Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
ATATÜRK DÖNEMİ YENİLİKLERİ
8 2014 ATATÜRK DÖNEMİ YENİLİKLERİ
2
2014 8 ATATÜRK DÖNEMİ YENİLİKLERİ İÇİNDEKİLER:_______________________
Siyasi Alanda Yapılan İnkılaplar **SALTANATIN KALDIRILMASI **ÇOK PARTİLİ HAYAT DENEMELERİ **ANKARA’NIN BAŞKENT OLMASI **CUMHURİYET’İN İLANI **HALİFELİĞİN KALDIRILMASI **1921 ve 1924 ANAYASALARI Toplumsal (Sosyal) Alanda Yapılan İnkılaplar **KILIK-KIYAFETTE YENİLİK **TEKKE ve ZAVİYELERİN KAPATILMASI **TAKVİM,SAAT ve ÖLÇÜLERDE DEĞİŞİKLİK **KADINLARA VERİLEN SEÇME-SEÇİLME HAKLARI **SOYADI KANUNU Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar **MEDENİ KANUNU **TÜRK CEZA,BORÇLAR ve TİCARET KANUNLARI Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar **TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU ve MEDRESELERİN KALDIRILMASI **YENİ TÜRK HARFLERİ’NİN KANULU ve MİLLET MEKTEPLERİ **TÜRK TARİH KURUMU’NUN KURULMASI **TÜRK DİL KURUMU’NUN KURULMASI Ekonomi Alanında Yapılan İnkılaplar **İZMİR İKTİSAT KONGRESİ **AŞAR VERGİSİ’NİN KALDIRILMASI **KABOTAJ HAKKI ve DENİZCİLİK BAYRAMI Tarım Alanında Yapılan İnkılaplar **TARIM ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Sağlık Alanında Yapılan İnkılaplar 2014 ATATÜRK DÖNEMİ YENİLİKLERİ
3
SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
SALTANATIN KALDIRILMASI İtilaf Devletleri Lozan Barış Konferansı- na İstanbul Hükümeti'ni ve Ankara Hükümeti'ni birlikte çağırdılar. Osmanlı Hükümeti'nin Lozan'a temsilci göndermek istemesi üzerine, TBMM Saltanatın Kaldırılması ‘na karar verdi. 01 Kasım 1922'de TBMM'de Saltanatın Kaldırılması görüşüldü, Saltanat ile Hilafet (Halifelik) birbirinden ayrıldı ve Saltanat kaldırıldı. Bu sayede Milli Egemenlik yolunda büyük bir adım atılmış oldu. Saltanatın Kaldırılması , arasında görev yapan I.TBMM’nin yapmış olduğu tek yeniliktir.
4
SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
ÇOK PARTİLİ HAYAT DENEMELERİ M.Kemal Türk Milleti için en uygun yönetim şeklinin çok partili sisteme dayalı cumhuriyet ve demokrasi anlayışı olduğunu biliyordu.M.Kemal,bu nedenle çok partili hayat için çalışmaların başlanmasını istiyordu. M.Kemal çok partili hayata geçişe öncülük etmiş ve ilk siyasi parti olan Halk Fırkası ’nı kurmuştur.Bu parti,Cumhuriyetin İlanından sonra ismini Cumhuriyet Halk Fırkası olarak değiştirmiştir. Bu partinin programından rahatsızlık duyanlar partiden istifa etmiş ve kendi aralarında Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası’nı kurmuşlardır.Ancak,bu partinin dini siyasete alet etmesiyle doğuda Şeyh Sait İsyanı çıkmıştır.Bu isyana destek verdiği verdiği düşünülen Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası kapatılmıştır.Böylece Çok Partili Hayata Geçiş Süreci ve Denemesi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 1930 yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası’nın uyguladığı ekonomik politikalarından rahatsızlık duyan Ali Fuat Bey,Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurmuştur.Bu partinin de zamanla amacından sapması sonrasında Ali Fuat Bey,kendi kendine partiyi kapatmıştır.Bu partinin kapatılmasını hazmedemeyenler, Menemen Olayı ’nı çıkarmışlardır.Tüm bu olaylar,Türkiye’nün Çok Partili Hayat Geçişte ortamın hazır olmadığını göstermektedir. Türkiye, Atatürk Dönemi ’nde 2 kez ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ DENEMESİ yaşamış ancak, ortamın hazır olmaması nedeniyle her 2 denemede başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası
5
SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
ANKARA’NIN BAŞKENT OLMASI 27 Aralık 1919'da Temsil Heyeti'nin Ankara'ya gelmesi ile, bu şehir Millî Mücadele'nin merkezi olmuştu. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Ankara'da açılmasıyla yeni Türk devletinin temelleri atıldı. Kurtuluş Savaşı buradan yönetildi. Böylece Ankara, fiilen başkent durumuna geldi. Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasından sonra yeni devletin başkentinin neresi olacağı tartışılmaya başlandı.Bazı kişiler İstanbul'un başkent yapılmasını istiyorlardı.Ancak meclisin Ankara'da açılması, buraya fiilen hükümet merkezi olma niteliği kazandırmıştı.Ayrıca Ankara, Türkiye-nin merkezinde, askerî ve coğrafî özellikleriyle başkent olabilecek konumdaydı. İsmet Paşa (İnönü), bir kanun teklifi hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sundu. "Türkiye Devleti'nin başkenti Ankara'dır." şeklindeki bir maddelik kanun teklifi kabul edildi (13 Ekim 1923). Kanunun yürürlüğe girmesiyle Ankara yeni Türk devletinin başkenti oldu. Temsil Heyeti’nin Ankara’ya gelmesi ve TBMM’nin Ankara’da açılması , gelecekte ANKARA’nın başkent olacağının sinyallerini önceden vermişti.
6
SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
CUMHURİYET’İN İLANI 23 Nisan 1920'den beri Türkiye'yi idare eden TBMM Hükümeti, Millî Egemenlik esasına dayanıyordu.Bu, adı konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu. Bu, yeni rejimin ilân edilmemiş bir cumhuriyet olduğunu gösteriyordu. Cumhuriyetin ilânının önündeki en büyük engel Saltanattı.01 Kasım 1922'de Saltanatın Kaldırılması ‘yla bu engel aşıldı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı sırada yeni Türk devletinin adı henüz konulmamıştı. Hükümet, TBMM Hükümeti adını taşıyor, meclis başkanı hükümet başkanlığı da yapıyordu.Bu sistemde, Meclis Başkanı’na bağlı Bakanlar Kurulunun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapılırdı. Bu durum ise hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu. 25 Ekim 1923'te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz." diyerek fikrini açıkladı. Ve ertesi gün,"Türkiye Devleti'nin yönetim şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı TBMM'de kabul edildi ve bunun sonrasında Cumhuriyet ilân ilan edildi.(29 Ekim 1923).Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan oylamada Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi. Halkın yönetimine dayanan TBMM ‘nin açılması ; 24 Nisan 1920 tarihli taslakta “TBMM’nin üstünde hiçbir kuvvet yoktur” maddesinin ve 1921 Anayasası’nda “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” maddesinin yer alması ; 01 Kasım 1922 ‘de Saltanatın kaldırılması ,gelecekte Cumhuriyet Yönetimi’ne geçileceğinin sinyalleriydi.
7
SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
HALİFELİĞİN KALDIRILMASI 01 Kasım 1922'de Saltanatın Kaldırılması ‘na rağmen, Halifelik (Hilafet) kaldırılamadı; Çünkü halk bu yeniliğe hazır değildi,iç isyanlar çıkabilirdi. Saltanatın kaldırılmasından sonra 18 Kasım 1922'de Abdülmecit Efendi,TBMM tarafından, Halife olarak atandı. Saltanatın kaldırılmasına rağmen, eski rejim yanlıları, bazı milletvekilleri, ordu komutanları halife Abdülmecid Efendi'nin çevresinde toplanmaya başladı. TBMM, 03 Mart 1924'te aldığı kararla; Halifeliğin kaldırıldığını, gelecekte halifelik ve saltanat iddialarında bulunmamaları için, Osmanlı ailesi üyelerinin yurt dışına çıkarılmalarını kabul etti.
8
SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
1921 ve 1924 ANAYASALARI 1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) Önemli Maddeleri: 1.Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. (Saltanat ve padişah yok sayılmıştır. 2.Yasama ve Yürütme gücü TBMM'ye aittir. (Olağanüstü şartlardan dolayı çabuk karar almak ve hemen uygulayabilmek için “Güçler Birliği" ilkesi kabul edilmiştir. 3.Türkiye Devleti, TBMM tarafından Meclis Hükümeti şeklinde yönetilir ve hükümet "TBMM Hükümeti" adını alır.Meclis Başkanı hükümetin de başkanıdır. (Buna göre,devletin rejiminin adı konulmamıştır.) 1924 Anayasası 1.Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. 2.Devletin yönetim şekli Cumhuriyettir. 3.Devletin dini İslam, başkenti Ankara, dili Türkçe'dir. 4.Yasama Yetkisi,TBMM ‘e,Yürütme Yetkisi Hükümet’e ve Yargı Yetkisi ise Bağımsız Mahkemelere verilmiştir. 5.TBMM üyeleri 4 yılda bir seçilir,seçme yaşı 22 seçilme yaşı ise 30'dur. 6.Cumhurbaşkanı 4 yıllık bir süre için Meclis içinden ve Meclis tarafından seçilir. 7.Seçme ve seçilme hakkı sadece erkekler tarafından kullanılır.
9
TOPLUMSAL (Alanda) ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
KIYAFET DEĞİŞİKLİĞİ (Şapka İnkılabı) Osmanlı toplumunda bir kıyafet birliği yoktu. Müslümanlar toplumdaki yerlerine ve aldıkları görevlere göre değişik biçimde giyinirlerdi. Gayri Müslimler ise kendilerine göre giyinmekteydiler II.Mahmut döneminde bu kargaşa önlenmeye çalışılmış hiç değilse devlet memurlarının düzgün bir görünüşe kavuşmaları için çaba sarf edilmişti.Onun zamanında memurlar ceket,pantolon giymişler başla-rına da Balkanlar’daki kullanılan fes giymeye başla-mışlardı.Zamanla bu fes,toplumda geri kalmışlığın simgesi olarak kaldı. Mustafa Kemal,ülke halkını her alanda çağdaş ve uygar düzeye çıkarabilmek için değişiklikler tasarlarken, giyim konusundaki bu kargaşaya son vermek için dış görünüşüyle de bunu vurgulaması gerektiğine inanıyordu.Bunun için 25 Ağustos 1925'te Kastamonu'ya yaptığı bir gezide başına şapka giyip, "Buna şapka derler" diye halkı şapka giymeye özendirmesinden sonra, 25 Kasım 1925'te “Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun” çıkarılıp,dinsel giysilerle sokakta gezilmesi yasaklanmıştır. Böylece toplum kılık - kıyafet olarak da modern bir görünüşe kavuşmuş oldu. Mustafa Kemal Türk kadınının kıyafetine asla dokunmamıştır.Türk kadını kendi kendini çağdaş kıyafete kavuşturmuştur. Kıyafette yaşanan bu yenilikler,Türk Milleti’ni ÇAĞDAŞ bir görüntüye kavuşturduğu gibi karmaşa sona ermiştir.
10
TOPLUMSAL (Alanda) ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
TEKKE ve ZAVİYELERİN KAPATILMASI Osmanlı Devleti’nde belli bir mezhep içinde Allah’a erişmek amacıyla değişik yöntemler arayan dini akımlar vardı ve bunlara “Tarikat” deniliyordu. Bu tarikat üyelerinin bir araya gelerek yaşadıkları ve dini toplantılar yaptıkları yerlere de “Tekke”,onun küçüğüne de “Zaviye” adı verilirdi. Başlangıçta yalnızca din ve kültürel konularla ilgile-nen tarikatlar,zaman içinde amaçlarından uzaklaşmış-lardır.Öyle ki,buralarda büyü yapılmakta,muskalar yazılmakta,karşılığında maddi çıkarlar elde edilmekte idi.Ayrıca,tekkeler kaçakların ve başı boş insanları toplandığı yer haline gelmişti.Hatta,buralarda toplanna bazı insanların Şeyh Sait İsyanı ve Menemen Olayları’na katıldıklarını düşündüğümüzde tekke ve zaviyelerin Cumhuriyet için ne kadar tehlikeli bir duruma geldiği ortaya çıkmıştır. Tüm bu gelişmelerin ışığında Mustafa Kemal Atatürk, 30 Kasım 1925'te çıkarılan yasayla Tekke ve Zaviyeler kapatıldı. Yine 30 Kasım 1925 tarihinde yürürlüğe giren yasaya göre de,bazı ünvanların kullanılması yasaklanmıştır Kanun,bütün tarikatlarla birlikte;şeyhlik,dervişlik, müritlik,dedelik,seyitlik,çelebilik,babalık,emirlik, halife-lik,falcılık,büyücülük,üfürükçülük,medyumluk ve huzura kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi hizmet-lerin yapılması yasaklamıştır TOPLUMSAL (Alanda) ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasıyla çağdaş ve modern dünyada Türkiye,AKILCILIK ve BİLİMSELLİĞİ kullanarak,önemli bir aşama kaydetmiştir.
11
TOPLUMSAL (Alanda) ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
TAKVİM,SAAT ve ÖLÇÜLERDE DEĞİŞİKLİK Atatürk , Avrupa Devletleri ile kuracağımız her türlü ekonomik ve ve ticari alandaki münasebetlerimizi düzenlemeyi , bu sayede de Batı ile ilişkilerimizi sağlam temeller üzerine kurmayı düşünüyordu. Cumhuriyet döneminden önce Osmanlıların,Batı uluslarından ayrı takvim,saat,sayı ve ölçülerin kullanılması,hafta tatillerinin cuma günü olması, takvimin başlangıcı olarak Hazreti Muhammet'in Mekke'den Medine'ye göç ettiği tarih olan 622 yılının alınması (hicri takvimin kullanılması), sayı olarak eski sayıları, ölçü olarak da okka, dirhem, arşın, endaze, vb. ölçülerin kullanılması,Türk toplumu ile Batı toplumları arasındaki ilişkilerde büyük karışıklık ve güçlüklere,sıkıntılara yol açmaktaydı. Bu sebeple 26 Aralık 1925'te Miladi Takvim kabul edilmiş,alaturka saat yerine Batı'da kullanılan alafranga saatin kabulü karara bağlanmış bununla birlikte milli bayramlar ve tatil günleri yeniden düzenlenmiştir.Ayrıca 1935 yılında çıkarılan kanunla hafta sonu tatili Cuma'dan, Cumartesi ve Pazar gününe alınmıştır.23 Mart 1931'de çıkarılan yasayla da gram, kilogram, ton, metre, kilometre şeklinde bilinen Batılı Devletlerce kullanılan ölçü birimleri eskileri ile değiştirilmiştir. TOPLUMSAL (Alanda) ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR Yapılan tüm bu düzenlemelerle çağdaş ve ileri düzeydeki ülkelerle birlik sağlanarak önemli bir adım atılmış oldu.
12
TOPLUMSAL (Alanda) ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
KADINLARIN BELEDİYE ve MUHTAR- LIK SEÇİMLERİNE KATILMASI ve MİLLETVEKİLİ SEÇME SEÇİLME HAKKININ VERİLMESİ Atatürk İnkılapları ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk Kadınına yeni haklar tanınmıştır. Böylelikle Ulu Önder Atatürk'ün bizzat girişimleri ile Türk Kadını,diğer devletlerden çok daha önce siyasi haklara kavuşturulmuştur. Kabul edilmiş olan medeni kanun gereğince bundan böyle kadınlar da erkeklere tanınan haklara sahip olmaya, resmi görevlere atanabilmeye, oy verme ve Millet Meclisine seçilebilme hakkına kavuşturulmuştur.Diğer taraftan tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar, Türk toplumuna da bir canlılık kazandırmıştır. Atatürk’ün yapmış olduğu girişimler neticesinde,siyasal ve sosyal yaşama tam anlamıyla katılımlarının sağlanabilmesinin önü açılmıştır. Bu değişimlerin sağlanabilmesi için de sırasıyla aşağıdaki bir dizi değişiklikler yapılmıştır. Kadınların 1930'da Belediye Seçimlerinde Seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla Muhtar Seçme ve Köy Heyetine Seçilme, 05 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de Milletvekili Seçme ve Seçilme haklarının tanınmasıyla, Türk kadını o yıllarda Avrupa devletlerinin kadınlardan daha ileri haklar elde etmiştir ve çok geçmeden toplumda erkeklerin çalıştığı her alanda hak ettiği yerini almıştır. TOPLUMSAL (Alanda) ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
13
TOPLUMSAL (Alanda) ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
SOYADI KANUNUN KABULÜ Bütün uygar toplumlarda ailenin simgesi haline gelen ve o ailenin soylarını belirten soy isimleri mevcuttu. Osmanlılarda ise herkes babasının ismi ile anılırdı.Bundan dolayı isim benzerlikleri ortaya çıkıyor.Bu da büyük kargaşalara yol açıyordu.Özellikle resmi işlerin yürümesi zorlaşıyordu. İşte bu tür olumsuzlukların önüne geçilmesi için medeni memleketlerin bu konudaki uygulamalarının dikkate alınması gerekiyordu. Bu sebeple soyadı bulunmamasının günlük yaşamda yarattığı güçlük ve karışıklıkların önüne geçmek amacıyla 21 Haziran 1934'te çıkarılan yasayla, her Türk , kendine uygun bir soyadı almakla yükümlü kılındı. 24 Kasım 1934'te çıkarılan bir yasayla da TBMM Mustafa Kemal'e “Atatürk” soyadını verdi. Aynı yıl çıkarılan bir başka yasayla ayrıcalıkları belirten eski unvanların yasaklanmasıyla, yasalar önünde eşitlik ilkesinin gerçekleştirilmesinde de önemli bir adım atılmış oldu. TOPLUMSAL (Alanda) ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
14
HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
1921 ve 1924 ANAYASALARI 1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) Önemli Maddeleri: 1.Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. (Saltanat ve padişah yok sayılmıştır. 2.Yasama ve Yürütme gücü TBMM'ye aittir. (Olağanüstü şartlardan dolayı çabuk karar almak ve hemen uygulayabilmek için “Güçler Birliği" ilkesi kabul edilmiştir. 3.Türkiye Devleti, TBMM tarafından Meclis Hükümeti şeklinde yönetilir ve hükümet "TBMM Hükümeti" adını alır.Meclis Başkanı hükümetin de başkanıdır. (Buna göre,devletin rejiminin adı konulmamıştır.) 1924 Anayasası 1.Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. 2.Devletin yönetim şekli Cumhuriyettir. 3.Devletin dini İslam, başkenti Ankara, dili Türkçe'dir. 4.Yasama Yetkisi,TBMM ‘e,Yürütme Yetkisi Hükümet’e ve Yargı Yetkisi ise Bağımsız Mahkemelere verilmiştir. 5.TBMM üyeleri 4 yılda bir seçilir,seçme yaşı 22 seçilme yaşı ise 30'dur. 6.Cumhurbaşkanı 4 yıllık bir süre için Meclis içinden ve Meclis tarafından seçilir. 7.Seçme ve seçilme hakkı sadece erkekler tarafından kullanılır. HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
15
HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
MEDENİ KANUN’UN KABULÜ Hukuk düzeninin temeli Medeni Hukuk’tur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde hukuk işleri din kurallarına göre yönetilmekte olduğundan, çağdaş toplumlar düzeyinin oldukça gerisinde kalıyordu. Tanzimat Dönemi'nde hazırlanan Mecelle Kanunu,Türk toplumunun gereksinimlerine tam manasıyla cevap vermekte yeterli olamıyordu.Bu sebeple ; - Kişilerin hak ve borçları, - Aile kurumu, işleyişi ve sona ermesi, - Mülkiyet ilişkileri, - Miras sorunları, açısından, gerçek bir Medeni Kanuna ihtiyaç vardı.Bu nedenle o yıllarda en yeni ve çağdaş bir medeni kanun olan İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanan Medeni Kanun, 17 Şubat 1926'da TBMM'de kabul edilerek, yürürlüğe kondu. 17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanun’un getirdikleri Özetle şunlardır: xx Kadın ve erkek yasalar önünde eşit hale gelmiştir. xx Aile hayatında kadın ve erkek arasındaki eşitlik sağlanmış, boşanma hakkı kadına verilmiştir. xx Miras konusunda Erkek-Kadın Eşitliği sağlandı. xx Tek eşle evlilik esası getirilerek resmi nikah zorunlu oldu xx Kadınların istediği mesleği seçerek çalışma hakkına sahip oldu HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Medeni Kanun ile Türk Aile Hayatı , çağdaş bir yapıya kavuşturuldu.Medeni Kanunun uygulanması ile birlikte Türk Kadını aile içinde ve sosyal hayatta erkeklerle birlikte eşit haklara sahip oldu.
16
HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
TÜRK CEZA,BORÇLAR ve TİCARET KANUNLARI 22 Nisan 1926'da kabul edilen Borçlar Kanunu İsviçre'den, 01 Mart 1926'da kabul edilen Ceza Kanunu İtalya’dan örnek alınarak hazırlanmıştır. Ticaret Kanunu ise Almanya başta olmak üzere bir çok ülkenin mevzuatından örnek alınarak hazırlanmıştır, HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
17
EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU Osmanlı Devleti’nin eğitim sisteminde birlik yoktu.Dini eğitim veren medreselerin dışında batı tarzında açılmış olan okullar da bulunmaktaydı.Eğitim programları ve kuruluş amaçları birbirinden çok farklı olan bu eğitim kurumlarından mezun olan insanlar, birbirlerinden farklı, hatta zıt dünya görüşlerine sahip oluyorlardı.Ayrıca azınlıkların (gayrimüslimlerin) yabancı devletlerin ve misyonerlerin okulları da durumu daha karışık bir hale getiriyordu.Müslüman olmayan Osmanlı vatandaşları istedikleri gibi okullar açıyor ve istedikleri şekilde öğretim yapıyorlardı. Bu karışık durum ülkede kültür karmaşasının yaşanmasına yol açmış, düşünce ve bilgi birikimi yönünden farklı kuşaklar yetişmiştir. Bu durumun düzeltilmesi gerektiğini düşünen Mustafa Kemal’e göre önce Osmanlı Dönemindeki bu eğitim kargaşasına son verilmeliydi. Halifeliğin kaldırıldığı 03 Mart 1924 günü kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi Kanunu) ile bu yönde büyük adım atıldı.Bu kanunla: - Eğitim ve öğretim birleştirilmiştir.Ve tüm okullar MEB’e bağlanmıştır.Böylece farklı okullarda yetişen genç kuşaklar arasındaki kültürel çatışma ortadan kaldırılmıştır. - Medreseler kapatılmış çağdaş, laik ve millî eğitim sistemine geçilmiştir. EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
18
EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
YENİ TÜRK HARFLERİ’NİN KABULÜ Türk Dili, kendisine has bir yazı, alfabe ile ifade edilmesi gerekirken uzun asırlar boyunca Arap Harfleri ile yazılmış-tı;Halbuki bu alfabe, bu yazı, Türk dilinin zenginliğini, onun genişliğini ifade etmekten çok uzaktı.Bu ihmal sebebiyle-dir ki Türkçe kendi kuralları ile yazılan ve söylenen bir dil olmaktan çıkmış; Arap Dil kurallarının etkisi altına girmişti. Bu sebeple milli benliğimize dönüş açısından büyük bir hamle niteliği taşıyan bu Harf İnkılabı gerçekleştirildi. 01 Kasım 1928'de, daha Önce Türkçe yazmak için kullanılan Arap harfleri yerine Lâtin esasından alınan harfler, Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer verilmek suretiyle Türk harfleri adı ile kabul edilmiş oldu. Harf İnkılabının (Harf Devriminin) Yapılmasının Sebepleri Arap harfleri mevcut yapısı ile öz Türkçe söyleyiş esasına da uygun değildi. • Arap harfleri, Arap diline çok iyi uymakla beraber, Türk dili için yetersiz ve elverişsizdi. Türkçe, Arap harfleri ile kolay yazılıp okunamıyordu. Konuşulduğu gibi yazılamıyor, yazıldığı gibi okunamıyor idi. • Diğer taraftan Batı medeniyeti Latin esasına dayalı harf sistematiğini kullanıyordu.Bu nedenle rehber olarak Batı’nın ilmi ve fenni alınacaksa ilişkilerin gelişmesi için teknoloji ve fen konusunda ilerleme kaydetmiş Batı’nın kullandığı Latin esasına dayalı harf sistematiği kullanılmalıydı. EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Yurt genelinde yeni alfabenin hızlı bir şekilde öğretilmesi için Millet Mektepleri açıldı. Bu kurumlara her yaştan kadın ve erkeğe okuma-yazma öğretildi. Yani Millet Mekteplerinin amacı,okuma yazma bilmeyen okul yaşını geçmiş olanları eğitmekti.
19
EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
TÜRK TARİH KURUMU’NUN KURULMASI Atatürk Türk Tarihinin İslamiyet’in kabulünden sonraki dönemle sınırlandırılamayacağını ve daha önceki dönemlerde Türklerin binlerce yıllık bir geçmişi olduğunu ortaya koyarak Türk Tarihinin belli bir zamana bağlı kalmaksızın bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini belirtmiştir. Böylelikle Mustafa Kemal ATATÜRK,”Milli Tarih! Anlayışı’nı ortaya atmıştır.Bunun nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz: • Türklerin uygarlıktan yoksun bir toplummuş gibi gösterilmesi • Türk toprakları üzerindeki yabancıların tutarsız iddiaları • Türklerin sarı ırktan geldiklerinin söylenmesi Yukarıda sözü edilen nedenlerden dolayı 15 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu kurulmuş, Türk Tarihinin aydınlatılması ve bu olgunun genç kuşaklara aktarılması sağlanmaya çalışılmıştır. EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
20
EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
TÜRK DİL KURUMU’NUN KURULMASI “Türk demek dil demektir…” anlayışı ile hareket eden Mustafa Kemal, Türk Dili ile ilgili çalışmaların yapılması amacı ile Türk Dil Kurumu adını alacak olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin kurulmasını sağlamıştır. Türk Dil Kurumu’nun Kurulma Sebepleri - Türkçenin yabancı dillerin etkisinden kurtarılmasını sağlamak. - Türkçenin zenginliğini ortaya koymak. - Türk Dili'ni kendi kaynaklarından türetilen terimlerle bir bilim dili haline getirmek. - Türk Dili'ni her ihtiyacı karşılayabilecek kelime ve kavramlara sahip kılmak. EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
21
EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ ve MİSAK-I İKTİSADİ Yeni Türk Devletinin temelleri 23 Nisan 1920'de atılmıştı; ancak en önemli sorunun işgalden kurtarıl-ması olması nedeniyle ekonomik sorunlarla fazlasıyla ilgilenilememişti. Kaldı ki Mustafa Kemal askeri başarı ların ekonomik başarılar ile taçlandırılmadığı sürece bir anlam ifade etmeğini biliyordu.Kaldı ki Mustafa Kemal askeri başarıların ekonomik başarılar ile taçlan dırılmadığı sürece bir anlam ifade etmeğini biliyordu. İşte bu amaçla Mustafa Kemal daha Cumhuriyet ilan edilmeden bu konuya eğildi ve 18 Şubat 1923'te İzmir İktisat Kongresi'ni topladı.Alınan kararlara baktığımızda; 1. Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dallarının kurulması 2. Küçük imalattan süratle fabrikaya geçilmesi 3. Özel sektörce yapılamayan teşebbüslerin devletçe gerçekleştirilmesi 4. Özel teşebbüse kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulması 5. İşçilerin durumunun düzeltilmesi gibi kararlar alınmıştır. Kongre "Misak-ı İktisadi" (Milli Ekonomi İlkesi)yi kabul etmiş ve nihayetinde de yukarıda özetlenmeye çalışılan kararlar ortaya çıkmıştır.Bu ilkenin özü ise "Ekonomik gelişmemiz ve kalkınmamız, milli bağımsızlığımız içinde sağlanacaktır.Temel hedef siyasal bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığın da sağlanmasıdır." EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Yılları Arasındaki Ekonomik Gelişmeler Ağustos 1924'te Türkiye İş Bankası kuruldu Şubat 1925'te Aşar vergisi kaldırıldı Nisan 1925'te Türkiye Sanayi ve Maden Bankası kuruldu Mayıs 1926'da TBMM tarafından Teşvik- Sanayi Kanunu kabul edildi. - 1 Temmuz 1926'da, Kabotaj Kanunu yürürlüğe girdi yılında İstatistik Genel Müdürlüğü kuruldu yılında, İktisat Bakanlığı kuruldu. Osmanlı Devleti'nden kalma demiryolları yabancılardan satın alınarak yeni demiryolları yapıldı. Yılları Arasındaki Ekonomik Gelişmeler Ağustos 1924'te Türkiye İş Bankası kuruldu Şubat 1925'te Aşar vergisi kaldırıldı Nisan 1925'te Türkiye Sanayi ve Maden Bankası kuruldu Mayıs 1926'da TBMM tarafından Teşvik- Sanayi Kanunu kabul edildi. - 1 Temmuz 1926'da, Kabotaj Kanunu yürürlüğe girdi yılında İstatistik Genel Müdürlüğü kuruldu yılında, İktisat Bakanlığı kuruldu. Osmanlı Devleti'nden kalma demiryolları yabancılardan satın alınarak yeni demiryolları yapıldı.
22
EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
AŞAR VERGİSİ’NİN KALDIRILMASI Osmanlı İmparatorluğu döneminde köylü,ağır vergiler altında eziliyordu. Özellikle Âşâr Vergisi köylüler için büyük yük haline gelmişti. Âşâr Vergisi genel bütçe gelirinin % 40'ını oluşturuyordu.Yeni Türk Devleti böyle bir gelirden,köylüyü büyük bir yükten kurtarmak adına vazgeçti. 17 Şubat 1925'te çıkarılan bir kanunla Aşâr Vergisi kaldırıldı ve böylece köylünün rahatlaması sağlanmıştır. EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
23
EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
KABOTAJ KANUNUNUN ÇIKARILMASI ve DENİZCİLİK BAYRAMI Osmanlı Devleti,kapitülasyonlarla Türk denizlerinde, yük ve yolcu taşıma hakkını Batılı Devletlere vermişti. Deniz ulaştırmasının büyük bir bölümü ile önemli limanların işletilmesi yabancıların elindeydi.Bu nedenle Türkler,kendi denizlerinde ticaret yapamaz durumda idi. Lozan Antlaşması ile Türk denizlerinde gemi işletme hakkı (kabotaj hakkı) Türklere bırakıldı. Kabotaj hakkının tam olarak uygulanmaya konulması,01 Temmuz 1926 tarihinde çıkarılan Kabotaj Kanunu ile gerçekleşti. Bu kanunla Türk karasularında yolcu ve yük taşıma hakkı sadece Türk gemilerine verildi. Böylece Türkiye’nin denizlerinde tam bağımsızlığı sağlanmış oldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, millî ekonomi gereğince yabancıların Osmanlı Döneminde kapitülasyonlardan yararlanarak kurdukları ticaret işletmelerini satın alarak millîleştirme (devletleştirme) girişimlerinde bulunmuştur. EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Kabotaj Kanunu ile kıyılarımızdaki bütün denizcilik faaliyetleri devletin denetimine geçmiş oldu.Böylece egemenlik haklarımızı kısıtlayıcı durum sona erdi.
24
TARIM ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
● Tarımsal üretimi arttırmak için başka tedbirler de alınmıştır. Köylülere ucuz tohum sağlanması, tahılların depolanması, tarımsal hastalıklarla mücadelede büyük adımlar atılmıştır.Ayrıca bilimsel araştırmalar da yapılmış, bu amaçla Ankara’da ileride fakülte statüsü kazanacak olan Yüksek Ziraat Enstitüsü kurulmuştur.Bu sayede bilimsel araştırmalar sonucunda hem tarımsal üretim artmış hem de yeni ürün türleri ortaya çıkmıştır. ● Yine bu dönemde Atatürk kendi kurduğu çiftliklerde çeşitli yöntemlerin denemelerini yaptırmış bu çiftlikler tarımsal kalkınmanın simgesi olmuştur. ● Diğer taraftan topraksız köylünün üretim yapabileceği alanlara kavuşması için Toprak Reformu yapılmıştır. 1929’da bazı bölgelerde topraksız çiftçiye toprak dağıtılması hakkında kanunlar çıkarılmıştır. ● Köylünün durumunu iyileştirmek için ilk tedbir onu parasal yönden rahatlatmaktı. Osmanlı maliyesinin en sağlam geliri ürün üzerinden peşin olarak alınan Aşar vergisi idi. Köylünün bu ağır vergiyi vermeye çoğu kez gücü yetmez, ezilir, bunalırdı. Hatta bu yüzden bazen köylünün evini barkını bıra-kıp kaçtığı bile olurdu.İşte Cumhuriyet rejimi cesur bir karar alarak 1925 yılında aşar vergisini kaldırdı.Bunun sonrasında köylü,rahatlayınca tarımsal üretim de arttı. Öyle ki tahıl üretimi dört katına çıktı. ● Bundan sonra köylüye ucuz kredi vermek gerekiyordu. Makine tohum ve benzeri ihtiyaçlarının giderilmesi için bu önemliydi. Bu amaçla Ziraat Bankası’nın imkanları arttırıldı. Tarım Kredi Kooperatifleri kuruldu.Bu sayede köylüler bir araya gelerek ürünlerini değerlendirme imkanı bulmuşlardır. Böylece ürettikleri mahsullerin aracılar elinde ucuza ve değerinin altında satılması önlenmiştir.
25
SAĞLIK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
● Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar savaştan yeni çıkmış olan ülkemizde her alandaki yoksunluğa ve perişanlığa paralel olarak halk sağlığı ve tıp işlerinin de çok büyük ölçüde ihmal edilmiş olduğu görülmektedir. Ancak Cumhuriyetin ilanıyla cumhuriyet hükümetleri zamanında bu sıkıntıları gidermek için bir yandan hastane ve hekim sayısının arttırılması yoluna gidilmiş diğer taraftan da yurdu kasıp kavuran ve halkın gücünü ve belini kıran hastalıklara karşı çetin bir mücadele başlatılmıştır. ● O dönemde geri kalmış ülkelerin en tipik iki hastalığı olan sıtma ve frengiye karşı yapılan büyük mücadele başarılı sonuçlar vermiş kısa sürede bu salgın hastalıklar yok edilmiştir. Bu durum kuşkusuz ki Atatürk döneminde sağlanan birçok üstün gelişmede olduğu gibi dünya tarihinin ender rastladığı önemli olaylar arasındaki yerini almıştır. ● Cumhuriyetin ilan edilmesiyle beraber üzerinde önemle durulan ve gelişme sağlanan sahalardan bir tanesi de kuşkusuz ki sağlık ve tıp sektördür. Sağlıklı bir toplum yapısının sağlıklı bireylerden meydana geldiğini ve kalkınmış devletlerin kalkınmışlık düzeylerinin sağlık ve sosyal güvenlik politikaları ile bu alandaki uygulamaları ve başarıları ile de ölçülebilir olduğunu bilen Atatürk bu alana özel bir imtina göstermiştir. ● Daha Cumhuriyetin ilan edilmesinden önce ilk TBMM hükümeti zamanında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı vardı. Böylece toplum sağlığı sosyal devlet olma gereği bir bütün olarak devletin etkinliği ve sorumluluk sahasına altına alınmıştır. Diğer taraftan memlekette çözüm bekleyen pek çok sorun var iken sağlık ve sosyal güvenlik gibi hususlara yer verilmiş olması o dönem için gerçekten övgüye değer bir durumdur.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.