Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TURGUTLU ÖZEL GÜVENLİK

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TURGUTLU ÖZEL GÜVENLİK"— Sunum transkripti:

1 TURGUTLU ÖZEL GÜVENLİK
ETKİLİ İLETİŞİM DERSİ

2 NEDEN ETKİLİ İLETİŞİM ÖNEMLİ?
Düşündüğünüz, Söylemek istediğiniz, Söylediğinizi sandığınız, Söylediğiniz, Karşınızdakinin duymak istediği, Duyduğu, Anlamak istediği, Anladığını sandığı, Anladığı arasında farklar vardır. Dolayısıyla insanların birbirini yanlış anlaması için en az 9 ihtimal vardır.

3 İLETİŞİM NEDİR? İletişim, Latince kökenli "communication' Sözcüğünün karşılığıdır. Bilgi üretme, aktarma, anlamlandırma sürecine "iletişim" denir. Tüm iletişim etkileşimleri benzerlik ya da farklılığa dayanarak, eşit ya da eşit olmayan ilişkileri içinde yer alır. Aynı sosyal ortamda birbirini algılayan kişilerin iletişim kurmamaları imkansızdır. İletişim sürecidir bütündür. Her iletişim faaliyetinin bir "içerik" bir de "ilişki" olmak üzere iki boyutu vardır. İnsanlar genellikle bir ihtiyacını karşılamak için iletişimde bulunurlar. Bunun yanında şu nedenlerin de iletişim kurmada etkili olduğu söylenebilir: 1. Tanıma: insanlar daha önceden tanıdığı kişilerle daha kolay iletişimde bulunurlar. 2. Zorunluluk: bazen bazı işlerimizi görmek için bazı insanlarla iletişim kurmak zorunluluğu doğar. 3. Çekici bulma (kaynak çekiciliği): kaynak ile alıcı arasında genelde paylaşılan benzerlikler ne denli çok olursa çekicilik de o denli artmaktadır. "Araştırmalar, özellikle ideolojik benzerliklerin kaynağın çekiciliğini ve etkililiğini artırdığını göstermektedir"

4 İLETİŞİM SÜRECİ ÖĞELERİ
Kaynağın güvenilirliği Alıcının verilen bir mesajdaki sonuçları kabul etmesi bir ölçüde alıcının kaynağın güvenilirliğine ilişkin algısına bağlıdır. Kaynak güvenilirliği kaynağın sürekli bir özelliği değildir, daha çok alıcının kaynağa yüklediği bir özelliktir. Araştırmalar yüksek güvenilirliği olan kaynakların düşük güvenilirliği olan kaynaklardan daha çok ikna etkilerinin » bulunduğunu göstermektedir“ İLETİŞİMİN AMAÇLARI Verdiğimiz mesajın alınması, Verdiğimiz mesajın kabul edilmesi, Verdiğimiz mesajın anlaşılması, Mesaj alanda bir davranış veya durum değişikliği olmasıdır. İLETİŞİM NE ANLAMA GELİR? Söyledim, duydu anlamına gelmez Duydu, doğru anladı anlamına gelmez Anladı, hak verdi anlamına gelmez Hak verdi, inandı anlamına gelmez İnandı uyguladı anlamına gelmez Uyguladı sürdürecek anlamına gelmez

5 Toplumsal sorunların demokratik çözümü için, iletişimde bilgi akışı iki yönlü olmalıdır.
ENFORMASYON BAZEN İLETİŞİME DÖNÜŞÜR; BAZEN DE DÖNÜŞMEZ Örnek: bir evin penceresindeki "kiralık 3 oda* ilânını yalnızca okuyup geçerseniz, bu uyarıcı sizin için bir enformasyon olmakla kalır. ev sahibiyle yüz yüze ya da telefonla konuşmanız durumunda ise iletişim ortaya çıkar. İLETİŞİM ÇEŞİTLERİ Paralel iletişim Çapraz iletişim Örtülü iletişim Bir insanın ilişkilerinin niteliği, o insanın yaşamının kalitesini belirler. İletim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmek olanaksızdır. Sorunlarının çözümü, iyi niyete ve bu sorunların altında yatan psiko-sosyal süreçlerin bilinmesine bağlıdır.

6 İLETİŞİMİ NE ETKİLER? İletişimde bulunulan kişilere bağlı özellikler (yaş cinsiyet, sosyal mevki,...) iletişimin içinde oluştuğu ortamın sosyal özellikleri (resmi mi? Samimi mi?...) İletişimin içinde oluştuğu ortamın fiziksel özellikleri (ısı, ışık, insan sayısı, gürültü...) GÜRÜLTÜ İletişim sürecinde değiş tokuş edilen iletilerde kaynak ve hedef tarafından gönderilmemiş, istenmeyen herhangi bir işaret ya da kod açma sürecinin gerçekleşmesini engelleyen herhangi bir şey. GÜRÜLTÜNÜN TÜRLERİ 1. Fizyolojik gürültü: (radyoda, telefonda parazitler, silinmiş yazı, konuşmaları bastıran çocuk ağlamaları...) 2. Fizyo-nörolojik gürültü: (işitme, görme, konuşma bozukluğu, açlık, yorgunluk,...) 3. Psikolojik gürültü: (şiddetli heyecan, korku, kaynağa veya hedefe ilişkin olumsuz tutumlar, önyargılar...) 4. Toplumsal-kültürel gürültü: (tarafların bilgi düzeyleri, kültürel çevre farklılıkları,...)

7 İLETİŞİM TÜRLERİ Kişi-içi iletişim ve çatışma. Kişiler arası iletişim ve çatışma. Örgüt-içi iletişim ve çatışma Kitle iletişimi ve çatışma KİŞİ-İÇİ İLETİŞİM VE ÇATIŞMA Bir insanın düşünmesi, duygulanması, kişisel ihtiyaçlarının farkına varması, iç gözlem yapması, rüya görerek kendi içinden mesaj alması ya da kendine sorular sorarak bunlara cevaplar üretmesi bir iç iletişimdir. Sahip olduğu bilgiye/tutuma aykırı bir davranışta bulunan kişi, bilişsel çelişkiye düşer (rahatsız olur). Bu çelişkiden kurtulabilmek için şu üç yoldan birisine yönelir: Davranışını değiştirmek Tutumunu değiştirmek ya da yeni bilgiler edinmek Psikolojik savunma mekanizmalarından birini kullanmak (mantığa bürüme, telafi(giderim), yansıtma, özdeşim kurma, ters tepki oluşturma) ÖRNEK: Sigara-kanser ilişkisini bilen ve günde üç paket sigara içen birisi bilişsel çelişkiye düşer. Kendince haklı bir mantığa bürünerek; "Sigara stresimi azaltıyor" "Atın ölümü arpadan olsun”

8 KİŞİLERARASI İLETİŞİM ve ÇATIŞMA
Aralarında zaman ve mekan birliği olan: kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimlere "kişiler arası iletişim" ya da "soysal iletişim / etkileşim" adı verilir. Toplumların yaşam ve düşünce biçimleri değiştikçe, sözlü ve sözsüz iletişim biçimleri de değişmeye başlar 196O'lı yıllarda büyüklerin yanında sigara içilmezdi 17.yy. kıyafetlerle günümüz giyim modası farklıdır İsteyerek, farkında olarak yaptığımız konuşmalara "niyet edilmiş dil davranışı" adı verilir. Konuşurken dilimizin sürçmesi ise, niyet edilmemiş dil davranışlarına örnektir. Konuşurken farkında olmadan ses tonumuz alçalıp yükseliyorsa, ya da sesimiz titriyorsa, bu durumda niyet edilmemiş dil-ötesi davranışlar söz konusudur.

9 Sözsüz iletişimin özellikleri:
Çift anlamlıdır. "Söylemediklerimiz söylediklerimizden daha etkilidir." Belirsizdir. Sözsüz iletişim beden dili ve ses, bütün öğeleri (tonlama, vurgu vb.) Aracılığıyla gerçekleşir. Sözsüz mesajlar, konuşma ve yazı diline göre daha evrensel sayılırlar. Sevinç, korku öfke sesinizin yükselmesine; üzüntü, yorgunluk, düş kırıklığı sesinizin alçalmasına neden olur. Mutluluk, korku, öfke, şaşkınlık, üzüntü ve tiksinti duygulan ile ilgili bu hareketler hemen hemen tüm insanlarda ortaktır.

10 BEDEN DİLİ Dış görünüşümüz, davranışlarımız, dokunuşumuzu, zamanı ve mekanı kullanışımız bir tür sözsüz iletişimin kaynakları olarak tanımlanır. Bunlar iletişimin en ilkel toplumsal davranışı olarak bilinen BEDEN DİLİDİR. Genel olarak iletişimde; Bilgiyi ifade de %7 oranında gerçek sözcükler. Duygu ve davranışları ifadede % 38 oranında sesimizin tonu, Duygu ve davranışları ifadede %55 oranında sözlü olmayan iletişim (sözsüz iletişim) rol oynamaktadır. Erkekler sözlü iletişime daha çok önem verirlerken, kadınlar için sözsüz iletişimi de kapsayan iletişimin görsel yönü önemlidir. Esas olarak anlatıma katkıda bulunmayan ve kendiliğinden (refleks olarak) ortaya çıkan hareketlere ikincil jest ve mimik denir. Esas jest ve mimikler; biyolojik kökenli ve temel duyguları dile getiren "anlatım jest ve mimikleri", gelenek ve göreneklere göre olması gereken davranışların oluşturduğu "toplumsal jest ve mimikler" ve bir öykünmeyi ya da “tanımlamayı yansıtan mimik ve JESTLER” OLARAK ÜÇE AYRILIR.

11 BAŞ HAREKETLERİ İletişimin en önemli dinamiklerinden birisi baş hareketleridir. Dinleme hadisesine anlam katan baş hareketidir. GÖZ İLİŞKİSİ Konuşurken kişilerle göz teması kuran kişi, hem kendine güvenini gösterir, hem de çevresindekilerin konu ile ilgilerini korumalarını sağlar. Ayrıca göz temasının süresi de önem taşır konuşmanın süresinin %60 ile 75'i göz teması için önerilen süredir. Bakışlar statüyü belirler. Az bakan çok önemlidir. Unvan büyüdükçe göz teması o oranda azalır. BEDENSEL TEMAS Tokalaşmak, ilk kez karşılaşan iki insanın yaptığı ilk bedensel temastır. Karşımızdakinin dostluğunun bizim için özel bir önemi olduğunu göstermek istediğimizde, elini avuçlarımızın arasına alarak sıkarız Birisinin elini öpüp başımıza koyduğumuzda, onun bizden büyük/üstün olduğunu kabul ettiğimizi gösteririz. El sıkıştığımızda, karşımızdakini kendimize en azından bir ölçüde eşit kabul ettiğimizi göstermiş oluruz

12 ELLERİN KONUMU SİZİN KİŞİ YA DA KONU HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİZİ AÇIĞA ÇIKARIR
Dua eder gibi eller, insanlara açık ve güven verici olduğunuzun bir ifadesidir. Tersi, yani ellerinizin aşağı bakması ya hükmetmek isteğinizi ya da karşı koyma durumunuzu açığa çıkarır. DİNLERKEN DE ELLERİN DURUSU ÇEŞİTLİ ANLAMLAR TAŞIR Çeneyi tutmak, şakağa işaret parmağın konması iyi dinlediğinizin bir ifadesidir. Yine işaret parmağın, ileriye doğru hareketsiz bakması bir hedef göstermek anlamını taşırken, Aşağı-yukarı sallanması bir tehdit içerir.

13 MEKÂN KULLANIMI İnsanlar kendi çevresinde oluşturdukları boş mekanlar yoluyla da iletişimde bulunurlar. İster yüz yüze iletişimde ister bir toplulukla kurulan iletişim sürecinde olsun her iki tarafın kurduğu uzaklık duygusal düzeyde önemli bir belirleyicidir. 0–46 cm. Kişilerin mahrem alanı,(aile fertleri, duygusal ilişki yaşayan kişilerin girmesine) 46–120 cm. Kişisel alan, (kişinin çok yakınlarının sevdiklerinin girmesine izin verdikleri şahsi mesafedir) 120–350 cm. Sosyal alan (arkadaş ve dost çevresinin girebildiği alan) 3,5 m.den daha fazla olan mesafe genel alan olarak adlandırılmaktadır, (paylaşımın zorunlu olduğu tanımadığımız kişilerle olan mesafe) Mesafeli durma görünürde güçlü kişiye saygı anlamı taşır Araç ve mekân kullanımı güç gösterme yollarından birisidir Önde yürümek Yüksek statünün işaretidir.

14 ARAÇ KULLANIMI Araç ve mekân kullanımı yoluyla statü belirlemek mümkündür Büyük masalar, yöneticilik ve iktidar oyunlarını oynayanların en çok sevdikleri masalardır Yuvarlak masalar, katılımın en çok sağlandığı, masalardır. Statü azalır iletişim artar. OTURMA DÜZENİ Karsı Karsıya Oturmak Rekabeti ifade eder. Bu nedenle insanlarla uzlaşmayı zorlaştıran oturma düzenidir. Amirce bir oturuş biçimidir. Verilecek emrin şiddetini arttırır Dik Acı İle Oturmak İşbirliği sağlamak için idealdir. Demokratik oturma düzeni olarak da adlandırılır. Kişi; masanın koruyucu özelliğinden yararlanarak rahat eder, karşısında büyük baskı hissetmeden görüşlerinin bildirir. Yanyana Oturmak YANYANA OTURAN ve HAFİF BİRBİRLERİNE DÖNÜK OLAN İKİ KİŞ, BÜYÜK İHTİMALLE BİR PROBLEME KARŞI ORTAK YAKLAŞIM İÇİNDEDİR İŞBİRLİĞİ ve OLUMLU DUYGULAR EN ÜST SEVİYEDEDİR, KARŞI TARAFI İKNA EDEBİLMEK KOLAYLAŞIR.

15 Çapraz Oturmak İNSAN İLGİ DUYMADIKLARI ve İLİŞKİ KURMAK İSTEMEDİKLERİ KİŞİLERLE ÇAPRAZ ve MÜMKÜN OLDUĞUNCA UZAK OTURULAR. KOLLAR DA İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİNİ DIŞA VURURLAR. KOLLARIN DURUSU İNSANIN İC İFADESİDİR Eğer kollar merkez yani göğüs üstünde birleştirilmişse çoğunlukla savunma anlamına gelir. Dışarıdan gelecek saldırılara kendimizi kapatırız. Ellerin Kenetli Olması Bir hoşnutsuzluk söz konusudur veya hoşnutsuzluğun habercisidir. Kol kavuştururken Yumruklar sıkılmışsa, tehdit ile birlikte tartışmaya hazır bir savunma; Dört parmak koltuk altında başparmaklar dışarıda ise "savunmadayım ama her an saldırabilirim" anlamı çıkarılabilir. KOL KAVUŞTURURKEN Eller kolları sıkıca kavramışsa, "bu defansı zor aşarsın" GİZLİ KOL KAVUŞTURMA ENGELLERİ SİNİRLİLİK ve GERGİNLİĞİ AZALTMAK İÇİN YAPILAN HAREKETLER Yine kolların belin iki yanına konması, savaş baltalarının topraktan çıktığı anlamını taşır. Hele eşiniz böyle bir pozisyondaysa uzaklaşmanızda büyük yarar var.

16 ELLERİN ÖNDE BİRLEŞİK OLMASI
Bir teslimiyet ve her denilene razı bir hal söz konusudur. ELLERİN ARKADA BİRLEŞİK OLMASI Kendine güven söz konusudur. Bir şey saklanmadığı ve mücadeleye hazır olduğumuzu gösterir. ELİN ARKADA KOLDAN TUTUSU Kendine güven söz konusudur. Gittikçe artan bir olumsuzluk vardır. OTURUŞ VE BACAK DURUŞLARI. BEDEN DİLİNİN DİĞER İFADE HARFLERİDİR Bir bacağın diğerinin üstüne, öne uzatılarak yere paralel olarak konulması bir üstünlük ve meydan okuma anlamı taşır. Ayakların çapraz atılması, bir huzursuzluk işaretidir. Yine ayakların arkaya doğru üst üste konulması, güvensizlik işaretidir. AYAKTA VE OTURURKEN ELLER YANDA Ayakta ve otururken uygun dinleme pozisyonu, (iletişime açık) KOLLAR YANDA veya EL BELDE Bir saldırı hazırlığının ve mücadeleye hazır olmanın habercisidir.

17 BACAK BACAK ÜZERİNE ATMA
Bacak bacak üstüne atma bir kapalılık ifadesidir. Ancak bunun da 4 şekli vardır. AYAKLAR YANA VEYA ÇAPRAZ Saklanan bir sorun olduğunu gösterir. VE YALAN!!!... İnsanlar yalan söylerken, bedenlerinde terleme, kızarma, kekeleme gibi istemsiz değişiklikler olur. Yalan söyleyen kişi anlattığı konuyu gereğinden fazla uzatır. Yalan söyleyen kişilerin elleri saklama kaygısı ile ya önde ya da arkada kenetlenir. Ayrıca gözler, genellikle aşağıya kayar. Yalan söyleyen kişinin göz bebekleri küçülür. Bununla birlikte yine eller, yüz üzerinde tedirginlikle dolaşır. Erkekler genellikle gözleri ile oynarken; kadınlar, elleri ile burunlarının çevresine dokunurlar. Yine erkekler yalan söylerlerken kravat ya da gömlek yakaları ile oynarlar. Yalan söyleyen kişi, konuşurken daha çok hareket eder; özellikle otururken bir öne bir arkaya sallanıp sürekli duruş değiştirir.

18 ÖRGÜT İÇİ İLETİŞİM ve ÇATIŞMA
Örgüt, iş ve işlev bölümü yaparak, bir otorite hiyerarşisi içinde, ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmiş insanların faaliyetlerinin koordinasyonudur. Örgüt içinde en çok rastlanan çatışmalar Rol çatışmaları (grup içinde belli bir pozisyonda bulunan kişiden beklenen davranış çatışması Ast-üst ilişkilerinden doğan çatışmalardır KİTLE İLETİŞİMİ ve ÇATIŞMA Birtakım bilgilerin/sembollerin, geniş insan topluluklarına iletilmesi ve bu insanlar tarafından yorumlanması sürecine "kitle iletişimi" adı verilir. Kitle iletişiminde, kaynak ile hedef arasındaki kanallara ise "kitle iletişim araçları" adı verilir. İlgili kaynaklarda "kitle iletişim araçları" denildiğinde genellikle, radyo, televizyon, gazete, dergi ve benzeri yayınlar kastedilmektedir. Kitle İletişimin 4 Temel İşlevi Haber işlevi Yönetime katılma işlevi Öğretici işlev Eğlendirme işlevi Kitle İletişimin Ortaya Çıkardığı Bazı Sorunlar Kişi iletişim kaynaklarının etkisi altında kalabilir Propaganda etkisi Topluma yabancılaşma

19 ETKİN İLETİŞİMİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Korkular Ön kabuller Duyarsızlık İsim takmak/alay etmek Kararsızlık Alınganlık (kişileştirme) Ben-merkezcilik Kutuplaştırma Değiştirme gayreti Aşırı fedakârlık Keşkecilik

20 1.KORKUNUN NEDENLERİ a. Baskı dolu çocukluk yaşamı: baskı ve şiddet ortamında çocuk kendine güvenini kaybeder b.Sürekli stres ve hastalıklar c.Asosyal bir iş ortamı: bazı işler veya iş ortamları insanları toplumdan uzak tutar. Sürekli bilgisayar başında olanlar dış dünyadan koparlar. d.Başarısızlık inancı: bu inanç zihinde yer etmemelidir. İnsan "ben başarısızım" hükmünü alt bilincine yerleştirmemelidir. e. Söylenecek bir sözün olmaması: bilmiyorsanız konuşamazsızın. Düşüncelerinizden emin değilseniz konuşmaya cesaret edemezsiniz. 2.ÖNKABULLER Belli bir durumun ya da belli bir özelliğin, her yerde, herkes için geçerli olduğunu düşünmek, genelleme yapmaktır. Genelleme yapan kişiler, bütün ile parça arasındaki farklılığı gözden kaçırırlar. "herkes, her zaman, daima, asla" gibi sözcükleri pek severler. Önyargıları ve genellemeleri olan insanlar başkalarının söylediklerini duymazlar; sadece kendi kafasındaki yargılara uygun olan sözleri duyarlar.

21 3.DUYARSIZLIK Başkalarının duygu ve düşüncelerini dikkate almalıyız. Sadece kendi işimize odaklanır iletişim kurduğumuz insanların duygu ve düşüncelerine duyarsız kalırsak aramızdaki iletişim bundan etkilenir. 4.İSİM TAKMAK/ALAY ETMEK İnsanların benlik imajları üzerinde olumsuz etki yapar. Kişisel gelişmeyi olumsuz etkiler. Kendisine isim takılan kişi bunu direkt olarak belli etmese de bundan rahatsız olur. Bazen bireyin kendine olan güvenini kaybettirir 5.ALINGANLIK/KİŞİSELLEŞTİRME EĞER BİR İNSAN, ASLINDA HİÇBİR ETKİSİ OLMADIĞI HALDE, BAŞKALARININ uğradığı sıkıntılardan, ortaya çıkan sorunlardan kendini sorumlu tutuyorsa, kişiselleştiriyor, üzerine alınıyor demektir. Kişiselleştirmede, kendi kendini suçlama söz konusudur. Kişiselleştirmeyi arttıran en önemli faktörlerden birisi de "imalı iletişimdir".

22 6. BEN MERKEZCİLİK Her konuda kendini öne çıkarma, sürekli kendinden bahsetme, hep kendisi hakkında konuşma ve öteki insanlardan daha önemli ve değerli olduğunu ön plana çıkarma haline benmerkezcilik denir. Unutmayın iletişim her iki tarafın karşılıklı yer aldığı bir süreçtir. 7.KAR ARSIZLIK Her zaman kendinizden emin olun, kararsız kalmayın. Kendisinden emin olmayan kişi düşüncelerini ifade etmekte zorlanır ve anlamak istediklerini de anlatamaz. İletişim kurmadan önce mesajı iyi hazırlanmalıdır. 8.KUTUPLAŞTIRMA Belli bir olayı kutuplaştıran kişi, bu olayı ya siyah ya beyaz algılar. Çünkü kutuplaşmada "gri" yoktur, "kısmen" yoktur.

23 9.DEĞİŞTİRME GAYRETİ Çevremizdeki insanların bizim gibi düşünmelerini, bizim istediklerimizi kendi isteklerimiymiş gibi yapmalarını istediğimizde, onları değiştirmeye çalışıyoruz demektir. Çevrelerini değiştirme gayreti içinde olanlar, başkalarını değiştirmeye hakları olduklarını düşündükleri halde, kendileri değişime direnç gösterirler. 10. AŞIRI FEDEKARLIK Değiştirme gayretinin tam tersidir. Aşırı fedakarlık edenler kendi isteklerini bir kenara bırakarak, başkalarının onlardan istediği gibi davranmaya çalışırlar. Aşırı fedakâr kişiler, çevrelerinde uyumlu oldukları izlenimi bıraksalar da, yüzeydeki bu uyumluluk, günü geldiğinde bir takım patlamalara, çatışmalara yol açabilir. 11.KESKECİLİK Geçmişte yaşadığımız bir takım olayları zaman zaman hatırlayıp pişmanlık duymaya "keşkecilik" denir. Bugünümüzü çalan iki hırsız vardır: birisi, geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız, diğeri ise, geleceğe ilişkin kaygılarımızda. Bunlar bugünümüzü alıp götürür.

24 İLETİŞİMİN TEMEL BECERİLERİ Karşımızdakini dinlemek, Kendini tanımak,
NASIL DİNLİYORUZ? Görünüşte dinleme Tuzak kurucu dinleyici Seçerek dinleme Duygusal yönden saplanmış dinleyici Savunucu dinleyici Yüzeysel dinleyici Aktif dinleyici İLETİŞİMİN TEMEL BECERİLERİ Karşımızdakini dinlemek, Kendini tanımak, Kendini açmak, Kendini doğru ifade etmek. 1-KARSIMIZDAKİNİ DİNLEMEK İletişim çatışmalarının çoğu karşımızdakinin göndermiş olduğu mesajı doğru olarak algılamamamızdan kaynaklanır. Kişileri önyargıdan uzak etkin bir şekilde dinlemeliyiz. Etkin dinleyici olmak; karşıdakinin duygularını anlayabilmek, tanımlayabilmek, onlara zamanında yanıt verebilmek ve onları kendi sözcükleriyle tekrarlayarak konuşanın onayını almaktır İŞİTMEK ve DİNLEMEK İşitme ile dinleme birbirleriyle ilişkili, ancak birbirlerinden ayrı eylemlerdir. İşitme fizyolojik, dinleme ise psikolojik bir süreçtir. Fizyolojik olarak, işitme; ses dalgalarının dış kulaktan kulak zarına iletildiği, orta kulakta mekanik titreşimlere; iç kulakta da beyine giden sinir akımlarına dönüştüğü bir süreçtir. Dinleme adı verilen psikolojik süreç, bireyin, seslerin ve konuşma örüntülerinin farkında olmasıyla ve onlara dikkatini vermesiyle başlar. Belli işitsel işaretleri tanıması ve hatırlamasıyla sürer ve anlamlandırmasına son bulur.

25 2.KENDİNİ TANIMAK Kendinin farkında olan insan, kendini keşfeder, olumlu yönlerini keskinleştirir, olumsuz yönlerini olumluya çevirir. İnsan hem kendini hem de bütün engelleri aşabilecek iç kaynaklara sahiptir. Yeter ki; insan kendisini ve iç kaynaklarını tanısın, amacını ve hedeflerini belirlesin, gerçekleştirmek için de gerekli gayreti sarf etsin. Kendini tanıyan kimse, dış dünyadaki olayların ve ic dünyasında oluşan olayların çoğu kez farkındadır. Bu tür biri, çevresindeki kişilerin kendisini nasıl etkilediğinin farkında olduğu kadar, kendisinin çevresindekileri nasıl etkileyeceğini de bilir. Böylece kendi yaşamını yönetebilme olanağına kavuşmuş olur. 3.KENDİNİ AÇMAK Kişinin kendini değerlendirmesi ve kendini karşısındakine doğru anlatmak için özel bir çaba göstermesi gerekir. 4.KENDİNİ DOĞRU İFADE ETMEK Kendini ifade etme sürecinde dinleyicinin kim olduğunu özelliklerini ve kapasitesini bilmeniz çok önemlidir. Konu dinleyicinin ilgisini çekmelidir. Peşin yargı ve hükümlere yol açacak konulardan kesinlikle kaçınılmalı, mesaj önceden iyi hazırlanmalıdır.

26 İLETİŞİMİN PÜF NOKTALARI
Soru Sorarken; Açık uçlu sorular sorulmalıdır Karşı güdümlü soruları kullanılmamalı Vücut diliniz sorunuzu desteklemelidir ETKİN İFADENİN KURALLARI NE SÖYLEMEK İSTİYORSANIZ Bunu dolaysız ifade edin Bunu hemen ifade edin Bunu açıkça ifade edin Bunu dürüstlükle ifade edin 5.Karşınızdakini incitmeden söyleyin İLETİŞİM KURMADA TEMEL İLKELER Konuyu çok iyi bilmek, (iyi planlama) Dinleyenlerin bilgi birikimine dikkat etmek, (seviyeye dikkat) Konuyu açık ve yalın olarak anlatmak, (açık olma) Dinleyenin davranışına ve zamanına dikkat etmek, (zamanlama) Olumlu düşünme ve davranma, (olumlu olma) Soğukkanlı, sakin, nazik ve sabırlı olmak (sakin olma) Gereksiz eleştirilerden kaçınmak, (hoşgörü) Bir yerde birleşmeyi bilmek, (orta noktayı bulma) İLETİŞİMİN PÜF NOKTALARI Cevap Verirken; Mümkün olduğunca kısa, anlaşılır ve net cevaplar verilmelidir. Çok kısa cevaplar doyurucu olmayabilir, o zaman tekrar soruya muhatap olabiliriz. Cevap olduğundan uzun olursa kişi bizi dinlemekten sıkılabilir.

27 KENDİNDEN EMİN KONUŞMAK
Kendinizi ifade ederken haklı olduğumuz konularda açıklamalarda yaparken vücudumuz dik, sesimiz güçlü, gözlerimiz karşımızdaki insanın gözlerinin içine bakmalıdır. Yavaş yavaş, normal konuşma hızından daha yavaş bir şekilde konuşun; Konuşurken etrafı kurcalamayın, kollarınız iki yanınızda olsun ellerinizi çevredeki eşyalardan uzak tutun. Soruyu kendi lehinize kullanın; soruyu tekrar ederek zaman kazanın gerginliği azaltın. Karşınızdaki kişiye fikir ayrılığınızı yumuşak bir dille, açıkça ifade edin; Karşınızdakinden kendisini daha açık ifade etmesini talep edin; Neden sorun; Fikirlerinizi aşırı derecede savunmaktan kaçının Tekrardan kaçınmayı öğrenin; Duygu ve düşüncelerinizi ifade etme yeteneği kazanın; Kendiniz hakkında konuşabilin; Konuşma başlatın; Uyumlu iletişim içinde olun

28 ELEŞTİRİ SANATI ve ELEŞTİRİ KURALLARI
Ancak eleştiriler hakaret boyutuna taşınmamak iletişim güçlendirmelidir. Eleştiri kişiliğe yönelik değil, davranışa yönelik yapılmalıdır. Kesinlikle genellemelerden sakınılmalıdır. Eleştirinin yapılacağı zaman ve mekân iyi seçilmelidir. Eleştiri yapılacak kişinin içinde bulunduğu duygusal zaman ayarlanmalıdır. HAYIR DİYEBİLMEK "NEDEN HAYIR DİYEMEYİZ ?" İnsanlar, iletişim bağı içerisinde olduğu kişilerle arasının bozulmasını istemez aksine onların kendisine bakış açısının olumlu olmasını ister. İçinde yaşadığımız sosyal çevre tarafından dışlanan bir durumda olmak istemediğimiz için hayır diyemeyiz. Diğer kişilerin duygularını incitme duygusu Terk edilme ve ayrılma korkusu. Bir başkasına tamamen bağımlı olma isteği Bir başkasının öfkesinden korkma Mahcup duruma düşürülme korkusu Kötü ve bencil bulunma korkusu "Kısacası Hayır Diyebilmek, Kendi Hayatımızın İplerini Elimize Almak Demektir."

29 SAVUNUCULUK İLETİŞİMİ MAHVEDER!!!
SAVUNUCU İLETİŞİM Yargılayıcı Tutum Denetlemeye Yönelik Tutum Belli Bir Strateji İzleyen Planlı Tutum Aldırmaz, Umursamaz Tutum Üstünlük Belirten Tutum Kesin Tutum AÇIK İLETİŞİM Tanıtıcı Tutum Soruna Yönelik Tutum Plansız Kendiliğinden Oluşan Tutum Anlayış, Duygusal Yakınlık Gösteren Tutum Eşitlik Belirten Tutum Denemeci Tutum EMPATİ Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır. EMPATİNİN TEMEL ÖĞELERİ Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir Empati tanımındaki son öğe ise, empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır

30 EMPATİ SEMPATİ FARKLILIĞI
Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz ya da seviniriz. Empati kurduğumuzda ise; karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır Sempatide "yandaş" olmak esastır. Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. Bir insanı "anlamak" başka şey, ona "hak vermek" başka şeydir. Empatide anlamak, sempati de ise anlamış olalım ya da olmayalım, karşımızdakine hak vermek söz konusudur. GÜNLÜK YAŞAMDA EMPATİ VE ÖNEMİ Günlük yaşamın hemen her kesiminde empatik anlayış, insanları Birbirine yaklaştırma, iletişimi kolaylaştırma özelliğine sahiptir. İnsanlar, kendileriyle empati kurulduğunda, anlaşıldıklarını ve kendilerine önem verildiğini hissederler. Diğer insanlar tarafından anlaşılmak ve önem verilmek ise, bizi rahatlatır; kendimizi iyi hissederiz. Araştırmalar suç işleme ile empatik ilgi ve beceri arasında da ilişki bulunduğunu göstermektedir. Suç işlemiş kişilerin empatik ilgi ve becerilerinin, suç işlememiş kişilerinkine oranla daha düşük olduğu belirtilmektedir. İnsanlar empati kurabildikleri için topluma uyumlu olabilecekleri gibi, topluma uyum sağladıkları için de empati kurma becerilerini ve ilgilerini gelişirmiş olabilirler.

31 Bu ihtiyacı gidermek üzere organizmada beliren güce "dürtü",
MOTİVASYON Organizmanın, kendisinde giderilmesi gereken bir eksiklik duymasına "ihtiyaç" Bu ihtiyacı gidermek üzere organizmada beliren güce "dürtü", Organizmanın ihtiyacını gidermek üzere belli bir davranış göstermesi eğilimine ise "güdü" denilmektedir. O halde insan davranışlarının temelinde ihtiyaçlar yatmaktadır. İhtiyaç, dürtü, güdü ve davranış. Motivasyon kelimesi; latince "movere", yani "hareket ettirme, hareketlendirme" kelimesinden gelmektedir. Bir işi yapmak için içimizde duyduğumuz güçlü istektir. Psikoloji dilinde "güdü" dediğimiz "motivasyon" ne kadar güçlüyse bir işi yapma gücümüz o kadar artar. Motivasyon yönlendirici bir güçtür. MASLOW'UN İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ SAYGI AİT OLMA ve SEVGİ GÜVENLİK KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME FİZYOLOJİK İHTİYAÇLAR (AÇLIK, SUSUZLUK...)

32 Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçları, anlaşılması ve karşılanması karmaşık olmayan ama mutlaka giderilmesi gereken ihtiyaçlardır. Öteki ihtiyaçlar ise; kişisel, psikolojik ve sosyal içerikli ve karmaşık olduğu için anlaşılması ve doyurulması çaba gerektirir. Motivasyonun iki seviyesi vardır, "hayatta kalmak" ve "başarı". İnsan hayatta kalmak için güvenliğe, beslenmeye, barınmaya ihtiyaç duyar. Motivasyon bir amaca veya ödüle yöneliktir. İşyerinde sarf ettiğimiz güç, ödül kazanmayı, statümüzü değiştirmeyi, v.b. Şeyleri umduğumuz içindir. Amaçlar davranışı kontrol etmez, sadece etkiler ve kişiyi ihtiyacını tatmin etmek için uyarır. Yöneticiler, liderler çalışanların motivasyonuna etki edebilir fakat bunları kontrol edemez. Bir ihtiyaç temin edildiğinde diğeri ortaya çıkar. Tatmin edilmiş bir ihtiyaç artık motivasyon aracı değildir. MOTİVASYONU ETKİLEYEN DEĞİŞKENLER Bireyin yetenekleri, Bireyin zekâsı, Bireyin becerileri ve bilgi düzeyi, İşe bakış açısı, Bireyin yapmak istedikleri ve yapması gerekenler, İşin kendisi, İşin bireye sunacağı ilerleme sorumluluk ve tatmin edebilme ölçütü.

33 STRES VE RİSK YÖNETİMİ Stres sözcüğü, Latincedir ve "sıkıntı", "darlık", "güçlük", "zorluk", "üzüntü", anlamlarına gelmektedir. STRESİN BELİRTİLERİ KENDİMİZDEKİ STRES BELİRTİLERİ Saldırganlık ve kayıtsızlık, Sıkıntı, gerilim hali, Sinirlilik, Unutkanlık, Korkulu rüyalar, Neşesizleşme, durgunlaşma, çökkünlük hali, Dinlenmekle geçmeyen yorgunluk, Karamsarlık, kendini küçük görme, yalnızlık, Yersiz suçluluk hissetme ORGANİK AÇIKLAMASI OLMAYAN STRES BELİRTİLERİ Ağız kuruluğu, Üşüme, titreme, Vücutta uyuşukluk, karıncalanma hissi, Sebepsiz çarpıntı, Yersiz soğukluk, sıcaklık hissi, Baş ağrıları, baş dönmeleri, Gürültüye ve sese karşı duyarlılık, Mide bulantısı, kusma ishal Uyku, iştah bozukluğu, Konuşma güçlükleri, Uykuda diş gıcırdatma, konuşma da stresin habercisidir. Zararlı olan stres istenmeyen strestir.

34 İSTENMEYEN STRESE SEBEP OLAN ETKENLER;
Motivasyon etkileri, Fiziksel ve duygusal sebepler, Bireysel etkenler, Çevresel faktörler, İş ortamından kaynaklanan öğeler. 1-MOTİVASYONUN ETKİLERİ Bireylerin yaşamlarında gidermeleri gereken biyolojik ve psikolojik gereksinimlerini karşılamak için gerekli davranış, ihtiyacı tatmin ederse kişi doyuma ulaşır, aksi takdirde strese girer, verimliliği düşer, kazalar artar. Stres ve motivasyon karşılıklı ilişki içindedir» Motivasyon olmazsa stres oluşur. Stres oluşursa motivasyon olmaz. 2-FİZİKSEL VE DUYGUSAL SEBEPLER Fiziksel stres sebepleri bireyin bedenini etkileyen dışsal faktörlerdir. Bunlar: Hastalığın kişi üzerindeki olumsuz etkileri, Bireyin çalıştığı ortamın aşırı sıcak veya soğuk olması, Aydınlatmanın yeterli olmaması Aşarı gürültülü olmasıdır.

35 3-BİREYSEL ETKENLER Kişinin iş dışında yaşadığı sorunlar ve edindiği deneyimler onun işine etki eder. Ailevi sorunlar, Olumsuz evlilik ilişkisi, Çocukların eğitim, Ekonomik sorunlardan dolayı yaşanan sıkıntılar stresi doğurur, kişinin işine yansır ve iş verimliliğini düşürür. 4-ÇEVRESEL FAKTÖRLER Çevresel faktörler de stres oluşmasına neden olur. Bunlar; Ekonomik, Politik, Teknolojik belirsizliklerdir. 5-İŞ ORTAMINDAN KAYNAKLANAN ÖĞELER Kişiler arası ilişkiler de bir örgütse stres kaynağıdır. Örgütteki bir çalışan diğerleri tarafından kabul edilirse ortaya olumlu ilişkiler çıkar. İş arkadaşlarıyla zayıf ilişkileri olan ve sosyal ihtiyaçları karşılanmayan bireyde stres oluşur. Örgütteki liderin yönetiminde yakından kontrol ve baskı varsa; Ortam demokratik değilse; Eğer iş gören yönetici ile ilişki kuramıyorsa; İş görenin üzerinde çok fazla sorumluluk varsa stres ortaya çıkar.

36 STRESLE BAŞA ÇIKMA YÖNTEMLERİ
STRESE KARŞI İLK YARDIM Derin bir nefes alın, Zihinsel hayal kurun, Düşünmeyi durdurun, Kendi kendinizi yönlendirin GÜNLÜK YAŞAMIN STRESİYLE BAŞA ÇIKABİLMENİN YOLLARI Uyumlu bir birliktelik, Aileyle birlikte olmak, Çocuklarla birlikte olmak, Doyumlu bir cinsel yaşam, Umulmadık zamanda para elde etmek, Müzikten zevk almak ve dinleyecek zamana sahip olmak, Boş zaman yaratabilmek, Dinlenme ve eğlenmeye olanak sağlayacak maddi güce sahip olmak, İsteklerini yapacak yeterli zamana sahip olmak. STRESİ ÖNLEMEK İÇİN NE YAPALIM? Kendinize karşı daha anlayışlı olun, Hayatın basit güzelliklerini keşfedin, Öfke, korku ve endişeden uzak durun, Geçmişte olanları bir kenara bırakın, Yaptığınız işin önem ve değerini kabul edin, İnsanlarla karşılaştığınızda onları içten bir gülümsemeyle selamlayın onları görmekten duyduğunuz memnuniyeti belirtin.

37 TAKIM(GRUP) ÇALIŞMASININ ÖNEMİ
TAKIM ÇALIŞMASININ ÖNEMİ Takım kavramı en yalın şekilde, iki yada daha fazla kişinin bir amaç doğrultusunda ortak çaba göstermesi olarak tanımlanabilir. Etkili bir takımda: Takım elemanları arasında yüksek düzeyde etkileşim ortamının olması, Tüm takım tarafından paylaşılan vizyon ve misyonunun olması, Takımda paylaşılan ve benimsenen liderliğin olması, Yaratıcılığın arttırılması ve sinerjinin sağlanması ve farklı uzmanlık alanlarından seçilmiş takım üyelerinin olması, Takım elemanlarının "biz" düşüncesini benimseyebilmesi, Liderin takımı yönlendirebilmesi ve geliştirebilmesi, TAKIMLARDA ÇATIŞMA NEDENLERİ Anlam güçlükleri Algılama farklılıkları Yetersiz bilgi alışverişi İletişim kanallarındaki bozukluk Büyüklük Bürokratik nitelikler Üye farklılıkları Denetim biçimi Katılım Zaman ufku farklılıkları Ödül sistemlerinin farklılığı Karşılıklı görev bağımlılığı Tek yönlü görev bağımlılığı Çıkar ve değerlerin çelişmesi Sorumlulukların yetersiz tanımlanması Değişim Atmosfer Kıt kaynaklar için rekabet Kişilik Toplumsal etkileşim İnsanın saldırgan tabiatı Statü farklılıkları

38 PROBLEM ÇÖZME PROBLEM ÇÖZME YOLLARI İnsanın problem üreten ve problem çözen yönü, onu diğer canlılardan ayıran önemli bir özelliğidir. İnsan hayatı boyunca karşılaştığı problemleri çözerken genelde analitik, alternatifli, esnek, orijinal ve sentezci sistemci düşünme biçimlerinden birini veya bunların herhangi bir kombinasyonunu kullanır. Beyin fırtınası: analitik ve alternatifli düşünme biçiminin kullanıldığı problem çözme usulüdür. Beyin fırtınası; "Bir grup insandan kısa süre içinde çok sayıda düşünce elde etmek" Beyin fırtınası; "Çok sayıda fikir + bir grup insan + kısa süre" demektir. BEYİN FIRTINASININ BASAMAKLARI Problemin belirtilmesi ve tartışılması, Problemin değişik açılardan yeniden tanımlanması, Yeniden tanımlanan problemin bu yeni ortaya çıkan tanımlardan biri temel alınarak kaç şekilde çözülebileceğinin sorulması, Isınma turu, Beyin fırtınası, En akla gelmeyecek yol, Değerlendirme PROBLEM ÇÖZMEDEKİ AŞAMALAR Problem çözmede dört aşama olduğu bazı psikologlar tarafından ileri sürülmüştür. Bu aşamalar; Tanıma(familiarization) Üretme (production), Kuluçka (incubation) Değerlendirme (evaluation) aşamaları olarak adlandırılır.

39 Tanıma aşaması:bu aşamada ortaya çıkan problemi oluşturan durumu ve engelleri tanımaya çalışırız.
Üretme aşaması: değişik çözüm seçenekleri aramaya başlarız. Bu seçenekleri uygulamaya koyar ve değerlendiririz. Kuluçka devresi: uygulamalardan hiçbiri çözüm getirmiyorsa, o zaman bir tür bekleme, devresine girer, problemi bir yana bırakır, başka şeylerle uğraşırız ve daha sonra probleme yeniden geri döneriz. Değerlendirme aşaması: problemin çözümü sonunda değerlendirme yapılır. Çözümlenmeyen problem çözüme ulaşıncaya kadar bu aşamalardan tekrar geçirilir. Alt amaç ve planlama: Karışık problemler bütün olarak ele almak zor olduğundan, sorunu daha basit alt yapılarına indirgemek ve tüm sorunu çözüme götürecek alt-amaçlar saptamaktır. Deneme ve yanılma ya da iç görü: "Problem çözümü çok sayıda deneme yanılmaların sonucu olarak yavaş yavaş oluşur" görüşü ile "problemin çözümü aniden gelen bir iç görüden kaynaklanır” görüşü uzun süre tartışma konusu olmuştur. Deneme ve yanılma ya da iç görü: Modern bilişsel psikologlar problem çözümünde hem deneme yanılmanın hem de iç görünün geçerli stratejiler olduğunu kabul ederler. Onlara göre birey problemin çözümüne iç görü yoluyla ulaşmadan önce, birçok denemeye yanılmada bulunur ve böylece, değişik çözüm seçenekleriyle tanışıklık kurar. Bu tanışıklık devresi iç görünün oluşabilmesi için gereklidir.

40 PROBLEM ÇÖZMEDE KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER
Önceki deneyimlerimiz problem çözmede bize yardımcı olabildikleri gibi bazı güçlükler ve engeller de yaratabilirler. Bu güçlükleri özetlersek; İşleve takılma: daha önceden bazı nesnelerin belirli işlevleri öğrenilmiştir. Zihinsel kurgu: bir sorunu belirli bir yöntemle çözdükten sonra, o yönteme bağlanırız. Bu tür algısal bağlılığa zihinsel kurgu adı verilir. Zihinsel kurgu benzer problemlerde yeni çözüm yöntemleri uygulamamızı engeller. Zekâ: zekâ testlerinin temeli problem çözmeye dayanmaktadır. Problemin çözümünde karşılanan en büyük güçlük zekâ düzeyidir. Deneyim: deneyim eksikliği problem çözümümü zorlaştırır. Güdülenme: bireyin bir problemi çözmeye motive edilmiş olması onun problemi çözmeye ilişkin düşünmesini ve bu yönde çalışmalar yapmasını sağlar.

41 BİZİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER


"TURGUTLU ÖZEL GÜVENLİK" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları