Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanGöker Çetinkaya Değiştirilmiş 9 yıl önce
1
Anonim Şirketler Prof. Dr. Şaban KAYIHAN
2
IX. Anonim Şirketlerde Menkul Kıymetler
6362 Sayılı SPK.’nın kısaltmalar ve tanımlar yan başlığını taşıyan 3’üncü maddesinin (o) bendinde menkul kıymetlerin; para, çek, poliçe ve bono hariç olmak üzere; Paylar, pay benzeri diğer kıymetler ile söz konusu paylara ilişkin depo sertifikalarını, Borçlanma araçları veya menkul kıymetleştirilmiş varlık ve gelirlere dayalı borçlanma araçları ile söz konusu kıymetlere ilişkin depo sertifikalarını ifade ettiği hükme bağlanmıştır. Bu doğrultuda 6102 Sayılı TTK. pay senetlerini, intifa senetlerini ve borçlanma senetlerini menkul kıymetler üst başlığı altında ayrı ayrı düzenlemiştir.
3
A. Pay Senetleri Anonim şirketlerde paydan doğan hakları somutlaştırmak üzere çıkartılan ve kıymetli evrak niteliği taşıyan senetlere, hisse senedi veya pay senedi adı verilmektedir. senetleri payın kolay tedavül etmesini ve şirketin anonimliğin sağlayan en önemli bir araçların başında gelir. Pay senetleri, hamiline veya nama yazılı olur. Bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamiline yazılı pay senetleri çıkarılamaz. Bu hükme aykırı olarak çıkarılanlar geçersizdir. Kanun iyiniyet sahiplerinin tazminat haklarını saklı tutmuştur (TTK. m. 484). Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş ise hamiline yazılı payların bedellerinin tamamının ödenmesinden itibaren üç ay içinde hamile yazılı hisse senedinin bastırılıp ilgili pay sahibine dağıtılması zorunludur. Aksi durumda pay sahibi şirkete karşı eda davası açabilir (TTK. m f.2).Bedelleri tamamen ödenmemiş paylar için hamiline yazılı pay senedi çıkartılamaz. Bu hükme aykırı olarak çıkarılanlar geçersizdir. (TTK m.484 f.2). Pay senedi çıkartılıncaya kadar ilmühaber çıkartılabilir. Hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin yönetim kurulu kararı tescil ve ilan ettirilir. Ayrıca denetime tabi şirketin internet sitesine konulur (TTK. m. 486 f.2).
4
Öte yandan nama yazılı paylar hususunda emredici bir kural öngörülmemiştir. Bununla birlikte azlık istemde bulunursa, anonim şirketin nama yazılı hisse senetlerini bastırıp, nama yazılı pay sahiplerine dağıtma yükümlülüğü gündeme gelir (TTK. m. 486 f.39.) Pay senetlerinin içermesi gereken bilgiler, TTK .m. 487 de, pay senetlerinin içeri üst başlığı ile belirtilmiştir. Buna göre, pay senetlerinin; şirketin unvanını, sermaye tutarını, kuruluş tarihini, bu tarihteki sermaye tutarını, çıkarılan pay senedinin tertibini, bunun tescil tarihini, senedin türünü ve itibarî değerini, kaç payı içerdiğini belirtmesi ve şirket adına imza etmeye yetkili olanlardan en az ikisi tarafından imza edilmiş olması şarttır. Kapalı şirketlerde baskı şeklinde imzanın delikli olması veya sahtekârlığı engelleyici diğer güvenlik önlemlerinin uygulanması gerekir (TTK. m. 487/2). Nama yazılı pay senetlerinin ayrıca; sahiplerinin adı ve soyadını veya ticaret unvanını, yerleşim yerini, pay senedi bedelinin ödenmiş olan miktarını da açıklaması gerekir. Bu senetler şirketin pay defterine kaydolunur (TTK. m.487/2).
5
B. Pay Senetlerinin Devri
1. Hamiline Yazılı Pay Senetlerinin Devri Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade eder (TTK. m. 489). 2. Nama Yazılı Payların ve Pay Senetlerinin Devri Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler. Hukukî işlemle devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir (TTK m. 490).
6
C. Devrin Sınırlandırılması
Anonim şirkette kural olarak paylar serbestçe devredilebilir, bununla birlikte kimi durumlarda kanundan, bazen de esas sözleşmeden doğan devir sınırlandırmaları söz konusu olabilir. 1. Kanuni Sınırlama Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir. Şirket, sadece, devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenenteminat verilmemişse onay vermekten imtina edebilir (TTK. m. 491). Buna karşılık devir işlemi, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra yoluyla gerçekleşmişse, şirketin onayına gerek yoktur. 2. Esas Sözleşmeyle Sınırlama Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebilir. Bu şekilde öngörülen sınırlandırmaya bağlam adı verilir. Böyle bir hükümle anonim şirkette bağlı nama yazılı pay veya pay senedi oluşturulmuş olur. Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de geçerlidir. Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamaların düşeceği hükme bağlanmıştır (TTK. m. 492). Bu genel prensipler yanında kanun, pay senetleri borsaya kote edilmemiş anonim şirketlerde devralana karşı ileri sürülebilecek red sebeplerini ve pay senetleri borsaya kote anonim şirketlerde, esas sözleşmede öngörülebilecek özel bir sınırlama hükmü ile getirilebilecek red sebeplerini de ayrıca düzenlemiştir.
7
D. Pay Defterinin Konumu
6102 Sayılı TTK. m. 64/4’e göre, anonim şirketin tutmakla yükümlü olduğu ve bir ticari defter sayılan pay defteri yönetim kurulu tararfından tutulur. 6335 sayılı Kanunun 6102 sayılı Kanunda yaptığı değişiklikle, anonim şirketler, pay defterini kuruluşta ve her faaliyet döneminden önce açılış tasdikini yaptırmak zorunda olduğu gibi, faaliyet döneminin bitiminden sonra da, notere kapanış tasdikini yaptırtmak zorundadır. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. Ancak, madde metninden her faaliyet yılı sonunda bu defterler için kapanış tasdikinin zorunluluğu devam etmektedir (TTK. m. 64/3). Şirketi temsilen yönetim kurulu, senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi sahipleriyle, intifa hakkı sahiplerini, ad, soyad, unvan ve adresleriyle, pay defterine kaydeder (TTK. m. 499/1). Payın usulüne uygun olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine yazılamaz. Şirket, iktisap edenin yanlış beyanı sonucu pay defterine yapılan kaydı, ilgililerin görüşlerini alarak silebilir. Söz konusu kişilere, silinmeye ilişkin yazılı bilgi derhal verilir (TTK. m. 500). Kaydı silinen pay sahibinin mahkemeye başvurma hakkının varlığı şüphesizdir.
8
E. TTK.’nın Düzenlediği Diğer Menkul Kıymetler
1. İntifa Senetleri Genel kurul, esas sözleşme uyarınca veya esas sözleşmeyi değiştirerek, bedeli kanuna uygun olarak yok edilen payların sahipleri, alacaklılar veya bunlara benzer bir sebeple şirketle ilgili olanlar lehine intifa senetleri çıkarılmasına karar verebilir. Kurucular için çıkarılanlar da dâhil olmak üzere, intifa senetleri emre ve hamiline yazılı olabilir (TTK. m. 502). İntifa senedi sahiplerine paysahipliği hakları verilemez; ancak, bu kişilere, net kâra, tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni çıkarılacak payları alma hakları tanınabilir (TTK. m. 503).
9
2. Borçlanma Senetleriyle Alma ve Değiştirme Hakkını İçeren Menkul Kıymetler
Her çeşidi ile tahviller, finansman bonoları, varlığa dayalı senetler, iskonto esası üzerine düzenlenenler de dâhil, diğer borçlanma senetleri, alma ve değiştirme hakkını haiz senetler ile her çeşit menkul kıymetler, aksi kanunlarda öngörülmedikçe, ancak genel kurul kararı ile çıkarılabilirler. Genel kurul bu kararı, kanunlarda farklı bir düzenleme yoksa, 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları hükümlerine göre verir. Esas sözleşme farklı bir nisap öngörebilir. Kanun, menkul kıymetlerin, özellikle borçlanma senetlerinin genel kurulun verdiği yetki ile en çok onbeş aylık bir süre içinde yönetim kurulu tarafından çıkarılmasına imkân tanımıştır. TTK m. 505 hükmüne göre, aksi kanunda öngörülmemişse, genel kurul herhangi bir menkul kıymetin çıkarılmasını ve hükümleriyle şartlarını saptamak yetkisini, en çok onbeş ay için yönetim kuruluna bırakabilir. Yetkilendirme kararına TTK. 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları hükümlerine uygulanacaktır. Borçlanma senetlerinin toplam tutarı, sermaye ile bilânçoda yer alan yedek akçelerin toplamını aşamaz; kanunların bilânçoya konulmasına izin verdiği yeniden değerleme fonları da toplama katılır. Kanunlardaki istisnalar saklıdır (TTK. m. 506). Sermaye Piyasası Kanunu ile ilgili mevzuat hükümleri saklı tutulmuştur.
10
X. SONA ERME VE TASFİYE A. Sona Erme 1. Genel sebepler Sona erme nedenleri esasen infisah (dağılma) ve fesih nedenleri olarak ikiye ayrılır. Kanun sona erme nedenlerini esas iiyle tibarm. 529 ile düzenlenmiştir. Bu hükümde düzenlenen sona erme sebeplerinden bir çoğu infisah hallerine, daha az bir kısmı ise fesih hallerine yöneliktir. Kanun veya esas sözleşmede öngörülen hallerin gerçekleşmesi üzerine şirket tüzel kişiliği ayrıca bir karara gerek olmadan kendiliğinden sona erer (infisah eder=dağılır). Şirketin sona ermesi için kanunda veya esas sözleşmede sayılan hallere göre, yetkili makamlarca şirket tüzel kişiliğinin sona erdirilmesine ise fesih adı verilir.
11
Fesihte şirket, mahkeme veya genel kurul kararı ile sona erer
Fesihte şirket, mahkeme veya genel kurul kararı ile sona erer. İnfisah ve fesih halleri her hangi bir ayırıma tabi tutulmadan m. 529 genel olarak, m. 530 ve 531’de ise özel olarak sayılmıştır. Anonim şirket; a. Sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle; b. İşletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle; c. Esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle; d. 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına uygun olarak alınan genel kurul kararıyla; e. İflâsına karar verilmesiyle; f. Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde sona erer.
12
2. Sona Ermeye Yönelik Özel Halller
a. Zorunlu Organların Eksikliği Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, paysahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir. Dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir (TTK. m. 530). b. Haklı sebeplerle fesih Anonim şirketin sona ermesi ile ilgili olarak getirilen en önemli değişiklik İsviçre hukukundan alınan, azınlığın haklı sebeplerle şirketin fesini dava etme hakkının tanınmış olmasıdır. Buna göre, haklı sebeplerin varlığında azınlık niteliğindeki pay sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı paysahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir (TTK. m. 531).
13
3. Hükümleri Sona erme, iflâstan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse, yönetim kurulunca ticaret siciline tescil ve ilân ettirilir (TTK m. 532). Şirketin iflâs nedeniyle ve mahkeme kararıyla sona ermesinde, resen ilan öngörülerek işlemin sürüncemede kalması önlenmiştir. B. Tasfiye 1. Genel Olarak Sona eren şirket tasfiye hâline girer; Kanundaki istisnalar saklıdır. Tasfiye hâlindeki şirket, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu hâlde organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır (TTK. m. 533). Şirket tasfiye hâline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir. Tasfiye işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya çağrılır (TTK. m. 535). İflâs hâlinde tasfiye, iflâs idaresi tarafından İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil yetkilerini, ancak şirketin iflâs idaresi tarafından temsil edilmediği hususlar için korurlar (TTK. m. 534).
14
2. Tasfiye Memurları Atanması
Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır. Tasfiye memurları paysahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak kazanırlar (TTK. m. 536). Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilân ettirir. Tasfiye işlerinin yönetim kurulunca yapılması hâlinde de bu hüküm uygulanır. Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hâllerde tasfiye memuru mahkemece atanır (TTK. m. 536/3). Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır (TTK. m. 536). 3. Azli Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir (TTK. m. 537). Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de, tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilân olunurlar. Şirketi temsile yetkili tasfiye memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve hiçbirinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme paysahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemiyle, söz konusu şarta uygun birini tasfiye memuru olarak atar (TTK. m. 537).
15
4. Aktifleri Satma YetkisiYetkilerin Sınırlandırılması ve Genişletilmesi
Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, tasfiye memurları şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler. Önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar hakkında 421’inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır (TTK. m. 538). Tasfiye memurlarına Kanunla tanınmış yetkiler devredilemez. Ancak, belirli uygulama işlemlerinin yapılabilmesi için, tasfiye memurlarından biri diğerine veya üçüncü bir kişiye temsil yetkisi verebilir. Tasfiye memurlarının üçüncü kişilerle tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin işlemin tasfiye amacının dışında olduğunu bildiği veya hâlin gereğinden bilmemesinin mümkün olamayacağı ispat edilsin. Tasfiyenin sadece tescil ve ilân edilmesi, bu hususun ispatı için yeterli delil değildir. Tasfiye memurları birden fazla ise, aksi genel kurul kararında veya esas sözleşmede öngörülmemişse, şirketin bağlanabilmesi için imzaya yetkili iki tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması gereklidir. Tasfiye hâlindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil eder. Tasfiye memurunun görevini yerine getirdiği sırada işlediği haksız fiilden şirket de sorumludur (TTK. 539).
16
5. Tasfiye İşleri a. Genel Olarak Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilânço düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar. Envanter ve bilânçonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar (TTK. m. 540). Tasfiye bilânçosu yıllık bilânço esaslarına göre çıkarılmaz. Bu, bir malvarlığı bilânçosudur ve olası satış değerleri esasına göre çıkarılır. Ancak ilk bilânçonun olası satış değerlerine göre çıkarılacağı metne açıkça yazılmamış, hüküm gelişmelere açık tutulmuştur. Hazırlanan envanter ve bilânçonun şirketin her şeyden önce malvarlıksal ve finansal durumunu göstermesi gerektiği ibaresi hükme açıkça konulmuştur. b. Alacaklıların çağrılması ve korunması Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve denetime tabiyse, şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilânla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılırlar (TTK. m. 541). Alacaklı oldukları bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir bankaya depo edilir.
17
Şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir; meğer ki bu gibi borçlar yeterli bir şekilde teminat altına alınmış veya şirket varlığının pay sahipleri arasında paylaşımı bu borçların ödenmesi şartına bağlanmış olsun. Yukarıdaki fıkralarda yazılı hükümlere aykırı hareket eden tasfiye memurları haksız olarak ödedikleri paralardan dolayı 553’üncü madde uyarınca sorumludur. c. Diğer Tasfiye İşleri Tasfiye memurları; (a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilânçosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler. (b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar. (c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirirler; mahkeme iflâsın açılmasına karar verir. (d) Tasfiyenin uzun sürmesi hâlinde, her yıl sonu için tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bilânçoyu düzenleyerek genel kurula sunarlar. (e) Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler.
18
(f) Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar.
(g) Tasfiye sırasında elde edilen paralardan şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan para dışında kalan paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar. (h) Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhal öderler. Alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadır. Kanun gereği iskonto edilmesi mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır. (i) Pay sahiplerine tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı belge verirler (TTK. m. 542).
19
d. Tasfiye Sonucu Dağıtma
Tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa paysahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır (TTK. m.543). Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kalan varlık dağıtılamaz. Şu kadar ki; hâl ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde mahkeme bir yıl geçmeden de dağıtmaya izin verebilir. Esas sözleşme ve genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça, dağıtma para olarak yapılır (TTK. m. 543). e. Defterlerin Saklanması Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dâhil, belgeler 82’nci madde uyarınca on yıl boyunca saklanmak üzere tasfiye memuru tarafından sulh hukuk mahkemesine tevdi edilir.
20
f. Şirket Unvanının Sicilden Silinmesi
Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilân edilir (TTK. m. 545). g. Uygulanacak Diğer Hükümler Pay sahipleri ile tasfiye memuru veya memurları arasındaki uyuşmazlıkların çözümü basit yargılama usulüne tâbidir. Mahkeme, gerekli görürse tasfiye memurlarıyla ilgili paysahiplerini dinleyerek, kararını otuz gün içinde verir. Tasfiye memurlarının sorumluluğu hakkında 553’üncü madde hükmü uygulanır. Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararları 418’inci madde uyarınca alınır (TTK. m. 546).
21
6. Ek Tasfiye İşlemleri TTK. m. 547 ile getirilen ek tasfiye kurumu tamamen yenidir sayılı Kanunda bulunmayan, fakat uygulamanın ihtiyaçları nedeniyle öğreti ile yargı tarafından benimsenen ve uygulanan bir hukukî kurum anılan madde ile düzenlemiştir. Ek tasfiye, tasfiye işlemleri tamamlanıp tasfiyenin bitirilmiş olmasına rağmen, daha sonra başkaca tasfiye önlemleri alınmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde başvurulan geçici bir tedbirdir. Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilân ettirir (TTK m. 547).
22
7. Tasfiyeden Dönülmesi Tasfiye konusundaki bir başka önemli ve yeni kurum tasfiyeden dönmedir. Tasfiyeden dönme, tasfiye haline giren bir şirket genel kurulunun, alacağı bir kararla, şirketi tasfiye gayesi güden bir şirket olmaktan çıkartabilip, tekrar kâr elde etme amacı güden ve varlığını devam ettiren bir şirket haline döndürmesidir. Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermiş ise, pay sahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Devam kararının sermayenin en az yüzde altmışının oyu ile alınması gerekir. Esas sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararını tasfiye memuru tescil ve ilân ettirir. Şirket, iflâsın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen iflâs kaldırılmışsa veya iflâs, konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder. Tasfiye memuru iflâsın kaldırıldığına ilişkin kararı ticaret siciline tescil ettirir. Tescil istemine, pay bedellerinin ve tasfiye paylarının pay sahipleri arasında dağıtılmasına başlanmadığına ilişkin belge de eklenir (TTK. m. 548). Tasfiyeden dönme, şirketin sadece sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermesi halinde söz konusu olabilir. Diğer sona erme hallerinin gerçekleşmesi nedeniyle şirketin sona ermiş olması halinde tasfiyeden dönme kararı alınarak şirkete hayatiyet kazandırılamaz.
23
XI. Hukuki Sorumluluk Halleri
A. Genel Hukuki Sorumluluk Halleri 1. Belgelerin ve Beyanların Kanuna Aykırı Olması Şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar sorumlu tutulmuştur (TTK. m.549). 2. Sermaye Hakkında Yanlış Beyanlar Ve Ödeme Yetersizliğinin Bilinmesi Sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler ile kusurlu olmaları şartıyla, şirket yetkilileri, bu payları üstlenmiş kabul edilirler ve payların karşılıkları ile zararı faiziyle birlikte müteselsilen öderler. Sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay verenler, söz konusu borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumludurlar (TTK. m. 550).
24
3. Değer biçilmesinde yolsuzluk
Aynî sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat biçenler, işletme ve aynın niteliğini veya durumunu farklı gösterenler ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapanlar, bundan doğan zarardan sorumludur (TTK. m. 551). 4. Halktan Para Toplamak Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bir şirket kurmak veya şirketin sermayesini artırmak amacıyla yahut vaadiyle halka her türlü yoldan çağrıda bulunularak para toplanması yasaktır (6335 sayılı Kanunla değişik TTK. m. 552).
25
B. Kurucuların, Yönetim Kurulu Üyelerinin, Yöneticilerinve Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu
Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlâl ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça, hem şirkete hem paysahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz (TTK. m.553). Düzenlemede geçen yönetici kavramının, şirket adına karar alan, onu uygulayan veya imza yetkisi bulunan genel müdürü, genel müdür yardımcılarını, müdürleri, genel koordinatör gibi sıfatları taşıyan kişileri ifade ettiği belirtilmektedir.
26
C. Dış Revizörün (Denetçinin) Sorumluluğu
Şirketin ve şirketler topluluğunun yılsonu ve konsolide finansal tablolarını, raporlarını, hesaplarını denetleyen dış revizör ve özel revizörler; kanuni görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri takdirde hem şirkete hem de pay sahipleri ile şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumludur (TTK. m. 554) D. Şirketin Zararı Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. Pay sahibinin açtığı davayı hukukî ve maddî sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretinin, bu giderleri davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır (TTK. m. 555). Zarara uğrayan şirketin iflâsı hâlinde, tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkını şirket alacaklıları da haizdir. Ancak, pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının istemleri önce iflâs idaresince ileri sürülür. İflâs idaresi birinci fıkrada öngörülen davayı açmadığı takdirde, her pay sahibi veya şirket alacaklısı mezkûr davayı ikame edebilir. Elde edilen hasıla, İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre, önce dava açan alacaklıların alacaklarının ödenmesine tahsis olunur; bakiye, sermaye payları oranında davacı pay sahiplerine ödenir; artan iflâs masasına verilir (TTK. m. 556).
27
E. Teselsül ve Başvuru Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur. Davacı birden çok sorumlu kişiyi zararın tamamı için birlikte dava edebilir ve hâkimin aynı davada her bir davalının tazminat borcunu belirlemesini isteyebilir. Birden çok sorumlu arasındaki başvuru, durumun bütün gerekleri dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenir (TTK. m. 557).
28
F. İbra İbra kararı genel kurul kararıyla kaldırılamaz. 445’inci madde hükmü saklıdır. Şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddî olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer (TTK. m. 558). Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin, şirketin kuruluşundan ve sermaye artırımından doğan sorumlulukları, şirketin tescili tarihinden itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve ibra yoluyla kaldırılamaz. Bu sürenin geçmesinden sonra da sulh ve ibra ancak genel kurulun onayıyla geçerlilik kazanır. Bununla beraber, esas sermayenin onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri sulh ve ibranın onaylanmasına karşı iseler, sulh ve ibra genel kurulca onaylanmaz (TTK. m. 559).
29
G. Zamanaşımı Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, TürkCeza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tâbi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır. H. Yetkili Mahkeme Sorumlular aleyhinde şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılabilir (TTK. m. 561).
30
XII. Cezai Sorumluluk 6102 sayılı Kanunun, 6335 sayılı Kanunla değişik 562’nci maddesine göre, cezai sorumluluk halleri özel olarak düzenlenmiş ve belirlenmiştir. “ Bu Kanunun; (a) 64 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci veya üçüncü cümlesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyenler, (b) 64 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca belgelerin kopyasını sağlamayanlar, (c) 64 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli onayları yaptırmayanlar, (d) 65 inci maddesine uygun olarak defterlerini tutmayanlar, (e) 66 ncı maddesindeki usule aykırı olarak envanter çıkaranlar, (f) 86 ncı maddesine göre belgeleri ibraz etmeyenler, dörtbin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır. (2) 88 inci maddeye aykırı hareket edenler dörtbin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır. (3) 199 uncu maddenin birinci ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket edenler ikiyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır. (4) Bu Kanun hükümlerine göre tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, 210 uncu maddenin birinci fıkrasına göre denetime yetkili olanlarca istenmesine rağmen vermeyenler veya eksik verenler ya da bu denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenler, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır.
31
(5) Bu Kanunun; (a) 349 uncu maddesine aykırı beyanda bulunan kurucular, (b) 358 inci maddesine aykırı olarak pay sahiplerine borç verenler, (c) 395 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci veya ikinci cümlesi hükümlerini ihlal edenler, üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır. (6) Ticari defterlerin mevcut olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi yahut bu Kanuna uygun saklanmaması hâllerinde, sorumlular üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır. (7) 527 nci maddeye (sır saklama yükümüne) aykırı hareket edenler, Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. (8) 549 uncu maddede belirtilen belgeleri sahte olarak düzenleyenler ile ticari defterlere kasıtlı olarak gerçeğe aykırı kayıt yapanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. (9) 550 nci maddeye aykırı hareket edenler üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır. (10) 551 inci maddeye aykırı hareket edenler doksan günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır.
32
(11) 552 nci maddeye aykırı hareket edenler altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. (12) 1524 üncü maddede öngörülen internet sitesini oluşturmayan şirketlerin yönetim organı üyeleri, yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezasıyla ve aynı madde uyarınca internet sitesine konulması gereken içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan bu fıkrada sayılan failler yüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır. (13) Bu Kanun kapsamındaki idari para cezaları, aksine hüküm bulunmayan hâllerde, mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilir. (14) Bu Kanunda tanımlanan kabahatlerden birinin idari yaptırım kararı verilinceye kadar birden çok işlenmesi hâlinde, ilgili gerçek veya tüzel kişiye bir idari para cezası verilir ve ilgili hükme göre verilecek ceza iki kat artırılır. Ancak, bu kabahatin işlenmesi suretiyle bir menfaat temin edilmesi veya zarara sebebiyet verilmesi hâlinde verilecek idari para cezasının miktarı bu menfaat veya zararın üç katından az olamaz.” TTK. m. 562’de belirlenen suçlar resen takip olunur (TTK. m. 563).
33
§7. SERMAYESİ PAYLARA BÖLÜNMÜŞ KOMANDİT ŞİRKETLER
I. TANIMI VE UYGULANACAK HÜKÜMLER Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket TTK m.564’te, sermayesi paylara bölünen ve ortaklarından bir veya birkaçı şirket alacaklılarına karşı bir kollektif şirket, diğerleri bir anonim şirket ortağı gibi sorumlu olan şirket şeklinde tanımlanmıştır. Kollektif şirket ortağı gibi sorumlu olan ortak komandite, anonim şirket ortağı gibi sorumlu olan ortak ise komanditer ortak olarak nitelendirilir. Sermayenin paylara bölünmüş olması ile sermayenin kısımlara ayrılması her zaman aynı anlama gelmeyebilir. Nitekim TTK m.564’te sermaye paylara bölünmeksizin sadece birden çok komanditerin sermayeye katılım oranını göstermek amacıyla kısımlara ayrılmış bulunuyor ise söz konusu şirkete artık adi komandit şirket hükümlerinin uygulanacağı açıkça düzenlenmiştir.
34
Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler hakkında genel itibariyle anonim şirket hükümleri uygulanır. Bununla birlikte TTK m.565 f.1, istisnai olarak sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler hakkında uygulanacak adi komandit şirket hükümlerini tespit etmiştir. Buna göre, komandite ortakların birbirleriyle, komanditerlerin tümüyle ve üçüncü kişilerle hukuki ilişkileri hakkında, başta şirketin yönetimine ve temsiline ilişkin görev ve yetkileri ve şirketten ayrılmaları olmak üzere, adi komandit şirketlerin tabi oldukları hükümler uygulanacaktır. TTK m.565 f.1’de gösterilen hallerin dışında da sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere adi komandit şirket hükümlerinin uygulanabilmesi Kanunda aksinin açıkça gösterildiği hallerde mümkündür.
35
II. KURULUŞU Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin kuruluşunda kural olarak, anonim şirkete dair hükümler geçerlidir (TTK m.570). Bununla birlikte kanun koyucu, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin kuruluşuna ilişkin özgün hükümlere yine de yer verme ihtiyacı hissetmiştir. TTK m.566’ya göre, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket esas sözleşmesi yazılı şekilde düzenlendikten sonra kurucu komandite ortakların tamamı tarafından imzalanır ve imzalar noter tarafından onaylanır. Anonim şirketlerin kuruluşunda karşımıza çıkan, Gümrük ve Ticaret Bakanlığından alınması gereken izin şartı, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler hakkında geçerli değildir (TTK m.566 f.2). Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin esas sözleşmesinin içeriği hakkında anonim şirketin esas sözleşmesinin içeriğine dair TTK m.339 hükmü uygulanır. Ancak TTK m.339 f.2 f bendinin (Kurucularla yönetim kurulu üyelerine ve diğer kimselere şirket kârından sağlanacak menfaatler) sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin esas sözleşmesinin içeriğinde yer almayacağı açıkça tespit edilmiştir (TTK m.567). Buna ilaveten kurucu sıfatını haiz komanditerlerin sahip oldukları payların her birinin tutarının esas sözleşmeye yazılması da gerekmektedir (TTK m.568 f.2 son cümle). Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette kimlerin kurucu sayıldığı TTK m.568 f.1’de gösterilmiştir. Buna göre, esas sözleşmeyi imzalayanlar ile şirkete paradan başka sermaye getirenlerin tamamı kurucu sayılır. Kurucular beş kişiden az olamaz. Kuruculardan en az birinin komandite olması şarttır (TTK m.568 f.2).
36
III. YÖNETİMİ Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin yönetimi komandite ortakların yetkisindedir. Yönetici olarak seçilen komandite ortaklar hakkında anonim şirketlerin yönetim kuruluna ilişkin hükümler uygulanır. Nitekim kanun koyucu, anonim şirket yönetim kurulunun görev ve sorumluluklarına ilişkin hükümlerin, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette yönetici komandite ortaklar hakkında da geçerli olduğunu açıkça düzenlemiştir (TTK m.570). Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin yönetiminde ve temsilinde görevli olan komandite ortaklar, kollektif şirketin yönetimine ve temsilinde görevli ortaklar için kanunda belirlenen hallerde ve öngörülen şartlar dâhilinde (TTK m.219, 220) görevden alınabilirler (TTK m.571). Görevden alma kararının tescili gerekir. Tescil gerçekleştiğinde, bundan sonra doğacak borçlardan dolayı görevden alınan ortağın kişisel sorumluluğu da sona erer (TTK m.571). IV. REKABET YASAĞI Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette komandite ortakların tabi oldukları rekabet yasağı TTK m.572’de düzenlenmiştir. Buna göre, komandite ortaklar diğer komandite ortakların ve genel kurulun izni olmaksızın şirketin işletme konusuna giren bir iş yapamazlar ve bu tür ticaretle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırlandırılmamış bir ortak olarak (kollektif, komandite) katılamazlar. Rekabet yasağının ihlalinin sonuçları hakkında kollektif şirkete ilişkin hükümler (TTK m.231) uygulanır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.