Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİNİN TEMELLERİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİNİN TEMELLERİ"— Sunum transkripti:

1 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİNİN TEMELLERİ

2 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ
Avrupa’yı birleştirme çabaları çok uzun bir geçmişe sahiptir. 1951’de AKÇT ile kurumsallaşmaya başlayan Avrupa Bütünleşmesi çok daha öncelerden gelen fikir ve hareketlerin bir sonucudur. Avrupa’da bir birlik kurulması konusunda çok sayıda devlet adamı, düşünür ya da sanatçı fikirler üretmiş ve farklı öneriler getirmişlerdir. Fakat bu fikirlerin neredeyse tamamı yakın zamana dek bir ideal olarak kalmış, hayata geçirilmeleri mümkün olmamıştır. AB öncesi girişimler her ne kadar başarısızlığa uğramışsa da, bunlar önemli adımların atılmasını sağlamış, özellikle Avrupa’da Birlik düşüncesinin gelişimini hızlandırmışlardır. Bu tarihsel arka planı antik çağlardan 19. yüzyıla kadar çeşitli dönemlere ayırmak mümkündür. 19. yüzyıl sonrasındaki gelişmeler ise Avrupa Birliği’nin şekillenmesinde doğrudan doğruya etkili olmuşlardır.

3 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM
Roma İmparatorluğu’nun gücünü yitirmesi ve ikiye bölünmesinden sonra Avrupa’da da ortaya çıkan bölünmüş görüntü 20. yy. a kadar sürmüştür. İslam’ın doğuşu ve yayılmasıyla birlikte daha önceden Roma egemenliğindeki birçok bölge Müslümanların denetimine geçmiştir. Batıda Emevi ilerleyişinin durdurulmasının ardından XI. yüzyılda Doğudan gelen İslam baskısı Roma İmparatorluğu’nun yeniden canlandırılması düşüncesini gündeme getirmiştir. Roma’nın tüm Avrupa’ya egemen olduğu görkemli dönemler, “Avrupa birliği” kavramının da esin kaynağı olmuştur. Kutsal Roma İmparatorluğu Hristiyanlığı siyasal birliği sağlamanın bir aracı olarak kullanmaya başlamasıyla da Birlik kavramı «Hristiyan Birliği» ile eş anlamlı kullanılır olmuştur. Avrupa’da birliğin kurulmasıyla, Avrupa’nın güçlenerek hem kendi içindeki çatışmaların son bulacağına hem de eski toprakların yeniden kazanılacağına inanılmaktaydı.

4 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM
Bu doğrultuda ilk somut önerilere XIV. yüzyılda Dante ve Pierre Dubois’nın eserlerinde rastlanmaktadır. Dante 1310 yılında yazdığı De Monarchia adlı eserinde: Roma’nın yeniden canlandırılması ve Avrupa’da savaşların önlenebilmesi için kıtada tek bir yönetimin kurulması gerektiğinden söz etmiştir. Pierre Dubois ise 1306 yılında: Hristiyanlık öğretilerine rağmen savaşın Avrupa’da yaygın olduğunu, Bu savaşları önlemek için prenslerin ve Avrupalı kentlerin bir «Hristiyan Cumhuriyeti» kurmaları gerektiğini ve Bu birliğin ortak bir konsey aracılığıyla yönetilip barışı tesis etmek için çalışmaları gerektiğini söylemiştir. Bu iki düşünürün ileri sürdükleri federasyon ya da tek bir yönetimin kurulması yönündeki öneriler, Avrupa’da uluslarüstü bir Birlik konusunda ilk kapsamlı teklifler olmuştur. Birlik konusundaki bu ilk öneriler Roma İmparatorluğu’nun canlandırılması gibi hayali bir temele oturtulmuş, uygulanabilirlikten uzak kalmıştır.

5 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM
Rönesansla birlikte: Uzun süreli din ve çıkar savaşları nedeniyle Avrupa’nın bazı bölgeleri zarar görürken özellikle liman kentlerinde ticaret canlanmıştır. Şehirleşme, ulus ve ulusal egemenlik gibi kavramlar gelişmeye başlamıştır. Egemenliğin kaynağı olan Kilise sorgulanmaya başlanmış, bireyciliğe ve cumhuriyetçiliğe doğru bir hareket başlamıştır. Fransa ve İngiltere’de modern devlet sisteminin ilk izleri görülmeye başlanmıştır. Özellikle 1453’ten sonra ise güvenlik kaygıları artmış ve ortak bir çözüm arayışına gidilmiştir. Bu dönemde Birlik fikri genel bir kabul görmemekle birlikte özellikle bazı idealist kesimlerde varlığını sürdürmüştür.

6 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM
Örneğin Bohemya Kralı George İstanbul’un fethinden sonra Türklerin ilerleyişini durdurmak için bir dizi teklif sunmuştur. Bohemya kralının önerilerini ilginç kılan, Avrupa Birliği’yle önemli benzerlikler taşımasıdır: Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya arasında bir konfederasyon kurulmalıdır. Düzenli aralıklarla toplanan ve beş yılda bir yenilenen bir meclis, Çoğunluk yöntemiyle karar alan bir daimi temsilciler heyeti, Kral ve prenslerden oluşan bir konsey ve Anlaşmazlıkların çözümü için bir mahkeme.

7 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM
Dikkat çeken bir başka öneri ise Emeric Cruce’dan gelmiştir: 1623 yılında yazdığı “Söylevler” adlı eserinde fonksiyonalist yaklaşımın ilk izlerini vermiştir. Çoğunluk yöntemiyle karar alan bir devletler birliği önermiştir. Özellikle ticaret konusundaki görüşleri zamanının çok ötesindedir. Uluslararası ticaretin teşviki için gümrük vergilerinin azaltılması gerektiğini söylemiştir. Cruce’a göre ticaretle uğraşanların barışa katkısı askerlerden daha önemlidir. Cruce’un bu teklifleri AB’nin kurulmasını sağlayan ekonomik çıkar gibi sağlam bir temele oturması nedeniyle son derece önemlidir. *William Penn, Duc de Sully, Abbe de Saint Pierre, J.J. Rousseau, Victor Hugo, Saint Simon, Immanuel Kant gibi pek çok düşünür Avrupa’da birlik konusunda çeşitli fikirler geliştirmişlerdir.

8 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM
Fransız Devrimi’nden sonra ortak kimliğin oluşumunda ulusçuluk önem kazanmıştır. Fransız Devrimi’nin bu etkisiyle Avrupa’da birlik düşüncesi de nitelik değiştirmiştir. J.J. Rousseau Sürekli barışın sağlanabilmesi için bir federasyonun kurulması zorunludur. Kurulacak birlik üye ülkelerin içişlerine müdahale hakkına sahip olacak. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen taraflara güç kullanılacak. Saint Simon Tek bir parlamento, tek bir kral olmalı Parlamento sadece dış politikada değil, ekonomik ve sosyal konularda da söz sahibi olmalı Immanuel Kant Barışı sağlayacak bir Avrupa Birleşik Devletleri kurulmalı Ulusal ordular dağıtılmalı, her ülke cumhuriyetçi bir yapıda örgütlenmeli Uyuşmazlıklar hukuki yollardan çözüme kavuşturulmalı

9 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM
Avrupa’da ulus devlet kavramının yerleşmeye başladığı bu yeni dönemde, geleneksel egemenlik yerini “ulusal egemenlik”e bırakmıştır. Milliyetçi ideoloji ulus devlet üzerinde başka bir otoritenin kurulmasına sıcak bakmamış, egemenliğin devri meselesine son derece mesafeli durmuştur. 19. yüzyılda birlik düşüncesinin uygulamaya geçirildiği ilk önemli alan Alman Gümrük Birliği (Zollverein) olmuştur. 1815 Viyana düzenlemeleriyle Almanya, çok sayıda devlet ve prensliklerden oluşan bir konfederasyon haline getirilmişti. Güçlü İngiliz Sanayisinin rekabet baskısı bu devletleri aralarında işbirliği yapmaya itmiştir. Bu baskılar neticesinde Alman devletleri milliyetçi motiflerle aralarında bir gümrük birliği kurmuşlardır. 1834’te kurulan birlik çeşitli değişikliklerle 1871’e dek yürürlükte kalmıştır.

10 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM
Zollverein’la ilk defa devletlerüstü bir otorite kurulmuştur. Başka bir ifade ile devletler üstü birlik kavramı ilk defa uygulamaya konmuştur. Benzer bir birlik girişim de İtalyan aydınları tarafından başlatılmış ve yılları arasında yürürlükte kalmıştır. Ancak tıpkı Almanya örneğinde olduğu gibi milliyetçi karakterli olmuş ve Avrupa geneline yayılamamıştır. 20. yüzyıl başlarına kadar Avrupa’da birlik konusundaki teklifler uygulamaya konamamıştır. Ülkeler ulusal çıkarlarını birlik fikrinin üstünde tutmuşlardır.

11 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM- İKİ SAVAŞ ARASI
İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEM I. Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkım Avrupa’da bütünleşme düşüncesini yeniden gündeme getirdi. Savaşın sonlarına doğru ABD başkanı Wilson Milletler Cemiyeti’nin kurulmasını teklif etmiş ve bu teklif Avrupa ülkeleri tarafından da memnuniyetle karşılanmıştı. Fakat teklifin Amerika’dan gelmesi, bütün ülkelerin katılımına açık olması gibi sebeplerle Milletler Cemiyeti bir Avrupa örgütü haline gelememiştir. ABD iç meseleleri nedeniyle örgüte üye olmayınca İngiltere ve Fransa örgüte hakim olmuşlardır. Milletler Cemiyeti uluslararası barışın korunmasında son derece etkisiz kalmıştır. Üye devletleri bağlayıcı uluslarüstü bir otoriteden yoksundur. Egemenlik Milletler Cemiyeti’nin temel ilkesi olarak varlığını korumuştur.

12 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM-İKİ SAVAŞ ARASI
KONT KALERGİ Avusturyalı bir diplomat olan Kont Kalergi 1922’de Bonn’da yayınladığı bir bildiride “Pan Avrupa Hareketi”nin kurulmasını teklif etmiştir. Bir yıl sonra 1923’te ise aynı adla bir kitap yayınlamıştır. Bu bildirisinde ulusal egemenliklerden Avrupa Birliği lehine feragatte bulunulması gerektiğini ifade etmiştir. 1927 yılında ilk Pan Avrupa Kongresi toplanmış ve Fransız dışişleri bakanı Briand fahri başkanlığı yürütmüştür. Kont Kalergi’ye göre bu birlik, dünyada Sovyetler, İngiltere ve ABD gibi güçler karşısında bir başka güç olarak çıkacaktır. Bu da ancak Fransa ve Almanya’nın bir araya gelmesi ile mümkündür.

13 AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİ AB ÖNCESİ DÖNEM- İKİ SAVAŞ ARASI
Bu siyasi birlik girişimlerinin dışında kimi devlet adamları ve iş adamları tarafından da ekonomik birlik teklifleri getirilmiş, bazı dernek ve örgütler de kurulmuştur: 1926 Avrupa Gümrük ve İktisat Birliği Avrupa’da federasyon kurulması konusunda işbirliği derneği Bu türden dernekler daha sonra kurulacak olan AKÇT’ye kaynaklık etmiştir. Ancak 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, ekonomi temelli işbirliği girişimlerini engellemiştir. 1930’lu yıllarda ise Avrupa’da birlik açısından son derece olumsuz koşullar ortaya çıkmıştır. İtalya ve Almanya’da iktidara gelen faşist ve Nazi hareketler dünyayı ikinci kez büyük bir savaşa sürüklemiştir. Özetle Ortaçağ’dan II. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde Avrupa’da birlik düşüncesi hayata geçirilememiştir. Bu fikirlerin uygulamaya geçirilmesi, gerçek anlamda bir yıkıma yol açan II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında mümkün olabilmiştir.


"AVRUPA’DA BİRLİK DÜŞÜNCESİNİN TEMELLERİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları