ÖĞRENME VE ÖĞRENME KURAMLARI ÖĞRENME VE ÖĞRENME KURAMLARI
Öğrenme Organizmada meydana gelen yaşantı ürünü, kalıcı ve izli davranış değişikliğidir. İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerinden birisi de öğrenme kapasiteleridir.
1-Öğrenme sonucunda mutlaka bir davranış değişikliği meydana gelir. Davranışlar istendik ve istenmedik olduğu gibi yanlış davranışlarda meydana gelebilir. Sigara içmemek (istendik bir davranış) Sigara içmek (istenmeyen davranış) Toprak kelimesini “Torpak” olarak ifade etmek yanlış öğrenilmiş davranış) Öğrenmenin 3 temel özelliği
2-Öğrenme yaşantı ürünüdür. Yaşantı bireyin çevresiyle kurduğu etkileşim sonucu bireyde kalan izlerdir. Her bireyin çevresiyle kurduğu iletişim diğerlerinden farklı olduğu için öğrenme bireyseldir.
3-Öğrenme kalıcı ve izlidir. Öğrenmeden söz edebilmek için bireyin gösterdiği davranış değişikliğinin sürekli olması gerekir. Kısa süreli davranış değişiklikleri Büyüme ve olgunlaşma gibi gelişmelerden kaynaklanan davranış değişiklikleri İlaç, içki kullanımı sonucunda meydana gelen davranış değişiklikleri öğrenme değildir.
İvan PAVLOV, Frederic SKİNNER, Edvard THORNDİKE ÖĞRENME KURAMLARI DAVRANIŞÇILIK ( Bihevyorizm ) Konusu: Dışarıdan gözlenebilen, ölçülebilen davranışlar Yöntemi: Deney Temsilcileri: John Watson, İvan PAVLOV, Frederic SKİNNER, Edvard THORNDİKE ÖĞRENME KURAMLARI
Davranışçılar, yapısalcıların incelediği bilinci somut olmadığı için bilimin konusu olamayacağı ve kullandıkları içe bakış yönteminin yeterince objektif olmadığını söyleyerek eleştirmişlerdir. Psikolojinin konusunun insanın dıştan gözlenen davranışları olmalıdır. Davranışçılar araştırmalarında, doğuştan getirilen kalıtımları (yetenek, zeka, eğilim, iç dürtüler vb.) hesaba katmazlar. Davranışlar üzerinde eğitimin ve çevrenin etkili olduğunu savunurlar. Uygun uyarıcı, uygun çevre, uygun eğitim verilirse istenilen davranış ortaya çıkar. Bundan dolayı bunlara U –T psikologları denmiştir.
Davranışçı kurama göre öğrenme uyarıcı ile davranış arasında bağ kurma işidir. U-T Klasik Koşullanma (İşaret öğrenme) Edimsel Koşullanma (Davranışın arkasından olumlu uyarıcı verilerek oluşturulan koşullanmadır) Gözlem Yoluyla (Sosyal öğrenme)
İlk hayvan deneylerini davranışçılar yapmıştır. NOT 1: J. Watson kendisine bir çocuk verildiğinde onu isterse bir doktor, isterse bir hırsız yapabileceğini söyler. NOT 2: İlk hayvan deneylerini davranışçılar yapmıştır.
-Yaparak yaşayarak öğrenme esastır -Öğrenme esnasında pekiştirme yapılmalıdır - Öğrenmede tekrarlar yapılmalıdır -Güdülenme Davranışçı Kuramın öğretimin ilkeleri:
Öğrenmede Uyarıcı - Tepki İlişkisi Öğrenme kuramlarının hemen hepsinde uyarıcı - tepki arasındaki bağlantıdan söz edilir. Uyarıcı, fiziksel çevrede, duyu organını harekete geçiren herhangi bir nesne, enerji ya da enerji değişmesidir. Tepki organizmanın bir uyaran karşısında gösterdiği herhangi bir bedensel, zihinsel ya da duygusal bir davranıştır.
-Derste zilin çalması uyarıdır, sınıfı terk etme ise tepkidir. Öğrenmede Uyarıcı - Tepki İlişkisi Uyarıcı - tepki ilişkileri iki temel süreçten bir tanesi ile açıklanmaktadır. Uyarıcı, tepkiden önce gelir. Örneğin; açlıktan kaynaklanan bir uyarı, çocuğun ağlama tepkisine yol açabilir. -Derste zilin çalması uyarıdır, sınıfı terk etme ise tepkidir.
Örneğin: Acıkan bir bebek ağlayarak uyarısını Bazen tepki uyarı öncesi oluşur. Örneğin: Acıkan bir bebek ağlayarak uyarısını gösterir, çok kısa bir süre içinde, ağlamanın yetişkinin dikkatini çekeceğini öğrenir. Bu yüzden bebek, yetişkinin dikkatini çekmek, onu etkilemek için ağlama uyarısını kullanmayı öğrenir. Bebek yaptığı uyarımlar ve çerçevesinde bu uyarılara gösterilen tepki arasındaki ilişkiyi öğrenir.
-Zil nötr uyarıcıdır. Yani tepkiye yol açmayan uyarıcı -Zil nötr uyarıcıdır. Yani tepkiye yol açmayan uyarıcı. -Et şartsız uyarıcıdır. Yani organizma için doğal olan ve tepkiyi otomatik olarak meydana getiren uyarıcı. -Salya salgısı şartsız tepkidir. Yani organizmanın isteksiz olarak gösterdiği normal bir tepkidir. Organizma belli bir durumda son olarak hangi davranışı göstermişse aynı durumla tekrar karşılaştığında aynı davranışı gösterme eğilimindedir. Klasik Koşullanma
Koşulsuz uyarıcı: Organizma için doğal olan ve tepkiyi otomatik olarak meydana getiren uyarıcıdır. (ET) Koşulsuz tepki: Koşulsuz uyarıcının organizmada meydana getirdiği doğal ve otomatik tepkidir. (SALYA) Nötr uyarıcı: Önceleri organizma için herhangi bir şey ifade etmeyen uyarıcıdır. (ZİL) Koşullu uyarıcı: Nötr uyarıcının doğal (koşulsuz) uyarıcı ile eşleştirilmesi sonucu doğal uyarıcının yerine geçen uyarıcıdır. (ZİL+ET) Koşullu tepki: Koşullu uyarıcının meydana getirdiği doğal ve otomatik tepkidir. (ZİL+ET+SALYA)
Klasik koşullanma ilkeleri 1-Bitişiklik 2-Habercilik 3-Pekiştirme 4-Sönme 5-Kendiliğinden geri gelme 6-Üst düzey koşullanma 7-Gölgeleme 8-Genelleme 9-Ayırt etme
Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların art arda verilmesine denir. Bitişiklik Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların art arda verilmesine denir. Bu uyarıcıların verilme zamanının birbirine yakın olması önem taşımaktadır. Genel olarak, koşullu uyarıcı, koşulsuz uyarıcıdan yarım saniyelik bir süre önce verildiğinde en etkili koşullanmanın oluştuğu ileri sürülmektedir.
Habercilik Klasik koşullanmanın meydana gelebilmesi için koşullu uyarıcının, kendisinden sonra koşulsuz uyarıcının geleceğine ilişkin haber verici nitelikte olması gerektiğini ortaya koymuşlardır. Yani koşullu uyarıcı (ses) önce, koşulsuz uyarıcı (et) sonra verildiğinde koşullanma meydana gelmektedir. Aksi durumda koşullanma ya çok zor meydana gelmekte yada hiç oluşmamaktadır.
Koşulsuz uyarıcı pekiştireç rolü görmektedir. Pekiştirme Koşulsuz uyarıcı pekiştireç rolü görmektedir. Pavlov'un deneyinde et birincil pekiştireç, ses ikincil pekiştireçtir. Kalsik koşullanmada pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmez. Tepkinin meydana gelmesinden önce sunulur ve tepkiyi doğuran uyarıcıdır. Bu yönüyle klasik koşullanma, edimsel koşullanmadan ayrılır.
Sönme Acaba, sürekli olarak zil sesinden sonra köpeğe besin verilmezse durum ne olur? Pavlov bunu denemiş, her zil sesinden sonra salgılama uyarımı zayıflamış ve zamanla kaybolmaya başlamıştır. Köpekler gereksiz zil ve sinyallerin hepsine tepki göstermemektedir. Bu durum koşullu öğrenmede söndürme şeklinde açıklanmaktadır.
Söndürmenin anlamı, bir tepkinin sonsuza kadar kaybolması mıdır? Kendiliğinden geri gelme Söndürülmüş bir koşullu davranışta zaman içerisinde görülen artışa kendiliğinden geri gelme diyoruz. Tartışma: Söndürmenin anlamı, bir tepkinin sonsuza kadar kaybolması mıdır?
Üst düzeyde koşullanma Organizmanın bir uyarıcıya koşullandıktan sonra, koşullu uyarıcıya benzemeyen bir başka uyarıcıya da koşullanma sonucunda tepki vermesidir. Et ——–> Salya Zil ——–> Salya Zil + Et ——–> Salya Işık + Zil ——–> Salya Zil ——–> Salya Işık ——–> Salya Klasik Koşullanma Üst Düzey Koşullanma
Gölgeleme birden fazla uyarıcıya koşullanma sürecinde gerçekleşir. İki nötr uyarıcı birlikte verildiğinde şartlanma daha çok dikkati çeken şartlı uyarıcıya karşı oluşmaktadır. Diğer uyarıcı ise organizmada herhangi bir etki yaratmaz. Gölgeleme birden fazla uyarıcıya koşullanma sürecinde gerçekleşir. Işık + Zil + Et ——–> Salya Sadece bir uyarana karşı koşullanmasıdır. Şiddeti az olan uyarıcıya koşullanma gerçekleşmez.
İki veya daha fazla uyarıcıya aynı tepkiyi gösterme. Genelleme İki veya daha fazla uyarıcıya aynı tepkiyi gösterme. (Örnek: Bıyıklı bir adamdan korkan çocuğun, tüm bıyıklı insanlardan korkması) Olumlu Yönü- Öğrendiğimiz herhangi bir duruma, benzer bir durumda ne yapacağımızı biliriz. Ambülansın siren sesinde ne tür davranış gösteriyorsak, itfaiye, polis vb sirenlerde de aynı tepkiyi göstermek. Olumsuz Yönü- Genelleme yapmak-Kızıl saçlı birinden hoşlanmıyorsak, tüm kızıl saçlılara aynı şekilde davranmak)
Ayırt etme Bazı durumlarda genelleme yapamayız. Çevremizdeki bir çok nesnenin ve uyaranın farklılıklarını öğreniriz. (Örnek: Bir öğle yemeği zili ile derse başlama zilini karıştırmayız)
Pekiştirme ve ceza olmak üzere iki öğesi vardır. Edimsel koşullanma Skinner ortaya koymuştur. Ödüle götüren ya da cezadan kurtaran bir davranışın yapılmasını öğretmektir. Pekiştirme ve ceza olmak üzere iki öğesi vardır.
Pekiştirme: İstenen davranışın ortaya çıkma sayısını arttıran her uyarıcıya pekiştirme adı verilir.Olumlu ve olumsuz diye ikiye ayrılır. Olumlu pekiştiriciler, verildiği zaman davranışın ortaya çıkma olasılığı fazladır. Örneğin su, yiyecek, övgü gibi. Olumsuz pekiştiriciler, ortadan kaldırıldığı, ya da verilmediği zaman davranışın ortaya çıkma olasılığı fazladır. Örneğin Bir öğretmen her dersin başında, geçen dersteki konu ile ilgili öğrencileri sözlü yoklamaktadır. Özellikle çalışmayan öğrencileri seçip soru sormaktadır. Öğrenciler bu sıkıcı durumdan kurtulmak için her derse çalışarak gelmektedirler.
-Olumsuz pekiştireç ceza değildir. -Olumsuz pekiştireç olumlu davranışı ortaya çıkarmak için kullanılır. -Olumsuz pekiştireç geri çekildiğinde olumlu davranış ortaya çıkar. -Olumsuz pekiştireç geri çekilmediğinde cezaya dönüşür. Ceza: Organizmaya istediği bir şeyin verilmemesi yada istemediği bir şeyin verilmesidir. Ceza davranışı yok etmez. azaltabilir. Ya da durdurabilir.
Öğrenmede Ödül ve Ceza Ödül sözcüğü, olumlu pekiştirici kavramıyla eş anlamlı olarak kullanılır. Fakat ceza kavramı olumsuz pekiştirici kavramı ile eş anlamlı olarak kullanılmaz. Ceza, istenilmeyen davranışlara verilir ve bu davranışın ortaya çıkma olasılığını azaltır. Olumsuz pekiştirici ise, istenen davranış ortaya çıktığında kullanılmaz. Olumsuz pekiştirici, istenen davranışın ortaya çıkma olasılığını artırır.
Ödüllendirmenin dört biçimi vardır. 1-Belli Aralıklı Ödüllendirmeler Öğrenmede Ödül ve Ceza Ödüllendirmenin dört biçimi vardır. 1-Belli Aralıklı Ödüllendirmeler Bu tür ödüllendirmelerde, ödüllendirilen başarılı davranışlar arasında, belli zaman aralıklarının bulunması gerekir. Örneğin, her gün bir kere ödüllendirme gibi.
2-Belli Oranlarda Ödüllendirmeler Burada belli zaman aralığı yerine, belli oranlarda ödül verilir. Örneğin, her davranıştan sonra ödül verme gibi. 3-Değişik Aralıklı Ödüllendirmeler Başarılı davranışların ödüllenmesi için belirli zamanlar yerine değişik zamanlar seçilir. Örneğin,10 dakika sonra, 5 dakika sonra, 3 dakika sonra, ödül verme gibi.
4-Değişik Oranlı Ödüllendirmeler Bazen 3, bazen 5, bazen de 7 başarıya ödül verilir. Ödül sonrasında çalışma açısından bir duraklama söz konusu değildir. Çünkü kişi, ödülün ne zaman verileceğini kestiremez ve çalışmaya devam eder.
Öğrenmede Ödül ve Ceza Ceza son derece bilinçli kullanılmalıdır. Cezanın sakıncaları vardır. Cezanın etkisi önceden kestirilemez. Bunun yanında ödüllendirmenin etkisini önceden kestirmek güç değildir. Ödüllendirme "yaptığını tekrar et" anlamına gelir. Ceza ise "Yaptığını bir daha yapma!" anlamına gelir. Ancak bireyin neyi yapması gerektiği konusuna bir açıklık getirmez.
Cezalandırmanın sakıncalarını göz önünde bulundurarak etkin öğrenme durumları yaratılabilir. Bunlardan birkaçı aşağıda sıralanmıştır. ■ Cezalandırılan davranışın yanında, yapılması istenen davranışın ne olduğu anlatılmalı ve istenen davranış meydana geldiğinde bu ödüllendirilmelidir, ■ Ceza verilmeden önce bireyin uyarılması gerekir, ■ Bir davranış cezalandırıldığında bunun nedeni bireye açık seçik anlatılmalıdır, ■ Ceza, istenmeyen davranış her ortaya çıkışında tutarlı bir biçimde uygulanmalıdır.
Sosyal Öğrenme Kuramı: (Bandura) : Başkalarını izleyerek çevreden öğrenmeye model alma yoluyla gözlem yoluyla taklit ederek öğrenme ya da sosyal öğrenme denir. Bu Kuram bilişsel öğrenme kuramı ile analitik davranışçı kuramın birleştirilerek ortaya konulan bir çeşit orta yol kuramıdır. Öğretmenin davranışları gözlem yoluyla çocuklar tarafından model alınarak kullanılmaktadır. Örneğin sigara içmek, şiddet kullanmak, alay etmek, söz kesmek gibi pek çok istenmeyen davranış öğretmenin model olma özelliği ile eğitim sistemimizde öğrencilere kazandırılmaktadır.
Konusu: Bilişsel faaliyetler Yöntemi: Deney Temsilcileri: J. Piaget BİLİŞSEL YAKLAŞIM
Biliş insanın hayatı anlamaya, tanımaya yönelik etkinliğidir. Davranışın kökeninde bilişsel faaliyetler vardır. Biliş insanın hayatı anlamaya, tanımaya yönelik etkinliğidir. Davranışın kökeninde (duyum, algı, bellek, dikkat, öğrenme) gibi bilişsel faaliyetler vardır. Birey bu faaliyetleri kullanarak çevresi ve kendisi hakkında bilgi edinir ve davranışta bulunur.
Bilgiyi İşleme Kuramı (Bireyin bilgiyi toplama, depolama, örgütleme ve hatırlama aşamaları ile ilgilenir) Yapısalcı Kuram (Öğrenmelerin zihindeki yapılandırma sonucunda oluştuğunu açıklar) Çoklu Zeka Kuramı (Çoklu zeka, çevresel ve genetik etmenlerle birlikte insanı yorumlamaya dair yeni bir bakış açısıdır)
Bilişsel Kuramın Öğretim İlkeleri -Yeni öğrenmeler öncekilerin üzerine bina edilir. -Öğrenme bir anlam yükleme çabasıdır. -Öğrenme, uygulama şansı tanımalıdır. -öğretmen otorite figürü olmamalıdır. -Öğrenme, öğretmen ve öğrencinin karşılıklı etkileşimi ile gerçekleşir.
Bilgiyi İşleme Kuramı : Öğrenmeyi çevreden alına uyarıcıların anlamlı hale getirilmesi belleğe depolanması kullanmak için hatırlanması ve davranışa dönüştürülmesi süreci olarak ele alınır. (duyusal kayıt kısa süreli belek uzun süreli bellek) Bilgiyi işleme kuramının eğitim alanına getirdiği en önemli katkı öğrenme stratejileridir. Bunlar tekrar anlamlandırma örgütleme ve duyuşsal stratejilerdir.
Duyusal kayıt: Bilgiyi işleme sürecinin ilk aşamasıdır Duyusal kayıt: Bilgiyi işleme sürecinin ilk aşamasıdır. Duyu organlarımızla algıladıklarımız buradadır kapasitesi geniştir. Buradakilerin kısa süreli belleğe geçişi için dikkat ve algı süreçleri gereklidir. Kısa süreli bellek : Duyusal kayıttan dikkat ve algı süreçleri sonunda ayrılan bilgidir. Çok sınırlı bir bellektir bilgi kullanıma hazırdır hemen davranışa dönüşebilir. Uzun süreli bellek : Yeni gelen bilgilerin eskilerle örgütlenerek saklandığı ve sürekliliği olan depodur. Uygun kodlama yapılırsa geri getirim rahat olur.
Bilişsel kuramdan en önemli farkı değerlendirme konusudur. Yapılandırmacılık : Bir bireyin nasıl anladığını ve öğrendiğini açıklayan bilginin doğasına ilişkin kuramdır. Yapılandırmacı öğrenme bireyin var olan bilgileri ile yeni karşılaştığı bilgiler arasında bağ kurup bunları bütünleştirmesi sürecidir. Bilişsel kuramdan en önemli farkı değerlendirme konusudur. Bilişsel kuramlarda değerlendirmede nesnellik ön planda iken yapılandırmacılıkta öznellik ön plandadır.
Çoklu Zeka Kuramı: ( Gardner): Zeka bir ya da daha fazla kültürel yapıda değeri olan bir ürüne şekil veren ya da sorunları çözme yeteneğidir. Çoklu zeka Türleri Dilsel / Sözel zeka : Kelime hazineleri geniştir. Kafiyeli kelimeleri bulup bunları kullanmaktan ve tekerlemeleri söylemekten hoşlanırlar. Matematik / Mantıksal Zeka. Görsel / uzamsal zeka: Yaşıtlarından daha çok hayal kurarlar
Bedensel / Kinestetik Zeka : Bu tip çocuklar çok hareketlidirler. Müzik / Ritmik zeka: Kişiler arası sosyal zeka: Bu çocuklar liderlik özelliklerine sahiptirler. Başkalarına önem verirler ve onlar için endişelenirler. Özedönük / Bireysel Zeka: Doğa Zekası:
Bireyin öğrenme çevresi Öğrenme bir çevrede oluşur. Çevre ise bir öğrenci için yalnız okul değildir. Öğrencinin kişiliğinin gelişiminde ve öğrenmesinde aile çevresi diğer çevrelerden daha yüksek bir güce sahiptir. Öğrencinin eğitiminde en önemli çevre etmeni öğretmendir. İyi bir öğretmen yeri geldiğinde öğrencinin gözünde ana babadan ve tüm diğer kişilerden daha üstün tutulmaktadır.
Bireyin öğrenme çevresi Birey güdülerini doyurması sırasında çoğu kez çevresinden gelen engellerle karşılaşır. Bireyin güdülerini doyurup dengeye ulaşması için bu engelleri yenmesi gerekir. Böyle bir süreç ise çevreye uyum çabasıdır. Sınıfın öğrenmeye elverişli bir biçimde düzenlenmesi gerekir. Sınıftaki öğrenme ortamının iki yönü vardır. Birincisi fiziksel çevre ikincisi ise psikolojik çevredir.
Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler 1-Hazırbulunuşluk 2-Olgunlaşma 3-Motivasyon 4-Dikkat 5-Pekiştireçler 6-Aktif Katılım 7-Zaman 8-Öğrenme Stratejileri