Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanDenk Birkan Değiştirilmiş 10 yıl önce
1
Sosyalleşme Hemen hemen bütün canlılar, kendileriyle aynı türden canlıların arasına doğarlar. Bunlar arasında kimileri doğduktan hemen sonra kendi başlarının çaresine bakabilirken, bazıları herhangi bir destek veya yardım almadan varlıklarını sürdüremezler. İşte insan da bir canlı olarak yaşamının başlangıcından sonraki en az 5-6 yıllık dönemde herhangi bir destek ve yardım almadan hayatını sürdüremez. Bitkisel ve hayvansal organizmalar, kendi doğal çevrelerine mükemmel bir biçimde uyum sağlamışlardır. Buna karşın; insan, doğal bir çevrede rekabet edebilmek için çok yetersiz bir görüntü sergilemektedir. Fiziksel olarak olgunlaşmamış, organik olarak özelliksiz, büyük ölçüde işlevsiz içgüdüleri olan ve yaşama elverişli bir hareket tarzı; insanın hayatta kalabilmesi için özel koşullara sahip olması gerekmektedir. Sosyal çevre, bu koşulların arasında, insanın hayatta kalmayı öğrenebilmesi ve bunu geliştirebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Yeni doğan bir insan için sosyal çevre ilk başlarda onun yaşamsal koşullarıyla ilgilenecek bir grup insandan oluşmaktadır. Etrafında kümeleşen insanlar, birlikte -ilk bakışta ondan tamamen bağımsız- dengeli bir yaşam görünümü ve denenmiş görgü kurallarıyla şekillenen karmaşık bir ilişki ağı oluşturmaktadır. Bu ağ örgüsü, daha geniş sosyal ağların içine girmektedir.
2
Sosyolojik bir kavram olarak toplumsallaşma; yaşamını devam ettirebilmek için yardıma ihtiyaç duyan insanın, içinde doğduğu topluma adapte olabilme sürecidir. Bu süreç içinde (toplumsallaşma süreci) insan; içine doğduğu toplumun kültürel değerlerini öğrenir, kendine has beceriler edinir, kendi bilincine ulaşmış bir birey haline gelir. Toplumsallaşma genellikle, bireyin belirli bir toplumda (geleneklerin devam ettirilmesi vb.) yer almasını ve o toplumun kültürünü benimsemesi, yani; sosyal yaşamında yer alan ve gelişmesini etkileyen, toplum aracılığıyla gerçekleşen öğrenme sürecinin (davranış biçimleri de dâhil) bütününü tanımlamaktadır. Bu nedenle; toplumsallaşma yaşamın tüm evrelerini kapsayan bir süreçtir. Öğrenme süreci aslında doğumla hemen başlayan bir süreçtir ve bütün yaşamımız süresince devam eder. Bazen sanatsal aktivitelerle keyifli bir hal alırken bazen de aldığın cezalarla acılı bir hal alabilmektedir.
3
Sosyalizasyon, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir. Birey bu süreçte biyolojik bir varlık olmaktan çıkar ve kendi toplumuyla bütünleşme sürecine girer. Bu süreç aracılığıyle birey bir kişilik kazanır.
4
Sosyal Kontrol aracı olarak sosyalleşme
5
Sosyal bilimsel bir kavram olan toplumsallaşma, bir taraftan bireyin diğer bireyler ya da sosyal ve fiziksel çevre ile iletişimiyle oluşan kişisel gelişimi, diğer taraftan da bireyin sosyalleşmesi sırasında oluşan bağlarını tanımlamaktadır. Bireyin kişiliği üzerindeki kasıtlı ve sistemli önlemlerin (eğitim) yanı sıra istenmeyen etkileri de kapsamaktadır. Bu nedenle toplumsallaşma süreci, bireyin ortak yaşamdaki eylemleri (kolektifleştirme) ve eylem yönelimlerini (sosyal kimlik) oluşturan, sosyal faaliyetlerini şekillendiren normları da etkiler. Ayrıca bireylerin toplumda geçerli normlar, değerler ve değer yargılarına göre şekillenen eğilimlerinden oluşur. Diğer bir deyişle toplumsallaşma bireyin, içine doğduğu toplumun ekinini yani maddi ve manevi öğeleriyle birlikte öğrenmesini, benimsemesidir.
6
Sosyalleşmeyi doğal ve planlı sosyalleşme olarak iki süreçte anlatabiliriz. Doğal sosyalleşme daha çok memeli hayvanlarda görülen yavruların hayatı öğrenme sürecidir. Planlı sosyalleşme ise insana özgüdür. Hayatı öğrenme süreci planlı hareketler içerisinde oluşmaktadır. Ama hayatımız hep başkalarının elinde de değil. Aklımız kendimiz ile ilgili süreçleri planlayabilme kabiliyeti vermektedir. Ailemizi, anne babamızı seçme şansımız yok. Hatta okul çağının sonuna kadar sosyalleşme sürecimiz hep başkaları yönetiyor. Ancak, toplumsallaşma hiç bitmeyen bir süreçtir ve temelinde bireyin kişisel gelişimi – örneğin bir bireyin sosyal ilişkileri- vardır. Kişilik, bir taraftan bireyi diğer bireylerden ayıran özlüğü anlatırken; diğer taraftan da bir toplum ya da topluluğa ait bireylerin paylaştıkları ortak özellikleri tanımlamaktadır (örneğin; değerler, kurallar ve sosyal kimlikler). Olgunlaşmamış bir birey, sosyal çevresinde onunla da onsuz da yaşayabileceği bir dünyaya uyum sağlamıştır. Bu dünya, insanların ilgili çevrelerinin doğal koşullarıyla çoktan belirlenmiş görüş, yönelim ve yaşam biçimleri yapılarıdır. Bireyler, o anki çevrelerini anlamlandırdıkları ve kendilerine uyumlu hale getirmek için kullandıkları araçlar icat ederler. Yeni doğan bir insan, hayatta kalabilmek için ihtiyacı olan bu araçlarla iyi geçinmeyi öğrenmek durumundadır. Toplumsallaşma süreci temelde bir koşullanma sürecidir. Bireyler içine doğdukları belli toplumun ekinine koşullanmaktadırlar. Bu koşullanma ödüller ve cezalar yoluyla olmaktadır. Çocuklar ilk günden itibaren olumlu ve olumsuz süreçlerle bu toplumsallaşmayı en yoğun yaşayan bireylerdir.
7
Birincil Toplumsallaşma
Birincil toplumsallaşma ile içinde ya da dışında yaşama hakkına sahip olduğu bu dünyaya bireyi hala devam eden uyumunun temelleri atılmaktadır. Bu şekilde, bireyin çevresine ayak uydurmak için ihtiyacı olan hayat ve dünya bilgisinin de temelleri atılmış olur. Birincil toplumsallaşma ile sağlanacak olan; yeni bireyin kendi sosyal çevresine ait bakış açılarında, yaşam şekillerindeki kademeli özümseme, başlarda çok az insanın yerine getirebildiği bazı koşullara bağlıdır. Birinci ve en önemli koşul; yeni doğan çocuğun dünyaya gelişinden itibaren çevresinde olan insanlarla güvenli bağları (temel güven duygusu) olmasıdır. Bu bağ, yeni doğan çocuğun duygusal gelişimini, neredeyse tamamen iç refah üzerine kurmuştur. Bu anlamda da, en kolay ulaşılan, ona duygusal anlamda hamilelikten beri en yakın insan olan annesi ile yeni doğan çocuk arasında gelişir. Kendisini içsel olarak, ayrıca çevresinde de en çok güvende hissetmesi, sıcaklık, beslenme, sevgi ve bakım gibi yaşamsal ihtiyaçları karşıladığı takdirde gerçekleşecektir. Bu bağlamda, diğer insanlarla bağının ne denli iyi olacağı, onların yeni doğan çocuğun refahına katkıları ile doğru orantılıdır.
8
İkincil Toplumsallaşma
Birincil Toplumsallaşma ile bireyin dünyasına uyumunun esasları ortaya konmuş, yaşamını doğru şekilde sürdürebilmesi için yerine getirmesi gereken görev üzerinde durulmuştur. Bu görev, birincil toplumsallaşmanın dışında bir dünya ile ilişkilendirilmelidir ve bu ilişkilendirme süreci “İkincil Toplumsallaşma” olarak tanımlanmaktadır. Karmaşık ve emekçi toplumlarda dünya bireylerin tek tek kendileriyle çatıştıkları, içinde birbiriyle iletişimde olan birçok grup barındıran, her biri birçok özel bilgi ve beceriyle karakterize edilmiş, iç içe geçmiş alt grupların yaygın olduğu bir yerdir. İkincil toplumsallaşma bu nedenle; bu tür işle ya da görev dağılımı ile belirlenen kurumsal alt dünyaların özümsenmesine de denmektedir. Toplumsal rollere özgü bilgi ve becerilerin edinilmesiyle gerçekleşmesinin yanı sıra; her role özgü kelime dağarcığının “kendisine ait olma durumunu” da desteklemektedir. İkincil toplumsallaşma ile özümsenmiş alt dünyalar, birincil toplumsallaşmada kaydedilen “Temel Dünya”nın aksine kısmi gerçekliklerdir.
9
Toplumsallaşma, toplum içinde farklı kuşakların birbirleriyle olan iletişimini ve etkileşimini sağlar. Bu farklı kuşaklar, toplumsallaşma süreci içerisinde birbirlerinin yaşantılarını etkiler biçimdedir. Örneğin bir çocuğun dünyaya gelmesi, onun sorumluluğunu taşıyan ailesinin bir grup olarak yaşantısında ve bu aile grubunun bireylerinin yaşantılarında farklılıklara yol açacaktır. Toplumsallaşma kişiliğin kazanılmasında da temel süreçtir. Birey toplumdan ve öğelerinden ayrı var olmaz. Bu öğeler içerisinde yaşadığı ilişkiler onun bilincini belirler. İnsan kendi bilincine ve kişiliğine diğerleri olan etkileşimleriyle farkına varır. Ancak nihai durumda nesnel çevre koşullarıyla etkileşim içerisinde olan kendisidir ve kendi bilinç seviyesine yine bireyin kendi karar verecektir.
10
Sonuç olarak toplumsallaşma; insanların yaşam süreçleri boyunca (doğumdan ölüme kadar) içinde bulundukları ve hem bireysel, hem de toplumsal bir canlı olarak geliştikleri süreçtir. Toplumsallaşma, genel anlamda bir adaptasyon ve tamamlanma sürecidir. Ama bu süreç hiç bitmediğinden tamamlanma da biten bir süreç değildir. Sosyalleşme süreci içerisinde kendi kültürümüzü tanırız ve bu sayede hayatımız şekillenir.
11
Toplumsallaşma Sosyolojik bir kavram olarak toplumsallaşma; yaşamını devam ettirebilmek için yardıma ihtiyaç duyan insanın, içinde doğduğu topluma adapte olabilme sürecidir. Bu süreç içinde (toplumsallaşma süreci) insan; içine doğduğu toplumun kültürel değerlerini öğrenir, kendine has beceriler edinir, kendi bilincine ulaşmış bir birey haline gelir.
12
Toplumsallaşma, toplum içinde farklı kuşakların birbirleriyle olan iletişimini ve etkileşimini sağlar. Bu farklı kuşaklar, toplumsallaşma süreci içerisinde birbirlerinin yaşantılarını etkiler biçimdedir. Yani, toplumsallaşma; insanların yaşam süreçleri boyunca (doğumdan ölüme kadar) içinde bulundukları ve hem bireysel, hem de toplumsal bir canlı olarak geliştikleri süreçtir. Toplumsallaşma, genel anlamda bir adaptasyon ve tamamlanma sürecidir.
13
Toplumsallaşma Araçları
Aile Medya Arkadaşlık Okul- eğitim sistemi Spor
14
Aile: Bireyin doğumdan itibaren ilk sosyalleşme ortamıdır
Aile: Bireyin doğumdan itibaren ilk sosyalleşme ortamıdır. Seçme şansı yoktur. Aslında çocuğun toplum içerisinde var olma aracıdır. Ailedeki davranışlar ve ebeveynlerin yaklaşımları çocuğun toplumla olan bütünleşmesine ve kişilik oluşumlarına katkı yapar. Medya: Çocuklarımız zamanının birçoğunu medya ve kitle iletişim araçlarının önünde geçiriyor ve yoğun bir şekilde onlardan öğrenme süreci içerisinde bulunuyor. Çoğu zamanda farkında olmadan öğreniyor. Arkadaşlık: Kişiliğinin farkında olmaya burada başlıyor. Aileden farklı paylaşımlar var. Arkadaşlar sayesinde kişilik oluşumu hızlanıyor, sosyal iletişim becerileri gelişiyor ve farklı değerler içersine giriyor. Erkek grupları daha sert ve hiyerarşik düzen içerisindeyken, kız gruplarında daha eşit şartlar vardır. Spor: kişiliği oluşuyor. Kendini tanıma ve kendine güven oldukça fazla bir şekilde yaşanıyor. Okul: Okul içerisinde beklentilere cevap verme ve mücadele gücü artıyor. Bu bağlamda farklı davranışlar içerisine giriyor. Müfredat programının içeriği çocukların gelecekteki rollerini etkiliyor.
15
Yaşamın Adımları Çocukluk Yetişkin Dönem Yaşlılık
16
Toplum Türleri Avlayıcı ve toplayıcı- mekanik dayanışma Pastoral- mekanik dayanışma Tarım Toplumu- mekanik dayanışma Endüstriyel- organik dayanışma
17
Dünya toplumları sınıflaması
Dünya Ülkeleri
18
Rollerin belirlenmesi
Rolleri belirleyen etmenler Liderlik Aile Çalışma Yaşamı; Beyaz/ mavi yaka Uzmanlaşma
19
Modern Toplumların farklılıkları
Toplumları tanımlarken nelere dikkat ederiz? Ekonomik Düzen (Üretim İlişkileri) Politik Düzen (Yönetim şekli, asker) Sosyal Yaşam (Özgürlük, Kadının rolü, ırkçılık) Kurumsal Yapı (Bürokrasi devletin rolü) Kültürel yapı
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.