörü (PAYDA) Spesifik bir zaman periyodunda risk altındaki ortalama hayvan sayısı. Toplam hayvan sayısı. İfade edilen oran (rate) Populasyonun her bir ünitesindeki, bir birim zamanda (örn., 1 yıl)ki vakalar. Her bir ünitedeki hasta durumdaki hayvanlar. *: Prevalans terimi, başkaca bir sıfatla belirtilmemişse, nokta prevalansı ifade eder.
HASTALIK DETERMİNANTLARI Hastalık oluşumunda etkili faktörler Genel anlamı ile determinant, hastalık veya sağlığı etkileyen faktörler demektir. Epidemiyolojik anlamda determinant ise, hastalığın özelliğinde veya etkilediği fert sayısında değişikliğe yol açan her hangi bir faktör demektir. Dolayısıyla yalnızca birkaç hastalığın tek bir sebebi veya etkeni vardır. Bir populasyonun sağlığını etkileyen karakterlerin her biri, aynı zamanda hastalık oluşumu için bir determinantı teşkil eder.
Yaş, ırk, cinsiyet gibi konakçı faktörleri hastalıkların genel determinantlarıdır. Çoğu determinant hayvan için dış kaynaklıdır. Örneğin, sığırlardaki hipomagnezemi’nin şekillenmesinde, rasyon bir hastalık determinantıdır. Bitkilerden, özellikle yonca gibi hızlı üreyen bitkilerin içerdiği mağnezyum miktarı düşük olduğundan, beslemede tek yönlü olarak ve uzun süre yonca kullanıldığında hipomagnezemi ortaya çıkar ve sürüde problem oluşturur.
Enfeksiyöz hastalıklar için, enfeksiyöz etken (mikroorganizma) bir determinant, hayvanın bağışık olmaması, çevre faktörlerinin uygunsuzluğu, beslenme yetersizliği hep birer hastalık determinantıdır.
Değişken ise, üzerinde ölçüm veya değerlendirme yapılan grup veya ferdin bir özelliğidir. Örneğin, sıvısal immünite (serum antikor düzeyi) ile hastalığın görülüşü arasındaki ilişkinin araştırıldığı bir çalışmada immünite bağımsız, sağlık durumu bağımlı değişkendir. Eğer antikor üretiminin hastalığa olan etkisi ölçülmek istenirse, o zaman antikor üretimi bağımlı değişken hastalığın varlığı ya da yokluğu bağımsız değişken olur.
Determinantların sınıflandırılması Primer veya sekonder etkili determinantlar İntrinsik veya ekstrinsik determinantlar Konakçı, etken ve çevre ile ilgili determinantlar olmak üzere 3 temel kısımda incelenebilir.
1. Primer ve sekonder etkili determinantlar Primer faktörler hastalığın oluşmasında en fazla etkisi olan etkenlerdir. Örneğin, sığır vebasının etkeni Myxovirus, antraks etkeni B. anthracis’tir. Bu hastalıkların oluşmasında primer etkenler bunlardır.
Ancak infeksiyonun mevcut olması hastalığın da oluştuğu anlamına gelmez. İnfeksiyonda etkenin konakçıya invazyonu söz konusudur ancak hastalık oluşabilmesi için kısmi ya da tam bir organ veya sistemik fonksiyonel sapmanın gelişmesi gerekir.
Sekonder determinantlar ise, genellikle hastalığı predispoze eden veya hastalığın daha ağır seyretmesini sağlayan faktörlerdir. Örneğin, Brusellozis dişi hayvanlarda fazla görülür. Hayvanın dişi olması sekonder faktördür. Sekonder enfeksiyonlarda ise, olaya sekonder olarak katılan mikroorganizma enfeksiyonun daha ağır seyretmesini sağlayan faktörü oluşturur.
Bir çok enfeksiyöz ajan, konakçıda hastalığı yalnız başına oluşturabilme yeteneğindedir. Ancak enfeksiyonun oluşabilmesi için bu etkenlerin çevreden vücuda girmesi gerekir. Özellikle, neonatal hayvanlara mikroorganizmaların bulaştırılmasında etkenin kaynağı annelerdir.
Enfeksiyöz ajanın temel determinant olduğu bazı hastalıklarda konakçı ve çevre faktörlerinin önemi çok azdır. Bu gibi hastalıklar (şap, antraks, çiçek, ektima, tüberküloz vs.)’da klinik belirtiler etkene özgü olduğundan, etken faktörünün etkisi kolayca anlaşılabilir. Örneğin, şap virusu epitelyotrop olduğundan, deri ve mukozalardaki epitel hücrelerine etkiyerek, veziküllerin oluşmasına sebep olur.
Kompleks (miks) hastalıklar olarak tanımlanan enfeksiyonlarda, hastalığın oluşmasında çevre, konakçı ve etken arasındaki ilişkilerin çok iyi araştırılması gerekir.
Çevresel mastitis, E. coli veya S Çevresel mastitis, E.coli veya S.uberis gibi etkenlerle konakçı arasındaki ilişkiler dengesinin bozulması sonucunda şekillenir. Sağım makinasının ayarının bozuk olması veya hijyenik olmaması (sağım sırasında; sağım makinasının vakum seviyeleri, pulzasyon oranı ve hızının standartlar içinde olduğundan emin olunmalı, sağım sonunda ise ekipmanın temizliği mutlaka ve uygun şekilde yapılmalıdır), altlıkların temiz olmaması, sık sık değiştirilmemesi, idrar ve dışkı drenajının yeterli olmaması ve ayrıca laktasyon başlangıcında memenin çok duyarlı olması gibi faktörler, memeyi mastitise predispoze eder.
Enfeksiyonlar; oportünist etkenlere, spesifik etkenlere ve virus+bakteri gibi ortak etkenlere bağlanabilir. Oportunist patojenler, genellikle konakçı bünyesinde bulunan (endojen) ve direncin çeşitli çevresel faktörlerle (beslenme, sıcaklık vs) zayıfladığı zaman ve sporadik olarak enfeksiyon oluştururlar. Örneğin, S. aureus, L. monocytogenes ve A. pyogenes prenatal ölümlere ve abortlara neden olabilir.
Bazı viruslar ve bakteriler, geniş bir konakçı türünde tek başlarına ya da ortaklaşa enfeksiyon oluşturabilirler. Örneğin, adenoviruslar, domuz parvovirusları, pasteurellalar, E.coli’ler ve Salmonellalar hemen hemen her türde enfeksiyon oluştururlar.
Spesifik enfeksiyonlara ise, Brusellozis, Leptospirozis, Listeriozis, Toksoplazmozis, Salmonellozis, Tüberkülozis, Sığır vebası, Kist hidatik, Enterotoksemi, Tetanoz, Botulismus, Gumboro, Enfeksiyöz Bronşitis ve Newcastle gibi hastalıklar örnek olarak gösterilebilir. Besinlerle alınan mikotoksinler ve kimyasal toksinler, abortuslara ve çeşitli hastalıklara sebep olabilirler.
2. İntrinsik veya ekstrinsik determinantlar Determinantlar intrinsik ve ekstrinsik faktörler olarak incelendiğinde, genetik yapı, metabolizma ve davranış gibi etken veya konakçının genetik yapısından ileri gelen faktörler intrinsik; iklim, toprak ve insan ise ekstrinsik determinantlar olarak sınıflandırılabilir.
Bunlardan iklim, makroiklim ve mikroiklim olarak 2’ye ayrılır Bunlardan iklim, makroiklim ve mikroiklim olarak 2’ye ayrılır. Mikroiklim, konakçı, (eğer varsa arakonakçı, vektör) ve etkenin içinde bulunduğu, sınırlı çevreyi kapsayan mevcut hava koşullarıdır. Mikroiklim, insan eliyle belirli ölçüde değiştirilebilir.
Makroiklim ise daha geniş ölçeklidir ve insanoğlu tarafından (bilinçli bir şekilde) müdahale edilerek değiştirilemez. Makroiklimdeki değişiklikler, konak etken veya vektörün yaşamını etkileyecek radikal değişikliklerdir.
Yeni doğanların sıcak, soğuk ve dehidrasyona olan fazal duyarlılığından ötürü, barınağın mikroiklim koşullarına müdahale edilebilir. Makroiklimlerdeki değişiklikler aynı zamanda mikroiklimlerde de değişimlere yol açarlar.
Ekstrinsik determinant olarak insan, çiftlik mikroiklimine müdahil olarak bu şartları (barınma, havalandırma, su tedariki vb) olumlu veya olumsuz yönde değiştirebilir. İnsan, ayrıca ilaç, serum, aşı, karantina gibi uygulamalarla hastalık sürecine önemli ölçüde müdahale edebilir.