Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TÜRK EDEBİYATI BEYZANUR MUTLU 10/C 52.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TÜRK EDEBİYATI BEYZANUR MUTLU 10/C 52."— Sunum transkripti:

1 TÜRK EDEBİYATI BEYZANUR MUTLU 10/C 52

2 İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
İslamiyet’ten önceki Türk edebiyatını genel olarak iki ana başlık altında inceleyebiliriz: 1. Sözlü Edebiyat Sözlü Edebiyat, Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır. Bu dönem edebiyatı sözlü olarak üretilmiş ve kulaktan kulağa yayılarak varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde edebiyatımızı Şamanizm, Manihaizm, Budizm gibi dinler etkilemiştir. İslamiyet öncesi Türk edebiyatı, M.Ö. 4000′li 3000′li yıllardan başlayarak Türklerin İslamiyet’i kabul ettiği XI. yüzyıl ortalarına kadar sürer. Bu uzun dönemin Köktürklere ait yazılı anıtların ortaya konduğu M.S. VI. yüzyıla kadar olan bölümü sözlü edebiyat dönemi olarak adlandırılır

3 Sözlü Dönemin Özellikleri
“Kopuz” adı verilen sazla dile getirilmiştir. Ölçü olarak ulusal ölçümüz olan “hece ölçüsü” kullanılmıştır. Nazım birimi “dörtlük“tür. Dönemine göre arı bir dili vardır. Dizelere genel olarak yarım uyak hâkimdir. Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir. Bu döneme yönelik elimizdeki en eski kaynak Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eseridir.

4 DÖNEMİN ÜRÜNLERİ Koşuk: Sığır denilen sürek avlarında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir. Bu tür daha sonra halk edebiyatında koşma adıyla anılmıştır. Sav: Dönemin özlü sözleridir. Bugünkü atasözlerinin ilk biçimi niteliğindedir. Sagu: “Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde ölen kişinin erdemlerini ve onun ölümünden duyulan hüznü dile getiren şiirlerdir. Destan: Toplumu derinden etkileyen olaylar sonucunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım türüdür.

5 DESTANLAR 1) Doğal Destanlar
Doğal Destanlar anonim (yazarı belli olmayan), ilkel dönemde yaşanmış olayları konu alan sözlü destan türüdür. Türk edebiyatında doğal destanlar İslamiyet öncesi ve İslami dönem olmak üzere ikiye ayrılır. Bu destanların çoğu destan döneminde yani müslümanlık öncesi dönemde ortaya çıkmıştır. Destan dönemi çok eski dönemlerde mitolojilerin ortaya çıktığı dönemdir. İnsanların evreni, yaratılışlarını, yaşanılan tüm doğa olaylarını sorguladıkları, adlandırmaya çalıştıkları dönemdir. (Örn. Yunan mitolojisindeki Zeus ve Afrodit gibi tanrı ve tanrıçaların ortaya çıkması bu dönemdedir.) Destanların temelinde çekirdek bir olay vardır. Bu olay gerçektir. Zaman içerisinde yaşanmış olan bu gerçek olay o millet tarafından; kimi zaman benzetmeler, kimi zaman abartmalar kullanılarak yaratılmıştır. Özellikle İslamiyet öncesi döneme kaynaklık ederler. Destanların dil ve anlatımı kimi zaman kahramanlara olağanüstü özellikler kazandırır, ifadeler açıktır. Uzun betimlemeler yer almaz. (Örn. Oğuz Kağan destanında sadece Oğuz Kağanın vücudu tasvir edilmiştir.)

6 TÜRKLERE AİT DOĞAL DESTANLAR
Türk destanları, Türk edebiyatında kahramanlıkları anlatan efsanevi türdeki destanlardır. En eski tür olarak Türk destanları içinde Uygur Destanı,Göç Destanı, Şu Destanı, Oğuz Kağan Destanı, Bozkurt Destanı, Ergenekon Destanı, Yaratılış Destanı, Edigey Destanı ve Türeyiş Destanıdestanları İslam öncesi devrin bilinen destanlarıdır. İslâmiyetin yayılışı sırasındaki ve daha sonraki Türk destanları ise Saltuk Buğra, Manas, Battal Gazi, Danişmendname, Dede Korkut, Genç Osman, Köroğlu, Kuva-yi Milliye, Çanakkale destanlarıdır. Destanların bazıları gerçek olayları yansıtır, bazıları ise sadece kurgudur. Manas destanı Türklerin en uzun destanıdır

7 YAZILI EDEBİYAT Yazılı Edebiyat, Türkler arasında yazının kullanıldığı devirlerde başlayan bir edebiyattır. Eldeki en eski ürünler 5 ve 6. yüzyıllarda yazıldığı tahmin edilen Yenisey Kırgızlarına ait 'balbal ‘adı verilen mezar taşlarıdır. Ancak bu yazıtlar, adlar ve birkaç sözcükten oluşan Türkçe sözlerden ibarettir. Bu yazıtlardaki alfabe daha sonraki dönemlerde kullanılan Göktürk alfabesine göre ilkel bir nitelik taşır.

8 Yazılı edebiyata ait en önemli örnekler 8
Yazılı edebiyata ait en önemli örnekler 8.yüzyılda dikilen ve günümüze dek ulaşan GökTürk Kitabeleri’dir. Bu yazıtlara bugün Moğolistan’da bulunan GökTürk Kitabeleri, Orhun Irmağı’nın eski yatağı üzerinde bulunduğu için Orhun Yazıtları (Anıtları/Kitabeleri) denmiştir. GökTürk Kitabeleri’de Yenisey Yazıtları gibi dikili taşlar üzerine Göktürk alfabesiyle yazılmıştır.

9 Orhun kitabeleri: Çinlilere karşı bağımsızlık savaşı yapan, Türk bütünlüğünü yeniden kurmak için içte ve dışta savaşan Köktürklerin hikâyesi anlatılır bu yazıtlarda. Bu abideler otuz sekiz harfli olan Köktürk alfabesiyle yazılmıştır. Bunlardan en önemli olanları 3 tanedir. 1. Bilge Tonyukuk Yazıtı: Dört bakana vezirlik etmiş olan Tonyukuk tarafından yazılmıştır. Daha çok Çinlilerle yapılan savaşlar anlatılmaktadır 2. Kül Tigin Yazıtı: Köktürk hakanı Bilge Kağan’ın kardeşi Kül Tigin’in ölümü üzerine Bilge Kağan tarafından dikilmiştir. 3. Bilge Kağan Yazıtı: Göktürk hakanı Bilge Kağan’ın ölümünden sonra yazdırılmış bir abidedir. Son iki yazar daha çok dönemin olaylarından, törelerden ve Bilge Kağan’ın ulusuna dilediği iyi dileklerden söz eder. “Türk adının geçtiği ilk yazılı belge ve Türk Edebiyatı’nın ilk yazılı örnekleri olan Köktürk abidelerinde yazılar Prof. Thomsen ve Radloff tarafından okunmuştur.

10 İSLAMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI
Türkler onuncu yüzyıldan itibaren kitleler halinde İslamiyet'i kabul etmeye başlamışlardır. İslam kültürünün etkisiyle yavaşa yavaş yeni bir edebiyat ortaya çıkmıştır. Kendine özgü nitelikleri ve kurallarıyla "Divan Edebiyatı" adını verdiğimiz dönemin oluşumu 13. yüzyıla kadar gelir. Daha sonra bu edebiyat anlayışı 19.yüzyıla kadar etkin bir şekilde varlığını sürdürür.

11 İLK İSLAMİ ÜRÜNLER KUTADGU BİLİG: Kutadgu Bilig, Türk dilinin en temel eserlerinden ve Türk dili araştırmalarının en mühim kaynaklarındandır. İslâmî Türk edebiyatının adı bilinen ilk şair ve düşünürü Balasagun'lu Yusuf Has Hacib tarafından kaleme alınmıştır.

12 DİVAN-I LUGAT-İT TÜRK Eserin adı, "Türk Dili'nin toplu(genel) Sözlüğü" anlamına gelir. Adından da anlaşılacağı gibi, eser bir sözlüktür; Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmıştır. Bundan dolayı, Türkçenin Arapça karşısında savunulduğu bir eser olarak değerlendirilir. Eserde Türkçe sözcüklerin anlamları Arapçayla açıklanmakta ve her maddeden sonra birtakım Türkçe metinler örnek olarak verilmektedir. Kaşgarlı Mahmut tarafından XI. yüzyılda yazılan eserin asıl önemi de, işte bu derleme Türkçe metinlerden ileri gelmektedir.

13 ATABETÜ'L-HAKAYIK 12. yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından aruz ölçüsü ve dörtlüklerle yazılmıştır. Atabetü'l Hakayık (Gerçeklerin Eşiği) , Edip Ahmet Yükneki'nin, Karahanlı beylerinden Muhammed Dâd Sipehsalar'a hediye ettiği, hadis ve Arapça beyitlere dayanarak yazdığı şiirlerle, ahlaklı insan olmanın yollarını, ahlak ilkelerini açıklamış, çeşitli ahlakî öğütlerde bulunmuş, İslamî düşünce ve görüşlere yol gösterici olmuştur

14 Özellikleri: Gerçeklerin eşiği anlamına gelir. Konusu din ve ahlaktır. Didaktik (öğretici) bir eserdir. Mesnevi tarzında yazılmıştır. Nazım birimi olarak beyit ve dörtlük kullanılmıştır. . Aruz ölçüsüyle yazılmıştır. . Arapça ve Farsça kelimeler vardı

15 DİVAN-I HİKMET Kitapta Allah aşkı Peygamber sevgisi işlenmiştir.
Hikmet: Hoş, hayırlı anlamlarına gelir Sade ve yalın bir dil kullanılmıştır. Aruz ve hece ölçüsü kullanılmıştır. Dörtlük ve beyitle yazılmıştır. Eser karahanlı türkçesinin hakaniye lehçesiyle yazılmıştir Ahmet Yesevinin hikmetlerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Ahmet Yesevi hikmetleri Karahanlı Türkçesiyle söylemiştir. Hikmetler dini tasavvufi şiirlerdir.

16 KİTAB-I DEDE KORKUT -Yazarı belli olmayan, Oğuz Türklerinin düşmanları ve kendi aralarındaki mücadelelerini anlatan destansı hikâyelerdir. -Kitabın tam adı “Kıtab-ı Dedem Korkut Ala Taife-i Oğuzhan” dır. -Eser 12 hikâyeden ve bir ön sözden oluşmaktadır. İkisi Oğuz Türklerinin kendi iç mücadelesini, İkisi olağan üstü varlıkları, sekizi de Kuzeydeki ve batıdaki Hıristiyanlarla olan mücadeleleri anlatır. -Aile ve ahlak kavramları hikâye’nin önemli özelliklerindendir. -Destan geleneğinden Halk hikâyeciliğine geçişin ilk ürünüdür. -Dede korkut hikâyelerin de ortak kahraman Bilge bir kişidir. -Göçebe hayattan yerleşik hayata, Destandan Halk hikâyeciliğine ve İslamiyet Öncesinden Müslümanlığa Geçiş gösteren, Geçiş Hikâyeleri olarak da bilinir.

17 TÜRK HALK EDEBİYATI Halk edebiyatında daha çok şiir türünde eserler verilmiştir Şiirde nazım birimi dörtlüktür Dil halkın kullandığı Türkçedir Konu, şekil ve dil bakımından gibi dış etkenlerden uzaktır.

18 KLASİK TÜRK EDEBİYATI Klasik Türk Edebiyatı gibi batı tesirinde gelişen Türk edebiyatı da zamanla kendi benliğini kazanmıştır. İslamiyetin yerleşmesi sürecinde oluşmaya başlayan bir edebiyattır. Bu edebiyatta şekil ve içerik bakımından belirli kalıplar vardır.Güzellik anlayışı,mecazlar...

19 BATI UYGARLIĞI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI
Türk (Osmanlı) toplumunda 18 yy. sonra batı uygarlığı çevresine girme yolunda çalışmalar yapılmıştır.Askerlik ve siyaset alanındaki gelişmeler bir süre sonra edebiyat yaşamında da etkisini göstermeye başlamıştır.Özellikle batıyı gören ve yakından tanıma olanağı bulan edebiyatçılar yeni bir edebiyatın ilk habercileri oldular.

20 Batı uygarlığı etkisinde gelişen Türk Edebiyatının başlangıcı olarak Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkışı kabul edilmektedir. Çünkü bu gazete resmi yada yarı resmi bir yayın organı değil özel girişimle çıkartılan İLK TÜRK GAZETESİydi.Böylece başladığı kabul edilen yeni dönem şu alt dönemlerde incelenmektedir. 1.Tanzimat Dönemi 2.Servet-i Fünun 3.Fecr-i Ati 4.Milli Edebiyat 5.Cumhuriyet Edebiyatı

21 Tanzimat Edebiyatı Genel Özellikleri
—1860’ta İlk özel gazetenin çıkarılmasıyla bu dönem başlar. —Batılı tarzda ilk eserler bu dönemde ortaya çıkmıştır. —Tiyatronun halkı aydınlatmada bir araç olabileceğini düşünmüşlerdir. —Divan Edebiyatındaki “bölüm bütünlüğüne” karşılık “konu bütünlüğüne” önem vermişlerdir. —Toplumcu bir sanat anlayışı hakimdir. —Tanzimat 1. dönem sanatçıları, 2. dönem sanatçılarına göre daha toplumcu bir çizgidedir. —Yazı dilini halk diline yaklaştırmak için çaba göstermişlerdir.

22 Servet-i Fünun Edebiyatı
GENEL ÖZELLİKLERi 1) “Sanat için sanat” ilkesine bağlıdırlar. 2) Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne kavuşturmuşlardır. Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler. Cümle istediği yerde bitebilir. 3) Servet-i Fünuncular aruz ölçüsünü kullanırlar. Ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde birden çok kalıba yer vermişlerdir. 4) Onlar “her şey şiirin konusu olabilir” görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyle aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir. 5) Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır. 6) “Sanatkârâne üslup” ve yeni bir “vokabüler” (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla oldukça ağır bir dil kullanmışlardır. 7) “Kafiye kulak içindir” görüşünü benimserler

23 Fecr-i Ati Döneminin Genel Özellikleri
1. 20 Mart 1909’da Hilal Matbaası’nda toplanan Şahabettin Süleyman,Yakup Kadri, Refik Halit, Cemil Süleyman, Köprülüzade Mehmet Faut, Tahsin Nahit, Emin Bülent, Ali Süha, Faik Ali ve Müfit Ratib gibi yeni bir hareket başlatmayı planlar. Ahmet Haşim de bu harekete katılır. Böylece Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi, 24 Şubat 1910’da yayımlanır. Fecr-i Ati edebiyatı, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanan bir bildiriyle başlar. 2. Edebiyatımızda ilk edebi bildiriyi (beyannameyi) yayımlayan topluluktur. 3. Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur. 4. Servet-i Fünûn edebiyatına tepki olarak doğmuştur. 5. ‘Sanat şahsi ve muhteremdir.’ (Sanat kişisel ve saygıya değerdir) görüşüne bağlıdırlar. 6. ‘Edebiyat ciddi ve önemli bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır.’ görüşüne sahiptirler

24 Milli Edebiyat Döneminin Genel Özellikleri
Milli Edebiyat sanatçıları Batıyı körü körüne taklit etmeye karşı çıkmıştır; ancak edebiyatta Batılı türler olan makale, fıkra, roman, hikaye… gibi türleri kullanmayı yanlış görmemişlerdir. Milli Edebiyatın getirdiği en önemli yenilik Yeni Lisan hareketini başlatarak dilde o döneme kadar değişik zamanlarda hedeflenen; ancak başarılamayan sadeleşme hareketini başarmak olmuştur. Bu dönem sanatçıları, konuşma diliyle edebiyat yapmışlardır. Sanatçılar, kendilerine kaynak olarak kendi öz kültürlerini görmüşler ve milli ögelerden beslenmişlerdir. Bu dönemde yaşanan Milli Mücadele de dönemin değişik eserlerinde işlenmiştir. Yoksulluk, aile hayatı, ahlaki çöküntü… gibi toplumsal konular işlenmiş, sanatçılar o dönemde yaşanan sosyal sorunları eserlerine taşımıştır.

25 Daha önceki dönemlerde yüzeysel işlenen Anadolu ve Anadolu halkı bu dönem sanatçılarının birçok eserinde işlenmiştir. Eserlerinde işledikleri temayı, gerçekçi bir biçimde ele almak isteyen sanatçılar, gözleme önem vermiş ve eserlerinde gözlemle topladıkları bilgileri kullanmışlardır. Eserlerde her kesimden insanın sorunları dile getirilmiş, Servetifünun Edebiyatında yapılan “sadece aydın insanların dertlerini anlatma” geleneğinden kaçınılmıştır. Bu dönem edebiyatı toplumsal özellik göstermiş, sanatçılar hem dönemine ayna tutmuş hem de yaşanılan toplumsal sorunlara çözüm yolları gösterilmiştir. Batı taklitçiliğinden kaçınarak, milli konulara yönelme, yeni ve milli bir edebiyat ortaya koyma amacı güdülmüştür. Türk kültürü ve tarihi el değmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir. Dil birliğini, ulus-devlet anlayışının temeli olarak gören Milli Edebiyatçılar Türkçeyi bilim ve sanat dili haline getirme, dil bilinci yoluyla milli bilinç oluşturma, halk kül­ türüne yönelme ve halkı eğitme gibi amaçlarına ulaşmak için dilde sadeleşmeye gitmişlerdir.

26 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Genel Özellikleri
Yazı diliyle konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmış, dildeki sadeleşme çalışmaları sürmüştür. Edebiyatımız bu dönemde toplumcu bir karakter kazanmış, gerçekçi bir anlayış hedeflenmiştir. Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü almış, şiirlerde de günlük konuşma dili kullanılmıştır. Şiirin biçimce daha da serbestleşmesi sağlanmıştır. Şiir, roman, hikâye, tiyatro ve öğretici metin türlerinde önemli gelişmeler olmuştur.

27 Cumhuriyetin kuruluşuyla 1940 (İkinci Dünya Savaşı) yılları arasında eser veren şair ve yazarlar genellikle daha önceki Milli Edebiyat akımının etkisinde tam anlamıyla ‘yerli’ ve ‘halka doğru’; veya Batı’nın, özellikle Fransız edebiyatının etkisinde kişisel yollarında yürümüşlerdir. Cumhuriyet edebiyatının temelinde İstiklal Savaşı ve Atatürk devrimleri vardır. Şiirler, romanlar, hikâyeler bu iki konu ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılıdır. Milli duygu ve heyecan geliştirmeye yönelik bu çabalar Milli edebiyatın bir devamı niteliğindedir. Milli edebiyatla başlayan halka inme, Anadolu’yu tanıma çabası bu dönemin edebiyatında ana ilkelerden olmuş, Türk halkının her kesimi edebiyata girmiştir. Artık edebiyat İstanbul’un sınırlarını tamamen aşmıştır. Yeni kurulan devlet ile yapılan bazı devrimleri halka tanıtmak ve benimsetmek görevi Cumhuriyet dönemi sanatçılarına düşmüştü. Sanatçı, siyaset ile halk arasında bir köprü olmuş, devrimleri yorumlamış, açıklamış ve savunmuştur.

28 BENİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER :)


"TÜRK EDEBİYATI BEYZANUR MUTLU 10/C 52." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları