Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

GEL İ Ş İ M PS İ KOLOJ İ S İ : Bekir ONUR’a (1991) göre, gelişim psikolojisi ‘Bireylerin yaşam boyunca geçirdi ğ i de ğ işimlerin betimlenmesi ve açıklanmasıyla.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "GEL İ Ş İ M PS İ KOLOJ İ S İ : Bekir ONUR’a (1991) göre, gelişim psikolojisi ‘Bireylerin yaşam boyunca geçirdi ğ i de ğ işimlerin betimlenmesi ve açıklanmasıyla."— Sunum transkripti:

1

2 GEL İ Ş İ M PS İ KOLOJ İ S İ : Bekir ONUR’a (1991) göre, gelişim psikolojisi ‘Bireylerin yaşam boyunca geçirdi ğ i de ğ işimlerin betimlenmesi ve açıklanmasıyla ve aynı zamanda bireylerin arasındaki de ğ işim, benzerlik ve farklılıklarıyla u ğ raşır.’ Gelişim psikologları insano ğ lunun, anne karnındaki gelişiminden başlayarak, ölüme kadar geçirmiş oldu ğ u gelişim özelliklerini incelemeye çalışır.E ğ itim ortamında da ö ğ rencilerin ister okul öncesi ister ilkö ğ retim isterse de orta ve yüksekö ğ retimde olsun gelişim özellikler gelişim psikologları tarafından incelenir.

3 GEL İ Ş İ M PS İ KOLOJ İ S İ VE İ LG İ L İ KAVRAMLAR: Tüm memeliler içinde kendi kendine yeterli olabilmek için en uzun ö ğ renme ve olgunlaşma dönemine gereksinim duyan canlı insano ğ ludur.Süre olarak düşünüldü ğ ünde,olgunlaşma ile sinir sisteminin karmaşıklı ğ ı arasında do ğ ru orantılı bir ilişki vardır diyebiliriz. İ nsano ğ lunun olgunlaşma için niye çok zamana ihtiyaç duydu ğ u buradan daha iyi anlaşılmaktadır.Çünkü tüm canlılar arasında sinir sistemi en karmaşık ve gelişmiş olan tek canlı insandır. (Atkinson,2002)

4 Gelişim psikolojisi bireylerin do ğ um öncesinden başlayarak,ölüme dek çeşitli yaşam dönemlerinde geçirdikleri her türlü de ğ işiklikleri inceleyen psikolojini bir alt dalıdır.Gelişim psikologları; çeşitli gelişim alanlarında (bedensel,bilişsel ve duygusal) bireylerin yaşamları boyunca ne gibi de ğ işiklikler geçirdikleriyle ilgilenirler.Günümüzde artık çocuklar, büyüklerin minyatürü yani sadece bedensel olarak küçültülmüş bir hali olarak kabul edilmemektedir.Her gelişim dönemine has (bebeklik,okul öncesi,ilkö ğ retim,ergenlik…)özellikler vardır.Bu özelliklerin bilinmesi hem e ğ itim ortamında ö ğ retmenlerin hem de aile ortamında ana-babaların çocuklarına karşı olan davranış ve tutumlarını büyük ölçüde etkiler.Örne ğ in; çocu ğ un hangi zihinsel gelişim düzeyinde oldu ğ u bilinirse,çocu ğ un baş edemeyece ğ i kadar zor ya da aksine oldukça kolay bir şeyin tekrar edilmesinin önüne geçilmiş olur.Şimdi gelişim kavramıyla birlikte gelişimle ilgili temel kavramları açıklayaca ğ ım.

5 GEL İ Ş İ MLE İ LG İ L İ TEMEL KAVRAMLAR: GEL İ Ş İ M: Senemo ğ lu’na göre (2004) ‘Organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel,zihinsel,dil,duygusal,sosyal yönden belli koşulları olan en son aşamasına ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme kaydeden de ğ işimidir.’ Bu tanımda dikkatimizi çeken nokta gelişimi, de ğ işimi ifade etmesidir.Organizmadaki hemen hemen hertürlü de ğ işme gelişmeyi göstermektedir.Bundan dolayı gelişim kavramı di ğ er kavramları da kapsayan geniş bir kavramdır.Gelişme ve gelişim kavramları da birbirleriyle ilişki olmasına ra ğ men anlamları farklıdır.Gelişim bir süreç olmasına karşın gelişme bu sürecin bir ürünüdür.

6 Gelişimde kalıtım ve çevre ile olgunlaşma ve ö ğ renme etkileşimi vardır.Örne ğ in; çocu ğ un bisikleti kullanabilmesi bir devinsel (motor) gelişmedir.Çocuk iskelet,kas ve kemikleri yeterli olgunlu ğ a erişmeden bisiklet kullanmayı ö ğ renemez.Aynı şekilde iskelet,kas ve kemikleri yeterli olgunlu ğ a eriştikten sonra bisiklet kullanmayı ö ğ renmemişse de bisiklete binme davranışını gösteremez.Buradan gelişmeyi,olgunlaşma ve ö ğ renmeyi kapsayan temel bir kavram oldu ğ unu söyleyebiliriz.

7 BÜYÜME: Vücuttaki yapısal artış anlamına gelen “büyüme” bedendeki niceliksel (sayısal) de ğ işikleri ifade eder.Bunlar boy,kilo ve hacimdeki de ğ işimlerdir.Halk arasında ise büyüme ve gelişme kavramları birbiriyle karıştırılmakta ve hatta birbirinin yerine kullanılmaktadır.Örne ğ in; “Ahmet ne kadarda gelişmiş” dendi ğ inde aslında büyümeden bahsedilmektedir.Ancak bilimsel anlamda büyümeyle gelişme birbirinden farklı kavramlardır.Gelişme bireyde niceliksel(sayısal)de ğ işmenin yanın da niteliksel özellikleri de kapsamaktadır. Bundan dolayı gelişim kavramını büyümeyi de kapsayan bir kavram olarak görebiliriz.

8 OLGUNLAŞMA: Senemo ğ lu’na (2004) göre olgunlaşma “Vücut organlarının kendilerinden beklenen fonksiyonu yerine getirebilecek düzeye gelmesi için; ö ğ renme yaşantılarından ba ğ ımsız olarak, kalıtımın etkisiyle geçirdi ğ i biyolojik bir de ğ işmedir.” Olgunlaşma kavramıyla ilişkili olan olgunluk kavramı da organizmada var olan potansiyel güçlerin göreve hazır hale geldi ğ ini ifade etmektedir.Yukarıdaki tanımdan da anlaşılaca ğ ı üzere olgunlaşmada organizmanın kalıtımsal geçmişini oldukça önemli oldu ğ unu buna karşın ö ğ renmenin rolünün de olmadı ğ ını da görüyoruz. Aslında bireyin gelişimine baktı ğ ımızda olgunlaşma ile ö ğ renmenin paralel olarak gitti ğ ini görmekteyiz.Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta ö ğ renmenin olabilmesi için olgunlaşmanın bir ön koşul niteli ğ inde olmasıdır.Psikomotor (devinsel) davranışların yapılabilmesi olgunlaşmaya ba ğ lıdır.Örne ğ in; 4 aylık bir bebe ğ e ne kadar u ğ raşırsak u ğ raşalım yürümeyi ö ğ retemeyiz. Ortalama olarak bir bebek ancak 15 aylık olunca yürümeyi ö ğ renebilir.

9 Ö Ğ RENME: Bireyin çevresiyle belli bir düzeydeki etkileşimleri sonucunda davranışta meydana gelen de ğ işmeler olarak tanımlanan ö ğ renme, gelişmenin olabilmesi için büyüme ve olgunlaşmanın yanında gerekli olan üçüncü bir kavramdır. Örne ğ in; bir çocu ğ un bisikleti kullanabilmesi için sadece vücut yapısının el veya ayak kaslarının yeterli olgunlu ğ a ulaşması yetmez; çocu ğ un bisikleti kullanabilmesi için bisiklete nasıl binildi ğ ini görmesi, bisiklete binmek için belli denemeleri yapması gerekir.

10 HAZIR BULUNUŞLUK: hazır bulunuşluk olgunlaşmadan daha geniş bir kavram olup bireyin belli davranışları yapmaya hazır olmasıdır. Bunun için de olgunlaşmanın tamamlanması ve ö ğ renme yaşantılarının olması gerekmektedir. Bu nedenle bu ikisinden ayrı düşünülemez. Hazır bulunuşluk için olgunlaşma ve ö ğ renme bir ön koşuldur Örne ğ in; bir çocu ğ un bir harfi do ğ ru yazabilmesi için öncelikle kalemi do ğ ru tutabilmesi, küçük kaslarının yeterli olgunlu ğ a erişmiş olması ve aynı zamanda harflerin nasıl yazılaca ğ ı konusunda ön ö ğ renmelere sahip olması gerekir

11 KR İ T İ K DÖNEM: Birey do ğ um ölüme kadar öncesinden başlayarak olan başlayarak kadar olan yaşam serüveni boyunca belirli gelişim dönemlerinde, belirli bir ö ğ renme ve yaşantılara daha hassas ve açık olmaktadır. İ şte bu yaşamın belli kesitlerini kritik dönem olarak adlandırırız. Örne ğ in çocu ğ un konuşmayı ö ğ renebilmesi için kritik dönem 2-5 yaş arası dönemlerdir. Bu dönemi sa ğ lıklı bir şekilde geçiremeyip konuşmayı ö ğ renemezse, iler ki yıllarda ö ğ rense dahi normal yaşlarda konuşamayabilir. Kritik dönemde en önemli nokta zamanlamadır. Yani hangi yaş aralıklarında ya da dönemlerinde hangi gelişim özelliklerinin ortaya çıktı ğ ının bilinmesi gerekir. Özellikle bilişsel gelişim bakımından kritik dönemler olan bebeklik ve okul öncesi dönemlerde(0-6yaş arası) ana- babalar çocuklarına zenginleştirilmiş cevre sa ğ layabilirlerse, bilişsel gelişimlerinde olumlu yönde katkı sa ğ lamış olurlar. Aksine bu dönemde çocukların uyarıcılar bakımından fakir bir çevrede yetişmesi belki de yaşamları boyunca telafi edemeyecekleri bilişsel boşluklar do ğ urabilir.

12 GEL İ Ş İ M ALANLARI Bireyin yaşam boyu gelişim sürecini inceledi ğ imizde birçok gelişim özelli ğ inin ortaya çıktı ğ ını görmekteyiz. Çocu ğ un kalemi tutabilmesi, yazı yazabilmesi, bisiklete binebilmesi, iki bilinmeyenli bir denklemi çözebilmesi gibi gelişim özelliklerine baktı ğ ımızda bunları belli kategorilerde toplayabilece ğ imizi görürüz. Bunlara gelişim alanları denir ve; 1 fiziksel (bedensel, motor, biyolojik) gelişim 2 bilişsel (zihinsel) gelişim 3 psiko-sosyal ve duyuşsal gelişim olmak üzere 3 gruba ayırırız. Aslında bu kategorik ayrım tamamen yapay bir ayrım olup, insanın gelişim alanlarını birbirinden ayırmak imkansızdır. Bunlar birbiriyle etkileşim içindedirler. Yani karşılıklı olarak birbirlerini etkilerler. Gelişim bir bütün olup bir gelişim alanındaki aksaklık, di ğ er gelişim alanlarını do ğ rudan etkiler.

13 GEL İ Ş İ M EVRELER İ gelişim do ğ um öncesi dönemden başladı ğ ı için genel olarak iki ana bölüme ayırabiliriz. - do ğ um öncesi gelişim - do ğ um sonrası gelişim Bebeklik dönemi (0-2): do ğ umdan itibaren ilk iki yılı kapsar. Do ğ um öncesi dönemden sonra fiziksel gelişimin en hızlı oldu ğ u evredir. İ lk çocukluk dönemi: (3-5) hareket dönemi olan bu dönemde çocuk artık yavaş yavaş yetişkine ba ğ ımlılıktan kurtulur. Zihinsel işlemlerin yapıldı ğ ı bu dönemde,düşünce ben merkezlidir. Bu dönemde çocuk dili kazanır. Sosyalleşme bakımından ilerleme kaydeden çocuk akranlarıyla oyun oynamaya bu dönemde başlar. Bu dönemde yetişkinin yaptı ğ ı tüm hareketleri yapabilir. Ancak ince kas kullanımı gerektiren işleri yapmakta hala güçlük çekmektedir.

14 Son çocukluk dönemi: (6-11) Okul döneminin başladı ğ ı dönem olan bu devrede, çocu ğ un yaşamında ailenin yanında artık okulda önemli bir yer tutar. Zihinsel işlemlerin yapabildi ğ i bu dönemde hala somut düşünce hakimdir.Başarılı olma iste ğ inin egemen oldu ğ u bir dönemdir. Ergenlik dönemi: (12-18) kızlarda 11,erkeklerde13 yaşlarında başlayan bu dönem, Bir çalkantılar dönemidir. Bebeklik döneminden sonra,fiziksel gelişimin en hızlı oldu ğ u dönemdir. Ayrıca bu dönemde ergende soyut düşünce de gelişir.bu dönemdeki hızlı de ğ işimler (bedensel,kişilik ve zihinsel) ergenin bazı uyum sorunları yaşamasına neden olur.

15 Fiziksel Gelişim Fiziksel gelişim di ğ er gelişim alanlarının temelini oluşturdu ğ u gibi gelişim konusu söz konusunu oldu ğ unda hemen akla gelen kavramdır. Bunun nedeni fiziksel gelişimin gözle görülebilir,izlenebilir bir nitelik taşımasıdır. Fiziksel gelişim sadece bedensel gelişimi ifade etmez.Bunun yanında devinsel (Psikomotor) gelişimi de kapsar.Yani fiziksel gelişim hem bedensel hem de devinsel gelişimi kapsayan daha geniş bir kavramdır. Bedensel gelişim boy, kilo ve hacimce artışın yanı sıra vücut organlarındaki gelişimi de ifade eder. Devinsel gelişim ise bireyin vücudunu kontrol altına almada becerinin artmasıdır.

16 Özetle “Bedensel gelişim boy,a ğ ırlık ve hacimce artışın yanı sıra vücut sistemlerinin kendisinden beklenen görevleri yerine getirecek duruma geleleridir. Devinsel gelişim ise, bireyin vücudunu kontrol altına almada gösterdi ğ i becerinin artmasıdır. Şimdi gelişim dönemlerindeki fiziksel gelişimin bazı temel gelişim özelliklerini sırayla görelim:

17 Do ğ um Öncesi Dönem: Döllenmeden do ğ um anına kadar süreyi kapsayan do ğ um öncesi dönem en az do ğ um sonrası hatta ondan daha da önemli bir gelişim dönemidir. Çünkü gelişimin temelleri bu dönemde atılmaktadır. Bu dönemdeki herhangi bir aksaklık ya da anomali (gelişimsel bozukluk) ileride telafisi olmayan gelişim bozukluklarına yol açabilir. Erke ğ in sperminin kadının yumurtasını döllemesiyle zigot meydana gelir. Genel olarak do ğ um öncesi evre üç aşamada incelenir. 1. Zigot evresi 2.Embriyo evresi 3.Fetüs evresi

18 1.Zigot Evresi: (0-2 hafta) Döllenmeden itibaren ilk iki haftalık süreyi kapsar.Bu evrede zigot bölünerek fallop borusundan döl yata ğ ına ulaşır.Zigotun döl yata ğ ına yerleşimi 2. haftanın sonunda tamamlanır. 2.Embriyo Evresi: (3-8 hafta) Bu dönemde embriyo yavaş yavaş insan şeklini almaya başlar.Plasenta oluşur ve kalp atmaya başlar.Temel organlar oluşmaya başlar.Bu evrenin sonunda bebek insan görünümünü alır.Bu evre “ektoderm”,”mezoderm” ve “endoterm” olarak da adlandırılır.Üç farklı hücre tabakası gelişir. 3.Fetüs Evresi: (9-38 hafta) Bu evre do ğ um öncesi evrenin son aşamasıdır ve uzun bir dönemi kapsar.Bu dönemde cinsel organların görünümü tamamlanır.Uyarılara cevap verebilir.Deri,saç gelişir ve iskelet sistemi güçlenir.Gözler açılır.Boşaltım sistemi olgunlaşır.Bu aşamadan itibaren erken do ğ um olma durumunda bebe ğ in yaşama şansı yüksektir.38. haftadan itibaren bebek artık dünyaya merhaba demeye başlar.

19 Bebeklik Döneminde Fiziksel Gelişim (0-2yaş) Do ğ um öncesi dönemden sonra fiziksel gelişimin en hızlı oldu ğ u dönem bebeklik dönemidir. Yani do ğ anın(bebek) ortalama boy uzunlu ğ u 50 cm. kilosu ise 3400 gr’dır.Buradaki rakamlar ortalama rakamlar olup bireysel farklılıklar olabilece ğ i akıldan çıkarılmamalıdır. Yeni do ğ anın baş,gövde ve ayaklarının oranı normal bir yetişkininkinden farklıdır.Başın vücuda oranı ¼ ve gövdenin bacaklara oranı ise ¾ ‘dür. Bebek do ğ umdan birkaç gün sonra su kaybı nedeniyle vücut a ğ ırlı ğ ının%10 ‘unu kaybeder.Bebekler 5. ayın sonunda do ğ ru do ğ um a ğ ırlı ğ ının 2 katına,1. yılın sonuna do ğ ru ise 3 katına ulaşırlar.Bir yılını dolduran bir bebek yaklaşık 75 cm boylarına ulaşır.Baş çevresi do ğ umda 34-35 cm,6.ayda 44cm,bir yılın sonunda ise 46-47 cm’yi bulur.6.ayda dişleri çıkarmaya başlar ve 1 yaşındaki bir çocu ğ un diş sayısı 8’dir. 2. yaşında beyin gelişiminin %60 ‘ı tamamlanır.Yetişkin beyin a ğ ırlı ğ ına göre 3 yaşındaki bir çocu ğ un beyin a ğ ırlı ğ ı %75’ine 6 yaşında ise %90’ına ulaşır.

20 Yeni do ğ anın iskelet sistemi do ğ um anında tamamlanmış olmakla birlikte, kemik gelişimi boyların uzaması şekline devam etmektedir.Do ğ um sırasında kıkırdak bir nitelik taşıyan kemik zamanla sertleşir. Sinir sisteminin gelişimi merkezden uçlara ve içeriden dışarıya do ğ ru bir gelişim gösterir. Sinir hücrelerinde bulunan ve iletimi hızlandıran miyelin kılıfı yeni do ğ anda tam gelişmemiştir.Birkaç yıl içinde kılıfının gelişimi büyük ölçüde tamamlanır. 0-2 yaş dönemi bazı temel motor becerilerin kazanıldı ğ ı dönemdir(yürüme gibi).Shirley’e göre çocuklar aylar itibariyle şu motor becerileri kazanırlar. Bebe ğ in ilk hareketleri refleks düzeyindendir.Yeni do ğ anda onlarca refleks bulunur(Babinski gibi).Bu refleksler zamanla istemli hareketler oluşmaya başladı ğ ında kaybolur.

21 İ lk çocuklukta fiziksel gelişim(0-3 yaş okul öncesi dönem) Bu dönemde de (bebeklik dönemi kadar hızlı olmasa da) bedensel ve motor gelişim hızlı bir şekilde devam eder. Üç yaşına kadar süt dişlerinin çıkması tamamlanır. Vücut orantılarında de ğ işmeler vardır. Üç yaşlarında ortalama 94cm uzunlu ğ unda ve başın vücuda oranı 1/5 oranındadır. Altı yaşına geldiklerinde, boyları 115 cm yi bulur ve a ğ ırlık do ğ umdaki vücut a ğ ırlı ğ ının yaklaşık 7 katına ulaşır. Bu dönemde boy ve kilonun yanı sıra kaslardaki gelişmeler de dikkati çeker kaba motor hareketlerinde kaslarda sa ğ lanan gelişme, ince motor hareketlerinde ki kaslara nispeten daha fazadır. Buna paralel olarak çocuklar rahatlıkla koşup zıplayabilmelerine ra ğ men dar bir tahta üzerinde denge sa ğ layamazlar.

22 Ayrıca gözler de küçük nesneler ya da ayrıntılar üzerinde odaklanabilmek için yeteri kadar olgunlaşmamıştır, bu nedenle göz uyumları yetersizdir. Çocuk kitaplarının yazı ve resimlerinin büyük olması bunun sonucudur. Bu dönemde erkekler kızlara göre daha uzun ve a ğ ırdır. Ama kız çocukları ince motor hareketlerini erkeklerden daha rahat yapar. Çocuklar bu dönemde oldukça hareketlidir. Ebeveynler çocuklarını hiperaktif oldu ğ unu düşünebilirler fakat bu, bu dönemin karakteristi ğ idir. Bu dönem sonunda motor gelişim büyük oranda tamamlanır. Yani 6 yaşındaki bir çocuk bir yetişkinin yapabilece ğ i tüm hareketleri yapabilir. Ancak ince kaslarını kullanmalarını gerektirecek işlerde hala zorluk çekerler.

23 Son çocukluk (7-11yaş okul ça ğ ı) Bu dönemde fiziksel gelişim okul öncesi döneme göre daha yavaştır. Yıllık boy artışı ortalama 5,5 civarındadır. Bu ça ğ daki kızlar erkeklerden 4-5 cm daha kısadır. Dönemin sonunda ise çocuk 35kg civarındadır. 10 yaşlarına do ğ ru vücut biyokimyasındaki farklılaşmalara ba ğ lı olarak, özellikle kız çocuklarında ani bir boy artışı görülür.9-10 yaşlarına kadar erkek çocukları kızlardan daha ufak bir görünüme bürünür. Bu dönemde çocuk sık sık büyüme a ğ rılarından şikayet eder. Bunun nedeni iskelet ve kemik gelişiminin kas gelişiminden daha ilerde olmasıdır

24 Motor yetenekleri ise her iki cinste de gelişim gösterir. İ lkö ğ retimin ilk kademesinde çocuklar rahatlıkla koşar tırmanır bisiklete binebilir. Bu kaba motor hareketlerinin yanı sıra ince motor hareketleri de gelişmeye başlar. Erkek çocuklarındaki gelişim daha az oldu ğ u için bu dönemde çok uzun süreli kalem tutma ve yazı yazmayı gerektiren ödev ve okul çalışmaları okula karşı olumsuz bir tutum geliştirmelerine neden olabilir.

25 10-11 yaşlarına do ğ ru ince motor kaslarının gelişimi büyük ölçüde tamamlanmış olur. Buna ba ğ lı olarak çocuklar ayrıntılarla u ğ raşmayı gerektiren işlerden hoşlanmaya başlar, el sanatlarına müzik aleti çalmaya ilgi artar

26 Ergenlik döneminde fiziksel gelişim(12-18 yaş) Ergenlik dönemi, do ğ um sonrası dönem düşünüldü ğ ünde fiziksel gelişim açısından en hızlı büyüme evrelerinden biridir. Bu dönemdeki fiziksel gelişim di ğ er gelişim alanlarının temelini oluşturur. Ergenlik döneminde fiziksel gelişim ele alındı ğ ında, beden yapısında meydana gelen de ğ işmeler boy ve a ğ ırlık artışı, iskelet ve kasların gelişimi, iç salgı sistemlerinin gelişimi ve çeşitli organlardaki büyüme akla gelmektedir. Ergenli ğ in başında kemik ve kasların büyümesiyle hızlı bir boy uzaması ve kilo artışı görülür. Kızlar genel olarak erkeklerden daha önce ergenlik dönemine girdiklerinden 11-12 yaşlarında boyca ve kiloca erkekleri geçerler. Ancak 16 yaş civarında bu durum yine eski haline döner ve erkekler kızlardan daha uzun ve a ğ ır olurlar. Ergenlik döneminin sonlarına do ğ ru çocuklar artık birer yetişkin görünümü alırlar.

27 GEL İ Ş İ M İ N GÖREVLER İ Her gelişim döneminde bireyden gerçekleştirmesi beklenen bazı gelişim özellikleri vardır. Bunlara gelişimin görevleri diyoruz. Gelişimin dönemlerine göre, gelişim görevleri şu şekilde özetlenebilir Bebeklik dönemi gelişim görevleri Yürümeyi öğrenme:Bir bebeğin ortalama 15 aylıkken yürümesi beklenir

28 Katı yiyecekleri yemeyi ö ğ renme: Yeni do ğ an bir bebe ğ in ilk önceleri anne sütü ya da mamalarla beslenirken 6 aylık oldu ğ unda dişlerinin çıkmasıyla beraber, yavaş yavaş katı yiyecekleri yemeyi ö ğ renmesi ve anne sütünden kesilmesi beklenir. Dışkı kontrolü yapabilme 2 yaş sonlarına do ğ ru bebekten dışkı kontrolü beklenir. Uykunun düzene girmesi: nispeten do ğ um alanındaki düzensiz uykunun yerine, artık gece uykusu daha fazla gündüz uykusu daha aza dönüşür.

29 İ lk çocukluk dönemi gelişim görevleri El ve göz koordinasyonu sa ğ lanır. Konuşmayı ö ğ renir: bebeklik dönemin sonuna do ğ ru ilk kelimelerini söyleyen çocuk bu dönemde daha fazla kelime haznesine sahiptir ve bu dönemin sonuna do ğ ru konuşma daha akıcı bir hal alır. Okumaya hazır hale gelir: Vicdan kavramı gelişir ve do ğ ru yanlışı kavramaya başlar. Dönemin son yıllarında çocuk artık dü ğ melerini ilikleyebilir, ba ğ cıklarını ba ğ layabilir hale gelir

30 Cinsel kimli ğ ini ve cinsel gösterişsizli ğ ini(cinsiyeti teşhir etmeme) :üç yaşına do ğ ru cinsel kimli ğ inin farkına varan çocuk kız ve erkek kavramlarının ne anlama geldi ğ ini bilir. Cinsiyetinin farkına varan çocuk herkesin önünde cinsel organını teşhir etmemesi gerekti ğ ini de ö ğ renir. Yakın ilişkiler kurabilme: hem aile hem de akranlarıyla yakın ilişkiler kurabilir.

31 De ğ erler sistemi ile vicdan anlayışı gelişir. Kişisel ba ğ ımsızlı ğ a ulaşır: ilk çocukluk döneminde kendi kendine hareket edebilen çocuk bu dönemde artık kendi iste ğ i ile bir işe başlayıp sonlandırma anlamında kişisel ba ğ ımsızlı ğ a ulaşır. Okuyabilme, yazabilme ve hesaplama yapabilme becerilerini geliştirir: okula başlaması ile birlikte okuma yazma ve hesap yapma gibi e ğ itime ait temel beceriler bu dönemde gelişir. Kendisine ve başkalarına karşı olumlu tutumlar geliştirir.

32 Cinsiyetine uygun sosyal rol benimser: içinde yaşadı ğ ı toplumun erkek ve kadınlara biçti ğ i rolleri ö ğ renir ve buna göre davranmaya başlar.

33 Ergenlik dönemi gelişim görevleri Hem cinsleri ve karşı cinsle olgun ve yeni ilişkiler geliştirir. Aile fertleri ve yetişkinlerden kendisiyle ilgili duygusal ba ğ ımsızlı ğ ını kazanır. Kendi cinsiyetine ait toplum tarafından belirlenen ve beklenen rolleri gerçekleştirir. Toplumu ilgilendiren konularda sorumlu olmayı ister. Bir ahlak sistemi ile de ğ erler ergenlikte karşı cinsle sistemi geliştirir ilişkiler gelişir. Bir mesle ğ e hazırlanır ve o mesle ğ e yönelir. Bedenindeki de ğ işikliklerin farkına varır, kabullenir ve bedenini etkili bir şekilde kullanır.

34 GEL İ Ş İ M İ N TEMEL İ LKELER İ Gelişim psikologlarının üzerinde uzlaştı ğ ı bazı evrensel gelişim ilkeleri vardır. her insanın gelişimi bu ilkeler do ğ rultusunda gelişir. Bu ilkelerin bazıları şunlardır: Gelişim kalıtım ve çevre etkileşiminin ortak bir ürünüdür Eskiden gelişim psikologları gelişimde kalıtım mı yoksa çevre mi daha etkili sorusuna cevap arıyorlardı. Fakat bugün gelişimde çevrenin de, kalıtımında son derece önemli oldu ğ u konusunda tüm psikologlar hem fikir olmuştur. Bugün akıllardaki soru bu iki faktörün birbirini karşılıklı olarak nasıl etkiledi ğ idir. Örn: kalıtım yoluyla getirilen zekâ potansiyelinin tam olarak kullanılabilmesi için bilişsel gelişimini besleyen çevre ile etkileşimde bulunması, zengin yaşantılar kazanması gereklidir.

35 Gelişim içten dışa do ğ rudur Bireyin do ğ um öncesi beden gelişimini inceledi ğ imizde öncelikle temel iç organlarının gelişti ğ ini, daha sonra bumları kol bacak ve di ğ er organların gelişiminin izledi ğ ini görürüz. Yani gelişimde içten dışa bir yönelim vardır. Örn:3-4. haftalar kalp ve sinir sistemi gelişmeye başlar. 5-6. haftalarda kollar bacaklar oluşmaya başlar, kulaklar ve dişler yerleşir. Gelişim baştan aya ğ a do ğ rudur Bireyin gelişimine baktı ğ ımız zaman önce başın hareketinin kontrol edildi ğ i görürüz. Daha sonra gö ğ üs karın bacaklar ve aya ğ ın kontrolü sa ğ lanır. Yani organların gelişmesinde ve psiko motor gelişiminde baştan aya ğ a bir yönelim vardır

36 Gelişim genelden özele do ğ rudur Çocukların psiko-motor gelişimine dikkat etti ğ imizde hareketlerinde genelden özele bir yönelim oldu ğ unu görürüz. Çocuklar önce tüm vücuduyla hareket ederek büyük kaslarını kullanır. Daha sonra belli bir etkinlikle ilgili organı kullanabilir hale gelir. Örn: çocuk top oynarken önce tüm vücuduyla topu tutar. Gelişim devam etti ğ i sürede çocuk sadece eliyle hatta parmaklarıyla topu tutabilir hale gelir. Bu durum çocu ğ un olgunlaşmasıyla büyük ve küçük kas gelişimiyle yakından ilgilidir.

37 Gelişim bir bütündür Fiziksel, bilişsel sosyal ve duyuşsal gelişim alanları birbiri ile etkileşim içindedir. Herhangi bir gelişim alanındaki olumlu ya da olumsuz bir özellik di ğ er gelişim alanlarını da do ğ rudan ya da dolaylı olarak aynı yönde etkiler. Örn: fiziksel bakımdan güzel bir çocuk başkalarının ilgisini çeker, sevilir. Sevilen çocu ğ un duygusal gelişimi olumludur. Kendine güven duyar, başkalarını sevebilir ve olumlu ilişkiler kurabilir bu nedenle sosyal gelişimi de olumlu yönde etkilenir. Okul öncesi dönemde zihinsel olarak akranlarından daha geride olan bir çocu ğ un dil gelişimi de buna paralel olarak daha yavaş olacaktır. Akranlarıyla etkili bir şekilde iletişim kuramayan çocu ğ un sosyalleşmesinde de(sosyal gelişim) aksaklıklar olacaktır.

38 Gelişim süreklidir ve belli aşamalarla gerçekleşir. Gelişim ileriye do ğ ru olup birikimli bir şekilde ilerler. Gelişimde kat edilen her aşama kendinden önceki aşamalara dayanır, kendinden sonraki aşamaya da zemin hazırlar. Ancak bu gelişim aşamaları birbirinden keskin çizgilerle ayrılamaz birbiri ile iç içe geçmiş durumdadır. Organların gelişim hızı birbirinden farklı olup gelişim nöbetleşe devam eder. Organizmayı oluşturan organların gelişim hızları zamana göre farklılık gösterir. Örne ğ in, beyin gelişiminin do ğ um sonrası dönemdeki 5 yıl içinde oldukça hızlı iken sonraki yıllarda azaldı ğ ını görürüz.yine aynı şekilde bebeklik ve ilk çocukluk dönemlerinde (0-6 yaş) boy ve kilodaki artış oldukça hızlı oldu ğ u halde son çocukluk dönemlerinde daha azdır.bir gelişim özelli ğ inin öne çıktı ğ ı durumlarda di ğ er gelişim özelliklerinde bir yavaşlama hatta duraklama görülebilir. Örne ğ in çocu ğ un konuşmaya başladı ğ ı 2 yaş civarında yürümesinde yani motor gelişiminde bir yavaşlama ya da duraklama görülebilir.

39 Gelişimde kritik dönemler vardır. Gelişim sürecinde bireyin ö ğ renmeye ve gelişmeye daha e ğ ilimli oldu ğ u belli dönemler vardır. Bu dönemde organizma çevre etkilerine daha çok duyarlıdır ve daha hızlı ö ğ renir. Ve yine bu dönemde zenginleştirilmiş çevre ortamı sa ğ lanarak gelişim özelliklerinin ortaya çıkması sa ğ lanabilir. Örne ğ in; okul öncesi dönem zihinsel gelişim için kritik dönemdir. bu dönemde çocu ğ a hazırlanacak zengin uyarıcı çevre onun gelişimi üzerinde di ğ er dönemlerden daha olumlu etkide bulunur. Yine Erikson’a göre 0-1 yaş arası çocu ğ un temel güven duygusunu kazanması için kritik bir dönemdir. E ğ er bu dönemde çocu ğ un(fiziksel, duyuşsal) ihtiyaçları yeteri kadar karşılanamazsa, ileriki yıllarda hem kendisine hem de başkalarına karşı güvensizlik gösterecektir. Di ğ er bir örnek ise dilin(konuşmanın ) kazanıldı ğ ı 0-3 yaş dönemi olarak gösterilebilir. E ğ er bu dönemde çocu ğ un dil ö ğ renmesi herhangi bir nedenden dolayı engellenirse sonra bunu başarması çok daha zor olacaktır.

40 Gelişimde bireysel farklılıklar vardır. Her birey birbirinden farklı ve dünyada tektir. Hiç kimse bir başkasının aynı de ğ ildir her birey anne babasından kalıtımla aldı ğ ı özellikler ve çevre etkileşimiyle kazanılan yaşantılar sonucu olgunlaşır ö ğ renir ve gelişir. Bundan dolayı her ne kadar “Gelişim ilkeleri evrenseldir.” Dense de gelişimin zamanlama ve niteli ğ i bakımından bireysel farklılıklar göstermesi do ğ aldır. Örne ğ in; bazı çocukların 5 aylıkken bile dişi çıkabildi ğ i gibi bazıları işe 8 ve ya 10 aylıkken çıkarabilir. Ortalama yürüme yaşı 15 ay civarı iken 10 ve ya 18 aylıkken de yürüyenler vardır. Aynı şekilde 5 yaşındaki bir çocu ğ un konuşması gayet akıcı ve düzgünken bazılarınınki daha az anlaşılır olabilir. Gelişim psikolojisinde gelişimsel özelliklerin oluşması ile ilgili belirlenen yaş verileri genellikle ortalama rakamlardır. Bu yüzden birbirinden farklı zamanlarda farklı gelişim özelliklerinin gösterilebilece ğ i aklımızdan çıkarmamız gereken bir unsurdur.

41 Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişimi etkileyen iki temel faktör vardır.Bunlar bireyin içinde do ğ up büyüdü ğ ü çevresi ile ana- babasından kendisine miras olarak geçen kalıtımsal özelliklerdir. Tıp ve biyoloji kökenli araştırmacılar kalıtımın daha önemli oldu ğ unu ileri sürerken,psikoloji e ğ itim ya da sosyoloji kökenli araştırmacılar da çevrenin daha etkili oldu ğ unu iddia etmekteydiler.Fakat günümüzde hangisinin daha etkili oldu ğ unu tartışmanın gereksiz oldu ğ unu,bunun yerine gelişimde çevre ya da kalıtımın ne kadar ve nasıl etkili oldu ğ unu

42 Çevre ve İ nsan Bireyin içinde do ğ up büyüdü ğ ü kendisinin dışında bulunan ortama onun "çevre"si diyoruz.Gelişim için çevresel faktörler en az kalıtımsal etkenler kadar önemlidir. Bu gelişim faktörleri başlıca üç grup altında toplayabiliriz.Bunlar: # Do ğ um öncesi çevre # Do ğ um sırasındaki çevre # Do ğ um sonrası çevre araştırmanın daha uygun olduğunu konusunda fikir birliği oluşmuştur.Artık gelişimin çevrece kalıtım etkileşimin bir ürünü olduğu genel kabul gören temel bir ilkedir. Şimdi sırasıyla bu faktörleri inceleyelim.

43 Do ğ um Öncesi Çevre.Döllenmiş yumurta,uterusta yaşamını devam ettirecek bir çevrede bulunur.Zigot sırasıyla.embriyo ve fetüs evrelerinden geçerek dünyaya merhaba diyece ğ i ana kadar uterusta beslenme,dolaşım, boşaltım ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürür.Fiziksel gelişimin en hızlı oldu ğ u dönem olması ve sinir sisteminin gelişmeye başladı ğ ı dönem en hızlı oldu ğ u dönem olması itibariyle anne kendisine ve yaşadı ğ ı ortama dikkat etmek zorundadır. Annenin özellikle bu dönemde beslenmesine dikkat etmesi, ilaç kullanırken, uyarıları dikkate alması ve radyasyon içeren

44 ortamlarda bulunmaması gerekir.Bu dönemde alkol ve uyuşturucudan olabildi ğ ince uzak durulmalıdır.Annenin mümkün oldu ğ unca stres ve stresli ortamlardan uzak durması gerekir. Do ğ um Sırasındaki Çevre.Bebe ğ in dünyaya gelişi sırasında,oksijensiz kalması, anne karnında ters durumda olması, anne ile bebe ğ i birbirine ba ğ layan kordonun dolanması,steril olmayan bir ortamda do ğ umun gerçekleşmesi gibi durumlar bebe ğ in gelişimini olumsuz etkileyece ğ i gibi hatta ölümüne neden olabilir.

45 Do ğ um Sonrası Çevre. Çocuk üzerinde en etkili çevre şüphesiz ki içinde do ğ up büyüdü ğ ü yakın aile çevresidir.Ailede özellikle ana-babanın tutum ve davranışları çocukların gelişimlerini olumlu ya da olumsuz yönde etkileme gücüne sahiptir. Çocuk ve ana-baba arasındaki karşılıklı etkileşim vardır.Sadece çocuk ana-babanın tutum ve davranışlarından etkilenmez.Aynı zamanda çocuk ana- babanın davranışlarında büyük de ğ işmelere neden olur.

46 Aile içinde ana-babalar çocuklarına karşı farklı tutumlar sergilerler.Bu tutumları altı ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar; # Güven verici, destekleyici ve hoşgörülü tutum. # Baskı ve otoriter tutum. # Gevşek tutum. # Koruyucu tutum. # İ lgisiz ve kayıtsız tutum. #Dengesiz ve kararsız tutum. Yukarıdaki birinci tutum dışındaki ana-baba tutumları olumsuz olup çocu ğ un gelişiminde olumsuz etkilere sahiptir. Sonuç olarak, hiçbir çocuk do ğ uştan problemli olarak dünyaya gelmez(do ğ um öncesi ve do ğ um sırasındaki anormallikler dışında). E ğ er bir çocukta sorun varsa ya da problemli olarak adlandırılıyorsa, büyük olasılıkla ailede bir sorun ya da problem vardır.Ana-babanın aile içindeki çocu ğ a karşı olan tutum ve davranışları çocu ğ un fiziksel, bilişsel, psiko-sosyal ve duygusal gelişimini do ğ rudan etkiler. Sıcak, güven veren, destekleyici ve hoşgörülü bir ortamda yetişen çocukların tüm gelişimleri bundan olumsuz etkilenir.

47 Kalıtım ve İ nsan Kalıtım, canlıların sahip oldu ğ u özelikleri oluşturan molekülleri ve bu özelliklerin nasıl nesilden nesille aktarıldı ğ ını inceleyen bilim dalıdır. İ nsanın kalıtsal özelliklerinin bilinmesi, onu tanımada çok önemli ipuçları verecektir.Genetik bilimi, biyolojinin kalıtım ve varyasyonlarla ilgilenen dalıdır. Kalıtım ve insan konusu çok karmaşık bir konudur. Bu konuyu izah etmeden önce belirli kavramların açıklanması yararlı olacaktır. Gen. Kalıtımın işlevsel birimidir. Kromozom. DNA ve protein moleküllerinin birbiri üzerine sarılarak ve yo ğ unlaşarak oluşturdukları genleri taşıyan kalıtım birimidir.

48 Genotip. Bir bireyde bulunan DNA'da depolanan kimyasal bilginin tamamına denir. Fenotip. Genotipin canlının dış görünüşünde ifade edilmesi durumunda, gözlenen özellik. Mitoz bölünme. Vücut hücrelerinde görülen, kromozom sayısının de ğ işmedi ğ i, sonuçta iki hücrenin oluştu ğ u bölünme şekli. Mayoz bölünme. Eşey hücrelerinde görülen, kromozom sayısının yarıya indi ğ i, sonuçta dört hücrenin oluştu ğ u bölünme şekli.

49 DNA (deoksiribolükleik asit). Kalıtsal özelliklerin şifrelendi ğ i nükleik asit molekülü. RNA(ribonükleik asit). DNA üzerindeki şifrenin proteinlere aktarılmasında görev alan mRNA, ribozomların yarısına giren rRNA ve proteinlerin yapı taşı olan aminoasitleri taşıyan tRNA olmak üzere üç de ğ işik yapıda bulunan nükleik asit molekülü.

50 Çok hücreli diploit (2n) canlılar, yaşama tek hücreli, döllenmiş yumurta ya da zigot ile başlar. Zigotun ve zigottan oluşan hücrelerin mitoz bölünmesi, organizmanın gelişimi ve büyümesinin temelidir. Gelişime ek olarak insan davranışlarında da gen etkisi ifade edilebilmektedir. İ nsan davranış bozukluklarından şizofreni ve manik depresif hastalıklar çalışmalara konu olmuştur. İ kiz, normal veya evlatlık olan kişilerle yapılan çalışmalar, manik depresyonun genetik bir bileşene sahip oldu ğ u fikrini desteklemektedir. Yine Down sendromu gibi davranış bozuklu ğ u sergilenen durum do ğ rudan 21. kromozomla ilgilidir.

51 Kalıtımın insan üzerindeki belirleyicili ğ i ile ilgili di ğ er bir boyutuna da " zeka ve kalıtım" oluşturmaktadır: "Zeka üzerinde genetiksel ve çevresel etkilerin sonuçları hakkındaki tartışmalar, sosyal sınıfları oluşmasında ve hatta e ğ itim politikasının hazırlanmasında bile etkili olabilecek sonuçlar do ğ urmuştur. Genetik analizler, zekanın kalıtımsal temeli hakkında bize neler söyler? Bu sorunun yanıtı için ilk önerilen zekanın de ğ erlendirilmesi ve tanınmasıdır. Bir genetik görüşe göre, zeka tek bir fenotip bir özellik midir ve e ğ er böyle ise ölçülebilirmi? Zeka, görülmesi veya ölçülmesi kolay olan a ğ ırlık ya da boy gibi fiziksel bir özellik de ğ ildir. Buna karşın, IQ tesleri Alfred Binet'in 1916'da Amerika'da bu testi tanıtmasından bu yana, zekanın ölçülmesinde kullanılmaktadır. Bazı itirazlara ra ğ men, bu uygulama de ğ işmemiştir. Zekanın do ğ asıyla ilgili tartışmalar, zekanın güvenilir bi şekilde ölçülebilen, do ğ uştan gelen bir özellik olup olmadı ğ ı ve zamanla gelişip gelişemeyece ğ i yönündedir. IQ de ğ erlerinin genetik temeli ve anlamı nedir?

52 Zeka gibi karmaşık bi özellik, albinizm ve hemofilide oldu ğ u gibi fenotipin oluşumuna genotipin öncülük etti ğ i neden-sonuç ilişkisi de ğ ildir. Geneti ğ e dayalı bir özellik olarak genel çevresel etkilerin zeka üzerine etkilerinin sonuçları tek yumurta ikizlerinde çift yumurta ikizlerine göre daha yakın olmalıdır.Bu düşünceyi do ğ rulamanın bir yolu da yaşamın erken dönemlerinde birbirinden ayrılmış ve ayrı ayrı yerlerde yetiştirilmiş olan tek yumurta ikizlerinin çalışmasıdır. Teorik olarak bu durum farklı çevrelerin etkilerinin genel kalıtım etkilerinden ayırt edilmesine olanak sa ğ lamaktadır. Ölçülen ve tanımlanan bir de ğ er olmasına ra ğ men zekanın sahip oldu ğ umuz genler tarafından kısmen etkilenmeyece ğ i veya IQ de ğ erindeki farklılıkların çalışılan popülasyondan farklı bulunamayaca ğ ı söylenemez"


"GEL İ Ş İ M PS İ KOLOJ İ S İ : Bekir ONUR’a (1991) göre, gelişim psikolojisi ‘Bireylerin yaşam boyunca geçirdi ğ i de ğ işimlerin betimlenmesi ve açıklanmasıyla." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları