Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ÖĞRENME ORTAMLARININ OLUŞMASINDA AİLENİN ROLÜ Hazırlayan ve Sunan Habib ÖZCAN Reh. Öğrt. Psk. Danışman.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ÖĞRENME ORTAMLARININ OLUŞMASINDA AİLENİN ROLÜ Hazırlayan ve Sunan Habib ÖZCAN Reh. Öğrt. Psk. Danışman."— Sunum transkripti:

1

2 ÖĞRENME ORTAMLARININ OLUŞMASINDA AİLENİN ROLÜ Hazırlayan ve Sunan Habib ÖZCAN Reh. Öğrt. Psk. Danışman

3 Bugünkü Seminerde; Öğrenme nasıl oluşmaktadır? Öğrenirken Beynimizde neler olmakta? Verimli ders çalışma nedir? Ve bu konularda anne ve babalara öneriler üzerinde durulacaktır.

4 OLUŞMAKTADIR? ÖĞRENME NASIL

5 BİLGİYİ İŞLEME MODELİ

6 DUYUSAL KAYIT  Çevreden gelen uyarıcılar öğrencinin duyu organlarını etkiler ve duyusal kayıt yoluyla sinir sistemine girer.  Bilginin duyusal kayıtta kalış süresi çok kısadır. Ancak kapasitesi sınırsızdır.  Duyusal kayıta gelen bilgi anında işlenmezse çok hızlı bir şekilde kaybolur.

7 DUYUSAL KAYIT  Gelen sınırsız sayıdaki uyarıcıdan sadece dikkat edilen, öğrencinin beklentilerine, amaçlarına uygun olan az sayıdaki uyarıcı seçilerek kısa süreli belleğe gönderilir.

8

9 KISA SÜRELİ BELLEK (İŞLEYEN BELLEK) Dikkat edilen ve algılanan bilgi duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçirilir. Kısa süreli belleğin iki işlevi vardır: 1- Bilgiyi kısa süreli de olsa depolamak 2- Uzun süreli belleğe göndermek ve geri çağırmak. Kısa süreli bellek alan bakımından sınırlıdır.

10 Sonuç olarak kısa süreli belleğe gelen bilgi şunlardan biri ile sonuçlanmaktadır. 1. Zihinsel tekrar yoluyla bir süre hatırda tutularak doğrudan tepki üreticilere gönderilir ve davranış olarak ortaya çıkar. 2. Bilgi, tekrarlanmadığında ya da kodlanmadığında 20 sn içinde tamamen unutulur. 3. Zihinsel tekrar ve kodlama yapılarak uzun süreli belleğe gönderilir.Hatırlanmak üzere saklanır.

11

12 Kısa süreli bellekte tekrar edilerek ya da anlamlandırılarak (kodlanarak) gönderilen bilgiyi sürekli olarak sakladığımız depo, uzun süreli bellektir. UZUN SÜRELİ BELLEK

13 BİLGİNİN KISA SÜRELİ BELLEKTEN UZUN SÜRELİ BELLEĞE GÖNDERİLMESİNDE KULLANILAN SÜREÇLER 1. Tekrar 2. Kodlama

14

15 Yapılan araştırmalarda; İnsan öğrendiği konunun yaklaşık %50’sini 20 dakika sonra %70’ini 1 saatte %80’ini ise 1günde unutur. Öğrenci okuduğunun yaklaşık %20’sini Önce okuyup sonra dinlediğinin % 40’ını Okuduktan sonra dinleyip sonrada yazdığının %70’ini ancak hatırlayabilmektedir.

16 UNUTMAYIN; Beyin gelişiminde ilk 48 ay çok önemlidir. Araştırmacılar ilk yıl deneyiminin bizi tamamiyle değiştirebileceğini söylemektedir.

17

18

19

20 Öğrenilmiş Çaresizlik Hayvanlarla yapılan bir deney; ayrı ayrı kafeslere yerleştirilen köpeklere, kafeslerin ızgara şeklindeki tabanından orta düzeyde elektrik şoku verilmiştir. Köpeklerin kaçma şansı yoktur. Köpekler durumu değişmez olarak kabul ettikten sonra kafesin yarısına şok verilmiş, ardından köpekler çekilerek kafesin şok verilmeyen kısmına getirilmiştir. Kafesin güvenli tarafında şok olmadığını gösteren bir de ışık bulunmaktadır. Ancak köpeğin tekrar kafesin şok verilen tarafına geçip korku içinde büzüldüğü görülmüştür. Bu durum başarısız olmayı öğrenen ve çalışmayı hiç denemeyen bir öğrencinin durumuna benzemektedir.

21 Öğrenilmiş Çaresizlik Köpeğin yeniden canlı bir biçimde şoksuz seçeneği denemeye başlaması ne kadar sürer dersiniz? 30-50 deneme arası

22

23 Öğrenilmiş Çaresizlik Araştırma bulguları öğrenilmiş çaresizliğin insanlardaki etkisinin hayvanlardaki etkisinden daha güçlü olduğunu ortaya koymuştur. Öğrenilmiş çaresizlik sergileyen öğrenciler; “ben aptalım”,”ben başarısızım“, “öyleyse neden uğraşayım” vb. şeklindeki bir düşünceye sahiptirler.

24 Çocuklar, Öğrenme İle Kötü Deneyimler Yaşayınca, Öğrenme Zorlaşıyor

25 Baskı ve Stres Öğrenmeyi Nasıl Etkiler?

26 Ödüller ve Beyin Başarılı öğrenciler; genellikle kendilerini iyi hissederler ve bu, insanların çoğu için yeterli bir ödüldür. Araştırmalar; uygun davranışı göstermeleri istendiğinde çocukların her defasında daha değerli bir ödülü istediğini, bu ödüllerin de uzun süreli bir haz sağlamadığını göstermektedir.(Amabile 1989) Bu tür ödüller içsel güdülenmeye zarar vermektedir.

27

28 Verimli ders çalışma amaç doğrultusunda planlı ve programlı çalışmaktır. Verimli ders çalışmak sadece ders çalışmak için zaman ayırarak diğer etkinlikleri göz ardı etmek değildir. Verimli Ders Çalışma Nedir?

29 BAŞARI ŞANS DEĞİLDİR! PEK ÇOK İNSANIN,DİĞERLERİNİN BOŞA HARCADIĞI ZAMANI KULLANARAK ÖNE GEÇTİĞİNİ GÖRDÜM HENRY FORD BAŞARILI OLMAK İÇİN ETKİLİ ETKİLİ ÇALIŞMAK GEREKİR ÇOK ÇOK ÇALIŞMAK DEĞİL

30 ‘‘HEDEFİ OLMAYAN GEMİYE HİÇBİR RÜZGAR YARDIM EDEMEZ’’ MONTAİGNE

31 Bir Ders Çalışma Proğramı; Derse hazırlıklı gelmeyi, Dersin okulda işlenmesinden sonra evde tekrar edilmesini, Bir sonraki günün derslerine hazırlanmayı ve Haftalık tekrarları ve Sosyal faaliyetleri içermelidir.

32 Öğrencilerin Ders Çalışma Etkinliği; 5 Duyu organını mümkün olduğunca çok kullanacak şekilde ve Birden çok ders çalışma yöntem veya tekniğini ( okuma, yazma, soru çıkarma, özet çıkarma, anlatma vb) kullanmayı içermelidir.

33

34 Öğrenirken… Önce, Gördünüz, Duydunuz, Hissettiniz, Sonra, İstediniz Ve Denediniz Daha Sonra, Deneyerek, Yanılarak, Düzelterek Tekrarla Öğrendiniz Ve daha sonra, isteseniz de unutamazsınız…

35 Anne babalara, çocuğunun ders çalışma alışkanlığının kazanmasında önemli görevler düşmektedir Öncelikle çocuğunuza ders çalışması için evde; ısı, ışık bakımından yeterli, gürültüsüz, çocuğu ders çalışmaya motive edecek uygun bir ortam hazırlayın. Çocuğunuzdan ders çalıştığı sürece, onun dikkatini dağıtacak başka işler yapmasını istemeyin.

36 Çocuğunuzun başarısında önemli etkenlerden bir tanesi de düzenli ve uyumlu bir aile hayatıdır. Çocuğunuzun düzenli yemek yemesine ve uykusunu almasına özen gösterin. Çocuklarınıza sürekli ders çalışmaları için baskı yapmayın. Çocuklarınızı resim, müzik ve spor gibi diğer sosyal faaliyetlere de yönlendirin. Çocuğunuz derslerle ilgili bir şey sorduğunda onu iyi dinleyin ve alaycı, aşağılayıcı, hor görücü olmadan yumuşak bir ses tonu ile cevap verin.

37 MÜZİK DİNLEME MÜZİK DİNLEME  Öğrenciler arasında yaygın bir ifade ders çalışırken müzik dinlemenin ders çalışmalarına engel olmadığını tam tersine daha da kolaylaştırdığını söylerler.  GERÇEK maalesef böyle değil araştırmalar aynı anda beyin birden fazla uyarıcıya açık olabilir,ancak dikkatini ancak bir noktaya odaklayabilir.  O halde insan o anda ya ders çalışıyordur yada müzik dinliyordur. DERS ÇALIŞIRKEN YAPILAN YANLIŞLIKLAR

38 TELEVİZYON * Hem ders çalışıp hem de televizyon seyretmek mümkün değildir. * Televizyon odasına girinceye kadar veya televizyon düğmesine basıncaya kadar kontrol sizin elinizde daha sonra kontrol televizyonun eline geçer. * Bu yüzden ders çalışma esnasında çocuklarımızı televizyondan uzak tutmak gerekir. * Televizyonda mutlaka izlemek istenilen bir program varsa günlük programımız içerisine alabiliriz.

39 ÇOCUĞUNUZUN SINIRLARINI ZORLMAYIN Kendi özlemlerinizle çocuğunuzun sınırları arasında gerçekçi bir denge kurun. Çocuğunuzun sınırlarını anlayabilmek için kullanabileceğiniz ölçüt; çocuğunuzun okul hayatında ve okul dışı faaliyetlerinde göstermiş olduğu başarı düzeyidir. Çocuğunuzun sınıfında ders başarısı açısından başarılı, girişken ve liderlik özelliği olan,belirli bir derste ve faaliyet alanındaki başarısı; öğretmen veya çevresindekilerin taktirini kazanan biriyse ne mutlu size!... Eğer çocuğunuz sınıflarını ancak geçebildiyse, sınıfın geçerken çeşitli yardımlara ihtiyaç duyduysa, öğretmenleri kendisini “biliyor ama bildiğini ortaya koyamıyor” veya “çalışsa yapar ancak çalışmıyor” diye değerlendiriyorsa, okul dışı hayatında dikkat çekici bir özel başarı göstermediyse, çocuğunuzun uyumlu bir insan olması ve meslek hayatında başarı göstermesi yine de mümkündür. Ancak okul veya üniversite seçiminde beklentilerinizi çok yüksek tutmamanızda yarar vardır.

40 Ders çalışmak ve sınav kazanmak uğruna çocuğunuzla olan yakınlığınızı tehlikeye atmayın. Eğer çocuğunuz ile ilişkiniz genel olarak iyi ve yumuşak ise ölçülü miktarda “çalış” uyarısı ve çalışma şartlarının hazır edilmesi sıkıcı gelse de çocuğunuza sorumluluğunu hatırlatacaktır. Ancak çocuğunuz ile aranızdaki ilişki sık sık sertleşiyorsa o zaman “çalış” uyarısı aranızdaki gerginliğin dozunu arttıracaktır. Bu anlatılanlardan “çalış” demeyin anlamını çıkarmayın.Çocuğunuzun başarısı için maddi- manevi fedakarlık yaptığınız ve gayret gösterdiğiniz doğrudur. Bunun karşılığını beklemek son derece doğaldır. Ancak çocuğunuzun elinden geleni yaptığına inanın.

41 Eğer siz kitap okuyan, kendini yetiştirmeye çalışan biriyseniz büyük bir ihtimalle çocuğunuzun başarısızlığı geçicidir. Siz okumak için elinize gazete dışında başka bir şey almıyorsanız, sofranızda sadece artan fiyatlar, alınan ve satılanlar, kazanılan ve kazanılamayan paralar konuşuyorsa o zaman o da “başarı” konusunda sizi örnek almış demektir.

42 Çocuklarınıza kıyas getirmeyin, sürekli başkaları ile kıyaslanan çocuk kendine güvensiz ve gelişmeye kapalı çocuktur. Onlara olumsuz eleştiriler getirirseniz bir süre sonra olumsuz davranışları kendilerine bir görev bileceklerdir. Çünkü yetişkin her zaman doğru söyler ve hata yapmaz ilkesini kabullenmiştir. Yapıcı ve teşvik edici her söz, onlara bir adım daha ileri gitmelerini sağlayacak sizin güveninizden emin olacaklardır.

43 KENDİNİ DOĞRULAYAN KEHANET Bir grup psikolog çeşitli okullarda ders yılı başında sınıflarda zeka testi uygular ve bir süre sonra öğretmene her sınıftan 4 öğrencinin üstün zekalı olduğunu ancak bunu öğrencilerine aktarmamasını söyler. Gerçekte öğretmene isimleri bildirilen çocuklar üstün zekalı olmayıp isimleri kurayla saptanmış olan çocuklardır. Ders yılı sonunda bu çocukların başarılarının yükseldiği görülmüştür.(Rosenthal)

44 Bu Araştırmadan Çıkarılması Gereken Sonuç Çocuklarımıza ne söylersek öyle olma ihtimallerini arttırdığımızdır. Çocuklarımıza; tembel, geri zekalı, dağınık, sorumsuz, yaramaz, dikkatsiz, aptal vb. gibi sıfatlarla yaklaştığımız taktirde çocuğumuzun öyle olma ihtimalini kolaylaştırırız. Yani olumsuz benlik imajını pekiştirirsiniz. Peki çocuğunuza iyi sıfatlarla yaklaşırsanız iyi olmaz mı? “paşa dersem paşa olur” mu? Ne yazık ki gerçek böyle değildir. Çünkü olumsuz sıfatlarla yaklaştığınız zaman ortada daima bir sebep vardır. Az çok ortada bir sebep yokken olumlu benlik imajını geliştirmemiz mümkün değildir. Bu konuda temel ilke esas olarak çocuğu değil davranışı övmektir. Genel olarak eğitimde; yeni bir davranış kazandırmak istiyorsak temel ilke yanlışların görülmesi ve düzeltilmesi değil doğruların yakalanmasıdır.

45 Çocuğun Sesi Benim modelim sizsiniz. Yarın, nelerden yakınacak, Yapmamı istemeyecekseniz; Bugün Onları siz de yapmayın. Yemek seçmem ve Beslenme alışkanlığım gibi Bir çok huyumdan Bugün yakınıyorsanız, Bana bunları sizin kazandırdığınızı Unutmayın. Çünkü Benim her gün özdeşleştiğim bir “MODEL” olduğunuzu Biliyor musunuz

46 SON SÖZ; SİZİN ÇOCUĞUNUZ OLARAK DOĞMAK ONLARIN ELİNDE DEĞİLDİ, ANCAK SEÇME HAKLARI OLSAYDI, SİZDEN BAŞKA KİMSENİN ÇOCUĞU OLMAK İSTEMEZLERDİ...


"ÖĞRENME ORTAMLARININ OLUŞMASINDA AİLENİN ROLÜ Hazırlayan ve Sunan Habib ÖZCAN Reh. Öğrt. Psk. Danışman." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları