Ali Serdar Yıldız – Y.Emre Gürten Muharrem Urhan ve MAZMAZ ADLi PSiKOLOJiK DANISMANLIGI Ali Serdar Yıldız – Y.Emre Gürten Muharrem Urhan ve MAZMAZ
Suç Nedir? Suç olgusu zamana, mekana ve topluma göre farklı anlamlar taşıyabilmektedir. Herhangi bir zamanda suç olarak tanımlanmayan bir davranış farklı bir zaman diliminde suç olarak tanımlanabilmekte veya herhangi bir yerde toplum tarafından suç olarak görülmeyen bir davranış farklı bir toplumda ve mekanda suç olarak nitelendirilebilmektedir. Bu anlamda suçun genel geçer bir tanımını yapmak oldukça güçtür (Burkay, 2008, s. 2).
Suç Çeşitleri Adli Suçlar Adi suçlar doktrinde genellikle niteliksiz suçlar olarak adlandırılır ve siyasi suçlardan tamamen ayrı kategoride değerlendirilmez. Düşünce suçu bu iki kavramdan ayrı bir yere sahiptir. Siyasi suçun tam anlamıyla ortaya konmamış olması adi suçları ortaya koymayı güçleştiriyor. Adi suçlardan bazıları; bilişim suçları, casusluk, cinayet, katliamlar, kaçakçılık, asilik, ayaklanmadır. Devletin siyasal düzenine karşı işlenen suçlardır. Yasalarda açık bir biçimde tanımlanmamış olmakla birlikte, öğreti düzeyinde ceza hukukunun en önemli konularından birini oluşturan siyasal suç kavramını ele alan çeşitli görüş ve kuramlar vardır.
Çocuk 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) 6/1-c maddesi uyarınca 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun (ÇKK) 3/1- maddesi uyarınca daha erken yaşta ergin olsa bile, 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde; 18 yaşını doldurmamış her insan çocuk sayılmıştır.
Çocuk Suçluluğu Bazı kaynaklarda çocuğun sosyal uyumsuzluğunun bir ifadesi veya çocuktaki sapmış davranışların yasal müdahale gerektirecek duruma dönüşmesi olarak tanımlanmaktadır. Çocuk suçluluğu bazı ülkelerde 17 veya 18 olarak kabul edilen yasal yaş sınırındaki bir çocuk tarafından, Devletin yetkisindeki alan içerisinde uygulanan ceza kanunun ihlali halinde söz konusu olur. (Sevük, 1998, s.13).
Aydınlanma Çağı ve Çocuk Aydınlanma Çağı’nda, çocuğun doğuştan kötü olduğu yolundaki Orta Çağ düşüncesi tartışılmaya, onun içinde yaşadığı çevrenin etkisiyle suça ya da erdeme yöneldiği kabul görmeye başlamıştır. Bu düşüncenin oluşmasına etkide bulunan filozofların başında Voltaire, Rousseau ve Beccaria gelir.
Çocukları Suça Sürükleyen Nedenler Çocuğu suça yönelten nedenler, bireysel ve çevrensel nedenler olmak üzere iki temel gruba ayrılır. Bireysel nedenler, çocukların işlediği suçların, ancak oldukça küçük bir kısmını açıklayabilmektedir. Ailenin çocuk üzerindeki etkisi bu dönemde son derece önemlidir. Bu nedenle ailenin eğitimi yaşam boyu öğrenme anlayışıyla süreklilik kazanmalıdır.
Çocukları Suça Sürükleyen Nedenler Suçlu çocukların geldikleri evlerde aşağıdaki koşullardan bir veya daha fazlasına sıklıkta rastlanmaktadır: Ailenin diğer üyelerinin suçlu, ahlaksız veya alkolik olmaları, Boşanma, ölüm veya terk nedeniyle ebeveynlerden birinin veya her ikisinin yokluğu, İhmal, körlük veya bir başka algısal özür ya da hastalık nedeniyle ebeveyn kontrolünün eksikliği, Aşırı ihtimamın, bir aile üyesinin diğerleri üzerinde hakimiyetinin olduğu, aile bireylerinin birbirlerinin işlerine karıştığı kıskançlık, ihmal veya kayırmanın var olduğu çok kalabalık aileler, İşsizlik, yetersiz gelir ve annenin dışarıda çalışması gibi ekonomik baskılar
Çocukları Suça Sürükleyen Nedenler Çocukların suça yönelmesinde esas önemli faktör çevresel nedenlerdir. Bunların başında, çocuğun hayatını içinde geçirdiği AİLE OKUL İŞ KENT ARKADAŞLAR
Dünyada Çocuk Suçluluğu Çocuk suç gruplarında yetişkin değerlerini reddeden davranış kalıpları dikkati çeken önemli unsurlardandır. Bunun yanı sıra çocuk suçlarının belirli unsurları evrenselken, bazıları dünyanın çeşitli yerlerindeki kültürel yapı farklılığına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Günümüzde geniş aile yapısının yerini giderek artan oranda çekirdek aile yapısı almakta olup, çocuk ve gençlerin geleneksel kontrolü azalmıştır. Denetimdeki aksaklık ve eksiklikler suçun en güçlü nedenlerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çağdaş Batı aile yapısındaki değişmeler çocuk suçlarının artmasıyla ilgili en önemli faktörlerden biridir (Salagaev, 2003; Öter, 2005).
Türkiyede Çocuk Suçluluğu Türkiye çağdaşlaşma yolunda ilerleyen, sanayileşmeye, kalkınmaya çalışmakta olan, sahip olduğu doğal, kültürel, tarihi ve toplumsal potansiyelle ileriye doğru hızlı değişim kat etmekte olan bir ülkedir (Yavuzer, 2009b). Endüstri ve teknik alanlardaki yeniliklere ayak uydurma çabası, kırsal alanlara nazaran kentsel alanlara yapılan yatırımlar, endüstrileşmenin kontrol altına alınamaması, 1960’lı yıllarda köyden kentlere göçlerin başlaması sonucunda, 1970’lı yıllarda çarpık kentleşmenin başlamasına neden olmuştur (Attar, 1994).
Tablo:Suç mağduru çocukların mağduriyet nedenleri, 2015, TÜİK
Çocuk Mahkemeleri İlk çocuk mahkemesi, 1899 yılında Birleşik Amerika'nın Chicago kentinde kurulmuş, bunu İngiltere, Fransa, İtalya,Almanya, Sovyetler Birliği ve İspanya'da kurulan çocuk mahkemeleri izlemiştir. Ülkemizde 7 Kasım 1979 tarihinde çıkarılan Çocuk Mahkemeleri Yasası'nın personel yetersizliği nedeniyle Haziran 1982 tarihinde uygulanmaya başlanması öngörülmüştür
Çocuk mahkemeleri, suç işlediği tespit edilen çocuğu cezaevine gönderen yargısal kurumlar değil , suç işlemek suretiyle davranış bozuklukları gösteren çocuklar hakkında tıp, psikoloji, sosyoloji bilimlerinin verilerini dikkate alarak çocuğun davranış bozukluğuna neden olan etkenleri ve yeniden eğitilmesi konusunda gereken önlemler belirleyen kurumlardır.
Türk Ceza Kanunu ve Çocuk Mahkemeleri Kanunu yargılama yaşının 11 yaşını bitirmemiş olan çocuklarla başladığını kabul etmektedir. Başka bir deyişle ''Fiili işlediği zaman 11 yaşını bitirmemiş olanlar hakkında kovuşturma yapılamaz, ceza verilemez(Uluğtekin, 2005, s.115). Yeni Ceza Kanunu bu yaşı 1.4.2005' ten itibaren 12 yaşını bitirmemiş olanlarla sınırlamıştır..
Aile mahkemeleri asliye mahkemeleri derecesinde olan, aile hukukundan doğan dava ve işlerin bakıldığı özel mahkemeler olarak kurulmuştur.
Ceza İnfaz Kanununa göre hükümlü gözetim ve sınıflandırma Bu merkezlerde; mümkün olduğunca kriminoloji, penoloji, davranış bilimleri, adalet psikolojisi veya ceza hukuku alanında bilgi ve deneyime sahip yöneticiler, psikiyatri uzmanı, cezaevi tabibi, adlî tıp uzmanı, psikolog, pedagog, çocuk gelişimcisi, sosyal çalışmacı, psikolojik danışman, rehberlik uzmanı ve öğretmen gibi uzman görevliler ile diğer kurum görevlileri bulundurulur.
Sosyal çalışma görevlilerinin görevleri MADDE 34 . — (1) Sosyal çalışma görevlilerinin görevi; a) Görevlendirildikleri çocuk hakkında derhâl sosyal inceleme yapmak, hazırladıkları raporları kendilerini görevlendiren mercie sunmak, b) Suça sürüklenen çocuğun ifadesinin alınması veya sorgusu sırasında yanında bulunmak, c) Bu Kanun kapsamında mahkemeler ve çocuk hâkimleri tarafından verilen ulunduğu gelişim ve diğer görevleri yerine getirmektir.
(2) İlgililer, sosyal çalışma görevlilerinin çalışmaları sırasında kendilerine yardımcı olmak ve çocuk hakkında istenen bilgileri vermek zorundadır. (3) Sosyal çalışma görevlilerinin, görevleri sırasında yaptıkları ve hâkim tarafından takdir edilen masrafları Cumhuriyet başsavcılığının suçüstü ödeneğinden ödenir. Sosyal çalışmacılar gerektiği zaman denetim görevlisine yardımcı olmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirirken çocuğun içinde bulunduğu tüm durumları ve çocuğun ihtiyaçlarını gözetmek durumundadırlar.
ÇOCUK İLE ADLİ GÖRÜŞME Çocukla adli görüşme, çocuğu adli sürecin yarattığı travmadan korumak ve aynı zamanda çocuktan doğru bilgi edinerek adalet mekanizmasının doğru işlemesine katkı sağlamak gibi iki çok önemli hedefi aynı anda gerçekleştirmeyi hedeflediği için yetişkin ifade alma müesseselerinden ayrılır.
ADLİ GÖRÜŞME YAPAN KİŞİ Adli görüşme odalarında görev yapacak adli görüşmeciler tercihen sosyal hizmet, psikoloji, psikolojik danışmanlık mezunu olup en az 3 yıllık mesleki deneyime sahip çocukla adli görüşme eğitimi almış kişiler arasından seçilmelidir.
ADLİ GÖRÜŞMECİNİN SAHİP OLMASI GEREKEN NİTELİKLER Çocuğun soruları anladığından emin olmalıdır. Çocuk gelişimi hakkında temel düzeyde bilgi sahibi olmalıdır. Görüşme teknikleri hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Çocuk hakları konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Etkin dinleme becerisine sahip olmalıdır. Sakin ve destekleyici olmalıdır. İletişim ve görüşme becerilerine sahip olmalı ve farklı kesimlerden çocuklarla güven ilişkisi oluşturabilmelidir.
ÇOCUKLA ADLİ GÖRÜŞMEDE GÖZETİLMESİ BEKLENİLEN TEMEL İLKELER Yaşam/gelişim dönemine uygun, engelleyici etmenlerin olmadığı görüşme ortamları yaratmak. Görüşmenin amacı, çocuğun rolü ve meslek uzmanlarının rolleri hakkında çocuk dostu bir açıklama sağlamak. Çocukların algılarının ve düşüncelerinin keşfedilebileceği nesnel ve yargılayıcı olmayan bir atmosfer yaratmak.
Çocuğa baskı uygulamadan, onu dinlemeye hazır olduğunuzu hissettirmek. Çocuğu etkilemeye çalışmadan, onunla uyum içinde bir ilişki kurduğunu hissettirmek. Destekleyici, tehditkâr olmaktan uzak, kabullenici bir atmosfer yaratmak. Görüşmenin amaçlarıyla, çocuğun gelişim düzeyi arasındaki uyumu yakalamak. Çocukların anlayabileceği kapsam ve usullerde dil kullanmak.
Çocuk dostu bir adalet sistemi, çocuk yüksek yararını gerçekleştirebilmek için, bütüncül ve multidisipliner bir yaklaşımla kurulmuş olmalıdır. Müdahale programları ve alınacak kararlarla ilgili tüm tarafların (hakim, savcı, sosyal hizmet uzmanı, sosyal çalışma görevlisi, psikolog, çocuk gelişimci, hekim, aile, çocuk vb.) ve tüm kurumların (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, yerel yönetimler vb.) işbirliği içerisinde ve eşgüdümle çalışması zorunludur.
Müracaatçı sistemi, bireysel özellikler ve sosyal çevre beraber ele alınır. Sistem ailesi, arkadaşları, komşuları, iş arkadaşları, okul ortamı ve arkadaşlar, öğretmeni vb. gibi yakın çevresinde olan insanlar bütününü tanımlar. Bireyin sorunları ile mücadelesinde desteklenmesi ve sorumluluklarını yerine getirebilmesi için güven duygusu kazanmasını hedef alır.
Adli Psikolojik Danışma Müdahale Yaklaşımları 1)PSİKOSOSYAL YAKLAŞIM 2)FONKSİYONEL YAKLAŞIM 3) PROBLEM ÇÖZME YAKLAŞIMI 4)KRİZE MÜDAHALE YAKLAŞIMI 5)EKOLOJİK YAKLAŞIM
Adli Psikolojik Danışma Müdahale Yaklaşımları 1) Psikososyal Yaklaşım Bu yaklaşım, sorunları olan müracaatçı sistemi,bireysel özellikleri ve içinde yaşadığı sosyal çevrenin gerçekleri ile birlikte ele alır. Bireyin etkileşimde bulunduğu ailesi, arkadaşları, komşuları, iş arkadaşları, okul ortamı ve arkadaşlar, öğretmeni vb. gibi yakın çevresinde olan insanlar bütününü tanımlar. Bu yaklaşım, bireyin sorunları ile mücadelesinde desteklenmesi ve sorumluluklarını yerine getirebilmesi için güven duygusu kazanmasını hedef alır.
Adli Psikolojik Danışma Müdahale Yaklaşımları 2) Fonksiyonel Yaklaşım Bu yaklaşımda, bireyin kendi özelliklerini, çevresiyle ilişkilerini ve bulunduğu ortamdaki koşulları değerlendirip gerekli kararları vermesi ve kendini sürekli olarak yenilemesine yardım esastır
Adli Psikolojik Danışma Müdahale Yaklaşımları 3) Problem ÇözmeYaklaşımı Bu yaklaşımda, bireyin sorun çözme motivasyonunun arttırılması, kendi güçlü yanlarıyla sorun çözme sürecine katılmasının sağlanması, gereksinim duyduğu hizmet ve kaynakları kullanabilecek güçte olmasının sağlanması önemli noktalardır.
Adli Psikolojik Danışma Müdahale Yaklaşımları 4) Krize Müdahale Yaklaşımı Bu yaklaşımın temel amacı, birey, aile ve topluma yarar sağlayacak etkin bir müdahale hizmetinin en kısa sürede gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Öncelikle kriz durumunun doğru biçimde değerlendirilmesi ve tanımlanması gerekir. Bu yaklaşım dört aşamalı bir müdahale yaklaşımıdır.
Adli Psikolojik Danışma Müdahale Yaklaşımları 5) Ekolojik Yaklaşım Birey çevresi ile birlikte değerlendirilir, bu yaklaşımda birey ve çevresi arasındaki etkileşime odaklanılır, bireyin davranışlarının bireyin geçmiş yaşantısından, bulunduğu sosyo-kültürel çevreden, fiziksel ve ruhsal özelliklerle bağlantısından bağımsız değerlendirilemez. Ekolojik değerlendirme için, giogenetik faktörler, ailevi faktörler, kültürel faktörler, çevre koşulları, aile ve çocuğun içinde bulunduğu kaynaklar ve fırsatlar, özbakım kalıpları bütünüyle değerlendirilir.
Hizmet İçi Eğitimler Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından Proje Yönetimi ve Eğitim Merkezleri Şube Müdürlüğü Personel Eğitimi Merkezleri'nde verilen hizmet içi eğitimler uzmanların daha donanımlı olmasına katkı sağlar ve çocuğun dünyasını gerçek boyutlarıyla ele almaya imkan tanır.
Hizmet İçi Eğitimler 2016 Yılında Uygulanan Hizmet İçi Eğitimlerden Bazıları; 18-29 Nisan 2016 tarihleri arasında ‘’Çocuk Adalet Sistemi Standart Eğitimi” 10-12 Mart 2016 tarihleri arasında “Mobbing Konusunda Eğitici Eğitimi’’ 11 Ocak-05 Şubat 2016 tarihleri arasında “Aile Eğitimi 0 - 18 Yaş Kurs Programı-Adalet Bakanlığı Eğitici Eğitimi” 11 - 15 Nisan 2016 tarihleri arasında “Aile İçi Şiddetle Mücadele Eğitici Eğitimi”