Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanÖzlem Asli Karaca Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda müfettişlerce yürütülen soruşturma ve ön incelemelerde dikkate alınacak düzenlemeler
2
Maddi ceza hukuku kavramı genel ve özel hükümlerden oluşur.
Suçlar ve ceza yaptırımlarının nelerden oluştuğunu kapsar. Şekli/usuli ceza hukuku anlamına gelen ceza muhakemesi hukuku ise;
3
Suç araştırması ve kovuşturmasına ilişkin normları,
Soruşturma ve kovuşturma organlarının konum, yetki ve görev faaliyetlerine ilişkin kuralları kapsar. Özetle; Suç şüphesi üzerine başlayıp şüphenin yenilmesine kadar süren ortak faaliyetler bütünüdür.
4
Ceza Muhakemesi hukukunun temel amacı, maddi gerçekliğin hukukun temel ilkeleri ile bireylerin hak ve özgürlüklerine uygun bir şekilde araştırılarak ortaya çıkarılmasıdır.
5
Disiplin Hukuku Alanına aktarılabilecek Muhakeme Hukuku İlkeleri
6
Hukuk Devleti ilkesi: Faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu devlettir.
Ceza muhakemesi hukuku açısından; Ölçülülük ilkesi gözetilerek her tür kuşkudan arınmış bir biçimde suçun tüm unsurlarının ispatının zorunlu olması
7
Temel hakların güvence altında olması
Açık temel yargılama kurallarının hakim kılınması
8
Susma Hakkı: Kişinin kendini suçlayıcı beyanlarda bulunmaya zorlanamaması (AY 38/5; CMK 148) Kişinin yakınlarını suçlayan beyanlarda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaması (AY 38/5, Medeni ve Siyasi Haklar Söz. 14/3-g)
9
Kanuni Hakların Bildirilmesi (CMK 90/4, 147/1-e)
10
Adil ve Dürüst Yargılanma Hakkı
Dürüst Yargılama: Gerek şekli ve gerek maddi açıdan usul kurallarına uygun yargılama yapmaktır. Adil Yargılama: Yargılamanın hukuk devleti gereklerine ve usul kurallarına uygun yapılması.
11
Adil Yargılanma Hakkının Alt İlkeleri
Bağımsız ve tarafsız yargılanma Meram anlatma: Her sanığın kendini anlatabilmesi, dinlenilmeden suçlanmaması, mahkum edilmemesi, öne sürülen iddiaları ve aleyhine olan delilleri çürütebilmesi ve muhakemenin gidişine etki edebilmesi.
12
Savunma Hakkı: (AY 36/1, Medeni ve Siyasi Haklar Söz
Savunma Hakkı: (AY 36/1, Medeni ve Siyasi Haklar Söz. 14/3-b, CMK 289/1-h DMK m.130)
13
Masumiyet/suçsuzluk karinesi lekelenmeme hakkı
Suçu sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu ilan edilmemesi. (Dan. 12. D. E:2009/7040, :E:2007/4680),
14
Anayasanın 38/4. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2
Anayasanın 38/4. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2.maddelerinde düzenlenmiş bulunan suçsuzluk karinesi, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçsuz sayılması, kişinin suçlu kabul edilmesi için kesin hükümle mahkum olması, mahkumiyet için de fiilin ispatlanması, yani şüphenin bertaraf edilmesini gerekli kılar.
15
tarihli Yargıtay kararı; "ceza yargılamasının amacı, hiçbir duraksamaya yer vermeden maddî gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. bu araştırmada, yani gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütünü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır, yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, ceza yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır."
16
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi:
Masumiyet karinesinin özel bir görünümünü temsil eder. Suçsuzluğunu ispat etme yükümlülüğünü sanığın üzerinden alır. İddia ve yargılama makamlarına yükler.
17
(CGK, , 8-122/266) kararı ‘ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz.
18
Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısım göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat hiçbir kuşku ve başka türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır.
19
Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir.
20
O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.
21
İsnadı ve Hakları Öğrenme Hakkı:
Her sanığın kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek hakkını ifade eder. Bildirim;
22
Açık, anlaşılır, yeterli, yer-zaman-delil ve kişilerle bağlantısı açık olarak kurulmak suretiyle yapılmalı; belirsiz ve genel ifadelerden kaçınılmalıdır.
23
Doküman oluşturmak yükümlülüğü:
Muhakeme işlemlerinin yetkili ve görevli kişilerce belirli kanuni formlar içinde yürütülmesini, tutanak altına alınmasını, bu tutanakların belirli işaret, numaralandırma veya sayılarla dosyalanmasıdır. (CMK 135,139,153)
24
Bu ilke dosyayı incelemek hakkı olanların bu hakkını güvence altına alır ve savunma yapacak olanlara katkıda bulunur.
25
Kıyasın mümkün olması:
Ceza hukukunda kıyas yasakken ceza muhakemesi hukukunda sınırlayıcı, istisnai hükümler ile koruma tedbirleri dışında genişletici yorum ve kıyas yoluna başvurulabilir.
26
Delillerin re’sen araştırılması ilkesi:
Adaletin tam olarak gerçekleşmesi için öne sürülen ve olaya ışık tutabilecek nitelikteki tüm yasal kanıtların araştırılıp tartışılması zorunluluğunu ifade eder. Hakim ikrar ile bağlı değildir.sanığın suçu kabul etmesine rağmen hakim beraat kararı verebilir.
27
Hakim önüne getirilen delillerle bağlı değildir
Hakim önüne getirilen delillerle bağlı değildir. Re’sen araştırma yapabilir.
28
Delillerin serbestçe ve vicdani kanıya göre değerlendirilmesi
Hakim; Savcı ve polis delilleri, sanığın ikrarı ve bilirkişi raporunun aksine karar verebilir. Hakim, kararına dayanak aldığı ispat konusuyla ispat aracı arasında bağ kurmalıdır. Deliller akla ve mantığa uygun olmalı ve hukuka uygun elde edilmelidir.
29
Deliller arasında hiyerarşi bulunmaması:
Deliller arasında önemli-önemsiz, teknolojik araçlarla elde edilmiş olması, genel tecrübelere uyum durumu gibi ayrımlar ve hiyerarşiler oluşturulamaz. Delilin dış görünüm ve elde ediliş biçiminden ziyade iç tutarlılığı önemlidir.
30
C.M.K. nun 231. maddesinde düzenlenen ‘Hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ kuralının disiplin soruşturmalarına etkisi
31
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Madde 231 – (5) (Ek: 6/12/ /23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
32
Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır
Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
33
(10) (Ek: 6/12/ /23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
34
(8) (Ek: 6/12/ /23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur.
35
(11) (Ek: 6/12/ /23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.
36
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, yargılama süreci tamamlanmış ve sanığın suçluluğu sabit görülmüş olan bir ceza davasında, sanığın kanunda belirtilen belli şartları taşıması ve belirlenen yükümlülükleri yerine getirmesi koşuluyla mahkemece verilen hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmaması,
37
hükmün denetim süresi olan beş yıl boyunca askıda kalması ve hiçbir zaman herhangi bir hak kaybı veya ehliyetsizliğin söz konusu olmaması olarak ifade edilebilir.
38
Sanığı mümkün oldukça damgalamamak ve özelikle çocuk suçlular bakımından onları topluma sağlıklı ve normal bireyler olarak tekrar kazandırmak kurumun en temel amacıdır
39
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen suçun 657 sayılı Kanunun 48/A-5. ve 98. maddeleri ile disiplin işlemlerine etkisi açısından incelenmesi
40
Yargılama sonunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, bu karar memuriyete girişe (diğer şartlar taşındığı takdirde) engel teşkil etmez. (657 sayılı kanun m. 48/A-5) Memur olarak görev yapanlarında memurluktan atılmasına sebep olarak gösterilemez. (657 sayılı kanun m. 98)
41
Destekleyici yargı kararları
Danıştay On ikinci Dairesi, E:2007/2534, K:2008/4502 Bursa 3. İdare Mahkemesi tarih ve E:2008/1931; K:2009/369 sayılı kararı Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin günlü ve E:2007/14, K:2008/142 sayılı kararı
42
Kurulan hüküm sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasına rağmen kişinin suçlu veya suçsuz olduğu konusunda bağlayıcı bir etki doğurmaz. Dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı disiplin cezası verilmesine engel oluşturmaz. (Dan. 12. D. E:2009/8837)
43
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde;
44
a) Şüpheli: Soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişiyi,
b) Sanık: Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişiyi, c) Müdafi: Şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı,
45
d) Vekil: Katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde temsil eden avukatı, e) Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi
46
f) Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi,
g) İfade alma: Şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini,
47
h) Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini, i) Malen sorumlu: Yargılama konusu işin hükme bağlanması ve bunun kesinleşmesinden sonra, maddî ve malî sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak kişiyi,
48
j) Suçüstü: 1. İşlenmekte olan suçu, 2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu 3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçu.
49
k) Toplu suç: Aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçu.
50
l) Disiplin hapsi: Kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, önödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi.
51
Hakimin davaya bakamayacağı haller ve reddi kurumları kıyasen soruşturmacılara uyarlanabilir.
Hâkimin davaya bakamayacağı hâller Madde 22 – (1) Hâkim; a) Suçtan kendisi zarar görmüşse, b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,
52
c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,
d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlât edinme bağlantısı varsa, e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,
53
f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa, g) Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa, h) Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse, Hâkimlik görevini yapamaz.
54
Madde 24 – (1) Hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde reddi istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir. (2) Cumhuriyet savcısı; şüpheli, sanık veya bunların müdafii; katılan veya vekili, hâkimin reddi isteminde bulunabilirler
55
(3) Bunlardan herhangi biri istediği takdirde, karar veya hükme katılacak hâkimlerin isimleri kendisine bildirilir.
56
Hâkimin reddi sebepleri ve ret isteminde bulunabilecekler
Madde 24 – (1) Hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde reddi istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir.
57
Sürelerin hesaplanması
Madde 39 – (1) Gün ile belirlenen süreler, tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlar. (2) Süre, hafta olarak belirlenmiş ise, tebligatın yapıldığı günün, son haftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer.
58
(3) Süre, ay olarak belirlenmiş ise tebligatın yapıldığı günün, son ayda sayı itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Son bulduğu ayda sayı itibarıyla karşılığı olan gün yoksa; süre, ayın son günü mesai saati bitiminde sona erer.
59
(4) Son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter.
60
Tanıkların çağrılması
Madde 43 – (1) Tanıklar çağrı kâğıdı ile çağrılır. Çağrı kâğıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Tutuklu işlerde tanıklar için zorla getirme kararı verilebilir. Karar yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri gösterilir ve bunlara çağrı kâğıdı ile gelen tanıklar hakkındaki işlem uygulanır.
61
(2) Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.
62
(3) Mahkeme, duruşmanın devamı sırasında hemen dinlenilmesi gerekli görülen tanıkların belirteceği gün ve saatte hazır bulundurulmasını görevlilere yazılı olarak emredebilir.
63
(5) Bu madde hükümleri, kişinin ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme önünde tanık olarak dinlenmesi halinde uygulanabilir.
64
Çağrıya uymayan tanıklar
Madde 44 – (1) Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin sebep olduğu giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının tahsili usulüne göre ödettirilir.
65
Zorla getirilen tanık evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse aleyhine hükmedilen giderler kaldırılır. (2) Fiilî hizmette bulunan askerler hakkındaki zorla getirme kararı askerî makamlar aracılığıyla infaz olunur.
66
Tanıklıktan çekinme Madde 45 – (1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir: a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı. b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
67
c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
68
d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.
e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
69
(2) Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.
70
(3) Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler.
71
Meslek ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinme
Madde 46 – (1) Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekler ile çekinme konu ve koşulları şunlardır:
72
a) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler.
73
b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.
74
c) Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler. (2) Yukarıdaki fıkranın (a) bendinde belirtilenler dışında kalan kişiler, ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez.
75
Kendisi veya yakınları aleyhine tanıklıktan çekinme
Madde 48 – (1) Tanık, kendisini veya 45 inci maddenin birinci fıkrasında gösterilen kişileri ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten çekinebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği önceden bildirilir.
76
Yemin verilmeyen tanıklar
Madde 50 – (1) Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir: a) Dinlenme sırasında onbeş yaşını doldurmamış olanlar. b) Ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar.
77
c) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar.
78
Tanıklıktan çekinebilecek kimsenin çekinmemesi
Madde 51 – (1) 45 inci madde gereğince tanıklıktan çekinebileceklere yemin verip vermemek hâkim veya mahkemenin takdirine bağlıdır. Ancak, tanık yemin etmekten çekinebilir. Bu hususun kendisine bildirilmesi gereklidir.
79
Tanıkların dinlenmesi
Madde 52 – (1) Her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir. (2) Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hâllerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilirler.
80
(3) Tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda alınabilir. Ancak;
a) Mağdur çocukların, b) Duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin, Tanıklığında bu kayıt zorunludur.
81
Tanığa görevinin önemini anlatma
Madde 53 – (1) Tanığa; a) Dinlenmeden önce, gerçeği söylemesinin önemi, b) Gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı, c) Doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği, anlatılır.
82
Tanıklara yemin verilmesi
Madde 54 – (1) Tanıklar, tanıklıktan önce ayrı ayrı yemin ederler. Gerektiğinde veya bir kimsenin tanık sıfatıyla dinlenilmesinin uygun olup olmadığında tereddüt varsa yemin, tanıklığından sonraya bırakılabilir.
83
Yeminin yerine getirilmesi, sağır veya dilsizin yemini
Madde 56 – (1) Tanık, yüksek sesle tekrar ederek veya okuyarak yemin eder. (2) Okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler yemin biçimini yazarak ve imzalarını koyarak yemin ederler.
84
Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler işaretlerinden anlayan bir tercüman aracılığıyla ve işaretle yemin ederler.
85
Tanığın tekrar dinlenmesi
Madde 57 – (1) Yemin ile dinlenen tanığın aynı soruşturma veya kovuşturma evresinde tekrar dinlenmesi gerektiğinde, yeniden yemin verilmeyip önceki yemini hatırlatılmakla yetinilebilir.
86
Tanığa söylenecek şeyler ve sorulacak sorular
Madde 59 – (1) Tanık, dinlenmeden önce hakkında tanıklık yapacağı olayla ilgili olarak mahkeme başkanı veya hâkim tarafından, kendisine bilgi verilir;…Tanıktan,tanıklık edeceği konulara ilişkin bildiklerini söylemesi istenir ve tanıklık ederken sözü kesilmez.
87
İfade alma ve sorguda yasak usuller
Madde 148 – (1) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
88
2) Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.
(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.
89
(4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. (5) Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.
90
Tanık ve bilirkişinin naiple veya istinabe yoluyla dinlenmeleri
Madde 180 – (1) Hastalık veya malûllük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle bir tanık veya bilirkişinin uzun ve önceden bilinmeyen bir zaman için duruşmada hazır bulunmasının olanaklı bulunmayacağı anlaşılırsa,
91
mahkeme onun bir naiple veya istinabe yoluyla dinlenmesine karar verebilir.
(2) Bu hüküm, konutlarının yetkili mahkemenin yargı çevresi dışında bulunmasından dolayı getirilmesi zor olan tanık ve bilirkişinin dinlenmesinde de uygulanır.
92
(3) Davayı görmekte olan mahkeme, zorunluluk olmadıkça, büyükşehir belediye sınırları içerisinde bulunan şikâyetçi,katılan, sanık, müdafi veya vekil, tanık ve bilirkişilerin istinabe yoluyla dinlenmesine karar veremez.
93
Bilirkişinin atanması
Madde 63 – (1) Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına re'sen, Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiinin veya kanunî
94
Temsilcinin istemi üzerine karar verilebilir
Temsilcinin istemi üzerine karar verilebilir. Ancak hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgi ile çözülmesi olanaklı konularda bilirkişi dinlenemez.
95
Madde 64 – (1) Bilirkişiler, il adlî yargı adalet komisyonları tarafından her yıl düzenlenen bir listede yer alan gerçek veya tüzel kişiler arasından seçilirler Cumhuriyet savcıları ve hâkimler, yalnız bulundukları il bakımından yapılmış listelerden değil,diğer illerde oluşturulmuş listelerden de bilirkişi seçebilirler
96
(2) Atama kararında, gerekçesi de gösterilmek suretiyle, birinci fıkrada belirtilen listelere girmeyenler arasından da bilirkişi seçilebilir.
97
Bilirkişiliği kabul yükümlülüğü
Madde 65 – (1) Aşağıda belirtilen kişi veya kurumlar, bilirkişilik görevini kabul etmekle yükümlüdürler: a) Resmî bilirkişilikle görevlendirilmiş olanlar ve 64 üncü maddede belirtilen listelerde yer almış bulunanlar.
98
b) İncelemenin yapılması için bilinmesi gerekli fen ve sanatları meslek edinenler.
c) İncelemenin yapılması için gerekli mesleği yapmaya resmen yetkili olanlar.
99
Madde 66 – (1) Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin kararda, cevaplandırılması uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorularla inceleme konusu ve görevin yerine getirileceği süre belirtilir.
100
Bu süre, işin niteliğine göre üç ayı geçemez
Bu süre, işin niteliğine göre üç ayı geçemez. Özel sebepler zorunlu kıldığında bu süre, bilirkişinin istemi üzerine, kendisini atayan merciin gerekçeli kararıyla en çok üç ay daha uzatılabilir.
101
Keşif Madde 83 – (1) Keşif, hâkim veya mahkeme veya naip hâkim ya da istinabe olunan hâkim veya mahkeme ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır.
102
(2) Keşif tutanağına, var olan durum ile olayın özel niteliğine göre varlığı umulup da elde edilemeyen delillerin yokluğu da yazılır.
103
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma
104
Madde 134– (1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar
105
kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine hâkim tarafından karar verilir.
106
(2) Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere el konulabilir.
107
Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir.
108
Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi
İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması Madde 135 – (1) (Değişik: 21/2/2014–6526/12 md.) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil
109
elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, ağır ceza mahkemesi veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir.
110
“İletişimin denetlenmesi tedbiri”, bir muhakeme hukuku tedbiridir
“İletişimin denetlenmesi tedbiri”, bir muhakeme hukuku tedbiridir. Bu tedbir, klasik anlamda, koruma tedbiri olmayıp; suç deliline ulaşmak için kullanılan bir araştırma vasıtasıdır.
111
İletişimin denetlenmesi yoluyla elde edilen deliller, disiplin hukuku açısından delil değeri taşır ve disiplin cezalarında delil olarak kullanılabilir. Herhangi bir soruşturma/kovuşturma kapsamında elde edilen deliller,disiplin hukukuna ilişkin bir konuda delil değeri taşır.
112
Ancak; İletişimin denetlenmesi tedbirinin uygulanabilmesi, ortada, devam etmekte olan ceza soruşturması ya da kovuşturmasının varlığını gerekli kıldığından, disiplin soruşturması kapsamında iletişimin denetlenmesi kararı alınamaz.
113
Karşı Görüş; Adlî amaçlı iletişimin denetlenmesi suretiyle elde edilen deliller, sadece katalog suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında kullanılabilir. Katalog suçlar dışında bir suçla ilgili elde edilen bilgiler ise muhafaza altına alınarak savcıya bildirilir. Bu bilgiler delil olarak kullanılamaz.
114
Katalog bir suçla ilgili olarak yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında elde edilen bilgiler, başka amaçla kullanılamaz. idari (disiplin soruşturması) veya hukuki (tazminat veya boşanma davası) bir davada dayanak yapılamaz.
115
Hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin hükme esas alınamaması şeklindeki ceza muhakemesi kuralının disiplin soruşturmalarına etkisi
116
Hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin hükme esas alınamaması şeklindeki ceza muhakemesi ilkesi disiplin hukuku ile ceza muhakemesi ilkelerinin birbirinden farklı esaslara tabi olması, her türlü delilin kullanılabilmesi nedeniyle soruşturma yol ve yönteminde ceza hukukundaki kısıtlamaların disiplin alanındaki geçerliliğini etkilemektedir.
117
“hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin Anayasanın 38/6, 20 inci maddeleri Ceza Genel Kurul kararları AIHS’nin 6 ve 8 inci maddeleri gereğince hükme esas alınamayan bu nedenle hakkında beraat kararı verilen Cumhuriyet savcısının bütün bunlara rağmen … fiillerinden dolayı 2802 sayılı
118
Hakimler ve Savcılar Kanununun 87 inci maddesi gereğince disiplin suçu yönüyle değerlendirilmesi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun taktirlerine sunulması gerekli görülmüştür” (YCGK., ,2007/5MD-23 E., 2007/167K. sayılı kararı.)
119
Danıştay 12. Dairesi , tarih ve 1240/4858 sayılı kararında; kendisi ile ilgili dinleme kararı bulunmaması dolayısıyla beraat eden polis memuru hakkındaki meslekten çıkarmaya yönelik disiplin cezasının iptali ile açılan davayı reddeden yerel mahkeme kararını yasaya uygun görmüştür
120
İnsan hakları ihlali gerekçesiyle Ceza Hukukunda geçerli kabul edilmeyen delillerin;
uyguladığı müeyyidenin farklılığı, koruduğu hukuki menfaatin kendine özgü oluşu,
121
nedenleriyle memur disiplin hukukunda kullanılabileceği yargısal karar ve içtihatlarda kabul edilmektedir.
122
Disiplin soruşturması ve yargılaması, ceza soruşturma ve kovuşturmasından bağımsız ve ayrı olduğundan ceza yargılamasında kullanılamayan veya kullanılmayan bir kısım delillerin disiplin soruşturması ve yargılamasında kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı…(D.12. Daire E. 2010/64, K.2011/474 K.T , D.İ.D.D.K. E:2010/622, D. 12. D. E:2007/6148))
123
Tesadüfen elde edilen deliller
Madde 138 – (1) Arama veya elkoyma koruma tedbirlerinin uygulanması sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak, diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.
124
(2) Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.
125
Tesadüfi Delillerin Disiplin Soruşturmalarında kullanımı
126
Tesadüfî delil: Tedbir kararı verilen soruşturma ya da kovuşturmayla bir ilgisi tespit edilemeyen delillerdir. (katalog suç kapsamında veya dışında)
127
Veya; İletişimin denetlenmesi sırasında, denetime konu olan eylem ve fail dışındaki üçüncü bir şahıs ya da fiille alakalı olarak elde edilen delillerdir.
128
Tesadüfî deliller, elde edilen delillerin katalog suç kapsamında kalmasına ya da tedbir kararına konu suç ile ya da fail ile ilgili olmasına diğer bir deyişle hukuka uygun delil olma özelliğine sahip olmasına bakılmaksızın disiplin soruşturmasında delil olarak kullanılabilecektir.
129
Dolayısıyla; Tesadüfen elde edilen deliller, hukuka aykırı delillerin hükme esas alınamamasını düzenleyen Anayasanın 38 inci maddesine rağmen; ister katalog suç isterse katalog suç dışındaki bir suç ile ilgili olsun, disiplin soruşturması açısından geçerli bir delil niteliğine sahiptir
130
Danıştay 12. Dairesi, , 2008/2517, 2008/7440, , 2001/3558, 2002/2902 sayılı kararlarında, bu tarz delillerin disiplin soruşturmasında kullanılabileceğini kabul etmektedir.
131
Teknik araçlarla izleme
Madde 140 – (1) …. somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir
132
Önleme Amaçlı İletişimin Denetlenmesi Yoluyla Elde Edilen Delillerin Disiplin Hukukunda Geçerliliği
133
Önleme Amaçlı İletişimin Denetlenmesinde;
Ceza Muhakemesi Kanununun uygulama sahası dışında bir hukuki durum vardır. Ortada henüz işlenmekte olan bir suç bulunmamaktadır.
134
Amaç önleme amaçlı iletişimin denetlenmesi yoluyla suçların işlenmesinin önüne geçmektir.
Delil elde etmek amacı bulunmamaktadır.
135
Bu nedenlerle; ceza yargılamasında ya da disiplin soruşturmalarında kullanılabilmesi mümkün değildir.
136
İlginize teşekkürler
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.