Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
KALITSAL BÖBREK HASTALIKLARI
Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Liv Hospital-İSTANBUL İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi
2
Plan Genel bilgiler Genetik kavramlar Kalıtsal hastalıklar ayırımı
Özet
3
Plan Genel bilgiler Genetik kavramlar Kalıtsal hastalıklar ayırımı
Özet
4
Böbrek hastası ne düşünür
Yakınım diyalize giriyor Benim de böbreğim hasta Acaba ben de diyalize mi gireceğim Peki haklı mı?
5
Genel bilgiler Gerçekte kalıtsal böbrek hastalığı çok azdır.
Yakınlarının arasında bir böbrek hastalığı olması böbrek hastalığı için bir risk olabilir ama çoğu kez nedeni değildir. En sık karşılaşılan kalıtsal böbrek hastalığı erişkin tip polikistik böbrek hastalığıdır.
6
Genel bilgiler Birçok böbrek hastalığı vardır: örneğin taş hastalığı, idrarda protein kaybı, idrarda kanama… Bunların hepsinin kalıtımla geçen tipleri vardır ama kalıtımsal olanların sayıları azdır.
7
Plan Genel bilgiler Genetik kavramlar Kalıtsal hastalıklar ayırımı
Özet
8
Genetik kavramlar: Geçiş şekilleri
1.Otozomal dominant 2.Otozomal resessif 3.X kromozomuna bağlı 4.Yatkınlık şeklinde.
9
Genetik kavramlar Genotip: Bireyin kalıtsal özellikleridir, genetik mirasıdır. Fenotip: Kalıtsal özelliklerin bireyi etkileme özelliğidir, fenotipi genetik özellikler çevresel koşullar da etkileyebilir. Penetrans Ekspresivite
10
Penetrans Belli bir genotipe sahip olan bireylerin tümü bu genotiple ilgili fenotipi göstermeyebilirler. Penetrans ilgili fenotipi gösteren bireylerin sayısının göstermesi gereken bireylerin sayısına oranıdır. Bir genin penetransı yüksek ise fenotipi etkileme oranı o kadar fazladır.
11
Ekspresivite Bir genotipin fenotipi etkileme gücüne ekspresivite denir. Aynı genotipe sahip hastaların fenotiplerinin farklı olmasının nedeni de genlerin penetrans ve ekspresivitelerinin farklı olmasıdır. Çevresel koşullardan etkilenebilir.
12
Plan Genel bilgiler Genetik kavramlar Kalıtsal hastalıklar ayırımı
Özet
13
4.Böbrek fonksiyon bozuklukları şeklinde 5.Diğer
1.Böbrek kistleri 2.İdrarda kanama 3.Böbrek taşları 4.Böbrek fonksiyon bozuklukları şeklinde 5.Diğer
14
Plan Genel bilgiler Genetik kavramlar Kalıtsal hastalıklar ayırımı
Özet
15
Kalıtsal hastalıklar 1 1.Böbrek kistleri
Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı Otozomal resessif polikistik böbrek hastalığı Nefronofitizis ve otozomal dominant tubülointerstisiyel böbrek hastalığı Medüller sünger böbrek
16
Kalıtsal hastalıklar 2 2.İdrarda kanama Alport sendromu
İnce membran (Thin Membrane) hastalığı 3.Böbrek taşları Sistinüri Hiperoksalüri/oksalozis Hiperkalsiüri kinakpolat.com
17
Kalıtsal hastalıklar 3 4.Böbrek fonksiyon bozuklukları şeklinde
Fabry hastalığı Amiloidoz Sistinozis Renal glukozüri Fanconi sendromu 5.Diğer
18
KALITSAL KİSTLER Genetik geçiş değişebilir
Öncelikli sorun böbrek olabilir Başka bir genetik hastalıkta böbrek kisti olabilir
19
OTOZOMAL DOMİNANT POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI
ERİŞKİN TİP POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI Geçiş otozomal dominant Başta böbrek olmak üzere birçok organda kist oluşumuna neden olur Ailede erken yaşta beyin kanaması, kalp krizi gibi nedenlerle erken kaybedilenler varsa akla gelmeli
20
OTOZOMAL DOMİNANT POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI
4. veya 16. kromozomda genetik bozukluk saptanmıştır. Çoğunluğu 16.kromozomda (Tip 1, daha ağır), az bir kısmı ise 4. kromozomdadır (Tip 2). PKD1 ve PKD2 genleri polikistin 1 ve polikistin 2’yi kodlarlar. Son yıllarda genel olarak klinik seyri daha iyi olan 3. bir gen (GANAB) saptanmıştır.
21
OTOZOMAL DOMİNANT POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI
Kist ayırıcı tanısı önemli Klinik kistlerle ilgili: yüksek tansiyon, iltihap, taş, kanama ve böbrek yetmezliği İleri yaşlarda ortaya çıkar Erken dönemde belirti yoktur
22
OTOZOMAL DOMİNANT POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI
Karaciğer, pankreas, dalak, akciğer, tiroid, beyin, yumurtalık gibi organlarda da kist görülebilir. Kalp kapakçıkları etkilenebilir, beyin damarlarında genişlemeler (anevrizma) olabilir, kalın bağırsakta keseleşmeler (divertikül) gelişebilir ve karında fıtık görülebilir.
23
OTOZOMAL DOMİNANT POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI
Tedavi komplikasyon tedavisi Kan basıncı kontrolü önemli Böbrek yetmezliği tedavisi Aile taraması Canlı verici seçimine dikkat edilmeli
24
OTOZOMAL RESESSİF POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI
Genel olarak çocukluk yaş grubunun hastalığıdır. Klinik çok değişkenlik gösterebilir, bebeklikten adölesan dönemine kadar görülebilir. Erken klinik belirti gösterenlerde hastalık daha ağır seyreder. 6. Kromozomda yer alan PKHD1 geni sorumludur.
25
OTOZOMAL RESESSİF POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI
Takibinde hipertansiyon, böbrek yetmezliği, idrar yolu infeksiyonu, büyüme geriliği, hepatik fibrozis, bakteriyel kolanjit ve karaciğer yetmezliği görülebilir. Genellikle böbrekler ve kistler otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı kadar büyümez. Tedavi böbrek yetmezliği tedavisidir. Karaciğer-böbrek nakli gerektiren hastalar olabilir. Prenatal tanı mümkündür.
26
NEFRONOFİTİZİS-OTOZOMAL DOMİNANT TUBÜLOİNTERSTİSİYEL BÖBREK HASTALIĞI
Kalıtsal böbrek hastalığı konusunda bahsedilen en karışık hastalıklardan birisidir çünkü aslında 2 hastalıktır: nefronofitizis ve otozomal dominant tubülointerstisiyel böbrek hastalığı. Her 2 hastalığın da klinik özellikleri farklı alt grupları vardır. Otozomal dominant tubülointerstisiyel böbrek hastalığının daha önceki adı da medüller kistik hastalıktır.
27
NEFRONOFİTİZİS-OTOZOMAL DOMİNANT TUBÜLOİNTERSTİSİYEL BÖBREK HASTALIĞI
Histopatolojik özellikleri benzer: tubüler bazal membranda düzensizlikler, kist oluşumu ile birlikte tubüler atrofi ve fibrozisle birlikte olan interstisiyel hücre infiltrasyonu. Farklılık genetik geçişlerinde, genetik bozukluklarda ve başlangıç yaşlarında ortaya çıkar.
28
GENETİK GEÇİŞ Nefronofitizis: Otozomal resessif.
Otozomal dominant tubülointerstisiyel böbrek hastalığı: Adından anlaşılacağı gibi otozomal dominant.
29
BAŞLANGIÇ YAŞI Nefronofitizis: Bebeklik, çocukluk yaşı.
Otozomal dominant tubülointerstisiyel böbrek hastalığı: Erişkin yaş.
30
NEFRONOFİTİZİS 3 alt gruba ayrılır: infantil, jüvenil ve adölesan.
En sık karşılaşılan tip jüvenil tiptir, NPHP geninde bozukluk vardır. En sık karşılaşılan bozukluk 2. kromozomda yer alan NPHP1 genidir. İnfantil tipte son dönem böbrek hastalığı başlama yaşı ortalama 2-3 yaş iken jüvenil tipte 12-13’tür.
31
OTOZOMAL DOMİNANT TUBÜLOİNTERSTİSİYEL BÖBREK HASTALIĞI
Değişik genlerle oluşabilir: MUC1, UMOD, REN, and HNF1B. Hiperürisemi UMOD geni ile ilişkili hastalığın tipik özelliğidir, son dönem böbrek hastalığı yaş arası görülebilir. MUC1 geni ile ilişkili hastalıkta son dönem böbrek hastalığının 60 yaştan sonra görülmesi beklenir ama kural değildir.
32
NEFRONOFİTİZİS-OTOZOMAL DOMİNANT TUBÜLOİNTERSTİSİYEL BÖBREK HASTALIĞI
Klinik bulgular tipik renal tubüler hastalık bulgularıdır: idrar konsantasyon bozukluğu, noktüri (çocuklarda enürezis), poliüri, polidipsi, tuz kaybı, böbrek fonksiyon kaybı ile orantısız anemi. Çocuklarda büyüme geriliği görülebilir.
33
NEFRONOFİTİZİS-OTOZOMAL DOMİNANT TUBÜLOİNTERSTİSİYEL BÖBREK HASTALIĞI
Otozomal dominant tubülointerstisiyel böbrek hastalığında erken dönemde ilk bulgular hiperürisemi ve gut olabilir. Nefronofitizislerde karaciğer fibrozu, ataksi, kolobom, iskelet bozuklukları ve retinitis pigmentoza gibi böbrek dışı bulgularla karşılaşılabilir (Senior-Løken veya Joubert sendromu)
34
NEFRONOFİTİZİS-OTOZOMAL DOMİNANT TUBÜLOİNTERSTİSİYEL BÖBREK HASTALIĞI
Spesifik bir tedavisi yoktur. Tedavi semptomatiktir: tuz desteği, sıvı verilmesi, alkali tedavisi, kan basıncının kontrol altına alınması. Son dönem böbrek hastalığı gelişir ise diyaliz veya böbrek nakli yapılır.
35
MEDÜLLER SÜNGER BÖBREK
Medüller sünger böbrek genellikle sporadik olarak görülür ancak bazı ailelerde otozomal dominant geçiş gösterebilir. Medüller kistik hastalık (yeni adı otozomal dominant tubülointerstisiyel böbrek hastalığı) ile ismi nedeni ile karışabilmesidir. Kistik böbrek hastalıkları ayırıcı tanısında düşünülmelidir.
36
MEDÜLLER SÜNGER BÖBREK
Genişlemiş medüller ve papiller toplayıcı kanalların medüllaya sünger görünümü vermesi ile karakterize bir hastalıktır. Hasta asemptomatik olabilir. Eğer semptomatik olur ise bu genellikle yaş civarında olur, daha erken de görülebilir.
37
MEDÜLLER SÜNGER BÖBREK
Ürolitiyazis, üriner infeksiyon ve hematüri ön plandadır. Nefrokalsinozis izlenebilir. Nefrokalsinozis ayırıcı tanısında (hiperparatiroidi, D vitamini intoksikasyonu, sarkoidoz, süt alkali sendromu) düşünülmelidir. Tubüler fonksiyon bozuklukları (daha çok distal) görülür. Böbrek yetmezliği nadirdir.
38
MEDÜLLER SÜNGER BÖBREK
Komplikasyon varsa tedavi edilir. Hiperkalsiüri ve hipositratüri taş oluşumuna katkıda bulunabilir, sıvı tedavisi ihmal edilmemelidir, potasyum sitrat gerekebilir.
39
ALPORT SENDROMU İdrarda kanama ve işitme kaybı ile karakterize özellikle erkeklerde böbrek yetmezliğine kadar ilerleme gösterebilen bir hastalıktır, herediter nefrit olarak da isimlendirilebilir. Glomerül bazal membranının (GBM) temel komponenti olan tip IV kollajenin yapısında bozukluklar vardır.
40
ALPORT SENDROMU Tip IV kollajen, 6 farklı zincirinden (1-6) oluşur ve bu 6 farklı alfa zinciri 3 ayrı kromozom (X, 2 ve 13) üzerinde 6 gen tarafından kodlanır. COL4A1 ve COL4A2 (13q34) COL4A3 ve COL4A4 (2q35-37) COL4A5 ve COL4A6 (X).
41
Genetik geçiş 1.X’e bağlı (en sık) 2.Otozomal resessif
3.Otozomal dominant
42
ALPORT SENDROMU Hematüri ilk ve en önemli olan bulgudur.
Hematüri mikroskopik veya makroskopik olabildiği gibi, aralıklı tekrarlayıcı veya devamlı bir şekilde de görülebilir. Hematüri bazen üst solunum yolu infeksiyonları sırasında belirginleşebilir.
43
ALPORT SENDROMU Başlangıçta proteinüri ve hipertansiyon saptanmamakla birlikte hastalığın ilerlemesiyle (genellikle yaş) ortaya çıkabilir. Nedeni bulunamayan hematürinin nedeni Alport sendromu olabilir. İşitme kaybının yanısıra göz, arteriyel sistem etkilenebilir, leiomiyomatozis (özafagus, trakeobronşial ağaç) görülebilir.
44
ALPORT SENDROMU Proteinüri, son dönem böbrek hastalığı görülebilir.
Erkeklerde daha fazla görülür. Proteinürinin erken başlaması kötü bir prognostik göstergedir. Hematüri ayırıcı tanısında mutlaka düşünülmelidir.
45
ALPORT SENDROMU Kesin tanı biyopsi (böbrek veya cilt) veya genetik inceleme ile konur. Tedavi standart böbrek yetmezliği tedavisidir, kan basıncı kontrolü, proteinürinin azaltılması gibi. Gerekirse böbrek nakli yapılabilir ancak canlı verici seçiminde dikkatli olmak gerekir.
46
İNCE MEMBRAN (THIN MEMBRANE HASTALIĞI)
Hematüri ile karakterize ve sık karşılaşılan bir hastalıktır. İyi huylu (benign) ailevi hematüri olarak da bilinir. Böbrek biyopsisinde yaygın glomerüler bazal membran incelmesi (normalde nM olan glomerüler bazal membran kalınlığı incelmiştir, nM).
47
İNCE MEMBRAN (THIN MEMBRANE HASTALIĞI)
Çocuk ve erişkinlerde sürekli hematürinin en sık nedenidir. Tekrarlayıcı veya devamlı olan hematüri ile seyreden bir hastalıktır. Bazı hastalarda tekrarlayıcı makroskopik hematüri atakları olabilir.
48
İNCE MEMBRAN (THIN MEMBRANE HASTALIĞI)
Otozomal dominant geçiş gösterir. Bazı ailelerde otozomal resessif Alport sendromunda olduğu gibi COL4A3/COL4A4 mutasyonları gösterilmiştir ancak her ailede bu mutasyonlar izlenmez. Kesin tanı için böbrek biyopsisi veya genetik inceleme gerekebilir.
49
İNCE MEMBRAN (THIN MEMBRANE HASTALIĞI)
Hastalığın prognozu iyidir, genellikle proteinüri yoktur (varsa da miktarı azdır) ancak nadiren şiddetli proteinüri veya böbrek yetmezliği görülebilir. Tedavisi konservatiftir.
50
SİSTİNOZİS Özellikle lizozomlarda bir amino asit olan sistinin birikimi ile karakterize olan kalıtsal bir hastalıktır. Sistinüri ile karıştırılmamalıdır. Sistinüri idrarda sistin atılımı ile karakterize bir taş hastalığı iken sistinozis vücutta sistin birikiminin yol açtığı organ yetmezlikleri/fonksiyon bozukluklarıdır.
51
SİSTİNOZİS Sistin kornea, böbrekler, kemik iliği, tiroid ve lökositlerde birikerek fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Hastalığın üç formu tanımlanmıştır: İnfantil nefropatik, intermediate (jüvenil) ve benign (erişkin) tip.
52
SİSTİNOZİS İnfantil nefropatik form infant veya erken çocukluk döneminde poliüri, polidipsi, Fanconi sendromu ve gelişme geriliği ile kendini gösterir. Böbrek yetmezliği gelişir. Sistin birikimine bağlı diğer organlarda da problem olabilir: hipotiroidi, hepatomegali, pankreas tutulumuna bağlı şeker hastalığı..
53
SİSTİNOZİS Tanıda lökosit veya cilt fibroblastlarında hücre içi sistin seviyesinin artması kullanılır. Göz muayenesinde korneada sistin kristalleri görülebilir. Genetik inceleme de yararlıdır. Prenatal tanı mümkündür.
54
SİSTİNOZİS Spesifik tedavide hücre içi sistini azaltan sisteamin kullanılabilir. Böbrek hastalığının tedavisi semptomatiktir. Böbrek nakli yapılabilir.
55
SİSTİNÜRİ Dibazik aminoasitlerin (sistin, arginin, lizin, ornitin) tubüler taşınma bozukluğuna bağlı ortaya çıkan otozomal geçiş gösteren bir hastalıktır. Sistinozis ayrı bir hastalıktır. Sistinüri otozomal resessif veya otozomal dominant (eksik penetrans) geçiş gösterir.
56
SİSTİNÜRİ Prevelansı yaklaşık olarak 7000’de birdir ama çocukluk çağı taş hastalığı ayırıcı tanısında düşünülmelidir. Sistinin idrardaki çözünürlüğünün azalması nedeniyle tekrarlayan üriner sistem taşları ve buna bağlı olarak hematüri, obstrüksiyon, infeksiyon ve böbrek yetmezliği görülür.
57
SİSTİNÜRİ Taş genellikle 10-20li yaşlarda görülür.
Sistin taşları yüksek sülfür içeriği nedeni ile direkt üriner sistem grafisinde görülebilir. Kalsiyum taşları daha opaktır. Tanıda sistin taşlarının saptanması (taş incelemesi önemlidir), ailede öyküsünde sistinüri olması ve idrar mikroskopik incelemesinde tipik hekzagonal sistin kristallerinin görülmesi yardımcıdır.
58
SİSTİNÜRİ Sistinüriye yol açan birçok genetik mutasyon vardır.
Hastalığın çoğu 2 mutasyona bağlıdır: SLC3A1 (2. kromozomda) ve SLC7A9 (19. kromozomda).
59
SİSTİNÜRİ Tedavisi hidrasyon, idrarın alkalileştirilmesi (sodyum bikarbonat, sodyum sitrat ve potasyum sitrat), tiol içeren ilaçlar (penisillamin, tiopronin) ve kaptoprildir.
60
SİSTİNÜRİ Tedavi ile ilgili 3 özellikten bahsetmek istiyorum.
1.İdrarın alkalileştirilmesi kalsiyum taşları oluşumuna yol açabilir. 2.Tiol içeren ilaçlar sistinin çözünürlüğünü arttırır. 3.Kaptopril: Sülfür sistinin çözülürlüğünü arttırır.
61
SİSTİNÜRİ Komplikasyonlar (infeksiyon, taş, obstrüksiyon) tedavi edilir. Böbrek yetmezliği gelişirse standart tedavi uygulanabilir. Böbrek nakli yapılabilir. Yeni böbreğin sistin transportunda problem olmadığı için taş oluşması beklenmez.
62
HİPEROKSALÜRİ/OKSALOZİS
Oksalüri/oksalozis ilişkisi sistinüri/sistinozis ilişkisinden farklıdır. Sistinüri ve sistinozis iki farklı hastalık iken oksalozis aşırı oksalat üretiminin yol açtığı hiperoksalürinin böbrekleri bozması sonucu oksalatın atılamaması ve vücutta değişik organlarda birikmesidir. Hiperoksalüri; primer (kalıtsal), enterik veya ekzojen olabilir.
63
HİPEROKSALÜRİ/OKSALOZİS
Primer hiperoksalüri gliksolat metabolizması bozukluğu sonucu ortaya çıkan aşırı oksalat üretimi ile karakterize bir hastalıktır. Oksalat çözünürlüğü az olan bir maddedir ve kalsiyum oksalat olarak değişik dokularda birikebilir. Oksalatın en çok biriktiği organ böbreklerdir. Primer hiperoksalürinin 3 tipi vardır.
64
HİPEROKSALÜRİ/OKSALOZİS
Tip 1: En sık karşılaşılan tipidir. 2. kromozoma lokalize AGXTgeni ile de ilişkilidir. Tip 2: 9. kromozoma lokalize GRHPR geni ile de ilişkilidir. Tip 3: 10. kromozoma lokalize HOGA1 geni ile de ilişkilidir.
65
HİPEROKSALÜRİ/OKSALOZİS
Bu 3 mutasyona sahip olmayan primer hiperoksalüri hastaları da mevcuttur. Tip 1 hiperoksalürinin bile 5 farklı klinik tipi vardır, yenidoğan döneminde başlayabileceği gibi asemptomatik de olabilir. Bunun nedeni sorumlu genin ekspresivitesidir (bir genotipin fenotipi etkileme gücü).
66
HİPEROKSALÜRİ/OKSALOZİS
Genel olarak belirtiler taş oluşumu, taşla ilgili komplikasyonlar ve nefrokalsinozistir. Glomerüler filtrasyon değeri ml/dakikanın altına inince kalp, kemik, eklemler, tiroid, damarlar ve retinada oksalat birikir.
67
HİPEROKSALÜRİ/OKSALOZİS
Tanıda idrarla oksalat kaybına bakılır. Genetik inceleme yapılabilir. Gerekirse karaciğer biyopsisi yapılabilir. Prenatal tanı mümkündür.
68
HİPEROKSALÜRİ/OKSALOZİS
Primer hiperoksalürinin tedavisi hidrasyon ve diyettir (çay, kola, çikolata ve ıspanak oksalattan zengindir). Pridoksin (B6 vitamini), potasyum sitrat ve ortofosfat verilebilir. Taş ve komplikasyonları tedavisi yapılır. Böbrek yetmezliği gelişirse tedavi edilir. Böbrek nakli ile birlikte karaciğer nakli yapılması gliksolat metabolizması bozukluğunu düzeltebilir.
69
HİPERKALSİÜRİ Hiperkalsiüri 3 mekanizma ile oluşabilir: artmış kemik rezorpsiyonu, artmış bağırsak emilimi ve böbrekten kalsiyum geri emiliminin azalması. Bu ayırım bazen o kadar net de olmayabilir. Kalıtsal hiperkalsiürilerde genetik bilgi hiperoksalüri, hipersistinüri kadar net değildir.
70
HİPERKALSİÜRİ İdiyopatik hiperkalsiürinin otozomal dominant geçiş gösterdiği ve sorumlu genlerin 1 ve 9. kromozomda olduğu iddia edilmiştir. Genetik bilginin net olmamasının nedeni muhtemelen hastalıktan sorumlu tutulan genlerin ekspresivitesidir.
71
HİPERKALSİÜRİ Klinik belirtiler taş ve komplikasyonlarıdır.
Hiperkalsiüri tedavisinde amaç öncelikle yeni taş oluşumunu önlemektir. Taş varsa taş ve komplikasyonları tedavi edilir.
72
HİPERKALSİÜRİ Tiyazid grubu diüretikler hiperkalsiüriyi azaltırlar.
Hastalar tiyazidlerin yan etkileri (hipopotasemi, hiponatremi, hiperürisemi..) yakından takip edilmelidir. Diyette sodyumun azaltılması yararlı olabilir.
73
FABRY HASTALIĞI -galaktozidaz (Gal) enzimi eksikliğine bağlı olarak gelişen ve X’e bağlı geçiş gösteren, glikosfingolipid metabolizmasının etkilendiği bir lizozomal depo hastalıktır. Kalp, böbrekler, sinir sistemi, cilt ve göz gibi multisistemik tutulum gösterir. X’e bağlı geçiş gösterdiği için erkekler daha fazla etkilenir.
74
FABRY HASTALIĞI İlk belirtiler ağrılı dizestezi, karın ağrısı, anhidroz ve cilt bulgularıdır. Cilt bulguları genellikle uyluk, kalça, genital bölge, oral mukozada kırmızı papüler döküntü şeklindedir. Klinik seyir değişebiir ama 20li yaşlardan itibaren son dönem böbrek hastalığı gelişebilir.
75
FABRY HASTALIĞI Kalp veya beyin infarktları görülebilir. Bu nedenle kalp ve beyin problemi olan genç erkek böbrek hastalarında akla Fabry hastalığı gelmelidir. Böbrek tutulumunun ilk bulgusu idrarı konsantre etme yeteneğinin azalmasıdır, kendini noktüri şeklinde gösterebilir. Klasik bulgu nefrotik olmayan proteinüri ve bazen görülen mikroskopik hematüridir.
76
FABRY HASTALIĞI Hastalığın tanısında kanda alfa-galaktozidaz aktivitesinin azalması ve genetik inceleme yardımcıdır. Kalp, sinir sistemi, cilt ve göz gibi tutulum varlığında şüphelenmek gerekir. Cilt, böbrek, kalp biyopsisi tanıda yardımcı olabilir.
77
FABRY HASTALIĞI Tedavisinde büyük gelişmeler olmuştur, yeni ilaçlar (örneğin enzim replasmanı) kullanılmaktadır. Ülkemizde hem genetik inceleme hem de enzim tedavisi mümkündür. Böbrek yetmezliği gelişirse diğer böbrek hastaları gibi tedavi edilir.
78
AMİLOİDOZ Protein yapıda, fibriller içeren çözünmeyen bir maddenin hücre dışı dokuda birikimi ile kendini gösteren hastalıklara verilen genel isimdir. Kongo kırmızısı ile boyanan amiloid maddesi polarize ışıkta yeşil röfle verir. En özgül tanı elektron mikroskop ile konur.
79
AMİLOİDOZ Amiloidozu oluşturan her amiloid proteininin bir prekürsörü (öncü madde) vardır. Amiloidozun değişik klinik özellikleri vardır. Amiloidozun 2 tipi kalıtsal böbrek hastalıkları bölümünün konusudur. Ailevi Akdeniz ateşine bağlı amiloidoz ve heredofamilyal amiloidoz.
80
AMİLOİDOZ 1.Primer amiloidoz ve multipl myeloma ile ilişkili amiloidoz (AL) 2.Sekonder amiloidoz (AA) 3.Heredofamilyal amiloidoz 4.Lokalize amiloidoz 5.Senil (yaşa bağlı) amiloidoz 6.Diyalize bağlı amiloidoz 7.Sebebi bilinmeyen sistemik amiloidoz
81
Sekonder amiloidoz (AA)
AA amiloid fibrillerini oluşturan serum AA (SAA) proteini karaciğerde yapılan bir akut faz reaktanıdır. SAA yapımı inflamasyon veya malignite gösteren olgularda artar. Ülkemizde en sık karşılaşılan amiloid tipi AA tipi amiloidozdur, en sık amiloidoz nedeni de Ailevi Akdeniz ateşidir.
82
Heredofamilyal amiloidoz
Bazı coğrafi bölgelerde karakteristik organ tutulumu ve klinik bulguları olan herediter amiloidoz sendromları tanımlanmıştır. ATTR, AGel, ALys, AFib, ACys, Aker ve ALac gibi tipleri vardır.
83
AMİLOİDOZ Halsizlik, iştahsızlık, periferik ödem, purpurik cilt lezyonu gibi nonspesifik bulguların yanısıra hastalarda nefrotik sendrom vardır, tanı anında böbrek yetmezliği olabilir.
84
AMİLOİDOZ Amiloidozun tipine bağlı olmak üzere makroglossi (büyük dil), idrar veya serumda M-protein, konjestif kalp yetmezliği, sensörimotor periferik nöropati, karpal tünel sendromu veya idiyopatik malabsorbsiyon görülebilir. Bazı tipleri Alzheimer hastalığı ile ilişkili olabilir.
85
AMİLOİDOZ Amiloidoz tanısı doku biyopsilerinin histopatolojik incelemesi ile konur. Abdominal cilt altı yağ aspirasyonu, kemik iliği, rektum, böbrek veya şüphelenilen dokudan biyopsi alınabilir. Amiloidoz tipinin belirlenmesinde gereğinde immünohistokimyasal yöntemlerden de yararlanılabilir.
86
AMİLOİDOZ Tipine göre tedavi planlanır.
AA amiloidozunda altta yatan inflamasyonun baskılanması ve infeksiyonun eliminasyonu yanısıra kolşisin yararlı olabilir. Ailevi Akdeniz ateşinde kolşisin hayat kurtarıcıdır.
87
AMİLOİDOZ Amiloidoz tedavisi için birçok ilaç geliştirilmeye çalışılmaktadır. Böbrek yetmezliği tedavisi standart. Transplante böbrekte yıllar içerisinde amiloidoz gelişebilir. Kalp başta olmak üzere böbrek dışı amiloid tutulumunun transplantasyon öncesi iyi değerlendirilmesi gerekir.
88
RENAL GLUKOZÜRİ Kan şekerinin normal olduğu durumlarda idrarla şeker atılımıdır. Glukoz molekül ağırlığı küçük olduğu için (180 dalton) glomerüler filtrattan serbestçe geçer ve proksimal tubüliden tamamına yakını geri emilir. Renal glukozüride glukozun böbreklerden geri emiliminde bir bozukluk vardır.
89
RENAL GLUKOZÜRİ Sadece glukoz geri emilimi bozulmuştur, diğer şekerlerin veya başka maddelerin geri emilimi normaldir. Çoğunlukla otozomal resesif, bazen otozomal dominant geçiş gösterir. SGLT2 glucose transporter kodlayan SLC5A2 geninde mutasyon vardır.
90
RENAL GLUKOZÜRİ İdrarda şeker saptandığında hastaya önce diyabetes mellitus şeklinde yaklaşılır ancak kan şekerinin normal bulunmasıyla bu tanıdan uzaklaşılır. Aile fertlerinde de değişik derecelerde glukozüri saptanabilir.
91
RENAL GLUKOZÜRİ Bazı kişiler çok fazla miktarda glukoz kaybetmelerine rağmen malnütrisyon gelişmez. Genellikle iyi seyirlidir. Poliüri veya tuz kaybı varsa tedavi gerekebilir. Ancak hem hastanın hem de aile fertlerinin tekrar tekrar araştırılmamaları için iyi bilgilendirilmeleri gereklidir.
92
FANCONİ SENDROMU Fanconi sendromu ve Fanconi anemisi ayrı hastalıklardır. Proksimal tubülinin fonksiyonlarının bozulması Fanconi sendromu olarak bilinir.
93
FANCONİ SENDROMU Proksimal tubülinin en önemli fonksiyonunun geri emilim olduğu ve bu bölgede amino asit, bikarbonat, glukoz, protein (düşük molekül ağırlıklı), fosfat, ürik asit, sodyumun geri emildiği hatırlanırsa belirti ve bulguları tahmin etmek zor değildir: amino asidüri, bikarbonatüri, glukozüri, proteinüri, fosfatüri, hiperürikozüri, hiponatremi/hipovolemi.
94
FANCONİ SENDROMU Bunların sonucu renal tubüler asidoz, kemik bozuklukları ve dehidratasyon görülebilir. Değişik derecelerde sodyum, potasyum, ürik asit ve kalsiyum kayıpları olabilir. İdrarı konsantre edebilme yeteneği de genellikle azalmıştır. Glukozüri ve aminoasidüri genel olarak önemli sorun çıkarmaz ama fosfatüri çocuklarda riketse, erişkinlerde ise osteomalaziye neden olur.
95
FANCONİ SENDROMU Fanconi sendromu bir hastalık değil, bir sendromdur.
Kalıtsal böbrek hastalıkları konusunda anlatılmasının nedeni kalıtsal ve edinsel olmak üzere iki ana grupta incelenmesidir.
96
FANCONİ SENDROMU Çocuklarda Fanconi sendromuna yol açan kalıtsal hastalıklar çoğunlukla otozomal resessif geçiş gösterir ve belirtiler genellikle ilk yaşlarda ortaya çıkar. Sistinozis, galaktozemi, Wilson hastalığı, Lowe sendromu, tirozinemi, herediter fruktoz intoleransı, tip 1 glikojen depo hastalığı, Leigh sendromu, Dent hastalığı, mitokondriyel sitopatiler, proksimal tubüli hücresi sodyum bikarbonat taşıyıcı (NBCe1) defekti ve tip 2 karbonik anhidraz eksikliği kalıtsal geçen ve Fanconi sendromuna yol açan hastalıklara örnek olarak verilebilir.
97
FANCONİ SENDROMU Tedavi öncelikle ve mümkünse Fanconi sendromuna yol açan hastalığın saptanması ve buna yönelik olmalıdır. Tubüler fonksiyon bozukluklarının olumsuz etkilerini azaltmak amacı ile semptomatik tedavi yapılır. Böbrek yetmezliği tedavisi standart
98
ARAŞTIRMA KONULARI Tüberoz skleroz von-Hippel-Lindau hastalığı
Nail-patella sendromu Fin tipi konjenital nefrotik sendrom Otozomal resessif fokal segmental glomerüloskleroz Otozomal dominant fokal segmental glomerüloskleroz
99
ARAŞTIRMA KONULARI Liddle sendromu Gitelman sendromu Bartter sendromu
Gordon sendromu Konjenital nefrojenik diyabetes insipitus Kalıtsal renal hipoürisemi Kalıtsal böbrek kanserleri
100
Plan Genel bilgiler Genetik kavramlar Kalıtsal hastalıklar ayırımı
Özet
101
ÖZET Kalıtsal böbrek hastalıkları karşımıza çok farklı klinik tablolarla gelebilir ve değişken genotip-fenotiplere sahiptir. Birçoğu nadir görülür ama çok eğiticidir. Genetik bilimindeki gelişmeler bizim hastalıklar hakkında çok bilgi edinmemizi sağlamakla birlikte daha aydınlanması gereken çok hastalık, alan vardır.
102
ÖZET Tanı koymanın ilk koşulu şüphelenmek ve iyi aile öyküsü almaktır.
103
Hastalık yoktur hasta vardır Hasta yoktur insan vardır Empati olmazsa olmaz Hekim hasta ilişkisi insani bir ilişkidir Tek doğru yoktur
104
Hastalık yoktur hasta vardır Hasta yoktur insan vardır Empati olmazsa olmaz Herşey görecelidir, değişir, böbrek hastalığı dinamiktir Öncelikli sorunu saptamak gerekir Hekim hasta ilişkisi insani bir ilişkidir Tek doğru yoktur
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.