Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

BAŞKA ÜLKELER AÇISINDAN

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "BAŞKA ÜLKELER AÇISINDAN"— Sunum transkripti:

1 BAŞKA ÜLKELER AÇISINDAN
KENTSEL TOPRAKLAR BAŞKA ÜLKELER AÇISINDAN

2 Milletler işgal ettikleri arazinin sahibi hakikisi olmakla beraber, beşeriyyetin vekilleri olarak da o arazide bulunurlar. O arazinin menabii servetinden hem kendileri istifade eder ve dolayısıyla bütün beşeriyyeti istifade ettirmekle mükelleftirler. Mustafa Kemal Atatürk / 1919

3 Volume I. Africa Volume II. Asia and the Far East Volume III. Western Europe Volume IV. Latin America Volume V. Middle East Volume VI. Northern America Volume VII. Global Review

4 Birleşmiş Milletler ve pek çok uluslararası örgüt, özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra kentsel-tarımsal ayrımı yapmadan, ülke sınırları ile bağlı kalmaksızın tüm dünya toprakları sorununu inceleyen toplantılar, konferanslar düzenlemişler, sonuçlarını yayınlamışlardır. Çevre sorunlarıyla, nüfusla, konutla ilgili olanlar da dolaysız biçimde toprak sorunu ile bağlantılıdır. Toprağın başta gelen özelliği üretilememesidir. Öte yandan dünya nüfusu patlama denecek ölçüde artmaktadır. Su ve hava varlığını belki bir ölçüde artan nüfusun gereksinmelerine göre kullanmak, değerlendirmek olanağı vardır. Toprak ise böyle görünmemektedir. Kentleşme de nüfus artışına eklenince, toprak-insan ilişkileri daha karmaşık duruma gelmektedir. Bir yandan tarımsal topraklar yok edilmekte, öte yandan kent yaşamı yozlaşmaktadır.

5 Ülkeler; İkinci Dünya Savaşından sonra kendi ülkelerinin çıkarlarıyla, dünyanın, insanlığın çıkarları arasında bir bağlantı olduğunu görmeye ve ortak önlemler aramaya başlamışlardır. Dünya gemisinin bir yerindeki yıkımın, patlamanın her ülkeyi etkileyeceği bilinci ve inancı durmadan yaygınlaşmaktadır. İnsan-toprak ilişkileri alanındaki evrimi, devrimi, kimi örneklerle ortaya koymak ve genel akımın yönünü belirtmeye çalışmak için birkaç örnekten yararlanılmıştır.

6 İleri Kapitalist Ülkeler
Toprak-insan ilişkileri bakımından incelemeye değer ve de başarılı çabalar İngiltere’de görülmektedir. Belki süper kapitalist devlet Amerika Birleşik Devleti’dir. Ancak bu ülke geniş toprakları ve kilometre kareye çok düşük nüfus yoğunluğu ile hiçbir kapitalist ülkeye benzemeyen bir toprak düzenine sahiptir.

7 İngiltere Örneği

8 Kapitalizmin, liberal ekonomi geleneğinin doğduğu, büyüdüğü, geliştiği bir ülkedir. Ayrıca bu ülkenin ada olması, nüfusunun çok olması da toprak sorununu gündemin başında tutmasına yol açmıştır. Kent plancılığını dolaylı yada dolaysız biçimde ilgilendiren pek çok rapor vardır. Uthwatt Raporu: yılı başlarında Şerefiye ve Tazminat konularını incelemek üzere Lord Justice Uthwatt’ın başkanlığında bir komisyon kuruldu. Krallık buyruğunda komisyonun görevi şöyle özetlenmiştir; Savaştan sonra girişilecek imara ve onunla ilgili çalışmalara elverişli koşullar hazırlamak için, şimdiden yada savaş bitmeden alınacak önlemleri tavsiye etmek ve bu amaçla İmar ve ıslah çalışmaları için gerekli bulunan toprakların değerini sabit tutmak Kamu sektörü için gerekli bulunan toprakların yasal yollardan elde edilmesini kolaylaştırmak amacıyla, yürürlükteki yetkilerin değiştirilmesi konularını incelemek Önerilerin ve yöntemlerin güçlü ve güçsüz yönlerini belirtmek, yeni durumlara uyabilmek için, yürürlükteki yasalarda yapılacak değişiklikleri önermek

9 Barlow Raporu: Krallık buyruğunda, komisyona verilen görev şöyle özetlenmiştir; ‘’Büyük Britanya’nın sanayide çalışan nüfusunun bugünkü coğrafi dağılışını etkileyen nedenleri ve bu dağılışın gelecekte uğrayabileceği değişikliğin yönünü araştırmak; sanayinin ve sanayide çalışan nüfusun büyük kentlerde ve ülkenin belli yerlerinde toplanmasının sosyal, ekonomik ve stratejik sakıncalarını incelemek, durumun düzeltilmesi için, ulusal çıkarlar bakımından alınması gerekli önlemler varsa onları belirtmek.’’ Scott Raporu: Bu komisyonun görevi de Krallık buyruğunda şöyle özetlenmiştir; ‘’Köylük yerlerdeki tarımsal çalışmalarla dolaysız biçimde ilgili olan yapı ve imar hareketlerini ve özellikle sanayinin kuruluş yerini, mevsim işçiliğini ve tarımsal işçilik gibi ekonomik alandaki çalışmaları göz önünde bulundurarak, tarımsal toplulukların refahı ve kır manzaralarının korunması sorunlarını incelemek.’’

10 Üç rapor, İkinci Dünya Savaşının başında yada ilk yıllarında tamamlanmış, yayınlanarak kamuoyunda tartışmaya sunulmuştur. Bu üç rapor ve ilgili başka raporlar, 1943 yılında İmar Bakanlığının kurulması, 1947 de İmar Kanununun çıkarılması, Yeni Kentler Hareketi’nin sağlam temellere oturtulması alanlarında büyük katkılarda bulunmuştur. Topraktan Yararlanma Araştırması Dr. Stamp ‘’İkinci Dünya Savaşında İngiltere toprağa önem vermekle, o güne dek savsaklanmış olan bu kaynaktan nelerin sağlanabileceğini hayretle gördü. Şimdi ulusal bir plan çerçevesi içinde dengeli ve akıllıca bir yaklaşımla, ancak kenarına dokunulmuş olan bu kaynaktan gelecekte daha başka şeylerin elde edilebileceği ortaya çıkmış bulunuyor.’’ demiştir. Uthwatt Raporunda toprağın kendisinin değil, imar hakkının millileştirilmesi öngörülmüştür.

11 İmar görecek bir taşınmaz malın iki değeri vardır.
İngilizler bu alanda, İkinci Dünya Savaşından bu yana çok önemli bir denemeye girişmiş bulunmaktadırlar. Bu amaçla kabul edilen ilke ve uygulamalar şöyle özetlenebilir; İmar görecek bir taşınmaz malın iki değeri vardır. Yapı ruhsatı alınmadan önceki kullanma biçimine göre olan değer İmar değeri yada ruhsat alındıktan sonraki değer Mal sahibinin yalnız birinci değerde hakkı vardır. Ruhsatı veren kamu kuruluşu artı bir değer yaratmıştır. Birinci ile ikinci arasındaki fark millileştirilmelidir. 1947 de çıkarılan İmar Kanunu ile İngilizler söz konusu artı değerin tümünü millileştirme yoluna gittiler. Böylece İngiltere, nüfus artışında, ekonomik gelişmeden, kamunun yaptığı görevlerden… doğan değer artışının tümünün yada bir kesiminin kamuya dönmesi ilkesini benimsemiş, çıkardığı yasalarla, yaptığı uygulamalarla, Batı demokrasilerine öncülük etmiştir.

12 Özetle İngiltere, sözünü ettiğimiz raporlara, türlü araştırmalara dayanarak, aşağıdaki politikaları benimsemiş ve uygulamaya koymuştur: Sanayide çalışan nüfusun dağılışı hakkında ulusal bir politika benimsemiştir. Endüstrisi yoğun ve nüfusu çok olan yerlerde çalışan nüfusun bir bölümü başka yerlere aktarılmaktadır. Endüstrinin, ülkenin tümünde dengeli biçimde gelişmesi ve çeşitlendirilmesi özendirilmektedir. Yoğun bölgelerin durumunu düzeltmek, yükünü hafifletmek için yeni kentler, peyk kentler, organize sanayi bölgeleri kurulmaktadır. Toprak, tarımsal topraklar, doğal kaynaklar, doğal güzellikler, endüstrinin kuruluş yerine etkisi, nüfus dağılışı, dengeli yerleşme açılarından değerlendirilmektedir.

13 Hollanda Örneği

14 Hollandalıların toprağa bakış açısı çok değişiktir
Hollandalıların toprağa bakış açısı çok değişiktir. Şu sözler Hollanda ve Hollandalılar için kullanılır: ‘’Dünyayı Allah yarattı, Hollandayı Hollandalılar yarattı.’’ Hollandalılar 1000 yıldan beri toprak kazanmak, bunları korumak için, denizle, nehirlerle, genellikle su ile savaşmaktadırlar. Bu ülkenin insanları sudan yararlanma ve korunma bakımından en ileri teknikleri geliştirmiş ve uygulamışlardır. Hollanda’nın İngilizcesi olan Netherlands sözcüğü ‘’alçak topraklar’’ anlamına gelir. İşte bu topraklar, kıyılarda yapılan 1800 km kadar bentle korunmaktadır. 1612 yılında 7000 hektarlık Polder Beemster’in kazanılması için (denizden kazanılan topraklara Beemster adı verilir) yel değirmeninden yararlanılmıştır. Böylece çoğunlukla yıkıcı etkileri görülen rüzgar, Hollanda’da insanoğlunun emrinde, yeni toprakların yaratılmasına büyük katkıda bulunmuştur. 19. yüzyılın ortalarında, buhar makinelerinden yararlanmaya başlayan Hollandalılar, 1852 de hektar olan Harlem Denizinin suyunu temizleyerek yeni topraklar kazanmışlardır. Hollandalıların bu alandaki en son ve büyük başarısı Zuider Zee topraklarının kazanılmasıdır.

15 Belediyelerin uyguladığı kira süresi 50 yıldır.
Hollanda’da belediyeler genellikle kent toprakları alanında uzun süreli kira yöntemini uygulamaktadırlar. Örneğin Amsterdam Belediyesi toprak satmaz yılından beri böyle bir uygulamanın içindedir. Sayıları ve tutarı az da olsa, toprak satan belediyeler vardır. Ancak satılan topraklar üzerindeki kamu kontrolü çok etkilidir. Belediyelerin uyguladığı kira süresi 50 yıldır.

16 İsveç Örneği

17 Stockholm’da uygulanan kentsel toprak politikası, bu konudaki, hemen hemen bütün yayınlarda başarılı bir örnek olarak gösterilir. Orta Avrupa ve İskandinav ülkelerinde belediyeler yüzyıllar boyunca, geniş ölçüde taşınmaz mala sahip olmak geleneğini sürdürmüşlerdir. 19. yüzyılda doruğuna ulaşan liberal ekonomi düzeni, bu alandaki gerilemeyi ve gevşemeyi de beraberinde getirmiştir. Bu tutumun sakıncaları ortaya çıkınca 20. yüzyılın başlarında belediyelerin yeniden toprak stoku yapma politikasına yöneldikleri görülmektedir. Stockholm Belediyesi bu yönelişin en başarılı örneğini vermiştir. 1904 yılının ilk baharında Stockholm Belediyesi 600 hektarlık bir toprağı satın almaya karar vermiştir. Bu rakam iki yılda 2000 hektara yükselmiştir. O günlerde kentin imar gören alanı 1355 hektar dolayındadır. Stockholm Belediyesi toprak varlığını durmadan artırmıştır yılında belediyenin elinde hektar toprak bulunmaktaydı. Bu rakam o günlerde kentin imar gören alanının 5 katıydı. Son yıllarda Stockholm Belediyesinin sınırları içindeki alan hektara yükselmiştir. Bunun yarısı kent yönetiminin elindedir. Ayrıca belediye sınırları dışındaki hektar toprak da belediyenindir.

18 İsveç Kanunlarına göre kamu topraklarının uzun süreli kirası için bir sınır yoktur. Daha uzun süre belirtilmemişse her 10 yılda bir kira yeni koşullara fiyat endekslerine göre ayarlanır. Stockholm Belediyesi 1904 yılından beri, belediye sınırları dışındaki toprakların bir kesimini zaman zaman sınırları içine almakla birlikte uydu şehirler, yeni şehirler kurmaya yetecek kadar geniş topraklara da sahip bulunmaktadır. Bu topraklar uzun süre ile kiraya verilmekte, girişimciler kredi ile desteklenmektedir. 1963’de bunlardan 18’inin planlanması yapılmış ve uygulamaya geçilmiştir. Bu akım 18 rakamı ile dondurulmuş değildir. 1945 yılında Stockholm’de 1000 kişiye 9 araba düşerken 1963 te bu rakam 190 a yükselmiştir. Böylece her küçük yerleşme biriminin kendi alışveriş kolaylığına ve kültür merkezlerine sahip olması önemini yitirmiştir. İsveç’te uygulanan uzun süreli kiranın önemi şöyle belirtilmektedir: Uzun süreli kira değerli bir sosyal sermaye yatırımıdır. Bu yoldan belediyeler topraktan yararlanmayı daha iyi kontrol edebilmektedirler.

19 İsrail Örneği

20 İsrail yeni bir devlettir
İsrail yeni bir devlettir. Birinci Endüstri Devrimini yaşamadan, İkinci Endüstri Devrimine, uzay çağına atlamayı başarmış olan tek ülkedir. Bunun nedeni tüm dünya Yahudilerinin, İsrail Devletini desteklemek ve güçlendirmek için gereken her türlü özveriyi göze almış olmalarıdır. Uzun yıllar baskı altında yaşayan, oradan oraya sürülen, savrulan Yahudiler Filistin’de toprak edinerek devlet kurmayı adım adım gerçekleştirdiler ve bu hareketi zamanla ulusal-dinsel karışımı tutku biçimine dönüştürdüler yılında Moses adlı bir yahudi Yafa yakınındaki 100 dönümlük bir portakal bahçesini satın almıştır de Yahudilerin Filistin’de satın aldıkları topraklar dönüme ulaşmıştır. Birinci Dünya Savaşına değin bu rakam dönüme yükseldi. İlk yıllarda toprakları özel kişiler almaktaydı, 1901’de kurulan Yahudi Milli Fonu adına toplanan paralarla tüm Dünya Yahudileri adına toprak alma işlemi başlatılmıştır. Yahudiler kurmayı amaçladıkları devleti bu topraklar üzerinde gerçekleştirmeyi amaçlamışlardır.

21 1905 de Yahudi Milli Fonu adına 2000 dönümlük iki çiftlik satın alınmıştır yıllarının dönümüne karşılık de dönüm satın alınmıştır de, İsrail Devleti topraklarının %92 si kamunun kontrolüne geçmiştir. Bunun dönümü Yahudi Milli Fonu adına satın alınmıştır. Geri kalan %8 Müslüman ve Hristiyan vakıflarla, Arap ve Yahudi özel kişilerin elinde bulunmaktaydı.

22 Japonya Örneği

23 Japonya’nın yeri Birinci Endüstri Devrimini tamamlamış olan kapitalist ülkeler arasındadır.
Japonya adalardan oluşması, nüfusunun çokluğu bakımından İngiltere’ye benzemektedir. Ancak bu ülkede kentsel topraktan yararlanmada kamu yararının yeterince korunma yoluna gidildiğini görmemekteyiz. Bu ülkede günümüze dek kentsel topraklar serbest piyasada oluşan rekabet fiyatlarına göre alınıp satılmaktadır ve kamu kuruluşları uzun süreli kira yöntemini uygulayacak toprak birikiminden yoksundur.

24 Başka ülkelere göre, Japonya’da toprağa sahip olma isteğinin daha güçlü olduğu söylenmektedir. Bu istek, başlangıçtaki güvence yokluğunu, çok eksikleri olan sosyal güvenliğin boşluklarını doldurmak çabasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle eksiksiz bir sosyal güvenlik düzeni kurulmalıdır, günümüzdeki ekonomik düzenin çarpıklıkları giderilmelidir, özel şirketlere akan kaynakların sosyal amaçlı hizmetlere yönelmesi sağlanmalıdır. Görüldüğü üzere, ekonomik yapıya sıkı sıkıya bağlı olan, toprak sorununun çözümü, büyük ölçüde ulusal bir politikanın benimsenmesi ile gerçekleşecektir. O halde toprak sorununun çözümü için, kent plancılığı, topraktan yararlanma, vergi ekonomisi ve maliye politikasını içine alan, geniş kapsamlı bir politika gerekmektedir.

25 Viyana Ormanları Örneği

26 19. yüzyıl boyunca, kimi ülkelerde, 20
19. yüzyıl boyunca, kimi ülkelerde, 20. yüzyılın ortalarına dek, kamu kuruluşlarıyla belediyeler ihtiyaç duydukları toprakları serbest rekabet piyasası fiyatlarına göre almanın, kamulaştırmanın yanında, ellerindeki toprakların özel mülkiyete geçmesinde sakınca görmemişlerdir. Bu dönemde kentlerin gelişmesi hakkında son sözü emlakçılar, arsa spekülatörleri söylemiştir. Kamu mallarının yağmasına, spekülatörün girişimlerine, Viyana Ormanları olayı çarpıcı bir örnek olarak gösterilebilir. 19. yüzyılın ortalarında Avusturya’da, Devlet Maliyesin güçlendirmek amacıyla, kamu mallarını satmak için bir ofis kurulurmuştur, en gözüpek sahtecilerin dolandırıcıların yönettiği bu büro, hektar tutarındaki Viyana Ormanlarını da satmaya karar verir. Orman içinde ve yakınında oturan köylülerin, Viyanalıların büyük tepki göstereceğini bilen büro yöneticileri, planlarını, kendi açılarından özenle hazırlamışlardır. Maliye Bakanlığı, Orman İdaresi, kereste tüccarları… bu amaç için ayarlanmıştır. Önce ağaç kesiminin artırılması ve hızlandırılması yoluna gidilir. Bu, Viyana Ormanlarının tam anlamıyla yıkımı sonucunu doğuracaktır. Ortamın hazır olduğu kanısına ulaşan ilgililer 1870 Nisanında, Viyana Ormanlarının 1/10’u kadar büyük kesiminin satışını kararlaştırmışlardır.

27 Joseph Shöffel adında birisi, tek başına, ortaya çıkmasa idi, belki Viyana Ormanlarının bugün adı bile kalmayacaktı. Bu zat kampanyasını ‘Viyana Ormanlarının Satışı’ makalesi ile başlatmıştır. Berlin’de bir J. Shöffel çıkmadığı için Grünwald kurtarılamamıştır. Toprak Anlaşması: Avrupa ülkelerinde toprağa bakış açısının, özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra hızla değiştiği görülmektedir. ‘’Toprak insanlığın bekası için gerekli bir doğal kaynaktır. Avrupa’da bile toprak hiçbir zaman değerini yitirmeye karşı güvence altında değildir. Böyle bir tahrip onarılamaz. Bu nedenlerle Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesi 19 Mayıs 1972 de 720 sayılı Avrupa Toprak Anlaşmasını kabul etmiştir. 12 ilke ve öneriden oluşan anlaşmada, toprağın değerini yitirebilme durumuna ve bunun sonucunun endüstri toplumumuzun geleceği bakımından taşıdığı tehlikeye dikkat dikkat çekilmiştir.’’

28 Anlaşmanın 12 ilkesi: Toprak insanoğlunun en değerli varlıklarından biridir. O, bitkilerin ve hayvanların ve insanın dünya üzerinde yaşamasını sağlar. Toprak kolaylıkla tahrip edilebilen sınırlı bir kaynaktır. Endüstri toplumu toprağı tarım için olduğu gibi, endüstri ve başka amaçlar için de kullanır. Toprağın taşıdığı değerler, günümüzün ve geleceğin toplumları bakımından, bir bölge planlamasını gerektirmektedir. Tarımcılar ve ormancılar, toprağın niteliklerini koruyan bir yöntem uygulamalıdırlar. Toprak erozyona karşı korunmalıdır. Toprak kirlenmeye karşı korunmalıdır. Kentsel gelişme, yakın çevreye en az zarar verecek biçimde planlanmalıdır.

29 Mühendislik projelerinin uygulanmasında, planlama sırasında, yakın çevrenin nasıl etkileneceği bilinmeli ve koruyucu önlemler alınması için gerekli masraflar hesaba katılmalıdır. Toprak kaynaklarının envanterinin yapılmasına kesin ihtiyaç vardır. Toprağın akıllıca kullanılması ve korunması için gerekli araştırmalar yapmak ve disiplinler arasında işbirliği sağlamak gereklidir. Her basamakta toprak korunması eğitimi yapılmalı ve halkın bu konuya olan ilgisi durmadan artırılmalıdır. Hükümetler ve iktidarda bulunanlar toprak kaynaklarını belli amaçlara göre planlamalı ve yönetmelidir.

30 Sosyalist Ülkeler Bu ülkelerin en temel özelliği toprağın tümünün yada büyük bir kesiminin millileştirilmiş olması ve de merkezi planlamanın uygulanmasıdır. Bu durum genel idarenin, yerel yönetimlerin kent plancılığı, kent toprakları ile ilgili çalışmalarını büyük ölçüde ve olumlu yönde etkilemektedir. Endüstrileşmeye öncelik tanınması ve ulusal güçlerin bu amacın gerçekleşmesine yöneltilmesi de kentlerin büyümesini ve kentleşme sonucunu doğurmaktadır. Çin dışındaki bütün sosyalist ülkeler hızla tarım ülkesi olmaktan kurtularak, endüstri ülkesi olmaya yönelmiş bulunmaktadırlar. Böyle bir sonuç doğal olarak nüfus yapısını değiştirmekte, kentsel nüfusun önemini artırmakta ve de tarımsal nüfusun rolünü azaltmaktadır. Bu arada Polonya, Bulgaristan ve başka sosyalist ülkelerde endüstri ve kültür merkezleri olan yeni kentler geliştirmeyi başardılar.

31 Toprakların kamuya mal edilmiş olması, özel toprakların kamulaştırılmasında uygulanan başarılı yöntemler öteden beri varolan kentlerin yakınlarında, yeni komşuluk birimleri (Neighbourhoods) ağı yaratmayı kolaylaştırmıştır. Bu ülkelerde sosyal kuruluşları, kamu görevleri, ticaret ve kültür servisleri olan komşuluk birimlerine çok önem verilmektedir. Merkezi planlama uygulayan sosyalist ülkelerin çok önemli başarılarından biri de yeşil ve açık alanlara çok geniş yer ayırabilmeleridir. Bu ülkelerin yeni komşuluk birimlerinde yeşil ve açık alanlar, tüm alanın %60 ını kaplamaktadır. Piyasa ekonomisi geçerli olan endüstrileşmiş ülkelerin pek çoğunda ise bu oran %17 dir.

32 Sovyet Rusya Örneği

33 Yüz ölçümü 22.4 milyon km kare, nüfusu 250 milyon olan Sovyet Rusya için toprak darlığından söz edilemez. Ayrıca bu ülkede toprakların tümü, kentsel, tarımsal ayırımı yapmadan millileştirilmiştir. Lenin, devrime giden yolun ‘’barış, ekmek ve toprak’’ üçlüsünden geçtiğini söylemiştir. Daha Ekim 1917 de zenginlerin konutlarından işçilerin yararlanması gerçekleştirildi. 9 Kasım 1917 de çıkarılan Toprak Kararnamesi ile ve onu izleyen kararnamelerle tüm toprakların millileştirilmesi ve pek çok kent konutlarının topluma mal edilmesi sağlandı. Sovyet konut politikasının kilometre taşı olan 20 Ağustos 1918 tarihli kararname ile kentsel emlak üzerindeki özel mülkiyete son verilmiştir. Sovyet Plancıları kuracakları yeni kentlerde şu noktalara dikkat etmişlerdir; Yeni malzeme kaynaklarına yakınlık Tüketim endüstrisine yakınlık Ulaştırma ve taşıma koşulları Yeterli su kaynaklarının bulunması Enerji kaynaklarına yakınlık İş gücü sağlanması Yerinde bulunan yapı malzemesi

34 Sovyet Rusya’da yeni kentlerin büyük çoğunluğu endüstri bölgelerine yönelmiştir. Endüstrinin dağınık olması yerine, belli yerlerde kümelendirilmesi, sanayi bölgelerinin geliştirilmesi planlamada göz önünde bulundurulur. Sovyet Rusya’da konut, sosyal politikanın en önemli öğelerinden biri durumundadır. Yaklaşık olarak tüm konutların 2/3 ünü Devlet örgütleri yapmış ve devlet finanse etmiştir.

35 Polonya Örneği

36 İkinci Dünya Savaşından sonra tüm kentsel topraklar millileştirilmemiş olmakla birlikte, Polonya’nın toprak düzeninde büyük değişiklikler olmuştur. Savaştan önceki sınırlar içinde, devlet topraklarının oranı %16 dır. Savaştan sonra ve toprak reformu, endüstrinin devletleştirilmesi, savaş sırasında ülkeden ayrılanların mülklerine devletin el koyması gibi nedenlerle, devletin toprak varlığı çok artmıştır. Devlet bazı kentlerde toprakların devlete geçmesi için de özel kanunlar çıkarmıştır. Polonya’da ormanların tümü devletindir. Ülke topraklarının 1/3 ü ormanlarla kaplıdır. İkinci Dünya Savaşında çok büyük yıkıma uğrayan Varşova topraklarının tümü kamuya mal edilmiştir. Polonya’da özel mülkiyette kalan toprakların az olmadığı söylenebilirse de, burada özel mülkiyet kavramının Batı Demokrasi ülkelerinden çok farklı olduğu da bir gerçektir. Genelde toprağın bedeli, geleceğin kamu yararına uygun olarak belirtilir. Bu ülkede taşınmaz mal piyasasından söz edilemez. Hızla kentleşme Polonya’da yeni komşuluk birimlerinin yaratılmasını zorunlu kılmış, ulusal ekonominin yapı sektörüne ağır yükler yüklemiştir.

37 Macaristan Örneği

38 İkinci Dünya Savaşının sonuna dek Macaristan’da özel mülkiyet düzeni egemendir. İkinci Dünya Savaşından sonra bu ülkedeki toprak düzeni adım adım ve köklü biçimde değişmiştir. Ormanlar, tarım topraklarının büyük çoğunluğu, bahçecilik yapılan işletmeler devlete geçmiştir. Madenlerin, fabrikaların, enerji santrallerinin, büyük ticaretin, depoların tümünün millileştirilmesi sonunda, bunların sahip oldukları taşınmazlar devlete geçmiştir. 1952 de 6 dan fazla odası olan evler ve eski kapitalistlerin evleri de devletin olmuştur. Yalnız küçük konutlar özel mülkiyette bırakılmıştır. Macaristan’da toprak fiyatlarının arz ve taleple bir ilgisi yoktur. Kamulaştırmalar için de bir tavan konmuştur. Bu ülkede arsa alışverişi devlet örgütleri eliyle yapıldığı için, arsa spekülasyonunun gelişmesi de söz konusu değildir.

39 Yugoslavya Örneği

40 İkinci Dünya Savaşını izleyen günlerde, Yugoslavya’da, yapı için toprak, fiyat yada darlık bakımından bir sorun yoktu. Özel mülk sahiplerinin savaşta yıkılan yerlerde, yüksek nüfus yoğunluğu yaratacak yapılar yapmaya başlaması, ülkenin sanayileşmesi için gerekli olan topraklara yüksek fiyatlar istenmesi üzerine, tarihli Kamulaştırma Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Önce kamu için gerekli olan değerli yapılar ve topraklar kamulaştırılmıştır. Büyük kentlerde, kamu yararı bakımından önemli olan konut alanları da kamulaştırılmıştır. 1958 de arsaların ve kiraya verilen konutların millileştirilmesini öngören kanun kabul edilmiştir. Yugoslavya’da serbest piyasa koşullarına göre ortaya çıkan bir talep söz konusu değildir. Bu ülkede kamu yararı anlayışına dayanan sosyalist bir toplumun yarattığı koşullar egemendir; kentsel topraklar alınıp satılmayan kamu mallarıdır. Bunların piyasa değerinden söz edilemez. Özetle sosyalist ülkelerde, kentsel toprak açısından kamu yararını gölgeleyecek bir durum olmadığı söylenebilir.

41 İlerlemekte Olan Ülkeler
Pazar ekonomisi egemen olan, Batı ülkelerinin özelliği, ilerlemekte olan ülkelerin çoğunda, yozlaşmış olarak görülür. Örneğin bu ülkelerde konut ve kent plancılığı ile ilgili programlar, planlar, toprak fiyatlarının roket hızı ile yükselmesi yüzünden uygulanmamaktadır. Hızlı ekonomik değişme ve hızlı nüfus artışı nedeni ile bu ülkelerde toprak fiyatları gelirlerden daha hızla yükselmektedir. Enflasyon ise toprak fiyatlarının artmasını kamçılayan ayrı bir nedendir. Zarar etme tehlikesi olmayan yada çok az olan, yatırılan sermayeye yüksek kazanç sağlayan toprak, piyasaya arzının elastiki olmaması nedeni ile spekülatif yatırımlara çok elverişli ve açık bulunmaktadır. Bu nedenle toprak, hisse senedi gibi birikimlerin güvenle yatırılabileceği alanların çok sınırlı olması nedeni ile de enflasyona ve geleceğin türlü tehlikelerine karşı güvence olmaktadır. Spekülatif amaçlarla piyasaya toprak arzının çok az yapılması da kent topraklarının fiyatını artıran ayrı bir ögedir. Uzaklardaki topraklar üzerinde konut yapılması, izinsiz yapıların (gecekonduların) artması ve sosyo-ekonomik yapıları çok değişik olan, çoğu kez yeterli alt yapıdan yoksun yerleşme birimleri ortaya çıkar.

42 Kent topraklarının akıllıca kullanılması ise, onun özel ve bireysel çıkarlara göre değil, kentleşmenin, artan nüfusun gereksinimlerine göre ve bir doğal kaynak olduğu unutulmadan değerlendirilmesi anlamına gelir. Özellikle ilerlemekte olan ülkelerin kentsel topraklara uyguladığı politikalar hükümetlerin toprak edinmedeki tutumlarını, davranışlarını incelemekle öğrenilir. Kadastronun, topraklar hakkında yeterli bilginin bulunmaması ise, bu ülkelerde kentsel topraklardan akıllıca yararlanmayı engelleyen nedenler arasındadır.

43 İki Reform Denemesi Küba ve Bolivya Örnekleri

44 Bolivya’nın 1954 tarihli Kent Toprakları Reform Kanunu çeşitli nedenlerle başarısızlığa uğramıştır. Kanun m kare den fazla olan kentsel toprakların kamulaştırılmasını öngörmüştür. Kamulaştırılan topraklar parsellenerek arsası olmayan işçilere, işçi örgütlerine, kooperatiflere konut yapmak üzere verilecektir. Kamulaştırılmalarda, vergi değerinin beş katının ödenmesi öngörülmüştür. Bu kamulaştırma bedeli gerçek değerin çok altındadır. Kanun La Paz ve Cochabamba için özel olarak çıkarılmıştır. Çeşitli nedenlerle bu kanun uygulanamamıştır. Bir kere yerel yönetim ve bürokrasinin kötü çalışması nedeni ile tapular yeni sahiplerine verilememiştir. Ve eski sahiplerinin engellenmesi baskın çıkmıştır. İkinci olarak, bu güçlükleri yenerek inşaata başlayabilenler, yeterli mali yardımla desteklenmemiştir. Belediye alt yapı işini tamamlayamamıştır. Girişim, La Paz’da birçok yarım kalmış, alt yapıdan yoksun yapıların ortaya çıkması ile sonuçlanmıştır.

45 Küba’da ise, La Paz’dakinin tam aksine, işler kapsamlı biçimde hazırlanmıştır ve uygulanmıştır. İhtilal kuvvetleri Havana’ya geldikten hemen sonra, ihtilal hükümeti tarafından bir seri kanun çıkarılmıştır. Yeni hükümet, haksızlığı, gücü yettiğince önlemeye de çalışarak, yeni örgütler kurmak yollarını açan kentsel topraklar Reform Kanununun uygulamasına geçmiştir. Sonunda şu amaçlara ulaşılmıştır: 26 Ocak 1959’da, askeri zaferden 18 sonra çıkarılan bir Kanunla, 45 gün süre için kiracıların çıkarılması yasaklanmıştır. 17 Şubatta çıkarılan bir kanunla Ulusal Konu ve Tasarruf Enstitüsü kurulmuştur. Bu kuruluşa borç senedi ve piyango düzenleme hakkı verilmiştir. Ayrıca halk sınıfı için gerekli konutları yapmak üzere bir örgüt kurulmuştur. Bu örgütlerin yaptığı konutlara 20 yıl kira ödeyenlere konutların tapusu verilecektir. Küba’da 1940 dan beri yürürlükte olan bir kira kontrolü kanunu vardır. Ancak ikinci, üçüncü elden kiralamalarla, hava parası uygulamalarıyla yozlaştırılmıştır. Nisan 1959 da kentlerdeki ve kentlere yakın olan boş arsaların zorla satılmasını öngören bir kanun çıkarılmıştır. Amaç spekülasyonu sınırlamak ve parselcilerin yıkıcı davranışlarını önlemektir.

46 İhtilalin birinci yılı sona ermeden 691 sayılı kanun çıkarılmıştır
İhtilalin birinci yılı sona ermeden 691 sayılı kanun çıkarılmıştır. Kent sorunları açısından bu kanun Küba’nın en önemli kanunlarından sayılmaktadır. Bu kanun satışa zorlama ve arsaların fiyatını kontrol için gerekli önlemleri getirmektedir. Bu kanun gereğince ve ulusal planlama örgütü aracılığıyla 6 ay içinde yapıya başlayacağını, 18 ayda bitireceğini kanıtlayan her Kübalı vatandaş, boş bir arsanın, kanunlarla belirtilen değer üzerinden, kendisine verilmesini isteyebilecektir. Bu istek yalnız konutlar için değil, endüstri ve ofis binaları yaptırmak için de geçerli olacaktır. Kanunun iki amacı vardır. Kentsel topraklardan verimli biçimde yararlanmak Spekülasyonu önlemek İkinci sağlanmadan birinci amaç kuşkusuz gerçekleşmeyecektir. Bundan önceki kanunlar, hem öncekileri tamamlamıştır, hem de 1960 Ekiminde çıkarılan Kentsel Reform Kanununa giden yolu açmıştır. Öte yandan m kare için tavan fiyat saptanmıştır. Gerektiğinde devletin de arsa piyasasına, fiyatı ve kullanma biçimini düzenleyen bir güç olarak girmesiyle spekülatif çabalara son verilmiştir.

47 Özet olarak Latin Amerika’da, Küba dışındaki bütün devletlerde kentsel ve tarımsal topraklar için girişilen tüm çabaların başarısız kaldığı söylenebilir. Genelde toprak spekülasyonu bir engele uğramadan yapılmakta ve toprak bir gelir kaynağı sayılmaktadır. Küba’da kentsel topraklar Reform Kanunu şu dört şeyi sağlama yolundadır: Kentsel toplumda eşitlik Kentleşmeye yön veren zararlı güçlerin etkisiz bırakılması Spekülasyonun önlenmesi Eski yıllardan kalan sosyal farklılıkların en aza indirgenmesi

48 Dört Arap Cumhuriyeti Irak, Ürdün, Lübnan ve Suriye Cumhuriyetlerini kapsamaktadır. Osmanlı döneminden kalma Arazi Kanunu yürürlüktedir. 1858 tarihli Arazi Kanunu bütün toprakları mülk, miri, vakıf, metruk ve mevat olmak üzere beşe ayırmaktadır. Mülk Arazi: Bu tür arazi, özel kişilerin mülkiyetinde bulunan ve üzerinde malike en geniş tasarruf imkanı tanıyan arazi parçasıdır. Miri Arazi: Bunlar kuru (çıplak) mülkiyeti devlete, tasarruf (faydalanma hakkı) özel veya belirli kişilere ait olan arazidir. Vakıf Arazi: Vakfın sözlük anlamı ‘’durdurmak’’ dır. Tevkif (tutuklama) da bu kökten geliyor. Tutuklu sözcüğünün Osmanlıcası olan mevkuf bugün de kullanılmaktadır. Tutuklama Allah adına yapılmaktadır. Böylece vakıf malın mülkiyeti Allaha, onun üzerinde tasarruf hakkı da vakıfa (tüzel kişiliğine) ait olacaktır. Vakıf dini kurallara göre vakfedenin iradesine göre yönetilecektir. Öte yandan ancak mülk niteliğinde olan malların vakfı söz konusu olabilecektir.

49 Terkedilen Arazi: Bunlar herkesin yada belli bir köy, kasaba halkının yararlanması için bırakılmış olan, terkedilmiş arazidir. Meydanlar, yollar, namazgahlar, dinlenme yerleri, Pazar ve iskele yerleri, nehirler, göller bu kümeye girer. Ölü Arazi (Mevad): Mevad sözcüğü ölüler, cansızlar anlamına gelir. Ekilip biçilmeyen, kendisinde bir hayat alameti bulunmayan yer demektir. ‘’Hiçbir kimsenin tasarrufunda bulunmayan, ayrıca ahalinin faydalanmasına terk ve tahsis edilmemiş olan, memur mahallerden, yüksek sesli bir insan, yüksek sesle bağırdığı zaman duyulamayacak kadar uzakta olan hali mahallerdir.’’ Sözü edilen dört Arap ülkesinde, Osmanlı döneminden kalma Arazi Kanununun yürürlükte olduğu bilinmektedir. Sosyo-ekonomik nedenlerle türlü değişikliklerin olması doğaldır.

50 Çıkarsamalar: Genel olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkelerin topraklarında ciddi değişiklikler olmuştur. Bunun sonucunda Dünya siyasi haritası değişmiştir. Ülkeler topraklarını millileştirme çabalarına rağmen, aslında bu topraklar dünyanın bir parçasıdır. Bu sebeple hiçbir ülkenin toprağı tam anlamıyla kendinin olamaz ve hiçbir ülkenin toprağı kalıcı değildir.

51 Hazırlayanlar: Berkay Boyacıoğlu 2013516018 Furkan Doğan 2013516024

52 Kaynakça: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No:452 Ankara / 1980 Kentsel Topraklar Ülkemizde ve Başka Ülkelerde (Prof. Dr. Fehmi Yavuz)


"BAŞKA ÜLKELER AÇISINDAN" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları