Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanAcahan Meric Değiştirilmiş 10 yıl önce
1
Bakara Sûresi: Kur’ân Buluşmaları: 46 ÜMİT ŞİMŞEK
2
Bakara: 119 اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَش۪يراً وَنَذ۪يراًۙ وَلَا تُسْـَٔلُ عَنْ اَصْحَابِ الْجَح۪يمِ Biz seni hem müjdeleyici, hem de sakındırıcı olarak, hak ile gönderdik. Yoksa sen Cehennem ehlinden sorumlu değilsin.
3
Bakara: 119 «Hak ile gönderdik»
Kur’ân Kur’ân’ın ihtivâ ettiği hakikatler İslâm Biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, onda bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın. Fâtır, 35:24
4
Bakara: 119 Peygamberlerin görevi
Peygamberlerin iki görevi Uyarı / sakındırma Müjde Biz peygamberleri ancak müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Kim iman eder ve durumunu düzeltirse, artık ne bir korku vardır onlara, ne de mahzun olurlar. En’âm, 6:48
5
Bakara: 119 Peygamberlerin görevi
Ey Kitap Ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir fetret döneminde size hakkı açıklayan elçimiz geldi — tâ ki “Bize ne müjdeleyen, ne de uyaran birisi gelmedi” demeyesiniz. İşte size müjdeleyen de, uyaran da gelmiştir. Allah’ın ise herşeye gücü yeter. Mâide, 5:19 Biz o peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı gönderdik—tâ ki, kendilerine peygamberler geldikten sonra, insanların artık Allah’a karşı öne sürecekleri bir bahaneleri kalmasın. Allah Azizdir, Hakîmdir. Nisâ, 4:165
6
Bakara: 119 Peygamberlerin görevi
Biz peygamberleri ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak göndeririz. Fakat inkâr edenler hakkı bâtıl ile gidermek için mücadele ederler; Benim âyetlerimi ve korkutuldukları azabı alaya alırlar. Kehf, 18:56 Biz seni bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmiyor. Sebe’, 34:28
7
Bakara: 119 Peygamberlerin görevi
Sizinle benim misalimiz ateş yakan bir adamın durumuna benzer. O ateşe pervaneler ve böcekler düşmekte, adam da onlara engel olmaya çalışmaktadır. Ben de sizi kuşağınızdan tutmuş, ateşten kurtarmaya çalışıyorum, siz ise elimden kurtulup ateşe atılmaya çalışıyorsunuz. Buharî, Rikak: 26; Müslim, Fedâil: 19; Tirmizî, Edeb: 82
8
Bakara: 119 Peygamberlerin görevi: mucize değil, uyarı
İnkâr edenler, “Rabbinden ona bir âyet indirilse ya” dediler. Sen ancak bir uyarıcı ve bütün toplumlar için bir yol göstericisin. Ra’d, 13:7 De ki: Allah dilemedikçe benim kendime ne bir yararım dokunur, ne de bir zararım. Eğer ben gaybı bilmiş olsaydım bundan pek çok yarar sağlardım; kötülük de bana dokunmazdı. Oysa ben iman edecek olanlara bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim, o kadar. A’râf, 7:188
9
Bakara: 119 Uyarılanların sonu
İnsanları, başlarına azabın geleceği gün hakkında uyar ki, o günde zalimler “Rabbimiz, ecelimizi yakın bir zamana ertele de Senin davetine cevap verip peygamberlere uyalım” derler. Hani, bundan önce hiç zeval bulmayacağınıza dair yemin edenler siz değil miydiniz? Oysa siz, kendilerine zulmetmiş olanların yurtlarında oturmuş ve onlara ne yaptığımızı görmüştünüz; ayrıca size ibret alınacak nice misaller vermiştik. İbrahim, 14:44-45
10
Bakara: 119 Kur’ân: müjdeleyici ve uyarıcı kitap
Onun evvelinde, bir öncü ve bir rahmet olarak, Musa’nın kitabı vardır. Bu ise, zulmedenleri uyarmak ve iyiliği ilke edinenleri müjdelemek için Arap lisanıyla indirilmiş, kendisinden öncekileri doğrulayıcı bir kitaptır. Ahkaf, 46:12 O dosdoğru kitabı, kendi katından gelecek şiddetli bir azaptan insanları sakındırmak ve iyi işler yapan mü’minleri de güzel bir ödülle müjdelemek üzere indirmiştir. Kehf, 18:2
11
Bakara: 119 Uyarılanların sonu
Ey cinler ve insanlar topluluğu! İçinizden, size âyetlerimi anlatan ve bugününüzle karşılaşacağınızı bildirerek sizi uyaran peygamberler gelmedi mi? Onlar “Biz kendi aleyhimize kendimiz şahidiz” derler. Onları dünya hayatı aldatmıştır; böylece, kendi aleyhlerine şahitlik ederek kâfir olduklarını itiraf ederler. En’âm, 6:130
12
Bakara: 119 Uyarılanların sonu
Oraya atıldıklarında Cehennemin gürleyişini işitirler ki, kaynayıp duruyor. Öfkeden parçalanacak gibi! Herbir bölük oraya atıldıkça, bekçileri onlara sorar: “Size uyarıcı gelmemiş miydi?” “Evet,” derler. “Bize uyarıcı geldi. Ama biz yalanladık. Ve dedik ki: ‘Allah’ın birşey indirdiği yok; siz büyük bir şaşkınlıktasınız.’ ” “Keşke dinleseydik,” derler. “Keşke akıl edebilseydik! O zaman bu çılgın alevlerin arasında olmazdık.” Mülk, 67:7-10
13
Bakara: 119 Müjdeleyici olarak Peygamber ve Kitap
Bu Kur’ân, yolun en doğrusuna iletir; güzel işler yapan mü’minlere de büyük bir ödülü hak ettiklerini müjdeler. İsrâ, 17:9 Ey Peygamber, Biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı, Onun izniyle Allah’a çağıran bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik. Mü’minlere de, Allah’tan pek büyük bir lütuf ve ikrama erişeceklerini müjdele. Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme; onların eziyetlerine aldırma. Sen Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. Ahzâb, 33:45-48
14
Bakara: 119 Müjdeleyici olarak Peygamber ve Kitap
Sen ancak Kur’ân’a uyan ve görmediği halde Rahmân’dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte onu bağışlanma ile ve ardı arkası kesilmeyecek, pek değerli bir ödülle müjdele. Yâsin, 36:11 Her ümmetten kendileri hakkında bir şahit çıkardığımız gün, seni de bu ümmet için şahit tutarız. Çünkü Biz herşeyi açıklamak üzere, hakka teslim olanlar için bir hidayet, rahmet ve müjde olarak kitabı indirmiş bulunuyoruz. Nahl, 16:89
15
Bakara: 119 Peygamberin sorumluluğu
«Sen Cehennem ehlinden sorumlu değilsin.» Bana Kur’ân’ı okumam emredildi. Artık kim doğru yolu tutarsa kendisi için tutmuş olur. Kim de sapacak olursa, de ki: Ben ancak bir uyarıcıyım. Neml, 27:92 Yüz çevirecek olurlarsa, sen de ki: Ben sizi Âd ve Semud’un başlarına gelen azabın benzeri bir azapla uyarmış bulunuyorum. Fussılet, 41:13
16
Bakara: 119 Peygamberin sorumluluğu
Salih yüzünü onlardan çevirdi, “Ey kavmim, ben size Rabbimin gönderdiklerini tebliğ ettim ve size nasihat de ettim,” dedi. “Lâkin siz nasihatçileri sevmezsiniz.” A’râf, 7:79 Şuayb yüzünü onlardan çevirdi, “Ey kavmim, ben size Rabbimin gönderdiklerini tebliğ ettim ve size nasihat de ettim,” dedi. “Nankörlük etmiş bir kavme ne diye acıyayım?” A’râf, 7:93
17
Bakara: 119 Peygamberin sorumluluğu
[Hûd]: “Yüz çevirirseniz, benimle gönderilmiş olanı ben size tebliğ etmiş bulunuyorum. O zaman Rabbim sizin yerinize başka bir kavim getirir; siz ise Ona hiçbir zarar vermiş olmazsınız. Şüphesiz ki Rabbim herşeyi görüp gözetlemekte, her işinizi kaydetmektedir.” Emrimiz geldiğinde, Hud’u ve beraberindeki iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları kıyamet gününde ağır bir azaptan da kurtardık. Hûd, 11:57-58
18
Bakara: 119 Peygamberin sorumluluğu
Allah’a ortak koşanlar dediler ki: “Eğer Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız Ondan başkasına ibadet etmezdik; Onun izni olmadan da hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Daha öncekiler de böyle yapmışlardı. Peygamberlere düşen, açıkça tebliğ etmekten başka nedir ki? … Onları apaçık deliller ve kitaplarla gönderdik. Sana da, kendilerine indirilmiş olanı insanlara açıklaman için Kur’ân’ı indirdik—tâ ki iyice düşünsünler. Nahl, 16:35, 44
19
Bakara: 119 Peygamberin sorumluluğu
Biz sana kitabı onların anlaşmazlığa düştükleri şeyi kendilerine açıklaman için ve iman eden bir topluluğa hidayet ve rahmet olarak indirdik. Nahl, 16:64 De ki: Hem Allah’a itaat edin, hem Peygambere itaat edin. Yüz çevirirseniz, onun yüklendiği sorumluluk kendisine, sizin yüklendiğiniz de kendinizedir. Ona itaat ederseniz doğru yolu bulursunuz. Peygambere düşen ise açıkça tebliğden başka birşey değildir. Nur, 24:54
20
Bakara: 120 وَلَنْ تَرْضٰى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارٰى حَتّٰى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْۜ قُلْ اِنَّ هُدَى اللّٰهِ هُوَ الْهُدٰىۜ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ اَهْوَٓاءَهُمْ بَعْدَ الَّذ۪ي جَٓاءَكَ مِنَ الْعِلْمِۙ مَا لَكَ مِنَ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ Onların milletine [dinlerine] tâbi olmadıkça ne Yahudiler senden hoşnut olur, ne de Hıristiyanlar. Sen de ki: Allah’ın gösterdiği yol, doğru yolun tâ kendisidir. Eğer sana ulaşan ilimden sonra sen onların heveslerine uyarsan, seni Allah’tan kurtaracak ne bir dostun olur, ne de bir yardımcın.
21
Bakara: 120 millet Millet İbrahim milleti
Din / mensuplarına bakan yönüyle İbrahim milleti Bakara, 2:130, 135; Âl-i İmrân, 3:95; Nisâ, 4:125; En’âm, 6:161; Nahl, 16:123; Hac, 22:78 İbrahim ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. O bütün bâtıl inanışlardan uzak, dosdoğru bir Müslümandı ve asla müşriklerden değildi. Âl-i İmrân, 3:67
22
Bakara: 120 millet Yusuf dedi ki: “Size nasipleneceğiniz bir yiyecek gelmeden önce ben size onu haber veririm. Bu bana Rabbimin öğrettiği bilgilerdendir. Ben Allah’a inanmayan ve âhireti inkâr eden bir kavmin dinini terk ettim. “Ben atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmak bize yakışmaz. Bu hem bize, hem bütün insanlara Allah’ın bir lütfudur; lâkin insanların çoğu şükretmiyor. Yusuf, 12:37-38
23
Bakara: 120 Rıza Bir de onlardan, “O bir kulaktır” diyerek Peygamberi incitenler var. De ki: O sizin için hayırlı bir kulaktır; Allah’a inanır, mü’minlere inanır; iman edenleriniz için de bir rahmettir. Allah’ın Resulünü incitenler için ise acı bir azap vardır. Sizi hoşnut etmek için Allah adına yemin ederler. Eğer gerçekten mü’min iseler, hoşnut edilmeye Allah ve Resulü daha lâyıktır. Tevbe, 9:61-62
24
Bakara: 120 Rıza İnkâr ederseniz, şu bir gerçek ki, Onun size ihtiyacı yoktur. Fakat O kullarının inkârına razı olmaz. Şükrederseniz, bu davranışınızdan hoşnut olur. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Sonunda döneceğiniz yer Rabbinizin huzurudur; yapmakta olduklarınızı O size haber verir. Şüphesiz ki O gönüllerde saklı olanı hakkıyla bilir. Zümer, 39:7
25
Bakara: 120 Rıza İnkâr edenler, bugün sizin dininizden ümitlerini kesmiş durumdadır; siz onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum. Mâide, 5:3
26
Bakara: 120 Rıza Allah’ın rızasını kazanmak için ön şart / Allah rızasının neticesi Allah’tan razı olmak Allah buyurur ki: Bugün, doğrulara doğruluklarının fayda verdiği gündür. Onlar için, ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetler vardır. Allah onlardan razıdır, onlar Allah’tan. Bu ise pek büyük bir kazanç ve kurtuluştur. Mâide, 5:119
27
Bakara: 120 Rıza İslâma girmekte öne geçen Muhacir ve Ensar ile onları güzellikle izleyenlerden Allah hoşnut olmuştur; onlar da Allah’tan hoşnutturlar. Allah onlara, ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetler hazırlamıştır. Asıl büyük bahtiyarlık işte budur. Tevbe, 9:100 İman eden ve güzel işler yapanlar ise yaratılmışların en iyisidir. Onların Rableri katındaki ödülleri, ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Adn Cennetleridir. Allah onlardan hoşnuttur, onlar Allah’tan. Bu ödül, Rabbinden korkan kimse içindir. Beyyine, 98:7-8
28
Bakara: 120 Rıza Allah’a ve âhiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, Allah’a ve Resulüne karşı çıkanlara sevgi beslediğini göremezsin—isterse onlar babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsun. Çünkü Allah onların kalplerine iman nasip etmiş ve kendi katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Sonra da onları, ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştirecektir. Allah onlardan, onlar da Allah’tan hoşnutturlar. İşte onlar Allah’ın taraftarlarıdır. Bilin ki, Allah’ın taraftarları, kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir. Mücadele, 58:22
29
Bakara: 120 İlim / heves İlim
Din, şeriat, İslâm, Kur’an Zulmedenler, hiçbir bilgiye dayanmaksızın, heveslerinin peşine düştüler. Allah’ın saptırdığını kim yola getirebilir? Onların hiçbir yardımcısı da olmaz. Rum, 30:29 Ey Davud, Biz seni yeryüzünde bir halife yaptık. İnsanlar arasında adaletle hükmet. Hevâya tâbi olma ki seni Allah yolundan saptırmasın. Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmaları yüzünden, çetin bir azap vardır. Sâd, 38:26
30
Bakara: 120 İlim / heves Kendilerine kitap verilenlere her türlü delili getirsen, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Aslında onlar birbirinin kıblesine de uymazlar. Sana gelen ilimden sonra sen onların heveslerine uyacak olursan, işte o zaman zalimlerden olursun. Bakara, 2:145 Böylece Biz onu Arapça bir hüküm ve hikmet kaynağı olarak indirdik. Sana gelmiş olan ilimden sonra sen onların heveslerine uyarsan, seni Allah’ın elinden kurtaracak ne bir dostun olur, ne bir koruyucun. Ra’d, 13:37
31
Bakara: 120 İlim / heves Zulmedenler, hiçbir bilgiye dayanmaksızın, heveslerinin peşine düştüler. Allah’ın saptırdığını kim yola getirebilir? Onların hiçbir yardımcısı da olmaz. Rum, 30:29 Üzerine Allah’ın adı anılmış olan şeylerden ne diye yemeyeceksiniz? Zarurete düştüğünüz haller dışında size neyi haram ettiğini Allah açıkça size bildirmiştir. Fakat çokları, birşey bilmedikleri halde, kendi hevesleriyle insanları saptırıyorlar. Rabbin ise haddi aşanları pek iyi bilir. En’âm, 6:119
32
Bakara: 120 İlim = Şeriat Orada kullarımızdan bir kul buldular ki, katımızdan ona bir rahmet vermiş, tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. Kehf, 18:65 Hızır (a.s.) Musa’ya (a.s.) dedi ki: «Sen Allah’ın kendi ilminden sana öğrettiği bir ilme sahipsin ki, ben onu bilemem. Ben de Allah’ın kendi ilminden bana öğrettiği bir ilme sahibim ki, sen onu bilmezsin.» Buharî, Enbiyâ: 27; Müslim, Fedâil: 170
33
Bakara: 120 İlim = Şeriat Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, yeryüzüne bolca yağan yağmur gibidir. Yağdığı yerin bir kısmı verimli bir topraktır; suyu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da çorak bir yerdir; suyu emmeyip üstünde tutar. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem hayvanlarını sular, hem de ziraat yaparlar. Yağmurun yağdığı bir başka yer daha vardır ki, ne suyu tutar, ne ot bitirir. İşte bu, Allah’ın dininde derin anlayışa erişen ve Allah’ın benimle gönderdiği şeyden faydalanarak onu öğrenen ve öğreten kimse ile, başını kaldırıp da Allah’ın benimle gönderdiği hidayete kulak vermeyen ve onu kabul etmeyen kimsenin misalidir. Buharî, İlim: 20; Müslim, Fedâil: 15
34
İnternet adresleri utesav.org.tr facebook.com/yazarumitsimsek
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.