PSİKANALİTİK KURAM

KURAMIN TARİHÇESİ Psikanaliz Sigmund Freud ( )tarafından kurulmuştur. Freud un kuramı çok tartışmalı olmakla beraber danışma ve psikoterapi mesleğine olan etkisi çok büyük olmuştur. Freud ve hem meslektaşı hem de akıl hocası olan Joseph Breuer,ilk defa psikolojik bozuklukların tedavisi için “Konuşma”terapisini belirleyen kişilerdir. Freud kendi analizine 1890 ların sonlarında başlamıştır ve bu notlarını parça parça Rüya Yorumları da dahil olmak üzere birçok çalışmasında aktarmıştır.

Freud yaşamının büyük bir çoğunluğunu Viyana,Avusturya da geçirmiştir. Viyana üniversitesine 17 yaşında girmiş.Sıradışı bir öğrenciydi. Tıp alanında diplomasını 1881 yılında almıştır. Eylül 1886 da evlenmeden önce,Freud histeriyi araştıran ve klinik uygulamalarda hipnozu kullanmakta usta olan ünlü nörolog Jean-Martin Charcot ile çalışmak için Paris e gitti. Freud un histeri üzerine yayınlanan ilk kitabı 1895 de Joseph Breuer beraber yazılmıştır.(Histeri üzerine çalışmalar )

Freud psikanaliz kelimesini ilk defa 1896 da kullanmıştır.Freud un Rüyaların Yorumu 1899 da yayınlanmıştır. Freud çalışmalarının reddedilmesine rağmen yavaş yavaş bir taraftar takımı topladı. Psikanalitik fikirleri tartışmak için Çarşamba Psikoloji Topluluğunu 1902 de kurdu. Freud 23 eylül 1839 da kendi sonunu kendi seçerek hekiminden öldürücü düzeyde morfin aldı. Freud un fikirleri bugün bildiğimiz psikoloji mesleğinin ve psikoterapi uygulamalarının temelini oluşturmuştur.

Freud kötümser bir insandı,bu nedenle de psikanalizde insan doğasının daha çok kasvetli yönlerine yönelmiştir. Freud için insan davranışı;genetik olarak var olan dürtüler,kendini koruma iç güdüleri,seks ve yıkım arasındaki çatışmalarla ortaya çıkar. Psikanalitik kuramda kişi için neredeyse her şey 6 yaşından önce belirlenir. Ferud un çocuklar hakkındaki görüşü günümüzdeki görüşlerden çok daha karmaşıktır. Çocukların cinsel varlıklar olduğuna ve çocukların başıca arzularını tatmin etme yollarını ararken bazı cani fantezilere de sahip olduklarına inanıyordu.

Freud insanoğlu olarak bizlerin eylemlerimizin nedenini anlamada yeterince iyi olmadığımızı düşünmekteydi. Ona göre farkında olmadığımız(bilinçdışı)güçler davranışlarımızın en güçlü kaynaklarıdır. Bilinçdışının var olduğunun kanıtları ise unutkanlıklar,hatalar,dil sürçmeleri gibi gündelik olaylardan ve rüyalardan sağlanmaktadır.

Anna Freud Anna 20 li yaşlardayken babasından psikanaliz eğitimi aldı.(babasının analizinden geçti) Tıp ya da psikolojinin herhangi bir formal eğitiminden geçmeden analist oldu ve Freud un entelektüel mirasçısı oldu. Babasının sadık bir savunucusuydu.

TEMEL KAVRAMLAR

İÇGÜDÜ KURAMI Freud a göre insanların evrimsel mirasından kaynaklanan,doğuştan getirdikleri içgüdüsel itkileri vardır. Bu iç güdüler ifade bulmalıdır yoksa kişi işlevini yapamayacak hale gelicektir. İlk yazılarında en temel iç güdüyü eros ya da yaşam olarak tanımlamıştır. Daha sonra yıkıcı içgüdüyü tanımlamıştır(thanatos ya da ölüm iç güdüsü ) İhtiyacı tatmin etmek üzere doğrudan ifade etmenin yanı sıra,içgüdüler dört değişik yoldan daha ifade bulurlar.

1. Tersine çevrilerek 2. Kişiye geri dönerek 3. Bastırma 4. Yüceltme

Yaşam içgüdülerinin kendini korumaya yönelik olduğu düşünülür. Yaşam ve ölüm içgüdülerini birbirine zıt olarak ele alsa da Freud bunların bazen iç içe geçmiş olduğunu ifade etmiştir. İçgüdüler bilinç dışıdır ve bir enerji birikimine sahiptir. Eros libido olarak adlandırılır.Libido cinsel dürtü ile eş anlamlı olarak kullanılmaya devam etmiştir. Libido en temel dürtü olarak kabul edilir.Çünkü insan türünün devam ettirilmesinden sorumludur.

İçgüdüsel enerji her zaman için yatırım yapacağı nesnelerin arayışı içindedir.Böyle bir bağlılık iç güdülerin enerjisini boşaltır ve haz yaratır. Gelişim sırasında oluşan problemler libidonun gelişim aşamasında saplanıp kalmasından oluşur. Saplanma,nevrozlarda nadir olarak tamamıyla yer alır.Kişi bir şekilde uyarlayarak gelişimini devam ettirir. Daha sonra ortaya çıkan bir travma saplanma noktasına gerilemeye sebep olabilir. Asıl amaç artık eskide kaldığından,çözümlenmemiş olan çatışmalar semptomlara neden olur.