Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
DIFFUSION OF INNOVATIONS (YENİLİKLERİN YAYILMASI)
“Yeniliklerin Yayılması” fikri, ilk olarak, Fransız sosyolog Gabriel Tarde (1890) ve Alman ve Avusturyalı antropologlar (Friedrich Ratzel, Leo Frobenius gibi) tarafından incelenmiştir ’de Everett Rogers, kırsal sosyoloji profesörü, “Yeniliklerin Yayılması” adlı kitabını yayınlamıştır. bu kitapta, Rogers 500’ün üzerindeki örnek olay üzerinde yaptığı çalışmaları sentezleyerek, yeniliklerin bireyler arasında ve toplum içinde kabullenimi hakkında bir teori üretmiştir. (Soldaki Tarde, sağdaki Rogers)
2
Rogers’ın “Yeniliklerin Yayılması” kitabı, yeni bir fikrin yayılmasını etkileyen 4 ana unsur üzerinde durmaktadır: Yenilik İletişim Kanalları Zaman Sosyal Sistem Buna göre, yayılma, bir yeniliğin iletişim kanalları aracılığıyla zaman içinde bir sosyal sisteme ait bireyler arasında iletilme sürecidir. Bireylerin ise kendilerine ulaşan bu yenilikleri kabul edip benimsemesi 5 aşamada gerçekleşir :
3
Bilgi İkna Olma Karar Verme Uygulama Kabullenme Eğer yenilik benimsenirse, çeşitli iletişim kanalları aracılığıyla yayılır. İletişim aşamasında, yenilik, bilimsel bir bakış açısından ziyade, yeniliğin bireyler üzerindeki öznel algılamalarına bağlı olarak yayılır. Bu süreç bir zaman içinde olur ve en sonunda sosyal sistem içinde, yayılım, yayılmanın normları, fikir liderlerinin rolleri, değişim ajanları, yenilik kararlarının türleri ve yeniliğin sonuçları belirir.
4
YAYILMANIN ANAHTAR UNSURLARI
Yenilik (Innovation) Bireyler tarafından yeni olarak addedilen bir fikir, teknik ya da nesne. İletişim Kanalları (CommunicationChannels) Mesajları bir bireyden bir diğerine taşıyan araç. Zaman (Time) Yenilik-karar aşaması, yeniliğe karar verilmesi için gereken sürenin tamamını içerir.Yeniliğin kabul görme oranı ise bir yeniliğin toplumun üyeleri tarafından izafî kabul görme hızıdır. Sosyal Sistem (Social System) Belli bir ortak hedefi gerçekleştirmek için bir problemi beraberce çözme etkinliğinde görev alan, birbiriyle ilişkili birimlerin oluşturduğu küme.
5
Kararların türünü belirleyen iki unsur vardır:
Karar Verme Aşaması Kararların türünü belirleyen iki unsur vardır: Kararın özgürce mi yoksa zorunlu olarak mı verildiği, Kararı kimin verdiği. Bu iki unsur temel alınarak, yeniliklerin yayılmasında üç çeşit yenilik-karar aşaması tanımlanmıştır: Tür Tanım Seçime Bağlı Karar (Optional Innovation-Decision) Sosyal sistemde, diğer bireylerden belli yönlerden ayrılan bir birey tarafından verilmiş karar. Ortaklaşa Karar (Collective Innovation-Decision) Sosyal sistemin bireyleri tarafından beraberce/müşterek verilmiş karar. Otorite Kararı (Authority Innovation-Decision) Toplum adına güç ve nüfuz sahibi birkaç birey tarafından verilmiş karar.
6
YENİLİĞİ KABULLENME MEKANİZMASI Rogers, yeniliğin benimsenme aşamalarını şu gelecek 5 kategoride ele almıştır: (Bir Bireyin Yeniliği Kabul Etme Aşamaları)
7
Aşama Tanım Bilgi (Knowledge) Bu aşamada birey, yenilikle karşılaşır ama yenilik hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Sürecin bu aşamasında, birey, yenilik hakkında daha fazla bilgi edinmek için henüz yeterli telkine/farkındalığa sahip değildir. İkna Olma (Persuasion) Bu aşamada birey, yenilikle ilgilidir ve aktif bir şekilde yenilik hakkında bilgi ve ayrıntı arayışı içindedir. Karar Verme (Decision) Bu aşamada birey, yenilik kavramını ele alır. Yeniliği kullanarak avantaj ve dezavantajlarını tartarak, yeniliği kabul etme ya da reddetme kararını verir. Uygulama (Implementation) Bu aşamada birey, yeniliği, duruma göre değişen ölçülerde ve sınırlılıklarda, yürürlüğe koyar ve uygulama sahasına alır. Bu aşama boyunca birey, yeniliğin faydalılığı konusundaki hükmünü verir ve yenilik hakkında daha derinlemesine de bir araştırma içine girebilir. Onaylama (Confirmation) Bu aşamada birey, ürün hakkındaki kararını kesinleştirir. Birey artık yeniliği son ölçüsüne kadar kullanmaya hazır hale gelmiştir.
8
KARARI ETKİLEYEN 5 FAKTÖR
Rogers, bireyin yeniliğe karar verme aşamasında, kabul etme ya da reddetme kararını etkileyen, yeniliğin kendine özgü 5 özelliğini şöyle tanımlar: Faktör Tanım Göreceli Fayda (Relative Advantage) Bir yeniliğin geçen zaman boyunca ne kadar geliştiği. Uygunluk (Compatibility) Yeniliğin bir bireyin hayatına girip birey tarafından benimsenmeye uygunluk derecesi. Karmaşıklık ya da Basitlik (Complexity or Simplicity) Yeniliğin bireyce kullanımı zorsa, bu bireyin yeniliği benimseme oranını olumsuz etkileyecektir. Denenebilirlik (Trialabilty) Yeniliğin kabullenim sürecinde, bireyin yeniliği kolayca test ve tecrübe edebilmesi, deneyip kontrol edebilmesi. Gözlenebilirlik (Observability) Bir yeniliğin bireylerce görünür olma derecesi. Bireylerce gözlemlenen yenilikler, bu bireylerin kendi akranları ve kişisel ağları arasında yenilik hakkındaki iletişim ve etkileşimlerini körükleyecektir. Bu da olumlu ya da olumsuz tepkileri ile sonuçlanacaktır.
9
Kabullenici (Adopter) Kategorileri
Rogers, bir kabullenici kategorisini, bir sosyal sistemin bireylerini, yeniliğe açıklık ölçüsüne göre sınıflandırma olarak tanımlamıştır. Rogers, araştırmasında bu kategorilere bir standart getirmek için beş çeşit kabullenici kategorisi sunar:
10
Kabullenici Kategorisi
Tanım Yenilikçiler (Innovators) Yenilikçiler, bir yeniliği ilk benimseyen bireylerdir. Yenilikçiler, risk almaya gönüllü, yaşı genç, üst sosyal sınıfa ait, parasal kaygısı düşük, bilimsel kaynaklara erişime sahip, sosyal ve diğer yenilikçiler ile etkileşim içinde olan kimselerden oluşur. Erken Kabullenenler (Early Adopters) Bu kimseler, yeniliği kabul etme hızında yenilikçilerden hemen sonra gelir. Bu kategorinin bireyleri, diğer kategorilere ait bireylere göre, fikir liderliğinde en üsttedir. Erken kabullenenler, genellikle, genç yaşta, sosyal statüsü yüksek, maddi harcamalara daha açık, yüksek eğitimli bireylerden oluşur. Yenilikçilere göre, yeniliği kabul etmede daha makul davranırlar. Bu yönleriyle merkezi iletişimi üstlenmiş durumdadırlar. Erken Çoğunluk (Early Majority) Bu kategorinin bireyleri, yeniliği çeşitli uzunluklardaki zaman dilimlerinden sonra kabullenirler. Yeniliği kabullenme süreleri, yenilikçilere ve erken kabullenenlere göre önemli ölçüde daha uzundur. Sosyal statüleri ortalamanın üstündedir ve nadiren fikir liderliği yaparlar. Geç Çoğunluk (Late Majority) Bu kategorinin bireyleri, yeniliği toplumun ortalama bir bireyinden daha sonra kabul eder. Yeniliğe yüksek derecede bir şüpheyle yaklaşırlar. Sosyal statüleri ortalamanın altında olup, finansal esnekliği düşüktür. Erken çoğunluğun bireyleri ile iletişim içinde olup çok düşük fikir liderliğine sahiptir. Tembel/Ağır Kimseler (Laggards) Bu kategorinin bireyleri, yenilikleri en son kabullenirler. Neredeyse hiç fikir liderliği yapmazlar ve yaş olarak da ileridirler. Değişim ajanlarına (change-agents) antipati ile bakarlar. Genellikle geleneklerine bağlı, sosyal statüsü düşük, parasal açıdan sıkı ve diğer kabullenenlere göre daha yaşlı bireyler bu kategoriyi oluşturur.
14
TEKNOLOJİ KABUL MODELİ (Technology Acceptance Model)
TAM’IN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ, NİÇİN KULLANIRIZ? Teknolojilerin hızlı bir şekilde değişmesi, insanların yeni teknolojiler ve çalışma ortamları konusunda sürekli eğitilmesini zorunlu hale getirmektedir. Elektronik öğrenme ortamlarına yapılan büyük yatırımlar, teknoloji uygulaması, kabulü gibi konuları oldukça önemli bir hale getirmiştir. Teknolojik sistemlerin başarısı kullanıcılar tarafından sürekli kullanılma ile ölçülebilmektedir. Burada önemli olan unsur kullanıcı kabulünü ölçmektir. Özellikle yeni yaygınlaşan internet gibi teknolojilerin eğitim, endüstri vs. sektörlerde kullanılması sürecinde, kullanıcıların bu teknolojileri kabullenmesi ve söz konusu teknolojileri yeterince kullanılıp, kullanamadığının tespiti önem kazanmaktadır.
16
Teknolojinin varlığı bir ön şart olmasına rağmen, her zaman teknolojilerin kullanılması için yeterli bir durum değildir. Bu açıdan teknoloji kullanımını etkileyen psikolojik itici güç ve faktörlerin belirlenmesi gerekmektedir. Kullanıcıların bir teknolojiyi kullanma konusundaki niyetleri, söz konusu teknolojinin başarısı için temel gösterge olarak kabul edilmiştir (Martinez-Torres ve diğerleri, 2006). Bu bağlamda kullanıcıların bilişim teknolojilerini kullanmalarının özendirilmesi ve desteklenmesi amacıyla yapılan çalışmaların temelini oluşturmak için, kullanıcıların bu teknolojileri kullanma veya kullanmama nedenlerinin araştırılması gerekmektedir.
17
Teknoloji Kabul Modeli
İnsan davranışını inceleyen teoriler genellikle psikoloji literatüründe geliştirilmiş ve diğer akademik disiplinlerde de yaygın olarak kullanılmıştır. Bu teorilerden biri de TAM modelidir. TAM, Davis (1989) tarafından geliştirilmiş ve teknoloji uygulamalarının kabulü teorileri uygulamalarında teorik altyapı olarak yaygın bir şekilde kullanılmıştır (Martinez-Torres ve diğerleri, 2006). TAM, bilişim teknolojilerinin kabulünü bireyin algıları, eğilimleri, niyetleri ve davranışları arasındaki nedensel bağları açıklamaktadır.
19
Dışsal Etkenler, bireyin bilişim teknolojilerini kullanımında insan algıları üzerinde etkili olan kontrol edilebilen ve/veya kontrol edilemeyen faktörlerdir. Algılanan kullanım"kişinin belirli sistemi kullanmanın iş performansını artıracağına olan inancının derecesi" olarak tanımlanmıştır. Algılanan kullanım kolaylığı "kişinin belirli sistemi kullanmasının çaba gerektirmeyeceği yönündeki inancının derecesi" olarak tanımlanmıştır. Tutum, olumlu ya da olumsuz biçimde tepkide bulunma eğilimidir ve bilgisayar kullanma ile bilgisayar kullanma niyetini belirleyen önemli bir değişkendir. Davranışsal niyet, bir davranışı gerçekleştirmek için bireyin istemlerinin ve çabalarının göstergesidir. Gerçekleşen kullanım, bireyin çalışmalarında bilişim teknolojilerini kullanım sıklığının ve yoğunluğunun derecesidir.
20
TAM, kısıtlı olmasından dolayı yoğun olarak eleştirilmiş ve araştırmacılar, modele değişik unsurlar eklenerek açıklayıcı gücünün arttırılması yönünde bulgular ortaya koymuşlardır (Legris ve Diğerleri, 2003). Eklenen değişik unsurlardan bazıları şunlardır: Tutum (attitude), kişisel norm (subjective norm), gerçekleşen kullanım (actual usage), uyumluluk/uygunluk(compatibility), dışsal etkenler vb. Uygunluk/uyumluluk değişkeninin algılanan kullanışlılık ve algılanan kullanım kolaylığını etkilediği ve bu değişkenlerin de kişinin tutumunu, kişinin tutumunun ise davranışa dönük niyetini etkilediğini ortaya koymaktadır. Davranışa dönük niyet de gerçek kullanma faaliyetini tetiklediğini öne sürülmektedir (Lin, 2007).
21
Kişisel norm, bireyin belli bir davranışta bulunup bulunmaması, birey için önem taşıyan kişilerin tutumlarından etkilenmektedir (Ma ve diğerleri, 2005). Bireyin çevresinde kendisi için önemli olan kişilerin belli bir davranışta bulunup bulunmamaları, kişinin söz konusu davranışı yapıp yapmayacağını etkilemektedir. Kişisel norm, sosyal psikoloji literatüründen çıkmış olan olup, birey için önemli olan kimselerin söz konusu davranışı yapıp yapmaması konusundaki görüşlerini ifade etmektedir.
22
Kişisel normun, kişilerin niyetlerinin belirlenmesinde ve belli yönde davranışta bulunup, bulunmamasında etkili olduğu araştırmacılar tarafından sıkça tartışılmıştır (Azjen, 1988; Turan ve Çolak, 2008). Ancak kişisel normun bilgisayar sistemleri kullanımında tutarlı sonuçlar vermediği görülmüştür. Bazı çalışmalar bu değişkenin kullanma niyeti üzerinde olumlu (pozitif) ve anlamlı etkisini bulurken, bazı çalışmalar bu söz konusu etkileri bulamamıştır.
23
TAM-2
24
Image(imaj/görünüm): Bir yeniliğin kullanım derecesinin kişinin sosyal sistemdeki statüsünü geliştirmesi olarak algılanmasıdır. Job relevance(iş ilişkisi): Hedef sistem derecesine ilişkin bireyin algısı, kişinin işi ile ilgilidir. Output quality(çıktının niteliği): Bireyin sistem sayesinde görevini daha iyi yapacağına inanılır. Result demonstrability(sonuçların kanıtlanılabilirliği): Yeniliğin kullanımının sonuçlarının somutluğudur. Voluntariness(gönüllülük): Potansiyel kabullenicilerin baskı olmadan yeniliği kabullenme algılarıdır.
25
TAM-3
26
Computer anxiety(bilgisayar kaygısı): Bireyin bilgisayar kullanımında karşılaştığı kaygı ve korku derecesidir. Computer playfulness(bilgisayar eğlenilebilirliği): Mikrobilgisayar etkileşimlerinde kendiliğinden gelişen bilişselliğin derecesidir. Computer self-efficacy(bilgisayar kullanma yeterliliği): Bireyin bilgisayarla belirli bir görevi yerine getirebilme inancının derecesidir. Perception of external control(dış denetim algısı): Kolaylaştırıcı koşulların tanımının görülmesidir. Perceived enjoyment(algılanan zevk): Belirli bir sistem kullanımının faaliyet derecesi , sistem kullanımından elde edilen sonuçların çıktısından ayrı olarak kişinin kendi tarafından eğlenceli olarak algılanır. Objective usability(nesnel kullanılabilirlik): Sistemlerin karşılaştırılmasında belirli görevleri tamamlamak için gerekli olan çabanın gerçek düzeyi baz alınır.
27
Kısaca, TAM, bireyin bilişim teknolojilerini kullanmayı kabul etmesini veya reddetmesini, diğer bir deyişle gerçek kullanımı belirleyen birincil faktörün bireyin davranışsal niyeti olduğunu ve bireyin davranışsal niyetinin ise bireyin kullanıma doğru olan eğilimleri üzerinde önemli bir rolü olduğunu ileri sürmektedir. TAM, bireyin bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanmaya olan eğilimlerinin oluşmasında, bireyin bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik olan kullanım yararlılığı ve kullanım kolaylığı algılarının önemli etkileri olduğunu belirtmektedir. Kullanım yararlılığı ve kullanım kolaylığı algılarından, bireyin davranışsal niyeti dolaylı olarak etkilemekte ve bu dolaylı etkiler bireyin kullanıma doğru olan eğilim faktörü üzerinden olmaktadır.
28
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER… DİLRUBA ÜNAL (dilrubaunal@yandex
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER… DİLRUBA ÜNAL OSMAN SAYGILI KAYNAKÇA : Yrd. Doç. Dr. Aysun Gürol – Teknik Öğretmen Adaylarının Bilgi ve İletişim Teknolojilerine İlişkin Niyetlerini Belirlemek Amacıyla Teknoloji Kabul Modelini Uygulamak
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.