Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ DENİZLİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ DENİZLİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU"— Sunum transkripti:

1 PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ DENİZLİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU
AMELİYAT SONRASI DÖNEMDE HEMŞİRENİN SORUMLULUKLARI HAZIRLAYANLAR ÖĞR. GÖR. FADİME GÖK PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ DENİZLİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU

2 AMELİYAT SONRASI DÖNEM
Hasta ayılma odasına gönderildiğinde başlar Hasta iyileşinceye kadar devam eder.

3 AMELİYAT SONRASI DÖNEM
Hastaya ayılma ünitesinde Klinikte uygulanan bakım olmak üzere iki aşamada yer alır.

4 HEMŞİRENİN AYILMA ÜNİTESİNDE YAPMASI GEREKEN UYGULAMALAR-1
Ayılma ünitesi, hastanın ameliyattan sonra anestezinin etkisi geçinceye ve yaşam bulguları düzenli oluncaya kadar, yaklaşık 1–2 saat kaldığı ünitedir.

5 HEMŞİRENİN AYILMA ÜNİTESİNDE YAPMASI GEREKEN UYGULAMALAR-2
Hastanın solunum yolunun açık olması için uygun pozisyon verilir. Hastanın ayılma ünitesine alındığı saat kayıt edilir. Hastanın bilinç düzeyi takip edilir. Hastanın yaşam bulguları stabil oluncaya kadar 15 dk da bir ölçülür ve kayıt edilir.

6 HEMŞİRENİN AYILMA ÜNİTESİNDE YAPMASI GEREKEN UYGULAMALAR-3
Hastanın cilt rengi ve nemi kontrol edilir. Pansumanlara bakılır, ıslak ve kanama var mı kontrol edilir. IV sıvılar; sıvının cinsi, miktarı ve gidiş hızı kotrol edilir. Kan veriliyorsa, hızı kontrol edilir ve reaksiyon belirtileri izlenir. Üretral ve diğer kateterlerinden gelen miktar ve özellikleri kayıt edilir. Hasta gelişebilecek komplikasyonlar açısından takip edilir.

7 Hastanın Klıniğe Gönderilme Kriterleri
Genel anestezinin etkisi geçmişse, Yaşam bulguları stabil olduysa, Bedenin herhangi bir yerinden aşırı miktarda drenaj olmuyorsa, İdrar çıkışı normalse Hastanın bilinci açıldıysa hasta, gönderileceği kliniğe bildirildikten sonra dosyası ve ayılma ünitesindeki izlem formuyla birlikte gönderilir.

8 AMELİYAT SONRASI KLİNİKTE BAKIM
Ayılma ünitesinden gelen hasta klinikteki yatağına alındıktan sonra, Hastanın yaşam bulguları ölçülür Cilt rengi ve ısısı kontrol edilir Bilinç durumu değerlendirilir IV sıvı miktarı ve gidiş hızı kontrol edilir Drenaj miktarı ölçülür Ameliyat yarası ve pozisyonunun uygun olup olmadığı kontrol edilir.

9 AMELİYAT SONRASI BAKIMIN HEDEFLERİ
Hedef 1- Kardiyovasküler fonksiyonu sürdürmek Hedef 2- Solunum sistemi fonksiyonunu sürdürmek Hedef 3- Yeterli beslenme ve boşaltımı sağlamak Hedef 4- Sıvı-elektrolit dengesini sürdürmek Hedef 5- Renal fonksiyonu sürdürmek Hedef 6- İstirahati sağlamak Hedef 7- Yara iyileşmesini sağlamak Hedef 8- Hareketi sağlamak Hedef 10- Komplikasyonları önlemek

10 Kardiyovasküler Fonksiyonun Sürdürülmesi
Kan basıncı: Ameliyat sonrası dönemde doktora bildirilmesi gereken kan basıncı ile ilgili anormal bulgular şunlardır: Sistolik basınç değerinin temel değerinden 20 mmHg’dan daha fazla düşüş göstermesi Sistolik basınç değerinin 80 mHg’nın altında olması Kan basıncı değerinin her ölçümde 5-10 mmHg’lık bir düşüş göstermesi,

11 AMELİYAT SONRASINDA KAN BASINCININ DÜŞMESİNE
Premedikasyon ilaçlarının yüksek dozda verilmesi, Spinal anestezi, Kan kaybı, Solunumun yeterli olmaması Kanın periferde göllenmesi Kas gevşeticiler neden olur.

12 Nabza ilişkin anormal bulgular:
NABIZ Hastanın nabız sayısının anestezi öncesi değerinden biraz fazla olması genellikle normal kabul edilir. Nabza ilişkin anormal bulgular: Bradikardi, hastanın kordiyovasküler sorunu yoksa bradikardi genellikle kullanılan anestetik ilaçlar nedeniyle gelişir. Taşikardi; kan kaybı, kardiyak aritmiler, yüksek ateş, atelektazi, pnomoni, anksiyete, anestetik olarak Nitrous Oxide 'in kullamiması ve oksijen azlığı taşikardi nedenleri arasında yer alır. İrregüler nabız; genellikle kardiyovasküler sorun ve anestetik olarak kullanılan Cydopropane nedeniyle gelişir.

13 SOLUNUMUN SÜRDÜRÜLMESİ
Hastanın solunum fonksiyonlarının yeterli olabilmesi, ameliyat sırasında ve sonrasında solunum yollarının açık ve temiz olmasına bağlıdır. Anesteziden sonra hastanın solunumu genellikle yavaştır. Ameliyat sonrasında solunum problemleri KVS kaynaklı olabilir. Mutlaka müdahale edilmesi gerekir. Bunlar: Hızlı ve zor solunum: Anoksi,şok ve oksijen azlığı Yüzeyel yavaş solunum: solunum sistemi depresyonu Hastanın boyun, diyafram adalesini kullandığı yüzeyel zor solunum: anesteziye bağlı interkostal adalelerin paralizisi nedeni ile görülür. Ağrıya bağlı yüzeyel solunum

14 ERKEN AMELİYAT SONRASI DÖNEMDE GÖRÜLEN SOLUNUM PROBLEMLERİ
İLK 48 SAAT İÇİNDE SOLUNUM OBSTRÜKSİYONU VE HİPOVENTİLASYON gelişir tedavi edilmezse ATALAKTAZİ TEDAVİ EDİLMEZSE 72 SAAT SONRA PNÖMONİ BRONŞİT PLÖREZİ PULMONER EMBOLİ GELİŞİR

15 SOLUNUM OBSTRÜKSİYONUNUN NEDENLERİ
Bogazda mukus birikmesi Mukus ya da kusmuğun aspire edilmesi Yutma refleksinin kaybı Çene ve dil adalelerinin gevşemesi ve bu nedenle dilin geriye kaçması Laringospazm (entübasyon ya da anestetiklerin yan etkisi nedeniyle) Bronkospazm (Önceden var olan solunum hastalığı ya ameliyat sırasındaki aspirasyon nedeniyle) HİPOVENTİLASYONUN NEDENLERİ İlaçlar, Ağrı, KOAH, Şişmanlık

16 SOLUNUM FONKSİYONLARININ YETERLİ OLMADIĞINI GÖSTEREN BULGULAR
Huzursuzluk (hasta rahatsızdır. Yatak içinde oturmaya çalışır) Hızlı ipliksi nabız ERKEN BELİRTİ Ateş Hava açlığı Bulantı Endişe ve şaşkınlık Horlama Wheezing Larengeal sitridor Koyu balgam GEÇ BELİRTİ SİYANOZ

17 SOLUNUM KOMPLİKASYONLARINDA ACİL YAPILMASI GEREKENLER
Airway yerleştirerek, dilin solunum yollarını kapamasını önlemek Endotrekeal tüp uygulanması ve gerekirse mekanik ventilasyona bağlanması Maske kanül ya da Endotrekeal tüp yoluyla oksijen uygulamasının yapılması Solunum yolu obtrüksiyonu varsa aralıklı pozitif basınçlı solunum (IPPB) uygulamak İlaç vermek (antibiyotik, ekspektoranlar, bronkodilatatörler, mukus yumuşatıcı solunumu uyarıcı ajanlar) Solunum yolu tamamen kapalı ise, Endotrekeal tüp uygulanamıyorsa, trakeostomi açılması

18 AMELİYAT SONRASI ERKEN DÖNEMDE SOLUNUM FONKSİYONUNU GELİŞTİRMEK İÇİN-1
Hastaya, dilin geriye kayıp solunum yolunu kapamasını önleyecek uygun pozisyon vermek Sakşınla hastanın ağız ve farenksindeki sekresyonları temizlemek Doktor istemi doğrultusunda oksijen tedavisine başlamak Derin solunum ve öksürük egzersizleri yaptırmak

19 AMELİYAT SONRASI ERKEN DÖNEMDE SOLUNUM FONKSİYONUNU GELİŞTİRMEK İÇİN-2
Hastanın çıkardığı sekresyonun kontrol edilmesi Yeterli sıvı almasını sağlamak ( cc/gün) Mümkün olan en erken dönemde ayağa kaldırmak Narkotik analjezikler veriliyorsa solunum depresyonu yönünden hastayı gözlemek Solunum enfeksiyonu yönünden hastayı gözlemek

20 SOLUNUM FONKSİYONLARINA YÖNELİK HEMŞİRELİK TANILARI
Ameliyat öncesi dönemde KOAH, bronşit vb kronik bir akciğer hastalığının olmasına, Uzun süre sigara içicisi olmasına, Ameliyat öncesi dönemde grip ve soğuk algınlığı gibi ÜSYE olmasına, Anestezinin yan etkileri nedeniyle akciğer kompansayon mekanizmasının yavaşlamsına/ akciğerlerin kollabe olmsına, Endotrekeal tüp ve oksijenin trekea ve bronşların irite etmesi nedeniylemukus sekresyonunun artmasına, Ameliyat öncesi dönemde premedikasyon yapılmaması nedeniyle, trekeal ve bronşial sekresyonların artmasına, Kusmuğun aspire edilmesine, Uzun süren süren ameliyatlar ya da ameliyatlardan sonra uzun süre hareketsiz kalınmaya, Anestetik ya da narkotik analjeziklerin yan etkilerieyle etkin bir şekilde öksürülememesine, Dikişlerin açılma endişesi ile derin soluma ve öksürük eğzersizlerini yapmaktan kaçunmaya ya da yapmamaya, Özellikle abdominal insizyonlarda derin soluma ve öksürme ile ağrının artmasına, İleri yaş ve beslenme bozukluğuna bağlı Solunum örüntüsünde değişim/Etkisiz ve yetersiz solunum

21 YETERLİ BESLENME VE BOŞALTIMIN SAĞLANMASI
Genel durumuna göre hastaya en kısa sürede normal diyet başlanmalıdır. Normal diyet, GİS fonksiyonlarının kısa sürede normale dönmesini sağlar ve hasta üzerinde olumlu psikolojik etki yaratır. Ameliyattan sonraki 2. ya da 3. güne kadar bağırsak hareketleri yoksa laksatif ilaç ya da boşaltıcı lavman yapılmalıdır.

22 SIVI-ELEKTROLİT DENGESİNİN SÜRDÜRÜLMESİ
Ameliyat sonrasında sıvı-etektrolit dengesizliği; Nörolojik ve kardiyak sorunların gelişmesine Hastada metabolik yıkım ürünlerinin birikmesine, Bedendeki sıvı miktarının az yada fazla olmasından Kaynaklanan sorunların gelişmesine neden olabilir.

23 AMELİYAT SONRASINDA SIVI-ELEKTROLİT TEDAVİSİNİN
TEMEL İKİ AMACI Yeterli sıvı vererek, ekstrosellüler sıvı ve kan hacmini korumak. Böylece uygun kardiyak debi, Kan basıncı ve idrar atılımı sağlanır. Konjestif kalp yetmezliği ve pulmoner ödeme yol açabilecek aşırı sıvı yüklenmesini önlemek.

24 AMELİYAT SONRASINDA SIVI-ELEKTROLİT DENGESİNİ SÜRDÜRMEK İÇİN HEMŞİRE;
Hastanın aldığı-çıkardığı takibi yapmaktan, Sıvı-elektrolit dengesizliği belirti ve bulgularını izlemekten, Laboratuvar bulgularını izlemekten, Vücuda yerleştirilmiş olan tüpleri uygun şekilde irrige etmekten, Solunum asidozunu önlemek amacıyla hastaya derin solunum ve öksürük egzersizleri yaptırmaktan, Bağırsak hareketleri başladığında hastaya uygun sıvıları vermekten sorumludur.

25 RENAL FONKSİYONUN SÜRDÜRÜLMESİ
Hastaya, sıvı kısıtlaması yoksa yeterli miktarda sıvı verilmeli, Hastanın aldığı-çıkardığı izlemi ameliyattan sonra en az 48 saat yapılmalı, İlk 8 saat içinde spontan idrar yapmasını bekleriz, spontan idrar yapmada sorun olursa foley kateter uyugulanır. Hastanın mesane kateteri varsa saatlik idrar miktarı izlenmeli ve kaydedilmeli, saatlik idrar miktarı 30 ml’den az ise tüm ekip bu durumundan haberdar edilmeli, Mesane distansiyonu ve üriner enfeksiyon belirtilerinin izlenmeli, Enfeksiyon bulguları gelişirse hastadan idrar örneği alınarak labaratuvara gönderilmeli Üriner enfeksiyonu önlemek için, gerekmedikçe katater uygulanmamalıdır.

26 İSTİRAHATIN SAĞLANMASI
Hastanın ameliyattan sonra sağlığına kavuşmasında istirahatın önemli rolü vardır. Hastanın yeterince istirahat edebilmesi; ameliyat sonrasında görülen ağrı, huzursuzluk, bulantı ve kusma gibi sorunların giderilmesine bağlıdır.

27 YARA İYİLEŞMESİNİN SAĞLANMASI
Yaranın pansumanı düzenli yapılmalı ve kanama belirtileri takip edilmeli, pansuman değiştirilirken cerrahi asepsi ilkelerine uygun çalışılmalı, Yara sürekli izlenmeli; sızıntı, kızarıklık, ısı artışı, yara bütünlüğü açısından, Hastanın drenleri sürekli izlenmeli, drenlerden gelen sıvının miktarı, rengi ve görünümü dikkatle takip edilmeli, veya doku içine sızıntı olup olmadığı kontrol edilmeli,

28 HAREKETİN SAĞLANMASI Hareketsizliğe bağlı olarak gelişebilecek problemleri önlemek için hastaya; Derin solunum, Öksürük, Yatak içinde dönme ve ekstremite egzersizleri yaptırılmalıdır (dolaşım problemleri, osteoporoz, idrar retansiyonu, böbrek taşları). Hastanın ameliyattan sonra en kısa sürede kendi bakımını üstlenmesi sağlanarak da hareketsizlik önlenebilir. ERKEN DÖNEMDE HASTA MOBİLİZE EDİLMELİDİR.

29 PSİKOLOJİK DESTEK SAĞLANMASI
Ameliyatın anlamı herkes için farklıdır. Bu farklılığın bilinmesi hasta ve ailesine uygun psikolojik desteğin sağlanmasında yardımcı olur.

30 KOMPLİKASYONLARI ÖNLEMEK
ŞOK Ameliyat sonrasında en sık görülen komplikasyonlardan biridir. Nedenleri arasında; Kanama (hipovolemik şok), Sepsis (septik şok), Kardiak arrest ve myokard infarktüsü (kardiyojenik şok), İlaç allerjileri (anaflaktik şok) yer almaktadır.

31 YARA ENFEKSİYONU Bu ameliyattan sonraki 5. günde ortaya çıkar. Nedenleri; Ameliyat öncesi dönemde uygun cilt temizliğinin yapılmaması, Ameliyat esnasında kullanılan malzemelerin kontamine olması, Ameliyat sonrası dönemde yara enfeksiyonuna yol açabilir. Yara enfeksiyonunda; ateşin yanı sıra; halsizlik, bitkinlik, nabızda ve solunumda artma görülür.

32 TROMBOFLEBİT Genellikle ameliyattan 7-14 gün sonra ortaya çıkar. Ameliyat sonrası gelişen dehidratasyon; kan akımının yavaşlamasına ve kanın pıhtılaşmasına neden olabilir. Uzun süre hareketsizlik ve şişmanlık da bu komplikasyonun gelişmesinde rol oynar.

33 Tromboflebitin en büyük tehlikesi ven duvarından kopan pıhtının dolaşıma katılarak hastanın akciğer, kalp ya da beyin damarlarını tıkamasıdır. Tromboflebit daha çok femoral ve iliyak venlerde görülür. Ameliyat sonrası hastaya bacak egzersizlerinin yaptırılması hastanın erken dönemde ayağa kaldırılmasıyla bu risk ortadan kaldırılır.

34 YARA AÇILMASI VE EVİSERASYON
Yara açılması, ameliyat yarasının birleşim yerinde bir açıklık olmasıdır. Eviserasyon ise beden içindeki organın insizyon yerinden dışarı çıkmasıdır. Yara açılması ve eviserasyon kronik hastalığı olan (diyabet vb), beslenmesi bozuk, çok zayıf ve şişman hastalarda daha sık görülür. Yara açılması ve eviserasyonda yara açılmasına neden olan faktörlerin yanı sıra ameliyatta yaranın uygun şekilde kapatılmaması ve öksürük, hapşırma, kusma nedeni ile dikişlerin aşırı derecede gerilmesi de rol oynar.

35 YARA AÇILMASI VE EVİSERASYON
Yara açılması ve eviserasyon ameliyattan sonra her zaman görülse de sıklıkla ameliyat sonrası yaranın en zayıf olduğu 6. ve 7. günlerde gelişir. Yara açılmasını ve eviserasyonu önlemek için hasta öksürürken insizyon bölgesini desteklemelidir. Eviserasyon geliştiğinde hemşirenin yapacağı ilk iş; SF’le ıslatılmış steril kompresle dışarı çıkmış olan organın üzerini örtmek ve doktoruna haber vermektir.

36 EVİSERASYON Yara açılması karın ön ve derinin fasiyasının açılması ile karakterizedir. Periton da açılır ve karın organları dışarı çıkarsa buna da eviserasyon denir (Abdominal organların yaradan dışarı çıkması)

37 PARALİTİK İLEUS Ameliyat sonrasında hastada paralitik ileus (bağırsak hareketlerinin durması) Anestezi, Ameliyat esnasında batındaki organların ellenmesi, Sıvı-elektrolit dengesizlikleri Ameliyat yarasının enfekte olmasıyla gelişebilir

38 PARALİTİK İLEUS BELİRTİLERİ
Bağırsak seslerinin olmayışı, Hastanın gaz ve dışkı çıkarmamasıdır. Bu durumda hastaya intestinal ya da nazogastrik tüp yerleştirilip sakşına bağlanır. IV mayi takılır. Elekrolit dengesizliği varsa tedavi edilir. Ameliyat sonrası gelişen abdominal distansiyonu ortadan kaldırmak için, Hasta erken mobilize edilir.

39 HIÇKIRIK Frenik sinir iritasyonu Anksiyete Asidoz Diyafrağmaya yakın operasyonlar Abdominal distansiyon Peritonit ***uzun süren hıçkırıklar nedeniyle; Kusma, Elektrolit dengesizliği Beslenme bozukluğu Yara açılması görülebilir ***Hıçkırığı gidermek için; Uzun bir süre kağıt torbaya nefes vermesi sağlanır yada sedatif ilaçlar verilebilir.

40 AKUT MİDE DİLATASYONU Midenin sekonder kanama oluşturacak derecede hava ve sıvı ile dolup genişlemesidir. Hıçkırık ve karında distansiyon saptanır; barsak sesleri kaybolmuştur. Tedavi için hastaya nazogastrik tüp yutturulur ve mide aspire edilir (48 saat içinde giderilebilir).

41


"PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ DENİZLİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları