BEBEKLİK DÖNEMİNDE GELİŞİM DERSİ Fiziksel Gelişim Özellikleri Motor Gelişim Özellikleri Özbakım Becerileri Doç. Dr. Müdriye YILDIZ BIÇAKÇI
Fiziksel Gelişim Fiziksel gelişim, vücut ağırlığı ve bedendeki artışlarla kendini gösteren, bireyin ağırlığında ve yapısındaki biyolojik değişikliklerdir. Bunların içerisine organların gelişmesi, boyun uzaması, kilonun artışı, kemiklerin gelişimi, iskelet sistemi, dişlerin çıkması ve değişmesi, kas, beyin ve sinir, sindirim, dolaşım, solunum, boşaltım gibi sistemlerin ve duyu organlarının gelişimi de girmektedir. Şüphesiz büyümenin en belirgin göstergesi boydaki ve vücut ağırlığındaki değişikliklerle ölçülebilen alanlarda gözlemlenir. İlk yılın sonunda normal bir bebeğin boyunun, doğum boyunun % 50’ si kadar uzaması ve vücut ağırlığının ise % 300 gibi bir oranla artması beklenmektedir. İkinci yıllarına girdiklerinde pek çok bebek doğdukları zamana göre dört kat daha ağır ve en az on iki santimetre daha uzun olur.
Bebeklik döneminde inanılmaz bir hızla gelişen kemikler ve kaslar çocuğun kas gücü ve koordinasyonunun giderek artmasını sağlar. Bebeğin, doğumdaki kas ağırlığının toplam vücut ağırlığına oranı beşte bir iken, yetişkinlikte bu oran beşte ikidir. Anne babalar bir değişime daha yeni ayak uydururken bebekler yeni bir fiziksel beceri kazanabilirler. Bu hızlı gelişim bir takım kazaları da beraberinde getirebilir. On aylık bir bebek bir anda sehbanın ucundan tutunarak kalkıp orada duran tabağı yakalayabilir.
Diş çıkarma büyümenin bir başka sürecidir Diş çıkarma büyümenin bir başka sürecidir. Süt dişlerinin çıkması altıncı ve yedinci aylara denk gelmektedir. Ayrıca, bazı bebeklerin doğduklarında bir veya birkaç dişi de olabilmektedir. Bunlar süt dişleri veya geçici dişler olarak adlandırılır. Süt dişleri iki- iki buçuk yaşlarına doğru tamamlanır. İki buçuk yaşında bebekte yaklaşık 20 adet süt dişi vardır.
Bebek büyüdükçe vücut oranları da değişmektedir Bebek büyüdükçe vücut oranları da değişmektedir. Doğumda bebeğin başı vücut uzunluğu ve ağırlığının yaklaşık olarak dörtte biri kadardır. Zamanla başın vücuda oranı azalırken bacakların oranı artar. İskelet sisteminin gelişimi ise vücut duruşu ve vücudun kuvvetlenmesi için gereklidir. Bebeklik döneminde kollar ve bacaklardaki kemikler bebeğin ağırlığını desteklemekte yetersiz olsa da bebek bir yaşına geldiğinde ayakta durma ve yürüme becerilerinde kendi ağırlığını taşıyabilmektedir.
Fiziksel gelişmeyi etkileyen etmenler Kalıtım Fiziksel gelişim açısından önemlidir, tek yumurta ikizleri, çift yumurta ikizleriyle karşılaştırıldığında, vücut büyüklüğü bakımından birbirlerine daha çok benzerlikler olduğu görülmektedir. Diyet ve sağlık yeterli seviyede olduğu sürece, boy ve fiziksel büyüme oranı genellikle kalıtım ile tespit edilir. Aslında, olumsuz çevresel faktörler, örneğin kötü beslenme veya hastalık çok şiddetli olmadığı sürece, çocuklar bu olumsuz faktörler ortadan kalktığında eksik kalan büyümeyi tamamlayabilirler. İkizlerle ilgili çalışmalar kalıtımın vücut ağırlığına da önemli derecede etki ettiğini göstermektedir.
Beslenme Beslenme özellikle yaşamın ilk yıllarında büyük önem arz etmektedir, çünkü bebeklik ve ilk çocukluk döneminde çocuğun beyni ve vücudu çok hızlı bir şekilde büyümektedir. Bebeğin ve çocuğun enerji ihtiyacı yetişkinin ihtiyacından iki kat fazladır. Bebeğin kalori alımının % 25’i büyümeye harcanmaktadır. Bebekler gelişen organlarının fonksiyonlarını doğru bir şekilde yerine getirebilmesi için ekstra kaloriye ihtiyaç duymaktadır.
