Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN DEĞİŞEN TANIMLARI.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN DEĞİŞEN TANIMLARI."— Sunum transkripti:

1 ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN DEĞİŞEN TANIMLARI

2 4. Alanın ana bakış açılarını tanıyabilmek.
BU BÖLÜMÜ TAMAMLADIĞINIZDA, ŞUNLARI YAPABİLMELİSİNİZ: 1. Öğrenme güçlüğü alanının tarihsel gelişimi içerisindeki aşamaları tartışabilmek ve her bir aşama arasındaki geçiş sebeplerini ifade edebilmek. 2. Öğrenme güçlüğü tanımlarının içerisinde yer alan dört genel özelliği tanımak ve tanımlayabilmek. 3. Uzman gruplar arasındaki en son yansımaları ve farklı bağıntıların gelişimini tartışabilmek. 4. Alanın ana bakış açılarını tanıyabilmek. 5. Kuramsal bakış açısının özelliklerini tanımlayabilmek. 6. Her bir bakış açısının temel katkısını belirleyebilmek. 7. Son otuz yıl boyunca her bir bakış açısının göreceli etkisini tanımlayabilmek.

3 ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN KARMAŞIK TARİHÇESİ
Öğrenme güçlüğü alanının tarihçesini anlayabilmek için öğrenciler iki şeye odaklanmalıdır: 1.Altı ayırt edici tarihsel aşama. *Klinik, *Sınıfa geçiş *Birleşme *Gelişme *Azalma *Yeniden yapılanma 2.Her bir aşamanın kuramsal açıdan farklılıklarına.

4 Öğrenme Güçlüğü’nün Tarihi Gelişimi

5 KLİNİK AŞAMA: Alanın İlk gelişimi

6 1. Görsel-Algısal/Motor Kuramcıları
Adı üstünde olan görsel-algısal/motor kuramcıları bozuk görsel algı ve gecikmiş motor gelişimin sebep olduğu öğrenme problemleri ile ilgilenmişlerdir. Bu kuramcılar, görsel algısal problemlerin zekâdan bağımsız olan öğrenme güçlüğü sonucunda oluşan zayıf motor davranış kontrolü ile eşleştiğine inanmaktaydılar.

7 2. Dil Kuramcıları Bu gruptaki kuramcılar, dil kullanımının doğruluğunu terimsel açıdan sağlayan akademik başarıyı göstermeye yönelmektedirler. Çünkü bu görüş konuşma gecikmesi olan veya işitme engelli çocuklarla çalışan uzmanlarda daha çok kabul görmektedir ve bu problemlerin, okulda yaşanan akademik gecikmenin sebebi olarak dalga etkisine sahip olduğu varsayılmaktadır.

8 3. Nörolojik Kuramcılar Nörolojiye yönelmiş kuramcılar öğrenme güçlüğü alanındaki üç genel konu içerisinde hipotezlerini oluşturdular. Bunlar: 1. Etiyoloji 2. Değerlendirme 3. Tedavi Bununla birlikte yalnızca son bölüm olan tedavi için tıbbi bilimlerin alana en fazla katkıyı sağladığı da biliniyor.

9 SINIFA GEÇİŞ AŞAMASI: Okul Yapılanması İçinde Hareket Etmek
İlk çalışmalar, hastane ve kurumlarda, geriliğin farklı koşullarından dolayı oluşan öğrenme güçlüğünün varlığını tanımlayan çalışmalardı. Bununla birlikte, eğitsel düşüncelerin temelleri 1940’lı ve 1950’li yıllarda sınıf içinde dönüşmeye başlayan yeni koşullardı.

10 1. Görsel Motor Kuramcıları
Pek çoğu Strauss ve Werner’in öğrencisi olan görsel-motor kuramcıları, 1950’ler ve 1960’lar boyunca alan üzerinde baskın bir etki oluşturmak için çaba göstermişlerdir. Kephart, bütün öğrenmelerin temelinin algısal-motor gelişim olduğunu kabul etmiş ve sonuç olarak motor öğrenmenin farklı görünümlerini içermesi için kuramcıların kaygılarını artırmıştır. William Cruickshank da Strauss ve Werner ile çalışmıştır ve onların bulduğu beyindeki minimal hatalı işleyiş terimini günümüze uyarlamıştır.

11 2. Dil Kuramcıları Dil kuramcıları da ölçme araçları ve sınıf temelli eğitsel girişimlerin oluşturulması konusunda yoğun çaba harcamışlardır. Örneğin, Wayne Eyalet Eğitim Okulunda meslektaşları ile birlikte Samuel Kirk, geriliği olmayan çocukların dil kullanımı konusunda uzun vadeli bir çalışma başlatmıştır. Kirk’in en önemli başarısı farklı akademik konulardaki başarıyı etkileyen görsel ve işitsel temelli dil yetersizliklerinin tanımlanması için tasarlanan Psikolinguistik Beceriler Illinois Testi’ni bastırması idi.

12 BİRLEŞME AŞAMASI: Alanın Birleşmesi
Tarihi süreç içerisinde farklı tanımların olduğu kesin olmasına rağmen, bu aşama 1962 yılında başlamış olabilir yılında, farklı destek grupları içerisindeki öğrenme güçlüğü ile ilgilenen eğitimciler birlikte çalışmak için öğrenme güçlüğü problemi olan fakat zekâ geriliği olmayan çocuklarla ilgilendiler. Günümüzde öğrenme güçlüğü alanının anlaşılması için geçen zaman aralığındaki siyasi olayların anlayışlarına da bakmak gerekmektedir.

13 1. Öğrenme Güçlüğünün İlk Tanımı
Chicago’da bir toplantıda Kirk, yaptığı bir konuşmada öğrenme güçlüğü teriminin algısal ve dilsel problemi olan bütün çocukları içerdiğini vurguladı. O terimi şöyle tanımlıyordu: “Bir gecikme, hastalık veya konuşma sürecinde, dilde, okumada, hecelemede, yazmada, veya aritmetikte ortaya çıkan olası bir serebral işlevsizlikten ve/veya davranışsal bozukluktan veya zihinsel gerilikten, duyu kaybından veya kültürel ve eğitsel faktörlerden kaynaklanmayan bir ya da daha fazla olan gelişim geriliğidir (Kirk, 1988).”

14 Birleşme Aşaması Faktörleri
Araştırma Faktörleri

15 2. İlk Kuramların Azalan Etkisi
Birleşme aşamasının sonlarına doğru, 1970’lerde, öğrenme güçlüğünün ilk kuramlarının etkisi azalmaya başladı. Geçmişe baktığımızda, öğrenme güçlüğü ile ilgili ilk bakış açılarının (görsel-motor bakış açısı, dil yetersizliği bakış açısı ve nörolojik bakış açısı) birbirlerine epey yakın olduğunu görüyoruz. Her birinin temelini merkezi sinir sistemi disfonksiyonu olan bilişsel süreç eksikliği oluşturuyor.

16 İlk Bakış Açıları

17 3. Yeni Bir Görüşün Doğuşu: Davranışsal Perspektif
Bu dönemin sonunda dil kuramcıları ve görsel-motor kuramcıların etkilerinin azalmasıyla öğrenme güçlüğü alanında davranışsal kuramcıların etkisi artmaya başlamıştır. Davranışsal düşünce, birleşme aşamasının son safhasında geniş ve çarpıcı bir yer tutuyordu. Davranışçı görüşün büyüyen etkisi, önceki akademik başarıyı arttırmak için anlamlı ve başarılı çare niteliğinde teknikler sunan bilişsel süre görüşlerinin başarısızlığının doğrudan bir sonucudur.

18 GELİŞME EVRESİ: Genişleyen Hizmetler
1975’teki PL maddesiyle, öğrenme güçlüğü olan çocuklara verilen hizmetlerde önemli artışlar başladı. Bu evre süresince, ülke genelinde özel eğitim sınıfları kuruldu, profesyoneller ve ebeveynler tanınabilmek için ellerinden geleni yaptı, fon ayrıldı ve bir grup öğrenci için yapılan araştırma sevindiriciydi. Bu öğrenme güçlüğü olan öğrenciler için hizmetler devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanmaktadır.

19 1.Ortaya Çıkan Problemlerin Tanımlanması ve Tanılanması
1977’deki Federal Kayıtlar’da 1968 tanımı tekrar gözden geçirilmiştir. Bu tanım şöyledir: “Özel öğrenme güçlüğü; anlama ve dil kullanımında,sözlü ve yazılı, kendini dinleme, düşünme, konuşma, okuma, yazma, heceleme ya da matematiksel hesaplama yapma şeklinde kendini gösteren temel psikolojik zorlukları içerir. Bu terim; algısal engelleri, beyin hasarını, en düşük düzeyde beyin zedelenmelerini, disleksi ve afazi gelişimini kapsar. Bu terim, görsel, işitsel, motor engeller, zihni engeller ya da duygusal rahatsızlıklar, çevresel, kültürel ve ekonomik dezavantajlardan kaynaklı öğrenme güçlüğü olan çocukları kapsamaz (Amerikan Eğitim Bürosu 1977).

20 1980’lerde Öğrenme Güçlükleri Ulusal Birleşme Konseyi (NJCLD) kuruldu
1980’lerde Öğrenme Güçlükleri Ulusal Birleşme Konseyi (NJCLD) kuruldu. Profesyonel kuruluşları içermektedir. Bu konsey öncekilerden farklı olan birçok yönü ele alan bir tanım ortaya koymuştur. Bu tanım, öğrenme güçlüğü, dinleme, konuşma, okuma, yazma, mantık ve matematiksel yeteneğin edinimi ve kullanımında karşılaşılan önemli zorluklar ve bozuklukların heterojen bir grubunu tanımlayan bir tanımdır. Merkezi sinir sistemi bozukluğuna bağlı olarak tüm hayata yayılabilen bireye ait içsel bozukluklardır. İrade gerektiren davranışlarda, sosyal algılamada ve sosyal iletişimdeki problemler öğrenme zorluklarıyla ortaya çıkabilir, ama tek başına bir öğrenme zorluğu oluşturamazlar. Öğrenme güçlükleri diğer engel durumlarla birlikte ortaya çıkabilmesine rağmen (örneğin; duyusal , zihinsel gerilik, ciddi duygusal bozukluklar) ya da dış etkiler (kültürel farklılıklar, yetersiz ve uygun olmayan eğitim gibi) tüm bunlar bu durum veya etkinin sonucu değildir (Hammill, 1990).

21 2. Yeni Bir Kuram Doğuyor: Bilişötesi/Metabiliş
Genişleme aşamasında, davranışsal görüşten kaynaklı hoşnutsuzluğun sonucu olarak, bir grup araştırmacı öğrenme güçlüğü hakkında alternatif bir görüş geliştirdi. Bu görüş metabiliş (metacognitive) görüş olarak bilinir. Joseph Torgesen (1975, 1977) bu görüşün doğuşuyla anılır, halbuki diğer araştırmacılar aynı zaman diliminde benzer varsayımlarda bulunmuşlardır (Kavale ve Forness, 1986). Temel olarak, bu görüş bilişsel ve duygusal sebeplerle, öğrenme güçlüğü olan çocukların geliştirilmesinde okuldan beklenilen görevlerini yani planlama ve yürütme stratejilerini geliştiremediğini ortaya koymuştur. Bu görüş metabiliş kavramların üzerine kurulmuştur ve çocukların bütün bir eğitim ödevini tamamlamak için düşünmelerini ve aktiviteler üzerinde plan yapmaları gerektiğini ifade etmektedir.

22 AZALMA AŞAMASI 1988’de öğrenme güçlüğü alanı ve tüm özel eğitim alanında, azalma aşaması başladı. Bu tarih 1988’den başlatılabilir çünkü ilk zindelik hâli büyüme evresinin bitimindeydi ve alanın hayatta kalması için uzmanlık alanının korunması düşüncesi önerildi. Aslında, birçok yazar alanın varlığının görüşülmesi gerektiğini vurguladı (Komisyon, 2001; Mather ve Roberts, 1994).

23 1.Ortaya Çıkan Kuramsal Görüşler
Yapılandırmacılık Kuramı: Öğrenciler önceki bilgilerine düşünce, gerçeklik ve kavramlar arasında olabilecek bağlantılara dayanarak yeni bilgiyi yerleştirirler. Çoklu Zekâ Kuramı: 1900’lerin başından beri zekâ hakkında birçok görüş ortaya atılmıştır. Daha önceki psikoloji derslerinden de hatırlanacağı gibi, zekâ bileşik bir yapıdır, genel zekâ, IQ testi ile ölçülebilen yeteneğin sürekliliğidir. Çoklu zekâyı öğrenme güçlüklerine uygulamada, Hearne ve Stone (1995) genel zekâyı tek bir yapı gibi gören görüşlere nazaran çoklu zekânın öğrenme güçlükleri konusunda daha uygun bir görüş olacağını ortaya koymuştur. Beyin Bağdaşımlı Öğrenme: 1990’ların sonunda, öğrenme güçlüğü hakkında bir görüş ortaya çıktı: bu da beyin bağdaşımlı öğrenme görüşüdür

24 YENİDEN YAPILANMA AŞAMASI: ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN GELECEĞİ
Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin sayısı artmakta ve % 50’si hâlâ öğrenme güçlüğü çekmektedir ve önceden de anlatıldığı gibi yeniden canlandırma aşamasında artan rakamlara dikkat çekmek için Başkan George W. Bush 2001’de Özel Eğitim Komisyonu oluşturmuştur.

25 Öğrenme güçlüğü tanımı, okulda çocuğun öğrenme güçlüğünü tanımlamak için farklı değerlendirme yöntemlerinin kullanılmasını sağlamak üzere yenilenmiştir ve açıklamalar eklenecektir. Bu yenilemenin özel iki bölümü aşağıda açıklanmıştır; 1. Bir millî eğitim müdürlüğünde çocuğun sözel ifade, dinleme algısı, yazılı ifade, temel okuma becerisi, okuduğunu anlama, matematiksel hesaplama ya da mantık alanında başarı ve entelektüel yetenek arasında farkın olup olmadığını göz önüne almaları istenmeyebilir. 2. Diğer bir millî eğitim müdürlüğün çocuğun değerlendirme yöntemlerinin bir parçası olarak bilimsel ve araştırma tabanlı müdahaleye cevap verip vermediğine karar verebilir.

26 ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN KURAMSAL TEMELİ
1.Kuramsal Görüşün İşlevleri Bir kuram veya kuramsal anlayış, düşünce alanında anlamlı bir destekçi olarak birçok fonksiyon sunmalıdır. Belirli bir alandaki birçok görüş, ne kadar iyi hizmet ettikleri anlamında değerlendirilebilir. 2. Güncel Kuramların Değerlendirilmesi Her bir grup kuramcının önerdiği ölçme araçları ve tanılama teknikleri, öğrenme güçlüğü olmayan çocukları diğerlerinden ayırma konusunda standartları karşılayamamıştır

27 GÜNCEL ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ TANIMLARININ BİLEŞENLERİ
1.Psikolojik Süreç Kriteri Öğrenme güçlüğü tanımında doğal olarak yer alan varsayım; algılama, dil ya da bireyi öğrenmeden alıkoyan bazı biliş yetersizlikleridir. Algı, dikkat ve duyusal entegrasyonu içeren bilişsel, zihinsel ve psikolojik süreçlerin (örneğin, özellikle duyma ve görme yoluyla birçok duyudan elde edilen bilgileri toplama yeteneği) tartışılmasıdır.

28 2.Ek Ölçüt Ulusal tanımın son bölümü öğrenme güçlüğünün öncekiler gibi tanımlandığını ifade etmektedir. Bu, kırmızı rengi anlatırken, kırmızı olmayan nesneleri göstermek gibidir.

29 3.Farklılık (Uyumsuzluk) Ölçütü
Öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin akademik olarak başarı sağlayamaması varsayımı, öğrenme güçlüğünün tespiti için kullanılan matematik formüllerine yönlendirdi. Bunlar farklılıklar (uyumsuzluklar) olarak adlandırılır. Temel olarak, bu farklılıklar IQ testlerinde ölçüldüğü ve birçok konu alanında görüldüğü gibi, zekâ puanları arasında büyük bir farklılık oluştururlar.

30 TEŞEKKÜRLER…


"ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN DEĞİŞEN TANIMLARI." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları