Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
Etkin ücret modelleri
2
1950’li yıllarda Harrey Leibenstein tarafından ileri sürülen etkin ücret kuramı da beslenme öğesi ile yukarıdaki düşünceyi hatırlatmaktadır. Leibenstein’e göre ödenecek yüksek ücretler, çalışanların daha iyi beslenmelerine ve daha fazla eğitim görmelerine neden olarak, emeğin verimliliğini artırmaktadır. Ancak bu ücret, piyasa denge ücretinin üzerinde olan bir ücrettir. Etkin ücret üzerine çalışmalar 1970’li yıllarda yeniden yoğunluk kazanmıştır. Amaç, emek piyasasındaki reel katılıkların açıklamasını yapabilmektir. Ücretlerin düşürülmesi verimliliğin ve buna bağlı olarak da karlılığın azalmasına neden olacağından, etkin ü cret kuramları aynı zamanda reel ücretlerin katılığını ve bu katılığın işsizliğe neden oluşumu da açıklamaktadır yılında Shapiro ve Stiglitz işsizliğin istihdamın bilgi yapısı tarafından kontrol edildiğini ortaya koydular. Özetle; sermayenin diğer yapılarının tersine, insanın kendi gücünü, çabasını seçebildiğini ve işçilerin ne kadar güç sarf edeceklerini belirlemenin işletme için maliyetli olacağını açıkladılar. Etkin ücret ile ilgili İlk yaklaşım Leibenstein’in düşüncesi olup, az gelişmiş ülkeler için oldukça geçerli görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise etkin ücretin işten ayrılmaları azaltacağı ve etkin ücret uygulayan işletmeyi yeni işçiler bulmak için harcayacağı zamandan ve onları eğitmek için katlanacağı maliyetlerden kurtardığı düşünülmektedir
3
Verimliliklerinin karşılığı olan ücreti alamadıklarını düşünen işçiler işyerinden ayrılma eğilimi göstermektedirler. Gresham Yasasının ortaya çıktığı bu durumda yetersiz bilgi nedeniyle sigortacılık, kredi piyasası veya ikinci el mal ve hizmete göre belirlenmesi nedeniyle yüksek kaliteli mal ve hizmetler piyasa dışına itilmektedir. Bu bilinince ücretlerin çalışanların niteliğini ve verimliliğini artıracak düzeyde belirlenmesi seçilmektedir. İşçilerin verimliliklerini tam olarak izleyip ücretlendiremeyen işletmelerde yapması gerekenleri yapmamak, yükümlülüklerini yerine getirmemek veya yapması gerekeni yapmayarak sonuçlarına katlanmak gibi ( ahlaki çöküntü ) tercihler gelişmektedir. Bunu aşmanın yolu; etkin ücret uygulayarak işçilerin çalışma isteğini artırmak, bu yolla da verimliliklerini yükseltmek olacaktır. Sonuç olarak etkin ücret; işçilerin işten ayrılmalarını azaltıcı ve onları çalışmaya yönlendirici olan ve nitelikli işçileri çeken, piyasa denge ücretinin üzerinde olan ücrettir.
4
Beslenme Modeli (Nutritional Model)
Özellikle az gelişmiş ülkelerde etkin ücret ödenen çalışanların daha iyi beslenerek daha sağlıklı ve dolayısıyla daha verimli olacaklarını ileri süren ve bu ülkeler için 1950’lerin sonunda kanıtlanan kuram Beslenme modeline göre ücret düzeyi yüksek olan çalışanların verimliliği de yüksek olacaktır. Bu yaklaşıma göre çalışanların gelirleri ile yaşam standardı arasındaki güçlü ilişki verimlilik artışı için temel teşkil eder. İşverenlerin çalışanlarına yüksek ücret vermeleri daha iyi sağlık hizmeti satın almalarına imkan verecek ve maliyetler en aza indirilebilecektir (Weiss, 1991:87).Geliri artan çalışanlar daha iyi beslenme ve sağlık imkanına kavuşacak, bu da sağlıklı ve daha nitelikli işgücü anlamına gelecektir. Daha nitelikli işgücü de daha verimli çalışan olacaktır. Eğer işverenler, işçilerin motivasyon ve çalışma gücünün adil ve yeterli bir ödemeye dayandığına inanırlarsa işletme ücret oluşumuyla ilgilenirken motive edici bir gözle bakacak ve gerekli asgari ücret ödemeye istekli olacaktır (Card & Krueger, 1995:153). Özellikle rekabetçi bir piyasada işverenler sendikaların belirlediği ücrete tabi olmak zorunda kalırlarsa istihdam ayarlama yoluna giderek optimizasyonu sağlayacaklardır. Sendikaların eğimi ve esnekliğine göre kar maksimizasyonu sağlamak amacıyla ayarladığı görüşü kabul görülmektedir (Balcı, 1999:87). Bu modelde çalışanların verimliliği onların gelirleri ile doğrudan ilişkilendirilmiştir. Daha iyi beslenme imkanına sahip olan işçilerin daha çok enerjiye sahip olacağı ve muhtemelen bu işçilerin daha az hasta olacağı ileri sürülmektedir. Harcanabilir gelirin çalışanların beslenme ve sağlığı üzerinde büyük önemi vardır. Burada çalışanların verimliliği onların ücretinin bir fonksiyonu olarak değerlendirilmektedir ( Weiss, 1990:87). Çünkü, rekabet koşullarında işletmeler en azından bazı şeyleri geri almadıkça (daha yüksek verimlilik, kontrol maliyetinin alması gibi unsurlar olarak geri alınmadıkça) sürekli daha yüksek ücret ödemekte zorlanacaklardır (Mıtchell, Lewin & Lowlwe, 1990:52).
5
İşçi Devri Modeli (Labour Turnover Model)
Etkin ücret uygulayan firmalarda işten ayrılmaların azalacağını ve böylece firmanın yeni işçileri bulmak için harcayacağı zaman ve onları eğitmek için katlanacağı maliyetlerden kurtulacağını ileri süren ve daha çok gelişmiş ülkeler için geçerli olan kuram İşçi devri belirli bir dönemde işyerine giren ve çıkanların oranını ifade etmektedir. İşçi devrinin yüksek olması işletmelere her zaman maliyet yüklemesi nedeniyle işverenler düşük, en azından belirli sevide tutmak isterler. Munasinghe tarafından yapılan bir çalışmada geliştirilen modelde ücret artışı ile işçi devri arasında negatif korelasyon tahmin edilmiştir (Munasinghe, 2000:205). Çünkü çalışanlara istedikleri ücret verilmediğinde iş değiştirme yoluna gidebileceklerdir. Daha yüksek ücretler, işçi devrini azaltacak ve verimliliği artıracaktır. Bu nedenle işverenler, işçi devrine yönelik maliyetleri azaltabilmek için ücret artışına imkan verebilecektir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki iş devri oranı ile düşük ücret artış oranına sahip bir işletmede yüksek ücret artış oranına sahip bir işletmeye oranla daha düşüktür (Munasinghe, 2000:205).
6
Kaytarma Modeli (Shirking Model)
Etkin ücret uygulayan firmalarda, işçilerin verimliliklerine uygun ücret alamamalarına bağlı olarak ortaya çıkan ters seçim sorununun azalacağını, firmadaki çalışanların ortalama niteliğinin ve böylece verimliliğin artacağını ileri süren kuram. Zaman zaman çalışanlar işlerini ve işe ilişkin sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmezler. Özellikle de çalışanların denetlenmesinin pek kolay olmadığı işyerlerinde önemli bir sorundur. Bunu engellemek için yüksek ücret ödenmesi de etkin ücret yaklaşımının bir biçimidir. Yüksek ücret ödenerek çalışanların işten çıkarılmasının fırsat maliyeti artacak, bu da çalışanları işten atılmamak için daha çok çalışmasına neden olacaktır (Rebitzer, 1989, 21)
7
Seçim Modeli (Selective Model)
Çok sayıda işçi çalıştıran firmalarda, işçilerin çalışma başarımlarının tam izlenememesi sonucu ortaya çıkan ahlaki çöküntü sorununun ancak etkin ücret ödeyen firmalarda işçilerin çalışma isteğini artırarak azaltılabileceğini ve böylece verimliliğin artacağını ileri süren kuram İşverenler açısından nitelikli işgücünü işletmelerine çekebilmek önem taşımaktadır. Nitelikli işgücünün varlığı işletmelerde verimlilik artışı için ön koşuldur. Nitelikli işgücünü işletmeye yöneltmenin ve işletmeye bağlı kılmanın en iyi yolu yüksek ücret sunmaktır. İşverenler, işyerlerinde ödedikleri ücretleri çalışma koşullarının niteliği ile de ilişkilendirirler. Eğer işveren daha iyi çalışma koşulları sunuyorsa (çalışma koşulları, iş güvencesi, sosyal imkanlar açısından) diğer işletmelerden daha düşük ücret ödemesi kabul görebilir. Bu farklılaşma makul kabul edilmektedir. Eğer işyerlerinde tehlikeli unsurlar varsa bunu telafi etmek ve işyerlerine işgücünü çekebilme için diğer işyerlerine göre ücretlerde farklılaşma yapmak zorundadır. Firmalar hiç de hoş olmayan çalışma koşullarına sahipseler işletmelerine işçi çekebilmek (cezbedebilmek) için daha yüksek ücretler gibi bazı avantajlar sunmak zorundadırlar (Borjas, 1996:189). Bu hem çalışanları işletmede tutmayı garanti etmek, hem de alışanların maruz kaldığı olumsuzlukları bertaraf etmek için bir zorunluluktur. Bireylerin kötü çalışma koşullarında, düşük prestijli işlerde çalışması ve bu işlerin sevimsizliğini kapamak için adeta bir ödüldür (Kaya, 1977: 45). Bir işçi ilk işe başladığında iş ile ücret arasında daha düşük bir düzeyde ilişki kursa da, daha sonra yüksek ücret sağlayan işler daha cazip gelmeye başlayacaktır. “İşçi sendikalarının fahiş ücret talepleri yerine, makul oranları benimsemeli ve devletin de kendi sorumluluklarını yerine getirmek için uzlaşma olanakları sağlamalıdır” (TİSK Danışma Komitesi Toplantısı Sonuç bildirisi) gibi açıklamalarla toplum desteğini almaya çalışmaktadırlar.İşgücünün talep esnekliği: Talep edilen işgücü miktarındaki %değişim/ Ücret oranındaki % değişimdir.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.