Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
AİLEDE-OKULDA-İŞYERİNDE DEMOKRASİ
DEÜ İİBF ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ENDÜSTRİYEL DEMOKRASİ AİLEDE-OKULDA-İŞYERİNDE DEMOKRASİ Engin YÜRÜR Çağlar GÜRBÜZ Sinem BOZDAĞ
2
DEMOKRASİ KAVRAMI DEMOKRASİ Demokrasi, insana değer veren ve onun kişiliğine saygı duyan bir yönetim biçimidir. Demokratik yönetimde insanlar düşüncelerini özgürce açıklayabilirler. İnsanlar arasında karşılıklı saygı ve hoşgörü önemli yer tutar. Demokrasi bir yaşama biçimi olduğu kadar aynı zamanda bir düşünce biçimidir. İnsan düşüncesine yerleşmediği sürece demokratik davranışlar hayata geçemez. Demokratik tutum ise eğitimle kazanılır. Demokrasiyi benimsemiş insanlar yetiştirilmek isteniyorsa, buna öncelikle demokratik değerlerin öğretilmesinden başlamak gerekir.
3
AİLE VE DEMOKRASİ Aile, demokratik davranışların öğrenilmesi ve uygulanması gereken bir ortamdır. Demokratik değerler, yalnızca kitaplardan öğrenilmez gerçek ortamlarda yaşayarak öğrenilir. Aile bu gerçek ortamların ilki ve en önemlisidir. Bu ortamda anne-baba davranışlarının demokratik ya da baskıcı olması çocukların davranışlarını da bu yolda etkilemektedir. Yapılan araştırmalarda bu etki doğrulanmaktadır.
4
Demokrat anne-babaların çocukları duygusal olgunluk, toplumsal uyum, liderlik ve eğitimde başarı boyutlarında yüksek performanslara sahiptirler. Ayrıca aile, geleceğin vatandaşlarının gelişimine yardım ederek kamusal anlamda önemli bir görevi daha da yerine getirmektedir
5
Aile içindeki konularda söz sahibi olmanın , başkalarının düşüncelerine saygı göstermenin öğrenildiği çocukluk deneyimleri demokratik bir vatandaş olmak bakımından oldukça önemli öğrenme süreçleridir.
6
Çocuğun kişilik gelişimi de büyük ölçüde aile ortamında gerçekleşir
Çocuğun kişilik gelişimi de büyük ölçüde aile ortamında gerçekleşir. Çocuk, insan ilişkilerini düzenleyen anlaşma, uzlaşma, işbirliği ve dayanışma gibi bir çok demokratik kişilik özelliğini ilk olarak aile ortamında kazanmaya başlar. Demokratik yaşamın gelişmesinde önemli bir yere sahip olan aileyi, demokrasi eğitimi açısından önemli kılan sebepleri şöyle sıralayabiliriz:
7
Ailenin diğer eğitim kurumlarına göre bireye ilk ulaşan ve onu ilk eğitme fırsatını elinde bulunduran kurum olması, Ailenin doğal bir çevresinin olması ve duygusal ilişkilere dayanıyor olması, Aile ilişkilerinin içtenlik açısından çok güçlü olması,
8
Ailenin bireye çeşitli tutum ve davranışları kazandırmada birincil etkileşim sağlaması,
Ailenin sosyal etkileşimin ilk başladığı ve gelişerek devam ettiği bir çevre olması, Ailenin eğitimin yaşam boyu devam eden bir kurum olması.
9
Tüm bu sebepler, demokratik bir toplum düzeni oluşturmada ve geliştirmede aile kurumundan etkin bir şekilde yararlanmayı zorunlu hale getirmektedir.
10
OKUL VE DEMOKRASİ Demokrasinin içerdiği değerlerin bireylere kazandırılmasında, aileden sonra gelen ikinci önemli toplumsal kurum ise okuldur. Öğrencilere demokratik kişilik özelliklerini kazandırabilmek için öncelikle demokratik bir okul kültürünün oluşturulması gerekir
11
Demokratik bir okul kültürü oluşturmada okul yönetimine büyük görevler düşmekle birlikte, her öğretmenin de bu konuda önemli rolleri vardır. Öğretmen, sahip olduğu roller nedeniyle etkili bir demokrasi eğitiminin gerçekleştirilmesinde adeta bir lider konumundadır. Sınıf içerisinde öğretmenin, öğrencilerine öncelikle “birbirlerinin haklarına ve farklı düşüncelere saygılı olma” yönündeki kişilik özelliğini kazandırması gerekmektedir.
12
Öğretmenin insan haklarına saygılı bir tutumla demokratik bir sınıf ortamı oluşturarak derslerini işlemesi ise öğrencilerin demokratik kişilik özelliği geliştirmelerinde önemli bir rol oynayacaktır. Öğrencilere demokratik kişilik özelliklerinin kazandırabilmesi bakımından bir okulda yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:
13
Okulda bulunan herkese, en geniş anlamda eşit fırsatlar sunulmalıdır.
Okulda görev yapan bütün herkesin işbirliği ve dayanışma içerisinde çalışması teşvik edilmelidir. Karşılıklı saygı, hoşgörü ve açık görüşlülük teşvik edilmelidir.
14
Derslere öğrencilerin aktif bir şekilde katılmalarını sağlayacak öğretim stratejileri ve yöntemleri dengeli bir şekilde kullanılmalıdır Okulda demokratik bir ortam oluşturmaya yönelik uygulamaların arttırılması için gereli önlemler alınmalıdır. Öğrencilerin okul içerisindeki bu uygulamalara katılımları sağlanmalıdır.
15
Bu uygulamaların pratikte yansıması da okul içerisinde öğrencilerin istek ve önerilerini daha iyi ifade edebileceği demokratik ortamı oluşturmak ve okul yönetiminde söz sahibi olabilmesi için öğrenci temsilcilikleri uygulamaları giderek yaygınlaşmaktadır.
16
Bu çerçevede Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “Demokrasi Eğitimi ve Öğrenci Meclisleri Projesi” uygulanmaktadır. Proje kapsamında sırasıyla öğrenci temsilcisi seçilmekte; okul öğrenci meclisleri, ilçe öğrenci meclisleri, il öğrenci meclisleri ve Türkiye öğrenci meclisi oluşturulmaktadır.
17
Projenin Amacı Cumhuriyetimizin demokrasi ile güçlendirilmesi; öğrencilerimizde yerleşik bir demokrasi kültürünün oluşturulması, hoş görü ve çoğulculuk bilincinin geliştirilmesi,
18
Kendi kültürünü özümsemiş, millî ve manevî değerlere bağlı, evrensel değerleri benimseyen nesillerin yetiştirilmesi; Öğrencilere seçme, seçilme ve oy kullanma kültürünün kazandırılması; Katılımcı olma, iletişim kurabilme, demokratik liderliği benimseyebilme ve kamuoyu oluşturabilme becerilerinin kazandırılması amaçlanmaktadır.
19
İŞYERİ VE DEMOKRASİ Demokrasi soyut bir kavram değildir, yaşama geçirilmesi için yöntemleri, araçları, mekanizmaları olması gerekir. İşyerinde demokrasinin mekanizmalarından biri yönetime katılmaktır. Yönetime katılma demokrasinin işyerinde uygulanmasının en önemli göstergesidir. Bunun iş ilişkilerindeki en önemli örneği sosyal tarafların örgütlenerek sendikalaşmasıdır. Bu şekilde taraflar mikro düzeyde işyerinde, makro düzeyde çalışma ilişkilerinde karar alma ve yönetime katılma süreçlerinde söz sahibi olmakta ve yönetim gücünü paylaşmaktadır.
20
Webb'lere göre, sanayileşmiş, ileri toplumlarda sendikaların var olması demokrasi demektir. Sanayileşmiş toplumlarda işgücünün dörtte üçünü, hatta bazı ülkelerde daha da büyük bir oranını oluşturan ücretlilerin örgütlerin aracılığı ile sanayinin doğuşunda ve yönetiminde söz sahibi olmaya başlaması makro düzeyde bir endüstriyel demokratikleşmedir. Başlangıçta endüstriyel demokrasinin gerçekleşmesi için toplu pazarlık mekanizmasının kurulması ve sendikaların taraf olarak pazarlıkta söz sahibi olması amaçlanmaktaydı.
21
Ancak zamanla sendikalar toplu pazarlık hakkının endüstriyel demokrasinin gerçekleşmesi için yeterli olmadığını görmüşler ve sanayide yönetim gücünün paylaşılması amacına yönelmişlerdir. Yönetime katılma denilince işçilerin çalıştıkları işyerlerinde karar alma süreçlerine katılmaları ve bilgi edinme hakkına sahip olmaları anlaşılır. İşçilerin yönetime katıldıkları işyerlerinde demokratik iş ilişkileri egemen olmakta, ekonomik ve sosyal sorunların çözümü görece daha kolaylaşmaktadır. İşçilerin yönetime katılma hakkını elde etmeleri toplu iş ilişkileri yoluyla ya da yasal yapılar aracılığı ile temin edilmektedir.
22
Sendikaların yönetime ne kadar ortak oldukları ve olsalar bile çalışanları ne kadar temsil ettikleri de başka bir tartışma konusudur. Demokrasiyle yönetilen bir devlet en yüksek ve ileri gelişmesine ulaştığında, işçi örgütlerinin istekleri yönetime katılma hakkının elde edilmesinde toplanmaktadır. Bu amacın gerçekleşmesi ise sanayide yönetim gücünün paylaşılması ile mümkündür. Bunun önündeki en büyük engel ise sanayi kuruluşlarının mülkiyetinin biçimidir.
23
Norveç, yasal çerçevede "endüstriyel demokrasi" programına yer vererek, işin yeniden yapılandırılması konusunda ilk adımı atan ülkedir. Diğer taraftan İsveç, kurumların demokratikleşmesi sürecinde, işçi-işveren-sendika çerçevesinde en gelişmiş programları uygulayan Avrupa ülkesi konumundadır.
24
Mikro düzeyde konuyu ele aldığımızda, işyerindeki demokratik uygulamalar önem kazanmaktadır.
Çalışanların fikirlerini veya oylarını almak için oluşturulacak komiteler, işle ilgili olan bazı etkinliklerde “karar verici” hale getirilebilir.
25
1930'larda Elton Mayo ve arkadaşları tarafından yapılan Hawthorne araştırmaları, işe yönelik insancıl bir yaklaşım geliştirmişlerdir. Çoğu kaynakta "beşeri ilişkiler yaklaşımı" olarak tanımlanan bu yaklaşıma göre, insanı "ekonomik varlık" olarak gösteren geleneksel yaklaşımın aksine, insan "sosyal ve psikolojik varlık" olarak kabul edilmektedir. Bu teori, bireyi işe güdüleyen en güçlü etkenin ekonomik değil, sosyal ve psikolojik güdülerin daha etkili olduğunu savunmaktadır Böylece, çalışanların demokratik süreçte yer almaları sosyal bir varlık olarak işe olan motivasyonunuda arttırmaktadır. Bazı yerel örneklerde de olduğu gibi, servis güzergahları, yemekler gibi konularda hatta mesai başlama saatine karar verebilir çalışanlar. En azından önerilerini iletebilir, müşterilerinden önce şirket hakkındaki gelişmeleri öğrenebilirler. Aylık görüş/öneri paylaşımı için ( “townhall meeting” ) genel toplantılar düzenlemek de sıkça başvurulan bir yöntemdir. Bu şekilde karşılıklı fikir alışverişi ile çalışanların beklentilerini ve görüşlerini dile getirebildiği bir ortam sunulmaktadır.
26
Bir CEO, gruptan daha hızlı karar verir
Bir CEO, gruptan daha hızlı karar verir. Ancak takipçileri, yönetici ve çalışanları o karara inanmazsa uygulamak çok daha uzun sürebilir. Demokratik organizasyonlarda karar almak daha uzun sürse de harekete geçirilmesi çok daha çabuk oluyor. Konunun uzman araştırmacıları, “geciktiğinize değer” diyor. Ayrıca siyasal demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla işlese dahi işyerinde, okulda, ailede yaşama geçmeyen demokrasi eksik demokrasidir
27
teŞEKKÜR EDERİZ...
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.