Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanEnes Guney Değiştirilmiş 10 yıl önce
1
ULUSLAR ARASI PARA FONU IMF VE ULUSLAR ARASI LİKİTİDE
2
Uluslar arası Para Fonu IMF
Kuruluş: 1944 Faaliyete Geçiş:1946 Başlıca amaçları; -Uluslararası para sisteminin düzenli biçimde işlemesini sağlamak, -üye ülkelerin dış ödeme güçlüklerinin çözümüne katkıda bulunmak , -uluslararası mali kriz yönetimidir.
3
IMF'ye üye ülkeler, aynı zamanda Dünya Bankası'na da üyedirler.
188 üyesi bulunmaktadır. Üye ülkelerin dünya ticaretindeki payları yüzde 90'nın üzerindedir.
4
IMF’nin Görevleri Ekonomik istikrarsızlık içinde olan ülkelere dış ödeme açıklan için kısa vadeli kredi sağlamak, Uluslararası mali sisteme zarar vermesini önlemek üzere üye ülkelerin kur politikalarını gözetlemek ve denetlemek, Mali kriz içine giren ve dolayısıyla ulusal parası yoğun spekülasyona uğrayan ülkelere krizin atlatılması için mali kaynak sağlamak, Üye ülkelerin uluslararası ticari bankalara veya resmi kuruluşlara olan ve ödenemeyen borçlarının ortaya çıkması durumunda, sorunun çözümü için aracılık yapmak, yeni ödeme planlan ve borç erteleme anlaşmaları hazırlamak, Dünya Bankası ile işbirliği içerisinde üye ülkelerdeki makro ekonomik ve yapısal uyum politikalarına finansal destek sağlamak, Üye ülkelerde dış ticaret ve kambiyo rejimlerinin liberasyonunu özendirici çalışmalarda bulunmak, bu konularda üyelere teknik yardım ve eğitim hizmetleri sunmak.
5
IMF Kotaları IMF üyesi her ülkeye ilk girişte bir kota belirlenir. Üyelerin Fonla yapacakları malî işlemler ve Fon'un yönetimine katılmadaki ağırlıkları onların kotalarına bağlıdır. Kotalar, ülkelerin üyelik katkıları, oy verme hakkı, çekebile çekleri kaynak miktarı ve Özel Çekme Hakları'nın (SDR) dağıtımı gibi yönlerden önem taşır.
6
En yüksek kotaya sahip beş ülkenin payları yüzde olarak şöyledir: ABD (17,7), Japonya (6,33), Almanya (6,19), İngiltere (5,1) ve Fransa (5,1). Türkiye'nin kotası ise 964 milyon SDR olup bunun toplam kotalara oranı yüzde 0,5'tir.
7
Kotalar, her üyenin Fon'a yapacağı mali katkılarının sınırını gösterir
Kotalar, her üyenin Fon'a yapacağı mali katkılarının sınırını gösterir. Üye ülkeler, üye olarak kabul edildiklerinde, kotalarının % 25'i kadar uluslararası rezerv paralarla, % 75'i kadar da kendi ulusal paraları ile IMF'ye ödemede bulunurlar. Kota artışları için üye ülkeler yine aynı oranda ulusal para ve rezerv paralar cinsinden Fona katkı sağlarlar.
8
Üye ülke kotalarının uluslararası rezerv paralarla ödenen % 25'lik bölümüne "rezerv tranşı" (rezerv dilimi) adı verilir. Fon'un faaliyete geçtiği ilk yıllarda bu miktar, altınla ödendiği için önceleri buna "altın tranşı" (gold tranche) deniyordu.
9
Üye ülkelerin Fon'a farklı paralar cinsinden yaptıkları bu katkılar dolayısıyla Fon, her an çeşitli ulusal paralardan ve SDR'den oluşan havuz görünümündedir. “Para Fonu” adı verilmesi, onun bütçesinde toplanmış olan çeşitli ulusal paralar (altın ve SDR dahil) dolayısıyladır. Üye ülkelerin kotaları SDR ile ölçülür.
10
IMF Kredileri Üye ülkelere geçici dış ödeme açıklarının giderilmesi amacıyla kredi sağlamaktır. IMF kredileri kısa süreli olmaktadır. Ancak bazı koşullar altında, dış ödeme açıklarının denkleştirilmesi ekonomide yapısal bir değişimi gerektirir. Dış ödemeler dengesini sağlamaya veya genel olarak büyümeye yönelik makro ekonomik politikaların uygulandığı durumlarda, kısa süreli krediler amaca uygun düşmezler. Fon'un bünyesinde orta vadeli kredi sağlayan yeni kaynaklar da yaratılmıştır.
11
Üye ülkeler Fon kredilerinden çeşitli hesaplar içinde ve farklı koşullar altında yararlanabilirler.
Kullanılabilecek toplam kredi miktarları ise, Fon'daki kotalarına bağlıdır.
12
Fon'un Kredi Mekanizması
Bir ülkenin Fon'dan borçlanması, o ülkenin kendi ulusal parasının, Fon'dan sağlanan diğer bir ülke parasıyla "değiştirilmesi" ya da kendi ulusal parası karşılığında yabancı ülke parasının "satın alınması" biçiminde olur. Borçlanmak isteyen ülkeler Fon'dan, istedikleri ve Fon'un da kabul ettiği bir yabancı para veya SDR satın alabilirler.
13
Fon'dan borçlanmak, üye ülke ile IMF'nin bir anlaşmaya varmasını gerektirir. Bu anlaşmada üye ülke, belirlenen süreler içinde Fon'a yatırdığı ulusal parasını "geri alma"yı ,krediyi ödemeyi taahhüt eder. Geri ödeme süresi çoğunlukla 3-5 yıldır. Ancak bazı hesaplarda bu süre daha uzun olabilmektedir. Ülke, ulusal parasını geri alırken Fon'un o anda kabul edeceği sağlam dövizler veya SDR ile ödeme yapar. Böylece, kredi işlemleri dolayısıyla Fon'un emri altında üye ülke paralarından oluşan portfolyo, sürekli olarak değişme gösterir.
14
Eğer bir ülkenin Fon'daki ulusal parası, onun kotasının yüzde 75'inin altına düşmüşse, bunlar krediler geri ödenirken Fon'un kabul edeceği paralar arasında yer alır. Diyelim ki bir A ülkesi, aldığı kredilerin geri ödemelerini tamamlamadan bir başka B ülkesi, A‘nın parası cinsinden ödünç almış ve A‘nın ulusal parası kotasının yüzde 75'inin altına düşmüş olsun. Böyle bir durum karşısında A ülkesinin borcunu geri ödemesine derhal son verilir. Ayrıca, bir ülkenin Fon'daki ulusal para stokunun onun kotasının yüzde 75'in in altına düştüğü durumlarda, söz konusu ülke geri ödemeye gerek kalmadan aradaki fark kadar Fon'dan borç alabilir. Buna "süper rezerv (altın) tranşı" adı verilir.
15
Kredi kullanan üye ülkeler, Fon'da biriken ulusal para stoklan üzerinden, belirli oranlarda faiz öderler. Tersine, rezerv tranşlarında tutulan kaynaklara ise Fon tarafından bir faiz verilir. Bir ülkenin Fon'daki ulusal para stokundan, kullandığı kredi miktarı çıkartıldığında kalan kısım onun kotasından daha az ise bu, o üyenin Fon'da rezerv tranşına sahip bulunduğu anlamına gelir.
16
IMF'nin kredi politikası temelde “şartlılık” ilkesine dayanır
IMF'nin kredi politikası temelde “şartlılık” ilkesine dayanır. Buna göre, Fon'dan kredi almak isteyen ülke, dış ödemeler dengesini sağlamaya yönelik bir istikrar programı hazırlayarak Fon'a sunmak ve onunla anlaşmaya varmak zorundadır. Ülkenin uygulayacağı ekonomik ve mali politikaları gösteren ve Fon'a sunulan bu programa "niyet mektubu" adı verilir.
17
Krediler konusunda Fon'un belirlediği bazı kıstaslar vardır
Krediler konusunda Fon'un belirlediği bazı kıstaslar vardır. Bunlar üye ülkede özellikle toplam talebi kısmaya ve böylece ekonomik ve mali istikrarı sağlamaya yönelik politikalar uygulama taahhütlerinden oluşur.
18
IMF’nin talepleri Kamu harcamalarının kısılması
Kamu personel giderlerindeki artışın sınırlandırılması, Vergilerin artırılması, vergi sistemi ve mali sektör reformu, Ulusal paranın değerini düşürme, Serbest fiyat politikaları, dış ticareti serbestleştirmesi, IMF kredileri, destekleme kredisi biçiminde verilir ve yeni dilimlerin serbest bırakılması performans kriterine tabidir.
19
Üye ülkenin hazırladığı ekonomik önlemler paketinin Fon tarafından onaylanması, hem bu kuruluş, hem de öteki uluslararası kuruluşlarla özel ticari bankalardan yapılacak borçlanmalar açısından büyük önem taşır. Resmi veya özel uluslararası finans çevrelerinin ilgili ülkeye kredi açmaları, genellikle IMF'nin "yeşil ışığı"na bağlıdır. Fakat kredi alabilmek için IMF'nin öne sürdüğü bu koşulların üye ülkelerin ulusal egemenlik haklarına bir anlamda müdahale niteliği taşıması, ilgili ülkelerde ciddi tartışmalara konu olmuştur.
20
Rezerv tranşı ile, (eğer varsa) süper rezerv tranşı toplamından, alınan borçların çıkartılması sonucunda ülkenin net "IMF rezerv pozisyonu" elde edilir. Net rezerv pozisyonu ülke kotasından Fon'un elinde bulunan o ülke para stokunun çıkartılmasına eşittir. Net rezerv pozisyonu döviz, altın ve SDR yanında ülkenin dış rezervlerinin bir parçasını oluşturur.
21
IMF'den yapılan borçlanmalar toplam uluslararası rezervlerde (uluslararası likidite) sürekli bir artış doğurmaz. Çünkü kredi geri ödendiğinde uluslararası rezervlerin toplamı yine eski düzeyine iner.
22
Fon'dan yapılacak borçlanmaların bir sınırı vardır
Fon'dan yapılacak borçlanmaların bir sınırı vardır. Borçlanmak isteyen ülke, Fon'dan onun onaylayacağı yabancı paralan alır ve karşılığında kendi parasından eşdeğer miktarı yatırır.
24
Normal Fon Kredileri Üye ülkeler, finansman ihtiyaçlarının niteliklerine göre IMF'den farklı hesaplar veya kaynaklar çerçevesinde kredi sağlayabilirler.
25
Kredi Tranşlanndan Borçlanma ve Destekleme (Stand by) Anlaşmaları
Fon'un belli başlı kredi kaynağını kredi tranşlarından yapılacak borçlanmalar oluşturur. Buna Genel Kaynak Hesabı da denir. Bu kaynak çerçevesinde kredi hakları dört tranş'a (dilim) ayrılmıştır. Her tranş, üye ülke kotasının yüzde 25'ine eşittir. Kredi sağlanması ülkenin ulusal parası karşılığında, istenen bir yabancı paranın "satın alınması" biçiminde olur.
26
Birinci kredi tranşı çerçevesinde yapılacak kaynak kullanımlarında ülkenin dış ödeme güçlüklerini gidermek üzere, gerekli çabayı göstereceğini belirtmesi yeterlidir, performans kriteri (şartlılık ilkesi) aranmaz. Daha sonraki borçlanmalar (satın alımlar) ise (yani ikinci, üçüncü ve dördüncü kredi tranşlan) "yüksek kredi tranşı" kredileri diye adlandırılır. Yüksek kredi tranşlarından yapılan borçlanmalarda koşullar ağırlaşır. Bu krediler normal olarak "destekleme düzenlemeleri" (stand by arrangements) biçiminde verilir ve performans kriterine tabidir.
27
Destekleme düzenlemeleri ödemeler bilançosu açıklarını gidermeye yönelik, süresi bir ile iki yıl arasında değişen makro ekonomik politikalar uygulamalarını kapsar. Sözü edilen makro politikalar para, maliye ve kambiyo politikalarıyla ilgili olabilir. Yüksek kredi tranşlarından borçlanma için ülkenin sıkı bir istikrar programı hazırlayıp uygulamaya koyması gerekir.
28
Destekleme düzenlemeleri çerçevesinde yüksek kredi tranşlarından yapılan borçlanmalarda kaynaklar bölümler halinde sağlanır. Performans kriteri, borç alan üye ülkenin belirli bütçe ve kredi tavanlarına uyması, uygun kambiyo ve faiz politikaları uygulaması, cari işlemler ve sermaye transferleri üzerindeki kısıtlamaları kaldırması gibi belirli önlemler alması zorunluluğunu içerir. Kredinin daha sonraki kredi dilimlerinin kullandırılması için mevcut uygulamaların başarılı bulunması gerekir.
29
Kredi tranşlarından yapılan borçlanmalardaki geri ödeme (ulusal paranın geri alınması) süresi 3 1/4 yıldan 5 yıla kadar değişmektedir. 1974'den beri IMF'nin tüm kredi işlemleri dolar cinsinden değil, SDR ile yürütülmektedir. Kredi tranşlarından yapılan borçlanmalar rezerv tranşından ayrıdır. Rezerv tranşı, bunlara ek bir kaynak niteliği taşır ve kullanılmasında herhangi bir kayıt veya koşul yoktur. Onun için rezerv tranşı ülkenin resmi dış rezervlerinin bir bölümü sayılır.
30
Uzatılmış Fon Kolaylığı
Uzatılmış Fon Kolaylığı (Enhanced Fund Facility) süresi üç (istisnai durumlarda dört) yıla kadar olan orta vadeli programlara finansman sağlar. Amacı, yapısal veya makroekonomik sorunlardan kaynaklanan dış ödeme güçlüklerinin giderilmesine katkıda bulunmaktır. İlk programda üç yıllık dönemin genel amaç ve politikaları belirtilir, daha sonraki uygulamalar her yıl yapılacak görüşmelerde kararlaştırılır. Bu hesabın kullanılmasında da performans kriteri geçerlidir, geri ödeme süresi 4 1/4 ile 10 yıl arasında değişir.
31
Genişletilmiş Finansman Hesabı
Genişletilmiş Finansman Hesabı (Enlarged Access Policy) adı verilen bu hesap, Destekleme ve Uzatılmış Fon Kolaylığı'ndan finanse edilen ve Fon'un büyük desteğini gerektiren programlara ek kaynak sağlamak amacıyla kullanılır. Bu olanaktan yararlanabilmek için üye ülkenin büyük dış ödeme açıklan ile karşılaşması ve denkleşmeye yönelik ciddi çabalar içinde olması gerekir.
32
KUR POLİTİKALARINI GÖZETLEME FONKSİYONU
Bugün ülkeler farklı kur sistemleri uygulamaktadırlar. Ancak büyük çoğunluk yönetimli dalgalanma modelini benimsemiştir. Bu karma sistem içinde IMF'nin yeni görevi, yönetimli dalgalanma sisteminde döviz piyasasına yapılan kasıtlı müdahalelerin yol açabileceği haksız rekabet uygulamalarının önüne geçme ve uluslararası para sisteminin aksamadan yürütülmesini sağlamaktır. IMF, üye ülkelerin kur uygulamalarını "gözetleme" (surveillance) görevine sahiptir. Üye ülkelerin uyguladıkları kur politikalarına rehberlik etmek üzere bazı ilkeler belirlemiştir. Üyelerin kur politikası uygulamalarının bu ilkelere uygunluğunu, onlarla düzenli olarak gerçekleştirdiği görüşmeler yoluyla gözetlemektedir.
33
ÖZEL ÇEKME HAKLARI (SDR)
Özel Çekme Hakları (Special Drawing Rights: SDR), 1970 yılında mevcut uluslararası likiditeyi artırmak üzere IMF tarafından yaratılan Özel bir uluslararası rezerv aracıdır. Bu kanaldan üye ülkelere, IMF'deki normal çekme haklarından ayrı bir dış rezerv sağlanır. IMF'ye bağlı olmakla birlikte, normal çekme haklarından farklı bir statüye sahiptir. IMF'nin yönetimindeki Özel Çekme Hakları programına katılmak zorunlu olmayıp üye ülkelerin isteğine bırakılmıştı. Ancak uygulamada tüm üyelerin bu programa katıldığı görülmüştür.
34
SDR genelde, bir hükümetin diğerinin merkez bankasından, onun ulusal parasını çekmesine olanak veren bir haktır. Örneğin Türkiye'nin, dolar rezervine ihtiyacı olsun ve bu amaçla SDR'lerini kullanmak istesin. Bunun için bütün yapacağı iş, elindeki SDR'leri Amerikan merkez bankasına devretmekten ibarettir. SDR'leri devralan Federal Reserve Bank, bunların karşılığı olan dolar tutarını Türkiye'ye transfer etmekle yükümlüdür. Bu işlem dolayısıyla Türkiye, dolar elde ederken aynı zamanda karşı ülkeye yine IMF aracılığıyla bir faiz ödemesinde bulunur.
35
SDR programına göre buna katılan bir üye, diğer üyelerin kendisine devredeceği SDR'leri (ilk tahsisinin üç katına ulaşıncaya kadar) kabul etmek zorundadır. SDR'lerin uluslararası likidite talebindeki artışı karşılamak üzere çıkartılması öngörülmüştür. IMF Yönetim Kurulu gelecek beş yıllık dönemler için uluslararası ekonominin likidite talebi konusunda tahminlerde bulunur. Buna bağlı olarak da hangi tarihlerde, ne miktarda SDR çıkartılacağına karar verir. Bu kararın toplam oy hakkının yüzde 85'ine sahip beşte üç oranındaki IMF üyelerinin onaylanması ile SDR'Ier yaratılmış olur.
36
Bugüne kadar yalnız iki parti SDR çıkartılmıştır, ilk parti SDR, döneminde gerçekleştirilip toplam 9.3 milyar dolar tutarında (1970'de 3.3 milyar $, 1971 ve 1972'de de 3'er milyar $ olmak üzere)'dır. İkinci parti çıkartılan SDR ise 1979, 1980 ve 1981 yıllarında 4*er milyar dolar olmak üzere toplam 12 milyar dolar tutarındadır. Böylece bugüne kadar yaratılan toplam SDR miktarı 21.4 milyar dolardır. Yeni yaratılan SDRler IMF üyelerine, Fon'daki kotaları oranında dağıtılır.
37
Söz konusu iki parti SDR’nin çıkartılması ve dağıtımından sonra çok sayıda yeni ülke IMF'ye katılmıştır. Dolayısıyla değişen yeni dünya koşullarına uyum sağlamak için 1998 yılında Yönetim Kurulu, şimdiye kadar çıkartılana eşit miktarda (21,4 milyar SDR) yeni bir parti SDR çıkarılmasına karar vermiştir. Bu yeni SDR'Ier, eski ve yeni tüm üye ülkelerin sahip oldukları SDR miktarı, IMF'deki kotalarının sabit bir oranına (yüzde 29,32'sine) eşitlenecek biçimde dağıtılacaktır. Böylece yeni katılan üyelerin de pay almaları ve mevcut tahsisler arasındaki göreceli farklılıkların giderilmesi sağlanmış olacaktır.
38
SDR'lerin devredilmesi:
SDR karşılıksız olarak çıkartılan bir rezerv aracıdır. Yani çıkartılması için bir altın veya döviz karşılığına gerek yoktur. SDR'Ier bir kere yaratılınca sistemde sonsuz olarak varlığını sürdürürler. Yeni SDR çıkartma kararı alınınca, bunun gerçekleşmesi için üye ülkelerin IMF'deki hesaplan üzerine bir kayıt düşülmesi yeterli olur. Diğer bir ifade ile, bir ülkeye belirli miktarda SDR tahsisi yapılınca IMF, bu ülkeyi, hesaplarında o kadar SDR alacaklandırır. Bir A ülkesi SDR'lerini, ulusal parasını elde etmek için B'ye devrederse IMF, A'nın hesabından o miktar SDRyi indirerek B'nin hesabına kaydeder. SDR ancak hesaptan hesaba aktarılan, fiziki varlığı olmayan bir para veya hesap birimidir.
39
IMF'nin normal çekme haklarındaki gibi SDR, üye ülkelere bu kurumdan bir mali kaynak veya fon sağlama hakkı vermez. Bunun yerine, öteki ülkelerden ulusal para elde etme olanağı doğurur. Normal IMF kredilerinden farklı olarak SDR'nin geri ödenme zorunluluğu da yoktur. Önceleri, bir ülkenin beş yıllık dönemler boyunca ortalama olarak tuttuğu SDR miktarının belirli bir sınırın altına inmemesi şeklinde bir kayıt vardı. 1981’den itibaren bu koşul kaldırılmıştır. Bugün, üye ülkelerin ellerindeki SDR'leri kullanabilmelerini engelleyen herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır.
40
Ancak, başkaları tarafından kendilerine SDR devredilen ülkeler bakımından bir kayıtlama söz konusudur. Bu ülkelerin toplam miktar ilk tahsislerinin yüzde 300'üne ulaşıncaya kadar SDR kabul etmek zorunda olmalarıdır. Bundan sonraki miktarları kabul edip etmemek ülkenin kendi isteğine bağlıdır.
41
SDR'sini başka ülkelere devredenler, IMF kanalıyla, kabul eden ülkelere net bir faiz öderler. Faiz oranlan, IMF'de en yüksek kotası bulunan beş büyük ülkenin ulusal faiz oranlarına dayanan bir formüle göre hesaplanır.
42
Hesap birimi olarak SDR'nin değeri
Özel Çekme Haklan, hem bir uluslararası likidite aracı (rezerv parası), hem de bir hesap birimi durumundadır. SDR'nin oluşturulmasında, bunun aynı zamanda IMF faaliyet ve işlemlerinde kullanılacak bir hesap birimi olarak görev yapması düşünülmüştü. 1970'de program ilk kez uygulamaya konduğunda SDR, altın parkesine bağlanmıştı. Böylece de 1 SDR: 1 ABD doları idi. Sonraları doların devalüasyonları sonucunda SDR'nin dolar fiyatı da yükselmiştir. Dalgalı kur dönemine geçilince, 1974 Temmuzu'ndan itibaren SDR'nin değeri "para sepeti" yöntemine göre belirlenmeye başlanmıştır.
43
Önceleri SDR'nin hesaplanmasında on altı sanayileşmiş ülke ulusal parası esas alınıyordu. 1981’den sonra değerlendirme beş büyük ulusal paraya (dolar, mark, frank, yen ve sterlin) göre yapılmaktaydı. Fon uygulamalarına göre, SDR kapsamına girecek ulusal paralarla bunların ağırlıkları, her beş yılda bir yeniden gözden geçirilir. Euro’nun AB'nin ortak para birimi olarak benimsenmesi üzerine 2000 yılı Eylül ayından sonra SDR'nin değeri Amerikan doları, euro, Japon yeni ve İngiliz sterlinine göre belirlenmeye başlanmıştır. SDR’ye dahil edilecek para birimlerinin seçiminde iki ilke geçerlidir. Bunlardan birisi uluslararası ticari piyasalarla, diğeri de mali piyasalarla ilgilidir. Birinci ilkeye göre seçilecek ülke veya bölgeninen büyük mal ve hizmet ihracatçısı olması, ikincisine göre de uluslararası işlemlerde ve döviz piyasalarında yaygın biçimde kullanılması gerekir.
44
Özel Çekme Haklarının Değerleri
Dolar, Euro, yen, sterlinin sepet içindeki ağırlıkları yüzde olarak sırasıyla 45, 29, 15 ve 11'dir.
45
Sepet para tekniğine göre oluşturulan paraların en önemli yararı, bunların değerinin tek paraya göre daha istikrarlı olmasıdır. Çünkü sepetteki paraların bazıları değer kazanıp, bazıları değer yitirdiği için, ortalamada fazla bir değişiklik olmayabilir. Dolayısıyla birleşik bir para olarak SDR'nin değeri büyük ölçüde istikrar gösterir. 1983'ten beri SDR'nin faiz oranı, sepette yer alan paralar üzerindeki kısa süreli faiz oranlarının ortalamasına göre haftalık olarak hesaplanır. Bunun için genellikle 3 aylık hazine bonosu faizleri veya eşdeğerleri dikkate alınır.
46
SDR ve dünya rezerv arzı
SDR'nin üretiminin çok kolay ve masrafsız olduğu, istenen anda, istenen miktarda artırılabildiği göz önüne alındığında ideal bir rezerv para olduğuna kuşku yoktur. Bununla birlikte SDR'ler uluslararası likidite içinde önemli bir rol oynayamamıştır. Burada, büyük ülkelerin ve özellikle ABD'nin tercihleri ön plana çıkmaktadır. Doların ve daha düşük ölçülerde öteki sağlam paraların rezerv aracı olarak kullanılmasından sağlanan senyoraj kazançları nedeniyle büyük ülkeler programa yeterli bir ilgi göstermemişlerdir. AB ülkeleri de yeni oluşturulan euro kanalıyla senyoraj kazançlarından pay almayı ummaktadırlar.
47
SDR'nin kullanım alanları
SDR, ulusal paraların dalgalanmaya bırakıldığı bir dönemde, büyük ölçüde değerini koruyan bir para niteliğine sahip olduğu için, uluslararası mali işlemlerde önemli bir hesap birimi görevi yapar. Henüz fiziki varlığı olan bir para durumunda değildir. Ancak IMF dışında, bazı uluslararası veya bölgesel kuruluşlar da borçlarının ödenmesi ve alacaklarının tahsisi gibi işlemlerinde SDR'yi kullanırlar. Bunlar SDR Departmanında aynen ülkelerin tabi oldukları kurallara bağlı olarak işlem yapma yetkisine sahiptirler. Ancak bu kuruluşlara, yeni SDR tahsisi yapılmaz. Bugün SDR Departmanına izinli olarak kaydedilen kuruluşlar arasında Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, Afrika Kalkınma Bankası, Arap Parasal Fonu, Asya Kalkınma Bankası, Uluslararası Denkleştirme Bankası, İslâm Kalkınma Bankası, İsviçre Milli Bankası, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), vs. yer almaktadır.
48
SDR ayrıca uluslararası borç, alacak, yatırım, bütçe vs
SDR ayrıca uluslararası borç, alacak, yatırım, bütçe vs. gibi varlıkların mali değerlerinin ölçülmesinde kullanılan bir değer standardı rolü oynar. Gücünü Amerikan ekonomisinin dünyadaki ağırlığından alan dolar da geleneksel olarak bir uluslararası değer standardı (hesap birimi) görevi yapmaktadır. Ancak, özellikle günümüzde yoğunluk kazanan kısa süreli sermaye akımlarına bağlı olarak değerinin ani olarak ve sık sık değişmesi, doların (veya herhangi başka bir tek paranın) bu fonksiyonu yerine getirmesi için önemli bir engeldir.
49
Ayrıca günümüzde sabit kur sistemini benimseyen bir grup ülke de ulusal paralarını SDR'ye bağlamıştır. Diğer yandan, bazı özel işletme veya kuruluşlar uluslararası piyasalardan borçlanmak üzere SDR cinsinden tahvil ihraç etmektedir. Bu gibi uygulamalara "özel SDR" de denmektedir. Bununla birlikte, SDR'nin özel finansman amaçlarıyla kullanılışı halâ oldukça sınırlıdır.
50
ULUSLARARASI LİKİDİTE
Resmi dış rezervler, bir ülkede merkez bankasının döviz piyasasına müdahale için bulundurduğu uluslararası ödeme araçlarının toplamıdır. Merkez bankalarının piyasa müdahaleleri döviz kurlarını istikrarlandırma amacına yöneliktir. Bu da sabit veya yönetimli dalgalanma sistemlerinin bir özelliğidir. Tam bir serbest değişken kur sisteminde kurlar tümüyle piyasanın işleyişine terkedilmiş olduğundan, merkez bankasının piyasa müdahalelerine, dolayısıyla bu amaçla rezerv tutulmasına fazla gerek kalmayabilir.
51
Sabit kur sistemlerinde de merkez bankalarının rezerv ihtiyaçları ancak geçici açıklar durumunda söz konusudur. Çünkü geçici açık doğuran nedenler bir süre sonra ortadan kalkacağından, bu dengesizlikler kendiliğinden giderilirler. Bunlar için denkleştirici önlemler alarak kaynak dağılımım değiştirmeye gerek yoktur. Oysa köklü ekonomik veya mali nedenlerden kaynaklanan, uzun süreli açıklan dış rezervleri kullanarak denkleştirmeye olanak yoktur. Kur değişiklikleriyle veya döviz gelirlerini artırıcı diğer yöntemlerle bunların tedavi edilmesi gerekir.
52
Ülkelerin sahip oldukları resmi dış rezervlerin toplamına uluslararası likidite (international liquidity) adı verilir. uluslararası likidite = dünya rezerv arzı Teorik açıdan, uluslararası likiditenin dünya ekonomisinin talebine bağlı olacağı belirtilmiştir. Uluslararası likiditede dünya talebinden daha hızlı bir artışın uluslararası ekonomiyi enflâsyona, düşük hızla artışın da deflasyona sürükleyeceği belirtilmiştir. Çünkü aşırı rezerv bolluğu durumunda ülkeler, dış dengenin bu rezervlerle sağlanabileceğine güvenerek iç harcamalarını ölçüsüz biçimde genişletebilirler. Rezerv yetersizliği durumunda ise tersine, harcamalarını ve dış alımlarını kısmaya zorlanırlar.
53
Uluslararası likiditenin hangi hızda artırılması gerektiğini belirlemek için bazı objektif göstergelerden söz edilebilir. Örneğin, dünya ticaret ve mali akımlarındaki büyüme hızı, bu akımlardaki dalgalanma, dış rezerv tutmanın maliyeti, dış rezervlere ulaşma kolaylığı ve elbette ülkelerin uyguladıkları sistemin sabit ya da değişken nitelikte olması, vs. gibi.
54
Ama gerçekte hangi paradan ne ölçüde rezerv tutulacağı, merkez bankası yöneticilerinin tercih ve rezerv yönetimi politikalarına bağlı kalmıştır. Rezerv olarak tutulan paraların değerinde olası bir düşme, resmi rezervlerin değerini azaltacağı gibi bir yükselme de spekülatif kazançlar doğurur. Rezervleri şu veya bu uluslararası ödeme aracı üzerinden tutmanın bir riski, bir de getirisi vardır. Söz konusu getiriler faiz ve ulusal para değerinde ortaya çıkan artışlar dolayısıyla ortaya çıkar.
55
Rezerv yönetimi sorunu
Bu konuda, merkez bankaları rezervleri çeşitlendirerek riski dağıtmaya çalışabilecekleri gibi, değerinde yükselme bekledikleri belirli paralara yatırım yaparak spekülatif davranış içine de girebilirler. Ama merkez bankası gibi resmi bir kurumun spekülatif kazanç peşinde koşmak yerine, riski dağıtma amacına göre hareket edeceğini varsaymak daha gerçekçi olur.
56
Uluslararası resmi rezervler önce altın ve altın dışı kaynaklar diye ikiye ayrılır. Altın dışı rezervler de döviz ve IMF kaynaklarından oluşur. Bretton Woods, altına dayalı bir sistemdi. Ama altın üretiminin kolay artırılamaması, pahalı olması ve yoğun bir özel spekülasyona konu olması, onun iyi bir rezerv para olamayacağını göstermiştir.
57
Bugünkü eğilim, altını bir uluslararası ödeme aracı olmaktan çıkartıp bir sanayi hammaddesi olarak gerçek fonksiyonuna kavuşturmak yönündedir. O nedenle uzunca bir süredir altına resmi fiyat belirlenmesinden vazgeçilmiştir. Bu arada IMF de üyelerin rezerv tranşlarının altınla ödeme zorunluluğunu kaldırmış ve bulundurduğu altın rezervlerinin bir bölümünü elinden çıkartmıştır. 1976 yılında altın rezervlerinin 1/6'sını serbest piyasada satarak gelirleri ile en yoksul durumdaki az gelişmiş ülkelere kredi vermek üzere bir kaynak (Vesayet Fonu) oluşturmuş ve geri kalan 1/6'sı da isteyen üye ülkelere geri verilmiştir.
58
Ancak bugün halâ birçok merkez bankası, rezervlerinin önemli bir bölümünü altın cinsinden tutmaktadır. Bu, geçmiş alışkanlıkların bir sonucu olabileceği gibi, altının dövize göre daha fazla prim yapacağı veya daha az değer kaybına uğrayacağı biçimindeki beklentilerin bir sonucu olabilir. Resmi altın rezervlerini kullanmak isteyen bir ülkenin, önce bu rezervleri serbest piyasada döviz karşılığı satması gerekir. Diğer bir deyişle, merkez bankasının ödemelerini fiili altınla yapması söz konusu değildir.
59
döneminde uluslararası likiditenin altın ile altın dışı kaynaklar arasındaki bölüşümü gösterilmiştir. Buna göre, 2000 yılında uluslararası likidite içinde döviz rezervlerinin payı yüzde 84,5'tir. Altın rezervlerinin payı yüzde 11,5 ve IMF ile ilişkili rezervlerin (SDR'ler ve IMF rezerv pozisyonları) payı yüzde 3,8 olmuştur. Dönem boyunca ortalama olarak altın rezervlerinin payında bir gerileme olurken, döviz rezervlerinin payı yükselmiştir; IMF ile ilgili rezervler önemli bir değişme göstermemiştir.
60
Diğer yandan uluslararası resmi döviz rezervlerinin bileşimine bakılacak olursa, Amerikan dolarının tartışmasız bir üstünlüğü vardır ve 2000 yıllarında doların paylan yüzde 68,4 ve yüzde 68,2'dir. Ondan sonraki sırada yüzde 12,5 ve yüzde 12,7 ile Euro gelmektedir. Sterlin, yen ve İsviçre frankı da daha düşük oranlarda uluslararası resmi rezervler içinde yer almaktadır.
61
1. Uluslararası Para Fonu (IMF) hangi amaçlar için kurulmuştur
1. Uluslararası Para Fonu (IMF) hangi amaçlar için kurulmuştur? Zaman içinde görevleri nasıl bir değişme göstermiştir? Başlıca amaçları, uluslararası para sisteminin düzenli biçimde işlemesini sağlamak, üye ülkelerin dış ödeme güçlüklerinin çözümüne katkıda bulunmak ve uluslararası mali kriz yönetimi biçiminde özetlenebilir. IMF, sabit kurlu Bretton Woods Sistemi'nin yürütülmesinden sorumlu bir kurum olarak ortaya çıkmıştı. Fakat bu sistemin yıkılışından sonra bugün de uluslararası parasal ve mali düzeni sağlamakla ilgili görevlerini sürdürmektedir.
62
2. IMF kotaları hangi yönlerden önem taşır
2. IMF kotaları hangi yönlerden önem taşır? IMF'nin ABD'nin denetimi altında bulunduğu iddialarının kotaların hacmi ile bir ilişkisi var mıdır? Üyelerin Fonla yapacakları malî işlemler ve Fon'un yönetimine katılmadaki ağırlıkları onların kotalarına bağlıdır. Daha açık bir deyişle, kotalar ülkelerin üyelik katkıları, oy verme hakkı, çekebile çekleri kaynak miktarı ve Özel Çekme Haklan'nın (SDR) dağıtımı gibi yönlerden önem taşır.
63
3. Destekleme kredisi nedir
3. Destekleme kredisi nedir? IMF kredi verirken geleneksel olarak ne gibi koşullar öne sürer? Kredi tranşları ile rezerv tranşından borçlanma arasında bir fark var mıdır? Fon'un belli başlı kredi kaynağını kredi tranşlarından yapılacak borçlanmalar oluşturur. IMF koşulları: Kamu harcamalarının kısılması,Kamu personel giderlerindeki artışın sınırlandırılması,Vergilerin artırılması, vergi sistemi ve mali sektör reformu, Ulusal paranın değerini düşürme, Serbest fiyat politikaları, dış ticareti serbestleştirmesi, Kredi tranşlarından yapılan borçlanmalardaki geri ödeme (ulusal paranın geri alınması) süresi 3 1/4 yıldan 5 yıla kadar değişmektedir. 1974'den beri IMF'nin tüm kredi işlemleri dolar cinsinden değil, SDR ile yürütülmektedir. Rezerv tranşı, bunlara ek bir kaynak niteliği taşır ve kullanılmasında herhangi bir kayıt veya koşul yoktur. Onun için rezerv tranşı ülkenin resmi dış rezervlerinin bir bölümü sayılır.
64
4. Niyet mektubu nedir. IMF'nin 'yeşil ışık yakması" neyi ifade eder
4. Niyet mektubu nedir? IMF'nin 'yeşil ışık yakması" neyi ifade eder? IMF ile anlaşmaya varan bir ülke uluslararası sermaye piyasalarından borçlanmada ne gibi kolaylıklar elde eder? Fon'dan kredi almak isteyen ülke, dış ödemeler dengesini sağlamaya yönelik bir istikrar programı hazırlayarak Fon'a sunmak ve onunla anlaşmaya varmak zorundadır. Ülkenin uygulayacağı ekonomik ve mali politikaları gösteren ve Fon'a sunulan bu programa "niyet mektubu" (letter of intention) adı verilir.
65
5. IMF'nin kredi mekanizması ne gibi özellikler taşır
5. IMF'nin kredi mekanizması ne gibi özellikler taşır? Kredilerin bir limiti var mıdır? IMF'nin özel kredi kaynakları nelerdir? En yoksul az gelişmiş ülkeler için hangi kolaylıklar yaratılmıştır? IMF’nin kredi mekanizması alışılan şekilde borç verme işlemlerinden farklıdır. Bir ülkenin Fon’dan borçlanması, o ülkenin kendi ulusal parasının, istediği bir diğer ülke parasıyla değiştirilmesi(ya da kendi ulusal parası karşılığında yabancı ülke parasının satın alınması) şeklinde olur. Borçlanmak isteyen ülkeler Fondan yabacı dövizler kadar, SDR de satın almak isteyebilirler. Fondan borçlanmak,genelde üye ülke ile IMF arasında bir anlaşmaya varmayı gerektirir. Bu anlaşmada üye ülke , belirlenen süreler içinde fona yatırdığı kendi ulusal parasını geri almayı taahhüt eder. Bu süreler, yukarıda belirtildiği gibi, çoğunlukla kısa sürelidir, ancak bazı hesaplarda orta vadeli olabilmektedir. Ülke, ulusal parasını geri alırken(krediyi öderken) Fon’un o anda kabul edeceği sağlam dövizler (genellikle SDR nin kapsamına giren dövizler) veya SDR öder. Böylece, kredi işlemleri dolayısıyla, Fonun emri altında üye ülke paralarından oluşan kaynaklar, sürekli olarak değişir. Kredi kullanan üye ülkeler, Fon’da biriken ulusal para stokları üzerinden, belirli oranlarda faiz öderler. Aksine rezerv tranşlarında tutulan kaynaklara ise Fon tarafından bir faiz ödenir. Bir ülkenin Fon’daki ulusal para stokundan, kullandığı kredi miktarı çıkartıldığında kalan kısım onun kotasından daha az ise bu, o üyenin Fon’da rezerv tranşına sahip olduğu anlamına gelir. IMF’nin kredi politikası genelde şartlılık ilkesine dayanır. Buna göre, Fon’dan kredi almak isteyen bir üye ülke dış ödemeler dengesini sağlamaya yönelik istikrar programı hazırlayarak Fon’a sunmak ve onunla anlaşmak zorundadır. Ülkenin uygulayacağı ekonomik ve mali politikaları gösteren ve Fon’a sunulan bu programa niyet mektubu denmektedir. Krediler konusunda Fon’un belirlediği bazı kriterler vardır. Bunlar arzı arttırmaya, talebi kısmaya ve böylece ekonomik ve mali istikrarı sağlamaya yönelik politikalardan oluşur. Arz yanında, ekonomik etkinliği ve rekabeti artırıcı önlemlere, talep yanında ise kamu giderlerini kısıcı, vergileri artırıcı ve faiz oranlarını yükseltici önlemlere ağırlık verilir. Spesifik olarak , IMF’nin üzerinde durduğu önlemler arasında serbest fiyat politikaları, vergi ve mali sektör reformu, dış ticaretin liberasyonu ve ulusal paranın değerinin düşürülmesi gibi uygulamalar yer almaktadır. Hazırlanan önlemler paketinin Fon tarafından onaylanması, hem bu kuruluş hem de öteki uluslararası kuruluşlardan ve özel ticari bankalardan yapılacak borçlanmalar için de önem taşır. Resmi veya gayri resmi uluslararası finans çevrelerinin ilgili ülkeye kredi açmaları, IMF’nin yeşil ışığına bağlıdır. Kredi alabilmek için IMF’nin öne sürdüğü koşulların üye ülkelerin ulusal egemenlik haklarına bir müdahale niteliği taşıması ciddi tartışmalara neden olmuştur. Belirtmek gerekir ki IMF’den yapılan borçlanmalar uluslararası rezervlerde bir artış sayılmaz. Çünkü kredi geri ödendiğinde rezervler eski düzeyine inmiş olacaktır.
66
Bazı özel kredi kolaylıkları:
Telafi Edici ve Olası Durumlar Hesabı (Compensatory and Contingent Financing Facility), Tampon Stok Finansman Hesabı'dır.
67
IMF'nin, en yoksul durumdaki az gelişmiş ülkeler için oluşturduğu bazı kredi kaynaklan vardır. Bunları aşağıdaki gibi belirtebiliriz: a. Yapısal Uyum Kolaylığı Yapısal Uyum Kolaylığı'ndan (Structural Adjustment Facility: SAF), sürekli dış Ödeme sorunlarıyla karşılaşan az gelişmiş ülkelere, orta vadeli makro ekonomik denkleşme politikalarını ve yapısal reformları desteklemek üzere, oldukça uygun koşullardan kredi sağlanır. Bunun için üye ülkenin IMF ve Dünya Bankası ile işbirliği yapması ve üç yıllık orta vadeli genel bir plan belirlemesi gerekir. Bu genel plan çerçevesi içinde ayrıntılı yıllık programlar hazırlanır ve adı geçen hesaptan yıllık programlara aşamalı biçimde mali destek sağlanır. Kredilerin yıllık faizi yüzde 0.5 ve geri ödeme süreleri 5 1/2 ile 10 yıl arasındadır. b. Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Hesabı Önceleri Artırılmış Yapısal Uyum Kolaylığı (Enhanced Structural Adjustment Facility: ESAF) adı verilen bu hesabın adı Yoksulluğu Azaltma ve Büyüme Hesabı (Poverty Reduction and Growth Facility) olarak değiştirilmiştir. Bu hesap da amaçlar, yararlanma koşulları ve program Özellikleri bakımından Yapısal Uyum Kolaylığına benzer. Ancak, özellikle en az gelişmiş ülkelerde yoksulluğun azaltılması ve sürdürülebilir bir kalkınma için gerekli koşulların hazırlanması başlıca hedefleri oluşturur.
68
6. Özel Çekme Hakları nedir, hangi amaçla oluşturulmuştur
6. Özel Çekme Hakları nedir, hangi amaçla oluşturulmuştur? Uluslararası likidite içinde ağırlıklı bir yere sahip olamaması nereden ileri gelir? IMF tarafından yaratılan Özel bir uluslararası rezerv aracıdır. Bu kanaldan üye ülkelere, IMF'deki normal çekme haklarından ayrı bir dış rezerv sağlanır. Bir A ülkesi SDR'lerini, ulusal parasını elde etmek için B'ye devrederse IMF, A'nın hesabından o miktar SDRyi indirerek B'nin hesabına kaydeder. Görüldüğü gibi, SDR ancak hesaptan hesaba aktarılan, fiziki varlığı olmayan bir para veya hesap birimidir.
69
7. Özel Çekme Hakları nasıl değerlendirilir, neden değeri göreceli olarak sabit kalmaktadır? Resmi ve özel ne gibi kullanım alanları vardır? Özel Çekme Haklan, hem bir uluslararası likidite aracı (rezerv parası), hem de bir hesap birimi durumundadır. SDR'nin oluşturulmasında, bunun aynı zamanda IMF faaliyet ve işlemlerinde kullanılacak bir hesap birimi olarak görev yapması düşünülmüştü. 1970'de program ilk kez uygulamaya konduğunda SDR, altın parkesine bağlanmıştı. Böylece de 1 SDR: 1 ABD doları idi. Sonraları doların devalüasyonları sonucunda SDR'nin dolar fiyatı da yükselmiştir.3 Dalgalı kur dönemine geçilince, 1974 Temmuzu'ndan itibaren SDR'nin değeri "para sepeti" yöntemine göre belirlenmeye başlanmıştır.
70
SDR'nin kullanım alanları:
SDR, ulusal paraların dalgalanmaya bırakıldığı bir dönemde, büyük ölçüde değerini koruyan bir para niteliğine sahip olduğu için, uluslararası mali işlemlerde önemli bir hesap birimi görevi yapar. Henüz fiziki varlığı olan bir para durumunda değildir. Ancak IMF dışında, bazı uluslararası veya bölgesel kuruluşlar da borçlarının ödenmesi ve alacaklarının tahsisi gibi işlemlerinde SDR'yi kullanırlar. Bunlar SDR Departmanında aynen ülkelerin tabi oldukları kurallara bağlı olarak işlem yapma yetkisine sahiptirler. Ancak bu kuruluşlara, yeni SDR tahsisi yapılmaz. Bugün SDR Departmanına izinli olarak kaydedilen kuruluşlar arasında Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, Afrika Kalkınma Bankası, Arap Parasal Fonu, Asya Kalkın-ma Bankası, Uluslararası Denkleştirme Bankası, islâm Kalkınma Bankası, isviçre Milli Bankası, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), vs. yer almaktadır. SDR ayrıca uluslararası borç, alacak, yatırım, bütçe vs. gibi varlıkların mali değerlerinin Ölçülmesinde kullanılan bir değer standardı rolü oynar. Kuşkusuz, gücünü Amerikan ekonomisinin dünyadaki ağırlığından alan dolar da geleneksel olarak bir uluslararası değer standardı (hesap birimi) görevi yapmaktadır. Ancak, özellikle günümüzde yoğunluk kazanan kısa süreli sermaye akımlarına bağlı olarak değerinin ani olarak ve sık sık değişmesi, doların (veya herhangi başka bir tek paranın) bu fonksiyonu yerine getirmesi için önemli bir engeldir. Ayrıca günümüzde sabit kur sistemini benimseyen bir grup ülke de ulusal paralarını SDR'ye bağlamıştır. Diğer yandan, bazı özel işletme veya kuruluşlar uluslararası piyasalardan borçlanmak üzere SDR cinsinden tahvil ihraç etmektedir. Bu gibi uygulamalara "özel SDR" de denmektedir. Bununla birlikte, SDR'nin özel finansman amaçlanyla kullanılışı halâ oldukça sınırlıdır.
71
8. IMF ile Dünya Bankasının fonksiyonlarını karşılaştırmalı olarak açıklayınız. İki kurum arasında son yıllarda nasıl bir işbirliği gelişmektedir? Uluslararası Para Fonu ile Dünya Bankası 1944 Bretton Woods toplantılarında yaratılmış ikiz kuruluşlardır. Bunlardan birisine üye olan ülke, aynı zamanda diğerine de üye olur. Ana sözleşmelerine göre her iki kuruluşun faaliyet alanları birbirinden farklıdır. Birincisi dış denkleşme ve uluslararası mali konularla ilgilenirken, ikincisi az gelişmiş ülkelerin kalkınma sorunları alanında uzmanlaşmıştır. Ancak bu konular her zaman birbirinden ayrılamaz. Örneğin kalkınma çabası içinde bulunan az gelişmiş ülkelerin çoğu, aynı zamanda yapısal dış Ödeme açıklarıyla karşı karşıyadırlar. Sorunların bu şekilde bir bütünlük göstermesi, iki kuruluş arasında sıkı bir işbirliğini gerektirir. Fakat faaliyet alanları farklı da olsa iki kuruluşun asıl amacı, üye ülkelerde istikrarlı bir gelişme ve kalkınma sağlamaktır. Bu da üyelere daha uygun koşullarda yardımda bulunmak için, uzmanlık bilgilerini birleştirmek, politika önerileri ve mali yardımlarını uyumlaştırmak biçiminde işbirliğine gitmelerini gerektirir. IMF ile Dünya Bankası arasındaki işbirliğinin özellikle yakın geçmişte geliştiği gözlenmektedir. Bu işbirliği daha çok iki kuruluşun borç verme faaliyetlerinde kendini gösterir. Daha Önce belirtildiği gibi, IMF'nin borç verme politikası kısa vadeli kredilerden, orta vadeli yapısal ve dış denge amaçlı kredilere doğru değişmektedir. Dünya Bankası da geleneksel proje kredilerinin yanında, ülkelerin sektörel uyum ve makro ekonomik politikalarının desteklenmesi amacına yönelik kredileri giderek artırmıştır. Amaçlarının aynı yönde değişmesi, Fon ile Banka arasındaki işbirliğini daha da zorunlu hale getirmiştir.
72
9. Uluslararası mali krizlerin türlerini ve nedenlerini açıklayınız
9. Uluslararası mali krizlerin türlerini ve nedenlerini açıklayınız. Mali krizler reel ekonomiyi nasıl etkilemektedir? Uluslararası ekonominin düzgün bir şekilde işleyebilmesi için, uluslararası likiditenin uygun bir hızla artırılması gerekir. Ülkelerin geçici açıklarını finanse edecek düzeyde bir rezerve sahip olmaları, tedavi edici önlemler alınıncaya kadar ülkeye zaman kazandırır. Ayrıca ilgili çevrelerde güven yaratarak ülkeden spekülatif sermaye kaçışını caydırıcı ve dıştan gelen etkilerle ülkenin mali krize sürüklenmesini önleyici sonuçlar doğurur. Uluslararası likiditenin dünya talebinden daha yüksek oranda artması, uluslararası ekonomide enflâsyonist baskıların doğmasına yol açabilir. Çünkü bu durumda, ülkeler sahip oldukları aşın rezervlere güvenerek harcamalarını aşın biçimde genişletici politikalara girişir veya dış dengeyi sağlayıcı politikaları uygulamasını geciktirebilirler. Tersine, uluslararası likiditenin dünya ekonomisinin gerektirdiğinden daha düşük oranlarda artması ise, uluslararası ekonomide bir depresyon nedeni olabilir. Böyle bir durumda ülkeler yeterli rezerve sahip bulunmadıklarından dış açıklarını gideme amacıyla harcama daraltıcı politikalar izler veya dış ticaret ve kambiyo araçları ile ithalâtı kısıtlayabilirler. Bu da uluslararası ekonomide bir durgunluğun başgöstermesine yol açabilir.
73
10. Uluslararası likidite nedir. Likidite araçları nelerdir
10. Uluslararası likidite nedir? Likidite araçları nelerdir? Dünya ekonomisinin likidite talebi objektif kıstaslara göre belirlenebilir mi? "Bayanların elbise dolabı kanunu " neyi ifade eder? Gerçek uygulamada ise sabit veya yönetimli dalgalanma sistemleri altındaki uluslararası likidite ihtiyacı birkaç büyük sanayileşmiş ülkedeki merkez bankası yöneticilerinin tercihlerine bağlıdır. Hangi rezerv türlerinden ne miktar tutulacağına, bu bankaların yöneticileri objektif göstergelerin yanında, biraz da kendi zevk ve tercihlerine göre karar verirler. Ünlü iktisatçı Fritz Machlup, geçmişteki Bretton Woods Sistemi döneminde merkez bankalarının rezerv talebini, "bayanlann elbise dolabı"na benzetmişti. Şöyle ki, içinde bulundurulanlar ne kadar farklı türlerden ve ne kadar fazla miktarda ise bundan o derece büyük zevk alınır!
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.