Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI"— Sunum transkripti:

1 CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
MİLLİ PİYANGO ANADOLU LİSESİ Emin YÜCEL Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni YÜCEL

2 Aşk imiş her ne var âlemde. İlm bir kıyl ü kâl imiş ancak. Fuzûlî

3 CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK
EDEBİYATININ OLUŞUMU CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE EDEBİYATI-MIZI ETKİLEYEN SOSYAL, SİYASİ, KÜLTÜREL, EKONOMİK ve COĞRAFİ OLAYLAR : Atatürk ilke ve İnkılâpları - Latin alfabesinin kabulü - Saat, takvim, ölçü ve kıyafetlerde Batı’a uyma - Medreselerin kaldırılması - Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması - Öğretimin birleştirilmesi II. Dünya Savaşı

4 Çok partili hayata geçiş
Birleşmiş Milletlere üyelik Nato’ya üyelik 1960 İhtilali ve anayasası Kıbrıs Barış Harekâtı 1970 – arası gençlik hareketleri ve olayları 1980 askeri müdahalesi ve anayasası Serbest piyasa ekonomisine geçiş Sovyetler Birliğinin çöküşü Ortak Pazara üyelik İlköğretimden üniversiteye kadar pek çok eğitim kurumunun açılması Özel tv kanallarının kurulması

5 SOSYAL, SİYASİ, KÜLTÜREL ve EKONOMİK YÖNDEN
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞTU- ĞU ZEMİN : Cumhuriyet kurumlarının sağlamlaştırılmaya çalışıldığı bir zemin Atatürk ilke ve inkılâplarının yerleştirilmeye çalışıldığı bir zemin Ekonomik bağımsızlığın ilke edinildiği, kalkınma çalış-malarının hızlandırıldığı bir zemin Batı’dan gelen edebi türlerde başarılı ürünlerin verilme-ye çalışıldığı bir zemin Demokrasiye işlerlik kazandırılmaya çalışılan bir zemin Anadolu’nun kalkındırılmasının hedeflendiği bir zemin Milli kimliğin, vatanı sevmenin önemli olduğu bir zemin

6 Halkın duyuş ve düşünüşünün önemsendiği bir ze-min
Hukukun üstünlüğüne saygı duyulmasının sağlan-maya çalışıldığı bir zemin

7 Konuşma ve yazı dilinin birbirine yaklaş-tırılması
CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATININ DİL ve ZEVK ANLAYIŞI : Konuşma ve yazı dilinin birbirine yaklaş-tırılması Yalın bir dil kullanılması Süsten, özentiden kaçış Anadolu ruhunun önemsenmesi Batı’dan gelen sezgicilik, varoluşçuluk ve gerçeküstücülük akımlarının yansıması

8 SEZGİCİLİK ( Entüitionizm )
CUMHURİYET DÖNEMİ SANATÇILARI- MIZI ETKİLEYEN BATI AKIMLARI SEZGİCİLİK ( Entüitionizm ) Soyut düşünmede, akıl ve zihin karşısında sezgiye hem öncelik hem de üstünlük tanıyan felsefe akı-mıdır. Henri Bergson, akımın kurucusu olduğu için sezgici- lik felsefe tarihinde “ Bergsonculuk “ olarak adlan-dırılır. Rasyonalist ( akılcı ) görüşe tepki olarak ortaya çı-kar, sezgiye önem verir.

9 Bu akıma göre bilginin kaynağı ve temeli sezgidir
Bu akıma göre bilginin kaynağı ve temeli sezgidir. Felsefi anlamda sezgi, bir tür açılma, doğrudan doğ- ruya keşfedebilme, dolaysız, aracısız, birdenbire kav- ranılmadır. Sadece felsefecilerin ve sanatçıların oluşturdukların- dan değil, mistik deneyimlerden de faydalanmayı ön- görür. Edebiyatımıza Cumhuriyet döneminde giren bu akım Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl Kısakürek ve Asaf Halet Çelebi gibi şairlerimizi etkilemiştir. Henri Bergson :

10 SÜRREALİZM ( Gerçeküstücülük )
20. yüzyıl başlarında Fransa’da doğan, bunalım ede-biyatı olan dadaizmden bazı etkiler taşıyan ancak da- ha çok aklın kontrolünden kaçan bilinç dışını, tesa-düfe bağlı ruh durumlarını, düzensiz hayalleri, sayık-lamaları, rüyaları sanata aktarma amacını güden bir akımdır. Kurucusu, Fransız şair Andre Breton’dur. ( ) Breton, 1924 yılında Gerçeküstücülüğün Manifestosu adlı kitabıyla akımın bildirisini açıklamıştır. Bilinçaltının sanata uygulanmasında Sigmund Freud’ un derinleştirdiği bilinçaltı araştırmalarından faydala- nılmıştır.

11 Psikanalize dayanan sürrealizmde, insan istekleri, hiçbir yasaklama ve ayıplamaya maruz kalmadan ger- çek yüzünü rüyada ortaya çıkarır. İnsanın gerçek kim-liğini tanıyabilmek için bilinçaltına gizlediği duygula-rın açığa çıkarılması gerekir. Bu yüzden akıl ve man-tık değersiz görülmüş, düş gücüne, bilinçaltına önem verilmiştir. Hipnotizma seanslarına, rüyalara önem verilmiştir. Ruhsal otomatizm ( düşünmeksizin yazma ) den, soru-cevap oyunundan faydalanılmıştır. İç akışı engellediği için noktalama işaretlerine karşı çıkılmıştır. Şiire kaynak olarak; rüyayı, bunalımları ve sayıklama-ları almışlardır.

12 Düşünmeden, duraksamadan akıllarına ne gelirse yazmayı yöntem kabul etmişlerdir.
Dünyayı, toplumu ve olayları mizahî bir üslûpla anlatmışlardır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra yerini egzistansiyalizm ( varoluşçuluk ) e bırakmıştır. Türk edebiyatında Garipçiler’i ve II. Yeni şairlerini etkilemiştir.

13 VAROLUŞÇULUK ( EGZİSTANSİYALİZM )
Alman filozof Martin Heidegger ( Haydeger ) tarafın-dan oluşturulmuş; Danimarkalı Filozof Kierkegaard ( Kirkigard ) tarafından temeli atılmış; Fransız Jean Paul Sartre ( Jan Pol Sartr ) tarafından edebiyata uy-gulanmış bir akımdır. II. Dünya Savaşı yıllarında gelişmiş ve bir bunalım edebiyatı oluşturmuştur. Akımın temeli Descartes’ın “ Düşünüyorum, öyleyse varım. “ felsefesine dayanır. “Kendini tanı, seçimini yap, sorumluluğunu üstlen.” biçiminde ifade edilir. Akıma göre “ varoluş “, “ öz “den önce gelir. İnsan önce dünyaya gelir, daha sonra özünü ve bilincini meydana getirir.

14 Seçim yapmakta hür olan insanlar, kendi özlerini oluştururlar.
İnsan, her işinden kendisi sorumludur, sorumlulu-ğunu başkasına yükleyemediği için bu durum insan-da bunalım oluşturmaktadır. Yazar çağına katılmalı ve yaptığı seçim ile yaşadığı topluma ve zamana yön vermelidir. Eserlerde karakter yoktur. Albert Camus, Simone de Beavoir ( Bovuar ) , Andre Malraux ( Malro ) diğer sanatçılarıdır. Cumhuriyet döneminde edebiyatımıza giren bu akım-dan Edip Cansever ve Yusuf Atılgan etkilenmiştir.

15 CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
ÖĞRETİCİ METİNLER Sade, halkın anlayabileceği, konuşma diline ya- kın bir dil kullanılmıştır. Türk dilinin kuralları, Türkçe kelimeler, halkın kullandığı kelime grupları hakimdir. Duru, açık, yalın, süssüz bir anlatım benimsen-miştir. Anadolu, Anadolu’ya yönelme, Batılılaşma, kal-kınma ve milli konular işlenmiştir. Bilgi verme amacı vardır.

16 MOTİF: Bir metni meydana getiren anlam birlikle- rini en kısa şekilde ifade edebilecek kelime veya cümlelerdir.

17 NURULLAH ATAÇ ( 1898 – 1957 ) Türk edebiyatında modern anlamda dene-
me türünde örnekler veren ilk yazardır. Çeviri, deneme ve öznel eleştirileriyle Cum- huriyet dönemine damgasını vurmuştur. Özellikle deneme ve eleştiri türünde usta bir isimdir. Edebiyatımızda eleştiri türünün gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. 1940’tan sonraki yazılarında Türkçeyi özleş- tirme çabası öne çıkar. Devrik cümleye dayalı bir anlatımı benimse- miş, devrik cümlenin yazı dilinde yaygınlaş-masında önemli rol oynamıştır.

18 ESERLERİ: Deneme – Eleştiri : Günlük :
Günlerin Getirdiği Günce ( II Cilt ) Karalama Defteri Sözden Söze Ararken Diyelim Söz Arasında Okuruma Mektuplar Prospero ile Caliban Dergilerde

19 SUUT KEMAL YETKİN ( – 1980 ) Edebiyat profesörüdür. Sanat, estetik, resim ve felsefe alanlarında eser- ler vermiştir. Düşüncelerini açık ve yalın bir anlatımla kaleme almıştır. Edebiyatın türlü konuları üzerinde özlü düşünce-lerini kaleme alan deneme türünün en başarılı temsilcilerinden olmuştur yılları ara-sında Ankara Üniversitesi Rektörlüğünde bulun-muştur.

20 Şiir Üzerine Düşünceler -- deneme Günlerin Götürdüğü ------- deneme
DENEMELERİ Şiir Üzerine Düşünceler -- deneme Günlerin Götürdüğü deneme Yokuşa Doğru deneme Düşün Payı deneme Edebiyat Konuşmaları deneme Edebiyat Üzerine deneme Denemeler deneme Yarına İnanmak Yazılanı Yaşama Canım kitap Estetik Metafizik

21 MEHMET KAPLAN ( – ) Eskişehir Sivrihisar’da doğmuştur. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Ede-biyatı Bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebi-yat Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı asistanı, 1939′da lisans, 1942’ de doktora, 1943’de doçent, 1952’de profesör oldu. Kaplan’ın ilk yazıları 1930’ların sonunda Gençlik, İn-kılapçı Gençlik dergilerinde göründü arasında İstanbul dergisinde yayınlanan inceleme, eleştiri ve deneme yazılarıyla tanındı. 1947’den sonra Hareket, Şadırvan, İstanbul, çağrı, Hisar, Türk Edebiyatı gibi dergilerde yazdı.

22 Tanzimat’tan sonraki edebiyatımız İle Türk halk edebiyatımızın çok çeşitli konu ve şahısları üzerinde araştırma ve İnceleme yapmış, tahlil ve tenkitleri ile tanınmıştır. Türk kültürünü oluşturan ana eserler üzerinde durarak manevi değerlerimizi tespite çalış-mıştır. Önceleri incelemelerini metnin anlatım biçimine da-yandırırken; daha sonraki yıllarda sanatçının kişiliği, biyografisi, psikolojisi gibi öznel etkenlerle metin arasında bağlantılar kuran bir yaklaşımla edebiyat tarihine yöneldi. Kaplan’ın yabancı dilleri: Fransızca, İngilizce, Al-manca’dır.

23 A. İlmî Araştırmalar: 1. Tevfik Fikret ve Şiirleri 2
A. İlmî Araştırmalar: 1. Tevfik Fikret ve Şiirleri 2. Namık Kemal, Hayatı ve Eserleri 3. Şiir Tahlilleri I (Akif Paşa’dan Yahya Kemal’e) 4. Tanpınar’ın Şiir Dünyası 5. Şiir Tahlilleri II (Cumhuriyet Devri Türk Şiiri), 6. Hikâye Tahlilleri 7. Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar I 8. Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar II 9. Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar III: Tip Tahlilleri B. Denemeler, İncelemeler, Mektuplar 1. Nesillerin Ruhu 2. Büyük Türkiye Rüyası 3. Edebiyatımızın İçinden

24 4. Türk Milletinin Kültürel Değerleri 5. Oğuz Kağan Destanı 6
4. Türk Milletinin Kültürel Değerleri 5. Oğuz Kağan Destanı 6. Kültür ve Dil

25 PEYAMİ SAFA ( 1889 – 1961 ) Psikolojik roman türünün edebiyatımızdaki
usta ismidir. ( Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Bir Te-reddüdün Romanı ) Roman tekniği oldukça gelişmiştir. Eserlerinde doğu-batı sentezi, ahlak çöküntü- leri, genç psikolojisi, toplum sorunlarını derin-lemesine işlemiştir. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ( edebiyatımızda psikolojik romanın zirvesi ) hasta bir gencin psiko-lojisini anlattığı otobiyografik romanıdır. Çıkardığı Yirminci Asır adlı gazetede Asrın Hikayeleri başlığı altında yazdığı hikayelerle adını duyurdu.

26 Sanat kaygısıyla yazdığı eserlerinde Peya-mi Safa, ekonomik sebeplerle yazdıklarında ise Server Bedii takma adını kullanmıştır. (Cingöz Recai adlı polisiye romanlar yazmıştır. ) Sözde Kızlar’da bir toplum yarasını deşmiş, Mahşer’de I. Dünya Savaşı’nın ahlâk çökün-tülerini incelemiş, Fatih-Harbiye’de Doğu ve Batı arasında bocalayışları ele almış, Bir Tereddüdün Romanı’nda I. Dünya Savaşı sonrası ahlâk zayıflığını, bezginlik ve çökün-tüyü sebep ve sonuçlara bağlamış, Matma-zel Noraliya’nın Koltuğu’nda evren ve varlık muammalarını çözmeye koyulmuştur.

27 ROMANLARI Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Fatih-Harbiye Mahşer Sözde Kızlar Şimşek Bir Tereddüdün Romanı Matmazel Noraliya’nın Koltuğu Bir Akşamdı Yalnızız Canan Biz İnsanlar Cumbadan Rumbaya

28 Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü İNCELEME – DENEME: HİKÂYE: -Hikâyeler Eğitim-Gençlik-Üniversite Türk İnkılabına Bakışlar Doğu-Batı Sentezi Yazarlar-Sanatçılar-Meşhurlar 20. Asır-Avrupa ve Biz Sosyalizm-Marksizm-Komünizm Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca Din-İnkılap-İrtica

29 CUMHURİYET DÖNEMİ COŞKU ve HEYE-CANI DİLE GETİREN METİNLER
Şiirlerde kullanılan dil son derece sadedir. Şiirde aruz vezni yerine hece vezni yaygınlaş-mıştır. Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı aruzla şiir yazmaya devam etmiştir. Halk şiiri geleneği, Cumhuriyet dönemi şiiri için en önemli kaynak olmuştur. Şiirlerde hamasî ( destansı / cesurca ) söyle-yişler dikkati çeker.

30 Nutuk havası taşıyan didaktik şiirler de yazıl-mıştır.
Gurbet teması şiirlerde sıkça işlenmiştir. Millet sevgisi, yurdu tanıtma ve yüceltme coş-kusu şiirlerde önemli yer tutar. Anadolu insanını ve Anadolu’yu anlatan şiirler yazılmıştır. Beş Hececilerin izinden giden Kemalettin Ka-mu, Behçet Kemal, Ahmet Kutsi, Ömer Bedret-tin gibi şairler duygusal bir anlatımla Anadolu’ yu anlatmış, övmüşlerdir. Anadolu’ya yönelme ülkü durumundadır, ancak çoğu şair Anadolu’ya dıştan bakmıştır.

31 Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Fazıl Hüsnü, Cahit Külebi gibi şairler Anadolu’yu gerçekçi biçimde
anlatmıştır. Şiirde biçim ve içerik açılarından büyük değişik-likler olmuş, çeşitli şiir toplulukları ortaya çık-mıştır. 1940’tan sonra serbest şiir yaygınlaşmıştır.

32 CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ŞİİRİ
A – ARASI TÜRK ŞİİRİ 1 - Memleket Edebiyatı ( Beş Hececiler ) 2 - Mistik – Ruhçu Anlayış 3 - Yedi Meşaleciler 4 - Öz ( Saf ) Şiirciler B ARASI TÜRK ŞİİRİ 5 – Serbest Nazım Toplumcu Şiir ( 1920 – 1960 ) 6 - I. Yeni Hareketi ( Garipçiler ) 7 - Garip Dışında Yeniliği Sürdüren Şiir 8 - Toplumcu Gerçekçiler 9 - Hisarcılar

33 11 - II. Yeni Hareketi ( İkinci Yeniciler )
10 - Maviciler 11 - II. Yeni Hareketi ( İkinci Yeniciler ) 12 - Bağımsızlar a- Hece vezni ile şiir yazanlar b- Serbest şiir yazanlar C – ARASI TÜRK ŞİİRİ 13 – II. Yeni Sonrası Toplumcu Şiir D SONRASI TÜRK ŞİİRİ E - CUMHURİYET DÖNEMİNDE HALK ŞİİRİ

34 CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ
1 - Cumhuriyetin ilk yıllarında ölen bazı sanatçılar dışında Milli Edebiyatçılar, Beş Hececiler ve Bağımsızlar olarak ele aldığımız şair ve yazar-lar sanat hayatlarına Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında da devam etmişlerdir. ’ten 1940’a kadar devam eden dönemde Kurtuluş Savaşı’nın yarattığı birliğin, yapılan inkılâplar ve reformların etkisiyle sanatçılar “ memleket edebiyatı” anlayışıyla Anadolu’ya yönelir. (Ahmet Kutsi Tecer, Halide Nusret Zorlutuna, Ömer Bedrettin Uşaklı, Kemalettin Kamu, Necmettin Halil Onan….)

35 3 - Anadolu’ya yönelme hareketinin bir uzantısı olan “memleket edebiyatı” anlayışının temelleri Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul tara-fından atılmıştır. Kurtuluş Savaşı başlı başına bir konu olarak sıkça işlenmiştir. Kurtuluş Savaşını konu edi-nen başlıca romanlar : Ateşten Gömlek …… H. Edip Adıvar Vurun Kahpeye ……. H. Edip Adıvar Yaban ……………… Y. Kadri Karaosmanoğlu Yorgun Savaşçı ……. Kemal Tahir Küçük Ağa …………. Tarık Buğra

36 6 - Konuşma dili ile yazı dili arasındaki kopukluk giderilmiştir.
4 - Özellikle 1930’lu ve 1940’lı yıllarda yeni akım-lar ve topluluklar oluşmuştur: Yedi Meşaleciler, Birinci Yeniciler (Garipçiler), Maviciler, İkinci Yeniciler, Toplumsal Gerçekçiler, Hisarcılar… 5 - Milli Edebiyat döneminde başlayan dilde milli-leşme hareketi başarıya ulaşmış, bu dönem eserlerinde genel olarak açık ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. 6 - Konuşma dili ile yazı dili arasındaki kopukluk giderilmiştir. 7 - Anadolu, doğal güzellikleri, insanı, sosyal ha- yatı ve folkloruyla edebi eserlere yansımış, Türk tarihi ve Atatürk’le ilgili konular ağırlık ka-zanmış, 1940’lı yıllardan sonra ise bireysel duygu ve sorunlar da ele alınmıştır.

37 8 - Dünyaya açılma ve çağdaşlaşma çabaları ede-
edebiyatı da etkilemiş; dünya edebiyatı daha yakından takip edilmiştir. 9 - Dünya edebiyatıyla kurulan bağlar sonucunda; toplumsal gerçekçilik, varoluşçuluk, dışavurum- culuk, gerçeküstücülük, gelecekçilik gibi akım- ların etkisinde ürünler verilmiştir. 10 - İlk yıllarda genellikle Halk edebiyatı nazım şe- killeri ve hece ölçüsü kullanılmış; 1940’lı yıl- lardan sonra ise serbest şiir yaygınlaşmış, aruzu sürdürenler oldukça azalmıştır. 11 - Roman ve hikayelerde toplumsal ve kültürel farklılıklar, ülke ve toplum sorunları, Kurtuluş Savaşı, eski-yeni çatışması, köy ve kasaba insanın çelişkileri, tarihi konular, yanlış Batı- lılaşma konuları ağırlıkla işlenmiştir.

38 12 - Tiyatro, yeni Cumhuriyetin ilkelerini halka ak-
tarmada bir araç olarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır; çocuk tiyatrosu çalışmaları yapıl- mış, kadınlar sahnede daha çok yer almaya başlamış, Devlet Konservatuarı açılmıştır. 13 - Deneme, eleştiri, edebiyat tarihi alanlarında Cumhuriyet döneminde büyük ilerlemeler kay- dedilir, önemli eserler verilir. 14 -Yeni kurulan devleti ve yapılan inkılâpları hal- ka tanıtmak ve benimsetmek görevi bu dönem sanatçılarına düşmüştür. 15 - Düz yazı türlerinde büyük bir atılım gerçek- leşmiş, gerçekçi bir anlayış güdülmüştür. 16 - Psikoloji ve psikiyatri alanında yapılan ilmî çalışmalardan faydalanılmıştır.

39 17 - I. ve II. Dünya Savaşı arasında Batı dünya- sında ortaya çıkan bireyin bunalımını esas alan edebi hareketlerden faydalanılmıştır Toplumun her kesiminden yazarlar çıkmış, yerli bir edebiyat başlamıştır Özellikle hikâye ve roman türlerinde toplum- sal gerçekçilik anlayışı hakim olmuş, edebi- yatta gerçekçi bir anlayış öne çıkmıştır Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında yıllar içinde, memleket edebiyatı zevkiyle Batı’dan gelen anlatma biçimleri birleşmiş, milleti oluş- turan değerler farklı yönleriyle edebî eserler- de ele alınmış, millî kimlik ve millî değerler çevresinde edebiyat, Batı düşüncesindeki ge- lişmelere göre yeni görünümler kazanmıştır.

40 MEMLEKET EDEBİYATI ( Memleketçi Anlayış )
Memleket edebiyatı ilk örneklerini II. Meşruti-yet’ten sonra vermeye başlamıştır. Bu edebiyatın kaynakları başlangıçta Ziya Gö-kalp ve Mehmet Emin Yurdakuldur. Memleket konuları işlenmiştir. Şiirde halk şiiri şekilleri kullanılmış, vezin ola-rak hece vezni tercih edilmiştir. Dil son derece sadedir. Halkın kullandığı keli-melere, mahalli söyleyişlere eserlerde yer ve-rilmiştir. Bu anlayış şiirleri didaktik ağırlıklı şiirlerdir. Şi-irlerde lirizm de oldukça fazladır.

41 Şiirde geçmişin kahramanlıkları övülmüş, vata-nın kurtarılmasından sonra şiirlerde “ gurur “ te-masına yer verilmiştir. Faruk Nafiz Çamlıbel’in “ Sanat “ şiiri memleket edebiyatının bildirisi niteliğindedir. Bu anlayışın öncüsü Faruk Nafiz Çamlıbel’dir. Ahmet Kutsi Tecer, Halide Nusret Zorlutuna, Zeki Ömer Defne, Ömer Bedrettin Uşaklı, Cey-hun Atıf Kansu, Behçet Kemal Çağlar, Arif Nihat Asya, Yusuf Ziya Ortaç, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon, Enis Behiç Koryürek, Na-zım Hikmet, Sabahattin Ali, Reşat Nuri Günte-kin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi gibi sa-natçılar memleketçi anlayışa uygun eserler ver-mişlerdir.

42 MİSTİK EDEBİYAT ANLAYIŞI
Bu dönemde bazı yazar ve şairler önüne gelen her şeyi yıkan “materyalist, pozitivist” fikirlere ve edebiyat anlayışına karşı çıkmışlardır. Buna karşılık “manevi değerleri, tasavvufu ve ruhçuluğu” ön plana çıkaran eserler yazmışlar-dır. Bu dönemden itibaren “ruhçu- maddeci müca-delesi” edebiyata girmiştir. Bu anlayış, yazarların, insanların gördüklerinin dışında görünmeyen iç alemleri, bireysel duygu-ları anlatmak ihtiyacından doğmuştur.

43 Mistik anlayışı savunan şairler, Bergson felsefe-sinden ( SEZGİCİLİK ) etkilenmişlerdir.
Necip Fazıl Kısakürek, Asaf Halet Çelebi, Sezai Karakoç ve Peyami Safa bu tarz edebiyatın gü-zel örneklerini vermişlerdir.

44 CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYA- TINDA ANLAYIŞLAR, TOPLULUKLAR
1- ÖZ ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR: Her türlü ideolojiden uzak olarak sadece saf şiiri sürdüren ( özellikle arasın-da) şairlerin oluşturduğu bir kuşaktır. Sanat sanat içindir, anlayışına bağlıdırlar. Şiirde iç ahenk çok önemlidir. Şiir ritim sa-natı olarak değerlendirilir. Fransız sembolist şairlerin ( Paul Verlaine, Paul Valery, Baudelaire, Mallarme ) dili her şeyden üstün tutan görüşünden ve Divan şi-irinin şekilci yapısından oldukça etkilenmiş-lerdir.

45 Bu kuşak üzerinde önceki dönemlerin saf şiir savunucuları Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in ciddi anlamda etkisi vardır. Şairler, şiirlerinde şiire has düş ile ilgili bir alemi anlatırlar. İmgelerle dilde rüya alemi kurulur. İşlenen temalar, sıradan okuyucunun anla-yamayacağı kapalılıktadır. İç ahengi ( mûsiki ) sağlamak için söz sa-natlarından, kafiye, redif ve ses benzerlik-lerinden faydalanılır. Temalarda bireysellik belirgindir. Şiirde şekle, şekil güzelliğine, özgün ve ya-ratıcı imgeye önem vermişlerdir.

46 Günlük dilden farklı bir şiir dili kurmuşlardır.
Simgelerle yüklü kapalı bir şiir dilleri vardır. Bireyin iç dünyası, insan duygularının sonsuz-luğu, yalnızlık, aşk, çocukluk özlemi, ölüm gibi insanın evrensel duygularını anlatırlar. Milli Edebiyat Dönemindeki şiir hareketleri ve faaliyetleri bu dönemin şiirini oluşturmuştur. Gelenekle moderni birleştirmeyi, hece vez-nini modern şiirle bütünleştirmeyi başarmış-lardır. Daha çok hece vezni ve serbest na-zım kullanılmıştır. Şiirlerin yapısında mükemmellik anlayışı ön plândadır. ( İyi ve güzel şiir )

47 Aruzun yanında ( Yahya Kemal Beyatlı, Ah-met Haşim ) hece vezni de ( Necip Fazıl Kı-sakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar , Cahit Sıt-kı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas ) başarıy-la kullanılmıştır. Öz şiir anlayışını devam ettiren şairler daha çok Batı edebiyatındaki gizemcilik ( misti- sizm ) akımından etkilenmişlerdir. Necip Fazıl Kısakürek, Yahya Kemal Beyat- lı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Haşim, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas gibi şairler, bu şiir anlayışına uygun şiirler yazmışlardır.

48 NECiP FAZIL KISAKÜREK (1905 - 1983)
Din, tasavvuf, politika, ekonomi, hikâye, roman, ti-yatro, şiir gibi birçok alanda eserler vermiştir. Daha çok şiirleri ve tiyatrolarıyla ün kazanmıştır. Büyük Doğu ve Ağaç dergilerini çıkarmıştır. İlk dönem şiirlerinde ferdi ıstırapları ve aşkı dile ge-tiren şair; daha sonra insan, kâinat, madde-ruh problemlerini, iç çatışmalarını, tutku ve duygularını felsefi görüşlerini , mistik İslâmî değerleri dile getir-miştir. Modern Türk şiirinin mistik şairi olan N. Fazıl, ma-teryalist şiirin karşısına tasavvuf düşüncesinden aldığı İslâmî değerleri işleyen şiirleriyle çıkmıştır. Esrarlı iç âlemini, felsefî görüşlerini, İslâmî değerleri sağ- lam bir teknikle, etkileyici bir anlatımla ifade eder. Tasavvuf düşüncesini Fransız sembolizminin ve Halk şiirinin ölçüleri içinde ele alır. Fransız sembolistlerinden etkilenen şair, soyutu, “ metafizik ürpertiyi” anlatmakta çok başarılıdır.

49 Bütün şiirlerini hece vezniyle yazmıştır
Bütün şiirlerini hece vezniyle yazmıştır. Hece şiirini ölçüleri aşan bir kudretle geliştirmiş, yepyeni ve garip ürperişler dolu bir şiir üslûbu oluşturmuştur. Bu yönüyle Cahit Sıtkı ve Ahmet Muhip Dıranas gibi şairleri etkilemiştir. N. Fazıl, kendisine, insanlara ve tabiata felsefi gözlerle bakan ve bir işkence halindeki aşk, azap, şüphe ve susamışlık duygularını anlatan içe dönük, mistik bir şairdir. N. Fazıl’a göre şiiri meydana getiren başlıca iki iç unsur vardır: His ve fikir. Şiir, bu iki unsurun esrarlı bir şekilde birleşmesinden doğar. Fakat teker teker bunların hiç birisi değildir; bir terkiptir. Şaire göre, şiirin dış yapısı mananın iskeletidir. Be-denin iskeleti örtmesi gibi, şekil de mana tarafından örtülmeli, görünmemelidir. Şekil ve ana unsurları olan vezin ve kâfiye şiirde zaruridir. Ancak bunlar mananın önüne geçmemelidir. “Kaldırımlar” şiiriyle geniş bir kesim tarafından ta-nınmış ve sevilmiştir.

50 “ Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış
Şiirlerini Çile başlığı altında bir kitapta toplamış ve bu kitapta şiir anlayışını düzyazı olarak an-latmıştır. “ Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.” mısralarında belirttiği gibi şiir, varlığı çeviren sırların ve güzelliklerin yolundan giderek Allah’ı, yani mutlak hakikati arama işidir. ESERLERİ: Şiir: Çile ( Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Son- suzluk Kervanı ) Oyun: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Sabırtaşı, Para, Nam-ı Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Yunus Emre, Ulu Hakan Abdülhamit Han, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli Adam, Kanlı Sarık, Mukaddes Emanet

51 Hikâye: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil, Ruh Burkun- tusundan Hikâyeler, Hikâyelerim
Roman: Aynadaki Yalan , Kafakâğıdı ( otobi- yografik roman ) Anı: Yılanlı Kuyudan, Hac , O ve Ben , Bâb-ı Âli Dinî – Tasavvufî Eserleri : Halkadan Parıltılar, Çöle İnen Nur , Altın Zincir , Altı Halka , O Ki O Yüzden Varız , Bir Parıltı Binbir Işık , Peygam- ber Halkası , Başbuğ Velilerden , Veliler Ordu- sundan , İman ve İslam Atlası , Batı Tefekkürü Ve İslâm Tasavvufu

52 AHMET MUHiP DIRANAS (1908— 1980)
Şiirleriyle tanınmakla birlikte tiyatro eserleri de vardır. Şiirde Fransız sembolizmiyle Türk halk şiiri ge-leneğini başarıyla kaynaştırmıştır. Anadolu’yu , memleket manzaralarını , insanla-rın iç dünyasını, tarih , metafizik , tabiat tema-larını , güzelliğe olan aşkını , yaşama sevincini mecazlı , çoğunlukla destanımsı bir söyleyişle şiirleştirir. Anadolu ağzına ait söyleyişleri de kullanmıştır. Duraksız hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerde sese ve ahenge önem vermiştir. Şiirde şekil kurallarına , vezin ve kafiyeye bü-yük önem verir. Bu yüzden şekil mükemmelliği onun şiirinin vazgeçilmez unsurudur. Şiirlerinde sosyal konuları veya günün mesele-lerini değil, insan duygularının sonsuzluğunu dile getirir. Aşk, insanın iç dünyası gibi bireysel duyguları işler.

53 Asıl gücünü Olvido, Ağrı, Dağlara gibi destan-sı şiirlerinde gösterir
Asıl gücünü Olvido, Ağrı, Dağlara gibi destan-sı şiirlerinde gösterir. İlk şiirlerindeki ince, ha-yâlî kadınlar yerini zamanla Fahriye Abla’ya bırakır. Yaşayan, konuşulan, canlı ve zengin bir Türk-çe ile yazdığı şiirlerinde; samimi, rahat ve yalın bir üslûp kullanmıştır. ESERLERİ: Şiir: Şiirler Oyun: Gölgeler, 0 Böyle İstemezdi

54 YAHYA KEMÂL BEYATLI ( 1884 – 1958 )
Millî Edebiyat Dönemi bağımsız yazarlarındandır. Modern Türk şiir dilinin oluşturulmasında en büyük isim-lerden olan Y. Kemal, şiirimize Batılı anlayışla ilk çekidü- zen veren şairdir. Millî Edebiyat anlayışını dil bakımından desteklemesine rağmen konu seçimi, nazım biçimleri ve vezin yönlerin- den bu anlayışa uzak kaldı. Mısra mükemmelliği ( “ Mısra benim namusumdur “ ) , hayallere uygun bir ritmi yakalayacak aruz kalıbı, ses uyumu, lirizm…Yahya Kemalin en belirgin özellikleridir. Çağdaş Batı şiiriyle Divan şiirimizin bileşimini gerçekleş- tiren “ neo- klâsik “ bir şairdir. Divan şiirini çağdaş bir yorumla veren şiirleri vardır. Şiirde şekil mükemmelliği aramış, kelimeleri bir kuyum- cu titizliğiyle seçmiştir.

55 Şiirde şekil kusursuzluğu araması sebebiyle parnasiz- min edebiyatımızdaki önemli temsilcilerindendir. Şiir anlayışını “ öz şiir” , “halis şiir” tabiriyle ifade eder Bu, Batı şiir akımlarının en seçkin özellikleriyle Divan şi- iri geleneğinin birleştirilmesinden çıkartılmış bir anlayış- tır. Öz şiir, şekil ve manaca mükemmel, bir manayı noksan- sız ve fazlasız ifade eden, son derece dikkatle düzenlen- miş ahenkli, musikili mısralardan meydana gelen bir duygu ve fikir kompozisyonudur. Sanat görüşü , “ Yalnız bizim olanı yazmaktır.” Türk mil- letinin değerlerini, tarihini, duyuş ve sezişlerini halkın di- liyle anlatma çabasındadır. Şiirlerinde toplum sorunlarına yer vermez. En çok işledi- ği temalar milli tarih, aşk, ölüm, sonsuzluk, rindlik ve İs- tanbul’dur. Milli tarihimize ve özellikle bu tarihin en muh- teşem safhası olan Osmanlı tarih ve medeniyetine hay- randır.

56 Şiirlerinde üzerinde durduğu tarihi dönem, 1071’ den son- raki dönemdir. Tarihi temalar üzerinde dururken, sanki o devirlerin ve olayların içinde bizzat bulunmuş gibi canlı bir üslûp kullanır. Osmanlı-Türk medeniyetinin en güzel eserlerini barındı- ran İstanbul’u tarih ve medeniyetimizin bir özeti sayar. Bu yüzden İstanbul’a çok düşkündür. İç ahengi her şeyden üstün tutar. “ Şiirin musikiden başka bir musiki “ olduğu düşüncesinden hareketle şiiri nesir- den uzaklaştırır. “ Ok “ şiiri hariç bütün şiirlerini aruzla yazmıştır. Aruzu “ Türk aruzu “ haline getiren şairlerimizdendir. “ Türkçe ağzımda annemin sütüdür.” diyen şair, İstanbul Türkçesini başarıyla kullanmış, anlaşılır bir dille yazmıştır. Şiirlerinde, Divan şiiri nazım şekillerinden faydalanmış, gazel, rubai, şarkı şekillerini canlandırmıştır.

57 ESERLERİ : Şiir : Kendi Gök Kubbemiz
Eski Şiirin Rüzgarıyla ( Divan şiiri tarzındaki şiirleri ) Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş Nesir : Aziz İstanbul Eğil Dağlar Siyasi ve Edebi Portreler Siyasi Hikayeler Edebiyata Dair Çocukluğum Gençliğim Siyasî ve Edebî Hatıralarım

58 AHMET HAMDİ TANPINAR (1901 — 1962)
Hikaye, roman, deneme, makale yazarı, şair; bir edebiyat tarihçisidir Eserlerinde Doğu-Batı çatışması, “rüya” ve “zaman” kavramları, “geçmişe özlem”, “mimari” ve “musiki” öne çıkar. “Ne içindeyim zamanın! Ne de büsbütün dışında” mısraları onun zamanı kavrayışının özünü verir. Bursa’da Zaman şiiri geniş bir kesim tarafından sevilmiştir. Ahmet Haşim’in özellikle de Yahya Kemal’in etkisin- de kalmış, sembolizmden etkilenmiştir. Romanlarında psikolojik tahlillere önemle eğilen ya- zarın; kendine has bir üslubu vardır. Yazarlığı dışında İstanbul Üniversitesi’nde edebiyat profesörlüğü, milletvekilliği de yapmıştır.

59 Estetik kaygı, biçim ve ses şiirlerinde önemli öğe- lerdir.
“Beş Şehir” adlı önemli deneme kitabında Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul’u anlatmıştır. Milli Edebiyat ile başlayan Türkçülük- Batıcılık gibi anlayışlar içinde Doğu ve Batı’yı birlikte düşünmeye çalışmış; bir bütünlük oluşturma çabası gütmüştür. Estetik kaygı, biçim ve ses şiirlerinde önemli öğe- lerdir. Dilimize yeni bir ses, yeni bir deyiş getiren sanatçı, hece veznini mısralarında en güzel uygulayan,ona bir şiir bütünlüğü kazandıran şairlerdendir. Eserlerinde insan ruhunun temeli saydığı bilinçaltı- na ve rüyalara geniş yer vermiştir. Romanlarında bu öğelerle birlikte tarihî ve sosyal konuları ele al- mıştır.

60 ESERLERİ: Şiirlerini sade bir dille ve hece vezniyle yazmıştır.
“Huzur” romanı, aşkı, psikolojiyi ve Doğu – Batı kar-şıtlığını içerir; roman, kişilerinin adlarının verildiği dört bölümden oluşur : İhsan, Nuran, Suat ve Müm-taz. ESERLERİ: Şiir: Bütün Şiirleri Roman: Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Aynadaki Kadın

61 Edebiyat Üzerine Makaleler
Hikaye: Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru Deneme: Beş Şehir; Yaşadığım Gibi Makale- inceleme: Yahya Kemal, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Üzerine Makaleler

62 AHMET HAŞİM ( 1884 – 1933 ) Fecr-i Atî topluluğunun öncüsü ve en büyük şairidir. Topluluk dağıldıktan sonra sanat hayatını bağımsız olarak devam ettirmiştir. Edebiyatımızda sembolizmden en çok etkilenen sa-natçıdır. ( mısranın müzik değerini anlam değerin-den öne alış, kapalılığa yer veriş, şiirin köklerini şuur altında arayış, şiirde geniş ve müzikten doğma bir telkin ( aşılama ) kabiliyetinin varlığını isteyiş, serbest nazıma yöneliş ) Buna rağmen sembolist şiirin temel unsuru olan semboller Haşim’in şiirle-rinde pek görülmez. Bu etkiden dolayı şiirlerinde pek çok mecaz, istiare ve teşbih kullanmıştır. Şiirlerini “ sanat için sanat “ anlayışıyla yazmıştır.

63 Hece veznini musiki bakımından yetersiz bulduğu için bütün şiirlerini aruz vezniyle yazmıştır.
Haşim’in şiiri için en uygun sıfat “ empresyonizm “ ( izlenimcilik ) dir. Dış âleme ait gözlemlerinin, iç âlemde yarattıklarını, bu ruh halini, muhayyilesinde süsleyerek anlatır. Yani nesneyi değil, nesnelerin ruhunda bıraktığı izlenimleri anlatır. Şiir ile ilgili görüşlerini Piyale adlı şiir kitabının ön sözünde Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar başlığı ile ortaya koymuştur. Ona göre şiir “ duyulmak, hissedilmek “ için yazılır. Şiirde anlam kapalı olmalı, her okuyucu onu farklı biçimde yorumlayabilmelidir. Şiirde ahenk ve mu- siki anlamdan önce gelir. Şiirin dili, söz ile musiki arasında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Şiir- de dil, bir açıklama aracı değil, bir telkin görevi gö-rür. Şiir, asla düzyazıya çevrilemez.

64 Asıl hayatını hayâlinin yarattığı âlemde geçiren Ha-şim, şiirlerinde hayâle büyük önem verir, içinde ya-şadığı gerçek âlemden kaçar, rüyâ ve hayâl âlemi-ne sığınmak ister. Bu yüzden şiirlerinde toplum so-runları hiç yer almaz. Fecr-i Âti dönemi şiirlerinde dili ağır, yabancı kelime ve tamlamalarla doludur. 1921’den sonraki şiirlerin-de ise daha sade bir dil kullanmıştır. Haşim’in şiiri başlıca iki tema üzerine kurulmuştur : Aşk ve tabiat. İnsanların samimiyetine ve iyiliğine çok az güvenen şair, bu yüzden kadını da kendi hayalinin ülkesine uygun bir hüviyete bürüdükten sonra ona bağlanmak cesaretini gösterebilmiştir. Çocukluk hatıraları, hâyal, yalnızlık, karamsarlık ve ölüm de ele aldığı diğer temalardır. Net aydınlıklardan kaçar, gurub vaktini, mehtâbı ve gece karanlığını se-ver. Sonbahardan, kırmızı, sarı, turuncu ve mâvi renk-lerden hoşlanır.

65 Şiirlerinde çeşitli nazım şekillerini deneyen şairin en beğendiği şekil, Fransız şiirindeki “ serbest nazım “ şekline çok yaklaştırdığı serbest müstezat’ tır. Dört-lükleri de aynı derecede beğendiği görülür. Hâşim’in bilgiye, görgüye, zekâya dayanan nesir yazıları da edebiyatımızın çok kıymetli nesir örnek- leridir. Nesir dili şiirlerine göre daha sadedir. ESERLERİ : Şiir : Göl Saatleri Piyale Fıkra : Bize Göre Gurebâhâne-i Lâklâkan Gezi : Frankfurt Seyahatnâmesi

66 CAHİT SITKI TARANCI ( 1910 – 1956 )
Edebiyatımızda Otuz Beş Yaş şairi olarak tanınır. Desem Ki ve Gün Eksilmesin Penceremden adlı şiirleri de meşhurdur. Cumhuriyet devri Türk şiirinin öncülerinden sayılır. Hece veznini alışılmış duraklara bağlanmadan, yeni bir uyumla ve başarıyla kullanan şairdir. Çoğunlukla hece vezniyle ve kâfiyeli şiirler yazmış, ses, şe-kil ve anlam bütünlüğüne önem vermiştir.Buna rağmen bu konuda önyargısı yoktur. Ölçülü veya serbest her türlü şii-rin güzel olabileceğine inanır. Garipçilerin etkisiyle serbest şiirler de yazmıştır. “ Güzel Türkçeyi “ şiirin baş meselesi olarak görür. Bu yüz-den şiirlerini sade, yalın, duygulu, canlı ve temiz bir konuş-ma diliyle yazar. Şiirlerinin çoğunda kendi karamsar hallerini , iç sıkıntılarını, kuruntularını, korku ve özleyişlerini anlatır. Bunlar ölüm ile yaşama sevinci arasında gelir gider.

67 Sanat için sanat anlayışına bağlı olduğu için sosyal konulara birkaç şiiri dışında yer vermemiştir. Günlük tasalar, aşklar, mutluluklar veya gündelik olaylar şiirlerinin konusunu meydana getirir. Romantizmden sembolizme ( Fransız şiirinden Baud-leaire, Verlaine gibi sembolistlerden etkilenmiştir ) deği-şik akımlara açık, uyumu ve şekli önemseyen bir şiiri geliştirmiştir. Halk kültürümüzden de faydalanmış, şiirlerinde bol ve güzel halk deyimleri kullanmıştır. Ölüm şairi denince akla gelenlerin başındadır. ESERLERİ: Şiir: Otuz Beş Yaş Düşten Güzel Ömrümde Sükut Sonrası Mektup: Ziya’ya Mektuplar ( Ziya Osman Saba’ ya yazdığı edebi mektupların toplandığı eser )


"CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları