Türkiye’de Okun yasasının Geçerliliğinin İncelenmesi: Ekonometrik Bir Analiz Adnan Menderes Üniversitesi Betül Ünal Doç. Dr. Mehmet Mercan
GİRİŞ Çalışmada işsizlik, ve ekonomik büyüme ilişkisi incelenmiştir. Okun yasası varsayımlarıyla; Türkiye’de elde edilen GSYH ve İşsizlik verileri arasında olabilecek ilişkisinin yönü ve Okun Yasasının Türkiye üzerindeki geçerliliği ampirik olarak çalışılmıştır.
Devletin görevleri arasında yönettiği toplumun refahını hep daha yukarılara çıkarma hep daha ilerisi için çaba gösterme amacı taşımaktadır.
Okun Yasası: Trend büyüme oranının üzerinde gerçekleşen her % 1’lik artış, işsizlik oranında % 0.5 azalmaya neden olmaktadır. Okun yasası, işsizlik oranı ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiye yönelik ampirik bir değerlendirme yapılmasını mümkün kılar. Ancak Okun katsayısını etkileyen ülkelere özgü faktörler (işgücü piyasası regülasyonu, teknolojik değişim, sosyal yapı, işçi birlikleri vb..) söz konusudur.
Ulusal ekonomiler de canlı bir varlık gibi büyüyebilirler. Her ülke nüfus, iş gücü, kaynaklar, sermaye yıldan yıla değişik oranlarda değişim yaşamaktadır. İktisadi unsurlarda ki değişimleri oransal olarak belirtmek nispeten daha kolay ve anlamlı olacaktır.
Türkiye’de Ekonomik Büyüme Ortalama( )4.77 Ortalama( )4.15 Ortalama( )4.18 Ortalama( )4.31
Yusuf MURATOĞLU,“Ekonomik Büyüme Ve İssizlik Arasındaki Asimetrik İlişkisi Ve Türkiye’de Okun Yasasının Sınanması” adlı çalışmasında yılları arasında büyüme ve işsizlik verileri ile yaptığı analiz sonucunda Granger istatistiği sonucunda ele alınan verilerin birbirlerinin Granger nedenseli olmadığı sonucunu sunmuştur. Zeynep KÖSE,“Türkiye Ekonomisinde Döneminde Ekonomik Büyüme İşsizlik Ve Enflasyon İlişkisi” çalışması sonucunda Türkiye ekonomisinde büyüme oranları ile işsizlik arasında karşılıklı bir nedensellik analizi bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ampirik Analiz Ekonomik büyüme işsizlik arasındaki ampirik literatür incelendiğinde, yapılan çalışmalarda büyük ölçüde ekonomik büyümenin işsizliği azalttığı sıklıkla vurgulanmıştır.
Veri ve Yöntem Çalışmamızda dönemi yıllık verileri kullanılıp, Engle-Granger (1987) yöntemi takip edilerek, değişkenler arasında eş-bütünleşmenin olup olmadığı standart CRDW (Cointegration Regression Durbin- Watson) ve Dickey-Fuller (DF) testleriyle analiz edilmiştir. Çalışmada Türkiye örneğinde ekonomik büyüme ve işsizlik oranı verileri kullanılmıştır. Değişkenler TUİK ( ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ( web sayfalarından temin edilmiştir.
Veri ve Yöntem İkinci aşama olarak, mevsimsel etkilere sahip olduğu anlaşılan ekonomik büyüme değişkeni mevsimsel etkilerden arındırılmıştır. Daha sonra ise değişkenlerin bütünleşme derecesini belirlemek için ADF birim kök testi uygulanmıştır.
ADF Birim Kök Testi Sonuçları Değişkenle r Düzey Değerleri 1. Farkları MacKinnon Kritik Değerler ur t [2] [1] gr t [6] [4] Not: %1 anlamlılık düzeyi seçilmiştir. Test biçimi olarak düzey değerde ur t gr t için sabit terim ve trendli model kullanılmıştır. Değişkenlerin birinci farkları için ise sabit terimli model kullanılmıştır. Köşeli parantez içindeki değerler, değişkenlerin AIC’ye göre belirlenmiş optimum gecikme uzunluğunu belirtir.
ADF Birim Kök Testi Sonuçları Buna göre, bütün değişkenler I(1), yani birinci fark alınınca durağan hale geldiği için, Engle- Granger eş-bütünleşme yöntemini uygulamanın gerekli ve zorunlu koşulu sağlanmıştır. Çünkü eş-bütünleşme analizinin yapılabilmesi için seriler I(1) olmalıdır.
Eş-Bütünleşme Analizi Buna göre, %5 anlamlılık düzeyinde ve 100 gözlem için bulunan Engle-Granger tablo değeri (–3.17), ADF test istatistiğinin tahmin edilen mutlak değerinin (-3.49) altında kaldığından eş-bütünleşme hata terimleri serisi durağan çıkmıştır. Sonuç olarak, ADF test istatistiği sonuçlarına göre, söz konusu değişkenler uzun dönemde birlikte hareket etmektedir ve eş bütünleşiktir. Seriler arasında eşbütünleşme ilişkisinin varlığı tespit edildikten sonra uzun dönem analizine geçilebilir.
Uzun Dönem Analizi Çoklu Eş-Bütünleşme Denklemi: ur t =f(gr t,) DeğişkenlerKatsayıStandart Hatat-Istatistiği gr t Sabit terim R 2 : 0.07 R 2 adj : 0.05 CRDW: F-İstatistik: (0.02) ADF[1]:
Uzun Dönem Analizi Türkiye’de ekonomik büyüme ve işsizlik oranı değişkenleri arasındaki katsayı istatistikî olarak anlamlı ve teorik beklentilerimizle uyumlu çıkmıştır. Uzun dönemde ekonomik büyümedeki bir birimlik artış, işsizlik oranını 0.19 birim azaltmaktadır.
Hata Düzeltme Modeli (Kısa Dönem Analizi) ur t =f(ect -1 gr t ) DeğişkenlerKatsayıStandart Hatat-Istatistiği ECT(-1) gr t sabit terim R 2 : 0.13DW: R 2 adj : 0.11F-İstatistik: (0.00)
Tabloda hata düzeltme teriminin katsayısı negatif işaretlidir, bu da kısa dönem sapmalarının uzun dönem denge düzeyine yakınsayacağını ifade eder. Kısa dönem analizi sonucundan görüleceği üzere; ekonomik büyüme değişkeni kısa dönemde de uzun dönem ilişkisinde olduğu gibi, Türkiye’de işsizlik oranı değişkeni ile doğrusal ve anlamlı bir negatif ilişki içindedir. Kısa dönemde ekonomik büyümedeki bir birimlik artış, işsizlik oranını 0.04 birim azaltmaktadır.
Sonuçlar Uzun dönemde ekonomik büyümedeki bir birimlik artış, işsizlik oranını 0.19 birim azaltmaktadır. Kısa dönem analizi sonucundan görüleceği üzere; ekonomik büyüme değişkeni kısa dönemde de uzun dönem ilişkisinde olduğu gibi, Türkiye’de işsizlik oranı değişkeni ile doğrusal ve anlamlı bir negatif ilişki içindedir. Kısa dönemde ekonomik büyümedeki bir birimlik artış, işsizlik oranını 0.04 birim azaltmaktadır.
Öneriler Bu çerçevede ekonomi yönetimi işsizlik sorununun çözümü için sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak politikalar üretmelidir. Yurtiçi yada yurtdışı tasarruflar yatırıma dönüştürülürken ticarete konu olan ve üretken sektörlere yönlendirilmelidir. Yani ekonomide, sadece kısa süreli istihdam sağlayan inşaat sektörü yerine uzun süreli istihdam sağlayan fabrika vb. yatırımları yapılmalıdır. Yatırımları destekleyecek yurtiçi tasarrufların artması için kredi hacmi kontrol altında tutulmalıdır.
Dinlediğiniz için teşekkürler…