Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler
AHMET HAMDİ TANPINAR (1901-1962)
Öz-saf şiir akımın en büyük temsilcilerinden olan Tanpınar roman ve hikayelerinde ise daha çok psikolojik çözümlemelere, ruh tahlillerine ve bireyin iç dünyasına yönelmiştir.
Roman ve öykülerinde rüya, zaman, geçmişe özlem vebilinçaltı temaları ağır basar.
İlk romanı Mahur Beste’de Behçet Beyefendi’nin yaşlılık günlerinden başlayan ve yaşamına giren kişiler çevresinde genişleyerek geçmişe uzanan hikayesini anlatır. Bu romanda karakterler derinlemesine işlenmiştir.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde yazar ZAMAN temasını ironik bir dille ve toplumsal hiciv malzemesi olarak kullanır.
Sahnenin Dışındakiler Tanpınar’ın nehir roman olarak tasarladığı Mahur Beste ve Huzur’un bir parçasıdır.
Edebiyat tarihi, eleştiri, deneme, mektup, günlük türünde eserleri de bulunan sanatçının en önemli eserlerinden biri de Beş Şehir adlı denemsidir. Yazar bu denemesinde:Bursa, Ankara, Konya, İstanbul ve Erzurum’u anlatmıştır.
Eserleri: Roman Huzur (1949) Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1962) Sahnenin Dışındakiler (1973) Mahur Beste (1975) Aydaki Kadın (1986) Ayna (1950)
Şiir Şiirler (1961)
Deneme Beş Şehir (1946) Yahya Kemal (1962) Edebiyat Üzerine Makaleler (1969) (ölümünden sonra derlenmiştir) Yaşadığım Gibi (1970) (ölümünden sonra derlenmiştir)
İnceleme XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi Hikâye Abdullah Efendinin Rüyaları (1943) Yaz Yağmuru (1955)
Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlar insan gerçekliğini farklı bir bakışla anlatmak, modern hayatın insan üzerindeki etkilerini tespit etmek için psikoloji, psikoanalitik (psikoanaliz) gibi bilimlerden ve dolayısıyla Freud’un görüşlerinden faydalanmışlardır.
Yazarlar, bireyin iç dünyasını anlatmak için, düş analizi (bireyin gördüğü rüyayı içerik olarak çözümlemek) ve bilinç akışı (insanın zihninden geçirdiklerini, çağrışımları, sınır koymadan, doğrudan peş peşe anlatmak) yolarından yararlanmışlardır.
Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde; bunalım, yabancılaşma, bireyin toplumla hesaplaşması, yalnızlık, sıkıntı, bilinçaltı, bireysel sorgulamalar, evrenin düzeni gibi konular ele alınır.
Mekân, olay ve zaman bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde birey üzerindeki etkisiyle birlikte verilirken, toplumcu gerçekçi eserlerde toplumun sorunlarını, sınıflar arasındaki farklılıkları vermek için bir araç olarak kullanılır.
Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde çağrışımlara açık sanatsal bir üslupla ruh tahlillerine; toplumcu gerçekçi eserlerde halkın günlük konuşma diline, yerel söyleyişlere, açık ve sade bir anlatıma yer verilir.
PEYAMİ SAFA (1889 – 1961)
Psikolojik roman türünün usta ismidir. Roman tekniği oldukça gelişmiştir. Batılı olamayan ama Doğulu da kalamamış Türk toplumunu konu edinmiştir; bu konu Fatih – Harbiye romanında daha da öne çıkar.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu hasta bir gencin psikolojisini anlattığı, yazarın otobiyografik romanıdır. Olaylardan çok psikolojik tahlillere önem vermiştir. Ekonomik nedenlerle Server Bedii takma adıyla Cingöz Recai adlı polisiye romanlar yazmıştır.
“Kültür Haftası” adlı bir dergi çıkarmıştır. Roman: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Matmazel Noraliya’nın Koltuğu, Bir Tereddüdün Romanı, Sözde Kızlar, Fatih-Harbiye, Yalnızız, Mahşer Deneme: Eğitim – Gençlik – Üniversite Makale: Sanat, Edebiyat, Tenkit
TARIK BUĞRA (1918 – 1994)
Öykü, roman, deneme ve tiyatrolarıyla tanınır. Öykü ve romanlarında Türk toplumunun tarihine yönelmiştir. Psikolojik ögelere yer vermiştir. Maupassant tarzı hikâyeye uygun hikâyeler yazmıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattığı Küçük Ağa ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlattığı “Osmancık” romanlarıyla tanınır.
Roman: Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara’da, Osmancık, Firavun İmanı, İbişin Rüyası Öykü: Yarın Diye Bir Şey Yoktur, Siyah Kehribar, Oğlumuz
MUSTAFA KUTLU (1947 – )
Bireyin iç dünyasını esas alan bir hikâyecidir. Dergâh dergisini çıkarmaktadır. İlk dönemlerinde Sait Faik ve Sabahattin Ali etkisinde hikâyeler yazmıştır. Bir dönem “sosyal değişim” konulu hikâye kitapları yazdıktan sonra bireylerin içlerinde olup bitenlerin aksettirildiği, çocukluk, aşk, çevre, köy varoş hayatı… gibi konuları daha çok nostaljik bir tarzla işlediği uzun hikayeler yazmıştır.
Hikâye: Ortadaki Adam, Gönül İşi, Yokuşa Akan Sular, Yoksulluk içimizde, Ya Tahammül Ya Sefer, Bu Böyledir, Sır, Arka Kapak Yazıları, Hüzün ve Tesadüf, Uzun Hikâye, Mavi Kuş Deneme: Şehir Mektupları
SELİM İLERİ (1949 – )
On dokuz yaşındayken yayımlanan “Cumartesi Yalnızlığı” adlı ilk öykü kitabıyla dikkatleri çekmiştir. Bireyin zengin iç dünyasını yansıtmaya öncelik veren öyküler yazmıştır. Eserlerinde modernist ögelere yer vermiştir.
Romanlarında bireyler arasındaki iletişimsizliği, yakın tarihte yaşamış bazı tanınmış kişilerin yaşamlarını vb. işlemiştir. Deneme, inceleme, anı, senaryo, tiyatro, antoloji vb. alanlarda eserleri de vardır.
Hikâye: Cumartesi Yalnızlığı, Pastırma Yazı, Dostlukların Son Günü, Eski Defterlerde Solmuş Çiçekler, Son Yaz Akşamları, Bir Denizin Eteklerinde Roman: Destan Gönüller, Her Gece Bodrum, Cehennem Kraliçesi, Ölüm İlişkileri, Bir Akşam Alacası, Yalancı Şafak, Saz Caz Düğün Varyete, Yaşarken ve Ölürken, Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın, Kırık Deniz Kabukları, Yarın Yapayalnız
İnceleme: Aşk-ı Memnu ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günler, Kamelyasız Kadınlar Anı: Annem İçin, Anılar Issız ve Yağmurlu Antoloji: İlk Gençlik Çağına Öyküler (2 Cilt), Gençlere Türk Romanından Altın Sayfalar Tiyatro: “Cahide Sonku Ölüm ve Elmas”
SEMİHA AYVERDİ (1905-1993)
Samiha Ayverdi, 1938'de ilk romanı Aşk Budur'u yayınladı Samiha Ayverdi, 1938'de ilk romanı Aşk Budur'u yayınladı. 1946'dan itibaren daha çok fikir ve tarih eserlerine ağırlık verdi.
Yapıtlarında, tarihi yoğun biçimde kullanmıştır Yapıtlarında, tarihi yoğun biçimde kullanmıştır. İnceleme yazıları ve romanları İstanbul üzerinedir. Tasavvuf düşüncesi ve tarih özellikle romanlarında canlanmış, Kenan Rifai'yi eserleri yoluyla okuyuculara tanıtmaya çalışmıştır.
"Batmayan Gün" ve "İnsan ve Şeytan" adlı romanları geçmişi arayışının ürünleridir. Geçmişe duyduğu özlemi en iyi yansıtan romanı "İbrahim Efendi Konağı"'dır.
Kubbealtı Neşriyat tarafından Samiha Ayverdi Külliyatı adıyla çıkan kitapların sayısı 36 adettir.
Ödülleri 1978’de Türkiye Millî Kültür Vakfı Armağanı; 1984’te Millî Kültür Vakfı tarafından verilen Türk Millî Kültürüne Hizmet Şeref Armağanı;
1985’de Yeryüzünde Birkaç Adım isimli eseri nedeniyle Boğaziçi Yayınları tarafından Boğaziçi Başarı Ödülü almıştır
26 Nisan 1986’da, Türk Edebiyat Vakfı tarafından kendisine "Millî Sanata Hizmetleri"nden ötürü bir plaket sunulmuştur.
1988 yılında yayınlanan “Hey Gidi Günler Hey” isimli eseri nedeniyle, Türkiye Yazarlar Birliği'nce kendisine Yılın Dil Ödülü verilmiştir. 1990'da Başbakanlık aile araştırma kurumu kendisine bir şükran plaketi sunmuştur.
1992 yılında Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği'nce (İLESAM) verilen Üstün Hizmet Ödülü'nü almıştır.
Eserleri: Roman: Aşk Bu İmiş, İbrahim Efendi Konağı, Son Menzil, Batmayan Gün, Mesihpaşa İmamı, Dünden Bugüne Ne Kalmıştır(2006), Ken'an Rifâî Ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık, Yeryüzünde Birkaç Adım, Hey Gidi Günler Hey…