ANNE KARNINDA MÜZİK EĞİTİMİ
Müziğin temel eğitimindeki ilk amacı duygu ve düşünceleri müzikal olarak ifade etme, çocukta müzik sevgisi uyandırma ve hayal dünyasında müzik imgesini geliştirmeye çalışmasıdır.
Çocuk müzikle daha anne karnındayken tanışır. Annesinin kalp atışlarını bir ritim olarak algılar, henüz daha beş aylıkken bebeğin anne karnında seslere tepki verdiği klinik araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Bu dönemden itibaren bebekler radyoda ya da televizyonda çalan bir müziği ya da annesinin söylediği şarkıları dinlemeye başlamıştır. Bir diğer deyişle anne karnındaki bebek annesiyle birlikte onun dinlediği tüm müziklere kulak misafiri olmaktadır.
Tabii hamilelikte anne karnındaki bebeğin duyması normal insanların duyması kadar net değildir, sesleri daha boğuk ve uğultulu şekilde duyar.
Bebek anne karnında dışarıdan gelen sesleri ve gürültüleri duyar, annenin kalp atış sesini, büyük damarlardan geçen kan sesini duyar, etraftaki insanların seslerini duyar, ancak anne karnındaki bebeğin en net duyduğu ses annesinin sesidir. Çünkü annesinin sesi bebeğe direkt olarak kemik ve dokulardan iletilir, dışarıdaki havadan ve anne karın dokusundan geçerek bebeğe ulaşmak zorunda değildir.
Anne karnındaki bebeğin en net duyduğu ses annesinin sesidir.
Bu nedenle anne karnındaki ve yeni doğan bebeğin en alışık olduğu sesin annesinin sesi olduğu, annesinin sesini doğumdan hemen sonra bile tanıdığı ve başkalarının seslerini verdiğinden farklı tepkiler verdiği bilinen bir gerçektir. Kalın sesler rahmi daha kolay geçer ancak içeride dağılırlar. İnce sesler ise daha zor geçmelerine karşın fetüs tarafından daha net algılanırlar. Fetüsler gibi yeni doğan bebekler de ince seslere daha olumlu yanıtlar verirler.
Doğmamış bebekte 10. haftada dış kulak ve kulak zarı gelişir, 16–18. haftada gelişmeye başlayan orta kulak kemikleri bu gelişimlerini 32. haftada tamamlarlar. Fetüslerin 24. haftadan önce sesli uyaranlara yanıt vermediği, 34. haftada ise işitme duyularının tamamlandığı kabul edilir. Kız fetüslerin işitme duyularının erkeklere göre daha hızlı olduğu da gözlenmiştir.
Hızlı müzikler uygun değildir. Çünkü bebek anne karnında en çok annesinin kalp atım ritmine alışkındır ve bu ritme yakın müziklerden hoşlanabilir, bu ritmin dışındaki hızlı müzikler yabancı gelebilir ve rahatsız edebilir.
Klasik Müzikle modern tarzı sentezleyerek, bebek vokalleri ile bebek müziği yapan Hollandalı besteci Raimond Lap’a göre “Müziğe verilen önem gerçek değerinin altındadır”. “Bebek müziği çocuklara entelektüel avantaj sağlar.” Müzik eğitimi doğumdan üç ay önce başlar yıllarca devam eder. Yapılan araştırmalar, bebeğin beyninin bir süngere benzediğini gösterir. Beyin bilgi ve etraftaki sesleri çeker. Bir çeşit kayıt cihazı gibidir. Her şey kaydedilir ve yıllar sonra çalar’’ demiştir.
Aslında Raimond Lap, bu müziği ilk çocuğu için yaptı. Olumlu etkiler üzerine, etrafındaki 50 bebek üzerinde bu gelişimi izledi. 50 aileden gelen çok olumlu tepkiler üzerine bu özel müziği geliştirdi. Besteci yaptığı bu özel müzikle 2 Altın 2 Platin Plak ödülü aldı. 60 ülkede milyonlarca bebek Raimond LAP’ ın müziği ile büyüyor ve bu müziğin olağan üstü avantajlarından faydalanıyor.
1-Bebeklerin hassas kulaklarına uygun hazırlanmıştır. Bu özel müzik sadece eğlence için değil, öğrenmek ve gelişmek için kullanılıyor. 2- Bebekle iletişim kuran dünyadaki ilk müzik türüdür. Bebeğin kurduğu iletişimi hemen fark edersiniz. Hatta doğumdan üç ay önce bile. Örneğin anne karnında daha aktif hareket eder veya karın sertliğini giderir. Hayatın sonraki yıllarında aynı müziğin bebek üzerinde bir tür sakinleştirici etkisi olacak, bilinçaltında anne karnının güvenliğini çağrıştıracaktır. Bebekler doğumdan üç ay sonra, Raimond Lap’ın müziğini işitince, bazen daha aktif olacak, bazen ağlamayı kesecek, bazen uykuya dalacaktır.
3- Tekrarlayan melodiler sayesinde müzik hafızası oluşur. Müzik yaratıcılığı gelişir. Bebeğin müzik yeteneği ve yaratıcılığı harekete geçer. Bu müziğin terapi yönü vardır. Sonraki yaşlarda bu müziğin rahatlatıcı etkisi devam edip, çocukların bebekliğindeki huzurlu dönemi bilinç altında sürdürdüğünü görürüz. 4- Bu müzik sadece bebeği değil, aile bireylerini de olumlu etkiler. Evdeki atmosfer değişir.
Yapılan bir araştırmaya göre de Brahms dinletilen bebeklerin daha çabuk geliştiklerini ortaya çıkarmıştır. Müziğin psikolojik, bilişsel ve bedensel gelişimlerine birçok olumlu etkiye sahip olduğunu işaret etmektedir.
1.Müziğin, Çocuğun Duygusal ve Sosyal Gelişimindeki Etkisi Müziğin, çocuğun duygusal ve sosyal gelişimine etkileri, çocuğun müziksel becerilerinin geliştirilmesi ve müzik eğitimi yoluyla müzik dışı becerilerinin de geliştirilmesi olmak üzere iki yönlü düşünülmelidir.
Her çocuğun, özellikle kendisini en iyi ifade edebileceği müziksel etkinlik türünde gurupla çalışması kuşkusuz onun sosyalleşmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Anne karnından itibaren müzik dinleyen bebekler hırçın hareketler yerine daha uyumlu davranış sergilerler. Huzurlu büyüyen bebek için bu ilerleyen yıllarda büyük bir avantajdır.
Örneğin, gurupla söyleme, sesini kullanmayı ve denetlemeyi keşfedeceği, uyum becerisini geliştireceği, işbirliğine dair disiplin kazanacağı türden bir etkinlikken; bireysel çalgı çalması enerjini olumlu yönlendirebileceği, kişisel doyum sağlayabileceği ve ritim-melodi duygusunu geliştirebileceği türden bir etkinliktir.
Müziğin matematik zekası gelişimine etkisi vardır. 2. MÜZİĞİN ZİHİNSEL GELİŞİME ETKİSİ
Zihinsel gelişimin % 85’ i 8 yaşına kadar, Beyin gelişiminin % 80’ i 3 yaşına kadar tamamlanır. Zeka gelişimini ve beyin gelişimini ilk aylar beslenmeden sonra olumlu etkileyen ilk faktör müziktir.
Bilim Adamları, prematüre doğan bebekler üzerinde inceleme yaparak Klasik Müziğin iştahı açtığı belirlediler ve Klasik Müzik dinleyen bebeklerin daha çabuk büyüdüğünü ve yaşamlarının ilk stresten daha hızlı arındığını kaydettiler. Ayrıca Klasik Müzik çalındığında bebeklerin kalp atışları düzen girdiği ve nefes alıp vermelerinin kolaylaştığı tespit edildi.
3.Müziğin Fiziksel Gelişime Etkisi Müzik dinleyen bebekler bazı şarkılarda hareketlenirler. Büyüdükçe bu hareketlilik el çırpmaya, oynamaya, dans etmeye dönüşür. Dolayısıyla bu hareketlilik bebeğin küçük kas, büyük kas gelişimini sağlar.
4. Müziğin Psikolojik Gelişime Etkisi Anne karnından itibaren müzik dinletilen bebeklerin psikolojik gelişimleri de olumlu yönde olmuş, hırçın davranışlar yerine uyumlu davranışlar sergiledikleri ortaya çıkmıştır. Özellikle klasik müzik beyinde sakinlik hissi yayan alfa dalgalarını harekete geçirmektedir.
5-Müziğin Çocukta Dil Gelişimine Etkisi İnsan doğuştan dil ve konuşma yeteneğiyle doğar. Önce çevresindeki sesleri dinler, bunları anlamaya ve benzerini çıkarmaya çalışır. Ardından kendisini anlatmak ve çevresini anlamak için sözcükleri kullanarak cümleler kurar.
Sesler, çocuğun dış dünya ile ilk iletişim aracıdır. Müziğin, dil gelişimini hedefleyerek bir öğretim aracı olarak kullanılmasında, dildeki ve müzikteki bilişsel süreçlerin karşılaştırılması sonucu saptanan benzerliklerden de bilinçli biçimde yararlanılabilir.
6-Müzik Eğitiminin Çocuğun Zeka Gelişimindeki Etkisi “Müzik” ile “beynin erken gelişimi” arasında önemli bir bağlantı vardır. Bu gelişme okulların müzik programlarında sınırlamaya gitmeleri ile ortaya çıkmıştır. İnsanlar çocuklarının piyano dersi almaya başlamasını isterken, neden bahsettiklerini bilmekte ama çok daha erken başlamaları gerektiğini bilmemektedir.
Çalışmalar, erken müzik eğitiminin özellikle de piyano derslerinin gerçekten de çocukların beyinlerindeki işlem merkezlerini geliştirdiğini göstermiştir. Irvine, California Üniversitesi araştırmacılarından Frances Roucher ve Gordon Shaw 1993’te okul öncesi çocuklar üzerinde yaptıkları araştırmalarda, 3-5 yaş arası çocukların 6 aylık piyano dersinden sonra, matematik ve diğer bilimler açısından çok önem taşıyan uzaysal algılama testlerinde ve bulmacalarda heyecan verici gelişmeler gösterdiklerini saptamışlardır.
Müzik eğitiminin uzaysal becerilere etkisini inceleyen önemli bir çalışma olan, Mozart Etkisi’ne göre, Sadece 10 dakika Mozart dinletilen guruplarda bile uzaysal algılama testlerinde %30luk bir başarı artışı sağlanmıştır. Aynı araştırmacılar modern müziğin benzer etkileri olup olmadığına da bakmış ancak hiçbir önemli etki ile karşılaşmamışlardır.
Giderek çoğalan araştırma sonuçları, Mozart dinlemenin zihinsel performansı arttırdığı varsayımını geçerli kılmıştır. Barok müziğin kalıpları ile beyin dalgalarındaki ritmin benzerliği keşfedildikten sonra Irvine, California Üniversitesi nöro-biyologlarından Gordon Shaw ve Frances Rauscher 1995’te 75 kolej öğrencisi ile çalışarak, ayrı ayrı grupları farklı ses ortamlarında, sessiz, Mozart’ın bir piyano sonatıyla, minimalist müzikle ve repetitive müzikle test etmişlerdir.
Sonuçlar Mozart dinleyen grubun şaşırtıcı gelişme gösterdiğini ortaya koymuştur. Diğer psikolog ve nöro-biyologların deney grupları olarak aldıkları çocuklar, saralılar, Alzheimer hastaları, hatta farelerle yaptıkları araştırmalar ise Mozart’ın müziğinin beynin motor koordinasyonunu, görsel algısını ve düşünce sürecini hızlandırdığını ortaya koymuştur. (Kliever, 1999)
7-Müzik Eğitiminin Konsantrasyon Üzerinde Etkisi Konsantrasyon çocuğa, disiplini ve hedeflerini belirtip, onları gerçekleştirmeyi öğretecek ve onu okul hayatına ve ileriye hazırlayacaktır. Çocuk erken yaşta konsantrasyonu öğrenirse bunun faydasını hep görecektir. Konsantrasyonu sağlamanın en iyi yollarından biri müzik eğitimidir. Çünkü müzik kendi iç disiplini dolayısıyla ciddi bir dikkat yoğunluğunu gerektirmekte ve yapısı bakımından sürekli bir düzen içermektedir.
Müzikle gelişen konsantre olabilme becerisi, çocuğun yaşamındaki diğer alanlara da olumlu yansıyacaktır. Genel olarak denilebilir ki, müzik eğitimi yoluyla çocuğun müziksel becerilerinin yanı sıra müzik dışı becerileri de geliştirilebilmektedir.
0-2 Yaş Çocuklarda Müzik Eğitimi Bu yaş aralığındaki çocuklar hala anne karnındaki etkiden dolayı hafif ve kalp ritmine yakın müzikler severler. Bu dönemde çocuklara ağır müzikler dinletilirse ileride hırçın ve huysuz olabilirler. Müzik basit sözleri ile iki yaşın altındaki çocuklar, özellikle enstrümantal müzik ve şarkılar için çok uygundur.
2-4 Yaş Müzik Eğitimi Bu yaş aralığındaki çocukların hemen hemen hepsi müziğe bayılır. Özellikle gürültü yapmayı çok sevdikleri bu dönede çeşitli müziklere eşlik ederek doyasıya gürültü yapabilmek çocukları hem eğlendirecek hem de özgüvenlerinin gelişmesine yardımcı olacaktır.
Basit enstrümanlar ya da müzikli oyuncaklar da bu dönem çocuklarının özgüvenlerinin gelişimde, sebep sonuç ilişkilerini daha sağlam bir şekilde öğrenmeleri açısından önemlidir.
Ancak bu dönemde çocuğun kendisine göre zor olan bir enstrümanı çalması ya da öğrenmesi için zorlanması da özgüvensiz olması gibi bazı önemli riskler taşıyabilir. Bundan dolayı müzik konusunda çocukların serbest bırakılması, kendi zevkleri doğrultusunda yönlendirilmeye çalışılması en doğru yoldur.
4-6 Yaş Müzik Eğitimi Bu dönemde çocukların keşfetme yeteneklerine mümkün olduğunda şans tanımakta fayda vardır. Bu yaş grubundaki çocuklara müzik konusunda her zaman bir şeyler öğretmeye çalışmak yerine, kendi kendine keşfetmesi için ona izin vermek, zaman zaman kızsa da onu kendi kendine bırakmak doğru bir yol olacaktır.
Gelişmiş, küçük kasların motor becerisini gerektiren ensturmanlarla uğraşması (piyano, gitar gibi) çocukların ayakkabılarını bağlamak, giysilerini düğmelemek gibi işleri başarması açısından faydalı olacaktır.
Müzik dinlemek ya da enstrüman çalmak dışında müzik eşliğinde dans etmek de çocuklar için son derce faydalıdır. Çünkü dans çocukların hem fiziksel gelişimine katkı sağlar hem de ritim öğretir. Ve bu da çocuklara sayı saymayı öğrenmeleri için yardımcı olur.
Çok yönlü faydalarından dolayı müziği daha ilk günlerinden itibaren çocukların hayatına adapte edilmesi onların fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimleri açısından çok faydalı olacaktır.
Bol müzikli günler dileriz A.Servet ÖZEL
Müziksel becerilerin gelişimine dair şunlar söylenilebilir: müziksel becerilerin gelişimine dair şunlar söylenilebilir. Pek çok çocuğun eğitimle sesini daha doğru kullanmayı öğrenebilerek, güzel şarkı söylemeye başlaması; müzik aleti çalmaya hevesli ya da çalıyor olması, müzik dinlemeyi seviyor, okul dışında öğrendikleri şarkıları söylemekten çok hoşlanıyor olması, koro ya da buna benzer faaliyetlere katılmaktan zevk alması bunlardan “müzik zekası” ile ilgilidir.
Kapsamlı bir müzik eğitimi alan çocuk, sanatsal eğitime hazır biçime gelir, doğaçlamalar yolu ile yaratıcılığını geliştirir, kendini müzikle (dil, hareket, müzik) ifade ederken, toplum içindeki yerini, görevlerini fark eder. İç ve dış disiplini gelişir, müziğin temel kuralları ve değişik çalgılarla tanışır, (müziksel bilgi ve becerisi artar), şarkı söyleyebilir, uyumlu dans edebilir ve çocuğun ritim duygusu, sesini kullanabilmesi ve müziksel işitmesi, müzik beğenisi vb. gelişir.