Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

DETERJANLAR.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "DETERJANLAR."— Sunum transkripti:

1 DETERJANLAR

2 DETERJAN NEDİR? Petro-Kimya ürünlerinden elde edilen, temizleme ve arıtma gibi işlemlerde kullanılan, toz, sıvı ya da krem şeklinde olabilen kimyasal maddelere ''Deterjan'' denilmektedir. Deterjan, kir sökücü anlamına gelmektedir ve sabun dışındaki temizleyicilerin tümü deterjan sınıfına girmektedir.

3 Târihte ilk kullanılan deterjan sabundur
Târihte ilk kullanılan deterjan sabundur. İkinci Dünyâ Harbinden sonra petrol ürünlerinden yapılan sentetik kimyevî deterjanlar yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Sabun, sudaki kalsiyumla suda çözünmeyen bir bileşik meydana getirir ki, bu da kiri uzaklaştırmayı zorlaştırır. Sentetik deterjanlar bu dezavantajı taşımamaktadır.

4 Modern formülasyonlu deterjanlar, her biri ayrı görev yüklenen birçok bileşenden müteşekkildir. Bu bileşenlerden en önemlisi yüzey aktif madde olan organik bir bileşik (deterjanın esas bileşeni)tir. Diğer önemli eleman da sert sulardaki kalsiyum ve magnezyumu tutan fosfatlardır.

5 Yüzey aktif madde: Temizleyici maddelerin meydana getirdiği bütün etkiler, temelde su molekülleri arasındaki bağları zayıflatarak, suyun yüzey gerilimini değiştiren “yüzey aktiflik” özelliğine dayanır. Yüzey aktif maddeler, suyun yıkanacak maddeyi daha kolay ıslatmasını sağlar.

6 Uzun bir yapıda olan yüzey aktif maddenin bir baş bir de kuyruk kısmı vardır. Baş kısmı hidrofil (suyu seven), kuyruk kısmı ise hidrofob (suyu sevmeyen) olarak adlandırılır. Molekülün baş kısmı su yüzeyinde konaklar, kuyruk kısmı ise dışarı doğru durur. Böylece yüzey aktif maddenin molekülleri, yüzeyde yer alan su molekülleri arasındaki çekim kuvvetlerini azaltır.

7 Suyu sevmeyen kısım genellikle bir hidrokarbon zincirinden ibarettir
Suyu sevmeyen kısım genellikle bir hidrokarbon zincirinden ibarettir. Suyu seven kısım ise bazı gruplardan olabilir. Grubun katyonik, anyonik, iyonik olmayan ve amfolitik (hem anyonik hem de katyonik) olmasına göre değişirler. Anyoniklere karboksil (–COONa), sülfonat (–SO3Na) ve sülfat (–OSO3Na) misal verilebilir.

8 İki tip yüzey aktif madde söz konusudur
İki tip yüzey aktif madde söz konusudur. Biri yağlardan elde edilen sabun, diğeri ise çoğunlukla alkilaril sülfonat gibi petrol yan ürünlerinden elde edilen deterjanlardır.

9 Bileşenler ve etkileri: Deterjanlar başlangıçta sabun kadar iyi köpürmüyordu. Bu eksikliği gidermek gâyesiyle yapılan araştırmalar sonunda köpük arttırıcı maddeler eklenmesi gerektiği anlaşıldı. Deterjanların bileşiminde her biri değişik görev gören bir düzineye yakın madde bulunur. Tamâmı temizlik için konmaz.

10 Meselâ çamaşır makinasının kazanını korumak için korozyon önleyici madde bulunur. Kezâ kumaştan koparılan kirin yeniden dokuma üzerine birikmemesi için, deterjana, çok yüklü ve tortulaşmayı önleyici maddeler eklenir.

11 Lekelerin temizlenmesi, yüksek sıcaklıklarda ve baz yıkama suyunda iyi netice veren, kimyevî bir ağartıcıyla, yeni sodyum perborat ile yapılır. Renk atması, kumaşa yapışan ve mâvi beyaz bir ışık veren, optik parlatıcı ile düzeltilir.

12 Çamaşırlarda kullanılan temizleyici maddelerin lekeleri çıkartması, fakat kumaşı soldurmaması gerektiği gibi, bu maddelerin biyolojik olarak (kullanıldıktan sonra bakterilerce) parçalanabilmesi de gerekir. Sabunda bu özellik tabiî olarak mevcuttur. Deterjanlara da çevre kirlenmesine yol açmamak maksadıyla bu özelliğin kazandırılması gereklidir.

13 Üretim: Deterjanlar kullanılma maksatlarıyla sıvı veya toz deterjan olmalarına göre değişik şekillerde üretilirler. Meselâ deterjanda bulunan yüzey aktif maddeyle bunun kuvvetini artıran “yapıcı” maddelerin oranı, dokuma yıkamasında kabaca aynı iken, mineral kirinin az olduğu bulaşıklarda yüzey aktif maddenin oranı arttırılır (Yağlı kiri yüzey aktif madde, katı tanecikleri de yapıcı çözer).

14 Yapıcı olarak çoğunlukla sodyum tripolifosfat kullanılır
Yapıcı olarak çoğunlukla sodyum tripolifosfat kullanılır.Toz deterjan üretiminde, temel deterjan maddesi, köpük arttırıcı, yapıcı ve düzelticiden bir hamur elde edilir. Bu karışım bir kurutma kulesinde püskürtmeyle kurutularak içi boş, toz kürecikler hâline getirilir.

15 EVDE ORGANİK DETERJAN VE SABUN YAPIMI.

16 DOĞAL BULAŞIK MAKİNESİ DETERJANI NASIL YAPILIR?
İşte, bunu kullanarak tahta kaşıklarınızı, bebeğinizin biberonlarını gönül rahatlığıyla yıkayabileceğiniz doğal deterjanları evde üretebilirsiniz.

17 Bulaşıklarınızı daha temiz ve parlak yapacak doğal bir temizleyici için gerekli malzemeler şunlar: Bir bardak boraks (aktarlarda, eczanelerde, kimyasal madde satıcılarında, zirai ürünler satan dükkânlarda kolayca bulabilirsiniz) maddesi...

18 Bir bardak çamaşır sodası. Aynı bardağın dörtte biri kadar tuz
Bir bardak çamaşır sodası... Aynı bardağın dörtte biri kadar tuz... Dörtte biri kadar limon tuzu, yani citric asit (iri kristalli değil,rondoda toz hâline getirilmişi). Bulaşıklarınızın portakal, limon, mandalina vb. kokması için de bu ürünlerin yağlarından küçük bir miktar konulabilir.

19 Yapılışına gelince... Plastik bir kapta önce tuz ve 30 damla yağ iyice karıştırılıyor. Ardından diğer malzemeler de ekleniyor. Kabın içindeki malzemeler iyice harmanlandıktan sonra kapalı bir yerde muhafaza ediliyor. Her yıkama için bu karışımdan 1-1,5 çorba kaşığı kullanılıyor.

20 Bulaşıklarınızın ışıl ışıl olması için de makinenizin parlatıcı bölümünü elma sirkesiyle doldurmanız şart. Kullanılan suyun kireç oranına göre karışıma eklenen yemek sodası ve limon tuzu oranları artırılabilir. Malzemelerin miktarı ne kadar artarsa artsın sağlığa zararlı değil, çünkü tamamen doğal.

21 Bu karışım bulaşık makinesinde kullanıldığında araç-gereçler hem temizlenecek hem de parlayacak. Üstelik makineden portakal veya limon kokuları gelecek. Yıkama sonrasında bazı cam ürünlerinde hafif su lekeleri kalabilir. Hemen üzülmeyin. Bu görüntüyü ortadan kaldırmak veya daha aza indirmek için kurutma programı biter bitmez makinenin kapağını açarak bulaşıkları havalandırmanız kâfi.

22 Peki, elde yıkanacak bulaşıklar için neler yapmak lazım?
Bunun için de önerimiz şöyle: Bir kalıp doğal sabun rendeleniyor ve üzerini örtecek şekilde içi suyla dolu bir kabın içine konuluyor. Hafif ateşte sabun tozu eritiliyor. İçine yarım tatlı kaşığı boraks ve yarım tatlı kaşığı da çamaşır sodası ekleniyor. Ardından iyice karıştırılıyor. Her yıkamada bu karışımdan bir tatlı kaşığı alıp kullanılıyor..

23 Eğer bu yöntem "Beni çok uğraştıracak" derseniz, bulaşık makinesi için hazırladığınız karışımın aynısını, meyve yağı koymadan yapabilirsiniz. Bundan sıcak suya iki yemek kaşığı ekleyip bir yemek kaşığı da arap sabunu ya da bir çay kaşığı bulaşık deterjanı ilave edebilirsiniz. Bu karışım çok az köpürüyor ama bulaşıkları harika temizliyor ve büyük oranda da su lekesi bırakmıyor

24 Mutfaklarda ocak ve fırınları temizlerken kullanılan krem temizleyiciler için de alternatifler var.Mesela temizleyeceğiniz yüzeye biraz karbonat, biraz tuz ve birkaç damla sirke damlatarak hafifçe ovuşturmanız yeterli. Aynı sonucu alacağınızdan emin olabilirsiniz.

25 DOĞAL ODA SPREYİ YAPIMI
Genel ev temizliği için de sıcak suyun içine bir yemek kaşığı boraks ile bir yemek kaşığı sıvı Arap sabunu koymanız yeterli. Karışım, yerleri dezenfekte edip çok iyi temizliyor. Eğer bu işlemin ardından odanızın hoş kokmasını da isterseniz, o zaman yine doğal bir takviyeye ihtiyacınız olacak.

26 Yarım litre sıcak suyun içine yarım çay kaşığı karbonat, bir çay kaşığı limon suyu ve 3-4 damla bitkisel yağ (yasemin, lavanta, papatya, limon, çay ağacı, çam ağacı yağı olabilir) karıştırıp odaya püskürtebilirsiniz.

27 Doğal sabun yapımı; Kaliteli banyo ve el sabununu evde yapmak mümkündür. Evde biriken yağ, iç yağ, kuyruk yağı veya bunların karışımı sabun yapılarak değerlendirilebilir. Bu maksatla evvela yağ kaynatılarak süzülür ve 40 dereceye kadar soğutulur. Kostik soda, su ile karıştırılıp kaynatılarak 25 dereceye kadar soğutulduktan sonra, bu iki sıvı ağır ağır birbirine karıştırılır.

28 Karışım tahtadan kalıplara dökülerek sabun elde edilir
Karışım tahtadan kalıplara dökülerek sabun elde edilir. Bu sabunun bileşimi 0,4 kg kostik soda (NaOH), 1,2 litre su ve 2,7 kg yağ koyulur ve sabun elde edilir ve rahatça kullanılır

29

30 İLAÇ NEDİR? Canlı hücre üzerinde meydana getirdiği tesir ile bir hastalığın teşhisini iyileştirmesi veya semptomlarının azaltılması amacıyla tedavisini veya bu hastalıktan korunmayı mümkün kılan ,canlılara değişik uygulama yöntemleri ile verilen doğal,yarı sentetik veya sentetik preparatlardır.

31 İlaçlar iki kısımda incelenir
1.Etkin madde:Canlıda fizyolojik değişikliklere neden olan bir yada birden fazla kimyasal madde içeren kısım 2.Taşıyıcı:Kimyasal maddenin hasta tarafından kolay alınması için ilaçlara konulan fakat herhangi bir fizyolojik etki göstermeyen kimyasalların bulunduğu kısım

32 İLK İLACI KİM YAPMIŞTI? İlacın tarihi şifalıcılığa ,kocakarı ilaçlarına ve şamanizme dayanmaktadır.Eski çağlarda çeşitli otlar kaynatılarak veya yakılarak elde edilen sıvılar yada hiçbir işlem uygulamadan otlar hastaların tedavisinde kullanılıyordu.

33 İlaçlara dair bilinen ilk kayıt M. Ö. 3000 yılında sümerlilere aittir
İlaçlara dair bilinen ilk kayıt M.Ö.3000 yılında sümerlilere aittir.Eski mısır ve Çin’dede birçok hastalığın tedavisinde tedavi yöntemlerinin uygulandığı bilinmektedir. Antik Yunanlılarda ise şifalı otlar hasta tedavisinde savaşçıları boyamak ve zehir üretmek amacıyla kullanılırdı.O dönemlerde bitkilerin yararları daha çok deneme yanılma yöntemiyle bulunmaktaydı.

34 ORJİNAL İLAÇLAR JENERİK İLAÇLAR İLAÇ
Etken maddesinin patent süresi dolmuş ve birden çok firmanın üretebildiği ilaçlara jenerik ilaç denir. Uzun araştırmalar ve klinik çalışmaları sonucu belli bir hastalık üzerinde olumlu etki yaptığı kanıtlanmış temeli patentli bir moleküle dayanan ve daha önceden benzeri olmayan yeni ilaçlar.

35 JENERİK İLAÇLARIN PİYASAYA SÜRÜLEBİLME KOŞULLARI
Orijinal ilaçların yasal koruma süresi dolduğu zaman ilaç şirketleri orijinal ilacın benzerini piyasaya sürebilirler. JENERİK İLAÇLARIN PİYASAYA SÜRÜLEBİLME KOŞULLARI 1.)Jenerik ilaç orijinal ilaçla aynı etken maddeyi aynı miktarda bulundurmalı 2.)Orijinal ilaçla aynı etkiyi gösterdiği kanıtlanmış olmalı 3.)Aynı formülasyonda olmalı

36 HAZIRLAMA ŞEKLİNE GÖRE İLAÇLAR
MAJİSTRAL İLAÇLAR OFİSİNAL İLAÇLAR MÜSTAHZAR Formüle göre Eczacının hazırladığı ve Eczanelerde hazır bulundurulan ilaçlar Doktor tarafından Yazılan ve eczanelerde Yapılan formüllü ilaçlar Sağlık bakanlığı Ruhsatlı ilaç firmaları,ilaç Laboratuvarları tarafından Hazırlanan ilaçlar

37 İlaçlar genellikle fizyolojik etkilerine göre gruplandırılırlar.
FİZYOLOJİK ETKİLERİNE GÖRE İLAÇLAR 1.)Sinir sistemini üzerinde etkisi olan ilaçlar A.Merkezi sinir sistemi üzerinde etkisi olan ilaçlar:anestetik ilaçlar,hipnotik ve sedatif ilaçlar B.Perifer sinir sistemi üzerinde etkili olan ilaçlar

38 C.Otonom sinir sistemi üzerinde etkisi olan ilaçlar
2.Kalp ve damar sistemi üzerinde etkisi olan ilaçlar 3.Sindirim sistemi ve bağırsaklar üzerinde etkisi olan ilaçlar 4.Solunum sistemi üzerinde etkisi olan ilaçlar 5.Kemoterapi etkisi olan ilaçlar 6.Vitamin ve hormonlar 7.dezenfektan ve antiseptik etkısı gösteren ilaçlar

39 ŞEKİLLERİNE GÖRE İLAÇLAR
KATI ŞEKİLLİ İLAÇLAR 1.TOZ 2.KAPSÜL 3.HAPLAR 4.TABLETLER 5.DRAJE 6.MERHEM 7.FİTİL SIVI İLAÇLAR 1.TENTÜR 2.SOLÜSYONLAR 3.AMPUL 4.ŞURUP

40

41 TESİRLERİNE GÖRE İLAÇLAR
SİSTEMATİK TESİR: İlacın kana karıştıktan sonra dokularda meydana getirdiği etki LOKALTESİR: İlacın uygulandığı bölgede meydana getirdiği etki

42 İLAÇ BAĞIMLILIĞI İlaçların bilinçsizce alınması ve gereksiz yere kullanılması sakıncalıdır.Ama sürekli kullanma alışkanlığı ve zamanla onsuz yapamayacak kadar bağımlılık yapan ilaçlar çok daha tehlikeli durumlar meydana getirebilir.Böyle ilaçların bir bölümü tıpta tedavi amaçlı kullanılamaz.Bu ilaçların reçetesiz ve doktor kontrolü olmadan alınması yasaktır.

43 İnsanlar hasta olmadıkları halde gereksiz yere ilaç kullanmaya çeşitli nedenlerle başlarlar.Bunlar:
A.)Ruhsal çöküntü B.)Yalnızlık C.)Yetersizlik duygusu D.)Can sıkıntısı E.)Heyecan arayışı F.)Arkadaş ortamı

44 İki tür bağımlılık vardır
1.)FİZİKSEL BAĞIMLILIK:İlaç vücudun tamamen karşılaması gereken fiziksel bir gereksinimidir.İlaç kullanılmadığında bağımlı şiddetli ağrılar kusma ve çırpınma gibi tepkiler ortaya koyabilir.Maddeye dayanıklılık sınırı zamanla ilerler.Bu yüzdende kendini doyurmak için zamanla ilacın kullanım dozunu arttırırlar.

45 2.)RUHSAL BAĞIMLILIK:Bu bağımlılıkta ise kişi ilacın kendisi için vazgeçilmez olduğuna ve onsuz yaşayamayacağı inancına kapılır.İlaç kullanılmadığında fiziksel bağımlılıktaki gibi belirtiler görülmez.

46 Fiziksel ve ruhsal etkileri nedeniyle bağımlılık yaratan ilaçlar dört grupta incelenebilir.
1.)Esrar 2.)uyarıcılar 3.)halüsinojenler 4.)sinir sistemini baskılayan ilaçlar

47 SİNİR SİSTEMİNİ BASKILAYAN İLAÇLAR
Sinir sisteminin etkinliğini yavaşlatan bu ilaçlar genellikle ağrıları dindirmek,uyku vermek,sinir gerginliğini ve iş stresini hafifletmek için kullanılırlar. Morfin ve eroin gibi maddelerin bazı bileşenleri uyku verici bazı bileşenleri ise yatıştırıcı madde olarak kullanılabilir.

48 HALÜSİNOJENLER Duyu yanılmasına neden olan ilaçlardır.
İlacın etkisinde olan kişiler bilinç kaybı yaşamamalarına rağmen garip ve olmadık şeyler görür var olmayan sesleri duyarlar.

49 ESRAR Küçük dozlarda alındığında sinir sistemini sakinleştiren hafif bir uyuşturucudur.Yüksek dozda kullanıldığında bağımlıda halüsinasyon görülmesine neden olmaktadır.Kenevir bitkisinden elde edilir.Daha çok kullanılan adı ise ottur.Arap ülkelerinde haşiş batı ülkelerinde ise ma-rihuanadır.

50 Bağımlılık yaratan ilaçların çoğu bitkilerden elde edilir
Bağımlılık yaratan ilaçların çoğu bitkilerden elde edilir. Bu üretim bazı ülkelerde devletin yasal denetimi ve güvencesi (esrar) elde etmek için yasaklara karşın kenevir altındadır, bazı ülkelerde ise yasadışı olarak yürütülür. Solda: Güney Amerika'da, kokain elde etmek üzere koka yapraklarını kurutan bir çiftçi. Sağda üstte: Türkiye'de, sızan sütümsü sıvıdan afyon ve afyon türevleri elde etmek için çizilmiş bir haşhaş kapsülü. Sağda altta: ABD'deki birçok çiftlikte, marihuana yetiştirilir

51 İLAÇ BAĞIMLILIĞININ TEDAVİSİ
İLAÇ TEDAVİSİNİN AMAÇLAI: 1.) kişiyi bu alışkanlığından kurtarmak 2.) suç işleme eğiliminden kurtarmak 3.) sağlıklı ve yararlı etkinliklere yöneltmek 4.) bağımlının vücut sağlığına kavuşmasını sağlamak 5.) tedaviden sonra bir daha o alışkanlığa dönmesini engellemek

52 Bağımlı olan kişilerin tedavisinde dört temel yöntem uygulanır
1.)Ruhsal tedavi(terapi):Daha bağımlılığın başlangıcında olan kişilerin bağımlılığına neden olan etkenlerini araştırmak 2.)Uyuşturuculara karşı etkin ilaç kullanmak: Bu ilaçlar en fazla 3 gün kullanılabilir. 3.)Afyon türevlerinin yapay karşılığı olan metadon kullanmak:Bu yöntem en az zarar verici yöntemdir.En kolay tedavi yoludur. 4.)Bağımlıları bir süre kalabalık aile ortamında yaşatarak ilaçlardan uzak tutmak

53 İLAÇLARIN SAKLAMA KOŞULLARI
İlaçlar saklama koşullarına göre 4 grupta incelenebilir.Bunlar: 1.)Oda sıcaklığında saklanabilir ilaçlar 2.)Soğuk ortamda saklanması gereken ilaçlar(2o-8o) 3.)Işık almayan ortamda saklanması gereken ilaçlar 4.)Kuru yerde saklanması gerekli ilaçlar

54 ANTİBİYOTİK Bitkilerde özellikle de küf mantarlarında bulunan yada sentez yoluyla elde edilebilen bir çok mikroba karşı etkili olan penisilin benzeri maddelere antibiyotik denir.Bir organizma tarafından yapılır ve başka mikroorganizmaların yok olmasını sağlar.

55 Bugüne kadar antibiyotiklerin hiçbiri virüslere karşı etkili olamamıştır.Yani virüslü hastalıklarda antibiyotik kullanımı gereksizdir.Hatta çeşitli yan etkileri olduğu için zararlıdır.Enfeksiyon hastalıklarının çoğu da virüslere bağlı olduğu için özellikle ateşli hastalıklarda hastaya antibiyotik tedavisinin uygulanması tehlikelidir.Bazı antibiyotikler vücudumuzda vitamin sağlayan bakterileri de yok ettiğinden dolayı antibiyotik kullanımı tehlikelidir.

56 Eğer ki antibiyotik kullanımı gerekliyse hastaya aynı zamanda B vitamini de verilmelidir.Antibiyotikler uygun dozda ve yeterli sürede kullanılmalıdır.Antibiyotiğe hastalık belirtilerinin yok olmasından sonra 3-4 gün daha devam edilmelidir.Küçük doz ve kısa süreli kullanılan antibiyotikler bir yarar sağlamaz ayrıca bakterilerin direnç kazanmasına neden olur. İki antibiyotiğin birlikte kullanımı da sakıncalıdır.Çünkü biri diğerinin etkisini azaltabilir.

57 Her antibiyotik her hastaya verilemez.
Hasta antibiyotiğin yan etkilerinden etkilenebilir.Mesela böbrek yetmezliğinde tetraksilin antibiyotiğin kullanımı hastada ürenin kana karışmasına neden olabilir. Hangi antibiyotiklerin karaciğer ve böbrek hastalıklarında kullanılamayacağı da iyi bilinmelidir.Kloramfenikolun kullanımında bir süre sonra kemik iliğinde meydana getirdiği tahripten dolayı hastada kansızlık meydana getirebilir.

58 Hamilelik sırasında annenin kullanacağı antibiyotiklerde bebeğe zarar verebilir.Eğer annenin illaki antibiyotik kullanması gerekiyorsa bunlar hamileliğin ilk 3 ayında kullanılmalıdır.Bu antibiyotiklerde spiramicin ve penisilin grubu antibiyotikler olmalıdır.

59 Bazı antibiyotiklerin ilaçlarla yemeklerle meyve suları ve sütlerle alınması sakıncalıdır.
1.)Sütle alınası sakıncalı olan antibiyotikler tetrasiklin grubu ilaçlar 2.)Yemeklerle birlikte alınamayacak ilaçlar: metradinazol,verem ilaçları,eritromisin 3.)Meyve suları ile alınmayacak ilaçlar: ampisilin,amoksisilin,penisilin

60

61 BOYALAR

62 BOYA NEDİR? Uygulandığı yüzeyde film tabakası oluşturarak fiziksel ve kimyasal etkilere karşı koruyan,aynı zamanda dekoratif bir görüntü sağlayan kimyasal bileşenlerdir. Boyama özelliğine sahip maddelerin uygun sıvılarla yaptıkları eriyiklere boya denir

63 Boyalar,bünyesinde 4 temel unsur bulundurur:
1)Bağlayıcılar:Boyanın temel direği olup tipine göre boyaya ismini verir.Reaksiyon sonucu sıvı halden katı hale dönüşen ,boya filmini meydana getiren likitlerdir. . Boyaya katkısı, sertlik, sağlamlık, ve parlaklık, yapışma, hava koşullarına ve kimyasallara dirençtir. 2)Pigmentler:Doğadan saflaştırılarak veya sentetik yollarla elde edilen, bağlayıcı ve çözücüler içinde çözülmeyen toz halindeki katı taneciklerdir. Boyaya sağladığı özellikler: Renk vermesi, örtücülük, parlaklık, fiziki ve kimyasal dayanıklılıktır.

64 3)Kimyasal Katkılar:Bu grupta yer alan maddeler çok değişik özelliklerde olan ve boyaya çok az miktarda giren kimyasallardır. Katkı maddeleri boyanın özelliklerini iyileştirmek, istenmeyen, olumsuz değişimleri engellemek için kullanılır. Çözücüler:Boyanın uçucu kısmını oluşturan kimyasal maddelerdir. Boyanın imalatı ve tatbikatı safhasında(uygulama kolaylığı için), kullanılan boyanın özelliklerinde değişiklik yapmadan incelten sıvılardır.

65 TARİHÇE: Kullanılan ilk boyar maddelerin, daha tarih öncesinde süslemede, çanak-çömlek yapımında ve fresk yapımında yararlanılan renkli toplar olduğu sanılır. Önce Mezopotamya’da sonra Mısır’da seramik yapımında, balar, manganez (mor) ve kurşun (sarı) tuzuna dayanan pigmentler kullanılmış, kumaşların boyanmasıyla, bitki ya da hayvan kökenli boyarmaddelerle yapılmıştır.

66 Boyama yöntemleri özellikle orta çağda gelişti ve Avrupa’da yeni boyarmaddeler ortaya çıktı. 17. yy’da kırmızı renklerkızıl kök ve kırmızı böceğinden, mavirenkler indigo ve çivit otundan, sarılar rezede çiçeği ve zerdeçaldan, siyahlar bakamdan elde edildi. 1856’da İngiliz Perkin, bulduğu ilk sentetik boyarmaddeye (ipeği menekşe rengine boyayan organik bir bileşiktir) movein adını verdi. Elde edilen renk son derece canlı olduğu için, bu buluş çok sayıda araştırmaya yol açtı.

67 1859’da Fransız Verguin, füksin bileşimini gerçekleştirdi
1859’da Fransız Verguin, füksin bileşimini gerçekleştirdi. İlk uzo boyarmaddeler bir yıl sonra bulundu. 1869’da Graebe ve Liebermannadlıiki Alman, kızıl kökü ana boyası olan alizarinin bileşimini gerçekleştirdiler. (Sentetik boyarmadde, doğal maddeye göre daha ucuz olduğu için bu buluş, kızıl kök tarımına öldürücü bir darbe indirdi). 1876’da Fransız Russin, ilk sülfonlu azo boyarmaddeleri buldu ama, boyar madde sanayisinin gelişmesine en büyük katkı, düzenli araştırmalar sonucunda Alman sanayisi (özellikle de Badische Anilin und soda fabrik) tarafından gerçekleştirilir.

68 Boyalarda aranılan temel özellikler
    1. Işık boya çeşitleri ve özellikleri ve havanın bozucu etkilerine dayanıklılık.     2. Ağacın derinliğine girme özelliği.     3. Yüzeyde dengeli dağılma özelliği.     4. Eritici sıvılarda iyi erime özelliği.     5. Formaldehit vernikler - cilalar , çeşitleri ve özellikleri ve poliester verniğe dayanma özelliği.

69 BOYA ÇEŞİTLERİ Özelliklerine Göre İnşaat boyaları Uçak boyaları
Ahşap boyaları Zemin boyaları Gemi boyaları Sanat boyaları Gıda boyaları Oto boyaları İşaretleme boyaları Çevreye Olan Etkisine Göre Su bazlı boyalar Solvent bazlı boyalar Reçinesine Göre Sentetik boya Yağlı boya

70 İnşaat Boyaları Tavan boyası,plastik boya,silikonlu dış cephe boyası,saten boya,su bazlı saten boya bu gruba girer.

71 UÇAK Boyaları Uçakların gövde,kuyruk,kanatlar ve kabin içi boyaları,uçağa ait bazı parçaların boyanması işleri oya atölyesi tarafından yapılır.

72 Ahşap Boyaları Hava kurumalı sistemlerle elle serbest olarak boyanabildiği gibi püskürtme yada özel uygulama donanımları kullanılarak panel veya montaj aşaması tamamlanmış eşya haliyle de film yapma yöntemleri kullanılarak boyanabilmetedir.

73 Zemin Boyaları Uygulama yapılacak yüzeyler kuru, temiz ve sağlam olmalıdır. Aderansı azaltacak toz, yağ, gres, boya ve benzeri her tür kir uygulamadan önce tam olarak temizlenmelidir.

74 Gemi Boyaları Gemi tersanelerinde boyama yapılır.

75 Gıda Boyaları Gıda boyası; bir gıdaya, ilaca, kozmetik ürünlere veya insan vücuduna uygulandığı, ilave edildiği zaman renk veren boya, pigment veya maddelere denir.

76 Sanat Boyaları Kalem boyalar,keçeli kalemler,pastel boyalar,guaj boyalar,sulu boyalar… Kozmetik Boyalar: Cisimlere albeni kazandırmak amacıyla kullanılan boyalar ve özel renk tasarımları

77 Oto Boyaları Taşıtın durumuna göre değişmektedir. Hasarsız bir taşıtın, yüzey hazırlama ve boyama işlemi yapılırken; hasarlı bir taşıt ise öncelikli olarak karoseri tamiri ve daha sonra yüzey hazırlama ve boya işlemlerine tabi tutulur.

78 İşaretleme Boyaları Yol, park ve kaldırımlarda kullanılan boyalar

79 Çevreye olan etkisine göre;
1)Su bazlı boyalar Su ile inceltilen boyalar su bazlı boyalardır. Solvent ile inceltilen boyalar solvent bazlı boyalardır. SU BAZLI BOYA İLE SOLVENT BAZLI BOYA ARASINDAKİ FARK NEDİR? Solvent bazlı boya kalın bir film oluşturarak, duvarın nefes almasını asgariye indirir. Su bazlı boyada bu tam tersidir. Solvent bazlı boya daha parlak bir görünümde olup, boya sonrası kısa bir süre için, kullanılan yerde boya kokusu bırakır. Su bazlı boya kokusuzdur.

80 Solvent bazlı boya Tiner ile inceltilen boyalara “solvent bazlı” denir. Solvent bazlı boyalar uygulama ve kuruma esnasında koku verir. Bu yüzden boyanan mekânlar birkaç gün havalandırılmalı ve mümkünse uygulama bir maske ile yapılmalıdır. Solvent bazlı boyaların kuruması için uzun bir süreye ihtiyaç vardır. Temizliği ise kimyasal çözücülerin yardımı olmaksızın kolayca gerçekleşmediğinden zararlı yan etkiler içerir. Özellikle çocuk sahibi ailelerin, astım hastaları ve alerjisi olan evlerin solvent bazlı boyalar ile boyanmaması önerilir.

81 Günümüzde, duvar boyalarında saten ve plastik boyalar tercih edilmekte, solvent bazlı boyalar ahşap kapı pencere ve metalleri boyamak için kullanılmaktadır.

82 REÇİNESİNE GÖRE; 1)Plastik boya 2)Saten boya

83 PLASTİK BOYA

84 PLASTİK BOYA Plastik boyalar kaygan bir yapıya sahip değildir ve tam silinebilme özellikleri yoktur. Bu yüzden, plastik boya ile boyanmış duvarların çok sık ve ıslak bezle silinmesi boyanın renk kaybına uğramasına ya dalekelerin boya üzerinde iz bırakmasına neden olabilir.

85 PLASTİK BOYA ÜRETİMİ Plastik boyaların imalatında dolgu maddeleri, bilhassa çok ince kalsiyum karbonatlar kullanılmaktadır . Bu tip boyalardan örtücülük, beyazlık, silinebilirlik, dekoratiflik beklenmektedir.

86 SATEN BOYA

87 SATEN BOYALAR Yarı mat boyalara halk arasında “saten boya” denir
Saten boyalar, yüzey hatalarını gizleme özelliklerinden dolayı macun ya da alçı ile düzeltilmiş yüzeylerde dekoratif amaçlı uygulanır. Kaygan bir yapıda olan saten boyalar, tam silinebilme özelliğine sahiptir. Su itme ve buhar geçirgenliği özellikleri sayesinde suyun boya tarafından emilmesine ve lekelerin silinirken boyaya bulaşmasına izin vermezler

88 DOĞAL BOYALAR Doğal boyaların özelliği, sentez ile elde edilmiş boyalarınkine oranla çok daha ufak olan molekülleridir. Bu özellik eşyaların tümüne ve özellikle eşyaları oluşturan kabuğa nüfuz etmelerini sağlar. Böylece direkt boyaların yaptığı gibi eşyaların renginin geneliyle bütünleşirler.

89 BAZI BOYA BİTKİLERİ Yıldız çiçeği :Sarı Andız otu :Sarı Funda :Sarı
Adaçayı :Sarı Dut :Sarı Kanarya otu :Sarı ve Yeşil Adi Ardıç :Yeşil Ebegümeci :Yeşil Meyan :Mavi

90 Kimyasal Boyalar Kimyasal boyalar ışığın bozucu etkilerine karşı daha dayanıklıdır. Kimyasal boyalar iki kademede yapılır. Bunlara ilk boya ve son boya denir.

91 BOYADA DİKKAT EDİLECEKLER
Örtücü olmalı Boyanın uygulandığı yüzeyi kapatması,yüzeyi göstermemesidir. Boyanın iki katta yüzeyi kapatması beklenir. Kolay Uygulanabilir Olmalı Boyanın, fırça ile uygulanırken, rahat bir uygulama ve sonuçta iyi bir yüzey görünümü etkisi bırakması beklenir Kimyasal Etkilere Dayanıklı olmalı Sabun, deterjan, kola, yağ, meşrubat v.s gibi maddelere dayanıklı olması gerekmektedir Atmosferik ve Özel Şartlara Dayanıklı olmalı Yağmur, güneş ve diğer atmosferik koşullara dayanıklı olması gerekir. Fiziksel Etkilere Dayanıklı olmalı Sürtünme, çizilme, silinmeye dayanıklılık

92 DETERJANLARIN ZARARLARI

93 Deterjanların çoğunda çok miktarda fosfat ve klor vardır
Deterjanların çoğunda çok miktarda fosfat ve klor vardır. Bunların yutulması veya solunması çok ciddi sorunlara yol açabilir. Bu yüzden bulaşıklar iyice durulanmalıdır.

94 Bulaşık yıkarken, sıcak veya ılık suyun etkisiyle buharlaşan klor gözlerin yanmasına, solumada zorluk, başın ağrıması gibi etkiler yapabiliyor.

95 Bu deterjan maddeleri kanalizasyonlara da karışıp trihalometan’ı oluşturuyor, ayrıca kanalizasyonlardaki yararlı bakteri ve organiznmlarında ölmesine sebep oluyor.

96 Deterjanlar herkese aynı etkiyi yapmıyor
Deterjanlar herkese aynı etkiyi yapmıyor. Esmer kişilerde hastalığa yakalanma riski daha azdır. Kadınlarda cilt erkeklere göre daha ince olduğu için kadınlar daha fazla etkilenirler. Deterjanlar egzama hastalığına da neden oluyorlar.

97 Kokulu deterjanlar(tuz ruhu, kezzap, çamaşır suyu gibi maddeler) akciğer hastalıklarına ve barsak kanserine yol açar. Ayrıca mantar hastalıklarına sebebiyet verir.

98 Bulaşık ve çamaşırlarda kullanılan deterjanlarda fosfat kullanılmış, kullanılan fosfatın çevreye etkisi ABD gibi gelişmiş ve büyük ülkelerin çevre sorunlarının başlarında geliyor.örneğin: Avustralya’da atık su sistemine aktarılan fosforun %30’u fosfatın da %20’si deterjanlardan kaynaklanıyor.

99 Fosfat mavi yeşil alglerin temel sebebidir
Fosfat mavi yeşil alglerin temel sebebidir. Denizlerde, akarsularda ve göllerde en belirgin kirlenme sebebi mavi yaşil alglrin sayısındaki artıştır(ötrofikasyon).

100 İzmir Körfezi, Köycegiz Körfezi fosfat kaynaklı kirlenmenin ve ötrofikasyonun örnekleridir.

101 Cam temizleyicileri: Çoğunda sadece su amonyak ve boya(mavi) vardır. Bunlardan amonyak içerenler tahriş edici yayar. Solunması ve göze gelmesi zararlıdır.

102 Koku giderici spreyler: Bu spreyler havadaki kokuları yok etmezler
Koku giderici spreyler: Bu spreyler havadaki kokuları yok etmezler. Bir kısmı kötü kokuları hoş kokularla örter; bir kısmı da burun yollarını yağlı bir tabakayla kaplayıp koku alınmasını engelliyor. Bunlar etanol,naftalin formaldehit içerir.

103 Yorum: Ülkemizde temizliğe çok fazla önem veriliyor ve çok fazla deterjan, temizlik maddesi kullanılıyor ki bu bizim daha temiz olduğumuz anlamına gelmiyor. Bu ülkemizin ekolojik dengesinin daha çabuk bozulduğu, gelecek nesillere daha kötü bir dünya bıraktığımız anlamına geliyor.

104 Peki ne yapmalıyız: organik temizlik maddeleri kullanılmalıdır
Peki ne yapmalıyız: organik temizlik maddeleri kullanılmalıdır. Bunların insanlara ve çevreye verdiği zarar %20 iken şimdi kullandığımız deterjanların zararı %80’lerde. Bunun dışında kendi deterjanınızı kendiniz evde yapabilirsiniz; ama buda tehlikeli.

105 İLAÇLARIN ZARARLARI Kimyasal bileşik sayısının dünyada 65 milyonu aştığı biliniyor. Kozmetik sanayisinde kullanılan florokarbon gazı ozon tabakasını inceltiyor. Asbest liflerin çok uzun süre kullanımı kansere sebebiyet veriyor.

106 Analjezik ilaçların fazla kullanılmasında böbrek yetmezliği görülüyor daha önce kullanılan thalidomide adlı ilaç kolsuz, bacaksız bacakların doğmasına neden oldu.

107 Erciyes Üniversitesi tıp fakültesinde yapılan araştırmalarda birçok hastalığın tedavisinde kullanılan antibiyotiklerin alerjik reaksiyonlardan sonra ölüme sebebiyet verdiği ortaya çıkmıştır.

108 Antibiyotikler genellikle enfeksiyon hastalıkların(bulaşıcı hastalıklar)da bakterilerin neden olduğu hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Bu nedenle grip, soğuk algınlığı gibi virüslerin neden olduğu hastalıkların tedavisinde antibiyotiklerin hiçbir yararı yoktur.

109 Amerikan Tıp Enstitüsü(ıom)nün 1999 yılı araştırmasında her yıl bin kişinin tıbbi hatalar sonucu yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. Yine aynı raporda bunların bir kısmının ilaçların yanlış kullanımdan kaynaklandığı belirtildi.

110 Tarımsal ilaçlarda; suni gübre kullanımı, fazla ilaç kullanımı yer altı sularının kirlenmesine neden oluyor. Özellikle atık suların denizlere , nehirlere akıtılması çok büyük çevre sorunlarına yol açıyor. Sonuçta canlıların ölmesine, ekositemin bozulmasına içme sularının kirlenmesine neden oluyor.

111 Yorum Ülkemizde insanların tıbbi ilaçlarla verilen prospektüslerden anlaması çok zordur. Bu yüzden bilgilendirme eczacılar ve doktorlar düşüyor.

112 BOYALARIN ZARARLARI Özellikle mevsim değişikliği sonucu ülkemizde evleri yenilemek için boya badana yapılır. Yapılan boyamada yeterli korunma sağlanmazsa astım ve deride alerjik hastalıklara neden olur.

113 Mobilyalarda, mobilya cilalarının, özellikle aerosol içerenlerin kullanılmasında çıkan gazların solunması ya da yutulması tehlikelidir. Bu cilalar pek çok zehirli madde içerirler. Cilaların çoğunda fenol vardır.

114 Fenolün deriye temasıyla deride şişme, soyulma, sivilceler oluşur.
Az alınması bile dolaşım sistemini bozabilir. Mobilyalardaki diğer kimyasallarsa amonyak, nafta ve damıtılmış petroldür

115 Sentetik boyalar tiner kullanılırken buharlaştığı için havadaki oksijenin azalmasına dolayısıyla solunum problemlerine yol açar.

116 Kalitesiz boyalardaki kimyasallar ciğerlerde ciddi tehlikeler yaratabilir.

117 Saç boyalarının zararları
ABD’de Yale üniversitesi çalışanlarının bir araştırmasında yılda 9 kezden fazla boyayanların kronik lenfositler lösemiye yakalanma olasılığının % 60 arttığı,koyu renk boya kullananların ise bir tür kan kanseri olan foliküler lenfoma yakalanma riskinin %50 olduğu açıklanmış.

118 ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Hamile ve çocukların, boya tamamen kurumadan, kokusu tamamen ortadan kalkmadan ortamda kalması sakıncalıdır. Boyayı elimizden ulaştırmak için tiner kullanmamalıyız. Boya yapmadan önce eldiven takmalıyız.


"DETERJANLAR." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları