TOPLUMBİLİMSEL YÖNTEMİN TEMEL İLKELERİ Her bilimsel faaliyet amacına ulaşmak için bilimsel yöntemden yararlanır. Bilimsel yöntem, bilimsel gerçekliğe ve güvenirliğe sahip bilgilere ulaşmada yararlanılan ve hareket noktasını belirleyen bir takım ilkelerle bütünleşmiştir. BU İLKELER:
SOMUTLUK İLKESİ Toplumbilim; gözleme ve deneye açık olan, zaman ve yer bakımından belirli olan olgulardan yola çıkarak somut olaylar arasında nedensellik ilişkisi kurar ve kullandığı kavramlar somut gerçekliğe dayanır. Deneysel olarak denenmesi olanaksız olan olgular ve kavramlar, gözleme ve deneye açık olmayan doğaüstü güçler, toplumbilimin uğraşı alanı dışında kalır.
NESNELLİK İLKESİ Toplumbilimci toplumsal bir olguyu incelerken nesnel davranmalı yani bilimsel tarafsızlığını korumalıdır. Bunun anlamı, toplumsal olgu ne ise onu olduğu gibi eksiksiz göstermeye ve yakalamaya çalışmalıdır.
BİLMEDİĞİNİ VARSAYMAK İLKESİ Belirli bir konu hakkında inceleme yapmaya karar veren araştırmacı o konu hakkında daha önce çeşitli yollardan edindiği bilgi birikimini yok sayarak, bilimsel yöntemle elde edilmemiş bilgilere itibar etmemelidir.
KAVRAMLARIN AÇIK SEÇİK BELİRLENMESİ İLKESİ Her araştırmada kullanılan temel birkaç kavram vardır. Bu kavramların açık seçik tanımlarının yapılması gerekir. Çünkü her bilim adamının kendine özgü kavramları vardır.
KONUNUN SINIRLANDIRILMASI İLKESİ Bir konunun çeşitli yönleri vardır ve tek bir araştırmayla bir konuyu bütünüyle açıklığa kavuşturmak olanaksızdır. Bu nedenle incelenen konunun sınırları çizilmelidir.
TOPLUMSAL OLAYLARIN BÜTÜNLÜĞÜ İLKESİ Bir toplumsal olay başka bir toplumsal olayın nedeni olabileceği gibi, başka toplumsal olaylardan da etkilenebilir.
DEĞİŞEBİLİRLİĞİ İLKESİ TOPLUMSAL OLAYLARIN DEĞİŞEBİLİRLİĞİ İLKESİ Toplum açık bir sistem olduğundan, toplumsal olaylarda sürekli değişmekte ve yeni nitelik ve boyutlar kazanmaktadır. Toplumbilimsel araştırmaların değişmeleri ve yeni oluşumları sürekli izlemesi gerekmektedir.
Somutluk Nesnellik Bilmediğini Varsaymak Kavramların Açık Seçik Tanımlanması Konunun Sınırlandırılması Toplumsal Olayların Bütünlüğü Toplumsal Olayların Değişebilirliği
Şimdi bu yedi ilkeyi bilimsel bir araştırmada aşama aşama hayata geçirelim Toplumbilimsel yöntemin temel ilkelerinin ilkinden hareketle (somutluk) gözleme ve deneye açık olan bir konu belirlememiz gerekiyor. Bu ilkeden hareketle örneğin sosyal değişme üzerine bir araştırma yapmak istiyoruz. Ancak sosyal yapı bir çok elemandan meydana geliyor ve yapı içinde yer alan bu elemanların her biri sosyal değişmeye ayrı ayrı etki edebiliyor. Ancak olanaklarımızı ve zamanımızı göz önünde bulundurduğumuzda sosyal değişmeye etki eden tüm etkenleri ele alıp bir araştırma yapamıyoruz.
İşte bu nedenle toplumbilimsel yöntemin temel ilkelerinin ikincisinden hareketle (konunun sınırlandırılması) araştırma konumuzu sınırlandırma ihtiyacı duyuyoruz. Bu nedenle de araştırma konumuzu örneğin “sanayileşme ve sosyal değişme” olarak sınırlandırıyoruz.
Ayrıca araştırmamız uygulamalı bir araştırma olacağından literatür taraması yapıyoruz.
Uygulama evreni olarak da örneğin Kocaeli ilini seçiyoruz. anket-gözlem-mülakat vb. teknikler kullanılarak veri toplanacağından uygulama evreni seçerek de konumuzu sınırlandırmamız gerekiyor. Uygulama evreni olarak da örneğin Kocaeli ilini seçiyoruz.
Bu noktadan sonra toplumbilimsel yöntemin temel ilkelerinin üçüncüsü olan araştırmada kullanılan temel kavramların belirlenmesine ve tanımlanmasına geçebiliriz. Örneğin bu araştırmada sanayileşme, sosyal değişme, sosyal tabakalaşma, sosyal sınıf, göç, kentleşme kavramlarını kullandık ve bu kavramları aşağıdaki şekilde tanımladık:
Sanayileşme: Yoğun teknolojiye dayalı ve geniş çapta bir üretimdir. Sosyal Değişme: Toplumdaki ilişkiler sisteminde, sosyal kurumlarda ve fertlerin davranışlarındaki değişmelerdir. Sosyal Tabakalaşma: Belirli bir nüfusun hiyerarşik olarak, yeni sosyal manada üst üste genel sınıflar halinde farklılaşmasıdır. Sosyal Sınıf: Tabakalaşma içinde, diğerlerinden farklılık taşıyan her kesimdir.
Buraya kadar toplumbilimsel yöntemin temel ilkelerinden somutluk- konunun sınırlandırılması- kavramların açık seçik tanımlanması ilkelerini araştırmamızı uygulayacağımız sahaya inmeden önce gerçekleştirmiş olduk. Şimdiden sonra ise araştırmamızı gerçekleştirirken ve elde ettiğimi bulguları değerlendirirken nesnelliğimizi (tarafsızlığımızı) koruyacağız.
Ve araştırmamız şöyle bir başlığa kavuşuyor “sanayileşme ve sosyal değişme-kocaeli ili örneği”. İşte buraya kadar araştırmamızın konusunu ve başlığını belirleyerek sınırlarını çizmiş olduk.
İkinci olarak, daha önce bilimsel yöntemlerle elde etmediğimiz kimi ön bilgilerimizi unutmalı, bu bilgilere itibar etmemeliyiz. Ki bu bilgiler araştırmamız esnasında bizi yanıltıcı bilgilere ulaştırabilir.
Akıl Yaşta Değil Baştadır. İhtiyar Eşeğe Marifet Öğretmezsiniz
Üçüncü olarak sosyal olayların bütünlüğü ilkesini aklımızdan çıkarmamalıyız. Şöyle ki toplumsal olayların her hangi bir kesitini incelerken o toplumsal olayın diğer toplumsal olaylarla olan ilişkisini ve olayın cereyan ettiği toplumun koşullarını birlikte düşünmemiz gerekir. Toplumsal bir olay başka bir toplumsal olaya neden olabileceği gibi başka toplumsal olaylardan da etkilenebilir.
tarih, "tarih tekerrurden ibarettir" deyip salakca bir sekilde tarihin tekkerrur etmesine sebebiyet veren salaklarin yaptiklari salakliklardan ibarettir.
Toplumsal olayların değişebilirliği ilkesi ise tüm ilkelerin dışında değerlendirilmelidir. Toplum sürekli değişmeye açık bir sistem olduğundan, toplumsal olaylarda sürekli değişmektedir. Araştırmacıların değişmeleri ve yeni oluşumları sürekli izlemesi ve yeni genellemelere, yasalara, kuramlara ulaşmak için gözünü dört açmalı ve bu uğurda uğraş vermelidir.
TOPLUMBİLİMSEL ARAŞTIRMA
Sosyolojik araştırmaları 3’e ayırmak mümkündür. İlişki kurucu araştırmalar İlişki arayıcı araştırmalar Sayım tipi araştırmalar
İLİŞKİ KURUCU ARAŞTIRMALAR: Sosyolojik araştırmalar genellikle bir varsayımı sınamak amacıyla yapılır. Bu tür araştırmalarda, toplumsal olgular arasındaki nedensellik ilişkileri bir varsayım şeklinde ifade edilmekte ve buradan yola çıkarak varsayımın öngördüğü ilişki gözlem yoluyla sınanmakta ve gerçeklenmesi halinde de bir genellemeye ulaşılmaktadır.
Burada gözden kaçmaması gereken nokta toplumbilimsel araştırmaların amacının bir varsayıma ulaşmak olmadığı, doğrudan bir varsayımdan kalkarak, olgular-nesneler-olaylar arasında varsayımda öngörülen ilişkilerin gözlem ve deney yoluyla gerçeklenmesidir. Yani amaç bir varsayıma ulaşmak değil, varsayımdan hareketle genellemelere ulaşmaktır. Varsayımdan hareketle genellemelere ulaşmak için yapılan araştırmalara İLİŞKİ KURUCU araştırmalar denir.
İLİŞKİ ARAYICI ARAŞTIRMALAR: Toplumsal olaylar arasında gözlenen kimi ilişkilerden hareketle bir varsayıma ulaşmak amacı taşıyan araştırmalara İLİŞKİ ARAYICI araştırmalar denir. İlişki arayıcı araştırmalar bir bakıma ilişki kurucu araştırmaların ön çalışmasıdır. Bir bakıma bilimsel araştırmanın ilk adımıdır.
SAYIM TİPİ ARAŞTIRMA: Olaylar arasında herhangi bir ilişki aramak yada kurmak yerine bir araştırma evreninde belli karakteristiklerin ne sıklıkta ortaya çıktığını ölçen araştırmalara SAYIM TİPİ araştırma denir. Bu nedenle bu tür araştırmalara durum saptayıcı yada envanter araştırmalar da denir. Bu tür araştırmalar olaylar arasında anlamlı ilişkiler kurma ve bir varsayımdan yola çıkarak bilgiler edinme gibi bir kaygı taşımamaktadır.
Sayım tipi araştırmalar, daha ziyade pratik ve yüzeysel bilgiler veren ve bu nedenle de bilimsel yönden fazlaca önem taşımayan araştırmalar olmakla birlikte kimi kez ilişki arayıcı araştırmalar için ipuçları da verebilir. Bu ipuçlarını değerlendirebilen bir araştırmacı olaylar arasındaki ilişkileri görerek varsayımlar oluşturabilir ve bu varsayımları sınayarak genellemelere ulaşabilir.