Motor Gelişim Motor gelişim, fiziksel büyüme ve merkezi sinir sisteminin gelişimine paralel olarak organizmanın isteme bağlı hareketlilik kazanmasıdır. Bir başka deyişle, temelinde hareket olan becerilerin kazanılmasını içeren ve doğum öncesi dönemde başlayıp ömür boyu süren bir süreçtir. Motor gelişim, somut bilgi kazanımı, konuşma üretimi, çevreyi keşfetme, öz bakım becerilerini yerine getirme, hareket, duruş, denge için fiziksel temeli sağlamaktadır. Gecikmiş ya da işlevsel olmayan motor gelişim çocukların diğer alanlarda beklenen dönüm noktalarına ne zaman ve ne düzeyde ulaşacaklarını etkilemektedir. Motor gecikmeler öğrenme güçlükleri, zihinsel engel ve dikkat eksikliği gibi sorunlara işaret edebilmektedir.
Motor Yetenekler Dikkat: Dikkat, kelime anlamı ile duygularla düşünceyi, bir olay ve bir nesne üzerinde toplama olarak tanımlanır. Dikkat, göz, kulak gibi duyu organlarına gelen uyaranların bir kısmının sonraki süreçler için seçilmesi olarak ifade edilmektedir. Bebek; doğduğu andan itibaren çevresini tanıma, keşfetme duygusu içinde hareket eder. Çevresinde gördüğü, dokunduğu hissettiği, tattığı, işittiği her şeyi algılar. Bebek, önceleri tanıdık kişi ya da eşyayı gözü ile takip eder; sese tepki verir. Annesini tanır, dikkatle izler. Annesi yanından ayrılınca ağlar. Sonraları objeyi eli ile tutar, duyu organları ile tanır, algılar ve tanımlar. Dokuzuncu aydan itibaren ise nesneye dikkatini yoğunlaştırabilir. Zaman zaman bebeğin çevreyi keşfetme isteği dikkatini kısaltabilir, çünkü bebeğin ilgi alanları artmakta ve hepsine yönelmek istemektedir. Ancak süreç içinde dikkatini yoğunlaştırma becerisi kazanır. Burada motor yeteneklerin dikkatle birlikte koordineli geliştiğini görülmektedir.
Kuvvet: Bir direnci yenebilme, karşı koyabilme becerisi olarak da tanımlanabilmektedir. Motor davranışlarda kas ve sinir sisteminin gelişmesi önemli bir yer tutar. Kemiklerde ve iç organlardaki büyüme doğrultusunda kaslar, merkezi sinir sisteminin direktifleri ile istenilen davranışı yapar. Bebeklerde kas kuvvetinin yoğunlaşması yaşa, cinsiyete, olgunlaşma düzeyine, daha önceki fiziksel etkinlik aşamalarına ve bedensel ölçülere bağlıdır. Motor davranışın türüne göre de kuvvet değişiklik gösterir ve dıştan gözlenebilir. Üç-dört yaşında bir çocuk dolu vagonu itebilir, topu atabilir ve bunu yaparken omuz ve dirsekleri kullanabilir.
Denge: Denge, belli bir yerde bir hareketi veya pozisyonu sürdürme, durumunu devam ettirme olarak tanımlanabilmektedir. Denge; yürüme, koşma ve atlama becerilerinin kazanılmasında da çok önemli bir faktördür. Yapılan araştırmalara göre bebek iki yaşından önce denge becerisi kazanamamaktadır. Üç yaş civarında tek ayağının üzerinde üç-dört saniye durabilmektedir. Tepki hızı: İnsanların duyu organlarını harekete geçiren ve insanda bir tepkiye yol açan iç ve dış durum değişikliğine uyarıcı; dışarıdan ya da içeriden gelen uyarıcılara karşı organizmanın gösterdiği davranış ise tepki olarak tanımlanmaktadır. Motor öğrenmede özellikle kolun ve parmakların gereken tepki hızı kazanması çok önemlidir. Bunun yanında el göz koordinasyonununda gelişmiş olması tepki hızını artırmaktadır.
Eş güdüm (Koordinasyon): Eş güdüm (koordinasyon), belli bir amaca ulaşmak için; bilinçli motor hareketlerin devamlılığı, ahenkli ve uyumlu çalışması olarak tanımlanmaktadır. En basit becerinin kazanımında bile göz, el, kol veya ayağın, gövde ile ayağın veya iki elin bir düzen içinde çalışması oldukça zor gerçekleştirmektedirler. Eş güdüm yeteneğinin kazanılmasında duyu organlarının da önemi büyüktür. Çocuk kazanabileceği bir beceri için duyu ve diğer organları arasında yeterli koordinasyonu kuramıyorsa, o beceriyi kazanamaz. Bu nedenle duyu ve diğer organları arasındaki yeterli koordinasyonun gelişimi, bedensel olgunluğa ve alıştırmalarla da ilişkilidir. Örneğin; bebekler beş aylık olduklarında artık önüne konulan küçük nesneleri görüp ona bakabilirler. Sekiz aylık olduklarında ise artık önlerine koyulan küçük nesneleri çekip alabilirler. Görme ile ilgili bir problem varsa bu becerilerin yapılması zor olmaktadır.
Esneklik: Vücudun gerektiği zaman öne, yana, geriye ve istenen yönlere eğilmesi, yani esnek olması gerekmektedir. Gövdenin, bacakların yeterli esnekliğe sahip olmadığı zamanlarda motor becerileri kazanmak mümkün değildir. Özellikle bebeklik döneminde kemikler kıkırdaksı yapıda olduklarından vücut daha da esnektir. Kemikler geliştikçe vücut esnekliği azalır. Örneğin bebekler ilk yıl içerisinde ayaklarını ağzına götürebilirler, çoraplarını tutup çıkarabilirler.
Motor Beceriler Çocukların en önemli özelliği intrauterin dönemden puberteye kadar devam eden sürekli büyüme ve gelişmeleridir. Büyüme bütün organların boyutlarının artmasıdır. Gelişim ise biyolojik fonksiyonların değişimini ve matürasyonunu belirler. Motor gelişim süreci bunun en önemlilerindendir. Motor gelişim sürecinde kaba motor (bedeni kullanma) ve ince motor (nesne kullanma) beceriler olmak üzere iki hareket türü kazanılmaktadır. Bu iki motor becerilerin kazanılması genellikle birbirleriyle bağlantılı olmakla birlikte, zaman zaman bağlantının olmadığı dikkati çekmektedir . Örneğin; bir bebeğin bir nesneye ulaşma becerisini geç kazanması, onun geç emekleyeceğini ya da yürüyeceğini göstermez. Ancak birden fazla kaba ve ince motor becerilerinde gelişimsel bir yetersizlik olduğunda, bebeğin motor gelişim ya da farklı gelişimsel özellikleri konusunda endişe duyulması gerekmektedir.
Kaba motor beceriler Kaba Motor Gelişimi; Bir bütün olarak vücudun genel hareketlerini ve denge dinamiğini kapsar. Bebeklerin bulundukları ortamdaki emekleme, ayakta durma ve yürüme gibi hareketlerin kontrolünü üstüne alması anlamına gelmektedir
Baş kontrolü: Yeni doğanların amaçlı bedensel kontrolleri çok azdır, ancak yine de kollarını, bacaklarını, başlarını, parmaklarını ve ayak parmaklarını refleks olarak oynatırlar. Yeni doğanlar başlarının ağırlığını bağımsız olarak destekleyemediklerinden anne babalar bu bebeklere ciddi derecede baş desteği sağlarlar. Kısa sürede boyun kasları, supin (sırtüstü yatış) pozisyondayken başı bir yandan diğerine çevirmek ve dik dururken veya yatay pozisyondayken başı kaldırmak için yeterince güce ve gerginliğe erişir. Bu baş kontrolü, bebekler supin pozisyondayken sonunda başlarını yüzeyden kaldırabilinceye ve yüzükoyun pozisyondayken de bir yandan diğerine döndürebilinceye kadar güçlenir. Baş kontrolü için kullanabileceğiniz bir test, kolaylaştırılmış oturmadır. Anne, baba ve eğitimci çocuğu sırt üstü yatırır ve kollarından tutup çekerek çocuğu oturma pozisyonuna getirir. Eğer çocuk başını bağımsız olarak kaldırabilir ve böylece baş gövdeye paralel olarak kalırsa baş düşmesi gerçekleşmemiş olur
Omuz kontrolü: Baş kontrolünün kazanımı olmadan omuz kontrolü tam olarak gelişmez. Bebekler yaklaşık iki, üç aylıkken gövdelerini ön kolları üzerinde tutarak başlarını bir yandan diğerine çevirmede kendilerini desteklemeye başlarlar. Kas kontrolünü kazanmaya başladıkça bebekler daha uzun süre boyunca kendilerini destekleyebilirler en sonunda da tam olarak açılmış kolları ve elleri üzerinde kendilerini kaldırabilirler. Bebeklerin omuz kontrolü iyi bir şekilde geliştiğinde kendilerini desteklemeye başlarlar. Bebeklerin omuz kontrolü iyi bir şekilde geliştiğinde kendilerini sırt üstü pozisyona çevirebilirler. Genellikle ilk önce önden arkaya yuvarlanma ortaya çıkar, çünkü bebekler uzanmış kollarından destek alırlar.
Gövde kontrolü: Yeni doğanlar incelendiğinde; oturma pozisyonuna getirildiklerinde yer çekimine çok az direnç göstererek belden başa doğru aşağı düşerler. İki aylık olduklarında oturma pozisyonundayken başlarını dik tutabilirler. Dört aylıkken üst gövdelerini dik tutabilirler, altı aylıkken çoğu bebek bağımsız olarak oturabilir, sekiz aylıkken ise sağlam bir şekilde oturabilirler. Fakat sekiz aylıkken bile bebekler geriye düştüğünde başını yaralamaya karşı korumasızdırlar
Kalça kontrolü: Kalça kontrolünün gelişmiş olması bebeklerin oturma pozisyonu alıp daha sonra bundan çıkabilmelerini sağlar. Yüzükoyun pozisyondaki bebekler yerde veya diğer zeminlerde kollarını ve bacaklarını eşgüdümlü olarak ilerleterek emeklemeye başlarlar, kalçadaki ağırlık aktarımı bebeklerin başlarını kaldırarak ve yerden gövdelerini elleri ve dizleri üzerine kaldırarak yerçekimine karşı koymalarına izin verir. Kol ve bacaklarını eşgüdümlü hale getiren bebekler dokuz, on aylık olduklarında emeklerler.
Belden aşağı kontrolü: Kaba motor gelişimin son aşaması olan dik hareketlilik kalça kontrolü tam olarak geliştiğinde tam uzatılmış bacakları üzerinde dengede durabilirler. On, on iki aylık olduğunda bir çocuk bir yerden destek aldığında dik olarak ayakta durabilir. Sıralamayı başaran bebekler eşyalar arasında kısa mesafeleri küçük adımlarla geçebilir. Son olarak ise önce birkaç tane olmak üzere bağımsız adım atmaya başlarlar
İncelik verme: Bağımsız olarak yürüme öğrenildiğinde diğer kaba motor hareketleri bu alanın en önemli becerilerine incelik verilmesi olarak görülür. İncelik verme merdiven inip çıkma, koşma, tek ayak üzerinde durma, sekme, zıplama ve serbest zaman becerilerinin geliştirilmesini içermektedir. Çocuklar bu becerilerin çoğu olmadan da yaşamlarında oldukça işlevsel olabilmelerine karşın kaba motor gelişimindeki bir gecikme yaşamın ilerleyen zamanlarında ortaya çıkabilen genelleştirilmiş gelişimsel sorunların erken bir işareti olabilmektedir.
İnce Motor Beceriler Tüm motor gelişimleri arasında, bir nesneyi yakalama bebeğin bilişsel gelişimi için en önemli role sahiptir. Bir şeyleri tutma, onları döndürme ve bıraktıklarında ne olduğunu görmeyle, bebekler nesnelerin görüntüsü, sesi ve yapısı ile ilgili önemli bilgilere ulaşırlar. Yeni doğanlar zayıf bir koordinasyonla vuruşlar yaparlar. İlk yakalama denilen bu vuruşlar bebeğin önünde duran nesneye ulaşmaya çalışması ancak zayıf el-kol kontrolünden dolayı nesneye nadiren dokunabilmesidir. İlk yakalama yaklaşık yedi aylıkken, bebeklerin göz hareketleri ile nesneyi takip etmesi ve dikkatle bakması geliştiğinde ortaya çıkar. Erken gelişen bu davranışlar bebeklerin biyolojik araştırma eylemi için gerekli olan el-göz koordinasyonunu gerçekleştirmeye hazır olduğunu göstermektedir
Göz kontağı: Baştan ayağa doğru gelişimle uyumlu olarak gözlerin ince kas kontrolü, gelişmeye başlayan ilk gözlenebilir ince motor becerilerden birisidir. Yeni doğan bebeklerin annesinin gözlerini takip ettiği söylenebilir. Her ne kadar bu takipte zorluk yaşasalar da, birkaç hafta içinde yavaş yavaş hareket ettirilen nesneleri takip edebilmeye başlarlar. Göz kontağı kurma ince motor becerileri yerine getirme kadar dil becerileri kazanımı için de önemlidir.
Uzanma: İlk zamanlarda uzanma ve kavrama refleks amaçlıdır. Amaçlı uzanma sırt üstü pozisyondayken omuz kontrolü oluşmaya başladıktan sonra iki aylıkken başlıyor. Dört aylıkken bebeklerin uzanması daha gelişmiş hale gelir ve bebekler tereddütsüz bir şekilde nesne yönünde kol ve ellerini hareket ettirir.
Kavrama: Uzanma geliştikçe kavrama daha amaçlı hale gelmeye başlar. En ilkel tutuş, bebeklerin tüm parmakları açık şekilde avuçlarıyla tırnaklayarak aldıkları avuç içi tutuştur. Çünkü henüz ince motor beceriler gelişmemiştir. Nesnelerle oyunları çok kısıtlı ve basit düzeydedir. Sonrasında bu beceri parmaklarının uçlarını avuçlarının karşısına getirerek bir nesneyi tutmaya, daha sonra ise başparmaklarını diğer parmaklarının karşısına getirerek kavramaya doğru ilerlemektedir.
Erişme ve yakalama becerisinin gelişimi: Yaklaşık olarak üçüncü ya da dördüncü ayda bebekler gerekli olan göz, baş ve omuz kontrolünü geliştirdikçe, kolları ileriye götürerek önündeki bir nesneye erişme amacında olur ve zamanla nesneyi yakalama gerçekleşir. Beş, altı aylık olunca bebekler ışıkların söndürülmesi esnasında ulaşmaya çalıştıkları nesneye karanlıkta da ulaşabilirler. Bu beceri, takip eden birkaç ay içerisinde gelişir. Bebekler vücut duruşlarını ve el kol hareketlerini daha iyi kontrol edebildikçe ve derinsel algı geliştikçe, erişme becerisi gelişir. Dört aylık çocuklar önlerinde hareket eden nesnelere odaklanırlar, böylece onları yakalayabilirler. Yaklaşık olarak beş aylıkken ise eğer bir nesne onların ulaşabileceğinden daha hızlı hareket ediyorsa, bebekler etrafında dönen, yön değiştiren, hızlanan, yavaşlayan hareketli nesnelere ulaşma konusunda daha etkin davranırlar Bebekler erişme eylemini gerçekleştirdiklerinde, yakalama becerilerini yeniden düzenlerler.
Motor Gelişim Dönemleri Motor gelişim sürecinde içten ve dıştan gelen süreçlerin etkileşiminin sonucu olarak basit reflekslerle başlayan baş, boyun ve gövde kaslarının kontrolü aşamalar şeklinde gelişir. Benzer şekilde motor becerilerin temeli olan oturma, emekleme, yürüme, koşma, atlama, tırmanma gibi büyük kas motor etkinlikleri ve uzanma, tutma, bırakma, fırlatma gibi elin yönetimi ile ilgili küçük kas motor becriler de aşamalar hâlinde gelişir.
Refleksif hareketler dönemi ( 0 -1 Yaş) Yeni doğan, dünyaya pek çok refleksle gelir. Bebek, bu refleksleri isteyerek yapmamakta; hareketlerini kontrol altına alamamaktadır. Bu reflekslerden bazıları, bebek büyüdükçe ve isteyerek yaptığı hareketler arttıkça ortadan kaybolur. Ani ışığa gözlerin tepki vermesi gibi bazı reflekslere yetişkinlik döneminde de rastlanabilir. Yeni doğan bebeğin en bilinen ve en sık rastlanan refleksleri moro, adımlama, arama ve emme yakalama, babinski, tonik labirentin refleksi, tonik boyun refleksleridir.
Moro refleksi: En çok bilinen ve uygulanan ilkel reflekstir. Yatağa vurarak, ani ses ve ışık vererek bebeği kollarından kaldırıp ani bırakarak, başını aniden arkaya düşmesini sağlayarak uyaran verildiğinde önce kollardan açma sonra bükme, elin baş ve işaret parmağı ile önce C şeklinde yaklaştırma ve sonra semifleksiyon (tam olmayan kapanma) hareketi gözlenmesidir. Moro refleksi doğuşta mevcut olup altıncı ayda kaybolur. Ömür boyu devam eden irkilme refleksi ise moro refleksinin devamı sayılır.
Emme ve arama refleksi: Doğumdan itibaren mevcutturlar. Bebeğin dudağı veya yanağına dokunulduğunda başını o tarafa çevirir eğer cisim yakınsa hemen emmeye başlar. Arama refleksi bir ay, emme refleksi dört, altı aya kadar devam eder.
Adımlama refleksi: Yeni doğan koltuk altlarından tutularak kaldırılıp ayakları yere temas ettirildiğinde otomatik olarak adım atar, ikinci ayda kaybolur. Yakalama refleksi: Doğumdan itibaren bebeğin kendi ağırlığını kaldıracak kadar güçlü bir reflekstir.
Babinski Refkeksi: Bebeğin ayak tabanı, topuktan parmağa doğru hat şeklinde çizildiğinde ayağı içe kıvrılır ve parmaklar yukarı kalkar. Altı ayla iki yıl arasında bu refleks kaybolur, sonradan parmaklar içe kıvrılmaya başlar.
Tonik Labirent Refleksi: Yerçekimine karşı vücudun dik durmasını sağlar. Yüzükoyun yatan çocukta ayaklar bükülmüş durumunda ve karın altında, kollar da bükülmüş ve göğüs hizasında durur. İlk altı hafta içinde azalır ve ilk üç ay içinde kaybolur. Hipotonilerde ve beyin hasarlarında görülmez ve üç aydan sonra görülmesi de kesinlikle patolojiktir. Tonik Boyun Refleksi: Sırt üstü yatar pozisyonda baş omuza doğru döndürüldüğünde, çenenin baktığı taraftaki kol ve bacakta açık, arka kafanın tarafta kol ve bacakta bükülme gözlenir. Üçüncü aydan sonra kaybolması beklenir.
İlkel hareketler dönemi ( 1-2 yaş ) Bu döneme ait hareket yeteneklerinin gelişmesi, hem çevresel faktörlere hem de olgunlaşma faktörlerine bağlıdır. Olgunlaşma, hareket yeteneklerinin bir sıra izlemesini sağlar. Çevresel faktörler ise hareket yeteneklerinin ortaya çıkış hızını düzenlerler. İlkel hareketler, ilk iki yaşta gözlenen istemli hareketlerin ilk biçimidir. Bebeğin oturması, emeklemesi, ayakta durabilmesi, gelişimde olgunlaşmanın önemini ortaya koymaktadır. Bu hareketler, yaşamın ilk iki yılında kemik, kas ve sinir sistemindeki gelişimin yanı sıra, bebeğe sağlanan alıştırma olanakları sonucu ortaya çıkarlar.
Reflekslerin ortadan kalktığı evre: Bu evre, doğumla başlar ve bir yaşına kadar sürer. Bu dönemde, sinir sisteminin olgunlaşması ile refleksler yerlerini istemli hareketlere bırakırlar. Bu dönemde istemli hareketlerdeki farklılaşma ve bütünleşme zayıftır. Hareketler amaçlı olmasına karşın, kontrolsüz ve kabadırlar. Örneğin, bebek bir nesneyi yakalamak istediğinde el, bilek, kol, omuz ve hatta gövdenin tümünün katıldığı kaba bir hareket yapar. Bir başka deyişle, elin nesneye uzatılma sürecinde istemli bir hareket olmasına karşın kontrol eksikliği vardır.
İlk kontrol evresi: Birinci yaş ile ikinci yaş arası, ilk sene ortaya çıkan ilkel hareketler üzerinde alıştırmalar yapıldığı ve bunların kontrol edildiği evredir. Zihinsel ve motor süreçlerdeki hızlı gelişme sonucu ilkel hareket yeteneklerinde hızlı bir artış gözlenir. Bu evrede, bebekler temelde denge sağlama, lokomotor ve manipülatif becerilerde uzmanlaşma ve kontrol kazanma ile ilgilenirler.
Denge sağlama: Bebek bedenini dik tutabilmek için, yerçekimine karşı sürekli bir uğraş vermek zorundadır. Yerçekimine karşı kas ve kemik sistemi üzerinde kontrol sağlamak, tüm bebekler için önceden kestirilebilir bir sıra izler. Önce baş ve boyun kontrolü, daha sonra gövde bacakların kontrolü sağlanır. Bebeğin yatar durumdan dik duruma geçebilmesindeki sıralı ilerlemede, baştan ayağa gelişim ilkesi açıkça gözlenebilir. Yeni doğmuş bebek baş ve boyun kaslarını kontrol edemez. Birinci ayın sonunda, bu kasların kontrolü kazanılmaya başlar ve bebek yüzüstü yatırıldığında çenesini kaldırabilir. Beş aylık bir bebeğin ise, sırtüstü yatırıldığında başını kaldırabilmesi gerekir
Yer değiştirme (Lokomotor hareketler): Lokomotor hareketler, büyük ölçüde dengeleme hareketlerine dayanırlar. Bebek dengeleme hareketlerinde yeterli bir duruma gelmediği sürece özgürce yer değiştiremez. Bu dönemde kazanılan başlıca lokomotor hareketler, sürünme, emekleme ve yürümedir
Manipülasyon: Manipülatif hareketlerin ortaya çıkması da yürümedeki gibi uzun ve sıralı gelişim aşamalarından geçer. Temel manipülatif beceriler, uzanma, yakalama ve bırakmadır. Bebek, dördüncü ayda nesne ile ilişki kurmasında gerekli olan el, göz koordinasyonunu sağlayabilir. Başlangıçta uzanma, kaba bir omuz ve dirsek hareketidir. Daha sonra bilek ve el harekete doğrudan katılır. Beşinci ayın sonunda bebek, mükemmel biçimde nesneye uzanarak dokunabilir.
Temel hareketler dönemi (2-6 yaş) Yaşamın ikinci yılından başlayarak yedinci yılına kadar geçen süre temel becerilerin kazanıldığı dönemdir. Tüm çocuklarda ortak özellik taşıması ve yaşam için gerekli beceriler olduğundan temel beceriler adını almıştır. Bunlar koşma, atlama, sıçrama, sekme, yakalama, fırlatma, topa ayakla vurma gibi hareketlerdir.
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Bebeklik döneminin sonlarına doğru, yaklaşık olarak on sekizinci aydan başlayarak, çocuklar gelişimsel olarak yepyeni bir döneme girmektedir. Bu dönemde özellikle dil ve motor gelişimde hızlı değişimlerin yaşanması, zorlu ve bir o kadar da ilgi çekici bir durum yaratmaktadır. Çocuğun çevresiyle bağımsız bir şekilde iletişime ve etkileşime geçmesi, gelişimin tüm boyutlarıyla ilişkili olmakla beraber özellikle motor gelişim ve bilişsel becerilerle ilgilidir.
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Örneğin; çocuklar bazı motor becerileri gerçekleştirmeden bağımsız olarak tuvalet becerisi kazanamamaktadır. Bu dönem ayrıca çocukların büyük bir kısmının yürümeye başladığı bir dönemdir. Bu yeni beceriler şüphesiz çocuğa farklı kapılar açmaktadır.
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Çocukların motor becerileri geliştikçe öz bakım görevleri de artmaya başlamaktadır. Hangi öz bakım görevinin önce geldiği ve öğrenildiği de çoğunlukla çocuğun içinde bulunduğu aile yapısı ve ailenin yetiştiği kültüre bağlı olmaktadır. Bu bölümde öz bakım becerilerine ilişkin bağımsız yemek yeme ve içme becerilerinin gelişimi, giyinme becerileri, tuvalet alışkanlığı ve kişisel sorumlukların gelişimi yer almaktadır
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Bağımsız Yemek Yeme ve İçme Becerileri Yeni doğan bir bebek sadece refleks olarak anne sütü içmektedir Gün içerisinde defalarca kez, uyuduğunda da uyandırılıp beslenmeleri sağlanmaktadır. Emme refleksi bebek dört aylık oluncaya dek bebeğin annesini heves ve canlılıkla emmesini sağlayacak kadar güçlü değildir. Dört ve altıncı aylarda bebek anne sütünün yanında ek olarak mama ya da özel sıvı gıdalar almaya başlarsa biberonu tutma ve yemek yeme için küçük sorumluluklar da almış olmaktadır. Ancak yemek yeme bu dönemde bebek için yine de pasif bir eylem olarak kalmaktadır.
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Bağımsız Yemek Yeme ve İçme Becerileri Bebeğin yaklaşık sekizinci ayında ince motor becerilerinin gelişmesi ile birlikte çarpıcı bir geçiş yaşanmaktadır. Bebeğin yardımla bardaktan su içmesi ve elleri ile yemek yemesi bağımsız yeme içme becerileri kazanmadan önceki davranışları arasındadır. İki yaş ve sonrasında edinilen bağımsız yeme alışkanlıkları, kültüre göre değişebilen ilginç bir deneyim olabilmektedir.
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Bağımsız Yemek Yeme ve İçme Becerileri Bazı ailelerde iki yaşına girmiş çocukların kaşık ve çatal yardımıyla masada oturup yemek yemeleri beklenir. Yemekle oynamak ve elleri kullanmak hoş karşılanmaz, ayıp ve günah olarak nitelendirilebilir. Bunun aksine bazı kültürlerde ise erken yaşlarda çocuklar üzerinde yeme ile ilgili beklenti oluşturulmayabilir ve çocuklar diledikleri tabaktan elleriyle beslenebilir.
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Giyinme Becerileri Bebeklerin giyinme becerilerine yönelik ilk gelişmeler ayaklarını çekiştirirlerken kazara çorap ya da ayakkabılarını çıkarmaları, altları değiştirilirken sakin kalmaları ile başlayıp yaklaşık dokuz ay civarında giyinme becerileri, tutulan pantolon ya da ayakkabıya ayağını sokma ve tişörtü çıkarılırken kollarını yukarı kaldırarak yardımcı olma ile önemli bir ilerleme kaydetmektedir. Soyunmak, çocuk için giyinmekten daha kolay bir etkinliktir.
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Giyinme Becerileri On sekiz aylık çocuklar ceketlerini, ayakkabılarını, çoraplarını çıkarabilmektedir. Giyinmede ise iki yaşına gelmemiş bir çocuk giyilmesi kolay parçalarda dahi fazla başarı gösteremez. İki yaşındakiler giyinmeyi ve büyük düğmeleri iliklemeyi başarabilmektedir. Çocuk üç yaşına geldiğinde ise önündeki küçük düğmeleri dahi ilikleyebilmektedir
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Tuvalet Alışkanlığı Birçok anne-baba çocuklarının tuvalet eğitimlerini zor bir deneyim olarak görmektedir. Çocuklarının biran önce idrar ve dışkı kontrolü kazanmalarını istemekte ve tuvalet eğitimi konusunda kendilerini sorumlu hissetmektedir. Tuvalet eğitiminin toplumsal boyutu ya da kreşlerin tuvalet eğitimi almamış çocukları kabul etmemeleri bu baskıyı arttırmaktadır. Aileler tuvalet eğitimi konusunda bazen nasıl bir yol izleyecekleri konusunda tereddüt yaşamaktadır. Bu konuda ailelerin farklı yaklaşımlar izlediğini görmekteyiz. Bazı aileler daha çok uzmanlar tarafından önerilen ‘çocuk merkezli’ bir yaklaşım sergilemektedir.
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Tuvalet Alışkanlığı Çocukların kendilerini hazır hissettikleri zaman çok önemlidir. Aile çocuğa bu süreçte destek olur ve rehberlik eder. Küçük hatırlatmalar ve modellemeler yapar. Bazı ailelerde ise daha davranışçı bir yaklaşım uygulandığını görmekteyiz. Çocuğun tuvalet eğitimi ödüller ve övgüler ile teşvik edilmektedir. Bu yaklaşımların yanı sıra tuvalet eğitimi sırasında daha katı bir tutum izleyen aile yapısı da mevcuttur. Çocuğa cezalar verilebilir ve çocuğa hazır olmadığı bir anda erken yaşta tuvalet eğitimi kazandırmak istenebilmektedir
ÖZ BAKIM BECERİLERİ Tuvalet Alışkanlığı Tuvalet becerileri için gerekli kas kontrolü çok küçük bebeklerde dahi yavaş yavaş kazanılmaktadır. Bebek ilk zamanlar altını sürekli ıslatırken önceleri kısa, daha sonra ise daha uzun süreler boyunca kuru kalmasına olanak veren kas kontrolünü kazanmaya başlar. Sekiz aydan sonra bebekler daha kuru kalmaya başlarlar ve bezi çekiştirerek, huzursuz davranışlar sergileyerek ‘ıslak’ olduklarını fark ettikleri mesajını verirler. Hemen hemen aynı dönemlerde bir bebek gün içerisinde bir veya iki kez büyük tuvaletini yapabilir. Büyük tuvaletin kontrolü idrar kontrolünden daha kolay ve erken kazanılmaktadır.
Kişisel Sorumluluklar ÖZ BAKIM BECERİLERİ Kişisel Sorumluluklar Çocukların küçük yaşlardan itibaren kendi sorumluluklarını almaları ve belli alışkanlıkları kazanmaları beklenmelidir. Örneğin çocuğun oyuncakları ile oynadıktan sonra onları toplaması ya da giysilerini çıkardıktan sonra ortalığa atmaması için verilen yönergeler başlarda çocuk tarafından uygulanmayabilir. Ancak zamanla bu davranışlar rutin olarak uygulandığında alışkanlığa dönüşecektir. Üç yaşına gelmiş bir çocuk pek çok sorumluluk alabilmektedir. Örneğin, boya yaparken dökülenleri silmek, masayı kurarken ve kaldırılırken yardımcı olmak, kirli çamaşırları sepete atmak gibi görevler verilebilir. Günlük işler verildiğinde çocuklar işbirlikçi ve güvenilir olma eğilimindedirler
Kişisel Sorumluluklar ÖZ BAKIM BECERİLERİ Kişisel Sorumluluklar Bebekler yeterli ince motor becerileri kazandığında anne- babalar diş fırçalamayı taklit etmeye çalışmaları konusunda teşvik etmelidirler. Yıkanma ve yıkama çocuğa aktarılabilecek benzer sorumluluklardır. Burada amaç çocuğun ustaca temizlik eylemine katılmasından ziyade rutin günlük bakımın değerli örüntülerini öğrenmesidir.
Kaynaklar Yıldız Bıçakçı, M. (Editör), Bebeklik ve İlk Çocukluk Döneminde (0-36 Ay) Gelişim, Duyuların Gelişimi ve Desteklenmesi, Eğiten Kitap, Ankara, 2015.