Uluslararası İlişkilere Giriş Batı-dışı Dünya Uluslararası İlişkilere Giriş Yrd. Doç. Dr. Yıldırım Turan
Öğrenme Hedefleri Dersin sonunda öğrencilerin aşağıdaki yeterlilikleri geliştirmeleri hedeflenmektedir: Dini Hareketlerin Yükselişi Batı-İslam «Karşıtlığı» Öteki’nin Hayaletleri Fark’ın Sefaleti Örnek Olay: Medeniyetler İttifakı
İçindekiler Dersin Haftalık İçeriği Dini Hareketlerin Yükselişi Batı-İslam «Karşıtlığı» Öteki’nin Hayaletleri Fark’ın Sefaleti Örnek Olay: Medeniyetler İttifakı
Temel Meseleler Kimlik Siyaseti, neden dünya siyasetinin belirgin bir niteliği haline gelmiştir? Küresel Siyasetin düzenleyici ilkesi olarak ideolojinin yerine kültür mü geçmiştir? Doğmakta olan bir medeniyet çatışması var mıdır? Modern küresel siyasette din ne kadar önemlidir. Batı ve İslam arasındaki çatışma kaçınılmaz mıdır?
Fundementalizmin Yükselişi Fundementalizm terimi ilk kez 20. YY başlarında Amerikan Protestancılığı içerisindeki tartışmalarda kullanılmıştır. Belirli ilkelerin sorgulanamaz ve üstün otoriteye sahip temele gerçekler olarak kabul edildiği, genellikle ateşli ve bazen de fanatik bir bağlılıkla ilişkili düşünce tarzıdır. Dünyanın farkı bölgelerinde farklı doktirinsel biçimler almıştır ve birbiriyle çelişen ideolojik özellikle gösterir. Üç önemli unsur köktenciliğin artışına neden olmuştur. 1. laikleşme: ahlaki bir karşı duruş olarak. 2. küreselleşme: geleneksel toplum düzenini koruma arayışı. 3.Post-sömügecilik: zayıflamış kimlik duyguları karşısında Batı-karşıtlığı
Batıya Karşı Meydan Okumalar Batı’nın siyasal ve kültürel hegemonyasına ve Batı-merkezli kültürel dünya düzenine meydan okuma girişimiyle bağlantılı olarak kimlik, kültür ve din konuları özellikle göze batan bir konum elde etmiştir. 1. Batı’nın maddi ve siyasi hakimiyetinin, bireycilik, biçimsel eşitlik, laiklik ve materyalizm gibi değerlerin hakimiyeti olarak batılı değerler 2. batılı olmayan değerlerin küresel sisteme taşınması Bunu post-sömürgecilik olgusunun gelişimi, Asya’nın özgül ağırlığının merkeze taşınmaya başlaması ve İslam bağlamında tartışabiliriz.
Post-Sömürgecilik Post-sömürgecilik, bağımsızlığını yeni kazanmış toplumların niteliklerini şekillendiren kültürel koşulları açıklamaya çalışan edebi ve kültürel çalışmalardaki bir yaklaşım olarak doğmuştur. Temel amacı, «içsel» boyun eğdirmenin, sömürgeciliğin siyasal yapıları ortadan kaldırdıktan uzun süre sonra bile devam edebildiğinin kabulü temelinde, sömürge yönetiminin kültürel ve siyasal boyutlarını açığa çıkarmaya ve tersyüz etmeye çalışmaktır. Sömürge karşıtlığı iki savaş arası dönemde doğdu ancak asıl etkisi 1945 sonrası ortaya çıktı. Self-determinasyon ilkesine dayanıyordu. Post-sömürgeciliğin tipik niteliği, gelişmekte olan dünyaya, liberalizm ve sosyalizmin evrenselci iddialarından ayrı ve farklı bir siyasal ses kazandırma arayışıdır. 1955 Bandung Konferansı – Bağlantısızlar Hareketi Üçüncü Dünya Perspektifi önerisi- Üçüncü Dünyacılık
Asya Değerleri Temel olarak Asya kültürü ve inanışlarının Batılı olanlara bir alternatif oluşturabileceği fikri üzerinden yürütülen bir tartışmadır. Japonya örneği, Asya’nın kaplanları (Hong Kong, Güney Kore, Tayland, Singapur). 1993 Bangkok Deklarasyonu (Asyalı değerler) (sadakat ve otoriteye saygı. Toplumsal uyum ve işbirliği) 1997-1998’deki Asya mali krizi, Asya değerleri fikrine zarar vermiştir. Asya değerleri olarak bilinen değerlerin krizin kaynağı olduğu ileri sürülmüştür?
İslam ve Batı Siyasal İslamın yükselişi, özellikle 11 Eylül ve teröre karşı savaşın başlaması, İslamla Batı arasında belki de medeniyetsel derin bir çatışma imajı yarattı. Medeniyet çatışması tezleri acelece değerlendirilmiştir. İslam ve Batı arasındaki derin kökleri olan gerilimin iki yüzü vardır. 1. siyasal İslamı ve İslamın kendisini, Müslüman dünyasından Batı etkisini atmaya ve belki de daha kapsamlı Batı laikliğini devirmeye adanmış öfkeli bir öteki olarak tanımlanması. Batının İslami tehditler karşı karşıya kalma tehdidi. 2. İslamofobi-Sorun İslam değil Batıdır
Siyasal İslam’ın Doğası İslamcılık: ya İslami fikir ve ilkelere dayalı siyasal öğretileri ya da bu öğretilerin ilham verdiği siyasal hareketi ifade eder. Bu konudaki tanımlamaların oldukça subjektif olduğunu belitirmekte fayda vardır. Temel amaçları 1. pan-İslamcı birlik savunusu (milliyetçilikten farklı) 2. İslam dünyasının Batı karşısında aynı safda tutulması 3. Batı ya da Amerikan etkisini Müslüman dünyadan silme. Batının kendisine ve kültürel hegemonyasına karşı meydan okuma. Bu konuda bir tartışma için şu video izlenebilir. http://www.youtube.com/watch?v=qDh-4BKBacQ
Siyasal İslamın Doğası İslamcılık çoğu zaman radikalizm ile eş anlamlı kullanılır ki bu oldukça sorunlu bir yaklaşımdır. Radikalizm tartışması yine de başlı başına önemlidir. Bu konuda yaygın olan üç genel yorum vardır. 1. İslamcı militanlığın kaynağının İslamın içinde yattığı düşünülür. Batı değerleri ile İslamı değerlerin uyumsuzluğu iddiası. 2. İslamcı yeniden uyanışın, belirli bir tarihsel koşullara spesifik bir tepki olarak tasvir edilmesi. Ortadoğu’nun tarihsel gelişimi.(geçmişe özlem) 3. İslamcılığın, çok daha kapsamlı ve ideolojik olduğu söylenebilecek derin bir eğilim ifadesi olarak yorumlanmasıdır: Batı karşıtlığı ya da Garbiyatçılık/Oksidentalizm. Batı=mekanik,doğu=organik
Batı ve ‘Müslüman Sorunu’ İslamın Batı tarafından nasıl inşa edildiğine ve ele alındığına bakmak gerekir. Bu konuda da elbette yek pare bir tutum yoktur. Bu sorun daha çok İslamı bir farklılık olarak içinde kabul etmeyle ilgili bir sorun olarak anlaşılmaktadır. İslam tehdidi fikrinin biri iç diğer dışsal olmal üzere iki versiyonu vardır. 1. içerdeki düşman olarak İslam düşüncesi, Müslüman göçmenelerin sayısındaki arttıştan ziyade, 1980lerin sonundan itibaren aşamalı bir şekilde siyasal nitelikler kazanan Müslüman kimliğin doğuşuyla ilgilidir. 2.İslam karşıtı eylemlerin ya da temsilin hemen karşılık bulması (Batı içinde). Karikatür krizi gibi
11 Eylül ve Medeniyetler Çatışması ABD Başkanı George Bush’un 11 Eylül sonrası konuşması;
Medeniyetler İttifakı MEDENİYETLER İttifakı, 11 Mart 2004’te el-Kaide’nin İspanya’nın başkenti Madrid’de gerçekleştirdiği terör saldırısının ardından gündeme gelen bir projedir. Bu saldırıların ardından İspanya’da iktidara gelen Jose Luis Rodriguez Zapatero, 21 Eylül 2004’te BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Batı ile Müslüman dünya arasında bir “Medeniyetler İttifakı” kurulmasını önerdi. Haziran 2005’te Zapatero’nun, kültürel anlamda İslami, politik düzlemde ise Batılı bir ülke olan Türkiye’ye ortak başkanlık önerisiyle Türkiye projeye dâhil oldu. Fakat bu tarihten itibaren Türkiye, girişimi tabiri caizse İspanya’dan daha fazla sahiplenerek söz konusu ittifak projesinde daha çok ön plana çıkan ülke haline geldi. 14 Temmuz 2005’te resmen kuruldu.
Konunun Özeti Kimlik siyasetinin Yükselişi Soğuk Savaş Sonrası Dünya -Bu derste olmaması gerekenler ---. Kimlik siyasetinin Yükselişi Soğuk Savaş Sonrası Dünya Dini Hareketlerin Yükselişi Batı-İslam «Karşıtlığı» Öteki’nin Hayaletleri Fark’ın Sefaleti Örnek Olay: Medeniyetler İttifakı
Değerlendirme Soruları 1990 sonrası dünyada neden Din yükselişe geçmiştir? Tarihin sonu tezi nedir? Tarihin sonu tezi nasıl Medeniyetler Çatışması’na evrilmiştir? Medeniyetler Çatışması neden mümkündür? Medeniyetler Çatışması’nda Türkiye’nin pozisyonu nedir? 11 Eylül Medeniyetler çatışmasını nasıl etkilemiştir?
Kaynakça 1. Andrew Heywood, Küresel Siyaset, Çevirenler: Nasuh Uslu ve Haluk Özdemir, Adres Yayınları, İstanbul, 2013 2. Francis Fukuyama, Tarihin sonu mu? Ankara: Vadi, 2002. 3. Samuel P. Hungtington, "Medeniyetler Çatışması Mı?, (Der.) M. Yılmaz, Vadi Yayınları, Ankara (2006).