7. BASAMAK İlişki Yönetimi POZİTİF PSİKOLOJİ 7. BASAMAK İlişki Yönetimi
İLİŞKİ YÖNETİMİ İnsan sosyal bir canlı olarak yaşamı boyunca sürekli diğer insanlarla etkileşim halindedir. İstesek de istemesek de insanlarla iletişim kurmak zorunda kalırız, hatta sessiz kalıp konuşmadığımızda bile çevremizdekilerle bir etkileşim, ilişki içindeyizdir. İki insan birbirini fark ettiği ilk anda kaçınılmaz olarak aralarında bir ilişki başlar.
Bu noktada iletişimin kalitesi önem kazanıyor Bu noktada iletişimin kalitesi önem kazanıyor.Madem iletişim kurmamak mümkün değil, o halde insan ilişkilerinde neler olup bittiğini anlamalı,bilmeliyiz ki ilişkilerimizi yaşam kalitemizi düşürmeyecek şekilde ustalıkla,sağlıklı bir şekilde yönetelim. İnsanlar iletişim halinde iken duygu,düşünce veya bilgi aktarımında bulunurlar.Hiçbir insan diğerinin aynı değildir,birbirine benzer özelliklere sahip olsalar bile her birey kendisini tek ve eşsiz kılan bir iç yaşantıya ve birbirinden farklı özelliklere sahiptir.
İki insan arasındaki ilişkide hangi duygu ve düşüncelerin hangi davranışlarının yer alıp almayacağının belirlenmesine ‘ilişkinin tanımlanması’ denir.
İLETİŞİM DÜZEYLERİ VE İLİŞKİ TÜRLERİ İletişimin ''ilişki'' ve ''içerik'' olmak üzere iki ayrı düzeyi vardır. Karşımızdakine bir şey söylerken aynı zamanda söylediklerimize bir anlam verir ve nitelemeler yaparız. Örneğin bir eleştiriyi gülerek veya çatık kaşla yapabiliriz. Karşımızdakine onu gördüğümüze memnun olduğumuzu söylerken diğer yandan yüzünü bile görmek istemediğimizi bildiren ses tonu veya yüz ifadesi takınabiliriz. İnsanların iletişim sırasında gönderdikleri iletiler; yer aldıkları bağlam, söylenen sözlem, vurgulamalar ve beden hareketleri ile nitelendirilir.
İLİŞKİ TÜRLERİ İlişkiler simetrik-eşit ve tümleyici eşit olmayan olmak üzere kabaca iki grup altında toplanabilir.
Simetrik ilişkide kişiler birbirine aynı türden iletiler gönderirler, sürekli olarak birbirleri ile eşit olduğu alanlardan söz eder. Birisi öfke tepkisi veriyorsa diğeri de öfke ile karşılık verir. Tümleyici ilişkide ise farklı türden iletiler alınıp verilir. Biri üstün diğeri ikincil konumdadır. Biri öğretir diğeri öğrenir, biri öğüt verir diğeri öğüdü izler, biri destek verir diğeri yardım alır.
Diğer yandan iki kişi arasında sürekli olarak aynı ilişki türü olmayabilir.Örneğin bir çocuğun anne babasıyla olan ilişkisi çocuk büyüdükçe tümleyici ilişkiden simetrik bir ilişkiye doğru gider.
Özetleyecek olursak; İnsanlar iletişim kurarken sadece birbirlerine bilgi aktarmaz, aynı zamanda aralarındaki ilişkiye dair belirlemeler yapar. İlişkilerde yön veren taraf olabilmek için, kişinin önce duygu ve düşüncelerinden haberdar olması ve duygularını yönetebilmesi gerekir.
FARKINDALIK KAVRAMI, KENDİNİ VE BAŞKALARINI TANIMA İnsanlarla etkili bir iletişim kurarak başarılı ilişkiler yürütebilmek için kişinin öncelikle ''kendini tanıma''sı gereklidir. Ardından da ilişki içinde olduğu kişilerin duygu ve düşüncelerini anlayarak ve ilişki sürecindeki etkileşimleri fark ederek davranışlarını buna göre ayarlayabilmelidir. Her insanın kendine özgü yetenekleri, zayıf ve güçlü yanları vardır.Hiçbir insan mükemmel değildir ve insanlar yaşamları boyunca karşılaştığı durumlarda iyi ve kötü düşünceler ile olumlu olumsuz duygular yaşar.
İnsan kendini tanıdığı zaman olumlu benlik algısına sahip olur İnsan kendini tanıdığı zaman olumlu benlik algısına sahip olur.Hayattan beklentilerini bilir ve başkalarının da neler beklediğinin farkında olur. Kendini bilen insan, başkalarını da olduğu gibi kabul eder, insanları eksik ve hatalı yönleriyle kabul ederek ilişkilerini hoşgörü ile yönetir.
DUYGU YÖNETİMİ İnsanın düşünceleri duygularını, duyguları da davranışlarını şekillendirir. Başka bir deyişle düşündüğümüz gibi yaşarız. Duyguları yönetmek dediğimizde, duyguların kaynağı olan düşünceleri fark etmek ve davranışlarımızı hayatımıza, ilişkilerimize olumlu yön verecek şekilde ayarlamaktan söz ediyoruz. Eğer biz duygularımızı tanıyıp yönlendiremiyorsak duygular bizi yönetir. İnsanlar her zaman olumlu duygular içinde olmaz, insanlarla olan ilişkilerimizde yaşanan etkileşimler zaman zaman negatif duygu ve düşünceler olduğu gibi ilişkiye yansıtılırsa ilişkilerde güçlükler ortaya çıkabilir.
SORUMLULUK KAVRAMI: DUYGULARIN KAYNAĞI DIŞTA DEĞİL İÇTEDİR Yaşanan duygunun üç boyutu vardır: 1.Yaşadığımız duygu ile ilişkili görünen olay: örneğin yaşanan hediye verildiğinde seviniriz, hakkımız yendiğinde kızgınlaşırız. 2.Duyguya yol açan olayla ilgili düşüncelerimiz: kafa içi konuşmalarımızda yer alan yorumlar, değerlendirmeler, anlamlandırmalar, inançlar. 3.Duygu haline bağlı olarak yaşanan fizyolojik değişimler ve davranışsal tepkiler
Yaşamımız sırasında karşılaştığımız olaylar,durumlar bizde olumlu olumsuz çeşitli duygular uyandırır.Duygularımız bu olayların hemen ardından geldiği için duygu ile olayı ilişkilendirir ve bir nedensellik bağı kurarız. Gerçekte olaylar duyguları belirleyemez, olayların bizde belirli bir ruh halini üretme güçleri yoktur.Olaylar ancak duyguları başlatan araç olarak rol oynayabilir.Herhangi bir olay karşısında hangi duygunun yaşanacağını kişinin kendi iç yaşantısı belirler.
Bizi arkadaşımızın eleştirisi üzmez, bizi üzen arkadaşımızdan beklediğimiz övgüyü alamamak ve eleştiriye yüklediğimiz anlamdır. Bizi korkutan duyduğumuz gürültü değil, gürültüyü ne olarak yorumladığımızdır. Duyduğumuz gürültü sesi komşudaki eşyanın düşmesi olarak algıladığımızdaki duygu ile eve hırsız girmesi olarak algıladığımız duygular birbirinden farklıdır. Duygularımızı ve ilişkilerimizi etkili bir şekilde yönetebilmek için gerçekçi bir bakış açısı geliştirmemiz ve sorumluluğu üstlenmemiz gerekir. Gerçekte duyguların kaynağı bizim dışımızda değil, kendi bakış açımızdadır.
Yaşanan duygunun sorumluluğu kim ise ilişkinin belirleyicisi de o kişi demektir.
Arkadaşımız düşüncesiz davranıyor ve bunun sonucunda biz mutsuz oluyorsak yapılabilecek hiçbir şey yoktur,arkadaşımız bizi mutsuz etmiştir.Bu bakış açısında mutsuzluğumuzun sorumlusu karşımızdakidir,yani duygumuzun denetimi bizde değil karşımızdakindedir.
Peki bu olayda ne gibi iç konuşmalar geçmiş olabilir ???
1.Bana bunu nasıl yapabilir,düşüncesizce davranmamalıydı 2.Bana böyle davranması beni sevmediğini,istemediğini gösteriyor 3.Beni önemsiyor olsaydı bu düşüncesizliği yapmazdı...
BAŞKALARININ DUYGULARINI YÖNETMEK Duygularımızdan nasıl ki başka insanlar sorumlu değilse ve duygularımızın kaynağı kendi düşüncelerimizse aynı şekilde başka insanların da duygularının kaynağı kendileridir. Karşımızdakinin ne düşündüğünü, ne hissettiğini belirlemek ve davranışlarını değiştirmek sanki bizim gücümüz dahilindeymiş gibi davranmaya başladığımızda ilişkiler sağlıksız bir hal alır.
Sonuç olarak, ilişkilerimizi sağlıklı bir şekilde yürütebilmek ve etkili iletişim kurabilmek için otomatik tepkilerden kaçınmamız ve bilgi sahibi olmamız gerektiğini söyleyebiliriz. İlişki ve iletişimin iki yönlü bir süreç olduğunu, ilişki içindeki insanların birbirinden tamamen ayrı duygu ve düşüncelere sahip insanlar olarak farklı istek ve beklentiler içinde olup ilişki sırasında bu farklılıkların sürekli alışverişi ile ilişkilerinin yürüdüğünü unutmamak gerekir. Farklılıkların yarattığı çatışmalara düşmemek için her iki tarafa ait farkların bilincinde olup olaylara kendi duygu ve düşüncelerinin dışına çıkarak kuşbakışı bakabilme esnekliğini gösterebilen kişiler ilişkilerini daha iyi yönetirler.