Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
Aristoteles M.Ö M.Ö. 322
3
Aristo’ya 3 tür bilim vardır:
Teorik bilimler; konusu düzenlilikler sergilemektedir ve evrensel olarak formüle edilebilirler. metafizik, fizik ve matematik Pratik bilimler; özü eyleme (praxis) dayalı olmalarıdır. etik ve siyaset Üretici bilimler; yapım (poiesis) ile ilgili olup şiir ve diğer güzel sanat türlerini içermektedir.
4
İnsan Düşüncesinin 3 tür etkinliği:
1) Bilme (theoretike-theoria) Porte-philosophia (ilk felsefe) ya da Metaphysica’da; 2) Eyleme, yapıp etme; (praktike;praxis) bu konuyu etiğinde; 3) İmal etme, yaratma (poetike-poiesis), Poetika’da ele alır. (Bozkurt, 125)
5
İskender'e Retorik Ῥητορικὴ πρὸς Ἀλέξανδρον
ESTETİK İskender'e Retorik Ῥητορικὴ πρὸς Ἀλέξανδρον Retorik (Τέχνη ῥητορική Ars Rhetorica) Poetika (Περὶ ποιητικῆς Ars Poetica) SANAT Genel anlamıyla taklittir (mimesis) Taklit nedir? Aristoteles bu kavramı Platon’dan alır, kendisi açıklamaz.
6
İnsan neden taklit eder?
ilk neden; insanın çocukluktan itibaren taklit yolu ile öğrenmesi ve bu nedenle taklide eğiliminin olması. İnsan, “Öteki canlılardan da bu bakımdan ayrılır. Çünkü insan taklit etmeye en yatkın canlıdır ve ilk bilgilerini de taklit yoluyla edinir.” (Aristoteles, 2005: 1448b 5- 15). İkinci neden ise taklit edilen şeyler karşısında duyulan hazdır ve bu da insana özgü bir özelliktir. “Öğrenmek, yalnızca filozoflar için değil, diğer insanlar için de en haz verici şeydir; (…) Resimlere bakmaktan zevk almamızın nedeni, bakarken öğrenmek ve her birinin neye ilişkin olduğu konusunda, bu mu, yoksa şu mu olduğu konusunda sonuç çıkarmaktır.” (Aristoteles, 2005:1448b. 15).
7
Aristoteles’te sanat Sanat nedir? (Bozkurt 117-118)
Sanat, akıl tarafından belirlenen amaçların, ereklerin gerçekleşmesini, varlığa gelmesini sağlayan bir yapma-yaratma yetisidir. Sanatsal yapmada ise doğa ve sanat aracılığıyla zihinde canlandırma, imgelem gibi edimler üzerinde durulur ve bunların gerçeklik alanına sokulmasının yolları aranır. (Bkz. Metafizik Kitap IX, 1046a5-1046b28)
8
Sanat eserinin temel öğeleri;
Simetri Armoni Orantı Sanat yapıtında zorunlu bir birlik vardır: ‘Unitas in multituduno» Birlik, uyum, parçaların zorunlu bağlantısı ve düzen güzeli oluşturur. (Bozkurt 118;120)
9
Aristoteles için sanatlar değerlidir özellikle trajik drama
Doğadaki eksiklikleri giderebilir; Toplumdaki kusurları onarabilir; Moral bir yarar sağlayabilir;
10
Güzellik ise sanat yapıtının ya da doğanın bir özelliğidir Aristoteles’te
Sanat techne dir ve müzik, resim, heykel, yazın gibi en önemli sanatlar insanların ruhlarının, bedenlerinin ve eylemlerinin taklididirler. Sanat taklitle başlar katharsis ile son bulur. «Sanat, hakiki akıl tarafından yönlendirilen bir tür üretme yetisidir» (Nikomakhos’a Etik)
11
Mimesis’ te Sanatçı-Nesne,
Katharsis’te Okuyucu/İzleyici-Sanat yapıtı arasında bir iletişim ve etkileşim vardır. Felsefe_Noesis (intellection) Sanat_Aisthesis’e (perception) dayanır. Sanat tinsel/intelect alandan (nous) duyusal alana uzanır; Mimesis hem gerçeklik hem de tinsellik alanlarında var olur: Zorunluluğun egemen olduğu Realite kategorisi ve Olasılığın egemen olduğu Olanak kategorisi mimesiste birleşir.
12
Taklit Taklit (öykünme) sanatı ikiye ayrılır:
1) Renk ve çizim aracılığıyla görsel görünüşlerin taklidi 2) Şiir, şarkı ve dans aracılığıyla insan eylemlerinin taklidi
13
Poetika (1447a,Tunalı,s:11) Öykünmeci Sanatı konu alır; şiir ve trajik şiir (tragedyayı) konu alır. Şiir sanatı örnekleri olan epos, tragedya, komedya, dithrambos şiiri, ile flüt ve kitara sanatlarının çoğu taklittir. Bu sanatlar; Taklit etmede kullanılan ARAÇ; Taklit edilen NESNELER; Taklit TARZI bakımından birbirinden ayrılır.
14
(Poetika,1446a,11) Bazı sanatlar ise ses aracılığıyla taklit eder; buna göre de bütün adı geçen sanatlarda genel olarak taklit, ya ritm, ya söz ya da harmoni aracılığıyla, gerçekleştirilir. flüt ve kitara, kaval (syrinx); harmoni ve ritm‘i dans sanatı ise harmoni olmadan yalnız ritm'i kullanır; çünkü, dans edenler, ritmik beden hareketleri aracılığıyla karakter özelliklerini, tutkuları ve hareketleri taklit ederler
15
(Poetika,1447b,13) O halde birkaç sanat daha var ki, bunlar bütün bu adı geçen taklit araçlarını kullanırlar: Ritm'i, melodi'yi ve mısra ölçüsünü. Bu sanatlar, dithrambos şiiri, nomen şiiri, tragedya ve komedya'dır 1448a Eylemde bulunanlar ya iyi ya da kötüdürler; insanlar, karakter bakımından iyi ya da kötü olmaları bakımından birbirlerinden ayrıldığına göre, bütün ahlaksal özelliklerimiz dönüp dolaşıp sonunda bu iyi-kötü karşıtlığına varır.
16
Buna göre ozanlar, ya ortalama insandan daha iyi ya da daha kötü olanlar yahut da ortalama insanların eylemlerini taklit ederler. Aynı şeyi ressamlarda da buluyoruz: Polygnotos daha iyileri; . Pauson daha kötüleri, Dionysios ise gerçeğe uygun olan kişileri taklit etmeye çalışmışlardır. Polygnotos: vazo ressamı, mükemmel oran peşinde Pauson düşkün ve çirkin şeyleri de resmeder
17
Polygnotus of Thasos (500 BC – 440 BC)
Duyguyu resmeden ilk ressam olarak bilinir. Heykelden resme geçen ilk kişi Hellenistik dönemde oldukça ünlü
18
Taklit aracı bakımından;
Figüratif Sanatlar (renk, çizgi ve figür sanatları) Müzik (armoni, ritm, söz sanatları) Dans (ritmik hareket sanatı) Taklit Tarzı bakımından sanatlar Öyküleme biçimi ile hareket halinde Eylem içinde gösterme (tiyatro sanatları: tragedya, drama, komedya) olarak 2 türlüdür. Taklidin Nesnesi etik açıdan ya iyiye ya da kötüye yönelir.
19
Sanat, insan yaşamına, deneyimlerine ve eylemlerine dair farklı ve çeşitli olasılıkların bilgisini verebilir. Sanat bu bilgiyi, konu edindiğini nesne ya da edimi -ya söylenildiği veya sanıldığı gibi -ya olup bittiği veya olmakta olduğu gibi -ya da olması gerektiği gibi tasvir ve taklit etme yoluyla vermektedir. (Aristoteles, 2005: 1460b.10).
20
“Sanattaki öğrenmeye dayalı hoşlanma, yaşamda uzağında durulanı, üzüntü verici, rahatsız, tedirgin edici, hatta tiksinti bile uyandırıcı olanı bize yakınlaştırabilmektedir. Bizdeki ona ilişkin mevcut uzaklık ve kaçınma duygusunu, ona yakınlaşma ve ondan hoşlanma yönünde değiştirerek dönüştürebilmektedir. Aristoteles, Poietika’da resim sanatını örnek vererek işaret etmiş olduğu duygulara ilişkin değişme konusuna, Politika’nın VIII. Kitabında da - bu kez müzikten ve heykelden de örnek vererek - yer vermektedir” (Yetişken, 2012:31).
21
“İnsanların müziğe yönelmelerinin, müzikle uğraşmalarının (…) baş nedeni, anlaşılan, dinlendirici olmasıdır. Yine de şunu sormalıyız. Çoğu durum böyle olmakla birlikte, acaba müziğin gerçek doğası, dinlenme gereksinmesini doyurmaktan daha yüksek bir değer taşımıyor mu? Müziğin verdiği, kendine özgü bir zevk elbette vardır; bütün çağlar ve her türden insan bunu beğenir ve bundan hoşlanır. Fakat biz herkesin onda bulduğu genel hazzı paylaşmaktan fazlasını yapmalıyız; müziğin karakter ve zihin üstünde herhangi bir etkisi olup olmadığını araştırmamız gerekiyor. (…) Ve elbette, müziğin gerçekten de böyle bir etkisi olduğu birçok örnekten bellidir. (…) Bunların kişiliği etkilediği, insanları çılgın gibi heyecanlandırdığı, - hem bir zihin hem de bir ahlak durumu olarak güçlü bir heyecan yarattığı – gayet iyi bilinmektedir. (…) Yine seyirlik icraları da dinlerken, bütün insanlar, kullanılan melodi ritimlerin de ötesinde icraya uygun bir biçimde etkilenirler. Müzik haz verici şeyler sınıfına girdiği ve orada erdem, doğru zevk almak, doğru şeyleri beğenmek olduğu için, açıktır ki, doğru yargıdan ve iyi ahlak ve soylu eylemler karşısında zevk almaktan başka (müzik yoluyla) (…) edinilecek bir alışkanlık yoktur.” (Aristoteles, 1975: V111, 5).
22
Epos vs Tragedya 1449b Epos, vezinli sözlerle ağır başlı konuları taklit etmesi bakımından tragedyaya benzer; fakat aynı ölçüyü ve öykü biçimini kullanmasıyla da tragedyadan ayrılır. Başka bir ayrılık da [zamanla ilgili} uzunluk yönündendir. Çünkü, tragedya öyküyü, güneşin doğuşu ve batışı arasında geçen zaman içinde tamamlamaya çalışır, yahut da pek az bunun dışına çıkar. Oysa, epos zaman yönünden sınırlandırılmamıştır.
23
Tragedya vs Komedya “Tragedya ve komedya arasındaki bir ayrılık yine bu noktada bulunur; çünkü komedya, ortalamadan daha kötü karakterleri, tragedya ise ortalamadan daha iyi olan karakterleri taklit etmek isterler” (Poetika, II, 1448 a). “Komedya, daha önce de söylendiği gibi, ortalamadan daha aşağı olan karakterlerin taklididir; bununla birlikte komedya, her kötü olan şeyi de taklit etmez; tersine, gülünç olan'ı taklit eder; bu da soylu olmayanın bir kısmıdır. Çünkü, gülünç -olan'ın özü, soylu olmayışa ve kusur'a dayanır. Fakat bu kusur, hiç bir acılı, hiç bir zararlı etkide bulunmaz. Nasıl ki komik bir maskenin, çirkin ve kusurlu olmakla birlikte, asla acı veren bir ifadesi yoktur” (Poetika, 1449 a).
24
“Tragedya,komedya gibi uzun uzun düşünmeden yapılan şiir denemelerinden doğmuş ve gerçekten de tragedya, dithyrambos koro'sundan, komedya ise, phallos şarkılarından doğmuştur. Bu phallos şarkıları, bugün bile birçok kentte okunur” (Poetika, 1449 a). DİTHYRAMBOS: Dionysos’ un onuruna bir ilahidir. Lirik şiir şarkı ve danstan kaynaklanmıştır. (slide 69) DİTHYRAMBOS: DİONYSOS’ A BİR ŞÜKRAN ŞARKISI: “Gel, Dithyrambos, baldırıma gir, Bir erkeğin rahminde büyü. İstiyorum ki ey Bakkhos, Thebai seni İki kere doğmuş tanrı diye Ansın ve kutlasın.”
25
TRAGEDYA “...tragedya, ahlaksal bakımdan ağır başlı, başı ve sonu olan, belli bir uzunluğu bulunan bir eylemin taklididir; sanatça güzelleştirilmiş bir dili vardır; içine aldığı her bölüm için özel araçlar kullanır; eylemde bulunan kişilerce temsil edilir. Bu bakımdan tragedya, salt bir öykü [mythos] değildir.” "Tragedyanın ödevi, uyandırdığı acıma ve korku duygularıyla ruhu tutkulardan temizlemektir" (katharsis). "Sanatça güzelleştirilmiş dil" deyince, harmoniyi, yani şarkı ve mısra ölçüsünü içine olan bir dili anlıyorum. "Her bölüm için özel araçlar kullanır” deyince de, kimi bölümlerde yalnız ölçünün, kimi bölümlerde ise aynı zamanda müzik ile şarkının kullanılmasını anlıyorum < ... >. (1449 b)
26
Tragedyanın altı öğesi vardır:
Bunlar: öykü (mythos), karakterler, düşünceler, dil, müzik dekaration Bunlardan dil ve müzik, taklit araçlarını, dekoration taklit tarzını öykü, karakter ve düşünceler de taklit nesnelerini oluşturur (Poetika VI. bölüm)
27
“Tragedya, kişilerin değil, tersine onların eylemlerinin, mutluluk ve felaket içinde geçen bir hayatın taklididir.” “Tragedyanın son ereği eylemler ve öyküdür.” (1450 a) Tragedya için bölüm VI. Sınav öncesi Okunmalı! “Tragedya (…) ne mutsuzluktan mutluluğa yükselen kötü insanları (bütün tragedyalar arasında tragedyaya en uzak durum budur; bu tür düzenlemeler gerekli hiçbir özelliğe sahip değildirler, bu nedenle ne insan sevgisi ne korku ne de acıma uyandırırlar), ne de mutluluktan mutsuzluğa düşen büsbütün kötü insanları göstermelidir. (öyküleri bu şekilde düzenlemek, belki insan sevgisi uyandırabilir ama ne acımaya ne de korkmaya yol açar.” (Aristoteles, 2005: 1452b 35)
28
Katharsis “Eski Yunanda katharsis sözcüğü bir hekimlik terimi olarak kullanılırmış. Kötü ve zararlı maddelerin vücuttan atılması anlamına gelirmiş. Bu sözcüğün dinsel ve ahlaksal anlamda, mecazi olarak da kullanılabildiği söylenmektedir.” (Şener, 1982: 39). Sanattaki katharsis yoluyla acıma, korku, coşku gibi duyguların ileri ölçüde etkin hale getirilerek sarsıcı ve içe işleyici bir derinlikte hissettirilmesi, bu duygularda bir değişme ve dönüşmeye yol açarak insanlarda- sanki arındırıcı bir sağaltmadan geçmişler gibi - bir duruluk, arınmışlık, dinginlik, hoşnutluk hali yaratabilmektedir (Yetişken, 2012: 33).
29
"Tragedyanın ödevi, uyandırdığı acıma ve korku duygularıyla ruhu tutkulardan temizlemektir" (katharsis) (Poetika VI. bölüm) “Katharsis insanın parçalanmış bütünlüğünün yeniden kurulmasıdır; arınma etik bir arınmadır; ‘rasyonel akla’ davettir; ahlaksal iyiyi doğru akılla bulmadır; kaderin rastlantısallığına ve hayatın bilinmeyenlerine karşı cesaretle savaşmadır; özgürleşmedir; yeniden değer ve kişilik yaratmadır: zihinseldir” (Can, ?:68).
30
“Bazı kimseleri kuvvetle etkileyen herhangi bir duygu, hepsinde daha çok ya da daha az ölçüde vardır; örneğin acıma ve korku, ama özellikle de bu ‘coşkunluk’. Coşku, bazı kimseleri kuvvetle etkileyen bir çeşit heyecandır. Bu duygu dinsel müzikten kaynak alabilir; insanların bu melodileri dinlerlerken, sanki arıtıcı bir sağaltmadan geçmişler gibi, adeta ayaklarının üstünde dikildikleri görülmektedir. Acıma, korku ya da öteki duyguları hissedenler de bu duygunun kendilerine işlediği ölçüde tıpkı öyle etkileniyor olmalılar. Hepsine hoş bir arınma (…) duygusu gelmektedir.” (Aristoteles, 1975: V111, 7).
31
“Kendimiz için korktuğumuz şey başkalarının başına gelince bizde acıma duygusu uyandırır.” (Aristoteles, 1995: 386a 25) “Ozanlar istedikleri şaşırtıcı etkiye, baht dönüşleri ve yalın eylemlerde ulaşmayı amaçlarlar; trajik olan ve insanlık sevgisi uyandıran da budur.” (Aristoteles, 2005: 1456a 20).
32
Kişi/ kahraman “Tragedyanın konusu olan kişi ne erdem ve adalet bakımından öteki insanlardan üstündür ne de kötülüğü ya da acımasızlığı yüzünden mutsuzluğa düşmüştür.(…) ama bir yanılgı nedeniyle mutsuzluğa yuvarlanmış kişidir tragedyanın konusu. Sözgelişi Oidipous ve böylesi soylardan gelen önemli insanlar.” (Aristoteles, 2005: 1453a 10). “Tiksinti uyandırmayacak, trajik etki yapacak eylem taklit edilmelidir” (Poetika 1454 a) “Bu özelliklere sahip öykünün içeriği karakterlerle zenginleştirilir. Eylemin taşıyıcısı karakterlerdir. Karakterler “ahlak bakımından iyi olmalıdırlar”. Bu karakterlerin eylemlerinin gösterdiği yön iyi ise, o karakterler ahlaksal olarak da iyidir. Tragedya kahramanları ahlaksız olmadıkları gibi kötü de değildirler. İçine düştükleri trajik durumkötü kaderin bir oyunu, rastlantısal olarak ve bilgisizlikten doğan bir yanılgı olarak ortaya konur” (Can, ?: 68)
33
Şehir Dionysiası
34
Antik Atina'da büyük devlet-destekli festivaller
Şarap tanrısı Dionysus onuruna düzenlenir. 9 trajedi, 3 satir oyunu, 5 komedi,Korolar M.Ö. VII. yüzyılda Elutheria Attika’ya katıldığı zaman bir Dionysus heykeli de Atina’ya getirilir. Atinalılar bu heykeli ve tanrıyı reddederler. Tanrı da onları bir salgın hastalıkla cezalandırır. Erkekler hasta olur ve üreme durur. Atinalılar bunun üzerine tanrıdan af diler ve salgından kurtulurlar. Şehir Dionysiası bu amaçla gerçekleştirilir.
35
M.Ö. VI.yy da başlıyor 5 gün süreli En az üç gün tragedyalara ayrılır. Her yıl bir tragedya yazarı büyük ödül alır Diğer iki günde Dionysus onuruna Dithyrambik (dithürambik) yarışmalar yapılıyor Yunan ilahileri ve dansları Sonra da komedi eserleri izleyiciye sunuluyor Son gün ödüller veriliyor. Büyük ödüller bir sarmaşık çelenk ve bir keçi
37
Dionysus Dionysus veya Dionysos Bacchus (Dionysus)
38
Roma mitolojisinde Bacchus olarak da bilinir ya da;
Bromios, Euhios, Dithyrambos, İakkhos, İobakkhos adlarıyla anılır. Bekil'li şarap tanrısı, üzüm hasadı, tiyatro ve ritüel olarak delilik tanrısı (ecstasy) Şarabın sadece sarhoş ediciliğini temsil etmez. Aynı zamanda sosyal ve faydalı etkilerini de temsil eder. Medeniyetin destekçisi ve barış aşığıdır.
39
N.B. “Fruit of my loins” deyiminin buradan geldiği iddia edilir.
On iki Olympos tanrısından biridir ve Dionysos, Zeus ile Semele’nin oğludur. Semele bir ölümlüdür Zeus Semele’ye aşık olur, ama karısı Hera onu kıskanır. Hera yaşlı bir kadın kılığına girer ve Semele’yi Zeus’u ona güçlerini göstermesini istemesi için ikna eder. Zeus gücünü gösterirken Semele yanar ve karnındaki yedi aylık bebeğini düşürür. Zeus Dionysus’u Semele nin karnından bir fetüs halindeyken alır ve onu baldırının iç kısmına diker. Dionysus burada büyür ve dünyaya gelir. N.B. “Fruit of my loins” deyiminin buradan geldiği iddia edilir. Bir Dithrambos “Gel, Dithyrambos, baldırıma gir, Bir erkeğin rahminde büyü. İstiyorum ki ey Bakkhos, Thebai seni İki kere doğmuş tanrı diye Ansın ve kutlasın.”
40
Çocukluğunda üzümlerle oynayıp şarap yaptığı iddia edilir.
Helen pantheonuna aykırı düşen bir tanrıdır. Bütün efsaneleri bir tek motif üstüne kuruludur: tepki ve direnç. Çok yakışıklı olduğu ve bazı Antik Yunan heykellerine model olarak alındığı söylenir. Sembolü olan asma ağacı gibi ölüp yeniden doğar, haz ve acı arasında iki uçta gider gelir. Bu yüzden psikiyatride manik depresif duygu durumunu temsil eder. Dionysos bağ bozumu tanrısı olarak da bilinir. Onun adına düzenlenen bağ bozumu şenliklerinde tiyatronun temeli atılmıştır. Bu şenliklerde bir koro bulunmaktaydı; daha sonraları koronun önüne bir oyuncu, daha sonra ikinci bir oyuncu geçmiş, böylece tiyatronun temelleri atılmıştır.
42
Çoğunlukla Satir denilen yarı keçi yarı insan yaratıklarla anılır.
Efsaneye göre, satirler kadın, şarap ve her türlü fiziksel zevk peşindedirler. Genellikle ellerinde flüt nemflerin (nymph) peşinden koşarken temsil edilirler. Yaşlanan satirlere silenos denir ve Dionysos’u yetiştiren de bir silenostur. Ayrıca kadın satirler de vardır, bunlara da satires adı verilir.
43
Satir (Gr.)/ Faun (Lat.)
44
J.W.Waterhouse, Hylas and the Nymphs (naiad türü)
45
Herodes Atticus Odeonu, Atina
46
Maskeler
47
Sophokles’in tragedyası, Kral Oedipus
48
Oedipus (Gr. Oidipous, "şişik ayaklı";
(Lt. Oedipus veya Œdipus) Thebes’in mitolojik kralı, Laios ve Lokaste’nin oğlu. Thebes Kralı Laios ve karısı Lokaste’nin bir çocukları olacaktır. Fakat bir kahin Laios’a kötü bir kehanette bulunur. Kahine göre Laios'un yeni doğan oğlu Oedipus, babasını öldürecektir. Bunun üzerine Laios, yeni doğan oğlunun ayak bileklerini iplerle sardırır ve yardımcısına Oedipus'un, kurtlara ya da kuşlara yem olması için ormana bırakılmasını emreder. Fakat yardımcısı, Laios'a ihanet eder ve küçük Oedipus’u götürüp bir çobana teslim eder. Çoban, Küçük Oedipus'u, çocukları olmayan Corinth kralı Polybos ve kraliçe Merope'ye armağan eder.
49
Polybos ve Merope, Oedipus'u kendi öz çocukları gibi sever ve büyütür
Polybos ve Merope, Oedipus'u kendi öz çocukları gibi sever ve büyütür. Korint Kral ve kraliçesi oğulları Oidipus'la birlikte mutlu yaşarlar ta ki günün birinde bir şölen sırasında oldukça sarhoş bir davetli Oedipus'a "evlatlık" diye seslenene dek. Ertesi gün genç adam annesini, babasını sorgular, fakat ikisi de durumu inkar eder. Oedipus yine de kuşku içinde kalır. Bunun üzerine Delphoi'ye yola çıkar. Kahin onu horlayarak başından savar; sorusuna hiç değinmeden iğrenç bir geleceğin haberini verir: Oedipus annesiyle beraber olacak, zina ürünü bir soyu türeyecek ve kendisine hayat vermiş olan babasının katili olacaktır. Dehşete düşen Oedipus nereye gideceğini pek düşünmeden oralardan kaçar; bir daha asla Korint'e dönmeyecektir.
50
Oedipus yine de kuşku içinde kalır. Bunun üzerine Delphoi'ye yola çıkar. Kahin onu horlayarak başından savar; sorusuna hiç değinmeden iğrenç bir geleceğin haberini verir: Oedipus annesiyle beraber olacak, zina ürünü bir soyu türeyecek ve kendisine hayat vermiş olan babasının katili olacaktır. Dehşete düşen Oedipus nereye gideceğini pek düşünmeden oralardan kaçar; bir daha asla Korint'e dönmeyecektir. Delphoi'den çıkarken dar bir yol ağzında arabaya binmiş, yanında da birkaç hizmetçi bulunan bilinmedik yaşlı bir adama rastlar. Geçiş önceliği için çekişirler: Oedipus arabanın yanından geçmekte iken yaşlı adam onun kafasının orta yerine iki kamçı darbesi indirir. Oedipus hemen sert karşılık verir: Sopası ile ihtiyarı yere yıkar, sonra da tanıkları öldürür. Artık yollarda başıboş dolanmaya başlar Thebai'ye varır. Bu şehrin üzerinde bir bela vardır.
51
Sfenks "Şehrin dolayında dağlık bir buruna bir canavar, çiğ et yiyen Sfenks yerleşmiştir." (Aiskhylos) Sfenks yolcuları gözetleyip, her birine bilmecesini sorar; hiç kimse bilmeceyi çözemez, o da hepsini parçalayıp yer. Thebaililer her gün agoraya toplanarak bilmecenin cevabını bulmaya çalışırlar; kralları yeni öldürülmüş olduğundan kendilerini sfenksten kurtaracak olan kimseye sitenin tahtını da söz verirler.
52
Oedipus oradan geçerken bilmece ona da sorulur:
"O hangi yaratıktır ki bir süre iki ayak üzerinde, bir süre üç, bir süre de dört ayakla yürür ve de, doğa yasalarına aykırı olarak, ayakları en çok olduğu zaman güçsüzdür?“ Oedipus söyle bir düşünür ve yaratığın insan olduğunu söyler: İlk çocukluğunda insan dört ayağı üzerindedir, emekler, daha sonra da iki ayağı üzerinde yürür, nihayet yaşlanınca da bir sopaya dayanır. Sfenks sorusunun çözülmesiyle intihar eder. Thebaililer kurtarıcılarını alkışlar, onu kral yapar ve kraliçe ile evlendirirler.
53
Şu halde Oedipus, Lokaste ile evlenmiştir
Şu halde Oedipus, Lokaste ile evlenmiştir. Ondan Eteokles ve Polineikes adlı iki oğlu, Antigone ve Ismene adında iki kızı olur. Sitede herkes onun mutluluğuna hayrandır. Birkaç mutlu yıldan sonra Thebai'da veba salgını yaşanır, artakalan insanlar Oedipus'a tekrar onları kurtarmaları için yalvarır. Oedipus, Delphooi kahinine danışır; kahin ona orada mutluluk içinde yaşamakta olan günahkarı ülkeden kovmasını önerir. Oedipus eski kral Laios'a karşı işlenip cezasız kalmış olan cinayetin söz konusu olduğunu düşünür; suçluyu cezalandırmaya ant içer. Kör kahin Teireisias'a sorar, kahin açığa vurur ki, katil Oedipus'un ta kendisidir, o hem de kendi annesinin kocasıdır.
54
Oedipus araştırır, Laios'un Delphoi'ye giderken öldürüldüğünü öğrenir ve aklına aynı yolda karşılaşıp öldürdüğü yaşlı adam gelir. Eş zamanlı olarak babası Polybos'un ölüm haberini alır ve haberi getiren ulak ona Polybos'un oğlu olmadığını açıklar. Öte yandan Oedipus, Iokaste'dan duyduğu bir öyküyü hatırlar: Iokaste'ın ilk kocasından bir çocuğunun ölmesi için ormana bırakılması. Oedipus ormana bırakılan çocuğun kendisi olduğunu anlar. Kehanet gerçek olmuştur. Günahları yüzünden kan ve kedere gömülen, herkes tarafından terk edilen Oedipus artık sadece kör bir dilencidir. Umarsızlık içinde Lokaste'in altın iğneleri ile gözlerini oyar ve kızı Antigone'un izinde yollara düşer. Iokaste de kendisini odasında asar.
55
Tragedya’nın ana fikri:
İnsan kaderinden kaçamaz.
56
Ünlü tragedya yazarları ve eserleri
Aiskhylos (Eshilos) Agamemnon Persler Zincire Vurulmuş Prometheus Euripides (Yuripides) Hippolitus Bacchae Helen Sophokles (Sofokles) Aias Antigone Kral Oidipus Trakhisli Kadınlar Elektra Filoktetes Oidipus Kolonos'ta
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.