ÇEVİRİBİLİM KAVRAMLARI ÇEVİRİBİLİM (ALMANCA) 3.SINIF ÖĞRENCİLERİ, SAU ÇEVİRİBİLİM ‘13
ÇEVİRMEN “Dil hapsi bir gün merhametli bir gardiyan gelinceye kadar sürer… Ve mükemmel tercüman anahtarlarını cebinden çıkararak bizi kurtarır…” Wendy Lesser 2002 “Çevirinin gizemleri” makalesinden. Çevirmen bir metni veya sözlü iletişimi bir dilden başka bir dile çevirmeyi meslek edinen kişilere denir. Yazılı çeviri yapan kişilere mütercim, sözlü çeviri yapan kişilere de tercüman adı verilir. Yeminli Tercümanlar: Bir dilin eğitimini almış ve deneyim kazanmış kişiler akreditasyon kuruluşları vasıtasıyla bilgi ve becerilerini tescil ettirir. Yaptığı tercümeler üzerine kendi imzasını atmasına kanunen izin verilmiş kişilerdir.
ÇEVİRMENİN SAHİP OLMASI GEREKEN BAŞLICA ÖZELLİKLER: Her iki kaynak (çevrilecek metin) ve hedef (metnin çevrileceği) dilde ana lisan ya da ana lisana yakın olacak seviyede uzmanlık. ; metnin anlattığı ve ima ettiği her şeyi tamamen anlama becerisi; mükemmel yazma ve düzenleme becerileri, bununla birlikte çevirmen orijinal metindeki yazarı ve onun yazı stilini tanımasının yanı sıra kelime kullanımı ve anlamını etkileyeceğinden gerek kaynak dil gerekse hedef dilin kültürü hakkında epey bilgi sahibi olmalıdır.
TERCÜMAN (DOLMETSCHER) Kaynak ve erek dillere, kültürlerine hakim olarak çeviriyi sözlü olarak aktaran kişidir. Tercüman, çevirinin yapıldığı an diliminde çalışır ve sadece ardışık olarak verilen, anlaşılan ve yorumlanan metin parçalarından hareket eder. Bunun ötesinde erek dil üretimini de dar bir zaman aralığında gerçekleştirir. Başarılı bir sözlü çeviri süreci için anlam ve art alan bilgisine sahip olmak zorundadır. (Kurz) Konuşmacının kullandığı cümleleri aralıksız biçimde tercüme eden kişidir. Simultane tercüme ardıl tercümenin tam zıttıdır çünkü ardıl tercüman konuşmada sırasını bekler ve konuşmacı ona tercümesi için zaman hakkı tanıyana dek tercüme işlemine geçmez. Yeminli, Yasal Sözlü Tercümanlık; mahkeme, noter, tapu müdürlükleri gibi resmi makamlar huzurunda yapılan yeminli, yasal, sözlü çevirmenlik hizmetimizdir. Resmi, özel kurum ve kişilere yönelik bu hizmetimiz yemin belgesi sahibi, hukuki, ticari gibi dallarda uzman tercümanlarımız tarafından yürütülmektedir.
SİMULTANE TERCÜME ARDIL TERCÜME Özel donanımlı bir kabinde mikrofon ve kulaklıkla gerçekleştirilen ve konuşmacı devam ederken eş zamanlı yapılan ve özel eğitim ve yetenek gerektiren çeviridir. Tercüman konuşmacı ile birlikte başlar, bir yandan dinlerken bir yandan da çeviri yapar. Konuşmacıyla hemen hemen aynı zamanda bitirir. Konferanslarda, Kongrelerde, Toplantılarda, Seminerlerde, Panellerde, Eğitimlerde Simultane Tercüme yapılmaktadır. ARDIL TERCÜME Ardıl tercüme esnasında tercümanlar, katılımcılarla beraber toplantı masasında oturur ve herhangi bir teknik donanım kullanmaz. Çevirmen konuşmacının sözlerini dinleyip ardından hedef dile çevirmesi ve karşı tarafa aktarması şeklinde gerçekleşir. Ardıl tercüme genellikle söz konusu toplantının çok kısa, teknik, gizli veya resmi olması durumunda başvurulan bir yöntemdir.
ÇEVİRİ SÜRECİ (ÜBERSETZUNGSPROZESS) Kaynak metnin yazılı veya sözlü olarak erek metne aktarılma sürecidir. Çeviri süreci başlıca üç aşamadan oluşur: Kaynak metnin çözümlenmesi Erek dile aktarılması Erek metnin oluşturulması Bu aşamalar, zamansal olarak birbirini izleyen bağımsız bölümler olarak değil, sürecin kavranmasını kolaylaştıran soyutlamalar olarak düşünülmelidir. Çünkü, gerçek çeviri sürecinde bunlar iç içe geçmiştir. Çevirmen genellikle çözümleme yaparken aynı zamanda bunu nasıl aktaracağını ve erek metni nasıl oluşturacağını da düşünür.
Bir diğer çeviri süreci modeli ise Nida’nın ortaya koyduğu süreçtir. Çevirmen bu süreçte, kaynak metinde ifade edilen düşünceleri hedef dilde yeniden ifade etmek amacıyla, kaynak metnin özelliklerini çözümlemek ve yorumlamak, çeviri yöntemlerini uygulamak, hedef metnin kaynaklarını incelemek, uygun seçenekleri oluşturmak ve seçilen eşdeğerlilikleri doğrulamak için bilinçli ve yöntemli bir yol izlemek durumundadır.
KAYNAK METİN (AUSGANGSTEXT) Erek dil ve kültüre çevrilmesi beklenen ana metindir. Kaynak odaklı çeviride, kaynak metni erek kültüre aktarırken çeviriyi planda tutan, hedef kültürün ihtiyaçlarına göre değil, kaynak metnin gerektirdiği sınırlar çerçevesinde, yeterli fakat çoğu kez hedef kültür okuyucusu tarafından anlaşılması zorlaşabilen, kelimesi kelimesine olarak da adlandırılan çeviri savunulur. Erek dile çevrilen metindir. Çeviri yaparken hedef kültürün normlarını ön plana alarak kaynak metindeki öğeleri erek kültüre uyarlamayı esas alan, daha çok hedef kültürdeki okuyucuyu dikkate alan kabul edilebilirlik düzeyindeki çevirilerdir. kaynak metne sadakat anlayışı esnetilmiştir. Erek odaklı çeviride, kaynak dildeki metinin tüm etkilerini erek dilde de uyandırması bakış açısıyla, erek kültürün, erek dilin, gelenek-göreneklerinin çevirmen tarafından iyi bilinmesi gerektiği ve bu şekilde daha etkili bir çeviri elde edinileceği görüşü savunulur. EREK METİN (ZIELTEXT)
YERLİLEŞTİRME (EINBÜRGERUNG) Çeviri sürecinde çevirmenin kararlarını ciddi anlamda etkileyen kuramlar vardır. Bunlardan biri de Amerikan çeviribilimci Lawrence Venuti tarafından geliştirilmiştir. Lawrence Venuti, çeviri sürecinde iki farklı kavram üstünde durmuştur. Bunlar “yerlileştirme”(domestication) ve “yabancılaştırma” (foreignization) çeviri stratejileridir. Yerlileştirme hedef kültürün özeliklerini taşıyan ve hedef okuyucunun beklentisini göz önüne alan bir çeviri stratejisidir. Daha çok uyarlama metoduyla ilişkilendirilir ve genelde ideolojik nedenlerle uygulanır. Örneğin, Amerika’ya özgü bir yemek olan “hot dog” Türkçeye kelimesi kelimesine çeviri yapıldığında ortaya “sıcak köpek” gibi komik bir sözcük çıkar. Çevirmen, bu ifade yerine “köfte ekmek” kavramını kullanarak yerlileştirme yöntemini uygulamış olur.
Kültüre özgü öğelerin aktarımı sırasında erek metinleri akıcı ve anlaşılır hale getirmek için “yerlileştirici” bir yaklaşım sergileyen çevirmenler, zaman zaman da kaynak metnin başkalığını korumak amacıyla “yabancılaştırıcı” bir tutum sergilemeyi yeğlemişlerdir. Çeviri sürecinde söz konusu çevirmenlerin yaşadıkları bu ikilem onları kimi zaman “kabul edilebilirlik” kutbuna kimi zaman da “yeterlilik” kutbuna yaklaştırmıştır. Çevirinin çeviri gibi okunabilmesi için “yabancılaştırıcı” bir yöntem benimsenerek yapılması gerektiğini savunan Venuti, çevirmenin çeviri sürecinde aldığı kararların çevirinin “yabancılaştırıcı” mı yoksa “yerlileştirici” mi olacağını belirlediğini vurgular. Çevirmen, erek metni korumuş ve kaynak metin, dil ve kültüre şiddet uygulamış ise çeviride “yerlileştirme” yaklaşımının söz konusu olduğu söylenebilir.
YABANCILAŞTIRMA (VERFREMDUNG) Kaynak kültüre özgü olan bir şeyi erek kültürde var olmamasına ya da az bilinir olmasına rağmen olduğu gibi bırakmak, erek kültüre yakınlaştırmaya çalışmaktır. Martin Luther’e göre sadık çeviri “yabancılaştırıcı” bir etki yaratır. Schleiermacher’ın çeviri anlayışını incelediğimiz zaman çeviriye bakışı sadık çeviriyi destekler niteliktedir. Schleiermacher’a göre çevirmen, yazara ve yazarın oluşturduğu metne bağlı kalarak çeviriyi gerçekleştirmelidir. Bu konuda yazarı okura ya da okuru yazara götürmek olarak nitelendirdiği iki yaklaşımı gündeme getiriyor. “Okuru yazara götürme” yaklaşımı “yabancılaştırma” yöntemiyle mümkündür.
Venuti “yabancılaştırma” kavramını çeviride bir strateji olarak adlandırmıştır. “Yabancılaştırma”nın çevrilen bir eserde kaynak metinden izler bıraktığını söyleyen Venuti, bu strateji ile belli noktalarda okurun kaynak metinden haberdar olduğunu ve kaynak metne ait olan bu sözcük seçimlerini tanıma imkanını sağladığı görüşlerini ileri sürüyor. Dolayısıyla erek metne entegre edilmiş kavramlar erek metin okurunun ufkunun gelişmesine katkıda bulunuyor. Venuti’nin görüşüne göre “yabancılaştırma” bir çevirmenin çeviri sürecindeki etik bir tercihidir. Ultrason Zapping Walkman Akustik Smaç