Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
Yayınlayanselin tanlak Değiştirilmiş 5 yıl önce
4
BİR VARLIK OLARAK İNSAN (FELSEFİ ANTROPOLOJİ) 19. yüzyılın ikinci yarısında felsefe; insanı, onun varlık yapısında ortaya çıkan fenomenleri, soru ve sorunları; insanın dünyadaki yerini, dünya ile olan ilişkilerini, diğer canlı varlıklarla kendisi arasındaki farklılığın netliğini ve nasıllığını yeniden sorgulamaya yönelmiştir.
5
İnsan ve diğer canlı varlıklar arasında farklar var mıdır? Varsa bu farklar nasıl temellendirilebilir? İnsanın bu dünyadaki yeri ve anlamı nedir?
6
Tavır takınan Değer üreten İsteyen Tarihsel olan EğitilenEğitenBilenİnanan ÇalışanKonuşanİ deleştire n SevenDevlet kuran Özgün olan Sanatın ve tekniğin yaratıcısı olan
7
Bu biçimde insana ve onun sorunlarına yönelen felsefe alanına “felsefi antropoloji” denilmektedir. Felsefi antropoloji, yüzyılımızda bir felsefe disiplini olarak ortaya çıkmıştır. Kurucusu; Max Scheler’dir. Felsefi antropolojinin ülkemizdeki en önemli temsilcisi, Prof. Dr. Takiyettin Mengüşoğlu (1908-1994) olmuştur. Ona göre, felsefi antropoloji, insanın somut varlık koşullarından hareket etmelidir. Bir bakıma felsefe tarihi insanı, anlama tarihidir. Felsefi antropoloji olursa olsun, şu yada bu biçimde insana, insanlara bakar. Doğrudan doğruya insanı, insanlara ilişkin yapısal sorunları konu edinir.
8
Ernst Cassirer(1874-1945)’de İnsan İnsan, düşünen bir varlık olarak karmaşık olaylar ve varlıklar örgüsünün temeldeki yalınlığını kavrar ve dolayısıyla dünyaya anlam verir. İnsan, var olana anlam yükleyen bir varlık olarak, kendini ortaya koyar. Düşünmenin en İnce, en soyut ve en genelleyici ürünü olarak felsefedeki en önemli konu insandır. Felsefe, insanın kendini bilme etkinliğidir. İnsan hangi bilgi alanıyla ilgilenirse ilgilensin, zihninde insanın ne olduğuna ilişkin bir tasavvura sahiptir.
9
Yüzyılımızda insan neden sorun olmuştur? Aydın bir Avrupalıya insan nedir? diye sorulsa, hemen kafasında şu uzlaşmaz fikirler oluşur: 1-Yahudi-Hristiyan geleneğini çerçevesinde, yaradılışa dair fikirler. 2-Antik Grek geleneğine ait fikirler; “insanı, insan yapan; akıl, logos, geist…”. 3-Tabiat bilimleri ile genetik bilimlerinin açıkladığı fikirler; insan, en üst basamağa ulaşmış varlıktır. İnsana tarihsel evrimi içinde bakmak. Scheler’e göre insan; yüzyılımızda bu üç fikrin çatışmasıyla sorun olmuştur. Yüzyılımızda elimizde tutacağımız belli bir insan fikri yok. İşte Scheler’in amacı, insan hakkında herkesin birleşebileceği bir fikir oluşturmak. Yahudi-Hristiyan geleneğe göre insanlık; Adem ile Havva’nın cennetten kovulmasıyla ortaya çıkmıştır. Antik Grek’de de insanın ne olduğu bilindiğinden bir sorun yok. Yüzyılımızda bu fikirlerin çatışmasıyla insan sorun haline gelmiştir. Scheler işe, insan ve hayvan karşılaştırması yaparak başlar ve 4 basamak tespit eder; “ruhi oluşum basamakları”:
10
1-Vital tepki (vital; canlılık, hayat): Ruhi oluşun kendini gösterdiği ilk yer ve ilk biçimi; bitki. Scheler’in burada vurguladığı, biz gözleyemesek de bitkide bir iç varlık vardır. Bu bilinçsiz bir varlıktır. Aynı zamanda bu iç varlık; kendisi için varlıktır. Dıştan yapılan gözlemlere açık değildir. Bitkide, ‘kendini bilme’ yoktur diyenlere Scheler, “yanılıyorlar”, der. Bitkinin hayvandan farkı; ne kendine özgü hareket alanı ne vital bir itkisi ne duyusu ne de sinir merkezi vardır. Bitkide bir canlılık belirtisinden başka bir şey yok. Vital tepki insanda da var. İnsan, realitenin bütün varlık basamaklarını özellikle hayatın basamaklarını kendinde toplamış, varlık karakteri, kendinde en yoğun birliğini bulmuş varlıktır. 2-Ruhi oluşun 2. basamağı; instinkt (içgüdü): İçgüdü; canlının davranışı demektir. Scheler’e göre bu davranışın, 5 niteliği vardır: a)Bu davranış bir kere, bir anlam taşımalıdır. Bu anlam pozitif de negatif de olabilir. Bu davranış öyle bir şekilde ortaya çıkmalı ki; ya kendisine ya da başkalarına faydalı olabilsin. b)Böyle bir davranışın, ritmi olmalıdır. Şimdi için değil, geleceği biliyormuş gibi geleceğe yönelik bir davranıştır. c)Türe hizmet etmesi; instinkt davranış daima türe hizmet eder. İster kendi türü olsun, ister farklı tür olsun fark etmez. Örneğin; bitkilerde döllenmenin, arılar ve kuşlarla olması. d)İnstinkt davranışlar, deneme yanılma yoluyla öğrenilmiş davranışlar değildir. Bu davranışlara olsa olsa kalıtımsal diyebiliriz. Doğuştan olup, sonradan kazanılmayan davranışlardır. e)Bu davranışın hayvanın yaptığı tekrarlara bağlı olmaması.
11
3-Hafıza birliği ; kopuk kopuk bilgilerin birleştirilmesi. Hayvanda da bellek sözkonusudur. İnsanla hayvan belleği arasında sadece derece farkı vardır. Hayvan, hür bir şekilde hatırlamaz. Bu hatırlama, türsel bir aktarma ile geçer. İnsandaki hatırlama ise hürdür, bilinçlidir. İnsan geçmişte bir kez olan bir şeyi hatırlayabilir, ilgiler kurabilir. 4-Zeka; hayvanda da zeka var. İnsanla arasında derece farkları vardır. Scheler’in amacı; insanla metafizik bağı göstermek yoksa insanla hayvan arasında bir fark olmadığını göstermek değil. Bu sadece kendi yolunu açmak için. Bu 4 basamağın üstündeki şeyi, ruhi oluşun bir basamağı olarak düşünemeyiz. Bu prensip, hayatın dışında ona zıt olan bir prensiptir. Bu prensip bir yere götürülmek istenirse; şeylerin en yüksek sebebi, bir yanı hayat olan tanrıya götürülebilir. Bu prensip, birçok aktları içine alan ‘geisttır’.
13
Bütün bilimlerin yaratıcısı, araştırıcısı, taşıyıcısı insandır; bundan dolayı bütün insan bilimleri, hatta bütün bilimler, temelini felsefî antropolojide bulurlar. Bilimlerin bu niteliğini ilk defa Kant göstermiştir. Kant bu görüşünü, Aristoteles'den beri bilinen felsefe sorularına yeni bir dördüncü soru katmakla ortaya koymuştur.
14
Felsefenin Antik Çağdan beri sorduğu üç soru şunlardır: 1.Ne bilebiliriz? 2. Ne yapabiliriz? 3. Ne ümit edebiliriz? KANT’IN 4. SORUSU İSE; 4. İnsan nedir? (İnsan Felsefesi) 1. Ne bilebiliriz ? 2. Ne yapabilir iz? 3. Ne ümit edebiliriz? 4.İnsan nedir ?
15
Kant da antropoloji terimini kullanmıştır; fakat bu terim bugünün antropolojisi için yerinde kullanılan bir terim değildir. Çünkü Kant' bu terimi pratik psikoloji olmaktan ileri gidemez. Kant‘ın antropoloji adı altında yazdığı kitabı, bugünkü anlamda bir antropoloji değildir ; Kant‘ın bu yazısı pratik bir psikolojidir. Onun bugünün felsefî antropolojisine ışık tutan düşünceleri, diğer felsefe problemlerini ele alırken insan hakkında ortaya koyduğu fikirlerde ortaya çıkar.
16
Felsefî antropoloji ancak çağımızda bağımsız bir felsefe disiplini olabilmiştir. Daha önceleri insan problemleri başka adlar altında ele alınmış ve incelenmiştir; çünkü temelinde insan hakkında bir görüş bulunmayan hiçbir düşünce söz konusu olamaz. Temeldeki insan görüşü bakımından felsefî antropolojiye en yakın olan düşünür, Kant'dır. Çağımızda insan problemlerine bağımsız bir disiplin olarak dikkat çeken ve bunu metafizik bir açıdan ele alan Max Scheler olmuştur. Max Scheler bunu 1928'de yayınlanan « İnsanın Kosmosdaki Yeri» adlı yazısında yapmıştır. Bu kitap felsefî antropoloji araştırmaları için bir başlangıç noktası olmuştur.
17
Felsefî antropoloji, insanla uğraşan öteki bilimlerden apayrı bir niteliktedir. İnsanla uğraşan bilimler insanı parça alanlara ayırıyorlar; insanı bize bütün olarak tanıtmaktan çok uzak kalıyorlar. insanın bütünlüğü ile kavranabilmesi için, onun bio-psişik bir bütün olarak ele alınması gerekir. Halbuki tıp bilimleri, biyolojik-psikolojik bilimler, birbirleriyle uzlaşması mümkün olmayan apayrı görüşlerden hareket ettiklerinden dolayı ; bizi bir birliğe götüremiyorlar. İnsanın bütünlüğü ile kavranabilmesi için ne bios'a, ne de psyche'ye bir üstünlük tanınmalıdır. İnsan parça alanlara bölünmemeli; bu parça alanlar bir bütün içinde görülmelidir. Bu bütünlüğü sağlayacak olan bilim, felsefî antropolojidir. Öteki bilimler arasında bağ kuran bilim de, antropoloji'dir. Çünkü hangi bilim olursa olsun, «varolan» birşeyden kalkar. Ontoloji bu bakımdan araştırma alanlarına ayrılan, parçalanan bilimler arasındaki bağı sağlar.
18
Dil, vicdan, araç, silah, hak ve haksızlık idesi, devlet ve idare etme sanatı, sanatların fonksiyonları, din, mitos, tarihilik ve topluluk hayatı gibi insana has olan başarıların ve insanın yarattığı eserlerin, onun varlık yapısından nasıl çıktığını eksiksiz olarak göstermektedir.
19
HAZIRLAYAN: SELİN TANLAK
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.