Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Haklar kişilere bağlıdır

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Haklar kişilere bağlıdır"— Sunum transkripti:

1 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ, HAKLARIN KULLANILMASINI DÜZENLEYEN KURALLAR, HAKLARIN KORUNMASI
Haklar kişilere bağlıdır. Hak ile kişi arasındaki ilişkinin doğmasına, hakların edinilmesi veya kazanılması denir. Buna karşılık hakkın, bir kişinin malvarlığından veya kişi varlığından çıkmasına, başka bir deyişle kişi ile hak arasındaki ilişkinin kesilmesine hakkın kaybedilmesi denir. Hak kendiliğinden hukuk kuralından doğmaz. Hakkın doğabilmesi için hukuk kuralını harekete geçirecek, bir iticiye gerek vardır. Bu itici, bir hukuksal olay, yahut bir hukuksal eylem ya da bir hukuksal işlem olabilir. Bu araçlardan yararlanarak, hakların edinilmesi, genel olarak 3 yolla olur. Bunlardan biri asli yoldan hak edinme, diğeri devir yolu ile hak edinme, üçüncüsü ise kurma yolu ile hak edinmedir.

2 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ
1-) Asli yoldan hak edinme: Başkasına ait olmayan, kazanıldığı anda meydana gelen hak, asli yoldan edinilmiş bir haktır. Başka bir deyişle, bir hakkın asli yoldan edinilmesi, başkasına ait olmayan bir hakkın, ilk sahibi olarak doğrudan doğruya kazanılmasıdır. Örneğin, avlanmak suretiyle bir hayvanın mülkiyetinin elde edilmesi, asli yolla kazanılmış bir haktır. Buradan bir hakkın devri söz konusudur. Asli yoldan hak edinme üç biçimde ortaya çıkar; hukuksal olay yolu ile, hukuksal eylem yolu ile, hukuksal işlem yolu ile. A-) Hukuksal Olay yolu ile: Bireyin iradesi dışından meydana gelen ve hukuksal sonuç doğuran bazı olaylar, asli yoldan bir hakkın kazanılmasına neden olurlar. Örneğin, doğumla kişilik hakkı, 18 yaşını doldurmakla medeni hakları kullanma yeteneği (fiil ehliyeti), yahut çatıdan uçan bir kiremidin birine çarpması halinde tazminat hakkı doğar.

3 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ
B-) Hukuksal eylem yolu ile: Bireyin bazı hukuksal eylemleri, belli koşullar altında hakkın asli yoldan kazanılması sonucunu doğurabilir. Örneğin, eşlerden birinin evi terk etmesi, boşanma hakkını; yahut başkasının toprağına ağaç dikmesi, fidan üzerinde toprak sahibinin mülkiyet hakkını meydana getirebilir. C-) Hukuksal işlem yolu ile: Hukuksal işlemler de, kişilerin asli yoldan hak etmelerini sağlar. Örneğin, hukuksal bir işlem olan evlenme, karı-koca arasında karşılıklı bazı hakların doğmasına neden olur. 2-) Devir yolu ile hak edinme: Genel olarak haklar, devir yolu ile elde edilir. Bir hakkın devir yolu ile edinilebilmesi için, bir kişiye ait olan hakkın, hukuksal bir olayla veya hukuksal bir işlemle başka bir kişiye geçmesidir. Devir yolu ile hak edinmede bir yanda hakkı kaybeden, diğer yanda da kazanan vardır. Genellikle, malvarlığı hakları devir yolu ile kazanılır.

4 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ
2-) Devir yolu ile hak edinme: Devir yolu ile hak edinme, kapsam yönünde 2 biçimde ortaya çıkar; ya belli hakkın, yahut bir kimsenin bütün haklarını içine alan malvarlığının devri söz konusu olabilir. Bir kişinin malvarlığından, belli bir hakkın başkasına geçmesine “tekden geçiş” (cüz’i intikal), malvarlığının tümünün geçmesine ise “tümden geçiş” (külli intikal) denir. Ölenin malvarlığının mirasçıya geçmesi, tümden geçişe örnek olarak gösterilebilir. Bazen, malvarlığının iktisadi yönden bağımsız bir bütün teşkil eden bir parçasının, örneğin bir ticari işletmenin bütün alacak ve borçları ile bir başkasına geçmesinde de yine tümden geçiş söz konusudur. Devir yolu ile hak kazanma 2 biçimde ortaya çıkar; A-) Hukuksal olaylar (En önemlisi ölümdür, işleme gerek kalmaz) B-) Hukuksal işlemler (Örneğin birine ait olan bir taşınmaz malın mülkiyeti geçerli bir borçlanma ve tescil işlemi ile başkasına geçebilir, işlem gereklidir)

5 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ
3-) Kurma yolu ile hak edinme: Bazı haklar kurma (tesis) yolu ile elde edilir. Örneğin, mülkiyet hakkına dayanarak, bir ipotek hakkı kurmada olduğu gibi. Kurma yolu ile hak edinmeyi, devir yolu ile hak edinmeden ayırmak gerekir. Kurma yolu ile hak edinmede, bir hakkın devri yoluna gitmeden, sahip olunan bir hakka dayanarak, yeni bir hak kurmak ve bunu başkasına geçirmek söz konusudur. Kurma yolu ile hak edinme ancak hukuksal bir işlemle olur. HAKLARIN KAYBEDİLMESİ Hak ile kişi arasındaki ilişkiyi sona erdiren nedenler çok ve çeşitlidir. Hakların kazanılmasında olduğu gibi, hakların kaybedilmesinde de hukuksal olaylar, hukuksal işlemler ve hukuksal eylemler etkili olmaktadır. Hakların sona ermesi, ya hakkın bir başkasına geçmesi, ya da hakkın yok olması yolu ile olur. Bir hakkın yok olmasına, hakkın mutlak kaybı da denir.

6 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ
Hakkı sona erdiren olaylar çeşitlidir. A-) Ölüm: Hakkı sona erdiren doğal olaylardan en önemlisidir. Hak sahibi ölünce, kişilik sona ereceğinden, ona bağlı haklar da kendiliğinden sona erer. Bu haklardan bir kısmı, ölenin mirasçılarına geçer. Kişiye bağlı olan haklar ise, ölümle son bulur. B-) Eşyanın yok olması: Hakkın konusunu oluşturan eşyanın yok olması, ona dayanan hakkı da yok eder. Örneğin, bir hayvanın ölmesi, yahut bir şeyin yanması, onun üzerindeki hakkı da ortadan kaldırır. C-) Zorlayıcı neden ve beklenmeyen durum: Bazen zorlayıcı nedenler ile beklenmeyen durumlar bir hakkı sona erdirebilir. Önceden kestirilemeyen, önüne geçilemeyen, dış etkenlerin doğurduğu zorlayıcı neden yahut mücbir sebep dediğimiz fırtına, deprem, sel gibi nedenler bir hakkı ortadan kaldırabilir. Bir de beklenmeyen durum yahut kaza denilen, sırf borçlu yönünden ortaya çıkan ve hakkı ortadan kaldırabilen olaylar vardır.

7 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ
D-) Belli bir zaman süresinin geçmesi: Belli bir zaman süresinin geçmesi hakkı etkiler ve bazı hallerde hakkı sona erdirir. Çocuk üzerindeki velayet hakkı, çocuğun 18 yaşını doldurmasına kadar devam eder. Çocuğun 18 yaşını doldurması ile kendiliğinden sona erer. Zaman aşımı veya hak düşürücü süre dediğimiz süreler de hakkı etkiler. Zaman aşımı olarak öngörülen sürenin dolması, hakkı ortadan kaldırmaz; fakat korunması için kullanılan dava açabilme olanağını ortadan kaldırır; böylece hak, hukuken korunabilir olma niteliğini yitirir. Buna karşılık, hak düşürücü sürenin dolmuş olması, hem dava hakkını, hem de hakkın kendisini ortadan kaldırır. Örneğin, yeni Medeni Kanuna göre, dernek üyelerinin, dernek genel kurulu kararlarına karşı sahip oldukları itiraz hakkını, kararı öğrendikleri andan itibaren 1 ay içinde ve her halde karar tarihinden başlayarak 3 ay içinde kullanmaları gerekir. Bu süre içinde itiraz hakkının kullanılmaması bu hakkı ortadan kaldırır.

8 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ
HAKKI SONA ERDİREN EYLEMLER Hukuksal eylemler hakkı doğurduğu gibi, hakkı ortadan kaldırabilir. Örneğin, mirasçının kendisine miras bırakanı öldürmesi, miras hakkını ortadan kaldıran bir eylemdir. Eylemi yapanın bu sonucu düşünememiş olması önemli değildir, sonuç kendiliğinden doğar. HAKKI SONA ERDİREN İŞLEMLER Bazı hukuksal işlemler nasıl hakkı doğuruyorsa, bazı işlemler de hakkı ortadan kaldırır; varolan bir hakkı sona erdirir. 2 taraflı hukuksal işlemlerde çoğu kez hukuksal işlem bir tarafa hak sağlarken, diğer tarafın hakkını sona erdirebilir. Bir alım-satım işleminde, satıcı malı alıcıya teslim eylediğinde alıcının mülkiyet hakkı doğar, buna karşılık satıcının o şey üzerindeki mülkiyet hakkı sona erer. Bir taşınmaz malın kamulaştırma yolu ile özel mülkiyet konusu olmaktan çıkarılması, onun üzerindeki mülkiyet hakkını da sona erdirir.

9 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ
HAKLARIN EDİNİLMESİNDE İYİ NİYET KURALI İyi niyet, içeriği olumsuz olan bir kavramdır. Bu nedenle, bir hakkın edinilmesine engel olan bir eksikliği bilen veya bilmesi gereken kimse, iyi niyetli sayılmaz. Demek ki, kural olarak iyi niyet insan zihninin belli bir durumunu gösterir. Bundan dolayı iyi niyete “sübjektif iyi niyet” de denir. Aslında, iyi niyetin temelinde de, doğru ve dürüst davranma düşüncesi vardır. Bir kimse, bir hakkın elde edilmesine ilişkin hukuksal engeli bilerek hakkı elde etmişse, doğru ve dürüst olarak davranmamıştır; iyi niyetli değildir. Bir hakkın elde edilmesinde iyi niyetin olabilmesi için genel olarak 3 koşulun gerçeklemesi istenir; A-) Ortada hakkın edinilmesine engel bir hukuksal eksiklik bulunmalıdır. B-) Hakkın elde edilmesine engel hukuksal eksikliğin bilinmemesi gerekir. Hukuksal eksikliği bilerek, hakkı elde etmek isteyen kimse kötü niyetlidir. C-) Bir hukuksal eksikliği kendisinden beklenen özen ve dikkati göstermediğinden dolayı bilmeyen kimse iyi niyetli sayılmaz.

10 HAKLARIN EDİNİLMESİ VE KAYBEDİLMESİ
- Yasa bazı durumlarda ve özellikle bazı hakların edinilmesinde, iyi niyeti korumaktadır. Örneğin, bir kimseye emanet olarak bırakılmış bir taşınır malı, o kimseden iyi niyetle satın alan kişiyi hukuk korumaktadır. Burada mülkiyet hakkını devreden kişinin devir yetkisine sahip olmadığından haberi bulunmayan, ya da bulunması gerekmeyen alıcı korunmaktadır. İyi niyetli kişiye karşı, “kimse sahip olduğu haktan fazlasını devredemez” kuralı uygulanmamaktadır. Hukuk her zaman iyi niyetli kimseleri korumamaktadır, ancak yasanın öngördüğü durumlarda ve ölçüde iyi niyet korunur. - Bir kimseden iyi niyetini kanıtlamasını isteme, onu yükümlü tutma, çoğu kez iyi niyetin koruyucu etkisini ortadan kaldırır. Bir kimsenin, bir engeli bilmediğini kanıtlaması çok güçtür. Bu nedenle iyi niyetin koruyucu etkisinden yararlanacak kimse iyi niyetli olduğunu kanıtlamak zorunda değildir. Yalnız bu kişinin iyi niyetli olmadığı karşı tarafça kanıtlanabilir. İyi niyetini ileri süren kimse, gereken özeni de göstermelidir.

11 HAKLARIN KULLANILMASINI DÜZENLEYEN KURALLAR
- Haklar kullanılırken, hakkın niteliğine göre belli sınırlar içinde kalmak ve belli kurallara uymak gerekir. Hakları sınırlayan kurallar, genel olarak hakkı düzenleyen yasalarda yer alır. Örneğin, mülkiyet hakkını, mal sahibi dilediği gibi kullanamaz; yasanın öngördüğü sınırlar içinde hareket etmek zorundadır; komşularını rahatsız edecek derecede aşırı gürültü yapamaz; duman, kurum veya fena koku çıkartamaz. Medeni Kanun mal sahibini böyle davranışlardan yasaklamıştır. Bu gibi kurallara, hakkı sınırlayan ya da kullanılmasını düzenleyen özel kurallar denir. Bunların yanında, hakların kullanılmasını sınırlayan genel nitelikte kurallar da vardır. Bunlar, hemen hemen bütün haklar için geçerli olan kurallardır. Bunlardan biri hakkın kullanılmasında dürüstlük kuralına uyulması, diğer hakkın kötüye kullanılmaması arasında sıkı bir ilişki vardır. Bir hak, dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılırsa, kötüye kullanılmış olur. Bu nedenle hakları kullanırken hem dürüstlük kuralına uymak, hem de hakları kötüye kullanmamak gerekir.

12 HAKLARIN KULLANILMASINI DÜZENLEYEN KURALLAR
DÜRÜSTLÜK KURALI Genel olarak dürüstlük kuralı ile, “normal ve makul” bir insan davranışı anlatılmak istenir. Bun objektif iyi niyet de denir. Burada söz konusu olan, hakların kullanılmasında makul ve orta zekalı kişilerin davranışı içinde bulunmak gerekir. Medeni Kanunun düzenlediği dürüstlük kuralı, hakların kullanılmasında ve borçların yerine getirilmesinde etkisini gösterdiği gibi, sözleşmelerin ve hukuk kurallarının yorumlanmasında da uygulama alanı bulur. Örneğin, çocuklar üzerinde velayet hakkına sahip olan ana-baba, bu hakkını kullanırken normal ve makul bir insan gibi davranmak zorundadır. Borcunu ödeme günü gelen borçlu da borcunu öderken makul bir davranış içinde olmalıdır. Önemli bir neden olmadan, borcunu gece yarısından sonra sabaha karşı ödemeye kalkan borçlu dürüstlük kuralına aykırı hareket etmiş olur.

13 HAKLARIN KULLANILMASINI DÜZENLEYEN KURALLAR
HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI Genel olarak hakkın dürüstlük kuralına veya amaçlarına aykırı olarak kullanılmasına, hakkın kötüye kullanılması denir. Haklar, dürüstlük kuralına ve amaçlarına uygun olarak kullanılmalıdır. Medeni Kanuna göre, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Hakkın kötüye kullanılması ile, hakka dayanmayan başka bir deyişle haksız davranışları birbirine karıştırmamak gerekir. Her ikisinin benzeyen yönü hukuka aykırı davranış olmalarıdır. Ayrıldıkları nokta ise, hakka dayanmayan davranışta, görünüşte bile kullanılmış bir hak yoktur; başkasının arsasına tecavüz edilmesinde durum böyledir. Buna karşılık hakkın kötüye kullanılmasında, ortada bir hak vardır fakat bu hak dürüstlük kuralı dışında ya da amacına aykırı olarak kullanılmıştır.

14 HAKLARIN KULLANILMASINI DÜZENLEYEN KURALLAR
Hakkın kötüye kullanılmasının araştırılmasında bazı ölçütlerden yararlanılabilir; A-) Bir hak, dürüstlük kuralına aykırı olarak ve özellikle amacı dışında kullanılmış olmalıdır. B-) Hakkın kullanılmasında meşru, yani hukukun koruduğu bir menfaat bulunmamalıdır. C-) Hak, bir başkasını zarara sokmak, onu güç duruma düşürmek ve kendisine yasal olmayan bir kazanç sağlamak için kullanışmış olmalıdır. D-) Hakkın kullanılması, başkasına zarar vermeli, ya da zarar tehlikesi yaratmalıdır. Hakkı kullananın zarar verme kastının bulunması zorunlu değildir; zarar kastı olmasa bile durum değişmez. E-) Hak sahibine sağlanan yarar ile, başkasına verilen zarar arasında aşırı bir dengesizlik bulunmalıdır.

15 HAKLARIN KULLANILMASINI DÜZENLEYEN KURALLAR
Hakkın kötüye kullanılmasına çok ve çeşitli alanlarda rastlanır. A-) Türkiye’de başkasının deniz manzarasını kapatmak amacı ile kendi bahçe duvarı üzerine ağaç parmaklık yapılması. B-) Almanya’da bir kadın ölüyor ve kocasının mülkiyeti altında bulunan bir araziye gömülüyor. Koca, tamamen kişisel kırgınlıklar nedeni ile annesinin mezarını ziyaret etmek isteyen oğlunun bu araziye girmesine mülkiyet hakkına dayanarak izin vermiyor. Alman Mahkemesi bu durumu hakkın kötüye kullanılması olarak kabul ediyor. C-) Fransa’da uçak hangarları olan bir ortaklık, bitişik arsalardan birini satın almak istiyor. Arsa sahibinin yüksek fiyat istemesi sonunda görüşmeler kesiliyor. Arsa sahibi, malını yüksek fiyatla satabilmek ve uçakların havalanmasını güçleştirmek için kendi arsasına yüksek iskeleler kuruyor. Mahkeme durumu mülkiyet hakkının kötüye kullanılması sayarak açılan davayı kabul ediyor.

16 HAKLARIN KULLANILMASINI DÜZENLEYEN KURALLAR
Hakkın kötüye kullanılmasının sonuçları 2 biçimde ortaya çıkar; 1-) Kötüye kullanılan hakka dayanan istek ve savunmalar dikkate alınmaz. 2-) Kötüye kullanılan haktan zarar gören kimseye zararını giderebilmesi için dava hakkı tanır. Bu dava, zararın önlenmesi veya zarar verici durumun giderilmesi davası olabileceği gibi, bir tazminat davası da olabilir. - YASAYA KARŞI HİLE: Yasanın yasakladığı bir amaca, yasaklama kuralını uygulama dışında bırakarak, başka bir yoldan ulaşmaya yasaya karşı hile denilmektedir. Yasaya karşı hile, hakkın kötüye kullanılmasından ayrıdır. Bir hakkın kötüye kullanılmasında, yasanın tanıdığı bir hakkın, dürüstlük kuralına uygun olmayan bir biçimde kullanılması söz konusu olduğu halde; yasaya karşı hilede, yasanın emredici kuralından kaçınarak, emredici kuralın yasakladığı bir amaca, başka bir yoldan ulaşma vardır.

17 HAKLARIN KORUNMASI Hakların korunması genel olarak 2 biçimde olur. Birey hakkını kendi gücü ile, ya da kamu güçlerinin yardımı ile korumaya çalışır. Kural olarak hakların korunması kamu güçlerinin yargımı ile olur. Bireyin kendi gücü ile hakkını koruması çok sınırlı bir biçimde ve belli koşullar altında benimsenmiştir. Hukuk düzeni, kural olarak hiç kimseye kendi gücü ile hakkını yerine getirme yetkisi vermez; toplum düzeni bunu gerektirir. Bu nedenle hakkını korumak isteyen kimse, karşı taraftan hakkına uyması yönünde bir istekte bulunur. Bu istek başarıya ulaşmazsa, ilgili dava yoluna başvurur. Birey hakkını yasanın açıkça belirttiği durum ve ölçülerde savunabilir. Bütün çabalara karşı hakkın korunması sağlanmayabilir, ya da hak sağlanıncaya kadar geçen süre içinde hak sahibi zarara uğrayabilir. Bu gibi durumlarda hak sahibi uğradığı zararın giderilmesini, yasaların öngördüğü sınırlar içinde, isteme hakkına sahip olur.

18 HAKLARIN KORUNMASI Bireyler haklarına yöneltilen saldırıları sınırlı bir biçimde ve belli koşullar altında, kendi güçleri ile önleyebilirler. Bireyin kendi gücü ile hakkını koruması genel olarak 2 biçimde ortaya çıkar. Bunlardan biri haklı savunma durumu, diğeri güç kullanma durumudur. 1-) Haklı savunma durumu: Birey genel olarak cana, ırza ve mala yapılan saldırılara karşı güç kullanarak savunmada bulunabilir. Buna haklı savunma ya da meşru müdafaa denir. Haklı savunma durumuna, hem özel hukuk, hem ceza hukuku alanında rastlanır. Özel hukuk alanındaki haklı savunma durumu, ceza hukukundakinden daha geniştir. Ceza hukuku alanında cana ve ırza karşı yapılan saldırılarda haklı savunmadan söz edilir. Özel hukuk alanında ise, bir de bunlara mala yapılan saldırılara karşı, haklı savunma durumu eklenmiştir. Haklı savunmada, hem kendi hakkına, hem de başkasının hakkına yapılan saldırılardan korunma söz konusudur.

19 HAKLARIN KORUNMASI 1-) Haklı savunma durumu: Genel olarak saldırılara karşı yapılan savunmanın haklı savunma niteliğini alabilmesi için 3 koşulun yerine getirilmesi gerekir; (1) saldırının haksız olması, (2) savunma sırasında saldırının devam etmesi, (3) saldırı ile savunma arasında bir dengenin bulunması. Saldırı ile savunma arasında denge bulunması istenirken, saldırıya uğrayan kimsenin içinde bulunduğu ruhsal durum da dikkate alınır. - Zorunluluk durumu (zaruret hali) ya da zorda kalma denen durumu haklı savunma ile karıştırmamak gerekir. Zorunluluk durumu, bir kimsenin gerek kendisinin, gerek başkasının kişiliğini, ya da malını bir tehlikeden korumak için, bu tehlike ile ilişkisi bulunmayan bir başka kişinin malına zarar vermesidir. Bu yönü ile zorunluluk durumu, haklı savunmadan ayrılır. Örneğin, bir kişinin veya bir hayvanın saldırısından kurtulmak için, bir başkasının evinin kilidini kırarak oraya sığınmada zorda kalma durumu vardır.

20 HAKLARIN KORUNMASI 2-) Güç kullanma durumu: - Bir hakkı elde etmek veya onu saldırılara karşı korumak için hak sahibinin güç kullanmasına güç kullanarak hakkın korunması ya da eski deyimi ile ihkakı hak denir. Bir kimse ancak kendi hakkını korumak için güç kullanabilir. Bu yönü ile güç kullanma, haklı savunmadan ayrılır. Bilindiği gibi haklı savunmada, hem kendi hakkına, hem de başkasının hakkına yapılan saldırılardan korunma söz konusudur. Hukuk, kişisel güç kullanarak hakkın korunmasını sınırlı bir biçimde düzenlemiştir. Hukukumuzda bunun örneklerine rastlanır. Örneğin, mal sahibi, kira bedelini karşılamak için, evden ayrılmak üzere olan kiracının mallarına el koyabilir. Buna kiralayanın eşya üzerindeki hapis hakkı denir. - Bu gibi yetkileri kullanırken 2 nokta göz önünde bulundurulmalıdır; hakkın elden gitmesi tehlikesinin olması ve kamu gücünün derhal işe karışmasını sağlama olanağının bulunmamasıdır. Bunlara bir de hakkın korunması için kullanılan gücün duruma uygun olması koşulu eklenebilir.

21 HAKLARIN KORUNMASI İSTEMDE BULUNMA
Bir hakkın korunması veya yerine getirilmesi için kamu gücünden yararlanmadan önce, birçok hallerde, hak sahibinin karşı taraftan bir istemde, eski deyimiyle bir talepte bulunması gerekir. Kişinin bir hakka dayanarak bir başkasından edimde bulunmasını yani bir şeyi vermesini, veya yapmasını yahut yapmamasını isteyebilmesidir. Çoğu kez, hak sahibinin istemi olumlu bir sonuca ulaşamadığı durumlarda dava yoluna başvurulur. Dava hakkı istemin gerçekleştirilmesini sağlayan bir araçtır. Dava bir usul hukuku işlemidir. YARGISAL KORUMA İstemde bulunma her zaman haksızlığı ortadan kaldırmak, temel hak ve özgürlüklerin çiğnenmesini önlemek için yeterli değildir. Birçok durumlarda, hakkın nerede bittiğini, hangi noktada başladığını kestirmek de kolay değildir. Taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesi için yargısal koruma mekanizmasının işletilmesi gerekebilir. Bu dava açmakla olur.

22 HAKLARIN KORUNMASI ULUSLARARASI KORUMA
Bir hakkı, ya da özgürlüğü korumak için ulusal hukuk yolları etkisiz kaldığında, Uluslararası koruma mekanizmasını harekete geçirme olanağı vardır. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini onaylamış olan diğer devletler gibi, yetki alanı içinde bulunan herkese, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilme hakkını tanımıştır. İç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerin çiğnenmesi üzerine, iç hukuk yolları tüketildikten sonra İnsan Hakları Mahkemesine başvurma ve hak arama olanağı vardır.


"Haklar kişilere bağlıdır" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları