Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

K-5 Ehl-i Sünnet Kelamcıları (Ehl-i sünnet kelâmının doğuşuna zemin hazırlayanlar) Mutezile ilm-i kelâmının kuruluşundan bir buçuk asır kadar sonra, selef.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "K-5 Ehl-i Sünnet Kelamcıları (Ehl-i sünnet kelâmının doğuşuna zemin hazırlayanlar) Mutezile ilm-i kelâmının kuruluşundan bir buçuk asır kadar sonra, selef."— Sunum transkripti:

1 K-5 Ehl-i Sünnet Kelamcıları (Ehl-i sünnet kelâmının doğuşuna zemin hazırlayanlar)
Mutezile ilm-i kelâmının kuruluşundan bir buçuk asır kadar sonra, selef alimlerinden Abdullah b. Küllâb el-Basrî (v. 240/854), Haris el-Muhâsibî (v. 243/ 857) ve Ebu'l-Abbâs el-Kalânisî (v. h. 4. asır başı) gibi şahıslar, Sünnî itikada yöneltilen itirazları cevaplamak düşüncesiyle, kelâmı öğrenmişler, selef mektebinin akidelerini kelâm delilleriyle teyid etmişler, mantıkçıların bürhanlarıyla kuvvetlendirmişlerdir. Böylece kendilerinden bir asır sonra gelecek ehl-i sünnet kelâmcılarına zemin hazırlamışlardır. Özellikle İbn Küllâb, selefiyye ile mutezile mezhebi arasında yer almış, Allah’ın sıfatları konusunda selefe tabi olurken, fiilî sıfatlar konusunda mutezilenin görüşünü benimsemiş ve Eş'arî’ye (v. 324/936) öncülük etmiştir.

2 K-5 Ehl-i Sünnet kelamcıları
Nihayet hicrî 4. asır başlarında İmam Ebu'l-Hasan el-Eş'arî, ehl-i sünnet ilm-i kelâmını tesis etmiştir. Eş'arî ömrünün kırk yılını Mutezile mezhebine bağlı olarak geçirmiş, hatta bu mezhebte imam derecesine yükselmişti. Sonra “ihve-i selâse-üç kardeş meselesi” diye bilinen bir meselede hocası Ebû Alî el-Cübbâî (v. 303/916) ile tartışmış, münazarada onu susturarak, mutezileden ayrılmış, ehl-i sünnet mezhebine girmiştir. Eş'arî, mutezileden ayrıldıktan sonra, el-İbâne an usûli'd-diyâne adlı eserini yazmış, bu eserinde selef mezhebinin hararetli müdafilerinden Ahmed b. Hanbel (v. 241/855)'i.övmüş ve selef yoluna meyletmiştir. Yine «el-Luma' fî'r-reddi alâ ehli'z-zey-ğı ve'l-bida.» ve «Makaalâtu'l-İslâmiyyîn” adlı eerini de kaleme almıştır.

3 K-5 Ehl-i Sünnet kelamcıları (Eş’arî)
Eş'arî yeni fikirlerini yayarken selef taraftarlarından bazı tenkid-lere ma'rûz kalmış olacaktır ki «Risale fî İstihsâni'l-havd fî ilmi'l-kelâm». (Kelâm metodunu kullanmanın cevazı hakkında risale) adlı küçük risalesini yazmaya mecbur kalmıştır. Risalenin başında bazı insanların cehaleti sermaye edindiklerini, tenbellikleri yüzünden dinî tefekkür ve araştırmadan vazgeçip işin kolayına ve taklide yöneldiklerini, bununla beraber usul-i din hakkında araştırma yapanlara dil uzatarak onları sapıklığa nisbet ettiklerini... kaydeder. Müellif, daha sonra, kelâm muarızlarına cevaplar vererek kelâmcıların kullandıkları istidlal tarzlarının asıllarının Kur'an ve sünnette bulunduğunu isbat eder. Eş'arî, on bir sahifelik risalesinin sonunda muarızlarına şöyle seslenir: Siz kelâm ehlini dinî asıllar mevzuunda konuşmaktan men'ederken kendiniz istediğiniz meseleler hakkında konuşuyorsunuz. Ne var ki âciz kaldığınız takdirde: «Konuşmaktan men'olunduk» dersiniz. İşinize gelince de sizden öncekileri delilsiz ve izahsız taklid edersiniz. Bu bir nefis arzusundan, başkasına tahakküm etmekten öte bir şey değildir.

4 K-5 Ehl-i Sünnet kelamcıları (Eş’arî)
Eş'arî daha sonra ehl-i bid'atı, bilhassa mutezileyi reddetmeye çalıştı. Bir taraftan teşbihi nefyederken, diğer taraftan Mutezilenin inkâr ettiği yedi sıfatı (hayat, ilim, kudret, irade, sem', basar, kelâm) ispat etti. Tenzihte selef yoluna tabi oldu. Usul-i selâseden olan peygamberlik ve ahiret konularını da akaide dahil ederek, ehl-i sünnet ilm-i kelâmını kurdu. Ayrıca kitaplarında Şîayı red maksadıyla imamet konularına da yer verdi.

5 K-5 Ehl-i Sünnet kelamcıları (Mâtürîdî)
İmam Eş'arî, Basra ve Bağdat’ta görüşlerini yayarken, Mâverâünnehir'de de İmam Mâtürîdî (v. 333/944), Eş'arîliğe paralel bir cereyanın kurulmasını sağladı. Yazmış olduğu hacimli eserleriyle, büyük bir kelâma, müfessir ve fıkıhçı olduğunu isbat eden Mâtürîdî, selef ile mutezile mezhebi arasında yer almış, Eş'ariliğe nispetle selefe daha yakın bir yol takip etmiştir. Matürîdi'nin kelâm bahislerine bolca yer verdiği Te'vîlâtu'l-Kur'ân adlı hacimli tefsirinden başka «Kitâbu't-Tevhid'i Eş'arî’nin eserlerinden daha dolgun bir kelâm kaynağıdır.

6 K-5 Ehl-i Sünnet kelamcıları (Mâtürîdî)
Eş'arî ve Mâtürîdî'nin tesis ettiği ehl-i sünnet ilm-i kelâmı her şeyden önce kelâm metoduna sahiptir. Yani ilahiyatta aklın rolünü kabul etmekte, iman esaslarını gerektiğinde aklî yollarla izah ve te'yid etmekte, te'vîle baş vurmaktadır. Demek ki ehl-i sünnet ulemâsı Mu'tezilenin metodunu benimsemiş, fakat bazı meselelerde onlardan ayrı düşünmüştür.

7 K-5 Ehl-i Sünnet kelamcıları (Mâtürîdî)
Ebu'l-Hasan el-Eş'arî ile Ebû Mansûr el-Mâtürîdî'nin zuhuru ve ehl-i sünnet ilm-i kelâmının tesis edilişi İslâm tefekkür tarihinde önemli bir hâdisedir. Ehl-i sünnet ilm-i kelâmı daha çok Eş'arî mektebi ile inkişaf etmiştir. Bu cereyan bir taraftan Mu'tezile’nin belini kırmış, diğer yönden selef yolunu takip edenlerin sayısını da hayli azaltmıştır.

8 K-5 Ehl-i Sünnet kelamcıları
Ehl-i sünnet kelamının zuhuru ile birlikte İslâm dünyasında akaid konularında görüş beyan eden dört cereyan göze çarpar: Ehl-i sünnet ilm-i kelamının ortaya çıkışıyla taraftarları gün geçtikçe azalan Selefiyye. Ehl-i sünnet kelâmcıları (Mâtüridiyye, Eş'ariyye) Ehl-i bid'at mezhepleri (Mutezile, Şia, Mürcie, Müşebbihe, Havâric vs.) İslâm filozofları.

9 K-5 İhve-i selâse meselesi
[3] Mutezileye göre kulun menfaatine ve maslahatına en uygun olan şeyi yaratmak Allah üzerine vaciptir, İhve-i selâse meselesi, Aslah prensibi adı verilen bu prensibe racidir. Eş'arî hocası Cübbâî'ye sorar: “Biri mümin diğeri kâfir, üçüncüsü de çocukken ölen üç kardeş hakkında ne dersin? “Mümin yüksek dereceler erişir, kâfir azapta kalır. Çocuk ta ne azaba duçar olur, ne de sav'aba erdirilir. “Çocuk mümin olan kardeşinin mertebesine gitmek isterse ona izin verilir mi? “Hayır, ona şöyle denilir: Senin kardeşin bu dereceye taatinin çok olması sebebiyle ulaşmıştır, seninse taatin yoktur. “Eğer çocuk: Yâ rab, suç bende değil, eğer sen beni yaşatmış olsaydın, sana itaat ederdim, derse Cenâb-ı Hak ne cevap verir? “Allah Taâlâ ona şöyle der: Sen yaşamış olsaydın isyan edecek bu sebeple azabıma duçar olacaktın. Bunu bildiğim için senin için hayırlı olanı yaptım ve seni yaşatmadım. “O zaman kâfir kardeş: Ey alemlerin Rabbi, onun halini bildiğin gibi benim halimi de biliyordun. Niçin onun maslahatına uygun olanı yaptın da benim hayrıma olanı yapmadın, derse Allah Taâlâ ne cevap verir? “Vesveseye tutuldun. “Hayır vesveseye tutulmadım. Fakat şeyhin söyleyecek sözü kalmadı.

10 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
Ehl-i sünnet ilm-i kelâmının zuhurundan sonra İslâm dünyasında akaid konularıyla alâkalanan başlıca 4 cereyan göze çarpmaktadır: 1) Selefiyye 2) Mu'tezile ve diğer bid'at fırkaları (Havâric, Şia...) 3) Ehl-i sünnet kelâmcıları (Eş'arî, Mâtürîdî). 4) İslâm filozofları. Daha Emevîlerin son devirlerinde Eski Yunan ilimlerini (ulûm-i kadîme) terceme faaliyeti başlamış; çalışmalar Abbasî halîfelerinden eİ-Mansür, Hârûn er-Reşîd ve el-Me'mûn (v. 218/833) devirlerinde ilerleyerek kemâle ermiştir. Nihayet üçüncü asrın birinci yansında ilk islâm filozofu Ebu'l-hukemâ Ya'kub b. İshak el-KİNDÎ (v. 252/866 civarında) zuhur etmiştir. Bir asır sonra Feylesûfu‘l-İslâm Ebu Nasr el-FÂRÂBÎ'yi (v. 339/950), ondanda bir asır sonra er-Reîs Ebu Alî İBN SİN‘yı (v. 423/1037) görüyoruz. Bu üç filozofla islâm felsefesi teessüs etmiş ve metafizik konulan içinde İslâm akaidini alâkadar eden görüşler serdetmeye başlamıştır.

11 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
Mu'tezile ilm-i kelâmının geliştiği zaman ve muhit içinde yetişen el-Kîndî, eski Yunan ilimlerini okumuş, tercüme ve te'lifler vermiş olmasına rağmen kelâm ilminin tesirinden kurtulamamış ve böylece tefekkür tarihimizde kelâmdan felsefeye intikal devresinin mümessili mevkiini ihraz etmiştir. Asıl İslâm felsefesi Fârâbî ile kurulmuş, İbn Sînâ ile tekemmül etmiştir. Ne var ki bu felsefe büyük çapta Yunan düşünüşünün tesiri altında kalmış, Aristo (M.Ö ) ve Eflâtûn'u (M.Ö ) itiraz kabul etmez birer üstad telâkki etmiştir.

12 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
Bilindiği üzere «felsefe» o zamanlar bir çok ilimleri bünyesinde toplayan ilimler mecmuası halinde idi. Metafizik ve mantık da bu ilimler arasında bulunuyordu. İslâm dünyasında ilkin Mutezilenin elinde zuhur eden ve bil'âhare Eş'arî (v, 324/936) ile Mâtürîdî'nin (v. 333/944) elinde ehl-i sünnet dairesine giren (tabir caiz ise ihtida eden) ilm-i kelâm, akla önem vermekle beraber vahyi hareket noktası kabul ediyordu. Sırf akla dayanarak ilahiyat sahasında görüş beyan eden felsefenin sakat fikirleri islâm âlimlerinin gözünden kaçmamıştır. Felsefenin amansız düşmanı olan Selefiyyenin yanında Mu'tezile ve ehl-i sünnet kelamcıları da felsefî mesaili daima tenkid etmişlerdir. Bu sebepledir ki felsefenin ortaya çıkışından sonra kelâm ilmi devamlı olarak onunla ilgilenmiştir.

13 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
Eş'arî'nin tarîkini kendisinden sonra kuvvetle müdafaa ve neşredenlerin başında el-Kaadi Ebû Bekr el-BÂKILLÂNÎ [v. 403/1013) getir. Bâkıllânî Eş'arînin kelâmını ikmal ederek kelâm delillerinin istinad ettiği mukaddimeleri (prensipleri) koydu. Yeni yeni aklî bahisler ilâve etti. Bâkıllânî ayrıca in'îkâs-ı edilleyi kabul ediyordu. Yani bir meseleyi ispat eden delilin çürüklüğü ortaya konuldu mu onun ispat ettiği mesele de gerçek olmaktan çıkar (Delilin butlanından medlulün butlanının lâzım gelmesi). Bu prensip yüzünden Bâkıllânî delillerine, İman gerçekleri imiş gibi sarılmıştı «el-İnsaf» adlı risale ile «Kitabu't-Temhîd» isimli hacimli eser onun kelâma dair meşhur te'liflerindendir. Bu kitapların her ikisi de matbu'dur.

14 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
Bâkıllânî'nin tuttuğu yol kelâm ilmini itmam etmiş ise de bazı prensipleri İslâm filozoflarının çok önem verdiği mantık ilmine aykırı düşmekteydi. Ayrıca in'ikâs-ı edilleyi kabul etmesi de isabetli sayılmazdı. Eş'ri ile Mâtürîdî'nin tesis ettiği ilm-i kelâm ki buna mütekaddimîn ilm-i keâmı denir- Hanefi, Şâfî ve Mâliki mezheplerine bağlı çeşitli âlimlerin ve hükümdarların himmetiyle Irak, Şam, Horasan, Türkistan, Mısır ve Mağrip ülkelerinde yayılma imkânı bulmuştur.

15 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
Aslında mütekellim olmamakla beraber mevzuumuzla ilgisi bulunmadı hasebiyle burada zikredeceğimiz bir zat vardır: İbn Hazm: Zahirî mezhebine bağlı olan İbn Hazm [v. 456/1064) dinler, felsefeler ve mezhepler hakkında te'lif ettiği «el-FasI fî‘l-milel ve'l-ehvâ' ve‘n-nîhal» adlı meşhur eserinin başında «Gerçeğin bilinmesini temin eden burhanların (kesin delillerin) mahiyeti hakkında» açtığı bir babda önemli mantık kaidelerine temas eder ve bu hususta «et-Takrîb fî hudûdi'l-kelâm ismiyle daha mufassal bir eser meydana getirdiğini haber verir. O halde İbm Hazm’ın felsefî ilimlerden sayılan mantık’ı İslâmî ilimlere idhal ettiğini söyleyebiliriz.

16 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
Mütekaddimîn kelâmcılarının sonuncusunu İmâmu'l-Haremeyn Ebu'l-Maâli el-CÜVEYNÎ (v. 478/1085) teşkil eder. Şafii mezhebine mensûb olan Cüveynî Eş'ari kelâmını daha da inkişaf ettirmiştir. Gazzâlî'nin (v. 505/1111) de hocası olan Cüveynî akıl İle bilinebilen sıfât-ı ilâhiyyeyi ispat, nakil ile bilinen sıfatları (sıfat-ı haberiyye, Allah'ın eli, gözü, nefsinin... bulunması) te'vîl etmiştir. Cüveynî kelâm sahasında evvelâ «eş-Şâmil'i» yazmış, sonra onu ihtisar ederek «el-İrşad'ı» meydana getirmiştir. Bu eserler bilâhare gelecek kelâmcıların önemli kaynaklarını teşkil edecektir. Ehl-i sünnet ilm-i kelâmının Mâtürîdiyye kolunu, kurucusu Mâtüridi'den sonra geliştirip devam ettiren âlimler ve bunların eserleri de vardır. Fakat özellikle kelâm-felsefe münasebetleri açısından kelâm tarihi yapan araştırıcılar, bu sahada, Mâtürîdiyye kelâmcılarından bahsetmezler. Biz, aşağıda «Mâtürîdiyye eserlerinden bahsederken bu önemli konuyu ele alacağız.

17 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması

18 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması

19 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması

20 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması


"K-5 Ehl-i Sünnet Kelamcıları (Ehl-i sünnet kelâmının doğuşuna zemin hazırlayanlar) Mutezile ilm-i kelâmının kuruluşundan bir buçuk asır kadar sonra, selef." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları