Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

MERKEZİ - YEREL YÖNETİM Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "MERKEZİ - YEREL YÖNETİM Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi"— Sunum transkripti:

1 MERKEZİ - YEREL YÖNETİM Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi
İLİŞKİLERİ Fahrettin ÇAĞDAŞ Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri

2 Yerel Yönetim Reformunun Nedenleri
Dış Nedenler Küreselleşme AB İç Nedenler Ekonomik Yapılanma Hızlı Kentleşme Bölgesel Eşitsizlikler Demokrasi Talebi Sivil Toplumun Gelişmesi

3 Tarihsel Süreçte Yerel Yönetimler
Eski Yunan (cite) ve Roma (municipe) dönemlerinde organize bir şekilde yapılmaya başlanılan kurumsal yerelleşme girişimleri bu günkü uygulamalara ışık tutmuştur. Yerel yönetim geleneğinin tarihi, geçmişi ortaçağa kadar inen “komün” geleneğinin tarihidir. Komün, yerel bir topluluğa kamu hizmetleri sağlayan yönetsel, siyasal ve toplum bilimsel birimlerdir. Ortaçağ komünlerini yaratan, belirli toplu gereksinimleri karşılamak ve yerel kimlikli sorunları çözüme kavuşturmak gereğiydi. Bu açıdan değerlendirilince, komünlerin görevi, kentsel mekân üzerindeki yaşantının örgütlenmesi ve kentsel topluluğun yönetilmesidir. Bu örgütlü topluluğun yönetilmesini sağlayan yönetsel birim ise “belediye” (municipality) olarak isimlendirilmiştir.

4 Osmanlı ‘dan Cumhuriyete, Cumhuriyet ‘ten Günümüze
Yerel Yönetimler

5 Osmanlı Dönemi Yerel Yönetimlere Genel Bir Bakış
Osmanlı İmparatorluğu taşrayı eyalet ve sancak sistemine dayanan bir yönetim sistemi ile yönetmiştir. Her bir eyalet büyük bir vilayet olup, Köyler kazaları, kazalar sancakları, sancaklar da eyaletleri oluşturuyordu. Osmanlıda yerleşim alanlarında toplumun ortak ihtiyaçları genellikle vakıfların sağladıkları hizmetler ile karşılanıyordu. Tanzimat'la birlikte belediye hizmetleri kadılardan alınarak muhtesiplere verildi. Ancak kısa bir süre sonra vakıfların güç ve önemlerini yitirmesi ile ihtisap müessesesi yerini modern belediye organlarına bıraktı. Sanayi devrimi sonrası Osmanlı İmparatorluğu Avrupa’daki belediyecilik anlayışı yerleşmeye başlamıştır. İstanbul’da 1855 yılında, Fransız şehircilik anlayışından esinlenerek kurulan ilk Şehremaneti uygulamasında, Şehremini bakanlar kurulunca önerilip Padişah tarafından atanırdı. Belediye meclisleri her sınıftan vatandaşlar arasından seçilirdi. Kurulan belediye idaresinin başında merkezi hükümet tarafından tayin edilen bir yüksek memur bulunuyordu.

6 Osmanlı Dönemi Yerel Yönetimlere Genel Bir Bakış
1871 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi Tanzimat’tan başlayan süreçte yeni bir atılım olmuştur. Bu düzenlemelerle il genel meclislerinin ilk şekli olan Vilayet Umumi Meclisleri kurulmuş ve bu yapı günümüze kadar sürdürülmüştür. Osmanlı zamanında Kadılar hem mahalli hem yargısal hem de idari görev yapmaktaydı. Tanzimat Döneminde kurulan Belediye Daireleri için seçimlerin yapılması II. Meşrutiyet Dönemi’nde gerçekleşmiştir. Türkiye’de ilk belediye seçimleri 1908 yılında Beyazıt Belediye Dairesi için yapılmıştır. Şehremaneti şehremini, şehir meclisi ve komisyondan oluşuyordu.

7 Cumhuriyet Dönemi Yerel Yönetimlere Genel Bir Bakış
1921 Anayasası, yerel meclislerin kendi başkanlarını seçmelerini öngörüyordu. 1921 Anayasasında yürütme görevi seçilmiş başkan ile meclis idare kuruluna verilmişti. 1924 Anayasası 1924 Anayasası merkeziyetçi geleneksel idari örgütlenmeyi esas almıştır Anayasası, mahalli idarelerin görev ve yetkilerine açıkça değinmemiştir. Yalnızca bunların dayanacağı ilkeler ve tüzel kişiliklerine işaret eden bu anayasa; yerel yönetimlerin tüzel kişiliklerinin bulunduğuna ve yerinden yönetim ilkesine göre idare edileceğine değinmiştir 89. madde de “Türkiye’nin, coğrafya durumu ve ekonomi ilişkileri bakımından illere, iller ilçelere, ilçeler bucaklara bölündüğü; bucakların da kasaba ve köylerden meydana geldiği ifade edilmektedir. “ 1924 Anayasasında “idare” ile ilgili hükümler çok kısıtlı olarak yer almakta, yerel yönetimlerin kuruluş, görev, yetkileri ile ilgili düzenlemeleri kapsamamaktadır.

8 1924 Anayasası incelendiğinde, Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında yoğun bir merkeziyetçi yönetimi benimsediği, 1944 yılına kadar tek parti yönetimi uygulandığından, ülke genelinde her anlamda yönetimin tek elden yapılmaya çalışıldığı ve aşırı yoğun bir merkeziyetçi vesayetin varlığı görülmektedir. Bu durum ebetteki yerel yönetimleri de kısıtlamış ve yerel halkın gerekli hizmeti almasını engellemiştir. 1961 Anayasası ile Belediye Başkanları tek kademeli çoğunluk sistemi ile seçilmeye başlanmıştır. Belediye Başkanlarının İçişleri Bakanlarının onayı ile göreve başlama usulü terk edilmiştir. 1982 Anayasası 1982 Anayasası ise güçlü bir merkezi yönetim kurmuş, İçişleri Bakanlığına belirli durumlarda geçici olarak yerel yönetim organlarını görevden alma yetkisi vermiştir.. Türkiye ‘nin idari yapısı 1982 Anayasanın 123. maddesinde, “ İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. İdarenin bütünlüğünden Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter yapıyı benimsediğini, yerel yönetimlerin merkezi idarenin gözetim ve denetimi altında faaliyet göstermesinin uygun gördüğünü anlayabiliriz.

9 YEREL YÖNETİM Yerel Yönetimler İl Özel İdaresi Belediye Köy İl
Bazı görev ve yetkilerin belirli coğrafi bölgelerde kullanımını ifade eden yerel yönetim, ülkenin tüm coğrafi alanında görev ve yetki sahibi olan merkezi yönetimden farklı bir yönetim birimidir. Seçimlerle iş başına gelen, belirli coğrafi bölgede yerel nitelikli kamusal hizmetleri yürüten ve merkezi yönetimin etki ve denetimi altında olan yerel yönetimler il özel idaresi, belediye ve köylerden oluşmaktadır. İl Özel İdaresi Belediye Köy İl Büyükşehir İlçe Büyükşehir İlçe Anakent İlk Kademe Bütünşehir İlçe Mahalle

10 Yerel Yönetimlerin Varoluş Sebepleri
Yerel yönetimlerin var olması çeşitli sebeplere dayanmaktadır. Bunlardan birincisi, demokrasi ve plüralizm yani çoğulculukla ilgilidir. Yerel yönetimler yerel halkın kendi kendisini yönetme isteğinin tezahürüdür. Merkezi yönetime her zaman ulaşamayan, isteklerini ve varlığını hissettiremeyen halk, yerel yönetimler sayesinde merkezle kendisi arasında köprü vazifesi de görecek ama daha çok müşterek sorunlara yoğunlaşacak bir idari birimi benimseme eğilimindedir. İkinci olarak, yerel yönetimlerin yerel halkın siyasal eğitim ve bilinçlenmesine yaptığı katkı gösterilebilir. Halk ülke genelindeki olan biten her şeye müdahale etme isteğini bilinçli ve örgütlü bir şekilde yerel yönetimler üzerinde merkeze duyurma eğilimindedir. Üçüncü olarak yerel yönetimlerin halkın ihtiyaçlarına daha iyi ve daha hızlı cevap verebilecekleri noktasında oluşan konsensüstür. Yerel yöneticilerin halka daha yakın oluşu ve yerel halkın yöneticinin seçimine etki etmiş ve daha sonra edecek olması yerel yönetimlerin halka daha yakın davranmaya itmektedir.

11 Yerel yönetimlerin varlığının merkezi yönetimi de rahatlattığını ve merkezi yönetime yönelebilecek bazı tepkilerin yerel yönetimlerce yerinde çözüme kavuşturulduğu göz önüne alınırsa yerel yönetimlerin varlığı merkezi yönetimler açısından da paratoner vazifesi görmektedir. Merkezi yönetimler ile yerel yönetimler arasındaki ilişkinin ortaklık ilişkisinden, temsilcilik ilişkisine kadar geniş çerçevede bir arka planı olduğu savunulabilir. Genel ekonomik ve siyasi eğilimlere göre şekillenen bu ilişki genel olarak bir ihtilafı da gözler önüne sermektedir. Yerel yönetimler genel ve tabii olarak merkezi yönetimden bağımsız olmak hatta onunla eşit olmak isterken mali kaynaklarının kendi kontrollerinde olması hedefindedirler. Öte yandan genel ülke siyasetini yönlendirip yürütmek yetki ve sorumluluğunda olan merkezi yönetimde yerel yönetimlerin merkezi idarece belirlenen esaslara uymasını ve sapmaların en az oranda olması için derin bir uğraş içinde olarak yerel güçleri yönlendirme eğilimindedirler.

12 Bu anlamda yerel yönetimlerle merkezi yönetimlerin farklı siyasal düşüncelere sahip olması durumunda değişen öncelik durumu, aradaki olması gereken uyumu bozucu etki yaparken bu defa devreye tarafların karşılıklı güçleri girmektedir. Her ne kadar merkezi yönetimleri daha güçlü kılan devlet aygıtına hükmetme yani yasa yapma yetkisi varsa da yerel yönetimlerin yerel bazı güçleri olduğu aşikardır. Merkezi Yönetim Yerel Yönetim • Kanun Yapma • Yerel yönetimlere mali kaynak sağlama • Yerel yönetimlerin harcama ve vergileme yetkilerine müdahale edebilme • Yerel yönetimler için standart belirleyebilme • Denetim • Ulusal seçmen desteği • Kendi personeli vasıtasıyla hizmetleri yürütüme • Yerel bilgi ve tecrübe • Yerel hizmetleri bizzat sağlama • Hizmetleri yürütürken kendi önceliklerini belirleyebilme ve hizmetler arası kaynak aktarımı yapabilme • Yerel seçmen desteği

13 Yerel Yönetimlerin Olumlu Yanları
Yerel yönetimler demokratik sistemin vazgeçilmez ve etkili bir aktörüdür. Yerel yönetimler özerk kuruluşlardır. Yerel yönetimler halk katılımına imkân veren yönetsel birimlerdir. Yerel yönetimler mahallî düzeydeki kamu hizmetlerinin halka doğrudan ve etkin olarak sağlanmasında merkezî yönetime göre daha başarılıdır. Halka en yakın yönetim birimi olan yerel yönetimlerin mahallî halka, hemşerilere karşı duyarlılığı ve sorumluluğu yüksektir. Yerel Yönetimler sosyal ve kültürel politikalarıyla farklılıkları bir arada tutarlar.

14 Osmanlıdan Günümüze Belediye Sayıları
Belediye Sayısı 1923 öncesi 389 1923 421 1930 492 1940 549 1950 628 1960 995 1970 1.303 1980 1.717 1990 2.061 2000 3.215 2005 3.225 2008 2010 2.950 2011 2012 Kaynak: TÜİK

15 2489 (Povyat 308 Voyvoda 16 Bölge)
Avrupadaki Belediye Sayıları Ülke Belediye Sayısı Nüfus Fransa 36.789 İspanya 8.097 (17 Bölge) İtalya 8.088 (20 Bölge) Polonya 2489 (Povyat 308 Voyvoda 16 Bölge) Çek Cumhuriyeti 6249 (14 Bölge) Türkiye 2000 ?

16 Türkiye’de Yerel Yönetimler
ve İdari Vesayet Merkezi yönetimin keyfi uygulamalarından uzak, özerk yapıya sahip, yerel halk ve kamu yararı çerçevesinde mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlar karşılamakla görevli ve yetkili yerel yönetimlerin, kaynakların etkin ve verimli kullanılmasında, yerel ihtiyaçlara en uygun hizmetlerin kısa sürelerde gerçekleştirilmesinde çok önemli rollere sahip olduğunu söylemek mümkündür. Yerel yönetimlerin özerk yapıya kavuşması ise yerel yönetimler üzerindeki idari vesayet uygulamasına demokratik çerçevede sınırlama getirmek, gerekli mali kaynaklara sahip kılmak, karar organlarının seçimlerle belirlenmesine olanak tanımak başlıca gerekli uygulamalardır ve bu çağdaş yönetim anlayışının bir gerekliliğidir.

17 Günümüz dünyasında ortaya çıkan yeni gelişmeler, yönetim ve özellikle merkezi yönetimlerin yapısında yeni ve köklü değişiklikleri ortaya çıkarmıştır. Yeni Kamu Yönetimi anlayışı çerçevesinde merkezi yönetimin küçültülmesi ve merkeze ait bazı görev ve yetkilerin yerel yönetimlere bırakılmasını beraberinde getirmiştir. Yerel nitelikteki hizmet ve ihtiyaçların özerk yerel yönetimlerce daha etkin ve verimli bir şekilde karşılanabileceği bir gerçektir. Yerel yönetimler çoğulcu demokrasinin bir gereğidir. Yerel halkın ihtiyaçlarını giderme görevini üstlenmiş olan yerel yönetimlerin yürütme organlarının yerel halk tarafından seçilmesi, vatandaşın istek ve beklentileri çerçevesinde kaliteli ve hızlı hizmet üretmenin gereğidir. Yerel yönetimler, bu hizmetleri merkezi yönetimin baskısı altında yerine getirirse, etkinlik ve verimlilik tam olarak sağlanamaz. Bu baskı yerel yönetimlerin merkezin taşra örgütüne dönüşmesine neden olmaktadır. Bu gibi olumsuz durumların ortaya çakmaması, ancak yerel yönetimlerin özerk bir yapıya sahip olması ile mümkündür. Her ne kadar 1982 Anayasasında “Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.” ifadesine yer verilmişse de günümüz şartlarında Türkiye ‘de Özerk Yerel Yönetimlerden bahsetmek mümkün olmamaktadır.

18 İdari Vesayet Merkezi idarenin yerel yönetimler üzerinde uyguladığı vesayet şöyle açıklanmaktadır ; Devletin temel yapısının bir unsuru olan yerel yönetimlerin merkezi idarece denetlenmesi yönetim anlayışının bir gerekliliğidir. Yerel yönetimler üzerindeki denetim, merkezi yönetim ile yerel yönetim birimi arasındaki koordinasyonsuzluğu ve çatışmayı, yerel birimlerin yetkileri dışına çıkıp ülke birliğinin ve hizmet sunumundaki sürekliliğin bozulmasını önlemektir. Fakat yerel yönetimlerin halk tarafından seçilerek göreve geldiği gerçeğinden yola çıkarak, amacıyla beraber bu vesayetin, halk iradesini yok saydığını söyleyebiliriz. Kısacası yerel yönetimler üzerindeki vesayet sistemi arttıkça hem demokratik katılım azalmakta hem de yerel yönetimlerin özerkliği küçülmektedir.

19 İdari Vesayet 1982 anayasasının 127. maddesinde ; “merkezi idarenin, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının sağlanması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir” şeklinde bir hüküm getirilmiştir. Anayasa hükmünden anlaşılacağı üzere vesayet yetkisi her zaman kullanılamamaktadır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin bir kararýnda da, merkezi yönetimin yerel yönetim kuruluşları üzerindeki bu denetleme yetkisini, yerel yönetimlerin özerk yapılarına dokunmadan, bu birimlerin eylem ve işlemleri, kararları, organları ve görevlileri üzerinde kullanılabileceği belirtilmektedir. Dolayısıyla kendi içinde çelişen bir sistemden (anayasadan) ve merkezi yönetimin yerel yönetimlere duyduğu bir güvensizlikten bahsetmek mümkündür.

20 YEREL YÖNETİMLER ÜZERİNDEKİ DENETİM BİÇİMLERİ
Yerel yönetimler üzerindeki vesayet denetimi, yerel birimlerin almış olduğu kararlar üzerinde, kaldırma ve erteleme seklinde, eylemleri, işlemleri ve personeli üzerinde ise, fiili denetim şeklinde uygulanmaktadır. Yerel yönetimler üzerindeki bu denetim yetkisini ağırlıklı olarak İç İşleri Bakanlığı kullanmaktadır. Bakanlık bu yetkiyi, mülkiye müfettişleri ve mahalli idareler kontrolörleri aracılığıyla yerine getirmektedir. Ayrıca hem Maliye Bakanlığı müfettişleri hem de Çalışma Bakanlığı müfettişleri, bir yerel yönetim birimi olan belediyelerin eylem ve işlemleri üzerinde denetleme yetkisine sahiptir.

21 Siyasal Denetim (Parlamento Denetimi)
Parlamentonun yerel yönetimler üzerindeki denetiminin şiddetini şu yetkileri ortaya koymaktadır; yerel topluluğun zaman içinde değişen ihtiyaçlarını karşılayacak yasal düzenlemeleri Parlamento yapar. Dolayısıyla yerel yönetimler, yasama organı tarafından kendilerine verilen görevleri yerine getiren veya yetkileri kullanan uygulamacı birimler olup, bunun dışındaki herhangi bir yetkiyi kullanamazlar. Belediyelerin Denetimi Belediyelerin malî işlemleri Sayıştay; diğer iş ve işlemleri ise idarenin bütünlüğüne, kalkınma plânı ve stratejilerine uygunluğu açısından İçişleri Bakanlığı, vali veya görevlendireceği elemanlarca denetlenmektedir. Sayıştay, belediyeler üzerinde dört tür denetim yapmaktadır. Bunlar; ön denetim, işlemin veya olayın her aşamasındaki denetim, performans denetimi ve harcamadan sonra yapılan denetimdir. İçişleri Bakanlığının denetimi ise; genel teftiş, özel teftiş ve özel denetim biçimlerinde yapılmaktadır.

22 Belediyelerin Denetimi
Belediyeler üzerindeki bu vesayet sistemi, Kesin Karar Alma imkanlarını yok etmektedir, başka bir deyişle belediyelerin mali iş ve işlemlerde, yerel halkın sorunlarının belirlenmesi ve çözüm getirilmesinde, personel yapılanmasında ağır bir şekilde hissedilen merkezi vesayet bulunmaktadır. Bu durum belediyelerin etkili ve verimli çalışmasını engellemekte, seçilerek yönetimine geldikleri yerel halkın beklentilerini tam anlamıyla karşılayacak hizmeti sunamadıkları gibi, yerel halkın yaşam tarzına paralel beklentilerine de merkezi hükümetin vesayetinden dolayı sağlıklı cevap verememektedirler. Bunun yanında mülki idare amirlerinden ilde valinin, ilçede ise kaymakamın, yerel yönetim birimleri üzerinde küçümsenmeyecek şekilde denetleme yetkileri bulunmaktadır. 5393 Sayılı Belediye Kanunu ; Madde 6- Belediye sınırları, belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile kesinleşir.

23 Belediyelerin Denetimi
Madde 23 - “Meclis kararları kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde mahallin en büyük mülkî idare amirine gönderilir. Mülkî idare amirine gönderilmeyen kararlar yürürlüğe girmez. Mülkî idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine idarî yargıya başvurabilir. Madde 26 - Belediye başkanınca meclise sunulan bir önceki yıla ait faaliyet raporundaki açıklamalar, meclis üye tam sayısının dörtte üç çoğunluğuyla yeterli görülmezse, yetersizlik kararıyla görüşmeleri kapsayan tutanak, meclis başkan vekili tarafından mahallin mülkî idare amirine gönderilir. Madde 44 – Belediye Başkanının, Mazeretsiz ve kesintisiz olarak yirmi günden fazla görevini terk etmesi ve bu durumun mahallin mülkî idare amiri tarafından belirlenmesi, başkanlığını sona erdirir. ( Belediye Başkanı Valinin Memuru)

24 Merkezi Yönetimimin Yerel Yönetimler Üzerindeki
Kısıtlamaları İle İlgili Örnekler ÖRNEK 1: Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Kontrol Daire Başkanlığı’nın yapmış olduğu bütün işlerde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü üst denetçi konumundadır. Bunu da 2872 sayılı Çevre Kanuna dayanarak yapmaktadır sayılı Büyükşehir Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve yeni büyükşehir belediye kanunu bazı düzenlemeler getirse de maalesef anayasal hak olarak baktığımızda Çevre Kanunu bir üst kanun pozisyonundadır. Örneğin hafriyat sahalarını açmak, açtırtmak, işletmek, işlettirmek 5216 sayılı kanunda yer almaktadır. Fakat Yerel Yönetimler 2872 sayılı kanundan dolayı belediyeler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan izin almak durumundadır. Aksi takdirde Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı, 2872 sayılı kanuna dayanarak cezai işlem uygulayabilmektedir.

25 ÖRNEK 2: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Yerel Yönetimleri kısıtladığı başka bir alan da atıklardır, örneğin tıbbi atıkların çok ciddi bir geliri söz konusu ama tıbbi atıklara ceza kesme yetkisi devlet kurumları tarafından gerçekleştirilmektedir. Yerel Yönetimler kesilen cezalardan pay alsa da, ceza ve denetimler konusunda tek başına karar verememektedir. Bir başka dikkat çekici husus da madenlerdir, yeni büyükşehir yasasıyla Yerel Yönetimlerin yetki alanları il sınırı olarak belirlenecektir. Fakat bu sınırlar içerisinde ki madenlere büyükşehir belediyeleri hiçbir şekilde müdahil olamayacaktır. Çevre Ve İl Müdürlüğü madenlerin denetimini yaparak ruhsat ve ÇED’i verecektir. ÖRNEK 3 : Suriçi’nde TOKİ ile Vilayetin birlikte yürütmek istediği bir kentsel dönüşüm projesi gündeme geldi. Tarihi Suriçi’nde 5 ve 6 katlı toplu konut yapılması öngörülüyordu. Suriçi’nin geri dönülemez şekilde yok edilmesi anlamına gelen bu projeye Büyükşehir Belediyesi olarak karşı çıktık. Konuyu Kent Konseyi’ne götürüp tartıştık. Neticede Suriçi’ndeki eski imar planını Koruma Amaçlı İmar Planı yapılıncaya kadar askıya aldık. Bu arada hükümet belediyelerin imar yetkilerini TOKİ lehine bypass eden TOKİ Yasası’na bir madde ekledi. Ancak TOKİ ile Vilayet Suriçi’nde toplu konut yapma projelerini askıya aldı. Biz de tarihi ve kültürel varlıkları korumak ve görünür kılmak amacıyla yürütülecek dönüşüm projelerine “Koruma Amaçlı İmar Planı”na uyum şartıyla ortak olduk.

26 TOKİ’nin uyguladığı kentleşme modeline yönelik bir başka eleştiri;
TOKİ, hazineden bir bedel ödemeden çok büyük miktarda arazi alıyor. Denilebilir ki bunda ne var? Madem konut yapıyor, elbette hazineden de arazi alacaktır. Ancak hazine kentsel hizmet üreten yerel yönetimlere arazi verme konusunda bu kadar cömert davranmıyor. Belediyenin bir araziye ihtiyacı olduğunda hazine arazinin emsali fiyatı ile satıyor. TOKİ, tek bir kuruş ödemeden milyonlarca metrekare araziyi hazineden devralıyor. Arazinin imar planını yapıyor ve küçük bir bölümüne konut, hastane yapıyor. O araziye değer katıyor. Ardından büyük bir bölümü için Ankara’da ihale açarak satıyor. Eğer araziyi TOKİ değil de hazine satmış olsa idi, yasa gereği satış bedelinin yüzde 50’sini (yüzde 30 ilçe belediyesi doğrudan, yüzde 10 il belediyesine doğrudan, yüzde 10’u gecekondu dönüşüm fonuna-belediyelerin kullandığı-) belediyelere vermek zorunda olurdu. Ancak TOKİ bu tür vergilerden muaf olduğundan sattığı arazinin parasının tamamı kendi kasasına giriyor. ÖRNEK 4: Bakanlığın yürüttüğü, “Yeniden Kentleşme” projesi kapsamında yıkım çalışmaları başlamış ve bu çalışmalar çerçevesinde ciddi gelirler söz konusu olmuştur. Kentlerin İmar Planları ile ilgili yerel yönetimler yetkili iken yıkım çalışmaları ve izinleri hala bakanlık tarafından verilmektedir. Yıkımı gerçekleştirecek müteahhitler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan belge almak durumundadırlar.

27 AVRUPA YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTI
Türkiye’nin Çekince Koyduğu Maddeler Yerel makamları doğrudan ilgilendiren tüm konulara ilişkin planlama ve karar alma süreçleri içinde, kendileriyle olanaklar ölçüsünde zamanında ve uygun biçimde danışılacaktır. Kanunla düzenlenmiş daha genel hükümlere halel getirmemek koşuluyla, yerel makamlar kendi iç idari örgütlenmelerini, bunları yerel ihtiyaçlarla uyumlu kılmak ve etkin idare sağlamak amacıyla, kendileri kararlaştırabileceklerdir. Yerel olarak seçilmiş kişilerin görevleriyle bağdaşmayacak işlev ve faaliyetler kanunla veya temel hukuki ilkelere göre belirlenir. Yerel makamların idari denetimi, denetleyen makamın müdahalesinin korunması amaçlanan çıkarların önemiyle orantılı olarak sınırlandırılmasını sağlayacak biçimde yapılmalıdır. Yerel makamlara sağlanan kaynakların dayandığı mali sistemler, görevin yürütülmesi için gereken harcamalardaki gerçek artışların mümkün olduğunca izlenebilmesine olanak tanımaya yetecek ölçüde çeşitlilik arz etmeli ve esneklik taşımalıdır.

28 AVRUPA YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTI
Türkiye’nin Çekince Koyduğu Maddeler Yeniden dağıtılan kaynakların yerel makamlara tahsisinin nasıl yapılacağı konusunda, kendilerine uygun bir biçimde danışılacaktır. Mümkün olduğu ölçüde, yerel makamlara yapılan hibeler belli projelerin finansmanına tahsis edilme koşulu taşımayacaktır. Hibe verilmesi yerel makamların kendi yetki alanları içinde kendi politikalarına ilişkin olarak takdir hakkı kullanmadaki temel özgürlüklerine halel getirmeyecektir. Her devlet, yerel makamların ortak çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi için birliklere üye olma ve uluslararası yerel makamlar birliklerine katılma hakkını tanıyacaktır. Yerel makamlar, kanunla muhtemelen öngörülen şartlar dahilinde, başka devletlerin yerel makamlarıyla işbirliği yapabilirler. Yerel yönetimler kendi yetkilerinin serbestçe kullanımı ile anayasa veya ulusal mevzuat tarafından belirlenmiş olan özerk yönetim ilkelerine riayetin sağlanması amacıyla yargı yoluna başvurma hakkına sahip olacaklardır.

29 ÖZERKLİĞİN KOŞULLARI Özerk kuruluşlar, serbestçe oluşturdukları karar organları aracılığıyla özgürce karar alabilmekte ve aldıkları kararları hiçbir baskı olmaksızın uygulayabilen kuruluşlardır. Yerel yönetimler, yerel ihtiyaçlara daha duyarlı olabilmekte, yerinde tespit yaparak zorunlu ihtiyaçları daha net belirlemekte ve en uygun çözümleri getirebilmektedir. Bunun için yerel yönetimlerin ; Kesin karar alma yetkisi Organlarının bağımsızlığı ve organlarının seçimle iş başına gelmesi Yeterli ve bağımsız Mali kaynaklara sahip olması gerekmektedir. Örneğin; Fransa ‘da yapılan düzenlemelerle yerel yönetimlere kesin karar alma ve merkezi yönetime bağlı olmadan hareket edebilme özgürlüğü getirilmiştir. Almanya ‘da Yasama yetkisi, federal devlette olmakla beraber yürütme yetkisi, eyalet ve yerel yönetimlerdedir. yerel yönetimlerin özerkliği federal anayasa tarafından güvence altına alınmıştır. Yerel yönetimlerin, yapacağı hizmetler oranında mali kaynaklara da sahip olacağı yine anayasada düzenlenmiştir.

30 ÖZERKLİĞİN KOŞULLARI Amerika da ise
Amerika Birleşik Devletleri’nin federal yapısının belirleyici özelliğini, “adem-i merkeziyet” anlayışının bütün yönetim mekanizmalarına hakim kılınması oluşturmaktadır. Bu anlayışın bir gereği olarak, görevleri, mali kaynakları ve sorumlulukları Anayasada tanımlanmış olsa da, ikinci düzey yönetim kademeleri olan eyaletler içişlerinde tümüyle serbesttirler. Üçüncü düzey yönetim kademesini oluşturan yerel yönetimler de yine aynı şekilde güçlü adem-i merkeziyet anlayışının etkisi ile şekillenmişlerdir. ABD mahalli üniteleri, idari düzen açısından, esas itibariyle yerel kendi kendini yönetim ilkesinin bir sonucu olan demokratik ademi merkeziyet ilkesine göre kurulmuşlardır. Böylece Amerikan yerel yönetim sistemi, tek merkezli bir niteliğe sahip olmaktan son derece uzaktır.

31 ÖZERKLİĞİN KOŞULLARI Örnek :
4. madde 2. paragraf ; Yerel Yönetimler, kanun tarafından belirlenen sınırlar içerisinde, yetki alanlarının dışında bırakılmış olmayan veya başka herhangi bir makamın görevlendirilmemiş olduğu tüm konularda faaliyette bulunmak açısından tam takdir hakkına sahip olacaklardır. Denmektedir fakat ülkeler yerel yönetimlerin sınırları içerisinde başka kurum/kuruluşlara verdikleri yetkilerle bu maddeyi boşa çıkarabilmektedir. Yerel yönetimlerin özerkliği ve etkinliği için bir çok ülkenin üye olduğu Avrupa Konseyi gibi oluşumların etkisi elbette ki küçümsenemez fakat netice itibari ile ülkelerin yerel yönetimlere bakış açısı ve verdiği önem nihai belirleyicidir. Türkiye ve benzeri ülkelerde, Yerel yönetimleri tehdit eden en büyük etken mali olarak merkezi hükümete bağlı olmalarıdır. Örneğin Almanya, Fransa gibi ülkelerde yasa yerel yönetimlere , yasayla belirlenen sınırlar içinde, vergilerin miktarını ve oranlarını belirleme yetkisi vermektedir. Yine Fransa ‘da yerel yönetimler, kendilerini borç altına sokan kararlarda merkezi hükümetten izin almamaktadırlar.

32 İLLER İTİBARİYLE GENEL BÜTÇE VERGİ GELİRLERİ (1) (3)
Türkiye ‘de ise yerel yönetimler bütçelerinin büyük bir kısmını merkezi hükümetin il geneli topladığı vergilerden pay şeklinde almakta. Bu durum iller arasında büyük bir uçuruma sebep olmaktadır. Örneğin : 2012 yılı Aralık sonu itibari ile Genel Bütçe Vergi Gelirlerinde 7 büyükşehir belediyesini aşağıdaki tabloda incelersek ; İLLER İTİBARİYLE GENEL BÜTÇE VERGİ GELİRLERİ (1) (3) 2012 YILI ARALIK SONU İTİBARİYLE İLLER BRÜT TAHSİLAT ORANI TAHAKKUK TAHSİLAT (%) ANTALYA 76,1 DİYARBAKIR 76,4 ESKİŞEHİR 82,64 İSTANBUL 89,25 İZMİR 89,35 KAYSERİ 83,11 KOCAELİ 93,73

33 Diyarbakır 2012 yılı itibari ile Tahakkuk ve Tahsilatta 7 il içerisinde en düşük paya sahiptir, üstelik en yakın tahsilatı yapan Eskişehir ‘in neredeyse ancak yarısı kadar tahsilat yapılmıştır. Belediye gelirlerinin büyük bir kısmının bu gelirlerden geldiğini göz önünde bulundurduğumuzda aradaki eşitsizliği görmemek mümkün değildir. Türkiye genelinde çeşitli sebeplerden dolayı en çok mağdur olan iller Doğu ve Güneydoğu illeridir. Dolayısıyla yerel yönetim gelirleri ve buna bağlı şekillenen yerel halkın yaşam standartları arasındaki eşitsizliğin giderilebilmesi için bu illerimize kısa ve orta vadede diğer illere göre daha çok yatırım yapılmalı ve daha çok mali kaynak aktarılmalıdır. Fakat uzun vadede yerel yönetimlerin merkezi hükümetin vesayetinden çıkarılması, tam anlamıyla bağımsız bir mali kaynakla kendini yönetmesinin önü açılmalıdır.

34 Siyasal Sorunlar Yürütme görevini kullanan hükümetler, yerel yönetimlerin varlığı üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. Yerel yönetimlerin merkezle ilişkisi çoğunlukla hükümetle olmaktadır. Yerel yönetimler üzerindeki vesayet denetimi hükümetçe kullanıldığı gibi onların görev ve yetkileri, kaynak ve gelirleri dorudan merkezi yönetimce kararlaştırılmaktadır. Bu durumun varlığı, hükümetlerin kendine yakın olan yerel yönetim kuruluşlarına daha fazla önem vermesine diğer bir ifadeyle kayırmacılığa neden olmaktadır. Yerel yönetimlerin geleceğinin hükümetlerin şahsi inisiyatiflerine bağlı olması yerel özerklik ve demokratik ilkelere çok ters düşmektedir. Türkiye geleneksel olarak merkeziyetçi bir yapı çerçevesinde örgütlenmiştir. Bu tür örgütlenmenin bir sonucu olarak sorunların çözüm yeri hep başkent olmuştur. Merkez, geleneksel olarak yetkilerini elinde tutmaya çalışmış, yerel yönetimlerle paylaşma yoluna pek gitmek istememiştir. “Kamu hizmetlerine ilişkin olarak planlama, programlama, kaynak yaratma ve bunları hizmetlere tahsis etme ve uygulama bakımından çok sayıda tercihin yapılması ve kararların alınmasına ilişkin olarak yetkilerin” merkezi yönetimce kullanılması hizmet sunumunda içinden çıkılmaz bir duruma neden olmaktadır. Yerel yönetimlerin hizmet sunumuna merkezi yönetimin müdahale etmesi sorunları da beraberinde getirmektedir. “Yönetime müdahale olgusu, duruma göre yerel bürokrasi ile politikacılar arasında da çatışmalara neden olmakta ya da bürokratları partizanlığa veya eylemsizliğe itmektedir.

35 MERKEZİ İDARENİN BAZI KONULARDA BELEDİYELER ÜZERİNDE YAPTIĞI KISITLAMALARA
ÖRNEK VERECEK OLURSAK YEREL YÖNETİMLERİN KENT İÇİ ULAŞIMA YÖNELİK YETKİLERİ ve MERKEZİ İDARE VESAYETİNİN YARATTIĞI SORUNLAR Günümüzde çoğu gelişmiş ülkede hizmetlerin sunulmasında yerel yönetimlere ağırlık verilmektedir. Merkezi yönetimin etkisinin mümkün olduğu kadar küçültülmesi böylece hem daha demokratik bir yönetim anlayışına hem de daha kaliteli ve taleplere cevap veren hizmet anlayışının geleceği genel kabul gören bir gelişmedir. Bugün Türkiye'de şehir içi trafik hizmetleri dendiğinde daha çok belediyelerin bulunduğu il ve ilçe merkezlerinde yapılan her türlü hizmet kast edilmekledir. Bunun yanında polis teşkilatı taşra birimlerince (trafik şube müdürlükleri) şehir içi trafik denetleme ve tescil hizmetleri gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla önemli alt yapıyı belediyeler yerine getirmekte sadece denetleme ve araç tescilini merkezin temsilcisi polis teşkilatı yapmaktadır. Dolayısıyla burada bir hizmet alanı çatışması olduğu bir gerçektir.

36 Ülkemiz de ulaşım ve trafik hizmetlerinin sunumu açısından ortaya çıkan sorunları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür. Ulaşım ile ilgili planlama, uygulama, yönetim ve denetim faaliyetlerinde bir görev ve yetki karmaşası koordinasyon zayıflığı ulaştırmaya ilişkin kararların alınmasını ve uygulanmasını güçleştirmekte, geciktirmekte ve dolayısıyla yönetim etkinliğini ortadan kaldırmaktadır. Belirtilen nedenler ile ortaya çıkan koordinasyon eksikliğini gidermek üzere UKOME kurulmuştur. İlgili bütün kurumların UKOME kararlarına uymaları zorunludur. Ancak bu kurulun yetkileri ile İl Trafik Komisyonunun yetkileri çatışmaktadır. Trafiğin denetimi şehir içinde yasal olarak sadece Emniyet Genel Müdürlüğünün taşradaki temsilcisi il ve ilçe trafik zabıta kuruluşlarına verilmiştir. Söz konusu kuruluşlar gerek eleman, gerek fiziki imkan yetersizliği nedenleriyle bu göreve yetişememektedir. Ulaşımda planlama, projelendirme, yapım ve işletme aşamalarında yol gösterecek, hedef amaç ve ilkeler oluşturulamamış, standardizasyon sağlanamamış; gerekli yasal çerçeve kurulamamıştır.

37 Merkezi ve yerel düzeyde kentiçi ulaşım projelerinin finansmanına yönelik tutarlı bir politika bulunmamaktadır. Kentiçi ulaşım yatırımlarının yapılabilirliğini belirleyen bilimsel ve objektif ölçüt ve standartlar geliştirilememiş Öte yandan gerek 5216 Büyükşehir Belediye Kanununa gerekse diğer ilgili mevzuatı incelediğimizde, Ulaşım hizmetlerinde de Merkezi Yönetimin, Yerel Yönetimler üzerinde uyguladığı ağır vesayeti görmekteyiz. 5216 Büyükşehir Belediye Kanununu 9. Maddesinde; Koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Büyükşehir belediyelerine bu Kanun ile verilen görev ve yetkilerin uygulanmasında, tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz. DENMEKTEDİR.

38 Belirtilen nedenlerle ulaştırma ve trafik sisteminin etkin biçimde hizmet verebilmesi için çok başlılığın Giderilmesi, ulaştırma sisteminin ve trafiğin etkinliği açısından trafiğin tek merkezden yürütülmesi gerekmektedir. Bu merkezin yerel yönetim önderliğinde ve yerel yönetimle organik bir bağlılık içinde bulunması yerel yönetim işlevlerinin gereğidir. Çeşitli kuruluşlara bölünmüş yetkinin koordinasyon amacına yönelik olarak belediyede odaklanan bir merkezde toplanması örgütsel yapının yeniden düzenlenmesini ve mevzuatta değişiklik yapılmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda: "Belediye Sınırları İçerisinde Ulaşım ve Trafik Hizmetleri Hakkında Kanun" adıyla bir kanun çıkarılmalıdır. Bu kanunla esas itibariyle kent içi tüm trafik hizmetleri belediyelere devredilmelidir.

39 YEREL YÖNETİMLERİN SOSYO-KÜLTÜREL İŞLEVLERİ ve MERKEZİ İDARE VESAYETİNİN YARATTIĞI SORUNLAR
Yerel yönetimlerin sosyal politika alanındaki rolünün ortaya konulması, sosyal politikanın, gerek kavram gerek kapsam ve gerekse bu politikaların belirlenmesi ve uygulanmasında rol alan kurumlar bakımından sınırları kesin çizgilerle belirlenememiş bir çalışma alanı olması nedeniyle oldukça güçtür.   En genel tanımla yerel yönetimler, köy, kent gibi belirli bir coğrafî alanda bir arada yaşayan topluluk üyelerinin en fazla ihtiyaç duydukları ortak hizmetleri sağlamak amacıyla meydana getirdikleri yönetim birimleridir. Yerel yönetimlerin türlerini, biçimlerini, yetkilerini ve yönetim usullerini merkezî yönetim tek taraflı olarak istediği gibi belirleyebilir. Bu kurumlar sadece merkezî yönetimce çizilen çerçeve içinde yerel ihtiyaç ve taleplere cevap vermeye yetkili kılınmışlardır. Daha net bir ifadeyle, yerel yönetimler anayasal güvenceden yoksun olup, bu kurumların yapı, görev ve sorumlukları ile fonksiyon nitelikleri yasama organı tarafından belirlenmektedir.

40 YEREL YÖNETİMLERİN SOSYO-KÜLTÜREL İŞLEVLERİ ve MERKEZİ İDARE VESAYETİNİN YARATTIĞI SORUNLAR
Görüldüğü gibi yerel yönetimler kamu yönetim aygıtının bir parçasıdır ve merkezî devlet, yerel yönetimlere yönelik politikalarıyla bu kurumların yapı, rol ve fonksiyonları ve dolayısıyla sosyal politika alanındaki rol ve etkinliği üzerinde bütünüyle belirleyicidir. Türkiye ‘de yerel yönetimlerin en önemli sorunlarından biriside bütçeleridir, yerel yönetimler görevleri ile orantılı kaynaklara sahip olmadıkları için bu işlevlerini yeterince yerine getirememektedir. Doğal olarak sosyo-kültürel nitelikli işlevler de yerel yönetimlerce istenildiği düzeyde gerçekleştirilememektedir.

41 YEREL YÖNETİMLER PROGRAMI
SİYASAL PARTİLERİN YEREL YÖNETİMLER PROGRAMI

42 BARIŞ VE DEMOKRASİ PARTİSİ (BDP)
Yerel yönetimler, özgürlükçü, eşitlikçi, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin temel yönetim organları olarak yeniden düzenlenecektir. Yerel yönetimleri demokrasinin beşiği olarak kabul eden temel paradigmadan hareketle siyasal yönetimin katılımcılığı temelinde, ekolojik dengenin esas alındığı yerinden yönetimle, yerel toplumun özgül talep ve ihtiyaçlarına dayanan demokratik özerklik  geliştirilecektir. Türkiye’de, milyonlarca insanın geleceğini ilgilendiren tüm ekonomik ve siyasal kararlar bir avuç azınlık tarafından alınmaktadır. İşçiler, emekçiler, ezilenler, kadınlar ve gençler yok sayılmakta, toplumsal yaşamın bütün alanlarında olduğu gibi burada da dışlanmaktadır. BDP özellikle kadınların yerinden yönetime katılımını özendirecek, dışarıda bırakılan kesimleri yerel sürece katacak tedbirleri alacaktır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı başta olmak üzere ulus üstü sözleşme hükümleri temel alınarak, yerel yönetimler “mahalli müşterek ihtiyaçları” bütün olarak karşılayan ve ihtiyaçlara göre kendi inisiyatifi ile karar oluşturabilen kurumlar haline getirilecektir.

43 BARIŞ VE DEMOKRASİ PARTİSİ (BDP)
Türkiye’nin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ’na koyduğu çekinceler kaldırılarak, yerel yönetimler halkın söz, yetki ve karar sahibi olduğu demokratik kurumlar haline getirilecektir. Türkiye'de yerel yönetimlerin temel sorunu, merkezi yönetimin vesayetini esas alan yasal ve idari düzenlemelerdir. Yerel yönetimlerin gerçek anlamıyla rollerini oynayabilmeleri için, merkezin vesayetine son verilerek, yerinden yönetim ilkesine uygun merkez karşısında özerk bir konum kazanmaları sağlanacaktır.   Yerel yönetimlere, merkezi yasalarla çelişmemek üzere görev alanlarıyla ilgili konularda yasama yetkisi de verilecektir. Yerel yönetimler mali açıdan merkeze bağlı olmaktan çıkarılacak, merkeze bağımlı olan yerel yönetimlerin haksız, adaletsiz ve ayrımcı uygulamalara maruz kalmasına son verilecek, bu açıdan yerel yönetimlerin kendi kaynaklarını kendilerinin yaratması esas alınacak, yerel ölçekte vergi toplamaları, merkezi hükümetle eş güdüm içinde vergi oranlarını belirlemelerine olanak tanınacak, idari ve mali yönden özerk hale gelmeleri sağlanacaktır.

44 BARIŞ VE DEMOKRASİ PARTİSİ (BDP)
Belediyeler arası eşitsizliklerin giderilmesi ve adaletsiz kaynak aktarımının önlenmesi için "Ortak Fon" uygulamasına gidilerek güçsüz belediyeler desteklenecektir. Genel güvenlik, ulaşım, gümrük ve dış ilişkiler dışındaki tüm hizmetler merkezi yapıdan, yetki devri ve paylaşımı yöntemiyle yerel yönetimlere devredilecek, bununla birlikte gerekli kaynak, yetki ve sorumluluk tanınacaktır. Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, konut ve çevre gibi alanlarda merkezi hükümet makro hedefleri ve genel standartları belirleyecek, kamu hizmetlerinin sunulması ise yerel yönetimlere bırakılacaktır. çok kültürlü belediyecilik temel yaklaşımımız olacaktır. Hizmetlerin etkin ve verimli olması için yerel dillerde hizmet verilecektir.

45 ADALET VE KALKINMA PARTİSİ (AKP)
Çağımız bir yönüyle küreselleşme çağı, diğer yönüyle yerelleşme ve yerel yönetimlerin devlet sistemleri içindeki ağırlıklarının arttığı bir çağdır. Artık demokrasi sadece bir seçme ve seçilme rejimi değil, aynı zamanda katılma ve işbirliği rejimi olarak algılanmaktadır. Bu katılım ve işbirliğini gerçekleştirecek temel birimler ise yerel yönetimlerdir. AKP bu doğrultuda; * Mahalli idarelere yerel ihtiyaçlara göre yönetim biçimlerini geliştirme yetkisini verecektir. * Yerel yönetimlerin kendi görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli harcamaları karşılayacak düzeyde ve çeşitlilikte mali güce kavuşmalarını sağlayacaktır.

46 ADALET VE KALKINMA PARTİSİ (AKP)
Yerel yönetimlerin karar alma süreci ve bazı faaliyetlerine sivil toplum kuruluşlarının katılımını sağlayacaktır. Kendi alanlarıyla ilgili düzenlemelere gidilmeden önce yerel yönetimlere danışılması ilkesini getirecektir. Avrupa yerel yönetimler özerklik şartına uygun olarak, anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dahil edilmesini sağlayacaktır. yerel yönetimlerin yargı yoluna gidebilme hakkı dahil, ilgili tüm düzenlemeleri gerçekleştirecektir. Yerel yönetimlerin denetim ve gözetiminin, korunmaya çalışılan çıkarların önemi ile orantılı olması ilkesini gözetecektir. Büyükşehir belediyesi kurulmasına objektif kıstaslar getirecektir. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki görev-yetki paylaşımını, hizmetlerde aksamaya yol açmayacak şekilde yeniden düzenleyecektir. Belediye sınırlarının mülki sınırlar olarak belirlenmesine yönelik bir değişimin yapılmasını esas alacak “Yerel Yönetim Reformu ‘nu gerçekleştirecektir.

47 CUMHURİYET HALK PARTİSİ (CHP)
CHP, ağırlaşan kent sorunlarının çözümünde yerel yönetimlere makul ölçülerde yeni yetkiler verecek, yurttaşların yerel yönetimin kararları üzerinde daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacaktır. CHP yerel yönetimleri, yerel iktidar odakları olarak değil, yerel demokrasi odakları olarak görür. Yerel demokrasiyi, ulusal düzeydeki demokrasiye rakip olarak değil, onun tamamlayıcısı olarak benimser. Yerel yönetimlerin merkezi hükümetçe belirlenen ilkeler çerçevesinde faaliyet gösterip göstermedikleri merkezi yönetim tarafından etkin bicimde denetlenecektir. yerel nitelikli hizmetlerin yetki ve sorumluluğu, uniter devletin gerekleri dikkate alınarak, ihtiyaç duyulan yerlerde kaynak ve araçlar da sağlanarak merkezi yönetim tarafından yerel yönetimlere devredilecektir. Demokratikleşmeyi, modernleşmeyi, cağı paylaşmayı, insan onuruna saygıyı, eşitliği temel alan çağdaş bir yerel yönetim reformu yapılacaktır. Merkezi ve yerel idareler arasındaki görev ve kaynak paylaşımı yeniden düzenlenecektir:

48 Yerel Yönetimlerin Yerine Getireceği Hizmetlerin Belirlenmesinde Aşağıdaki Ölçütler Dikkate Alınacaktır: Öncelikle Yerel Halkın Gereksinimini Karşılamaya Donuk Hizmetler, Yerel Halkın Katkısını Gerektiren Ya Da Yerel Katkıya İmkan Veren Hizmetler, Bölgesel Ya Da Ulusal Düzeyde Eşgüdüm Gerektirmeyen İşler, Yerel Yönetimlerin Gücünü Aşmayan Yüksek Kaynak Ya Da Özel Uzmanlık Ve Teknik Altyapı Gerektirmeyen İşler, Kaynak Kullanımında Rasyonellik Acısından Daha Büyük Bir Ölçek Gerektirmeyen İşler. Ayrıca Yerel Yönetimler Tarafından Yürütülen Hizmetler İçin Genel Standartlar Belirlenecektir. Katılımcı, Çoğulcu, Etkin, Demokratik, Hesap Veren, Şeffaf, Bilgi Edinme Hakkına Saygılı, Çağdaş Yerel Yönetimler Kapsamlı Çağdaş Hizmete Odaklanmış Yerel Yönetimler

49 Yerel Yönetimlerin Yerine Getireceği Hizmetlerin Belirlenmesinde Aşağıdaki Ölçütler Dikkate Alınacaktır: Plana, Çevreye, Yeşile Ve İnsana Saygılı Yerel Yönetimler Metropoller Üst Ölçekli Planlama Kararları İle Yeniden Belirlenecek Yerel Yönetimlerin Zaman İçinde Ülkenin Tüm Coğrafyasını Kapsaması, Mümkün Olduğu Ölçüde Bütün Türkiye'nin Belediyelere Dönüşmesi Hedef Alınacaktır. Bir Yöredeki Köyler, Gerektiğinde Birleştirilerek, Kırsal Belediyelere Dönüştürülecektir. Ayrıca, Tek Tip Belediye Modelinden Vazgeçilerek, Görevleri Ve Gelirleri Bakımından Kırsal Alan Özelliklerini Gözeten Yeni Bir Belediye Modeli Oluşturulacaktır. Turizm Yörelerindeki Belediyeler İle Nüfusları Mevsimsel Olarak Önemli Farklılıklar Taşıyan Belediyeler İçin De Özel Düzenlemeler Getirilecektir. Böylece Kendilerine Verilen Çok Sayıda Görev Altında Güçlük Çeken Belediyeler Yerine, Daha Güçlü Yapılar Oluşturulacak Ve Kırsal Alandaki Yönetim Ve Hizmet Boşluğu Ortadan Kaldırılacaktır. Demokratik katılımcı hizmet için Semt Konseyleri, demokratik katılımlı yönetim için Başvuru Büroları ile Valilik / Kaymakamlık Koordinasyon Merkezleri kurulacak, halk ile belediyeler arasında Sürekli İletişim ve Etkileşim Sistemi kanalları oluşturulacak.

50 Yerel Yönetimlerin Yerine Getireceği Hizmetlerin Belirlenmesinde Aşağıdaki Ölçütler Dikkate Alınacaktır: Güvenlik ve yargı mensupları hariç, Kamu çalışanlarına, kendi görevleri yanında, Belediye veya İl Genel Meclislerine seçilebilmelerinin onu açılacaktır. Mahalle muhtarlıkları belediyelerin uç hizmet birimlerine dönüştürülecek İl genel meclisleri ve koy muhtarlıkları yeniden yapılandırılacak: CHP’nin hedefi , kırsal ve kentsel alanın yerel yönetim acısından bütünleştirilmesidir. Bu amaca yönelik olarak kırsal yerleşimlerin daha çok nüfusla ve daha geniş alan boyutunda toplulaştırılmaları özendirilecek; CHP, metropol niteliği kazanmakta olan büyük kentler için, kendine özgü koşulları, sorunları ve beklentileri yanıtlayacak metropol yönetim modellerinin özel yasalarla oluşturulmasını öngörmektedir. Büyükşehir yönetim modeli yeniden yapılandırılacak; büyükşehir ve ilce belediyeleri arasındaki görev ve yetki karmaşası giderilecektir:

51 SONUÇ OLARAK Yerel yönetimlerin idari ve mali özerklikleri Demokratik Yönetimlerin temelidir. İllerde Belediye Başkanlığı – Valilik ilçelerde Belediye Başkanlığı – Kaymakamlık sistemi çift başlı bir yönetim yapılanması olup anti-demokratik ülkelerin vesayetçi anlayışıdır, dolayısıyla bu sistem kaldırılmalıdır. Sömürgeci anlayışın kavramı olan “ Valiler halk tarafından seçilsin söylemi yerine Merkezi hükümetçe atansın“ şeklindeki yönetim kavramı kaldırılmalıdır. Belediyelerin özerkliği mali açıdan yeterliliği ile mümkündür dolayısıyla Belediyeler kendi kaynaklarını üretmelidirler. Gelirlerinin büyük kısmını merkezden alan yönetimler demokratik ve özerk olamazlar.

52 SONUÇ OLARAK Belediye bürokratlarının partizanlığı hizmet kalitesini düşürür, bürokratlar yereli esas alan, yerel yönetim alanında uzman olan kişiler olmalıdırlar. Kendilerini karar erki yerine yürütmenin parçası olarak görmelidirler. Yerel yönetimler kültür ve sosyal faaliyetlere önem vermeli kentteki yabancılaşma ve yalnızlaşmaya sosyo-kültürel faaliyetlerle çözümler üretmelidirler. Günümüzün önemli sorunlarından olan kimlik – kadın – emek ve ekolojik sorunları yerel yönetimler çözer. Bilgiyi - Eyleme dönüştüren demokratik yönetsel kararlarda sevgiyi esas alan, diline, kültürüne, tarihine ve doğal değerlerine sahip çıkan yerel yönetimler diğer bir ifadeyle öz yönetimler esas Misyonunu yerine getiren başarılı yerel yönetimlerdir.

53 Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi
T E Ş E K K Ü R L E R Fahrettin ÇAĞDAŞ Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri


"MERKEZİ - YEREL YÖNETİM Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları