Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

20. YILINDA ÖZELLEŞTİRMENİN BİLANÇOSU Hüseyin ÜLKÜ (MYK Başkanı)

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "20. YILINDA ÖZELLEŞTİRMENİN BİLANÇOSU Hüseyin ÜLKÜ (MYK Başkanı)"— Sunum transkripti:

1 20. YILINDA ÖZELLEŞTİRMENİN BİLANÇOSU Hüseyin ÜLKÜ (MYK Başkanı)
ARAZİ VE KIYILAR Hazırlık TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI Sunan Hüseyin ÜLKÜ (MYK Başkanı) 20. YILINDA TÜRKİYE'DE ÖZELLEŞTİRME GERÇEĞİ SEMPOZYUMU Mayıs 2005, ANKARA, Ekin Sanat Merkezi (Menekşe sok. 8/A Kızılay – ANKARA)

2 ÖZELLEŞTİRMEYE GENİŞ AÇIDAN BAKMAK
Özelleştirmeyi sadece kamu varlıklarının satışı , kamu hizmetlerinin piyasalaştırılması olarak algılamak temel yanlışımız olur. Çünkü özelleştirme, yapısal uyum projeleriyle birlikte ekonominin sosyal ve siyasal yaşamın çökertilerek her şeyin piyasada alınır satılır hale getirilmesidir. özelleştirme, hiç bir insani değer içermez, kamu özel ayrımı yapmaz. Bu nedenle insanın da piyasalaşmasını, hatta insanın da piyasada alınır satılır hale getirilmesini amaçlar. Özelleştirme= mülksüzleştirme+yabancılaştırma Özelleştirmenin uygulandığı her ülkede başta köylüler olmak üzere tüm yurttaşlar ellerindeki topraklarını da yitirmişlerdir. Bu mülksüzleşme durumu, esnaf, sanatkar ve hatta sanayici için de geçerlidir. Bu anlamda, özelleştirmeye, yeni kölelik/kullanılıp atılanlar rejimi diyebiliriz.

3 ÖZELLEŞTİRMEYE GENİŞ AÇIDAN BAKMAK
KIRSAL EMEK İmparatorluk inşasının en tahrip edici etkisi, özellikle köylülük, küçük çiftçiler, kırsal emekçiler ve Kızılderili toplulukları olmak üzere, kırsal emek gücü üzerinde olmuştur. Birleşik Devletler ve Avrupa Birliği’nden gelen sübvanse edilmiş tarımsal ürünlerin büyük miktarlarda girişi, küçük üreticileri mahvetti ve kırsal kooperatifleri iflas ettirdi. (S97) Kentsel isyanlar potansiyelini söndürmek için Dünya Bankası, imparatorluk ve onun yandaş devletleriyle mücadele eden kitle sosyo-politik hareketlerin ortaya çıkmasına engel olmak için, “yerel güçlendirme” adı verilen, “anti fakirlik” ve “kendi kendine yardım” projeleri yapması için 100 binden fazla STK üyesinden oluşan bir orduyu finanse etti. (S98) (Küreselleşme ve İmparatorluk, James PETRAS)

4 ÖZELLEŞTİRMEYE GENİŞ AÇIDAN BAKMAK
YENİ KÖYLÜLÜK HAREKETLERİ Bunlar "ekonomik örgütler"den ibaret değiller. Özelleştirme, kuralsızlaştırma ve ihracatı teşvik şeklindeki serbest piyasa politikalarına karşı mücadele eden sosyo politik hareketlerdir. Kırsal hareketler, sendikalarla siyasi ittifaklar kurmuşlardır ve kent varoşlarının örgütlenmesine katkıda bulunuyorlar. Örneğin Şubat 1997’de Ekvador’u, Haziran 1996’da Brezilya’yı, Aralık 1996’da Bolivya’yı saran genel grevler köylü-yerli-sendika ittifakına dayanıyordu. (Küreselleşme ve Direniş, S.175, James PETRAS)

5 İkili Anlaşmalar ABD'nin Gözü Türkiye Topraklarındaydı
01 Mart 1916 tarihli ve 2475 sayılı kanun yabancı devletlere yalnız elçilik ve konsolosluk binası olarak kullanılmak üzere taşınmaz edinme hakkı tanıyordu. Yasanın koyduğu yasağa rağmen tarihli Kahire Anlaşmasıyla kanunsuz isteğini Amerika, TC Hükümeti'ne kabul ettirmiştir. ABD, 11 Mart 1941'de çıkarmış olduğu “Ödünç Verme ve Kiralama” kanununa dayanarak sattığı boş bidonların bile mülkiyet hakkını devretmezken kanunlarımızın yasaklamasına rağmen Türkiye'de satın aldığı taşınmazların mülkiyet hakkını da alıyordu. Bu bir ilk adımdı. Günümüzdeki sınırsız taşınmaz edinme haklarının ilk adımı.. (27 Şubat 1946) Kahire Anlaşması, 10 Milyon US$ Kredi Anlaşması (Res.Gzt.6303, 1946) (06 Aralık 1946) Ankara'da imzalanan ek anlaşma (Res.Gzt.6533,1947)

6 Mr. ELY'nin Ünlü Maden Kanun Tasarısı Süreci
Amerikan Yardım Teşkilatı (AID) Başkanı Mr. GRANT, İnönü Hükümeti düşürüldükten sonra, Mr. ELY'nin ünlü Maden Kanun Tasarısı'nın 14 Nisan 1965'e kadar TBMM'ye sevkedileceği hakkında Bakan Mehmet TURGUT'tan söz almıştı. Etibank Genel Müdürü Sn. Tahsin YALABIK, bakanın kendisinden istediği kanun tasarısını götürdüğünde, Bakana konunun gizliliği ve önemi hakkında bilgi vermek istediğinde Bakan “Dün Mr. GRANT ile konuştuk, Tasarının 14 Nisan'dan önce Meclise sevkini istiyorlar. Vaktimiz yok” diyerek açıklama dahi istememişti.

7 Mr. ELY'nin Ünlü Maden Kanun Tasarısı Süreci
“Önce Maden Kanunumuzun modernleştirilmesi kampanyasını açmışlar, sonradan da Kaliforniya'lı bir hukukçu olan Mr. ELY'ye -ücretini kendileri ödeyerek- bir kanun tasarısı hazırlatmışlar ve Bakanlığa sunmuşlardır” Ülkesinin ve halkının yararını düşünen Etibank Genel Müdürü Tahsin YALABIK'ı kendilerine engel görmüşler ve görevden alınmasını sağlamışlardı. Prof. Dr. Muammer AKSOY'un Tahsin YALABIK'ın göreve iadesi için açtığı dava dilekçesinde yer alan bu açıklamalarda yabancı sermayenin hedefi de açıkça ortaya konuyordu.

8 Mr. ELY'nin Ünlü Maden Kanun Tasarısı Süreci
Tasarının(Raporun) Hedefi: - Yabancıların maden haklarını gayrimenkul üzerinde bir mülkiyet hakkı olarak tescil ettirmek, - Devlet tarafından istimlakı imkansız kılmak, - Madencilik yapmak isteyen yabancıları 6224 Sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu'nun kısıtlamaları dışında tutmak. Bildiğiniz gibi antiemperyalist savaşımını bir bilim ve siyaset insanı olarak yılmadan sürdüren Prof. Dr. Muammer AKSOY hedef seçilerek öldürülmüştür. Bugün ise 6224 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Yerine Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasası getirilmiştir. Yabancıların Türkiye'de diledikleri yerde diledikleri kadar taşınmaz edinmelerinin önünde hiçbir engel kalmamıştır. Yeni Maden Kanunu, ile de istedikleri noktaya ulaşmışlardır.

9 TÜSİAD'ın Orman Raporu Haziran 1991
Bu raporun önsözü gerçekten ilginç. TÜSİAD; -1971'den beri “ekonomik sosyal ve mali konularda yayınlar” yaptığını -Kamu yararına çalışan bir özel sektör kuruluşu olduğunu, -yayınlarında bilimsel ve tarafsız kalmayı amaçladıklarını belirtiyor. “Bu nedenle raporda belirtilen değerlendirmelerin resmi görüşler veya üye görüşleriyle bir ilişkisi sözkonusu değildir.” diyor. Prof. Dr. Tuna EKİM ve Doç. Dr. Ergün İLTER'in hazırladığı raporun daha ilk sayfasında ise; “Ormanların tutarlı bir model içerisinde özelleştirme çalışmaları hemen başlatılmalıdır” önerisi getiriliyor.

10 TÜSİAD'ın Orman Raporu Haziran 1991
Raporun kapağı, bana öğrencilik yıllarımdaki Amerikan yardımı süt tozu ve peynir kutularının üzerindeki iki eli anımsatıyor. Gördüğünüz gibi Ormanın elini sıkan, orman köylüsünün eli değil bir iş adamının eli. Dolayısıyla orman köylüsünün adı yok. Kamu yararının özelleştirme sonucu elde edileceği gibi sözde bilimsel bir rapor ortaya konuyor. Hepimizin bildiği, 1980 sonrası her hükümetin satmak istediği 2B alanları için Anayasa değişikliğinin de kamu yararına olacağı gibi bir anlamı çağrıştırıyor. Oysa bu Yeni Dünya Düzeninin kamusuz “kamu yararı”, halkın ve orman köylüsünün zararı anlamına geliyor.

11 TÜSİAD'ın Orman Raporu Su Havzalarının Geleceği
Prof. Dr. Uçkun GERAY ise; “Su havzalarının büyük bir bölümü orman ekosistemleri ile kaplıdır. Meralar da su üretim işlevine katılan önemli ekosistemlerdir” Zengin ülkelerin elinde hayal edilemeyecek düzeydeki finans olanağının yeni alanlarda kullanılmamasının kuzeyin çökmesi anlamına geleceğinden “su ile ilgili üretim ve hizmet süreçlerinin özel girişimin konusu haline getirilmesi, bu kesim için yaşamsal bir hedef durumunda” diyor. “Hükümetin 2000 yılında Dünya Bankası'na verdiği rapordan kentsel ve tarımsal suların özelleştirileceği anlaşılmaktadır” eklemesini yapıyor.

12 TÜSİAD'ın Orman Raporu Su Havzalarının Geleceği
Ortadoğu ve İsrail örneğinde olduğu gibi, su kaynaklarını ele geçirmek veya yönetimine egemen olmak gibi bir proje de sözkonusudur. Su ormanı işletmeciliğinin, özel yerli ve yabancı işletmelere verilebilmesi ise su pazarını beklemektedir. İşte Anayasa'nın 169. ve 170. maddelerinin değiştirilerek 2B alanlarının satılması ve ormanların devlet tarafından işletilmeyip işlettirilmesi tuzaklarının gerisinde yatan bu adımları görmek zorundayız. Göremezsek, önümüzdeki 20 yılın bilançosu sadece ormanlarımızın satılması değil, sularımızın da yabancı şirketlere devredilmesi olacaktır.

13 YENİ PARA için İl İl Satılık 10 Bin Hazine Arazisi
81 İl ve Bağlı İlçelerindeki Hazine Arazileri Satışa Çıkarılıyor. Bu Türkiye'nin de satılması demektir. Yabancılara Taşınmaz Satışı konusunda, 1984 ve 1986 yıllarında düzenlenen Yasalar, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesine rağmen, 4916 Sayılı Kanun ile Tapu ve Köy Kanunlarında değişiklikler yapılmıştır. Bu yasanın TBMM'de görüşüldüğü süreçte yasaya neden karşı çıktığımızı anlattık. CHP Grubu, yasanın bazı maddelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, yasanın yabancılara taşınmaz satışıyla ilgili 19. maddesini 2003/70 esas ve 2005/14 karar no ile tarihinde iptal etti.

14 Devlet Kendi Yasalarını Uygulamayacak
4916 Sayılı Yasanın 6 ıncı maddesiyle 4706 sayılı Kanunun 7 inci maddesine eklenen; "Hazineye ait taşınmazların .... ifraz, tevhit, tescil ve tesbit işlemleri İmar Mevzuatındaki kısıtlamalara tabi olmaksızın ve herhangi bir ücret, bedel ve gider karşılığı talep edilmeksizin ilgili kuruluşlarca talebi izleyen iki ay içinde yerine getirilir" biçimindeki düzenleme, hukuk tanımaz işgalcilerin yarattığı sorunların çözümünde devleti de yasa tanımaz bir konuma düşürmektedir. Günümüzde mevcut imar mevzuatı gereği bir köylü veya kentli ipotek ederek kredi aldığı tarlasını, arazisini plansızlık nedeniyle ifraz edemediği için, taşınmazının bir kısmını satarak borcunu ödeyerek kalan kısmında, üretim ve ev yapması mümkün olacak iken, tamamı icra kanalıyla satılarak mülkiyetsiz kalacaktır. Devlet ise kendi hem imar mevzuatına uymayacak, hem de taşınmazlarının tümünü imar planı yapmadan sattığı için gayrimenkul piyasasını düşürerek, borçlu köylülerin ve kentlilerin taşınmazlarının yok pahasına satılmasına da yol açacaktır. Devlet yurttaşını mülksüzleştirecektir.

15 YENİ PARA için İl İl Satılık 10 Bin Hazine Arazisi 81 İl ve Bağlı İlçelerindeki Hazine Arazileri Satışa Çıkarılıyor 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ... Kanunu" sürecinde Odamızın Cumhurbaşkanlığı'na başvuruları olmuştu. Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet SEZER tarafından Anayasa Mahkemesine götürülen yasanın 3. maddesi 2001/382 esas ve 2002/21 karar no ile tarihinde iptal edilmiştir. (4 Ekim 2002 tarih sayılı Res. Gzt)

16 İşgal Edilmiş Hazine Arazileri İşgalcilere Satılık
Yine 4706 sayılı yasanın 5.maddesinde değişiklik ile "Hazineye ait taşınmazlardan, 31/12/2000 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanlar"ın "öncelikle işgalcilerine satılacağı hükmü getirilmiştir. Yasa yapı adedi, alan kısıtlaması getirmemektedir. İşgalci ne kadar yapı yaptı ve yer işgal etti ise o kadar hazine arazisine rayiç bedel üzerinden sahip olacaktır. Bu da hazine arazilerinin sosyal zorunluluk nedeniyle değil, rant için işgal edenlerin eline geçmesini sağlamış olacaktır. Bu yapılarda kiracı olana, evi ve arsası olmayan ailelere ise yasa ile hiçbir hak getirilmemektedir. Yani yasalara saygılı olan halk kesimlerinin, Yeni Dünya Düzeninin, IMF ve Dünya Bankası'nın dayattığı sistemde ve yasalarda yeri yok.

17 Meralarımız da Piyasaya Düştü
5334 Sayılı Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, (Res. Gzt.25804, 03/05/2005) meraların da işgalini meşrulaştırmakta ve böylece bir başka kamu kaynağı da talan edilmektedir. Ormanlarımız gibi Meralarımız da Piyasaya Sunulmuştur.

18 Limanlar da Özelleştiriliyor
Önce Denizcilik Bankasını kapat, Denizcilik İşletmelerinde kaynak kullanım sıkıntısı yarat. Sonra İşletmeleri, özelleştirme kapsamına al. Sonra da Doğal Tekel hizmet alanları olan Limanlarımızı sat. (Silifke/Mersin) Limanlarımız, Osmanlı döneminde yabancıların elindeydi. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra millileştirme politikasına paralel olarak Fransızların, Almanların elinden bedel ödenerek alındı. Şimdi ise Limanlarımız özelleştirme kapsamında satılığa çıkarılmaktadır. Bu bir anlamda limanlarımızı tekrar yabancılara “tapulamak” anlamına gelmektedir.

19 KIYI larımıza Göz Dikenler
Bir yandan kıyıda kalan taşınmazlar için tapu iptal davaları açılırken, diğer yandan kıyılar doldurulup özel amaçlı “kruvaziyer liman” için tapuya tescil işlemleri yapılmak isteniyor. Siyasal iktidar, Kıyı Yönetmeliği'nde değişiklik yapıp özel amaçlı yatırımlar için kıyıları yapılaşmaya açarken, örneğin Çeşme'de Hazine Vekili, “davalının kıyı kenar çizgisi içerisindeki devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlere, pergole yaparak masa ve sandalye koymak suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek müdahalenin men'ine, yapılan muhdesatın kal'ine karar verilmesini” isteyen dava açıyor. Görevini yapan idare, çifte standart uygulayan konuma düşüyor. Siyasi iktidar, hukuki olmayan düzenlemeleriyle, toplumda sınıf ayrımı yaratıyor ve büyük sermayeden yana tercihini ortaya koyuyor.

20 TMMOB ve Odalarımız Görevlerini Yapıyor
Kıyı Yönetmeliğinde Yapılan Değişikliğin iptali için Odamız ve Şehir Plancıları Odası birlikte dava açtık. Danıştay, (05/10/2004 tarih ve 2004/3060 sayılı) kararında, Yönetmelik değişikiğiyle birlikte kıyılardaki yapılaşma hakkının genişletildiğine dikkat çekerek, Anayasanın 43.maddesi ve Kıyı Yasasına aykırı olduğu gerekçesiyle yeni yönetmelik hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verildi. Kıyılarımızın yağması şimdilik durduruldu. Ancak, Anayasa'nın 43. maddesinin değiştirilmesinin de sümenaltında bekletildiğini bilmemizde yarar var.

21 Özelleştirme Kapsamında Taşınmaz Rantından Vurgun

22 Özelleştirme Kapsamında Taşınmaz Rantından Vurgun
ET BALIK KURUMU AFYONKARAHİSAR ET KOMBİNASI ÖRNEĞİ Alanı; ,00 m2 Kadastral Parselleri; 782 Ada 9,10,11,12,13,31,32,33,41,42,43,44,46,50 iken adanın tamamında yapılan imar planı tadilatı sonrası imar uygulaması yapılmıştır. Özelleştirme Sonrası İmar Durumu; yaklaşık %45 konut sahası, %20 fabrika ve üniversite, %35 DOP kesintisi)

23 Özelleştirme Kapsamında Taşınmaz Rantından Vurgun
Odamız tarafından yapılan araştırma sonucunda aşağıda örnek olarak verilen çizelgedeki kuruluşların (tesis ve taşınmazları dahil) satış değerleri ile rayiç değerleri karşılaştırılmıştır. Sonuç, tam bir yağmadır. * Kaynak; ** TL. cinsinden satış tutarlarının döviz değeri satış onay ya da sözleşme tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden hesaplanmıştır. *** 1,40 YTL=1 US$

24 Özelleştirme Sürecinde Kamuya Yeni Yükler Yaratıldı
tarihinde TBMM'de kabul edilen, 5346 Sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'la kamulaştırma bedelleri kamunun sırtına sarılmaktadır. Bu düzenelemelere IMF'nin itirazı yoktur ama Kamu Çalışanlarının ücret artışlarına ise IMF'nin itirazı çoktur. Bu yeni düzenleme, sözleşmesi 1999 yılında imzalanan sadece Yamula Barajı ve Hidro Elektrik Santrali'nin yüklenicisi Kayseri Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ’ye yönelik, üstelik geriye dönük bir işlem yaratmaktadır. Ayen Enerji, Kayseri Elektrik Üretim’in ana hissedarı olan Demir Enerji’nin %99.97 oranında sahibi konumundadır. Böylece, Kayseri Elektrik Üretim’in %96.72 hissesi Ayen Enerji’nin sahipligindedir.

25 Özelleştirme İdaresi'nin Tahsis Öyküleri
ERZURUM’un Pasinler İlçesi’ne bağlı Çöğender Köyü’nde trilyonlar harcandıktan sonra yarım bırakılan Pasinler Sigara Fabrikası MÜSİAD Erzurum şubesi üyelerinin oluşturduğu şirkete tahsis edilmiş ve bu şirket, ilgili bakan ve AKP’li vekillere, 5 Mayıs’ta gazetelere verdikleri ilanla teşekkür etmişler. Köylüler bunun üzerine yerel Güneş Gazetesi yazarı Dursun Şen’e gitmişler, Bu olayın ‘peşkeş’ olduğunu belirten ilanı 9 Mayıs’ta Güneş Gazetesi’nde yayınlatmışlar. ‘Arazisi köyümüze ait iken yöre insanından 400 kişi çalıştırılacak vaadiyle değerinin altında istimlak edilen Pasinler Sigara Fabrikası hayata geçirilemedi. Atıl kalan arazide AÜ Ziraat Fakültesi’nin görüşleri doğrultusunda organik tohum üretimi için köy halkı Çöğender A.Ş.’yi kurdu. Araziyi satın almak, kiralamak ve tahsis kapsamı dahilinde işletmek üzere ilgili bütün makamlara ve bakanlıklara müracaat ettik. Yedi resmi müracaatımıza rağmen bize menfi veya müsbet cevap vermeyenler 4 ay önce kurulan ve isminin önünde ‘MÜ’ olan SİAD’ın bir ay önce kurduğu EGES A.Ş.’ye bedelsiz olarak peşkeş çekmekte, katkılarından dolayı; Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı, Tarım Bakanı Sami Güçlü’yü, milletvekilleri Ömer Özyılmaz, Mustafa Ilıcalı, Muzaffer Gülyurt’u, Vali Celalettin Güvenç’i ve MÜSİAD Erzurum Şubesi’ni kınıyoruz.‘

26 TOPRAK REFORMU VE KOOPERATİFLEŞME
Türkiye’de benim de içinde bulunduğum birçok aydın toprak reformunu hararetle istemesine rağmen, böyle bir siyasal iktidar hiçbir zaman oluşmadı. Hatta bu arada, bizimle birlikte 1971 yılında Toprak Reformu Tasarısı’nı hazırlayan çok değerli Profesör Ümit DOĞANAY’ın öldürülmüş olmasını da hatırlıyorum. (Prof. Dr. Ziya Gökalp MÜLAYİM) Dinlediğiniz için... “Özelleştirme Gerçeği” üzerine bugüne kadar düşündüğünüz ve bundan sonra düşüneceğiniz için... teşekkür ederim.


"20. YILINDA ÖZELLEŞTİRMENİN BİLANÇOSU Hüseyin ÜLKÜ (MYK Başkanı)" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları