Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanAylin Kent Değiştirilmiş 9 yıl önce
1
İLKÖĞRETİM ÇAĞI ÇOCUKLARINDA OKUL İÇİ ŞİDDETİN İRDELENMESİ: BİR ANKET ÇALIŞMASI Sözen S 1, Baysal SU 2, Ekizoğlu O 1, Tüzün B 1, Tüzün Ü 3 1 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp AD 2 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları AD 3 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Tartışma ve Sonuç İlköğretim çağındaki çocuklar, gerek içinde bulundukları ergenlik döneminin getirdiği bireysel özellikler, gerek aile, eğitim ve çevresel faktörlere (okul, medya ve diğer iletişim araçları… ) bağlı olarak, son yıllarda artan bir şekilde fiziksel istismar mağdurları ve/veya uygulayıcıları konumuna gelmişlerdir. İlköğretimin 8 seneye çıkması ve 7-14 yaş grubundaki farklı biyolojik ve ruhsal gelişim içindeki çocukların aynı bina içerisinde bulunma zorunlulukları bu tür eylemlerin artmasında önemli rol oynayan faktörlerden biridir. Son yıllarda ilköğretim öğrencileri üzerinde yapılan çalışmalar her üç öğrenciden birinin düzenli olarak akran istismarına maruz kaldığı ve en sık uygulanan istismar şeklinin ise sözel ve/veya fiziksel istismar olduğunu göstermektedir. Çalışmamızda hangi sosyo kültürel ya da sosyo ekonomik düzeyde olursa olsun gençler arasında şiddet içeren davranışların var olduğunu saptanmıştır (Grafik 5,6). Ancak, annen seni döver mi sorusunda ki %48’e %5 ve baban kavga sırasında anneni döver mi sorusundaki %44’e %3 lük anlamlı fark dikkate alındığında özellikle sosyo kültürel ya da sosyo ekonomik olarak daha alt düzeyde yer alan çocukların daha aile içi şiddete fazla tanıklık ettikleri ya da şiddete uğradıkları belirlenmiştir ( Grafik 1,2,3,4) Ayrıca bu gruptaki çocukların anneni ve babanı seviyor musun şeklindeki sorularımızda görülen %2-3 lük hayır cevabı ve yine bu çocukların %49 oranında anne ve babaya tepkili davranarak büyüyünce onlar gibi olmayı reddetmeleri de dikkat çekicidir (Grafik 9,10,11). Şiddet algısında öğrencilerin bulundukları sosyo kültürel ve sosyoekonomik düzeyin belirleyici olduğu, şiddetten ne anladıkları ve şiddetin düzeyi konusundaki algı farklılıkları yapılan çalışmalarda gösterilmiş olup, araştırma şiddet algısını ölçecek ve şiddet-sonuç ilişkisini irdeleyecek şekilde detaylandırılarak devam etmektedir. Giriş ve Amaç Çocukluk çağı ergenlik dönemi, biyolojik değişikliklere eşlik eden ruhsal gelişim ile birlikte psikososyal değişimlerin de yaşandığı, özellikle duygusal coşku, taşkınlık, çabuk kurulan ve bozulan ilişkiler, kolay etkilenme, toplum içinde sivrilme, ilgi çekme, baskın olma çabası gibi davranış şekillerinin yoğunlaştığı bir süreçtir. Bu dönemde bireyin hem topluma, hem de kendi öz benliği ve vücut bütünlüğüne yönelik şiddet eylemlerine belirgin şekilde yatkınlığının arttığı göz ardı edilemez bir gerçektir. Bu araştırma İstanbul’da farklı sosyo kültürel ve sosyo ekonomik düzeye sahip 2 ilköğretim okulunda toplam 581 öğrenciye okul içi yaşanan fiziksel istismarın sorgulanması amacıyla düzenlenen bir anket çalışması niteliğindedir. Araştırma benzer özellikleri taşıyan farklı okullarda devam etmekte olup, bulgular ön çalışma niteliğinde ele alınarak değerlendirilmiştir. Çalışmada ilköğretim çağındaki çocukların akranları, öğretmenleri ve aileleri tarafından uğradıkları fiziksel istismar şekilleri, oranları ve bu çocukların ailesel ve çevresel sosyodemografik özellikleri belirlenerek şiddeti oluşturan etkenlerin tartışılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem Sosyo kültürel ve sosyo ekonomik düzeyi farklı iki okul grubu oluşturmak amacıyla bir devlet ilköğretim okulu (A Okulu) ve bir de yabancı dilde paralı eğitim veren özel okul (B Okulu) seçilmiş olup, bu okulların 4. ve 8. sınıfları arasındaki sınıflarındaki öğrencilerden, bir uygulayıcı yardımıyla anket formunun doldurmaları istenmiştir. Anket çalışmasının istatistiksel bulguları yüzde olarak gösterilmiş ve grafikler halinde sunulmuştur. Bulgular Toplam 581 öğrencinin %51’i kız ve %49’u erkek olarak bulunmuş olup, sosyodemografik olarak incelendiğinde, A okulundaki öğrencilerin annelerinin %91, babalarının %90 oranında ilköğretim mezunu oldukları, B okulundaki öğrencilerin ise; annelerinin %71, babalarının %86 oranında üniversite mezunu oldukları saptanmıştır. A okulunda bulunan öğrencilerin % 76’sının babası devamlı bir işe sahipken, B okulunda bu oranın %98 olduğu, A okulunda bulunan öğrencilerin %17’sinin para kazanmak için çalışmak zorunda kaldığı, B okulunda bu oranın %3 olduğu belirlenmiştir. Anket formumuzda sorulan sorulara verilen diğer cevaplar grafikler halinde sunulmuştur. Grafik 1 Grafik 2 Grafik 3 Grafik 4 Grafik 5Grafik 6 Grafik 7 Grafik 8 Grafik 9 Grafik 11 Grafik 10 ÖN ÇALIŞMA
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.