Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanGül Közen Değiştirilmiş 9 yıl önce
1
Allah Vardır ve Birdir. Kâinat ve içindeki her şey nasıl ve niçin var oldu? Kâinattaki düzeni kuran ve mükemmel şekilde işleyişini sürdüren kim? İnsanı diğer canlılardan üstün kılan, ona bu aklı veren kim? Biz bu dünaya niçin geldik? Ölümden sonra ne olacak? vb……... Yukarıdaki sorular aklını kullanan herkesi, her şeyi var eden Yaratıcının var olduğuna götürecektir. Evrenin ve evrendeki kusursuz işleyişin ve düzenin kendili- ğinden ya da tesadüfen meydana gelmesi elbette ki mümkün değildir. Hiçbir resim ressamsız, hiçbir şiir şairsiz olamaz. Gözlem ve deneye dayanan, varlığın yapısını ve işleyişini inceleyen pozitif bilimler, evrende bir sebep-sonuç ilişkisi olduğunu; hareket ettirici bir güç olmadan hiçbir şeyin hareket edemeyeceğini belirtir. Bu durum varlık ve olayların tesadüfen meydana gelmesinin mümkün olmadığını ortaya koymaktadır. Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş'a istiva eden, gece-yi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah'tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın şanı yücedir (Araf suresi, 54)
3
İnsan aklı, hiçbir şeyin kendiliğinden meydana gelmeyeceğini, her şeyin bir yapıcısının var olduğunu kabul etmektedir. Örneğin hepimizin kullandığı kalem ve defterin bir imalatçısı, okuduğumuz kitabın bir yazarı, duvarda asılı duran resmin bir ressamı, oturduğumuz sıranın bir ustası olduğunu kabul ederiz. Yine tarihi bir sanat eserini gördüğümüz zaman, mimar, usta ve işçisini görmediğimiz halde onların bir zamanlar yaşamış olduklarını ve bu sanat eserini meydana getirdiklerini düşünürüz Evrendeki düzen Allah’ın varlığına ve birliğine kanıttır. Eğer birden fazla ilah olsaydı, düzen bozulur ve yeryüzünde kargaşa meydana gelirdi. Kur'an'da " Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, yer ve gök bozulur giderdi.”( Enbiya 22 ) Başka bir ayette ise birden fazla tanrının olmasının mantık açısından mümkün olmadığı şöyle ifade edilmiştir "...Onunla beraber hiçbir tanrı yoktur. Eğer olsaydı, her biri yarattığına hükmeder ve biri diğerine üstünlük kurmaya kalkardı." (Müminûn suresi, 91)
4
Konuyla İlgili Bazı Ayetler
“Allah bir şeyi yaratmak istediği zaman, ona sadece “Ol” der. O şey hemen oluverir.” (Yasin suresi, 82) "…Onu benzeri hiçbir şey yoktur." (Şuara suresi, 11) "Karada denizde ne varsa hepsini o bilir. Onun bilgisi dışında bir yaprak dahi düşmez." (En'am s., 59) "Ne yerde, ne de gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz" (Yûnus suresi, 61) "... Allah muhakkak her şeye gücü yetendir.”(Bakara suresi, 109) "Kullarım beni sana sorduklarında bilin ki ben onlara çok yakınım..." (Bakara suresi, 186) Allah'a iman hangi anlama gelmektedir? İslâm dininin temeli ve özü olan iman; Allah'ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed'in onun peygamberi olduğuna ve onun Allah'tan getirdiği esaslara gönülden inanmaktır. Başka bir ifadeyle Allah’ı ve Allah’ın bildirdiklerini kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. (Kalben inanmak, dil ile söylemek) Burada asıl olan kalp ile ilahi mesajlara inanmaktır. Bunlara gönülden inanan kimseye " mümin " denir. Allah’a inanmayanlara kafir, Allah’a ortak koşanlara ise müşrik denir. Allah’a ortak koşmaya da şirk denir. Şirk ve Allah’a karşı gelmek en büyük günahtır. Tevbe edilmediği sürece affının mümkün olmadığı bildirilmiştir.
5
Biz Müslümanlar Allah'a şöyle inanırız: Allah vardır, birdir, eşi ve benzeri yoktur. Varlıkların yaratıcısı ve sahibi odur. Her şey ona muhtaçtır. O hiç bir şeye muhtaç değildir. O aklımıza gelen varlıkların hiçbirine benzemez. O hem her yerdedir, hem kalbimizdedir. Bu inancımızı kalbimizle onaylar ve dilimizle de söyleriz. Bizim için en değerli bilgi Allah'ı öğrenmiş olmamızdır. Kalbimize yerleştirmemiz gereken en değerli inanç ise Allah inancıdır. Böylece kendimiz huzurlu ve mutlu olarak iyi işler yapmaya sonuçta da dünyamızın da güzellikler yurdu olması için çalışmaya başlar, herkesin mutluluğuna da katkıda bulunuruz. Bizler Allah’ı göremeyiz. Ancak, sıfatlarıyla ve isimlerinin (Esmaü Hüsna) anlamlarıyla tanıyabiliriz. İhlas Sûresi Bismillâhirrahmânirrahîm. 1. De ki: "O, Allah'tır, bir tektir." 2. "Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)" 3. O'ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)." 4. "Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir."
6
İslâmiyet’te iman, altı temel esas üzerine kurulmuştur. Bu esaslar:
Bütün inanç esaslarının temelinde Allah inancı vardır. Ahirete İman Kutsal Kitaplara İman Kaza ve Kadere İman Allah’a İman Peygamberlere İman Meleklere İman
7
Yüce Allah’ın Sıfatları, Zati ve Subuti Sıfatlar olarak ikiye ayrılır.
ALLAH’IN ZATİ SIFATALARI Sadece Allah’a ait olan sıfatlardır. VÜCUT Allah’ın var olması demektir. KIDEM Allah’ın varlığının başlangıcının olmaması demektir. BEKA Allah’ın varlığının sonunun olmaması demektir. VAHDANİYYET Allah’ın bir tek olmasıdır. KIYAM Bİ NEFSİHİ Allah’ın varlığının kendiliğinden olması, var olmak için başka varlığa muhtaç olmaması demektir. MUHALEFETÜN LİL HAVADİS Allah’ın sonradan yaratılanlara benzememesidir.
8
ALLAH’IN SUBUTİ SIFATLARI:
Allah’ta sonsuz ve sınırsız, diğer varlıklarda sınırlı olarak bulunan sıfatlardır. HAYAT Allah’ın diri ve canlı olması demektir. İLİM Allah’ın her şeyi bilmesidir. SEMİ Allah’ın her şeyi işitmesi demektir (Allah görmek için kulak gibi vasıtalara gerek duymaz, O’nun duyması noksansızdır.) BESAR Allah’ın her şeyi görmesidir. (Allah’ın görmesi için göze ihtiyacı yoktur, O’nun görmesi mükemmeldir, noksansızdır.) KELAM Allah’ın konuşması demektir. KUDRET Allah’ın her şeye gücünün yetmesi demektir. TEKVİN Allah’ın tek yaratıcı olması demektir. İRADE Allah’ın dilemesine denir. (Allah’ın dilediği şey anında olur.)
9
Esmai hüsnayı bilmemizin davranışlarımıza etkileri neler olabilir?
DÜŞÜNELİM! Esmai hüsnayı bilmemizin davranışlarımıza etkileri neler olabilir?
10
Allah: Kendinden başka ilah bulunmayan Cenabı Hakkın asıl adıdır.
Er-Rahman: Dünya üzerinde yarattığı bütün mahlukata merhamet eden Er-Rahim: Ahirette kendine inananlara acıyan. Merhamet edendir. El-Melik: Mülkün ve kainatın tek sahibi El-Kuddüs: Hiçbir noksanı olmayan ve her türlü takdise layık olan Es-Selam: Her türlü tehlikeden selamete çıkaran. İnanan kullarına cenneti müjdeleyen El-Mü'min: Güven veren, emin kılan, Koruyan , iman nuru veren El-Müheymin: Her şeyi gören, her şeyden haberdar olan demektir. El-Aziz: İzzet sahibi, her şeye galip olan, karşı gelinemeyen El-Cebbar: Azamet ve kudret sahibi, her şeye gücü yeten, hükümlerine karşı gelinemeyen El-Mütekebbir: Büyüklükte eşi benzeri olmayan El-Halık: Yoktan var eden, yaratan, varlıkların hallerini belirleyen El-Bari: Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan El-Musavvir: Varlıkları birbirinden farklı yaratan ve şekil veren El-Gaffar: Günahları örten ve mağfiret eden, dilediğini günah işlemekten alı koyan El-Kahhar: Her istediğini yapacak güce sahip, hakim El-Vehhab: Karşılık gözetmeden nimetler veren, ihsan eden El-Razzak: Yarattığı her varlığın rızkını veren, ihtiyacını karşılayan El-Fettah: Her türlü sıkıntıyı gideren El-Alim: Gizli, açık, gelecek, her şeyi ezel ve ebedi en mükemmel bilen El-Kabıd: Dilediğinin rızkını azaltan, ruhunu alan El-Basıt: Dilediğinin rızkını çoğaltan, ruhlarını veren El-Hafıd: Kafir ve nankörleri alçaltan El-Rafi: Şeref verip Yükselten El-Mu'ız: Dilediğini aziz eden El-Müzil: Dilediğini zillete düşüren, hakir eden Es-Semi: Her şeyi işiten duaları kabul eden El-Basir: Gizli açık her şeyi en iyi gören El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı batıldan ayıran, Hikmet sahibi El-Adl: Adalet sahibi, yerli yerinde yapan El-Latif: Lütuf ve ihsan sahibi, her şeye vakıf El-Habir: Gizli açık, her şeyden haberdar El-Halim: Cezada acele etmeyen, Yumuşak davranan El-Azim: Büyüklükte benzeri olmayan, en yüce El-Ğafur: Affı ve mağfireti bol Eş-Şekür: az amele, çok sevap veren El-Aliyy: Yücelerin yücesi, en yüce El-Hafiz: Her şeyi koruyucu olan El-Mukit: Rızıkları yaratan El-Hasib: Kulların hesabını en iyi gören El-Kebir: Büyüklükte benzeri olmayan El-Celil: Celal ve azamet sahibi olan El-Kerim: Lütuf ve ihsanı bol, karşılksız veren, çok ikram sahibi Er-Rakib: Her varlığı, her işi her an gözeten, bütün işleri murakabesi altında bulunduran El-Mucib: Duaları, istekleri kabul eden El-Vasi: Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden
11
El-Hakim: Her işi hikmetli, Her şeyi hikmetle yaratan
El-Vedüd: İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden, sevgiye layık olan El-Mecid: Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık olan El-Bais: Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen Eş-Şehid: Her yerde ve her zaman hazır ve nazır olan El-Hak: Varlığı hiç değişmeden duran, Var olan, hakkı ortaya çıkaran El-Vekil: Kullarının işlerini bitiren, tevekkül edenlerin işlerini en iyi şekilde sonlandıran El-Kaviyy: Kudreti en üstün ve hiç azalmayan El-Metin: Kudreti ve kudret membaı çok güçlü El-Veliyy: Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden El-Hamid: Her türlü hamd ve senaya layık olan El-Muhsi: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen El-Mübdi: Maddesiz, örneksiz yaratan El-Muid: Yarattıklarını yok edip sonra tekrar diriltecek olan El-Muhyi: İhya eden, yarattıklarına can veren El-Mumit: Her canlıya ölümü tattıran El-Hayy: Ezeli ve ebedi bir hayatla diri olan El Kayyum: Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan El-Vacid: Kendisinden hiç bir şey gizli kalmayan, hiç bir şeye muhtaç olmayan El-Macid: Kadri ve şanı büyük, keremi, ihsanı bol olan El-Vahid: Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri olmayan, tek olan Es-Samed: Hiç bir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci El-Kadir: Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan El-Muktedir: Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi El-Mukaddim: Dilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan, El-Muahhir: Dilediğini alçaltan, sona ve geriye bırakan El-Evvel: Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan El-Ahir: Ebedi olan, varlığının sonu olmayan Ez-Zahir: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikar olan, kesin delillerle bilinen El-Batın: Aklın tasavvurundan gizli olan El-Vali: Bütün kainatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan El-Müteali: Son derece yüce olan, El-Berr: İyilik ve ihsanı bol olan Et-Tevvab: Tövbeleri kabul edip, günahları bağışlayan El-Müntekim: Asilerin ve zalimlerin cezasını veren El-Afüvv: affı çok olan, günahları mağfiret eden Er-Rauf: Çok merhametli, pek şefkatli Malik-ül Mülk: Her türlü mülkün ve varlığın sahibi Zül-Celali vel İkram: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi El-Muksit: Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden, her işi birbirine uygun yapan El-Cami: İki zıttı bir arada tutan, kıyamette her mahlukatı bir araya toplayan El-Ganiyy: İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şeyin kendine muhtaç olduğu, El-Mugni: Müstağni kılan, ihtiyaç gideren, zengin eden El-Mani: Dilemediği kişiye mani olan, engelleyen Ed-Darr: Elem, zarar verenleri yaratan En-Nafi: Fayda veren şeyleri yaratan En-Nur: Alemleri nurlandıran, dilediğine nur veren El-Hadi: Hidayet eden El-Bedi: Örneksiz harikalar yaratan El-Baki: Varlığının sonu olmayan, ebedi olan El-Varis: Her şeyin asıl sahibi olan Er-Reşid: İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren Es-Sabur: Ceza vermede acele etmeyen
12
Sunuyu İzlediğiniz İçin Teşekkür Ederim.
Hazırlayan ve Sunan: Sezai Dönmez Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Öğretmeni
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.