Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

LINGUISTICS INSTITUTE

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "LINGUISTICS INSTITUTE"— Sunum transkripti:

1 LINGUISTICS INSTITUTE
LANGUAGE SCHOOL

2 Türkçede ve İngilizcede; tarza, zamana, şahsa göre fiillerin;
Türkçede ve İngilizcede fiil çekimleri ve fiillerde hareket taşınmaları (voice) 10. konu özeti/ Türkçe anlatım Türkçede ve İngilizcede; tarza, zamana, şahsa göre fiillerin; haber, emir, dilek, istek, yeterlilik, olasılık, gereklilik kipleri ve fiilimsiler; mastar, isim fiil, sıfat fiil, zarf fiil’ler Bu ürün, ‘Türkçede ve İngilizcede Fiillerin Çekimleri ve Fiillerde Çatı ’ adlı çalışmadan alınmıştır. © AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

3 Türkçede ve İngilizcede fiil çekimleri ve fiillerde hareket taşınmaları (voice) 10. konu özeti/ Türkçe anlatım Varlıkların, belirli bir şahsa ve zamana bağlı, bir tarz/ biçimde cereyan eden hareketlerine çekimli fiil (yüklem), bu çekimlerde yer alan hareket adlarına fiil denir. Şahıs; harekete muhatap olan her şey/ şahıs/ zamir/ konu/ durumdur. (özne–subject) Zaman(time); geçmiş ( -di ) (past; used to V V-ed2 was/were V-ing had V-ed3 ), şimdiki ( … ) (present; V & V-es … … am/is/are V-ing have/ has Ved3) gelecek ( -ecek ) (future; will will be V-ing will have V-ed3) geçmişteki gelecek ( -ecekti) (future in past; would would be V-ing would have V-ed3) zamandır. Tarz/biçim(aspect); hareketin gerçekleşme şekli; hareket; genel (-e-r) (common aspect ) hareket mi, devam eden (-yor/ -yır/ -yaar/ -yap) hareket mi (continuous aspect; be V-ing) veya, tamam olmuş (-miş/-ip/-gan) (perfect aspect; have V-ed3) hareket mi, yoksa hâlâ devam etmekte (-mekte) (perfect continuous; have been V-ing) olan hareket mi yani biçimidir. Çekim(tense); şahıs ve tarz unsurlarıyla birleşen fiilin bir zamana göre çekimlenmesidir. Ör: Gid-iyor-du-m çekimli fiili, 1. Tekil Şahsın, geçmiş zamanda devam ettirdiği hareketin ifade edildiği çekim şeklidir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

4 Çekimli fiillerde şahıs nedir?
Çekimli fiille bildirilen hareketin üzerine kurulduğu, cümlenin kurucu elemanı (özne) (subject)’tir. Fiillerin çekimi konusu işlenirken ve bu çekimler sıralanırken cümlenin kurucu elemanı olarak genellikle şahıs zamirlerinden istifade edilir. Zamirler konusundan da bilindiği üzere şahıs zamirleri (personal pronouns) Türkçe için; ‘ben , sen, o, biz, siz, onlar’ zamirleridir. Türkçede şahıs zamirlerinin yanısıra şahıs ekleri de çekimli fiillerin bir unsurudur. Yani, Türkçede çekimli fiile; kip, tarz, zaman eklerinden başka çoğu şahıs zamirlerinden teşekkül etmiş şehıs ekleşmesi de eklenir. Ve bu şahıs eki ekleşmesi sıfır ekleşmeden başlar, bu ise 3. Tekil ‘o’ şahıs zamiridir. Yani, 3. Tekil şahsın şahıs eki yoktur. Türkçede birinci çoğul şahsın (Biz) şahıs eki –z’den önce –dı eki gelirse, -z eki –k ekiyle yer değiştirir. Yani, ‘kitapları getirdiz’ denmez ‘kitapları getirdik’ denir.Yine, ikinci tekil ve çoğul şahıs ekleri –sn ve –snz eklerinden önce –dı eki gelirse eklerdeki –s ünsüzü kaldırılır. Ben çalış-ır-dı-m çalış-ır-ım Sen çalış-ır-dı-n çalış-ır-sın O çalış-ır-dı- … çalış-ır- … Biz çalış-ır-dı-k çalış-ır- ık/ ız Siz çalış-ır-dı-nız çalış-ır-sınız Onlar çalış-ır-dı-lar çalış-ır-lar

5 İngilizcede ise fiillere şahıs eki konmaz
İngilizcede ise fiillere şahıs eki konmaz. Bu yüzden de şahıs zamirleri olmadan çekimli fiil verilmez. Tabi burada fiile bitişik yazılan durumdan konuşuyoruz. Yoksa çekimli fiil yapısında şahıs zamirinden başka, şahıslara göre şekillenmiş ayrık unsurlar vardır. Bunlar ise yardımcı fiiller ve yardımcı fiiller üzerinde meydana gelmiş değişikliklerdir. Örneğin, ‘be V-ing’ çekimli fiil yapısında, ‘be’ yardımcı fiili, şimdiki zamanda; şahsına göre ‘am/ is/ are’ olarak, geçmiş zamanda; yine şahsına göre ‘was/ were’ olarak değişiklik gösterir. Bu durumda ‘was/ were’ aynı anda hareketin zamanını, geçmiş zamanda kaldığını da bildirir. I am working I/ He/ she/ it was working He/ she/ it is working We/ you/ they are working We/ you/ they were working Yine ‘have V-ed’ çekimli fiil yapısında ‘have’ yardımcı fiili sadece şimdiki zamanın 3. Tekil şahsında ‘has’ olarak değişirken, gelecek zaman bildiren ‘shall/ will’ yardımcı unsurları şahıslara göre; birinci şahıslarda (I/ we) ‘shall’ olarak kullanılabilmektedir. He/ she/ it has (been) worked I/ we/ you/ they have (been) worked

6 Şöyle de bakılabilir; Türkçede konuşan şahsın şahıs zamiri ‘men’ veya ‘ben’dir. Şahıs eki ise –m ekidir. Konuşan şahsın içerisinde bulunduğu iki veya ikiden çok kişinin oluşturduğu çokluk ‘biz’dir. Şahıs eki ise –z ekidir. Ek (-z eki ) –di ekiyle kullanılırsa; ya zamir olduğu gibi (-dibiz olacak şekilde) kullanılır ya da -k ekiyle yer değiştirir. Yine, ‘biz’ şahıs zamiri -ler/-lar (bizler) çoğulluk ekiylede işletilebilir. Türkçede, konuşan şahıs karşısındaki muhatabına konuşurken ‘sen’ der. Şahıs zamiri ise –sn ekidir. Ek –di ekiyle kullanılıyorsa –s ünsüzü kaldırılır –dn olarak kalır. Konuşan şahsın karşısındaki muhatabı iki ya da daha çok kişiden oluşuyorsa ‘siz’’ der. ‘siz’ şahıs zamirinin şahıs eki ise –snz’dir. Ek –di ekiyle kullanılıyorsa –s eki kaldırılır –dnz olarak kalır. Yine, ‘siz’ şahıs zamiri –ler/-lar (sizler) çoğul ekiylede işletilebilir. Türkçede konuşan şahıs muhattabıyla üçüncü ayrı bir kişi veya eşyadan konuşurken.; el altındaki yakın mesafede olan kişi için ‘bu’ der. İşaret mesafesinde olan işin ‘şu’, uzak mesafede veya gıyabında konuşmalar için ‘o’ der. Bu kişi veya eşyalar iki ya da daha çok kişiden oluşuyorsa –ler/-lar (onlar) çoğulluk ekini işletir ve zamirler ‘bunlar, şunlar, onlar’ olarak konuşmada yer alırlar. Görüldüğü gibi bu durumda üçüncü kişi şahıs zamirlerinin şahıs eki yoktur. –ler/-lar eki çoğulluk ekleriydi. Bundan sonra sıralı görünüş şöyledir. Ben ….. -im Sen ….. -sin O ……. - … Biz/ bizler….. -iz/ -ik Siz/ sizler …. -siniz/ -niz Onlar …….… -lar

7 Şimdi ise bir tarzda ve zamanda meydana gelen bu hareketleri gerçekleştiren şahıs/şey/zamirleri ve talep etmiş oldukları şahıs eklerini görelim. Türkçede şahıs ekleri, şahıs zamirleri kullanılmadan da cümledeki ifadeyi tamamlayabilir. İngilizcede ise fiillere şahıs eki eklenmez. Bu yüzden fiiller mutlaka zamirleriyle birlikte kullanılır. Zamirin, şahıs veya eşyanın yerini tutabilen, onları temsil edebilen sözcük türü olduğunu biliyoruz. Bu durumda, bir tarza ve zamana göre haber verilen hareketi gerçekleştiren zamirler: Tekildirler (tektirler) I _ Ben … m (?)_ Sen… (s)n (-sn’li şekil şimdiki ve gelecek zamanlarda kullanılır. Gidiyorsun, gidiyor olacaksın… gibi.) He/she/it_ O ( one)_ Biri (ben, sen, o, Ali, Tekir, masa… fark etmez). Ve diğer tekil zamirler. Not: İngilizcede 2. tekil şahsın (sen– ...) dilbilgisi anlamında karşılığı yoktur. Bu boşluğu 2. çoğul şahıs (siz–you) doldurur. Bu yüzden de (sen) 2. tekil şahısla konuşurken ikinci çoğul şahıs (siz–you) zamirinin gramer özellikleri kullanılır. Yani yardımcı fiil çoğul olur. (You are/were…)

8 Çoğuldurlar: we_ Biz … z/k (k’lı şekil, geçmiş ve geçmişte kalmış gelecek zamanlarda kullanılır. gidiyorduk, gidecektik You_Siz … (s)nz (-snz’li şekil, şimdiki ve gelecek zamanlarda kullanılır. gidiyorsunuz, gidiyor olacaksınız They_Onlar … lr Ones_ Birileri (Biz, siz veya onlar, fark etmez birileri ve diğer çoğul zamirler. Not: Yukarıdan da gördüğümüz gibi Türkçede birinci çoğul (biz) şahsın geçmiş zaman şahıs eki şimdiki zamanlarda olduğu gibi (getiriyoruz) –z ekiyle karşılanmaz. Yani, ‘Kitapları getirdiz’ denmez. Bunun yerine birinci çoğul şahsın bir başka ek unsuru -k eki kullanılır. Ör; ‘Kitapları getirdik (biz)’. Yine de istenirse ‘Kitapları getirdibiz’ şeklinde, şahıs zamiri şahıs ekine dönüştürülmede n söylenebilir.

9 Bununla birlikte, -di geçmiş zaman ekiyle uyuşmayan -z birinci çoğul şahıs eki, Türkiye bölgesi Türkçesinde şimdiki ve gelecek zamanlarda (-di ekli bitmiş tarz ve –sa ekiyle çekime girmiş çekimli fiiller hariç) yerini korumuştur. Ör: Gideriz, gidiyoruz, gitmişiz, gitmekteyiz, gidebiliriz, gitmeliyiz… gibi. Bu durum sadece Türkiye bölgesi Türkçesi için söz konusudur. Yoksa –k eki şimdiki ve gelecek zamanlarda da kullanılmaktadır. Ör: Gider-iz/-ik, gidiyor-uz/gidir-ik, gitmiş-iz/-ik, gitmeli-y-iz/-ik… gibi. Şimdiye kadar fiillerin çekim tablolarını verirken hep üçüncü tekil (o) şahsı esas aldık. Şimdiyse birinci çoğul şahsı (biz) esas alarak fiillerin haber kipi tablosunu tekrar verelim. Geçmiş zamanlar Şimdiki zamanlar Gelecek zamanlar Genel hareket Çalışır-dık Çalışır-ız/-ık Çalışıyor olaca(k)ğ-ız/ık Dakik hareket Çalış-tık Çalışaca(k)ğ-ız/-ık Devam eden Çalışıyor-duk Çalışıyor-uz/çalışıyır-ık Bitmiş hareket Çalışmış-tık Çalış-tı-y-dık Tanı-dık-tı-k Çalışmış-ız/-ık Çalış-tı-…/-k Tanı-dık(ğ)-ız/-ık Çalışmış olaca(k)ğ-ız/ık Devam etmekte Çalışmaktay-dık Çalışmakta-y-ız/ık Çalışmakta olaca(k)ğ-ız/ık

10 Buraya kadar –k ekinin birinci çoğul (biz) şahısta, şahıs eki işleviyle, bir tarz ve zamana göre çekimini gördük.   Bunlardan başka –k (-ük/ık ) eki, ‘kopuk duran (kopmuş olan), kırık duran (kırılmış olan), sönük duran (sönmüş olan), çizik duran (çiz-ilmiş/çiz-ili )…’ sıfat fiil örneklerinde olduğu gibi, öznenin hareketle yüklü olması veya hareketi üzerine götürmesi yani taşıması anlamında, fiil kökenli sıfatlar oluşturmada da karşımıza çıkar. Bu durumda iki ayrı işlevde tek bir –k eki vardır. Birincisi, şahıs eki işlevindeki –k eki, Şimdiki zaman bitmiş tarz; Bu sayede onu da tanıdım(ben)/ tanıdın(sen)/ tanıdı (o)/ tanıdık(biz)/ tanımış bulunuyoruz (artık). Geçmiş zaman bitmiş tarz; O sayede onu da…………………………………………… tanıdıydık(biz)/ tanımıştık İkincisi, sıfatlaştırma işlevinde kullanılan –dık eki O benim bir tanıdık(tır) _tanıdıktı. Ya da; (ben/sen/o/biz/siz…) tanıdık (tanıyan) adam. Yine; (ben/sen/o/biz/siz…) yaptık iş. Yani, yaptı-(k)ğ-ım/-ın/-ı/ımız/… iş. Ya da; Yapmadık iş… (not; olumsuz biçim, olumlu biçimdeki –k ekinin şahıs ekiyle karıştırılma riski içindir. Bu yüzden bir sonraki fiil yine olumsuz halde kullanılarak olumlu anlam elde edilir.) Yapmadık iş kalmadı. (yapmadığım iş/yapmadığımız iş kalmadı)… gibi.

11 Çekimli fiillerde tarz (aspect) nedir?
Hareketler bir şahısla birlikte bir zamanda gerçekleşirken, bir de hareketlerin bu bir zamanda ne biçimde gerçekleşmesi vardır. Hareketimiz geçmiş zamanda kalmış bir hareket olsun ‘Dün çok çalıştım’. Bu, ‘çalış-tı-m’ çekimli fiili bir şahıs bir de zaman ekinden oluşmakta, fiilde bir tarz eki yoktur. –dı eki zaman eki, -m eki ise birinci tekil şahıs zamiri (ben)’in şahıs ekidir. Yani fiil tarz bakımından yalın yapılıdır. ‘Çalış-ır-dım, çalışı-yor-dum, çalış-mış-tım, çalış-makta-ydım’ çekimlerinde ise –r, -yor, -mış ve -makta ekleri tarz ekleridir. Ekler bir zaman bildiriminden bağımsız olarak, hareketin bu zaman içinde ne şekilde gerçekleştirildiğini bildirirler. Yani, -r/-er eki (gid-er-di-m) hareketin genellikle gerçekleştirildiğini bildirirken, -yor eki (gid-i-yor-du-m) hareketin hazır zamanda sürdürüldüğünü bildirir. –mış (git-miş-ti-m) eki ise hareketin tamam olmuş, bitmiş olduğunu bildirir. Kısaca, -yor ekiyle şahıs, sözü edilen zamanda hareketi yaparken, -mış ekiyle şahıs hareketi yapmış bulunandır. Sonuçta her iki durumda da zaman aynı zamandır (çalışandım, çalışmış bulunandım). Ör: Annem bulaşıkları yıkarken ben ders çalışı-yor/ çalış-an yer aldım. (çalışıyor idim) Babam işten döndüğünde dersimi çalışmış (bulunu-yor/ bulun-an) yer aldım. (çalışmış idim) Ör: Ne yap-ıyor/ ne yap-an-sın? Ders çalış-ıyor/ çalış-an-ım. Dersini bitir-miş (bulun-an) mısın? Evet, dersimi bitir-miş (bulun-an)-ım. ,

12 İngilizcede; devam tarzı (be V-ing),
bitmiş tarz (have V-ed), devam etmekte olan tarz (have been V-ing) kalıplarıyla sağlanır. Fiillerde tarz anlayışı diğer kipler ve hatta fiilimsilerde de yer alır. çalışmış olmalı_ He must have worked yine, çalışmış ol, çalışmış olsa… çalışmış olan, çalışmış olarak, çalışmış olmak… Gibi.ak çalış-ır çalış-... çalış-yor/-an çalış-mış yer almak -mak To be have work working worked çalış-makta have been

13 Esasen tarz olayında durum şudur;
( o an ) camı açıp baktığımız o an da… Çocuklar uyun oynuyorlardı. Ali’nin annesi çamaşırları asıyordu. İşçiler işlerini bitirmişlerdi. Yağmur dinmişti. Ya da; …bitirdilerdi. veya bitirdiydiler. Sokak lambaları yanmaktaydı (hala yanıyordu ) …. Bu cümlelerin hepsi aynı zaman içerisinde, geçmiş zamanda, yer alan cümlelerdir. İfadelerdeki geçmiş zaman unsuru mavi renkte –dı eki kaldırılırsa cümleler şimdiki zaman bildirirler; (şu an) camı açıp bakıyoruz… Çocuklar oyun oynuyorlar. Ali’nin annesi çamaşırları asıyor. İşçiler işlerini bitirmişler. Ya da; …bitirdiler. Sokak lambaları yanmakta ( hala yanıyor ) ….

14 Bütün bunlara göre değinilmesi gerekli bir husus var.
Türkçede ve İngilizcede zaman çizgisi; gitti _____ gidiyor _____ gidecek şeklinde değil, gitti __________________ gidecek gidiyordu _____ gidiyor _____ gidiyor olacak yine; çalışırdı _____ çalışır _____ çalışır olacak bitirmişti _____ bitirmiş ____ bitirmiş olacak ya da; bitirdiydi _____ bitirdi tanıdıktı _____ tanıdık-tır sönüktü _____ sönük-tür gelifti _____ gelif-tir …gibidir. Ve aslında bu çekimlerde bir zamanda ne biçimde bulunma sorulur. Yani şöyle, ‘gitti’ çekimli fiilindeki ‘git-’ fiili bir hareket fiilidir. –di eki ise bu hareket fiiline eklidir.

15 Fiiller böyle hareket bildiren fiillerden olabileceği gibi kalma bildiren fiillerden de olabilir. Kalma fiillerinden biri ise ‘bulunmak’ fiilidir. İşte -i eki böyle ‘bulun-’ anlamını veren yardımcı fiil görevindeki bir ektir. Ve çekimli fiilin zamanını bu eke ekli –di eki verir. Bundan sonra sorular -(i)di ek birleşmesine sorulur. Yani, ………‘bulundu’ , ( o an ) nasıl bulundu? çalışır bulundu. Ya da ‘ çalışır (halde) yer aldı’ veya ‘çalışışır idi’ yani, ‘çalışırdı’ çalışıyor bulundu. çalışmış bulundu. Gibi. Sonuç olarak ‘çalışırdı, çalışıyordu, çalışmıştı, çalıştıydı’, çalışmaktaydı çekimlerinde yer alan –dı ekleri tek başına çekimli fiilin zamanını bildirirken, çekimlerde yer alan –r, -yor, -mış, -makta ekleri fiillerin –idi ek birleşmesiyle bildirilen zamanda ne biçinde yer aldıklarını (tarzını) bildirirler.

16 Bunlardan sonra şöyle devam edilirse;
‘…bulundu’ çekimli fiil yapısındaki ‘bulun-’, yardımcı fiil, –di, eki zaman ekiydi. Peki yardımcı fiilde olsa ‘bulunmak’ fiili de bir fiildir. Öyleyse tarz ekleri (-r, -yor, -mış ekleri ) ‘bulun-’ fiiline de iliştirilebilir. Yani çekimler; bulunurdu bulunuyordu bulunmuştu gibi de oluşturulabilir. Bu defa da sorular yine –(i)di (bulundu) yapısına sorulur. Yani, nasıl idi? Nasıl yer aldı? Nasıl bulundu? çalışır bulunur bulundu(idi), çalışır bulunuyor bulundu(idi), çalışır bulunmuş bulundu(-idi) yine; çalışmış bulunur bulundu/ yeraldı/ oldu… çalışmış bulunuyor i-di, er__ür er-ti çalışmış bulunmuştu gibi çekimlenirler.

17 ---- Tablomuza bir müddet bakalım ----
Bu tablo Türkçenin şahıs, tarz ve zaman eklerinin, bölgelerine göre dağılmış şekillerini gösterir. ---- Tablomuza bir müddet bakalım ---- Tarz ekleri Şahıs ekleri  Şahıs zamiri Geçmiş zaman   Şimdiki zaman  Gelecek zaman  Şahıs eki Tarzlar (şekil) Fiil Türkiye  Azerb.  Türkm Özbek. Türkm. Özb.  Ben/men Sen O/ ol Biz Siz/ sizlar Onlar/ular . -dı -er/ -ir-ar-ür -ar -ar/ -er -acak -cak -m -sn/-n  -z/-k  -snz/-nz  -lr -am,-em/-m  -san,-sen/-n  …  -ıh/ -ık  -sınız,-sız/üz  -lar -n  -sn/-n  -s/-k -men/-m  -sen/-n  -miz/-k  -sizlar Genel Dakik -yor -yır/ -yir/ -yaar -yaa -a/-y -yap Devam -mış-tır -ıp-tır -ipdir -ib/ mış -gan Bitmiş -makta maqda -magda Devam etmekte

18 Dakik Tarz: Dün yaptım __ene feğaltü
Arapçada tarz Arapçada fiiller iki çekimde bulunur. Bunlar ‘feğale_yaptı/ yapmış’ ve ‘yefğalü_yapan/ yapıyor’ çekimli fiilleridir. Genel Tarz: Hergün yapan yer aldım/ yapıyordum __ene küntü efğalu külli yevm Dakik Tarz: Dün yaptım __ene feğaltü Devam Tarzı: (o an) Yapan yeraldım/ yapıyordum __ene küntü efğalü Bitmiş Tarz: (Henüz) yaptı idim/ yapmış yer aldım __ene (le-kad) küntü feğaltü Bütün bu ifadelerden ‘kane_idi/ oldu/ yer aldı/ bulundu’ kaldırılırsa ifadeler şimdiki zaman bildirirler. Genel Tarz: Hergün yapanım __ene efğalu külli yevm ……………………………. __ Devam Tarzı: (şu an)Yapanım/ yapıyorum __ ene efğalü Bitmiş Tarz: Yaptım/ yapmışım __(le-kad) feğaltü

19 Gelecek zamanda ise…. Genel Tarz: Hergün yapacağım __ene se/ sevfe efğalu külli yevm Dakik Tarz: Yarın yapacağım __ene se/ sevfe efğalü Devam Tarzı: (o an) Yapan olacağım __ene se-y-ekünü efğalü Bitmiş Tarz: (o an ) yapmış olacağım __ene se-y-ekünü (lekad) feğaltü Geçmişte kalmış gelecek zamanlarda… Genel Tarz: Hergün yapacaktım __ene küntü se/ sevfe efğalu külli yevm Dakik Tarz: Yarın yapacaktım __ene küntü se/ sevfe efğalü Devam Tarzı: (o an) Yapan olacaktım __ene küntü se-y-ekünü efğalü Bitmiş Tarz: (o an ) yapmış olacaktım __ene küntü se-y-ekünü (lekad) feğaltü

20 Arapçanın fiil çekimleri hakkında, Bildiğimiz gibi fiiller hareket fiilleri, ve kalma fiilleri veya durum fiilleri diye iki kısıma ayrılırlar. Tarz unsurları ise bu fiil türlerinden biri ile bağlantılı olur. Hareket fiilimiz, ‘zehebe’ fiili olsun ve ben, ‘ene zeheptu ila medrese emsi’ _Ben dün okula gittim _I went to the school yesterday. Demiş olayım. Diğer fiilimiz ise ‘kane’ fiili olsun ve yine ben, ‘ene küntü zeheptü ila medrese’_ Ben okula gittiydim/ gitmiştim. _ I had gone to the school. Demiş olayım. Gördüğümüz gibi her iki ifadede de gemişte kalmış bir olayı anlatmaktayım, yani zaman gemiş zaman oldu. Fakat birincisinde hareket gemişte kalmışken ikincisinde bir olayı, bir durumu, kişinin bir hal üzerindeyken, fiille kastedilen hareketi olay anında üzerinde taşımasını anlatır. Yani olay anında kişi hareketi geçirmiş haldedir veya hareket üzerinde bulunur. Fakat bütün bu durum gemişte kalmıştır. Şöyle, eğer… ‘ene küntü zeheptü…’_...gittiydim/ gitmiştim._ I had gone … Diyorsam hareketi geçirmiş olarak olay anında bulundum ‘ene küntü yezhebu…’_(o anda) ...gidiyordum/ gidendim._ I was going … Diyorsam hareketi devam ettiren olarak olay anında bulundum demek istemişimdir. Yani, fiillerin ‘mazi_gemiş_past’ çekimleri hareket fiillerinde fizik zamanını, gemiş zamanı, bildirsede esasen bir geçirmişlik, hareketi taşıma anlamında bir bitmişlik bildiriler. İfadelerin dil zamanını ise durum fiili ‘kane’nin şahsa göre çekimlenmiş şekli bildirir. İfadelerdeki dil zamanı ise gemiş zamandır.

21 Çekimli fiillerde zaman nedir?
Varlıklar hareketlerini bir tarza bağlı olarak gerçekleştirirken bu hareketler bir zamanda gerçekleşir. Türkçede –dı eki geçmiş zaman, -ecek eki gelecek zaman, -ecekti ek birleşmesi geçmişte kalmış gelecek zamanı bildirir. Türkçede zamanlar tek bir ekle değiştirilebilirken, İngilizcede durum biraz farklıdır. Örneğin ‘am/ is/ are’ yardımcı unsurları bir taraftan şahıs veya şahısların ayırıcılığını bildirirken, diğer taraftan ifadenin zamanını da göstermektedir. Yine, ‘was /were’ hareketin şahıs veya şahısların ayırıcılığının yanında hareketin geçmiş zamanda kaldığını da göstermektedir. Türkçede zamanlar sıfır ekten başlar. Bu eksizlik durumu ise şimdiki zamandır. ‘–r, -yor, -mış’ tarz ekleridir. Türkçede zaman ekleri fiillere doğrudan eklenir (çalış-tı, çalış-acak). Bu durumda fiil tarz bakımından yalın yapılıdır yani eksizdir. Ve çekimli fiil, hareket bildiren fiildir. Hareket fiilleri; ‘geldi, gördü, dokundu, hoşlandı’ gibi fiillerdir. Bundan başka zaman ekleri ‘bulun-du, ol-du, yer al-dı, kal-dı’ gibi kalma fiillleriyle de kullanılır. Örneğin, ……….‘bulundu’ nasıl bulundu? ‘Çalışır bulun-du.’ veya ‘çalışmış bulun-du.’ Örneğimizdeki kalma fiili yerine diğer kalma fiilleri de kullanılabilir. Kullanıldığında ise fiilin taban anlamına göre anlam farklılıkları ortaya çıkabilir. Yine kalma fiillerinden (yardımcı fiiller) bir tanesi de –i (er) yardımcı fiilidir. ‘çalışır idim, çalışmış idim’ gibi. Bütün bu durumlarda yardımcı fiiller, bir tarza bağlı hareketleri geçmişe taşıma işine yarar sadece.

22 Bundan başka yardımcı fiiller böyle bir zamana taşıma işlevlerinden başka bir durumun bildirilmesine yardımcı da olabilir. Örneğin, ‘çalışır bulunuyor idi’ veya ‘çalışır bulunuyor bulundu’ yine, ‘çalışır bulunmuş idi’ veya ‘çalışır bulunmuş bulundu’ gibi. Bu durumda birinci yardımcı fiil (bulun-uyor/ bulun-muş), hazır zamandaki durum devamlılığı veya bitmişliğinin bildirilmesine yardımcı olurken, ikinci yardımcı fiil ‘bulundu’ bütün bu birleşik yapıların zamanını, geçmişte kaldığını bildirmeye yardımcı olur. -- geçmiş şimdiki gelecek -- Türkçede; İngilizcede; çalış-ır çalış-... çalış-yor çalış-mış çalış-makta (i)-dı -tı (i)-du (i)-tı çalış-… ol-acak -acak used to … was/were had had been work worked working am/is/ are have/ has have/has been works will be have have been

23 Çekimli fiillerde kip nedir?
Şu ana kadar çekimli fiillerin bir şahıs, bir zaman ve bir de tarza bağlı olarak bulunduklarını söyledik. Bu durumlarda kullanılan eklerden; -m, -sn, …, -snz v.s ekleri şahıs; -di, …, -ecek, -ecekti ekleri zaman; -r, …, -yor, mış, -makta ekleri tarz ekleriydi. örnek; a) Her hafta sonu çocuklarını parka götürür müsün? b) Rica edersem bu hafta benim çocuklarımı da götürür müsün? Örneklerimiz bunlar olsun. Dikkat edersek birinci örnek (a) bir haber (haber alma) cümlesiyken, ikinci cümle (b) bir istek bildirir. Fakat kullanılan ekler, her iki cümlede de (-r) eki, aynı ektir. Demek ki bir ek farklı amaçlar için kullanılabilmektedir. Örneklerdeki kullanım farkı ise kip farkıdır. Kipler böyle ‘Lütfen gider misin’, ‘Umarım gelir’ gibi yardımcı sözlerle bildirilebileceği gibi kip oluşturmak için oluşturulmuş (-meli/-malı, -ebilir/-abilir, -e/-a …) gibi eklerle de bildirilebilir. Yine kip oluşturmak için oluşmuş bu ekler aynı anda bir çekimde de yer alabilirler. Bu durumda çekim birleşik kipli bir yapıdadır. Ör; İşçiler mesai saatlerinin bir kısmında dinlen-ebil-meli-ler. Örnekteki ‘–ebil-’ imkan, ‘-meli’ gereklilik ifade eder. Ve yine kip ekleri fiil çekim ekleri olduklarından her tarz fiile iliştirilebilir. Bu durumlarda ise çekimler; ‘yapabilir, yap-ıyor olabilir, yap-mış olabilir’ gibi çekimlerdir.

24 -m, -sn, -snz… ekleri şahıs; -di, -ecek, -ecekti ekleri zaman;
Bunlardan başka kipler konusunda şundan da bahsedelim: (indicative mood) Haber kipi (ya da kalıbı) dışındaki diğer kiplerde, konuşan kişi haber kipinde olduğu gibi kendisine veya bir başkasına ait var olan veya meydana gelecek bir haberi aktarmaz. Bu durumda diğer (emir, istek, dilek şart, dilek, gereklilik, olasılık, izin, rica vs) kiplerde konuşan kişinin olaya karışması, yani konuşan kişinin kendisinin bir isteği, emri, ricası vardır. Sonuç olarak Türkçe için genel olarak durum şudur: Türkçede çekimlenmiş bir fiildeki; -m, -sn, -snz… ekleri şahıs; -di, -ecek, -ecekti ekleri zaman; -r, -yor, -mış ekleri tarz; -e, -meli, -ebilir ekleri kip ekleri olarak görev alırlar. Çekimli fiillerde kip nedir? Konuşan şahsın, bilip gördüğü veya öğrendiği; şahıs, zaman ve tarza bağlı herhangi bir hareketi, haber modunda verebilmesi ya da konuşan şahsın, bu kez kendisinin bir emrini, isteğini, arzusunu, tespitini vs. durumlarını ifade edebilmesi için fiillerin sokulduğu kalıplara kip denir. Ör: Olasılık kipi_ ( fiil-tarz-ebilir/abilir-zaman-şahıs)__yap-mış olabilir-di-n) Not: ‘Her gün çantanı getirir misin?’ cümlesi, haber kipindeyken; ‘Çantamı bana getirir misin?’ cümlesi, istek kipindedir. Haber kipi (The indicative mood); konuşan şahsın kendisi veya başkası hakkında bilgi sahibi olduğu bir durumu bildirmesidir. Ör: Ali okula gidiyor –Ali is going to school.

25 Otursun! – Tell him to sit
Emir kipi (imperative mood); konuşan şahsın, bir istek veya tavsiye olmaksızın hareketi, dikta ederek yaptırmak istemesidir. Ör: Otur! – Sit down!, Otursun! – Tell him to sit İstek kipi; konuşan şahsın, emir amacı gütmeden bir teklif, öneri, tercihe vs.ye bağlı bir istekle muhatabını harekete yönlendirmesi veya kendisinin bir harekete yönelmek istemesidir. Ör: Gideyim (bari)_Let me go. Gidesin_ I want you to go. Gidelim._Let us(let’s) go. Şart (conditional); konuşan şahsın, söz konusu hareketin gerçekleşmesinin bir şarta bağlı olduğunu bildirmesidir. Ör: Çalışırsa kazanır/ kazanacak. – If he works, he will win. Dilek şart kipi (desiderative); konuşan şahsın, gerçekleşmiş veya gerçekleşmemiş arzusunun bir şarta bağlı olmasıdır. Ör: Yerinde olsaydım bunu yapmazdım. – If I were you, I wouldn’t do it. Dilek kipi (subjunctive mood); konuşan şahsın, gerçekleşmiş bir olay karşısında hayıflanmasıdır. Ör: Ah! Şimdi burada olsaydı. –Oh, If he were here now! veya gerçekleşmemiş bir olayın kendi arzusuna göre sonuçlanmasını arzulamasıdır. Ör: Bütün mutluluklar senin olsun/ ola! –All happines be with you!

26 Ör: Çalışmalı._He must work.
Gereklilik kipi (necessity) (-meli/-malı); konuşan şahsın, bir şeyin yapılmasının gerekli olduğunu bildirmesidir. Ör: Çalışmalı._He must work. Zorunluluk kipi (obligation) (-meli/-malı, zorunda olmak); bir şeyin yapılmasının mecburi olduğunun bildirilmesidir. Ör: Çalışmalı/-mak zorunda_He has to work. Yeterlilik kipi (ability) (-ebilir/-abilir); konuşan şahsın muhatabının veya kendisinin bir şeyi yapmaya muktedir olduğunu bildirmesidir. Ör: He could do it. Yapabilirdi (her zaman) He was able to do it._ Yapabildi.(bu kez) Olasılık kipi (probability) (-ebilir/-abilir, -meli/-malı); konuşan şahsın, bir olayın gerçekleşmesinin, İhtimal dahilinde olmasını, Ör: Gelebilir. _He may come. Yüksek ihtimal/ büyük olasılık dahilinde olmasını bildirmesidir. Ör: Gelmiş olmalı_ He must have come. Rica/izin; muhataptan bir hareketi yapması için ricada bulunulmasıdır. Ör: -ebilir misin?_ Can You …, -ebilir miydin?_ Could you …, -ecek misin?_ Will you …, -ecek miydin?_ Would you …? veya izin istemesidir. Ör: -abilir miyim? (-amazsın!)_Can I …, -mek mümkün mü?/ olur mu? _May I …,

27 Tarzlar (aspect) Türkçede bir fiil -(e)r eki almışsa;
Bununla birlikte ifadede sıklık zarfları da yer alıyorsa, Hareket genel tarzda (common aspect) bir harekettir. Ör: Futbolu severim.– I like football. Her hafta sonu sinemaya giderim.– I go to the cinema every weekend. Her zaman / arada bir/ pazarları atölyemde çalışırdım/ çalışırım/ çalışır olacağım Not: tabiat olayları gibi değişmez doğrularla sıklık zarfları kullanılmaz. Ör: Su, yüz derecede kaynar. – Güneş doğudan doğar. Genel tarzla verilmiş bir haberin geçmişte kaldığı belirtilecekse, Türkçe için -di geçmiş zaman ekinden, İngilizce için used to kalıbından yararlanılır. Her hafta sonu sinemaya giderdim.–I used to go to the cinema every weekend. Bu arada; Türkçede –r ekli fiil ‘az sonra, birazdan’ gibi zaman sözcükleriyle birlikte kullanılırsa belirsiz gelecek zamanı da gösterebilir. kesin gelecek; Cumartesi sinemaya gideceğim. belirsiz gelecek; Cumartesi sinemaya giderim. (belki sinemaya giderim.) ________________________________________________________________________ Karşılaştırma: -(e)r eki, Azerbaycan (-er/-ar), Türkmenistan (-er/-ar), Özbekistan (-er/-ar) Türkiye (-er/-ar/-ur/ -ür/ -ır/ -ir…) bölgelerinde ( )’deki gibidir.

28 Parantezler içindeki fiillerden genel tarzda bir ifade elde edip Türkçe yazılışlarını da yazalım. İngilizcede genel tarz, şimdiki (present) zamanda; I, we, you, they… + verb (simple) he, she, it … + verb-(e)s ör: It often rains in Rize in autumn. _Sonbaharda Rize’ye sık sık yağmur yağar. geçmiş (past) zamanda; I, we, you, they, he, she, it … + used + to verb ya da; ………………………………..+ verb-ed + sıklık zarfları …yardımıyla yapılır. ör: My son used to come to see us on Sundays. _Oğlum pazarları bizi ziyarete gelirdi. My son came to se us every Sunday. _ Oğlum her pazar bizi ziyarete geldi.

29 …her hefte sonu kinoya gedir. (gidiyor).
ör: My father (He) goes to the cinema every weekend. _ Menim atam her hefte sonu kinoya gedir. Not: Azerbaycan bölgesi Türkçesinde –( e ) r eki daha çok belirsiz gelecek zaman eki olarak kullanıldığından, sıklık zarfları kullanılmak koşuluyla genel tarzdaki bir hareket devam tarzı eki –(y)ir ekiyle verilir. …her hefte sonu kinoya gedir. (gidiyor). Bu yapıyla ise hareketin her hafta gerçekleşme durumu ve bu durumun devamlılığı kastedilir. ör: I wake up at six in the morning every day. _ Men her seher sekkizde dururam (kalkarım) ör: My brother prepares her lessons in the afternoon. _Gardaşım derslerini öğleden sonra yapar (özb.)

30 gidiyor/ giden-dir Ali sinema-y-a her hafta Geçmiş zamanda;
Arapçada genel tarz (common aspect) Şimdiki zaman; Arapçada bir hareketin genellikle, arada bir, sık sık, her zaman, daima v.s gibi periodik bir şekilde gerekleştiğini bildirmek için fiillerin şahsına göre şekillenmiş ‘muzari_yefğalu_yapan’ hali (devam tarzlı hali) ve sıklık zarfları kullanılır. Ör: Ali her hafta sinemaya giden(-dir)._ yezhebu Ali ila sinema küllü hafta)… gidiyor/ giden-dir Ali sinema-y-a her hafta Geçmiş zamanda; Arapçada bir hareketin gemişte genellikle, arada bir, sık sık, her zaman, daima v.s gibi periodik bir şekilde gerekleştiğini bildirmek için; ‘kane’_bulundu/ yer aldı/ oldu yardımcı fiili + esas fiilin şahsına göre şekillenmiş ‘muzari’ hali ve sıklık zarfları… Ör: Ali her hafta sinemaya giden yer aldı._ Ali kane yezhebu ila sinema küllü hafta)… Ali yer aldı giden sinema-y-a her hafta Not: Eğer ifade ‘Ali her hafta sinemaya gitti._ Ali went to the cinema every weekend’ Şeklinde söylenecekse bunun için; Esas fiil ‘mazi’ şeklinde kullanılır ve, ‘Ali zehebe ila sinema küllü hafta………’ Denir.

31 Fiil, tarz eklerinden(-r, -yor, -mış, -makta) birini almamışsa;
Hareket bir defalık/dakik (concrete aspect) bir harekettir. Bu tarzda, hareket bir defaya mahsus gerçekleşir ve sadece hareket vurgulanır. Dakik tarz, tarz bakımından yalın yapılıdır/ eksizdir. İngilizcede; Geçmiş zamanda; (S + Ved2) kalıbıyla elde edilir. Ör: I studied my lesson yesterday ……………………………. Gelecek zamanda; I will study my lesson tomorrow Dakik tarzda hareket bir defalık gerçekleşir. Ör: Dün sinemaya gittim.–I went to the cinema yesterday. …………………………….Dakik tarzda şimdiki zaman yoktur. Yarın sinemaya gideceğim.–I will go to the cinema tomorrow. Ör: Dün ders çalıştım, Yarın ders çalışacağım.

32 Ör: Ali dün sinemaya gitti._ .........…Arapça……………
Arapçada dakik (concrete aspect) Hareketin bir defaya mahsus gerçekleştiği ve sadece hareketin vurgulandığı dakik (concrete aspect) tarz arapçada fiilin ‘mazi’ şekliyle elde edilir. Ve yine hareketin gemişte kaldığını bildiren ‘dün, iki gün önce…’ gibi bir zaman sözcüğü kullanılır. Ör: Ali dün sinemaya gitti._ …Arapça…………… dün sinemaya Ali gitti Not: Türkçede ve ingilizcede gemişte kalmış dakik bir hareket zaman sözleriyle kullanılır çünkü kullanılmazsa yerine göre hareket şimdiki bitmiş (present perfect ) tarzlı bir hareketi de verebilir. İngilizcede ise bu durumda fiillerin ‘simple past’ ve ‘present perfect’ unsurlarının kendilerine özgü gramer unsurları bulunduğundan ( have / has) ifadeler tek başlarına gemiş zaman dakik tarzı ve şimdiki bitmiş tarzı verebilirler. I went(2) … __Gittim_Dün gittim ………………………… …Arapça…………… I have gone (3) … __Gitmiş durumdayım_Gittim ……………… …Arapça…………… I had gone(3) … __Gitmiş durumdaydım_Gittiydim ………… …Arapça…………… Arapçada bir hareketin tarzsız bir şekilde gelecek zamanda gerçekleşeceği billdirilecekse bunun için fiilin ‘muzari’ şekli kullanılır ve… Ör: Ali yarın sinemaya gidecek_ …Arapça…………… yarın sinemaya Ali gidecek …denir.

33 Türkçede fiil, –yor eki almışsa;
Hareket devam ediyordur. Türkçede fiile -yor eki eklenir, İngilizcede; devam tarzı (be V-ing) kalıbıyla elde edilir. Anlam olarak: Bir hareketin hazır zamanda (o anda, o dakikada, o saatte) devam edip etmediğini/ yürütülüp yürütülmediğini, yani hareketin sözü edilen anda yapıldığını bildiren tarzdır. Ör: Sinemaya gidiyorum. –I am going to the cinema. (şimdi) Sinemaya gidiyordum. –I was going to the cinema. (o saatte) Sinemaya gidiyor olacağım. –I will be going to the cinema. Ankara’da yaşıyor/ oturuyor. Gibi yürütme anlamı taşımayan tarz, anlamı kendinden fiiller genel olarak bir hareket üzerinde bulunmayı bildirir. Dolayısıyla İngilizcede bu türden fiiller devam tarzında değil durum (perfect) tarzlarında kullanılırlar. Ör: I have been living in Ankara for five years. Gibi. Bir ifadede –yor eki almış bir fiil ve geleceğe yönelik bir zaman tümleci kullanılmışsa, –yor ekli fiil gelecek zaman bildirir. Bununla bir beklentinin devamlılığı kastedilir. Ör: Başbakan yarın buraya geliyor _The prime minister is coming here tomorrow. Eğer fiil, ölüyor (daha ölmedi), bitiriyor (daha bitirmedi), başlıyor (daha başlamadı) gibi bir fiilse -yor eki, –mek üzere anlamında hareket öncesini, harekete doğru olan devamlılığı bildirir. –yor ekli fiil; biliyorum, tanıyorum gibi hareket bakımından devamlılık bildiremeyen sınırlı fiillerle kullanılmışsa ifade, hareketle kazanılmış halin devamlılığını bildirir. Not: Türkçede devam tarzı –en/-an sıfat fiil ekiyle de elde edilebilir. When she was waching TV, the child was sleeping. (uyu-y-an idi/ uyu-yor-du) (past continuous tense) __________________________________________________________________________ Karşılaştırma: devam tarzı eki, Azerbaycan (-y-ir), Türkmenistan (-y-aar), Özbekistan (-yap) bölgelerinde ( )’deki gibidir.

34 Ör: Sinemaya gidiyorum. –I am going to the cinema. (şimdi)
  Türkçede ve İngilizcede devam tarzı (continuous aspect) Bir hareketin hazır zamanda (o anda, o dakikada, o saatte) devam edip etmediğini/ yürütülüp yürütülmediğini yani sözü edilen an; geçmiş, şimdiki, gelecek… zamanda yapıldığını bildiren tarzdır. Türkçede fiile -yor eki eklenir, İngilizcede ise, be Verb-ing kalıbı kullanılır. Ör: Sinemaya gidiyorum. –I am going to the cinema. (şimdi) Sinemaya gidiyordum. –I was going to the cinema. (o saatte) Sinemaya gidiyor olacağım. –I will be going to the cinema. İngilizce için istisna; ‘Be’ yardımcı fiili; şimdiki zaman birinci tekil şahısta (I–ben) am, üçüncü tekil şahıslarda (he/she/it/ o) is, diğerlerinde are; geçmiş zamanda; birinci tekil ve üçüncü tekil şahıslarda (I, he/ she/ it– ben, o) was, çoğul şahıslarda ( we, you, they ) were olarak değişir. Şimdiki zaman; I am waiting He/ She/ It is waiting We/ You/ They are waiting Geçmiş zaman; I He/ She/ It was waiting We/ You/ They were waiting Gelecek zaman; He/ She/ It We/You/They will be waiting

35 ikamet ediyor, oturuyor, okuyor/ öğrenim görüyor.
  Not: Yaşıyor, ikamet ediyor, oturuyor, okuyor/ öğrenim görüyor. Ör: Ankara’da yaşıyor (ikamet ediyor anlamında), gibi yürütme anlamı taşımayan tarz anlamı kendinden fiiller genel olarak bir hareket üzerinde (-makta) bulunmayı bildirir. Dolayısıyla İngilizcede bu türden fiiller devam tarzında değil durum (perfect) tarzlarında kullanılırlar. Ör: I have been living in Ankara for five years. Gibi. İfadede –yor eki almış bir fiil ve geleceğe yönelik bir zaman tümleci kullanılmışsa, –yor ekli fiil gelecek zaman bildirir. Örneğin: Başbakan yarın buraya geliyor _The prime minister is coming here tomorrow. Bununla ise gelecekle ilgili bir durumun devamlılığı kastedilir. Aynı ifade, ‘gelecek durumda bulunuyor’ yani, ‘Başbakan yarına/ yarın için gelecek bulunuyor’ ya da kısaca ‘Başakan yarına geliyor’ şeklinde de söylenebilir.  Eğer fiil, ölüyor (daha ölmedi), bitiriyor (daha bitirmedi), başlıyor (daha başlamadı) gibi bir fiilse -yor eki, –mek üzere anlamında hareket öncesini, harekete doğru olan devamlılığı bildirir. Ör: ‘Yorgunluktan ölmek üzereyim’ –yor ekli fiil; biliyorum, tanıyorum gibi hareket bakımından devamlılık bildiremeyen sınırlı fiillerle kullanılmışsa ifade, hareketle kazanılmış halin devamlılığını bildirir. Yani, ‘Onu tanıyorum.’ derken, ‘tanır halde bulunuyorum’ denmek istenir.

36 -yor eki hakkında; A) Sınırlı fiil (sürdürülemeyen hareket); 1-Bitimli fiil; Ölüyor-, başlıyor-, bitiriyor-, düşüyor-, kalkıyor- fiilleri bu türden fiillerdir. –yor eki bu fiillerle kullanıldığında –mek, üzere olmak anlamında hareketin gerçekleşme öncesini yani henüz gerçekleşmemiş olduğunu bildirir. Çünkü bu hareketler devam etmez. Yani fiilin biçimsel (tarz) özelliği sadece bu –mek üzere bulunma anlamını verdiğinden bir hareket devamlılığı düşünülmez. 2-Başlamalı fiillerde de benzeri bir durum vardır. Sevmek, hoşlanmak, bilmek, tanımak… gibi fiiller bu türdendir. Farklı olarak bu tip fiillerde hareketin gerçekleşme sonrası vurgulanır. Aynı şekilde –yor ekiyle hareket değil durum devamlılığı bildirilir. Yani, ‘biliyorum’ derken ‘bilmişlik durumum devam ediyor’ denmek istenir. Örneğin, ‘Onu tanıyorum’ derken, tanıma durumunun devamlılığı kastedilir, tanıma hareketinin değil. Çünkü tanıma hareketi devam etmez. İngilizcede fiil yine yalın yapıdadır (I know/ love/ like gibi. Yani; I am loving/ liking/ knowing, denmez). Kısaca, Türkçede ölüyorum, biliyorum yazıyorum, seviyorum… şeklinde -yor eki almış fiiller her zaman hareket devamlılığını bildirmez ya da İngilizcede simple (yalın) yapıyla kullanılan sürdürülemez fiiller, Türkçede –yor devamlılık ekiyle verilir çünkü Türkçede haber kipinde fiiller yalın haliyle kullanılmaz.

37 B) Sınırsız (sürdürülebilir hareket) Oynuyor, yürüyor,
B) Sınırsız (sürdürülebilir hareket) Oynuyor, yürüyor, geziyor fiilleri bu türden fiillerdir. –yor eki bu türden fiillerde hareketin sürdürüldüğünü veya yürütüldüğünü bildirir. Sürdürülebilir –yor ekli fiillerdeki durum devamlılığı, sıklık zarflarıyla belirtilir. Ör: Her hafta sonu sinemaya gidiyorum. Sonuç olarak; Türkçede –yor, bir başka biçimiyle –en/-an ekiyle ifade edilen her hareket İngilizcede –ing ekiyle karşılanmaz. Diğer taraftan İngilizcede haber kipinde kullanılan –ing eki Türkçede –yor, diğer deyişle –en/-an ekine karşılık gelir. Türkçede devam tarzını, fiilleri sıfatlaştırmada kullanılan –en/-an eki de verebilir. İngilizcede kullanılan –ing eki esasen sıfat fiilin devam tarzı ekidir. Ve bu ek Türkçede –en, -an ekine denk gelir. Sleeping _ uyuyan …gibi. Yani devam tarzında bir cümlenin Türkçeyle birebir karşılaştırılması şöyledir: Ör: When I was waching TV, my mother was washing dishes. Ne zaman ben bulundu seyreden televizyon, benim anne bulundu yıkayan bulaşık. Yine, (şu an) Sinemaya giden (dir)im. (şimdi) –I am going to the cinema. (o an) Sinemaya giden olacağım (gelecek) –I will be going to the cinema.

38 Devam tarzının diğer çekimleri ise,
Devam tarzının diğer çekimleri ise, Emir kipi; çalışıyor ol İstek kipi; çalışıyor olasın Şart kipi; çalışıyor olsan Gereklilk; çalışıyor olmalısın Olasılık; çalışıyor olabilirsin Mastar; çalışıyor olma-k Sıfat fiil; çalışıyor olan Zarf fiil; çalışıyor olarak, gibidir.

39 Ben dir yazan bir mesaj benim arkadaş–a şimdi.
Sıradaki cümleleri birebir karşılaştıralım. I am writing a message to my friend now. _ Arkadaşıma mesaj yazı-yorum. Ben dir yazan bir mesaj benim arkadaş–a şimdi. The student was watering the flowers in the garden. _ Öğrenci bahçede çiçekleri sulu-yordu. Öğrenci idi sula-yan çiçekler bahçe de My mother will be watching a TV programme. _ Annem televizyon seyredi-yor olacak. Benim anne ol–acak seyreden bir TV pragram I am waiting for a friend of mine. _ Arkadaşlarımdan birini bekli-yorum. Ben dir bekleyen bir arkadaş için benimkinden I was watching TV when he called. _ Mene zenk eden vaht televizira bah-ırdım. Ben bulundu seyreden televizyon ne zaman o aradı They are playing football in the garden._ Onlar bahçada top oyna-yırlar. Onlar dır oynayan futbol bahçede

40 sinemaya Ali gidiyor olacak
Arapçada devam tarzı (continuous aspect) Bir hareketin hazır zamanda (o anda, o dakikada, o saatte) devam edip etmediğini/ yürütülüp yürütülmediğini, yani hareketin sözü edilen anda yapıldığını bildiren devam tarzı arapçada fiilin ‘muzari’ şekliyle elde edilir. Ör: Sinemaya gidiyorum. _ I am going to the cinema. (şimdi) _ …Arapça…………… sinemaya Ali gidiyor Sinemaya gidiyordum. _ I was going to the cinema. (o saatte) _ …Arapça…………… sinemaya Ali gidiyordu Sinemaya gidiyor olacağım. _ I will be going to the cinema. _ …Arapça…………… sinemaya Ali gidiyor olacak

41 Türkçede fiil, tarz eklerinden –mış ekini almışsa;
hareket hazır zamanda devam etmeyen, tamam olmuş, oluşmuş, bitmiş (perfect) bir harekettir. Türkiye bölgesi Türkçesinde bu tarz, iki şekilde elde edilir. Birincisi –miş sıfat fiil ekiyle elde edilen bitmişliktir. –miş eki bu tarzda -mış bulunuyor anlamındadır. İkincisi –dı geçmiş zaman ekiyle elde edilen bitmişliktir. –dı ekiyle yapılan bitmişlikte (geçmiş zaman bildiren sözcük kullanılmaz) İngilizcede ise ‘have V-ed3’ unsurları kullanılır. (-ed takısı, fiilin düzenli bir fiil olması durumunda fiile eklenir. Düzensiz fiillerin ise 3. halleri kullanılır.) Anlam olarak: Bu tarz, muhatabın söze konu hareketi halihazırda, şu anki veya o anki durumda yapıp yapmamışlığının, hareketin oluşmuş veya oluşmamışlığının sorulduğu tarzdır. Ör: Ödevini bitirdin mi? _ Have you finished your homework? Evet bitirdim (Bitirmiş durumdayım/ bitirmişim)._ Yes, I have finished it. Hayır bitirmedim (Bitirmiş değilim/ bitirmemişim) _ No, I have not finished it. Not: Bitmiş tarzda, tabiatta yer almış bir haberin, hazır zamanda da korunduğu(1) veya bir çıkarım yoluyla yer aldığının varsayıldığı(2), durumları ifade etmede kullanılan –dır ek birleşmesinden de istifade edilir. Ör 1: Hiç İstanbul’a gitmiş mi? Evet gitmiş-tir. (…gitmiş bulunuyor. ) 2: Şimdiye kadar İstanbul’a varmış-tır. (…varmış olur. ) Not: -dır eki aynı işlevlerde isimlerle/sıfatlarla da kullanılır. Ör: Suçlu bulundu. Yani şimdi suçlu mudur? (…suçlu mu bulundu oluyor?) Ör: -di eki; Have you finished your homework?_ Bitirdin mi? / Ödevini bitirmiş misin? _ Yes, I have finished my homework._ Bitirdim. / Bitirmişim-dir. (present perfect tense) (şimdiki bitmiş) When? _ Ne zaman? _ I finished my homework last night._ Gece bitirdim. (simple past tense) (yalın geçmiş) _________________________________________________________________________________________________________ Karşılaştırma: bitmiş tarz eki, Türkiye (-dı / -mış ) Azerbaycan (-miş/ -ip ), Türkmenistan (-ip/-gan ), Özbekistan (gan ) -dıydı/ -mıştı ipti / -ifti bölgelerinde ( )’deki gibidir. Ör: Men onları görmüşem. Onlar gelipti-r.

42 Türkçede ve İngilizcede tamam olmuş veya bitmiş tarz
Türkiye bölgesi Türkçesinde bu tarz, iki şekilde elde edilir. Birincisi –miş sıfat fiil ekiyle elde edilen bitmişliktir ki –miş eki bu tarzda -mış bulunuyor anlamındadır. İkincisi –di geçmiş zaman ekiyle elde edilen bitmişliktir. Ve bu durumda cümlede geçmiş zaman bildiren bir sözcük kullanılmaz. Öncelikle şunu belirtelim; –dı ekinin bitmişlikte kullanılması sadece haber kipindedir. Örneğin; ‘çalışmış ol, çalışmış olsan, çalışmış olmalı, çalışmış olabilir, çalışmış olmak’ denilebildiği halde, ‘çalıştı olmak, çalıştı olabilir’ (tercihen) denmez. Yine, –dı ekinin bitmişlikte kullanılması (Bitirdin mi?_ Bitirdim) bu çekimin geçmiş zamanının (… bitirdiydim) oluşmasına da neden olmuştur. Bu kısacık hatırlatmadan sonra, dilde tarz olayı şunun gibidir: Tabiyattaki hareketler cereyan ederken hareketleri gerçekleştiren bir şahıs vardır. Ve hareketler bu bir şahısla birlikte bir zamanda bulunur. Tarz olayında ise bir şahsa bağlı hareketlerin, bulunduğu zaman içerisinde ne şekilde yer aldığı sorulur. Şöyle, Türkçede bir fiil –r eki ve –di geçmiş zaman ekini almışsa zaman; geçmiş zaman, hareket; genellikle, arada bir, sık sık gerçekleşen harekettir. ‘Her hafta sonu sinemaya gid-er-di-m.’ Yine fiil, tarz eklerinden –yor veya -en/-an eklerinden biri ve ayrıca –dı geçmiş zaman ekini almışsa zaman yine geçmiş zaman; hareket, hazır zamanda devam eden harekettir. ‘Annem bulaşık yıkarken ben televizyon seyr-ed-i-yor-dum.’ veya ‘…seyr-ed-en i-dim.’ veya ‘…seyr-ed-en yer al-dım …seyred-en bulun-dum’

43 Yine fiil, tarz eklerinden –yor veya -en/-an eklerinden biri ve ayrıca –dı geçmiş zaman ekini almışsa zaman yine geçmiş zaman; hareket, hazır zamanda devam eden harekettir. ‘Annem bulaşık yıkarken ben televizyon seyred-i-yor-dum.’ veya ‘…seyred-en idim’ veya ‘…seyreden yer aldım/ …seyreden bulundum’ Fiil -mış ekini aldığında ise hareket, bulunduğu zamanda devam etmeyen, tamam olmuş veya bitmiştir. ‘Müdür geldiğinde işimi çoktan bitir-miş-ti-m.’ Yani, müdürün geldiği (geçmişteki) o zamanda işimi bitirmiş biri olarak bulundum veya ‘yer aldım’ gibi. Türkçede bitmiş tarz –di ekiyle de elde edilebilir demiştik. Bu, –di eki almış her fiil geçmiş zaman bildirmez demek olur aynı zamanda. ‘… işimi çoktan bitirdiydim’ örneğindeki birinci –di eki hareketin tarzını, ikincisi zamanını gösterir. Aşağıda İngilizce için verilmiş örneklere bakıp yukarıda sıraladığımız, –di geçmiş zaman ekini almış çekimli fiillerden, geçmiş zaman unsuru –di’yi kaldıralım. Yani, ‘gid-er-di-m, gid-i-yor-du-m, git-miş-ti-m’ çekimlerini, ‘gid-er-im, gid-i-yor-um, git-miş-im’ şeklinde ve hatta ‘git-ti-y-di-m’ çekimli fiilini de ‘git-ti-m’ olacak şekilde görelim.

44 Örneklerden –di geçmiş zaman eki kaldırıldığında, artık -dı eksiz bu örnekler geçmiş zaman bildirmezler demektir. Yani, ‘Her hafta sonu sinemaya giderim’ derken şu anki, mevcut ‘present’ şimdiki durum kastedilir. ‘Şimdi sinemaya gidiyorum.’ derken de şimdiki mevcut durum kastedilir. Farklı olarak bu çekimde hareket devam ediyordur. Yine, ‘İşimi bitirmişim, artık müdür gelse de fark etmez.’ örneğinde de şimdiki, mevcut (present) durum kastedilir. Burada da hareketin ne zaman gerçekleştiği yani hareketin gerçekleştiği fiziksel zaman aranmaz. Sorulan şey mevcut, hazırdaki durumdur. Yani, ‘yanmış ev’ veya ‘pişmiş yemek’ ya da ‘yemek pişmiş’ örneklerinde evin ne zaman yandığı veya yemeğin ne zaman piştiği sorulmaz. –dıydı ekindeki ikinci -di geçmiş zaman eki kaldırıldığında da durum böyledir. Eğer cümlede geçmiş zamana gönderme yapan bir zaman sözcüğü, ‘dün, iki hafta önce…’ kullanılmazsa, –dı ekli fiil yine şimdiki, hazırdaki (present) durumu gösterir. Aşağıda, örnek birdeki Türkçe kısım, –dı ekli fiilin şimdiki, hazırdaki (present) durumu gösterdiği cümlelerin İngilizce tarafına bakıldığında görülür. Ör;1. Have you ever seen my cat?_ Kedimi gördün mü (hiç)/ görmüş müsün? Yes, I have seen your cat._ Gördüm. / Görmüşüm. ( present perfect)(şimdiki bitmiş) Ör; 2. When? _ Ne zaman? I saw your cat last year._ Geçen yıl gördüm. Geçen yıl görmüşüm (simple past tense) Örneklerden de görüldüğü üzere Türkçede her iki fiil –di ekini almışsa da İngilizcede, birinci örnek ‘present-şimdiki’, ikinci örnek ‘past-geçmiş’ halde verilmiştir.

45 Ör: Ödevini bitirdin mi? _ Have you finished your homework?
Anlam olarak: Bitmiş tarz, muhatabın söze konu hareketi halihazırda, şu anki veya o anki durumda yapıp yapmamışlığının, hareketin oluşmuş veya oluşmamışlığının sorulduğu tarzdır. Ör: Ödevini bitirdin mi? _ Have you finished your homework? Evet bitirdim (Bitirmiş durumdayım/ bitirmişim)._ Yes, I have finished it. Hayır bitirmedim (Bitirmiş değilim/ bitirmemişim) _ No, I have not finished it. İngilizcede ise ‘have V-ed3’ unsurları kullanılır. (-ed takısı fiilin düzenli bir fiil olması durumunda fiile eklenir. Düzensiz fiillerin ise 3. halleri kullanılır.) Bitmiş tarz, tabiatta yer almış bir haberin, hazır zamanda da korunduğu(1) veya bir çıkarım yoluyla yer aldığının varsayıldığı(2) durumları ifade etmede kullanılan –dır ek birleşmesiyle de ifade edilebilir. Ör: 1: Hiç İstanbul’a gitmiş mi? Evet gitmiş-tir . (…gitmiş bulunuyor.) 2: Şimdiye kadar İstanbul’a varmış-tır. (…varmış olur.)   Not: -dır eki aynı işlevlerde isimler/sıfatlarla da kullanılır. Ör: Suçlu bulundu. Yani şimdi suçlu mudur? (…suçlu mu bulundu oluyor?)

46 ‘O sırada Ankara’ya varmıştım.’ şeklindedir. Böylece;
Bitmişlikte esasen durum şudur: Özne hareketi öncesinde geçirmiş ya da hareket öncesinde özneye işlemiş olabilir. Bu zaman hareketin fiziksel zamanı, tabiat zamanıdır. –mış-tır ekleşmesiyle kastedilen veya sorulan bu zaman, yani hareketin ne zaman gerçekleştiği değildir. Sorulan şey hareketin hali hazırda/ şu anda / şimdiki zamandaki durumudur. ‘Hiç Ankara’ya gitmiş mi? (evet) Gitmiş/ Gitmiştir/ Gitmişliği var.’ örneğindeki zaman, şimdiki zamandır. Bu örneğin geçmiş zamanı; ‘O sırada Ankara’ya varmıştım.’ şeklindedir. Böylece; _ Ali’nin babası ölmüş-tür./ Adam ölmüş-tür. _ Güneş doğmuş-tur./ Güneş doğmuş duruyor. _ İstanbul’a gitmişim-dir/ İstanbul’da olmuşum./ İstanbul’u görmüşüm-dür. Görmüşlüğüm var. Örneklerinin her birinde -mış ekiyle kastedilen, hareketin bitmişliği ve bu oluşmuş hareketin şimdiki (-mıştır) zamanıdır. İş bu yönüyle ele alındığında; hareketin bitirilmiş/ işlenmiş olduğunun ifade edilmesini -mış eki; hareketin zamanını, hali hazırdaki durumunu –dır/-tür eki karşılar.   Bu arada Türkçede bitmişlik, –p ekiyle de elde edilir. –p eki, (git-iptir) şeklinde fiillere iliştirilerek hareketin bitmiş olduğunu ifade eder. Yine –p ekiyle, -miş ekiyle sağlanabilen –miş olacak gibi geleceklik bildirebilen bir yapı oluşturulmaz. Yani –p eki salt bitmişlik eki olarak kullanılır. Men onları görmüşem. Onlar işlerini bitiribler.

47 Örnekler: I haven’t seen my father_ Babamı görmedim. …görmüş değilim.
Örnekler: I haven’t seen my father_ Babamı görmedim. …görmüş değilim. We already have sended a mail to them. _ Onlara henüz bir mail gönder-dik/-mişiz. I suppose your father hasn’t returned from Ankara yet. Have you already seen this new film?_ Hali hazırda bu filmi seyretmiş misin? I have known him since my childhood. _ Onu çocukluğumdan beri tanımış bulunuyorum. I havn’t breakfast yet. _ Henüz kahvaltı yapmadım/ yapmış değilim. The child has losen his money. _ Çocuk parasını çaldırmış/ parasını çaldırdı.

48 -miş ← imiş ← ermiş (yer almış/ bulunmuş) gider -miş gidiyor -muş
Söylenti (rivayet/-miş’li haber) nedir?? -miş ← imiş ← ermiş (yer almış/ bulunmuş) gider -miş gidiyor -muş gitmiş -miş Konuşan kişinin; varlıkların bir kip altında, bir tarz, zaman ve şahsa bağlı konuşulmuş hareketlerini, oluşmuş bir haber veya bir bilgi gibi kabul edip, haberin bu oluşmuşluk veya bitmişlik durumunu göz önünde bulundurmak suretiyle, -mış (i-miş/ ermiş) bitmişlik unsurunu kullanması; bununla birlikte, cümleyi de yargısız (-dır eksiz) bırakarak, olmuş/bitmiş bu haberin esasen bir söylentiden ibaret olduğunu vurgulamasıdır. Ör: Yarın kar yağacak. (var bulunan haber) Yarın kar yağacak-(i)mış. Yarın kar yağacak- (diye bir haber) bulunmuş/ yer almış.

49 Şöyle de ifade edilebilir; herhangi bir hareket ister geçmişte, ister şimdi ve isterse gelecekte gerçekleşecek olsun, bir kez konuşulmuşsa veya bir yerde yazılı haldeyse ya da ortalıkta böyle bir haber varsa, hareketle bildirilen haber artık üretilmiş, var olmuş bir haberdir. Konuşan kişi aktarımını yaparken bu konuşulmuş olmayı esas alır. Yani konuşan kişiye göre hareket değil, haber konuşulmuş tabiatta var olmuş, oluşmuş veya bitmiştir. Bu yüzden de ‘olmuş, var bulunmuş’ anlamında bitmişlik bildiren ‘i- yardımcı fiili +sıfat fiil’ (ermiş/ i-miş/ miş) ek birleşmesini kullanır. Kullanır fakat yine de fiillerin bitmiş tarzlı şekillerinden yararlanır. Bu da hareket değil durum bitmişliğidir. Yani, -mış’lı haber esasen bitmiş /oluşmuş durum haberidir. Gider-miş örneğinde hareket, genel hareket; durum, oluşmuş/ bitmiş durum haberdir. Gidiyor-muş çekiminde hareket devam eder, durum oluşmuş/ bitmiş durum haberidir. Trenle geliyorlar Bu bir kitaptır. (kitap bulunuyor__devam eden durum haberi) Trenle geliyor-lar mış/ i-miş/ ermiş Trenle geliyor-lar- mış/ i-miş/ ermiş Bu bir kitap - muş/ i-miş/ ermiş bulunmuş bulunmuş yer almış yer almış

50 -dır eki nedir. Aslında haber kipi ekidir
-dır eki nedir ? Aslında haber kipi ekidir. Ve birleşik tarzla bildirme yapan bir ek birleşmesidir. Yine, ‘yer almış bulunur’ veya ‘yer almış bulunuyor’ anlamında yerleşmiş haberler için kullanılır. -dır eki; 1. Yükleminde isim cinsinden bir sözcük habere konu olduğunda, ismin tabiatta veya zamanda ne şekilde yer aldığını, ve haberin durumunu bildirir. Yani, Senin adın nedir? Adın ne yer almış bulunuyor? ‘Benim adım Ali’dir.’ derken, ‘adım tabiatta Ali olarak yer almış oluyor veya bulunuyor’ denmek istenir. Ya da, ‘Bu bir kitaptır.’ derken, ‘bu şey kitap olarak yer almış bulunuyor’ denmek istenir. 2. Yüklemdeki habere konu sözcük bir tarza bağlı, tarz eki almış hareket adı ise yine aynı şekilde ‘yer almış bulunuyor’ anlamıda bu bir tarza bağlı hareketin tabiyattta veya zamanda mevcut durumunu ve durumun devam ettiğini veya durumunu koruduğunu bildirir. ‘Ali işini bitirmiş-tir.’ Derken, O tabiyatta ve zamanda işini bitirmiş olarak yer almış bulunuyor. Anlamı verilmek istenmiştir. Bunlardan başka; -dır eki, yer almış bulun-ur (yer almış bulunu-yor değil) anlamında da kullanılabilir. Bu dururmda ‘-dır’ ekindeki –r ünsüzü devamlılık değil belirsizlik bildirir. Bir örnek; Benim hesabım nedir? Bu soruya cevap verecek kişi net hesabı verecekse ya konuşmasındaki tonlamayı netleştirir veya kesinlik bildiren bir sözcük kullanır. ‘Senin hesabın tam olarak şudur.’ ‘Şu kadar olarak yer alıyor.’ Veya ‘…şu kadar ediyor’ Der. Hesap için tahmini bir fiyat söyleyecekse bu kez konuşmada tonlamasını netleştirmez veya belirsizlik bildiren bir sözcük kullanır. Ve şöyle der, ‘Senin hesabın tahminen şu kadardır.’ ‘Şu kadar yer alır.’ Veya ‘…şu kadar eder’ Der.

51 -dır eki nedir ? … körtüm erür (Bu vehinin küll’il-vucuh körtüm irür wech-i hasen) … körtün erür görmek … körtü erür …gördü oluyor ermek … erti erür …artı arur …bulundu/ yer aldı oluyor …idi irür …artı urur …idür …durur …dür (belirsizlik) Benim hesabım ne yer aldı olur? / ne yer alır? / nedir? …aşağı yukarı 10 lira yer aldı olur? / 10 lira-d-ır (kesinlik) Benim hesabım ne yer aldı oluyor? / ne yer alıyor? / nedir? …tam olarak 10 lira yer aldı oluyor? / 10 lira-d-ır. (belirsizlik) Gideli epey oldu. Şu ana kadar İstanbul’a varmış bulundu olur/ varmış-t-ır. (kesinlik) Güneş doğmak üzere. Güneş doğuyor. Güneş doğmuş-t-ur / bulundu oluyor artık. Ör: Suçlu bulundu. Yani şimdi suçlu mu bulundu oluyor? …suçlu mu-d-u-r? Ör: ‘İki saat-tir seni burada bekliyor’ ya da ‘Seni burada bekliyor iki saat-tir.’ Yani; ‘Seni burada bekliyor’ haberlik durumu ‘iki saat bulundu oluyor’ -dır eki –r eksiz de kullanılabilir. Senin adın ne oldu/ ne yer aldı?/ ne di? / ne bulundu? Bütün bunlardan sonra;

52 Bütün bunlardan sonra; Yardımcı fiiller nedir?
Bazen bir isim, bazen bir sıfat/sayı…’dan cümleler; Ör: O çaresiz (er)i-di/ oldu/ kaldı/ bulundu vs. Veya bir tarzla çekimlenmiş fiillerden, birleşik tarzlı çekim; Ör: Çalışır (er)i-miş , Çalışır ol-muş ya da sadace zaman çekimi; Ör: Çalışır (er)i-di./ bulundu / bulunacak/ olacak Yine, bu bir tarza bağlı fiillerden bir kip elde edebilmek; Ör: Çalışır ol-abilir/-malı/-sa(keşke)/-a …vs. için yardımına baş vurulan fiillere yardımcı fiiller denir. Türkçede bu fiiller; (er)i, ol, kal, bulun, … gibi fiillerdir. Haberlik eki nedir? Yardımcı fiillerin kök olarak kullanıldığı bir ifadede, yardımcı fiile eklenerek, ifadedeki bilgiyle haber verilen durumun, hazır zamanda ya devam eden durum –ur(erür) (yer alıyor) ya da oluşmuş/ bitmiş durum haberi olarak devam ettiğini (bulunduğunu) -(d)ır (idi erür)(yer aldı oluyor) veya bulunduğunun var sayıldığını bildiren ek unsurudur.

53 İngilizcede linking verb (bağ fiil) nedir
İngilizcede linking verb (bağ fiil) nedir. Bunlar, be (am /is/ are /was/were), see, appear, become… fiilleridir. Linking verb’ler de Türkçede olduğu gibi isim cümlelerinde, isim/ sıfat/ sayı… ile özne arasındaki yargısal bağı veya hareket ilişkisini kurarak cümleler oluştururlar. Ör: He is a doctor_ O dur bir doktor/ O bir doktordur. I am a student_ Ben(dir)im öğrenci/ Ben bir öğrenci(dir)im/ …bir öğrenciyim. He seems/ appears (to be) very unhappy_ Mutsuz görünüyor/ gösteriyor. Not: Linking verb’lerden ‘to turn’ fiili de isim vb. sözcük türleri ile özne arasında yargı bağını kurarak bir cümle oluşturur. Fakat be (am/ is/are) fiilindeki gibi mevcut bir durumu değil, bir duruma geliş sürecini, bir değişimi veya dönüşümü bildirir. Bu durumda fiil Türkçede -er-mek (sararmak), -ilen-mek (yaşlanmak), -ileş-mek (kırmızılaşmak)… gibi ek veya ek birleşmelerine denk gelir. Ör: Her face turned yellow._ Yüzü sarardı. Yine: To remain fiili; bağlayıcı fiil olarak bir durum üzerinde kalmayı bildirir. Ör: I remained alone._ Yalnız kaldım/ yalnızla(n)dım. Yine: Sensiz kaldım/sensizle(n)dim. To keep fiili; bağlayıcı fiil olarak bir durumu bir süre için tutmak anlamındadır. Ör: To keep fixed._Sabitlemek (sabit tutmak). To keep hidden._Saklamak (saklı tutmak). To grow fiili; bağlayıcı fiil olarak bir durumda giderek artış göstermeyi bildirir. Ör: I am growing impatient._ sabırsızlanıyorum. İt is growing heavy._ Ağırlaşıyor.

54 Türkçede fiil, –makta ek birleşmesini almışsa;
hareketin sözü edilen andan önce başlamış, hâlâ devam ediyor olduğu bildirilir. Örnek: Beklemekteyim, İki saattir bekliyorum. Hala bekliyorum. Yine bu tarz, (-iyor bulunmuş) hareket ve durum (hal) tarzı birlikteliğiyle de elde edilebilir. Ör: When he called me, I had been studying … (perfect continuous) Ne zaman o aradı beni ben bulunmuştu(m) çalışan/ çalışıyor olan. Yani, … çalışıyor bulunmuştum. veya, …çalışmaktaydım. ‘Perfect aspect’ ile ‘perfect continuous’ arasınaki fark nedir? Temizlemiştim. _ ‘I had cleaned.’ İle, Temizleyen bulunmuştum_ ‘I had been cleaning’ arasındaki farktır. Yani, birinci örnekte hareket bitmiş bir hareket iken , ikinci örnekte hareket devam eder, fakat bitmiş olan durum veya pozisyon bitmişliğidir.

55 ‘Perfect continuous’ veya ‘perfect progressive’ nedir
‘Perfect continuous’ veya ‘perfect progressive’ nedir? Perfect ; tamam olmuş, oluşmuş, bitmiş, Continuous / progressive; devam eden, sürdürülen anlamındadır. Öncelikle şunu belirtelim, ‘perfect continuous’ devam edip bitmiş hareket demek değildir. Şöyle denebilir. Devam eden hareket tamam olmuş bitmiş durum. Bir önceki konuda perfect aspect ( bitmiş tarzı görmüştük). Yapısı ise, have + V-ed(3) (perfect partisiple) idi. Yani, I have cleaned._ Temizlemişim. Veya; I had cleaned _ Temizlemiştim. Gibi. Temizlemek fiili hareket fiili veya hareket bildiren fiildir. –mış eki ise temizlemek fiiline ilişiktir. Tarz ekleri (-mış v.s.) böyle hareket fiillerine ilişik olabileceği gibi, kalma veya durum bildiren fiillerede ekli olabilir. Kalma fiilleri; olmak, bulunmak, yer almak v.s fiillerdir. Bundan sonra fiiller; olmuş, bulunmuş, yer almış gibi şekillenirler.

56 ‘perfect continuous’ yapısı; ‘… have been V-ing’ idi
‘perfect continuous’ yapısı; ‘… have been V-ing’ idi. Örnekleri ise; I have been cleaning. (şimdiki zaman) I had been cleaning. (geçmiş zaman)’ dır. Örneklerin, ‘I had been…’e kadar olan kısmı bitmiş (perfect) tarzdır. Fakat biten hareket değil, durumdur. Yani ‘been’ olmuş, bulunmuş, yer almış anlamında durumun bitmişliğini bildirir. I had been…. Demekle, ‘bulunmuştum, yer almıştım, olmuştum’ denmek istenir. Bundan sonra ise hareketin tarzını, ‘V-ing’ (cleaning) verir. V-ing yapısı devam tarzıdır. Yine, ‘ temizliyor’ veya ‘temizleyen’ anlamındadır. Cümle birleştirildiğinde, I had been cleaning._ ‘Temizliyor bulunmuştum./ Temizleyen bulunmuştum./ Temizlemekteydim’ Anlamına tamamlanır. İşte , ‘perfect continuous aspect/ tenses’ budur. Yani , birleşik tarzda işlenmiş bir yapıdır. Birleşik tarzlı yapılarda ise bir hareket tarzı, bir de durum tarzı olacak . Örneğin İngilizce kugusu; I _ Ben had_ bulundu-m been_ olmuş/ yer almış/ bulunmuş cleaning _ temizleyen/ temizliyor olan ( geçmişte ki o olay anında ) odamı temizleyen bulunmuş idim/ temizlemekteydim) şeklindedir.

57 Zamanlar (times) www.dilbilimleri.net
Türkçede fiil -dı ekini almışsa (çalış-tı/ -yordu/ -mıştı/ -maktaydı…) hareket geçmiş zamandadır. İngilizcede: Common aspect’te used to kalıbı kullanılır. I used to work._ Çalışırdım. Concrete aspect’te fiillerin (bir düzensiz fiil değilse) sonlarına -ed takısı eklenir. I worked._Çalıştım. Progressive aspect’te be fiilinin was/ were olarak değiştiğini söylemiştik. I was working_Çalışıyordum. Perfect ve perfect continuous aspect’te have yardımcı fiili had olurdu. I had worked._ Çalışmıştım.

58 2. Şimdiki zamanlardadır (present times): Türkçede şimdiki/ hazırdaki zamanın eki yoktur. İfadelerde yer alan tarz ekleriyle ise; ‘Her hafta sonu sinemaya giderim’ derken ‘… gider halde-yim / durumda-yım’ ‘Sinemaya gidiyorum’ derken ‘… gidiyor halde-yim / durumda-yım’ ‘Hiç sinemaya gitmiş misin? Evet gitmişim’ derken ‘…gitmiş halde-yim / durumda-yım’ denmek istenir. Yani her üç durumda da mevcut durum, hazır zamandaki durum, (ifadenin geçmişte kaldığını bildiren bir unsur olmadığından da) şimdiki (present) zaman ve bu zamanda devam eden bir durum bildirilir. İngilizcede be (am, is, are) ve have fiillerindeki (has) değişiklikler, şimdiki zamanın belirlenmesinde kullanılır. Ör: I am going to Ankara_ Ankara’ya gidiyorum.(present continuous) I have fnished my homework._ Ödevimi bitirmişim. (bitirdim)

59 3. Türkçede fiil, -ecek ekini; (çalış-acak/ -ır olacak/ -yor olacak/ -mış olacak/ -makta olacak) almışsa hareketin hazır durumda sonraya bırakıldığı, gerilendiği… yani gelecek zamanda gerçekleşeceği bildirilir. İngilizcede: I will go to the cinema._Sinemaya gideceğim. I will be sleeping._ Uyuyor olacağım. I will have gone._ Gitmiş olacağım. Not: ifadede ‘az sonra, yarın…’ gibi geleceğe yönelik bir zaman tümleci kullanılmışsa –r ekli fiil belirsiz gelecek bildirir. Ör: Birazdan gelirim/ geleceğim. Bekleseydin gelirdim/gelecektim. 4. Fiil –ecekti ek birleşmesiyle (çalış-acaktı -ır olacaktı -yor olacaktı -mış olacaktı hareket geçmişte kalmış gelecek zamandadır.

60 1. Geçmiş zamanda kalmıştır (past time): Türkçe için geçmiş zaman -di geçmiş zaman ekiyle elde edilir. İngilizcede ise: Common aspect’te used to kalıbı kullanılır. I used to work._ Çalışırdım. Concrete aspect’te fiillerin (bir düzensiz fiil değilse) sonlarına -ed takısı eklenir. I worked._Çalıştım. Progressive aspect’te be fiilinin was/were olarak değiştiğini söylemiştik. I was working_Çalışıyordum. Perfect ve perfect continuous aspect’te have yardımcı fiili had olarak değişiyordu. I had worked._ Çalışmıştım. I had been working._ Çalışmaktadım. Bu arada, Türkçede geçmiş zaman eki sadece -di ekidir. -yordu, -erdi, -maktaydı, -mıştı diye devam eden ek birleşmeleri, fiilin tarzına göre geçmiş halini bildirir. Fiil kökü+miş (çalışmış) türündeki ifadeler, ifade ettiğimiz gibi, ya duyulan haberdir ya da şimdiki bitmiş tarzdır. Fiil+miş-ti (çalışmıştı) türündeki ifadeler ise bitmiş tarzdaki bir hareketin geçmiş zamandaki ifadesidir.

61 Buna göre: Eğer bir hareket -yor devam tarzı ve -di geçmiş zaman ekini (-yordu) almışsa demek ki hareket geçmişte devam eden harekettir ya da -miş tarz ekiyle geçmiş zaman sağlanmışsa (-mişti) hareket geçmişte bitmiş harekettir veya -mekte ek birleşmesiyle geçmiş zaman sağlanmışsa (-mekteydi) demek ki hareket geçmişte devam etmekte olan harekettir. Yine, geçmişte genel (-erdi) ve geçmişte dakik (-di ) harekettir Hareketler şimdiki zamanlardaysa; Şimdiki devam eden, şimdiki bitmiş, şimdiki devam etmekte olan veya genel harekettir. Gelecek zamanlarda ise (-ecek ekini almışsa); gelecekte devam eden, gelecekte bitmiş, gelecekte devam etmekte olan, gelecekte dakik harekettir … ve yine geçmişteki gelecekte(-ecekti); devam eden, bitmiş, devam etmekte olan ve dakik harekettir. Ör; Çalışmak fiilinin devam tarzının birinci tekil şahıs geçmiş zamanı; ‘Çalışıyordum’dur. Ya da; Çalışıyordum çekimli fiili, birinci tekil şahsın geçmiş zamanda devam ettirdiği hareketi karşılayan çekimli fiildir.

62 2. Şimdiki zamanlardadır (present times): Türkçede şimdiki/ hazırdaki zamanın eki yoktur. İfadelerde yer alan tarz ekleriyle ise; ‘Her hafta sonu sinemaya giderim’ derken ‘… gider halde-yim / durumda-yım’ ‘Sinemaya gidiyorum’ derken ‘… gidiyor halde-yim / durumda-yım’ ‘Hiç sinemaya gitmiş misin? Evet gitmişim’ derken ‘…gitmiş halde-yim / durumda-yım’ denmek istenir. Yani her üç durumda da mevcut durum, hazır zamandaki durum, (ifadenin geçmişte kaldığını bildiren bir unsur olmadığından da) şimdiki (present) zaman ve bu zamanda devam eden bir durum bildirilir. İngilizcede be (am, is, are) ve have fiillerindeki (has) değişiklikler, şimdiki zamanın belirlenmesinde kullanılır. Ör: I am going to Ankara_ Ankara’ya gidiyorum.(present continuous) I have fnished my homework._ Ödevimi bitirmişim. (bitirdim)

63 3. Gelecekte gerçekleşecektir (future times): Türkçe için gelecek zaman, -ecek eki ile elde edilir. İngilizcede ise birinci şahıslarda (I/we) shall ya da hepsinde will yardımcı fiili kullanılır. Ör: I will go to the cinema._Sinemaya gideceğim. I will be sleeping._ Uyuyor olacağım. I will have gone._ Gitmiş olacağım. 4. Geçmişteki gelecek zamandadır (future in past times): Türkçede bu zaman, -di geçmiş zaman eki ile -ecek gelecek zaman eki birlikte kullanılarak (-ecekti ile) elde edilir. İngilizcede ise will yardımcı fiili would’a dönüşür. Bu arada geçmişte kalmış gelecek zamanın olumlu şekli, gerçekleşmemiş bir niyet bildirir. Not: -ecekti ekiyle verilmiş bir yapının olumlu hali gerçekleşmemiş bir hareketi, olumsuz hali (yap–mayacaktım) gerçekleşmiş bir hareketi bildirir.

64 Türkçede gelecek zaman –r(-er) ekiyle de elde edilebilir
Türkçede gelecek zaman –r(-er) ekiyle de elde edilebilir. –r ekli gelecek zamanda farklı olarak bir tahmin, bir belirsizlik, bir ihtimal vurgulanır. Aşağıdaki örneklerde –ecek ekiyle birlikte –r ekli gelecek zaman da verilmiştir. Örnekler: Dakik: Sinemaya gid-eceğim/-ecektim. _I will/would go to the cinema. Giderim /giderdim. (Yarın belki sinemaya giderim.) Devam eden: (O saatlerde) Uyuyor olacağım/-acaktım._ I will/would be sleeping. Uyuyor olurum/olurdum. Bitmiş: İşimi bitirmiş olacağım/-acaktım._ I will/would have finished my work. Bitirmiş olurum/ olurdum. (Geleceğin zaman büyük bir ihtimalle işimi bitirmiş olurum.) Not: Gelecek zamanlarla ilgili şöyle bir durum da vardır: Fark ettiyseniz, dakik tarz dışında diğer tarzların gelecek zamanları ‘ol’ fiiliye oluşturulmaktadır. ‘olmak’ fiilinin yardımcı bir fiil olarak kullanıldığı bu tip yapılarda, dakik tarzlı yapılarda (çalışacağım) olduğu gibi bir niyet veya planlamadan değil, söz konusu hareketle kastedilen hal üzerinde bulunmaktan bahsedilir. O saatlerde ders çalışıyor (çalışır bir vaziyette) olacağım/olurum. O anda dinlenmiş (halde) olacağım. Bundan sonra hep bu adla anılır olacaksın.

65 Bazen aynı doğrular üzerinde bile anlaşamaz olurduk.
Birleşik tarzlı çekimli fiil nedir?   ‘ol’ fiilinden bahsetmişken; dakik (yalın) tarz (çalış-acak) dışındaki diğer tarzların gelecek zamanlarının oluşturulmasında kullanılan ‘ol’ fiili (çalışır olacak, çalışıyor olacak, çalışmış olacak) birleşik tarzlı çekim şekillerini oluşturmada da kullanılır. Peki, birleşik tarzlı çekimli fiil nedir? Birleşik tarzlı çekimli fiil iki tarz unsurunun ‘ol’ yardımcı fiilliyle birlikte oluşturmuş olduğu çekimli fiil yapısıdır. Şöyle açalım: Şu ana kadar hep basit tarzlı yani sadece bir tarz ekli ya da hiç tarz eki almamış çekimli fiillerden bahsettik. Bu ifade şekillerinde şahıs bir tek hareketi, bir tek biçimde gerçekleştirir. Ör: … anılırdı (Geçmiş zamandaki genel hareket.) Yani, geçmişte kalmış sürekli hareket. … anılır olmuştu. (O günden sonra hep bu olayla anılır olmuştu.) Gördüğümüz gibi, bu çekim şeklinde iki tane tarz unsuru bulunmaktadır ve burada, geçmişte bir saatten sonra süreklilik/ genellik kazanmış bir hareketin yine geçmişte bitmiş olduğu vurgulanmaktadır. Birleşik tarzlı çekimli fiillerin bir çok şeklini yapmak mümkündür. Bu şekiller tarz eklerinin karşılıklı birleştirilmeleri sonucu elde edilir. Birkaç örnek daha verelim: Bazen aynı doğrular üzerinde bile anlaşamaz olurduk. Öyle ki, hep bu olayla anılır olmuştuk. Gün geçtikçe yüzü tanınmaz oluyordu.  Babam işten döndüğünde genellikle yatmış olurduk. Bunu yapmakla onu incitmiş oluyorduk ama… Bir kere tartışmayı başlatmış olmuştuk. (bulunmuştuk) Bazen uzun bir süre buradan geçmez olurlar. Artık alışverişlerimizi kredi kartıyla yapar olduk/olmuşuz. Yalnızlık bir yaştan sonra çekilmez oluyor. O saatlerde genellikle yatmış oluruz. Bir şans daha vermemekle ona haksızlık etmiş olmuyor muyuz? Ne yapayım, sormuş bulundum.

66 Bu arada dikkat çekmek istediğimiz ayrıca bir husus var: Yukarıda ‘ol’ fiiliyle oluşturulmuş birleşik tarzlı çekimli fiillerin, özellikle geçmiş zamanlı örneklerinde, ‘ol’ fiiliyle, öncesinde var olan, mevcut bulunan bir hareket veya durum A: değil, bir sonradan olma B: bir sonralık ifade edildiği görülmektedir. A) O zamanlar hep bu olayla anılırdık. (anılır i-dik) B) O günden sonra hep bu olayla anılır olmuştuk. (anılır olmuş i-dik)  Örneklerimizi çoğaltmadan önce bu iki örnek üzerinde konuşalım. Birinci örnekte A: hareket, söze konu zaman diliminde (geçmiş zamanda), tabiatta zaten mevcut olan, var bulunan bir hareket veya durumdur. Bir isim cümlesi; O yaşlarda polistim. (polis i-dim), O gün hastaydım. (hasta i-dim) İkinci örnekte B: ise hareket öncesinde var bulunmayan, sözü edilen andan sonra ortaya çıkmış bir hareket veya durumdur. Bir isim cümlesi; O yaşlarda polis oldum. O gün hasta oldum.

67 Bu seyir geçmiş zaman için ilkin er-ür er-ti yani bulunuyor idi
Tablodan da gördüğümüz gibi bu günkü bulun-uyor çekimli fiiline denk fiil, ilkin er-ür’dür. Bu seyir geçmiş zaman için ilkin er-ür er-ti yani bulunuyor idi ya da bulunuyor bulundu şeklindedir. Yine, bu yapıların er(i-)’li kısmı hareketin veya haberin var bulunmasını, -ür’lü kısmı bu mevcut hareket veya haberin mevcudiyetinin hazır zamanda devam ettiğini bildirir. Ve aslında bu birleşik yapılarla, öznenin tabiatta (veya zamanda) bir halde yer alıyor olmasından bahsedilir. Bununla, bahsedilenin (öznenin), (tabiatta veya hal zamanda) Ne yer ediyor? olduğu, veya Ne yer üretiyor? olduğu sorulur ve böylelikle özne tabiatta veya zamanda kendine bir şey için yer yapmış-/ bir bakıma yer üretmiş olur. Yani birleşimler yerleşik hareket veya durumlar için kullanılır. Bu yüzden de var bulunuyor olan durumları bildiren i-miş (söylenti), i-se (şart) kipleri ve i-ken eş zaman/ mekan bağlacıyla kullanılır. Devam Tarzı Bitmiş tarz Şimdiki zaman Eskiden; Yani; Hazırda (şu zamanlar) ... Erksiz erür men ‘…berk erür men’ Güçsüz bulunuyorum/ yer alıyorum Halı hazırda (şu an için) … Erksiz ermiş ‘…veli ermiş men’ Güçsüz bulunmuş-um Geçmiş zaman geçmişteki o zamanlar … Erksiz erür erti men ‘…arasınta erür erti.’ Güçsüz bulunuyor bulundum/ idim o an için … Erksiz ermiş erti ‘…cümle ag ermiş erti’ Güçsüz bulunmuş idim

68 Buradaki ‘erür/ erür erti’ örnekleri bu günkü bulunuyor anlamına denk bir kullanımda ise, bu bulun fiili yerine kalma bildiren bir başka fiilde (oluyor, duruyor, görünüyor…/ eski şekliyle; erür) kullanılabilir. Bu durumda bir mevcudiyet ve bu mevcudiyetin, bulunuyor anlamında, hal zamanda devam ettiği vurgulanır. …erksiz …….………………..-erür erti … erksiz …. …………. ermiş erti /imiş idi (halde) ( var) bulunuyor idi (halde) ( var) bulunmuş idi duruyor idi durmuş idi görünüyor idi görünmüş idi Şu ana kadarki örnekler birer isim cümlesi örnekleriydi. Peki, fiiller bir tarza bağlı çekimli fiil olsalardı bunlar; Örneğin; ‘çalış-ır (bir halde) bulunuyor idi’ ‘çalış-mış (bir halde) bulunuyor idi’ ‘çalış-ır (bir halde) bulunmuş idi’ ‘çalış-mış (bir halde) bulunmuş idi’ diye oluşturulurdu ve er(i-) fiiliyle ‘ol’ fiilinde olduğu gibi, birleşik tarza çekimlenmiş bir fiil oluşturulmuş olurdu. Fakat bu birleşik tarzlı çekimli fiil yapısı, ‘ol’ fiilinde olduğu gibi bir sonradan olma değil, öncesinden var bulunan, mevcut durumları ifade ederdi.

69 Yapısal oluşumunu gördüğümüz bu birleşik yapıların anlamsal veya işlevsel yanlarını da belirtelim. Yani bütün bu birleşik yapılar ne işe yarar? Özetle durum, ‘hareket’ ve ‘hal’ üzerine kurguludur. Örneğin; ‘çalış-ır (halde) bulunuyor idi’ (çalışır erür erti) ‘güçsüz (halde) bulunuyor idi’ (erksiz erür erti) ifadesinde, ‘çalışır’ kısmı, hareketin genel bir hareket olduğunu; ‘bulunuyor’ kısmı, bu genel hareketin genellik halinin/ durumunun hazır zamanda devam ettiğini; ‘i-di’ kısmı ise, bütün bu birleşik yapının geçmişte kaldığını bildirir. ‘çalış-ır ( halde) bulunmuş idi’ (çalışır ermiş erti) ‘güçsüz ( halde) bulunmuş idi’ (erksiz ermiş erti) ifadesinde ise, ‘çalışır’ kısmı, hareketin genel bir hareket olduğunu; ‘bulunmuş’ kısmı, bu genellik halinin/ durumunun hazır zamanda oluşmuş/ olmuş bitmiş olarak bulunduğunu; ‘i-di ’ kısmı ise, bütün bu birleşik yapının geçmişte kaldığını bildirir.

70 ‘çalış-mış (halde) bulunmuş idi’ (çalışmış ermiş erti)
Yine, ‘çalış-mış (halde) bulunuyor idi’ (çalışmış erür erti) ifadesinde, ‘çalışmış’ kısmı hareketin bitmiş bir hareket olduğunu; ‘bulunuyor’ kısmı, bu bitmişlik halinin hazır zamanda devam ettiğini; ‘i-di’ kısmı ise bütün bu birleşik yapının geçmişte kaldığını bildirir. ‘çalış-mış (halde) bulunmuş idi’ (çalışmış ermiş erti) ifadesinde ise, ‘çalışmış’ kısmı hareketin bitmiş bir hareket olduğunu; ‘bulunmuş’ kısmı, bu bitmişlik durumunun sözü edilen anda bitmiş olarak bulunuyor olduğunu; ‘i-di’ kısmı ise bütün bu birleşik yapının geçmişte kaldığını bildirir. Bir örnek: Katili, adamı öldürürken görmüş idim (görmüştüm). Ben artık olaya tanık olmuş bulunuyor idim (tanık olmuştum). Ne yapabilirdim, bir kere olayı görmüş bulunmuştum (Bir kere görmüştüm). Yalan mı söyleseydim?

71 Yalın tarzlı çekim Birleşik tarzlı çekim www.dilbilimleri.net
Şahıs zmr. hareket tarzı Geçmiş hareket - durum tarzı (birleşik tarzlar) Şahıs eki Haber kipi Ben Sen O Biz Siz Onlar çalış-ır -(y)dı çalış-ır bulun-ur/ -yor/ -muş çalış-yor bulun-ur/ -yor/ -muş çalış-mış bulun-ur/ -yor/ -muş -m -(s)n -… -k/-z -(s)nz -lr çalış çalış-ıyor çalış-mış Emir çalış-ır ol çalış-ır bulun-ur/ -yor/ -muş ol çalış-yor bulun-ur/ -yor/ -muş ol çalış-mış bulun-ur/ -yor/ -muş ol çalış-ıyor ol çalış-mış ol İstek çalış-ır ol-a çalış-ır bulun-ur/ -yor/ -muş ol-a çalış-yor bulun-ur/ -yor/ -muş ol-a çalış-mış bulun-ur/ -yor/ -muş ol-a çalış-a çalış-ıyor ol-a çalış-mış ol-a Dilek çalış-ır ol-sa çalış-ır bulun-ur/ -yor/ -muş ol-sa çalış-yor bulun-ur/ -yor/ -muş ol-sa çalış-mış bulun-ur/ -yor/ -muş ol-sa çalış-sa çalış-ıyor ol-sa çalış-mış ol-sa Gereklilik çalış-ır ol-malı çalış-ır bulun-ur/ -yor/ -muş ol-malı çalış-yor bulun-ur/ -yor/ -muş ol-malı çalış-mış bulun-ur/ -yor/ -muş ol-malı çalış-malı çalış-ıyor ol-malı çalış-mış ol-malı Yeterlilik çalış-ır ol-abilir çalış-ır bulun-ur/ -yor/ -muş ol-abilir çalış-yor bulun-ur/ -yor/ -muş ol-abilir çalış-mış bulun-ur/ -yor/ -muş ol-abilir çalış-abilir çalış-ıyor ol-abilir çalış-mış ol-abilir İsim fiil Mastar Sıfat fiil Zarf fiil çalış-ır ol-ma-k/-an/-arak çalış-ır bulun-ur/ -yor/ -muş ol-ma-k/-an/-arak çalış-yor bulun-ur/ -yor/ -muş ol-ma-k/-an/-arak çalış-mış bulun-ur/ -yor/ -muş ol-ma-k/-an/-arak çalış-ma-k/-an/-arak çalış-ıyor ol-ma-k/-an/-arak çalış-mış ol-ma-k/-an/-arak AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’NIN ÜRÜNÜDÜR

72 Türkçede bir haber cümlesi nasıl oluşturulur?
İsim cümlesi: 1. Yüklem için isim cinsinden (isim, sıfat, sayı…) bir sözcük; doktor, yorgun 2. Haberin (varsa) hazırdaki zamanda ne durumda olduğunu bildiren tarz eki; -r, -yor, -miş 3. Haberin (varsa) durum tarzı veya zaman ekini bağlamak için bir yardımcı fiil; bulun-, ol-, görün-, yer al-, i-, … 4. Haberin zamanı; -dı ve şahsı(5.); -m, sn, …, -z/-k, snz, lr İsim/ hareket Durum dakik tarz …. çaresiz … … … (i) di Dün çok hastaydım. genel tarz çaresiz bulunur (i) du Ne zaman yardıma çağırdıysa hep meşgul olurdum. devam tarzı çaresiz bulunuyor (i) du Bu vebaya karşı çaresiz bulunuyorduk. bitmiş tarz çaresiz bulunmuş (i) tu Günün sonunda yorgun düşmüştüm/ … yalnız kalmıştım. ____________________________ dakik tarz … temizle … … … … di Dün odamı kendim topladım. genel tarz temizler … … … (i) di Her sabah odamı kendim toplardım. devam tarzı temizliyor … … … (i) du Bana seslendiğinde odamı topluyordum. bitmiş tarz temizlemiş … … … (i) ti Onunla dün konuşmuştuk. -r/-yor/-miş bulunur (i) du Babam işten geldiğinde genellikle yatmış olurduk. Birleşik tarzlar -r/-yor/-miş bulunuyor (i) du Fırtına gelmeden önce şehri tahliye etmiş bulunuyorduk. -r/-yor/-mış bulunmuş (i) tu Yola girmiş bulunmuştum bir kere artık dönemezdim. Not; bulun- yardımcı fiili yerine ol- yardımcı fiili yer alırsa genellikle hareketin veya durumun sonradan oluştuğu vurgulanır.

73 Özetle Bütün bu yaklaşımlardan sonra;
Bütün bu yaklaşımlardan sonra; Basit düzeyde Türkçe bir ifade oluşturmak istenirse, fiil kökü +… 1. hareketin tarzı, bu –r, -yor, -mış, makta eklerinden biri veya dakik tarz için hiç eksizdir. 2. hareketin zamanı; bu ise -dı, …., -ecek, ecekti ekleri ya da şimdiki zaman için eksizdir. 3. hareketin kipi; bunlar ise -e/-a, -meli/-malı, -ebilir/-abilir, -se/-sa … eklerinden biridir. 4. hareketin şahıs zamiri; ben, sen, o, biz, siz, onlar şahıs eki; -m, sn , …, -z, -snz, lr istisna -dı ekiyle; n, k, ___________Tarzlar__________Şimdiki z. __Gelecek z. __Geçmiş z.___ Dakik tarz çalış acak dı Genel tarzı çalışır Devam tarzı çalışıyor -olacak -( i )dı Bitmiş tarz çalışmış Hala devam eden çalışmakta

74 (Türkçe – İngilizce) Haber kipi Çekim Tablosu www.dilbilimleri.net
Şahıs zamiri Geçmiş zamanlar (dı) (past times) Şimdiki zamanlar (present times) Gelecek zamanlar (-ecek ) (future times - shall/will) Şahıs eki Tarzlar/Biçim (aspect) Ben Sen O Biz Siz Onlar çalışır-dı He used to work çalış ır He works … … … -m -(s)n -… -k/-z -(s)nz -lr Genel tarz (common) --r/-er … … … çalış-tı He work ed(2) çalış-acak He will work Dakik tarz (concrete) çalışıyor-du He was working çalış ıyor He is working çalışıyor olacak He will be working Devam tarzı (progressive) -yor be…-ing çalış(-mış/ -ip/ -dıy) -dı He had worked(3) çalış(-tı/ -mıştır/-ıptır) He has worked(3) çalışmış olacak He will have worked Bitmiş tarz (perfect) -mış have … ed (3) çalışmakta-y -dı He had been working çalışmakta He has been working çalışmakta olacak He will have been working Devam etmekte (perfect continuous) - makta have been … -ing AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

75 Emir kipi Şimdiye kadar aynı zamanda bu yalın hallerle haber kipini de görmüş olduk. Kip nedir? Konuşan şahsın, bilip gördüğü veya öğrendiği; şahıs, zaman ve tarza bağlı herhangi bir hareketi, haber modunda verebilmesi ya da şahsın bu kez kendisinin bir emrini, isteğini, arzusunu tespitini vs. durumlarını ifade edebilmesi için fiillerin sokulduğu kalıplara kip denir. Ör: Otur! –Sit down! Oturun! –Sit down! Türkçede bir fiil hiç eksiz çalış! çalış-ır ol! çalış-ıyor ol! çalış-mış ol! kullanılmışsa emir kipidir. Örneğin: Döndüğümde yemeğini bitirmiş ol. Döndüğümde işinin başında çalışıyor ol. Ör: Otursun! –Tell him to sit down! Otursunlar! – Tell them to sit down!

76 Fiilin emir şekli nedir?
Emir (imperative): Konuşan kişinin, muhatabına bir hareketi; istek, rica, arzu olmaksızın dikta ederek yaptırmak istemesidir. Ör: Otur! –Sit down! Kalk! –Stand up! gibi. Fiilin emir kipinde muhatap, konuşan kişinin karşısındaki kişi/hayvan ya da komut alabilecek eşyadır/eşyalardır. Yani, sen (you) you veya siz (you)’dur. ‘Sen’ ve ‘siz’ ise ikinci tekil ve çoğul şahıs zamirleridir. Bu, şu demektir: Fiilin emir şekli yalnız ikinci şahıslara ait bir durumdur. Ör: Otur! (sen) veya Oturun! (siz). İşte emir şekli sadece ikinci şahıslara ait olduğu için başka bir şahıs çekim eki veya şahıs zamiri gerektirmez. Yalnız, örnekte de görüldüğü gibi, çoğul ikinci şahsı (siz), tekil birinci şahıstan (sen) ayırmak için -n eki ilave edilir. İngilizcede you her iki şahıs zamirini karşıladığı için böyle bir fark oluşmaz ve hatta hiç you da kullanılmaz. Go! (Git!) demek yeterlidir. Bu arada, Türkçede fiillerin emir şeklinin tarzlarına göre çekimi olduğunu da belirtmiş olalım. Ör: Döndüğümde yemeğini bitirmiş ol. Döndüğümde işinin başında çalışıyor ol. Üçüncü şahıs zamirlerine gelince, bu zamirler o (tekil) ve onlar (çoğul) şahıs zamirleridir. Bu zamirlerin emir şekilleri de ikinci şahıs zamirleri aracılığıyla elde edilir. Yani, Otursun! veya Otursunlar! derken yine karşımızdaki kişi (sen) veya kişiler (siz) aracılığıyla, emri yerine ulaştırmak istenir. Bu örneklerde şunu demek istiyoruz: Otursun! (Ona oturmasını söyle) veya Otursunlar! (Onlara oturmalarını söyle/söyleyin). -lar eki ise üçüncü çoğul şahsı, -sun eki almış üçüncü tekil şahıs emir şeklinden ayırır. İngilizcede ise üçüncü şahıslara yönlendirilen emir, fiilin mastar haliyle ifade edilir Ör: Tell him/them to sit down–Otursun! (Ona/onlara oturmasını/oturmalarını söyle)

77 Emir, konuşan kişinin hâkim olduğu; üzerinde hüküm verme yetkisine sahip olduğu konularda kişinin bu yetkisini kullanması durumudur. Konuşan kişi ise ben’dir veya konuşan kişinin içerisinde bulunduğu grup biz’dir. Konuşan kişi hüküm verme yetkisine sahip olduğu bir durumda kendine emretmez. Bu durumda birinci şahısların emir şekli yoktur denilebilir. (Şöyle) oturayım/oturalım, oturayım/oturalım (bari) türünde ifadeler bir istek, bir tercih belirtmek için ya da gelen emri yerine getirirken kullanılan ifadelerdir. Şöyle de denebilir; emirde konuşan kişi hareketi direyip emir şeklinde yaptırırken; istek kipinde konuşan kişi bu kez sadece harekete yönelmek veya muhatabını harekete yönlerdirmek ister. Bu da istemenin durumuna göre bazen öneri, bazen izin, bazen rica vs. şeklinde gerçekleşir.

78 İstek kipi www.dilbilimleri.net
Gideyim Bırak gideyim. İzin ver konuşayım. Öl de, öleyim. Bari oturayım. Gidesin Söylediklerimi unutmayasın. İstedim ki bilesin. Sakın ona inanmayasın. Gide O bunu böyle bile, beni böyle tanıya. Gidelim Aynı şeyleri konuşmayalım. Hadi gidelim. Gel her şeyi unutalım. Gidesiniz Sakın ona inanmayasınız. Gideler Sakın unutmaya Türkçede istek bildiren sözcüklerin yer aldığı cümlelerdeki fiil, istek kipiyle değil emir kipiyle verilir. Çünkü sadece bu sözcükler cümlenin istek ifadeli bir cümle olduğunu bildirmeye yeter. Böyle olunca da ayrıca istek kipiyle çekimlenmiş bir fiile gerek kalmaz. Yani, ‘İzin veriyorum gidesin.’ denmez, ‘İzin veriyorum hadi git.’ denir. Yine, ‘İzin veriyorum gide.’ denmez, ‘İzin veriyorum gitsin.’ denir. Fakat, ‘İzin ver gideyim.’ denir, ‘İzin ver git’ denmez.

79 Bu durumda ortaya iki türlü istek çekimi çıkar. Bu çekimler;
İstek bildiren sözcüklerle desteklenmemiş çekim. (Gideyim/ gidesin/ gide/ gidelim/ gidesiniz/ gideler) İstek bildiren sözcüklerle desteklenmiş çekim. (Gideyim / git/ gitsin/ gidelim/ gidin/ gitsinler) İstek kipinde şöyle bir durum da vardır: (istiyorum ki veya bari…) gideyim/ gidesin/ gide/ gidelim / gidesiniz/ gideler… çekimi, konuşan şahsın isteğine göre çekimlenmiş isteklerdir. Bundan başka bir de muhataptan istenen çekim şekli vardır. (izin ver/ bırak…) gideyim_ Let me go. … … … / gide _ Let him go. (bırak gitsin) gidelim_ Let us go. (let’s go) … … …/ gideler (bırak gitsinler) _ Let them go.

80 -se/ sa eki (şart) www.dilbilimleri.net
-se/-sa eki hakkında; Türkçede –se/-sa eki, 1. Şart kategorisi; ‘Çalıştıysan kazanırsın’ 2. Dilek şart (şartın dilekte kalması) kategorisi; ‘çalışsaydın kazanırdın’ 3. Dilek kategorisi; ‘Keşke çalışsaydın’ bildiren ifadelerde işletilir. Geçmiş zamanlı bu ifadelerde, konuşan şahıs, ‘çalıştıysan kazanırsın’ derken. ‘Kazanırsın, fakat bunun için çalışmış olmalısın.’ Yani, ‘çalışmışlığı olan biri olman gerekir’ demek ister. Bu durumda konuşan kişi muhatabının çalışmışlık durumunu bilmiyordur. Yine bu durum kazanma hareketinin gerçekleşme öncesini yani, hareketin henüz gerçekleşmediğini haber verir. Bundan sonra diyelimki ‘kazanma’ hareketi olumsuz şekliyle ‘kazanmama’ olarak gerçekleşmiş olsun. Böyle durumlarda konuşan şahıs, ‘Çalış(sa)ydın kazanırdın’ der. Bununla ise hareketlerin her ikisi de gerçekleşmiş fakat konuşan şahıs bu sonuç üzerinde hayıflanmaktadır. Ve artık iş işten geçmiş, bir şarta bağlı iş bir dilekte kalmıştır. Bundan sonra konuşan şahıs, ‘Keşke çok çalış(sa)ydın’ derken yine bir hayıflanma bir yakınma bildirir. Ve artık bir sonuçtan bahsetmeye de gerek kalmaz.

81 Şart kipi nedir? Bir eylemin gerçekleşmesinin bir başka eylemin gerçekleşmesine bağlı olduğu durum. Bu yüzden de içerisinde iki eylemin/yargının var olduğu bir birleşik cümle oluşturulması gerekir. Bu cümlelerden biri esas anlamı yüklenmiş yargıyı, diğeri ise bu yargının oluşması şartını taşır. 1. (şartlı cümle şimdiki zamanlarda) Ör: Çalışırsa kazanır–If he works, he wins. (simple present) he will win. (simple future) 2. (şartlı cümle geçmiş zamanlarda) Ör: Çalıştıysa kazanır–If he worked, he might wins. (simple present) Not: Tarzların birinci cümlelerindeki -se/-sa ( if ) ekli fiili taşıyan cümle geçmiş zamanda verilmiş ve ana cümle şimdiki zamanlarda kullanılmışsa olasılık ifade eder. Bu ifade şekli için Türkçede -tır/-dır ekinden, İngilizcede ise bu ekleri karşılayabilecek, olasılık ifade eden sözcüklerden yararlanılır. Ör: Dün çok çalıştıysa şimdi uyuyor-dur.

82 -se/ sa eki (dilek şart)
Dilek-şart (desiderative mood/subjunctival conditional)   1. Dilek şartlı cümle geçmiş zamanlarda. Ör: Çalışsaydı kazan-ırdı/-acaktı–If he worked, he would win. If he were in the school yesterday, I would meet him. 2. Dilek şartlı cümle şimdiki zamanda. Ör: Eğer şehirde olursa onu ziyaret edeceğim–If he be in the city, I shall visit him. Not: Eğer bir şartlı cümle, dilek şartlı bir cümleyse ve de geçmiş zamanlardaysa demek ki söz konusu şarta konu hareket gerçekleşmiştir. Yani olması mümkün değil fakat konuşan kişi yine de dileğini bildirmek ister. Dolaysıyla esas hareketin fiilinin de gerçekleşme olasılığı yoktur. Bu yüzden de ikinci cümle geçmişte kalmış gelecek zamanlarda kullanılır. İngilizcede ise bu durumu would karşılar.

83 İngilizcede ‘conditional’ nedir?
Türkçe İngilizcede ‘conditional’ nedir? Özetle şart ve dilek şart kiplerinin her ikisini birden konu alan garamer olayıdır. Türkçe üzerinden başlayalım. Öncelikle haber kipi çekim tablosuna tekrar bakalım. Türkçede –se /-sa ek unsuru çekimlerden her birinin sonuna eklenebilir. Fakat ‘coditional’ konusunu işlediğimiz için şimdilik sadece geçmiş ve şimdiki zaman çekimlerine bakalım. Öyleyse çekimler … Geçmiş zamanlarda; çalışır idi ise/ çalışır idiyse çalıştı ise/ çalıştıysa çalışıyor idi ise/ çalışıyor idiyse çalışmış idi ise/ çalışmış idiyse gibi, şimdiki zamanlarda; çalışır sa çalış-sa çalışıyorsa çalışmışsa gibi Geçmiş zamanlar Şimdi zamanlar Gelecek zamanlar Geçmişteki gelecek Genel tarz Çalışır idiyse Çalışırsa (cond. 1) dinlenir olacak dinlenir olacaktı Yalın/dakik tarz Çalıştıysa (cond. 1 ) Çalış- dinlenecek dinlenecekti Devam tarzı Çalışıyor idiyse Çalışıyorsa dinleniyor olacak dinleniyor olacaktı Bitmiş tarz Çalışmış idiyse Çalışmışsa dinlenmiş olacak dinlenmiş olacaktı

84 Buraya kadar şartlı cümleyi konuştuk
Buraya kadar şartlı cümleyi konuştuk. Budan sonra bir şarta bağlı esas yargıyı taşıyan ana cümleyi ifadeye katabiliriz. Türkçede bunun için birçok şekil yapmak mümkündür. Bunlardan kimi (yukarıdaki ) haber kipi tablosundan kimi de diğer kiplerden oluşturalabilir. Eğer dersini çalıştıysan , sınavı kazanırsın/ kazanabilirsin/ kazanmalısın/ kazanacaksın. Eğer istersen gelebilirsin. Bilmiyorsan konuşma! Bu işi bitirebileceksen başla! İngilizcede ise, Conditional first (1) demekle kastedilen, -se/ -sa ekli fiilin şimdiki zamanının genel tarzlı halidir. Yani, ‘çalışırsa…_If she studies…’dir. Örneğin; İf she studies hard, she will pass the exam._ Eğer gayretli çalışırsa sınavı geçecek. Hem genellikle şartı bir cümleye ‘Eğer çalışırsa…’ diye başlanırsa ana cümle ya genel tarzda, ‘…kazanır’ ya da haberin durumuna göre gelecek zamanların birinde , (…kazanacak) verilir. Aynı şey –di ekinden sonra -sa (-dıysa) eki almış çekimli fiillerde de vardır. Yani, Örneğin; İf she studied hard, she will pass the exam._ Dersine gayretli bir şekilde çalıştıysa sınavı geçecek. Denir. Buradaki if’li cümlenin simple past, ana cümlenin simple futurure olması durumu da ‘conditional first (1)’ olarak adlandırılı

85 İngilizcede ‘conditional second 2’ ve ‘ conditional third 3’ nedir?
Türkçe İngilizcede ‘conditional second 2’ ve ‘ conditional third 3’ nedir? Özetle dilek şart kipini konu alan garamer olayıdır. Türkçe üzerinden başlayalım. Haber kipi çekim tablosu Tablodan da gördük. Demek ki ‘conditional second’ ve ‘conditional third’ demekle dilek şart kipinin geçmiş zamanının yalın/dakik tarz ‘çalışsaydı…’ ve bitmiş tarz ‘çalışmış olsaydı…’ çekimleri kastedilir. Çekimlerden de anlaşıldığı gibi, dilek şartlı cümlelerle kurulu bir birleşik ifade gerçekleşmemiş olaylar için kullanılır. Fakat konuşan kişi böyle olmasına rağmen yine de dileğini ‘olmasaydı çok iyi olurdu’ gibi bildirmek ister. Bu yüzden de ana cümleyi geçmişte kalmış gelecek zamanlarda verir. Örnekler; Conditional second: If I were you, I would study_ Yerinde olsaydım gayretle çalışırdım. Conditional third: If I had worked hard, I would have finished my work._ Eğer çalışmış olsaydım, (şimdi) işimi bitirmiş olurdum. Geçmiş zamanlar Şimdi zamanlar Gelecek zamanlar Geçmişteki gelecek Genel tarz Çalışır olsaydı dinlenir olacaktı Yalın/dakik tarz Çalışsaydı (cond. 2 ) dinlenecekti Devam tarzı Çalışıyor olsaydı dinleniyor olacaktı Bitmiş tarz Çalışmış olsaydı (cond. 3 ) dinlenmiş olacaktı

86 -se/ sa eki (dilek) dilek (subjunctive)
Ör: Ah! şimdi burada olsaydı_ Oh! If/ if only he were here now. Keşke burada olaydı_ I wish he were here. Bütün mutluluklar senin olsun/ola_ May all happinnes be with you. Not: Dilek ifadeleri, -se/-sa(if) eki olmadan da ifade edilebilir. Bunun için fiillerin emir şeklinden de, Allah forbid!–Allah koru-sun! Dilek anlamlı sözcüklerden de yararlanılabilir. I hope you will win–Umarım kazanırsın. Not: İngilizcede şart ve dilek şart kipinin yan cümlesi ile aynı zamanın (geçmiş zamanın) haber kipi arasında herhangi bir yazım farkı yoktur. Anlam farkını sadece if şart yapma unsuru karşılar. Yani, If he worked, … If he had worked, … ( Fakat yine de ifadeler bu şekilleriyle bir anlam ifade etmezler. Bundan sonra ana cümle şart kipinde verilecekse ‘will’, dilek şart kipinde verilecekse ‘would’ kullanılır. If’li cümle sadece dilek kipinde ise haber şeklinin tüm istisnai durumları kaldırılır. Yani, simple present tense’te üçüncü tekil şahıslarda fiillere eklenen -s, present perfect’te have fiili’nin has şekli kaldırılır, be fiilinin geçmiş zaman birinci ve üçüncü şahıslarındaki was şekli yine be fiilinin geçmiş zaman şekli were olarak kalır. -se/ sa eki (dilek)

87 -ebilir/-abilir www.dilbilimleri.net a) yeterlilik
Türkçede fiil –ebilir/ -abilir eki ( çalış-abilir/ çalış-ır olabilir/ -ıyor olabilir/ -mış olabilir) almışsa kipler; a) yeterlilik b) imkan/ imkansızlık bildirebilmek için oluşturulmuş kip(kalıp)lerdendir demektir. -ebilir/-abilir ekiyle konuşan kişi, hakkında konuşulan kişinin ya da kendisinin söz konusu hareketi gerçekleştirebilecek güç veya kabiliyete sahip olup olmadığını bildirir. İngilizcede ise geçmiş zaman şekli could olan can modal fiili, yeterlilik veya kabiliyet bildirir. Örneğin: Bu işi yapabilir (yapabilecek güçtedir)–He can do it. Ayrıca; bu örneklerin Türkçe anlamlarına baktığımızda aynı zamanda bir imkân veya imkânsızlık olduğu da hissedilmektedir. Yani, Ali bu işi yapamaz–Ali canot do it derken, ifade Ali’nin işi yapamama gücünden başka, bu şeyi yapabilmesine imkan yoktur anlamını da bildirebilir. Yapıyor olamaz–He cannot be doing it. Yapmış olamaz– He cannot have done(3) it.

88 Yapıyor olamaz–He cannot be doing it.
Türkçe -ebilir/-abilir, -meli/-malı ekleri de emir, dilek ve şart kipinde olduğu gibi, konuşan kişinin söz konusu olaya müdahale ettiği durumları bildiren kipler içerisinde yer alır. Haber kipinde hadise, konuşan kişinin kontrolü dışında (veya değil) cereyan eder. Kişi, söz konusu hareketin meydana geliş şeklini, kim tarafından ne zaman meydana getirildiğini haber verir sadece. Ali okula gidiyor. Dün sinemaya gittim gibi. -ebilir/-abilir ekiyle konuşan kişi, hakkında konuşulan kişinin ya da kendisinin söz konusu hareketi gerçekleştirebilecek güç veya kabiliyete sahip olup olmadığını bildirir. İngilizcede geçmiş zaman şekli could olan can modal fiili, yeterlilik veya kabiliyet bildirir. Ör: Bu işi yapabilir (yapabilecek güçtedir)–He can do it. Ayrıca; bu örneklerin Türkçe anlamlarına baktığımızda aynı zamanda bir imkân veya imkânsızlık olduğu da hissedilmektedir. Yani, Ali bu işi yapamaz–Ali canot do it derken, ifade Ali’nin işi yapamama gücünden başka, bu şeyi yapabilmesine imkân yoktur anlamını da bildirebilir. Yapıyor olamaz–He cannot be doing it. Yapmış olamaz– He cannot have done it. Yine eğer, can/ could’daki gibi genel bir yeterlilik değil de bir defalık bir durumdan bahsedilecekse -e güç yettirmek anlamındaki be able to kalıbından yararlanılır.   Yap-abilir/abildi–He is/was able to do it. Yapabilmiş/ti–He has/had been able to do it.

89 Kapıyı açabilir misin?– Can you open the door? derken bir ricada,
Türkçe Not: Can/could soru cümleleriyle kullanıldığında izin veya rica anlamını da verebilir. Aynen Türkçede olduğu gibi. Yani; Kapıyı açabilir misin?– Can you open the door? derken bir ricada, Kapıyı açabilir miydin?– Could you open the door? derken, daha kibar bir ricada bulunulur. Eğer; Kapıyı açabilir miyim?– Can I open the door? diye söylemiş olursak, anlamdan da anlaşıldığı üzere, bir izin almayı bildirmiş oluruz. Bu arada, izin alma isteği, geçmiş zaman şekli might olan may modal fiili ile de elde edilebilir. May modal fiili, olmak anlamında mümkünlük bildiren bir modal fiildir. Yani daha resmi ve daha kibar bir rica veya izin almadan bahsedilecekse yine -ebilir/-abilir anlamındaki bu modal fiillerden yararlanılır. Ör: Girebilir miyim? (Girmek mümkün mü/olur mu?)_May I come in? Girmek olmaz! _No you may not. Not: Örnekte de görüldüğü gibi bir resmiyet, kibar bir yasak söz konusudur. Ör: Çiçeklere dokunmak olmaz!_You may not touch the flowers.

90 -meli/-malı (must) www.dilbilimleri.net
Türkçede bir fiil –meli/-malı eki almışsa (çalış-malı/ çalış-ır olmalı / -ıyor olmalı/ -mış olmalı) kipler; a) gereklilik b) yüksek olasılık bildirebilmek için oluşturulmuş kip(kalıp)lerdendir demektir. Simple tarz: He must go–Gitmeli (gitmesi gerekir-gereklilik.) He must be at home–Evde olmalı (Çok önce yola çıktı, eve varmıştır.) Continuous tarz: He must be sleeping–Uyuyor olmalı (Çok yorgundu, uyuyordur.) Perfect tarz: He must have finished his homework (Ödevini bitirmiş olmalı.) Bu arada, have/has to, -mek zorunda olmak anlamında zorundalık bildirir. He had to do it–Bunu yapmak zorundaydı. He will have to do it–Bunu yapmak zorunda. (olacak)

91 Simple tarz: He must go–Gitmeli (Gitmesi gerekir-gereklilik),
İngilizcede must_-meli/-malı modal fiili; esasen gereklilik bildiren bir modal fiildir ve tıpkı can ve may modal fiilinde olduğu gibi, Türkçe anlamından da anlaşıldığı üzere, olasılık anlamını verebilir. Olasılığı simple tarzda da verebilen must’ın olasılık anlamı diğer tarzlarda daha da belirgindir. Örnekleyelim; Simple tarz: He must go–Gitmeli (Gitmesi gerekir-gereklilik), He must be at home–Evde olmalı (Çok önce yola çıktı, eve varmıştır-yüksek olaılık) Continuous tarz: He must be sleeping –Uyuyor olmalı (Çok yorgundu, uyuyordur) Perfect tarz: He must have finished his homework–(Ödevini bitirmiş olmalı) Bu arada, have/ has to, -mek zorunda olmak anlamında zorundalık bildirir. He had to do it–Bunu yapmak zorundaydı. He will have to do it–Bunu yapmak zorunda. (olacak) Not: -ebilir/-abilir eki, (can/may) anlamını aynı anda verdiğinden bu konuyla ilgili tabloya İngilizce açısından bakmak daha yararlı olacaktır.   Değinmemiz gereken bir konu daha var: İngilizcede fiiller; sınırlı-durum gösteren (stative) ve sınırsız-hareket gösteren (dynamic verbs) fiiller olmak üzere iki bölüm altında da incelenirler. Stative verb’ler temel anlamları itibariyle continuous tarzlarda kullanılmazlar. Know–bilmek/tanımak, understand–anlamak gibi. Bunun gerekçesi şudur: Gerçekten de bu türden fiillerin temel anlamlarına bakılırsa devam ettirilemeyecek fiiller oldukları anlaşılır. Yani, ‘Ben bu konuyu biliyorum/tanıyorum–I know this subject.’ derken, devamlılık kastedilmez. Bir şeyi ya biliyorsunuzdur ya da bilmiyorsunuzdur. Bir şeyi yapmak zorunda kalmak (have to) veya yapabilmeye gücü olmak da (be able to) aynı türdendir. Bunun için continuous ve perfect continuous tarzlarda kullanılmazlar.

92 Fiilimsiler (infinitive end gerund)
Fiilimsi nedir? Şahıs ve zaman unsurlarından ayrık, tarz ve bazen kip unsurlarıyla birleşen bir fiilin, herhangi bir cümlede, isim (mastar/ isim fiil), sıfat, zarf gibi görev almasıdır. Ör: Çalış (-ıyor ol-, -mış ol-, -makta ol-)-mak/-ma/-an/-arak Bu kısacık tanımdan sonra, fiilimsiler nedir ve ne işe yarar? Şöyle başlayalım; Örneğin, ‘korkmak’ fiili, bu fiille kastedilen hareketin gerçekleşebilmesi için yani, ‘Çok korktu.’ Diyebilmek için, harekete maruz kalan öğe (öznenin) karşısında, onun korkmasına neden olan bir nesne olmalı. Bu nesne ise bir varlık olur. ‘Ali köpekten çok korkar’ gibi. Kişi tabiyatta madde olarak var olan veya var olduğunu düşündüğü varlıklardan korkabileceği gibi bu varlıkların kendilerine ait hareketlerden de korkabilir. Bu durumda korktuğu bir varlık değil bir harekettir. Hareketler ise tabiyatta bir şahıs ve zamana bağlı olarak yer alan (yandı, yanıyor, yanacak gibi) hareketlerdir. Ve artık hareketi bir zamanı olmaktan çıkarmalıdır. Çünkü hareketin ne şahsından ne de zamanından bahseder. Bu kez hareketin sadece kendinden bahsetmek ister. Bundan sonra fiile –mak eki eklendiğinde fiil artık karşıdaki öğe (nesne) olarak kullanılabilir. ‘Ali boğulmaktan çok korkar.’ gibi. Bu örnek, fiilimsilerden mastar örneğidir. Bundan başka; Örneğin, ‘Oradaki uzun adamı tanıyor musun?’ cümlesinde ‘uzun’ sıfatı, adamlar arasından bir tanesini ayırıcı özelliğiyle niteleyerek konuşmaya kolaylık katmıştır. Bu örnekteki (tanınıp tanınmaması) sorulan adam, yapmış olduğu bir hareketle de ayırt edilebilir. Adam oturuyorsa ‘…oturan adamı’ , konuşuyorsa ‘…konuşan adamı tanıyor musun?’ diyerek anlatım kolaylaştırılır. Ve artık fiille kastedilen hareket bir sıfat gibi kullanılmış olur. Böylelikle bir fiili sıfat gibi kullanarak sıfat fiili elde etmiş oluruz.

93 ‘Onunla her gün aynı şeyleri tartışır olmaktan sıkıldım.’
Yine bundan sonra; Örneğin, ‘Adam sessiz konuşuyordu.’ Bu örnekte de ‘sessiz’ sözcüğü hareketi tarif ettiği için zarf görevinde yer almıştır. Ve bu kez harekete muhatap kişi değil, hareketin bizzat kendisidir yani hareket nitelenmektedir. Hareketler bunun gibi, zarf göreviyle kullanılabilecek sözcüklerle (…sessiz konuştu.) ilintili olabileceği gibi bir başka hareketle de ilintili olabilirler. ‘Adam bağırarak konuşuyordu.’ gibi. Bununla ise fiilimsilerden zarf fiili konu ettik. Demek ki fiillerle kastedilen hareketler bir zamana bağlı olarak tabiyatta yer alabileceği gibi, buradaki gibi birer isim, sıfat ve zarf göreviyle de yer alabilirler. Fiilimsiler; Şahıs ve zaman unsurlarından ayrık, tarz ve bazen kip unsurlarıyla birleşik bir fiilin, herhangi bir cümlede, isim (mastar/ isim fiil), sıfat, zarf gibi görev almasıdır. Bu arada, fiiller tabiyatta bir tarza bağlı hareket olarak yer alabildiklerinden, fiilimsiler de aynı şekilde bir tarza bağlı olarak bulunabilirler. ‘Onunla her gün aynı şeyleri tartışır olmaktan sıkıldım.’ ‘Sonuç için hâlâ bekliyor olan var mı?’ , ‘Dersinizi çalışmış olarak gelin.’

94   Mastar (infinitive) nedir?
Türkçede -mek/-mak ekiyle, İngilizcede ‘to’ mastar yapma unsuruyla elde edilir. Herhangi bir şahsa ve belirli bir zamana bağlı olarak tabiyatta çekimli halde bulunan, varlıklara ait hareketleri bildiren fiillerin kendilerinden bahsedilmesine veya aynı cümle içerisinde bir başka fiille kullanmak için, çekimlilik unsurlarından şahıs ve zamanın kaldırılıp sabitlenmesine mastar denir. Fiiller tabiyatta ya geçmiş (Çalıştı –He worked) ya şimdi (Çalışıyor –He is working) ya da gelecek (Çalışacak –He will work) zamanda bir şahsa bağlı olarak aktif haldedirler. Ve fiillerden bu şekliyle konuşulamaz. Örneğin: ‘Başarıyor inanmaktır’ veya ‘O çalışacak istiyor’ diyemeyiz. Bu yüzden öncelikle söz konusu fiili/ hareketi mevcut şekliyle sabitlemeyiz. (Çalışmak istiyor). Ancak bu şekilde hareketin kendisinden bahsedebilir. Bir cümle içerisinde çekime girip yüklem olarak görev almış bir başka fiille beraber kullanabiliriz. Fiillerin mastar halleri bir cümlede aşağıdaki şekillerde bulunabilir. Özne (subject) olarak: Başarmak inanmaktır. To succeed is to belive. Yüklem (predicate) olarak: Başarmak inanmaktır. To succeed is to believe. Nesne (object) olarak: Bugün çok çalışma(k)-y-ı planladığından hemen çalışma(k)-y-a başladı. Because he planned to stady very hard today, he started to study.

95 -er olmak _ Seninle her gün aynı şeyleri tartışır olmaktan sıkıldım.
  Örneklerde de görüldüğü gibi, herhangi bir hareketin şahıssız bir şekilde cümlede özne, nesne veya yüklem olarak kullanılması, hareketin mastar haline getirilmiş şekliyle mümkün oluyor. Yukarıda vermiş olduğumuz mastar örnekleri yalın örnekleridir. Bunlardan başka fiillerin mastarlanmış halinin devam eden, bitmiş tarzları da vardır. Türkçede fiilin mastar halinin gelecek zamanları da vardır. Ki bu durum gelecek zamanın, –ecek sıfat fiil ekiyle karşılanması sonucu oluşmuştur. Örneğin; -er olmak _ Seninle her gün aynı şeyleri tartışır olmaktan sıkıldım. sigara içmek _ Sinirlenince bir sigara yaktı ve içme(k/ğ)ye başladı. -yor olmak _ Konuşma esnasında uyuyor olma(k/ğ-ı-)m onu kızdırdı. -miş olmak _ Kemerini takmış olma(k/ğ-ı-)n seni kurtardı.

96 Sıfat fiil (verbal adjective) nedir?
Kısaca karşıdaki varlığın, yapmış olduğu hareketle nitelendirilmesidir. Şöyle ifade edilebilir: Esasen sıfatlar cümlelerde isimlerden önce gelerek birlikte bir tamamlık oluştururlar, yani isimleri niteleyerek ifadeye ayırıcı bir özellik katarlar. Karşımızda birden çok kişi var ve bu kişilerden birinden bahsedeceksek bu birini diğerlerinden ayırmak için kişinin belirgin bir özelliğini söyleriz. Kişi uzunsa ‘uzun adam’ , şişmansa ‘şişman adam’ deriz. Yani varlıklar, nitelik (diğer şeylerden ayrılan özellik)’leriyle ayırt edilebileceği gibi, hareketleriyle de ayırt edilebilir. Adam konuşuyor halde olan biriyse ‘konuşan adam’ deriz. Böylelikle bir hareketi veya fiili sıfat gibi kullanmış oluruz. Türkçede sıfat fiil için –en/ -an eki, İngilizcede; devam tarzı için –ing takısı, bitmiş tarz için –ed (fiilin 3. perfect participle ) hali kullanılır. Demek ki sıfat fiiller de esasen hareket kökenli olduklarından bir tarza bağlı olabilirler. Genel tarz; er olan _ Çalışır/-maz (durumda) olan saatleri bu kutuya koyarsın. Dakik tarz; en _ Sigara içmeyen (insan) sağlıklı olur. Bitmiş tarz; -yor olan _ İstanbul’a gidiyor olan (giden) değerli yolcular… Bitmiş tarz; -miş olan _ Aranızda İstanbul’a gitmiş olan (giden) var mı? -ık olan _ Arası buzuk olan insanları barıştırır, düşkün insanlara yardım ederdi. -dık olan _ Tanıdık (olan) bir yüz arıyordum.

97 Not: Fiilimsilerin, zaman ve şahıs unsuru taşımayan fakat tarz unsurlarıyla bulunabilen ve bu şekliyle cümlelerde birer isim, sıfat ve zarf göreviyle kullanılan fiiller olduklarını söylemiştik. -acak olan_ Çıkacak (olan) kan damarda durmaz. Örneğimizden de görüldüğü gibi gelecek zaman eki ‘–ecek’ zaman bildiren bir ek olmasına rağmen fiilimsi (sıfat fiil) olarak kullanılmıştır. Bu durum şöyle açıklanır: Aslında Türkçede gelecek zaman, hem dilsel ve hem de fiziksel olarak şimdiki zaman unsurlarıyla elde edilir. Şöyle de denebilir: Türkçede –ecek ekiyle elde edilen gelecek zaman aslında şimdiki zamanda gerçekleşir. Bu kısacık geçişten sonra görüldüğü gibi, yukarıda örnekleriyle verdiğimiz sıfat fiiller, tarz eklerinden oluşan eklerdir. Yine, fiillere ilişik bu unsurlar ‘-ol’ yardımcı filine ekli ‘-en/-an’ eki olmadan da ifadeyi tamamlayabilir. ‘Yanmış ev, tanıdık adam, çözük ip’ örneklerinde olduğu gibi.

98 İngilizcede sıfat fiil;
İngilizcede sıfat fiil ‘participle’ olarak adlandırılır ve iki alt başlığa ayrılır. progressive participle_ devam tarzı sıfat fiili (–ing eklenir; sleeping child_ uyuyan çocuk) perfect participle_ bitmiş tarz sıfat fiili (–ed3 eklenir_ having slept _uyumuş) Bu arada şundan bahsetmek gerekir: Şimdiye kadar fiillerin çekimlerini işlerken çekimlerin şahsını, zamanını, tarzını ve kiplerini gördük. Türkçe tarafından hatırlayalım; Türkçede –dı, -ecek ve –ecekti eklerini zaman ekleri; -er, -yor, -mış, -makta eklerini tarz ekleri olarak bildik. Tarz eklerinden –mış ekini geçmiş zaman eki olarak değil, bitmişlik eki olarak gördük. Yani, Çalışmış olmak, çalışmış olma, çalışmış olan, çalışmış olabilir, çalışmış olmalı, çalışmış olsa, çalışmış ol, çalışmış olasın… çekimlerinin her birinde –mış eki bitmişlik bildirirdi. Öyleyse bundan sonra; çalışır olan, çalışan, çalışıyor olan, çalışmış olan, çalışmakta olan … gibi sıfat fiilin tarzına göre çekimlenmesinde de –mış ekli fiilin bitmişlik bildirmesi gerekir. Dolaysıyla İngilizcede bunun karşılığı past participle (geçmiş zaman fiili sıfatı) değil, perfect participle (bitmiş tarz fiili sıfatı) olmalıdır. Bu hatırlatmadan sonra tekrar konumuza dönelim. İngilizcede sıfat fiillerle verilecek olan anlam Türkçedeki gibi bir tamlama şeklinde verilmez. Daha çok ayrı bir cümle şeklinde verilerek ifade edilir. Devam tarzı: çalışıyor olan… The man who is working ..._ çalışıyor olan adam… adam kim ki o’dur çalışan Bitmiş tarz: çalışmış olan… The man who has worked..._ çalışmış olan adam… adam kim ki o’dur çalışmış

99 Gerund nedir? İngilizce için gerund konusu sorunlu konulardan biri olarak görünmektedir. Şöyle başlayalım; kısaca bir fiilin –ing eki almış halidir. İngilizcede –ing eki almış fiillere dilde kullanılış yerlerine göre bir bakalım: waiting boy_ bekleyen çocuk (sıfat tamlaması) waiting car _ bekleyen araba (sıfat tamlaması) waiting room_ bekleme odası (isim tamlaması) The boy is waiting _ Çocuk bekliyor. (present continuous_ şimdiki devam tarzı) The boy had been waiting _ Çocuk beklemekteydi. (past perfect continuous) I saw him waiting _ Çocuğu beklerken gördüm. He went without waiting _ Beklemeden/ beklemeksizin gitti. He spent his by waiting _ Vaktini onu beklemekle/ bekleyerek geçirirdi. Waiting is boring _ Beklemek sıkıcıdır. I dont love waiting _ Beklemeyi sevmem. I don’t like waiting _ Beklemekten hoşlanmam.

100 Durum şöyle açıklanabilir: Örneğin, sleeping boy _ uyuyan çocuk
Örnekleri gördük. Demek ki –ing eki aynı anda birçok gramer kategorisini karşılayabilmekte. Peki ek bir tek ekse (-ing) nasıl oluyor da bütün bu gramer kategorilerini karşılayabiliyor? Durum şöyle açıklanabilir: Örneğin, sleeping boy _ uyuyan çocuk Bu örnekte -ing eki Türkçede -en/-an sıfat fiil ekine denk gelir. (uyu-y-an), aynı çeviri ‘uyu yapan’ ya da ‘uyku yapan’ diye de çevrilebilir. Başka bir örnek, sleeping pill _ uyku hapı Az önceki ‘sleeping boy’ örneğine göre ‘sleeping pil’ örneğini çevirdiğimizde çeviri ‘uyuyan hap’ diye çevrilmeli. Çevrilmeli fakat hap’ın akli ve fiziki özeliğinin böyle uyuma hareketini karşılaması sık karşılanan bir durum olmadığından anlamı birebir karşılamamakta. Fakat, ‘waiting car’ örneğinde (bekleyen araba) derken arabanın bekleyebilme özelliği, anlamı karşılayabilirken uyuyan hap’ta bu özellik aranmaz. Yine, ‘uyuyan doğa’, ‘uyuyan yanardağ’ diğer örneklerimiz olsun… Öyleyse, sleeping boy _uyuyan çocuk sleeping pill _uyuyan hap dendiğinde ne anlatılır? Aslında örnekleri şu şekilde çevirirsek, sleeping boy _uyu yapan/ uyku yapan çocuk sleeping pill _uyu yapan/ uyku yapan hap anlam alınmış olur.

101 Şimdi ise yukarıda kategorilerine göre -ing eki almış örnekleri bu mantığa göre yeniden çevirelim.
waiting boy _ bekle yapan çocuk (sıfat tamlaması) waiting car _ bekle yapan araba (sıfat tamlaması) waiting room _ bekle yapan oda (isim tamlaması) The boy is waiting _ Çocuk bekle yapandır. (present continuous_ şimdiki devam tarzı) The boy had been waiting _ Çocuk bekle yapan bulunmuştu/ beklemekteydi. I saw him waiting _ Çocuğu bekle yapan gördüm./ …beklerken gördüm. He went without waiting _ Bekle yapansız (beklemeksizin) gitti. He spent his by waiting _ Vaktini onu bekle yapanla (beklemekle) geçirirdi. Waiting is boring _ Bekle yapan (beklemek) sıkıcıdır. I dont love waiting _ Bekle yapan-ı (beklemeyi) sevmem. I don’t like waiting _ Bekle yapan-dan (beklemekten) hoşlanmam. Böylelikle örnekleri çevirmiş olduk. Örneklerdeki yeşil renkli –ing ekli fiillerde hareketin yapıcısı söze konu unsur (boy, car, room, The boy, him) iken diğer –ing ekli fiillerde hareketin yapıcısı fiilin bizzat kendisidir. İşte ‘gerund’ budur. Yani gerund fiilin kendisinin, kastedilen hareketin yapıcısı olmasıdır. Buna göre, sleeping pill _ uyu yapan hap/ uyku yapan hap/ uytan (uyu eden) hap. Diye çevrilirken, I don’t like waiting _ Bekle yapandan/ bekleten (hareket)’ten hoşlanmam. Diye çevrilir.

102 Or ; The boy who is doing ‘wait’/ ‘sleep’_sleeping boy
English Gerund? waiting boy _ ( The boy who is waiting.) Or ; The boy who is doing ‘wait’/ ‘sleep’_sleeping boy waiting car _ The car it is doing ‘wait’/ ‘sleep’_ sleeping pill waiting room _ The room it is doing ‘wait’ The boy is waiting _ The boy who is doing ‘wait’/ ‘sleep’ The boy had been waiting _ The boy who had been doing ‘wait’/ ‘sleep’ I saw him waiting _ The boy was doing ‘wait’/ ‘sleep’ He went without waiting _ The action (verb), it is doing ‘wait’/ ‘sleep’… (Gerund ) He spent his by waiting _ The action (verb), it is doing ‘wait’/ ‘sleep’… (Gerund ) Waiting is boring _ The action (verb), it is doing ‘wait’, is boring. (Gerund ) I don’t love waiting _ The action (verb), it is doing ‘wait’, I don’t love it. (Gerund ) I don’t like waiting _ The action (verb), it is doing ‘wait’, I don’t like it. (Gerund )

103 I don’t like smoking _ Tütsü-yapan (hareket)’ten hoşlanmam.
Örneğin: ‘I didn’t like his speaking loudly’ derken, ‘Onun yüksek sesle konuş(yap)an (hareket)’inden hoşlanmadım.’ denmek istenir. Demek ki artık fiil bir ismi nitelemiyordur. Yani, ‘yüksek sesle konuş(yap)an öğrenci’ değil, ‘yüksek sesle konuş(yapan) hareket’ tir. Şimdi de yapıyı cümlenin başına alalım yani özne olarak kullanalım; Speaking English is good your practice._ İngilizce konuş(yap-tır-)an (hareket), pratğin için iyidir. Örneğimizden de gördük; -ing yapılı fiil, cümlenin kurucusu, yargıya konu unsur oldu. Gerund; ister cümlede özne ister nesne olsun, -ing ekli fiilin hareketin yapanını değil de bizzat hareketin kendisinin vurgulanmasıdır. Örnekler; I don’t like smoking _ Tütsü-yapan (hareket)’ten hoşlanmam. But, I like to smoke_ Tütsü yapmak (sigara içmek) hoşuma gider. Gerund için bilinen örneklerden bir kaçını görelim. I forgot to give the money_ Ona parayı verme(k)yi unuttum. (gidip vereyim bari) I forgot giving the money_ Ona parayı verdi(k)ğimi unuttum. Ya da (bana) ‘veryapan-ı’ (bana) ‘verdiren-i’, (verdiren hareketi) (unuttum) Yine; I remembered to take my vallet_ Cüzdanımı almayı hatırladım. (gidip alayım) I remembered giving my vallet_ Cüzdanımı aldı(k)ğımı hatırladım.

104 Yine; I remembered to take my vallet_ Cüzdanımı almayı hatırladım. (gidip alayım) I remembered giving my vallet_ Cüzdanımı aldı(k)ğımı hatırladım. İşte, örneklerin birincilerinde ‘to’ ile -ma(k) mastar anlamı alınabilirken, ikincilerinde –ma(k) anlamı alınamıyor. Başka bir örnek; waiting room_ …. …. waiting car_ …. …. Bu iki tamlama, iki isim (cansız isim) (oda, araba), bir hareket ve bir tek ekten (-ing ekinden) oluşur. Türkçedeki karşılıkları ise (birebir çevirisi değil) waiting room_ bekleme odası waiting car_ bekleyen araba şeklindedir. İşin Türkçe tarafına bakıldığında birincisi –me/ -ma mastar yapma ekiyle karşılanırken, ikincisi –en/-an sıfat fiil ekiyle karşılanmıştır. Yine, birincisinde hareket, ikincisinde hareketin yapanı (beklemeyi yapan araba) vurgulanmıştır. İngilizce tarafında ise fiiller ve eklerinde tamamen bir benzerlik görülürken, niteledikleri isimlerin her ikisinde de canlı veya şuurlu olma durumu görülmemektedir. Burası şöyle açıklanabilir: Waiting room’un birebir çevirisi ‘bekleyen/ bekle yapan/ bekleten oda’dır. Sonuç olarak dilsel olarak hareketin yapanı gene de oda’dır. Ayrıca İngilizcede bu hareketin yapanı olmak anlamı üzerinden diğer fiilimsi kategorisi, zarf fiillerde oluşturulmaktadır. Don’t speak yelling_Bağıran/ bağır yapan/ bağır eden (hareketle) konuşma! I saw him crossing the street_ Onu yolu keçen (geçerken) kördüm. (Azerbaycan Bölgesi)

105 Zarf fiil (verbal adverb); karşıdaki varlığın yapmış olduğu hareketin başka bir hareketle ilintili olması, bir başka haretle nitelenmesidir. Fiiller veya hareketler tabiatta cereyan ederken, sıradan bir hareketten ayırmak için bir kısım özellikleriyle birlikte de anılabilirler. Bu ayırt edici özelliklere zarf denir. Konuştu_ Nasıl konuştu? Akıcı (bir şekilde) konuştu. Hızlı (bir şekilde) koştu. Çabuk (bir şekilde) yoruldu gibi. Böylelikle hareketin nasıl gerçekleştiğini de katarak ifade daha da belirgin hale getirilmiş olur. Tabiattaki hareketler/ fiiller zarflarıyla anılabildikleri gibi bir başka hareketle de anılabilirler veya bir başka hareketle ilintili olabilirler. Bu hareketler zarflarda olduğu gibi cümlenin yüklemindeki fiilin veya hareketin ne şekilde gerçekleştiğini bildirirler. Bu durumda ortada iki hareket vardır. Yani zarf fiil demekle iki ayrı hareket kastedilir. Haliyle zarf fiiller de esasen fiil oldukları için birer biçime/ tarza bağlı olurlar.

106 Bağırarak konuşma! (bağırma-y-lan)_ Don’t speak yelling!
Yani, özne, esas fiille kastedilen hareketi devam ettiriyorken veya bitirmişken, zarf fiille kastedilen hareketi de ya aynı şekilde devam ettiriyordur ya da zarf fiille kastedilen hareketi bitirmiş olarak esas fiili devam ettiriyordur veya ettirmiş, ettirmektedir. Bağırarak konuşma! (bağırma-y-lan)_ Don’t speak yelling! ya da Bağırmadan konuş! (bağırmaksızın)_ Speak without yelling Dersini çalış(-ma-y)ıp, çalış(-ma)mış bir şekilde, çalış(-ma)mış olarak geldi ya da Dersini çalışmadan gelmiş. -er olarak _ Arabamı ona çalışır olarak (bir şekilde) vermiştim. sigara içerek _ Sinirlerini sigara içerek yatıştırmaya çalışmamalısın. -iyor olarak _ Bakan geldiğinde onu kapıda bekliyor (olarak/ halde) bulunun. -mış olarak _ Dersinize çalışmış olarak gelin. (olmsz) içmemiş olarak _ (olmsz) içmeden

107 Zarf fiilde dikkat edilmesi gereken şey şudur: Öncelikle zarf fiilde şahıs ve zaman kastı yoktur. Ya esas fiille bir beraberlik/ dolanmışlık/ katışıklık ya da berabersizlik durumu bildirilir. Zarf fiille kastedilen hareket, bitmiş olarak da olsa esas fiille kastedilen hareketle bitmişlik durumuyla/ bitmiş vaziyette birliktedir. Yani, Bağırarak konuştu derken konuşmanın bağırmalı bir şekilde gerçekleştiğini veya bağırma hareketini bünyesinde barındırdığı kastedelir. Bağırmadan konuştu’da ise bu kez hareketin bağırma(k)sız/ sakin bir şekilde gerçekleştiği veya böyle bir hareketin fiilin bünyesinde olmadığını kastedilir. Dersini çalışmadan gelmiş’te de aynı durum vardır. Bu ifade, Dersini çalış(ma)mış bir şekilde geldi. şeklinde de söylenebilir. Dersini çalışıp gelmiş’te ise zarf filldeki hareket, bitmiş bir vaziyette esas fiille birliktedir. Kısaca, Konuşkan adam’da nasıl ki bir fiil, sıfat gibi görev alıyorsa, bağırarak/ bağırmalı konuşmak, bağırmadan/ bağırmaksız konuşmak’ta da fiil bir zarf gibi görev alır.

108 Not: Türkçede -iken, -dıkça, -den önce/-dan sonra, -dıktan sonra, -den beri (-eli,-alı) vs. ekleri birer zaman bildirip iki ayrı yargıyı bağladığı için bağlayıcı (conjunction) ekdirler. Çünkü bir hareketin esas fiille kastedilen hareketten önce, sonra veya aynı zamanda gerçekleşmesi, esas fiile bir özellik katmaz veya fiilin nasıl gerçekleştiğini bildirmez. Yani, hareketlerin gerçekleştiği zamanlar hareketin bir özelliği değildir. Ve bu ekler hareketin ne şekilde cereyan ettiğini veya nasıl bir hareket olduğunu değil, sadece esas cümlenin fiiliyle yardımcı cümlenin fiilinde kastedilen hareketlerin birbirleriyle olan zaman ilişkisini /bağını (bağ fiil) kurarlar. Aşağıda göreceğiniz gibi bu ekler, bileşik/komplex cümlelerin yan cümleciklerinde (clauses) bahsedilen hareketle, esas cümledeki hareketi öncelik, sonralık, aynı andalık vs. durumları bakımından tamamlayan bağlayıcılardır (conjunction).). When_ -dığında, -ınca When I go to the party, I’ll call you._ Partiye gidince (gittiğimde/ gittiğim zaman) seni arayacağım. While_ -iyor iken While I was going to the cinema, the film began._ Sinemaya gidiyor iken film başladı.   ya da; …gidiyor bulunmuş film başladı. After_ -dikten sonra After I went to the cinema, the film began_ Sinemaya gittikten sonra film başladı. After V-ing_-an-dan sonra After comleting this form, give it to the secretary_ Bu formu doldurandan sonra sekretere ver. ya da; … doldurduktan sonra

109 Fiillerdeki hareketin taşınması (voice)
Fiillerdeki hareketin taşınması nedir? Türkçe için durum şöyledir. Tabiyatta madde olarak var olan ya da var olduğu düşünülen varlıklar olduğu gibi, varlıklara bağlı hareketler de vardır. Bu hareketlerin bir kısmı varlığın üzerinde kendiliğinden meydana gelirken ‘yağmur yağdı, rüzgar esti’… bir kısmını da bir yapıcı meydana getirir. ‘Ali mektubu yazdı.’ Örnekteki yapıcı (Ali), hareketi bir nesne üzerinde meydana getirmiştir. Bazı fiillerde ise yapıcı, bir nesne olmaksızın hareketi gerçekleştirir. ‘Ali oturdu.’ Yine bazı durumlarda nesne vardır fakat yapıcı bu nesne üzerinde bir etkiye sahip değildir. ‘Ali köpekten korktu.’ Aksine, nesneden gelen bir etki veya nesneye karşı bir etkilenme vardır. Şimdiye kadar gösterilen fiiller, (yağdı, oturdu, yazdı, dokundu, korktu,…fiilleri) yalın halleriyle bir harekete ad fiillerdir. Ve fiillerin yer aldığı cümlede bir özne vardır. Yani hareket ister fiziksel olarak yapıcısı olan bir hareket olsun, isterse kendiliğinden varlıkta ortaya çıkmış olsun cümlenin kurucu unsuru harekete konu unsur olduğu için, sözü edilen varlık veya kişi cümlelerin öznesidir. Şöyle; ‘Ali mektubu yazdı’ örneğinde ‘Ali’, ‘yazmak’ fiiliyle kastedilen hareketi fiziksel olarak gerçekleştirmiştir elbette, fakat Türkçe açısından bu önemli değildir. Diğer bir örnek: ‘Ali mektubu yazdırdı.’ Bu cümlede Ali yazmayı -dır veya –tür yapar. Yazmak fiiliyle kastedilen hareketi ise fiziksel olarak belirtilmeyen bir başkası yapar. Bu ‘başkası’ belirtiliyorsa ifadeye ayrıca bir –t ilave edilir. ‘Ali mektubu Veli’ye yazdırttı’ gibi. Bu iki, -dır’lı ve –dirt’li örnekte özne olan Ali, olaya birinci dereceden sebep olur. ‘Ali mektubu yazdır(e)ttirdi (yazdırttırdı)’da ise hareketin dilsel yapıcısı (-dır’mayı yapan) dahi belirtilmemiştir. Bu biri verilecekse ‘yazdır(e)ttirtti (yazdırttırttı)’ denmelidir. Bütün bu durumlarda cümlenin üzerine kurulduğu öğe (özne) ‘Ali’, fiille kastedilen hareketin fiziksel yapıcısı bir başkasıdır. Buraya kadar durum böyleyken işin bir de diğer tarafı, nesne tarafı vardır. Yani işin bu tarafında bunlar olurken diğer tarafta nesne de dil bakımından aktif olarak hareket halinde bir cümle oluşturmaktadır. Şöyle; ‘Ali’ karşı taraftan bir hareket (yazdı hareketini) yaparken bu tarafta nesne aynı harekete başka bir hareketi (il’meyi) katarak (mektup yaz-ildi) karşılık verir görünür. Görünür derken, aslında böyle bir karşılık verme durumu yoktur. Yani iş, ‘Ali mektubu yazdı’da ‘mektup yaz-ildi’ sonuç mantığı üzerinden yürümez. ‘Ali camı kırdı.’ cümlesi başka, ‘Cam kırıldı’ cümlesi başka bir cümledir. Fakat şöyle olabilir: ‘Ali cama vurunca cam kırıldı.’ Böyle değil. ‘Ali camı kırdı.’ ,‘Cam kırıldı.’ Çünkü bu cümleler bir birinden bağımsız birer özneye sahip cümlelerdir. Fakat biz yine de karşılaştırma yaparak devam edelim, tabii bu karşılaştırma dil bilgisel karşılaştırmadır. Şu anda etken, ettirgen ve edilgen yapılı fiilleri işliyoruz.

110 Devam edelim, ‘Ali mektubu yazdı’ cümlesinde ‘Ali’ mektubu yazarken, bu tarafta nesne (mektup) –il ekiyle (Ali’den bağımsız olarak) hareketi kendine iliştirir. Yani, ‘mektup yaz-iler’ Yine, ‘Ali’ yaz’ı tür’üp bırakırken, nesne (mektup) yaztür’ü kendine -il’er (mektıp yazdır-ildi) gibi. Ve yine, ‘Ali’ yaz-tür’ü -(i)t’ip bırakırken, nesne yaztürt’ü kendine –il’er (mektup yazdırt-ıldi) gibi. yine, ‘Ali’ yaz-tür’ü (e)ttir’ip bırakırken, nesne yaztür(e)ttür –il’er (mektup yadırttır-ıldı) gibi. Kısaca, dil açısından bakıldığında bütün bu durumlarda nesne (yani mektup) canlıymış gibi düşünülür ve –il ile kastedilen hareketin yapıcısı olur. Harekete konu unsur olduğundan da kendi cümlesinin kurucu elemanı, öznesi -gerçek öznesi- olur. Bütün bunlara göre ifadelerdeki fiiller üzerindeki hareket oynamalarında, fiillerle kastedilen hareketlerin anlamlarında herhangi bir değişme de olmamıştır. Böylece; Fiillerde hareket taşınmaları nedir? Fiiller yalın halleriyle bulunduğunda, karşılamış oldukları hareketlerin ya öznede kaldığını (geçişsiz fiil) (öldü) ya da özneden nesneye geçmiş halde olduğunu (geçişli fiil) (yazdı) bildirirler. Özne, kendinde kalmış bir hareketi kendinden çıkarıp karşısındaki nesneye taşıdığında (oldurganlık) (öldürdü) veya yalın haliyle zaten nesneye taşımış olduğu bir hareketi bu kez bir başkasına taşıtmak istediğinde (ettirgenlik) (yazdırdı); yalın haliyle hep nesneye taşıdığı hareketi taşımak (dönüşlülük) (yıkadı-yıkandı) istediğinde; yine, gelen etkiler karşısında kendisinde bir tepkinin olduğunu ve hareketi artık taşımış olduğunu (edilgenlik) (yazıldı/ öldürüldü) bildirmek istediğinde… …kısaca, öznenin, fiillerin anlamına dokunmadan fiillerdeki hareket taşınmasını bildirirken yapmış olduğu dil bilgisel, gramatik işlemlere, fiillerde hareket taşınmaları denir. Not: Hareket taşınmasının henüz gerçekleşmediği, yalın haldeki geçişli ve geçişsiz fiiller, çatılı fiil değildirler.

111 Etken (active) fiil: Yüklemdeki hareketin cümlenin öznesi tarafından yapıldığını, öznenin aktif/yapıcı olduğunu: Ali, Veli’yi dövdü. Edilgen (passive) fiil: Öznenin başkasınca yapılmış müdahaleler karşında tepkisini veya geçirdiği dönüşümü: Ali dövüldü. Olgan (inchoative) fiil: Öznenin doğal vb. etkiler karşısındaki tepkisini veya geçirdiği dönüşümü: (Kapı) açıldı. Dönüşlü (reflective) fiil: Öznenin etkin olarak yapmış olduğu bir hareketi bu kez kendine döndürdüğünü: Kuruladı-Kurulandı İşteş (reciprocal) fiil: Hareketin özneler tarafından paylaşıldığı durumu: Ali’yle Veli dövüştü. bildiren fiillerdir. Hareketlerine göre; -t/-r/-tür’ilmiş fiil: Öznenin kendisinde ortaya çıkmış/ üremiş geçişsiz bir hareketi bu kez kendisinin (bir nesneyle) ortaya çıkarması, ortaya koyması, et-mesi (oldurganlık)’tır: Doğdu–doğ-urdu, Doydu–doy-urdu, Öldü–öl-dürdü, Uyudu–uyu-ttu. Yine, öznenin geçişli fiillerle aynı ekleşmeleri kullanarak hareketi yaptırmasıdır. (ettirgen): Yazdırdı. -ürt/ -türt’ilmiş fiil: Öznenin bir hareketi oldurgan veya ettirgen yapma işini bir başkasına itmesidir. öl-dürttü. Yazdırttı. Ettir'ilmiş fiil: Öznenin bir hareketi ür-ettirmesini/ tür-ettirmesini/ ettirmesidir (dolaylı ettirgen): Ali fareyi öldür(e)ttürdü. Ettirt-ilmiş derken: Öznenin bir hareketi ürettirmeyi/ türettirmeyi/ ettirmeyi et-ip/itip bırakması (dolaylı ettirgen): Öldür(e)ttürttü. Geçişli (transitive) derken: Öznenin müdahalesiyle nesnesinde oluşan reaksiyonu/tepkiyi belirten filleri: Ali camı kırdı. Geçişsiz (intransitive) derken: Bir hareketin nesneye taşınamadığını, öznede kaldığıdır: Kim? öldü, yattı, durdu, neyi? giydi/ giyindi, öğrendi, bildi, anladı, neye? kandı, güvendi, neyden? utandı, korktu, nereye? gitti, geldi. Yine, yıkıldı, dövüldü, yıkandı vs.

112 Türkçede bir ibare –t –r –tür eklerinden birini almışsa
Oldurgan ve ettirgen fiil nedir? Türkçede bir ibare –t –r –tür eklerinden birini almışsa, …ve bu ibare; Bir tabiat sesi (veya benzeri) ise özne sadece bu sesteki yansımayı yapmıştır. Ör: sü(ü)p-ürdü, fıt-tırdı İbare bir fiilse ve bu fiil hareketi karşıya (bir nesneye) taşımayan yani özneye bırakan (geçişsiz-öznede kalan) bir fiilse, özne hareketi bir nesne üzerine (karşıya) taşımış, fiili oldurgan fiil yapmıştır. Ör: Kedi öldü --- Kedi öldürdü. _ Kedi neyi öldürdü?_ Kedi, fareyi öldürdü, Ali uyudu --- Ali uyttu_ Ali kimi uyuttu? _ Ali, Ayşe’yi uyuttu. Yine; öğrendi/ öğretti, korktu/ korkuttu, anladı/ anlattı… İngilizcede nesne talep etmeyen fiillerin bir kısmının (Ergative Verb) kullanıldığı cümlelerde nesne olmadığından, nesneli hale getirirken, yani oldurganlaştırılması yapılırken cümleye sadece nesne konulur. Ör: The kettle boiled._ Su(ısıtıcı) kaynadı. I boiled the kettle._Suyu(ısıtıcıyı) kaynattım. Diğer nesnesiz fiillerin nesneli hale getirilmesinde fiil tamamen değişir. Ör: The cat died –Kedi öldü. The cat killed the mouse –Kedi, fareyi öldürdü. Eğer fiil yalın haliyle hareketi bir nesneye taşıyan (etkin/ etken/ öznenin yaptığı) fiil (yazdı, taşıdı) ise, özne bu kez hareketi bir başkasına yaptırmış (yaz-dır-dı, taşı-t-tı), fiil ettirgen bir fiil olmuştur. Bu durumda cümlenin kurucusu (yüklemdeki kişi) özne, hareketin (fiziksel) yapıcısı ise bir başkasıdır. Ör: Ali’nin annesi Ali’ye mektup yazdı. _ Ali’s mother wrote a letter to Ali. Ali’nin annesi mektubu Veli’ye yazdırttı. _ Ali’s mother had Veli write the letter.

113 Türkçede ve İngilizcede fiilleri oldurgan ve ettirgen hale getirmek;
-t/-r/-tür ekleri ve (oldurganlık): Fiilleri, bir nesne gerektiren ve bir nesne gerektirmeyen fiiller diye iki bölüme ayırdık diyelim. Nesnenin -i, -e, -den, -ile halinde bulunabileceğini söylemiştik. Tekrar edelim, anlaşılması gereken şudur: Bir fiilin nesne alabilmesi için sadece -i halinde bir nesneye sorulan kimi? neyi? sorularına cevap vermesi gerekmez. kırdı (neyi kırdı?) Kalemi kırdı, dokundu, (neye dıkundu?) Kaleme dokundu, hoşlandı, (neyden hoşlandı?) Kalemden hoşlandı, yazdı (neyle yazdı?) Kalemle yazdı. derken, kalem her durumda nesnedir. Örneğin; Ali kalemi kırdı. derken, özne (Ali), nesneye tesir edererek hareketi nesneye yüklemiştir. Ali kaleme dokundu. derken, nesneye tesir etmiştir fakat nesne tepkisizdir. Ali kalemden hoşlandı. derken ise bu kez özne nesneden etkilenmiş, hareket öznede kalmış, özne nesnenin tesiri altında kalmıştır. Ali kalemle yazdı’da ise nesneyi araç olarak kullanmıştır. Buraya kadarki açıklamalara göre nesne(subject), öznenin karşısında duran, öznenin kendisiyle etkileşime girdiği; konu, durum, şahıs, zamir, eşya, hayvan vs.dir. Bundan başka, diğer fiiller yalın halleriyle nesnesizdirler yani nesne gerektirmezler. Gitmek, gelmek, oturmak, kalkmak, ölmek, yaşamak, büyümek, patlamak gibi.

114 Akuzatif (-i hali) Kimi? Neyi?: yazdı/ yaz(dır)dı, taşıdı/ taşı(t)dı,
Türkçede, yukarıdaki ekleşmeler (-t, -r, tür ekleşmeleri) nesneli nesnesiz hemen her fiile getirilebilir. Örnekleyelim: A) Nesneli fiiller: Akuzatif (-i hali) Kimi? Neyi?: yazdı/ yaz(dır)dı, taşıdı/ taşı(t)dı, kesti/ kes(tir)di, öğrendi(to learn)/ öğretti(to teach), gördü(to see)/ gösterdi(to show), anladı(to understand)/ anlattı(to tell), bildi(to know)/ bildirdi (to state) Datif (-e hali) Kime? Neye?: bakmak/ bak(tır)mak, dokunmak/ dokun(dur)mak , inanmak/ inan(dır)mak vs. Ablatif (-den hali) Kimden? Neyden?: usanmak/ usan(dır)mak, bıkmak/ bıktırmak, korkmak/ korkutmak Enstrumental (ile hali) Kimle? Neyle?: barıştı/ barıştırdı, savaştı/ savaştırdı, dövüştü/ dövüştürdü, tartıştı/ tartıştırdı

115 B) Nesnesiz fiiller: Nominatif (yalın hal) Kim? Ne?: öldü(to die)/ öldürdü(to kill), patladı/ patla(t)dı, büyüdü/ büyü(t)tü, yaşadı/ yaşa(t)dı (yer tümleçli) Yönelme (-e hali) Nereye?: ulaştı/ ulaştırdı Yönelme–Ayrılma Nereden? Nereye?: gitmek/ gittirmek veya götürmek,göndermek; gelmek, geldirmek veya getirmek Çıkma (-den) Nereden?: uzaklaştı, uzaklaştırdı Gördüğümüz gibi, ekleşmeler hemen her tür fiile getirilebilmektedir.

116 Şöyle başlayalım: Geçişsiz fiillerdeki hareketler öznede vuku bulur
Şöyle başlayalım: Geçişsiz fiillerdeki hareketler öznede vuku bulur. Yani hareket öznededir. Nesnesiz filler de buna dâhildir. ‘Kedi öldü.’ Bu örnekte ‘öldü’ demekle kastedilen hareket, bir özne olan kedinin üzerinde cereyan eder, ortaya çıkar, ürer. Özne, kendisinde vuku bulmuş bir hareketi kendisi de ortaya çıkarabilir/ ortaya koyabilir/ ür-etebilir/ tür-etebilir. Bunu yaptığında da öznenin karşısında çoğu kez bir nesne vardır. Türkçede bu durumu oluşturmak için –t/ -r/ -tür ekleşmeleri kullanılır. Bu ekleşmelerle özne, söze konu olan hareketi ortaya koyar, ortaya çıkarır, eder, yapar, meydana getirir ve böylelikle hareketi nesnesine taşımak ister; bununla da fiili geçişli nesne gerektiren fiiller grubuna sokar. Kedi doğdu – Kedi doğ-urdu. Kedi ne doğurdu? Kedi yavru doğurdu. Kedi öldü – Kedi öldürdü... Kedi neyi öldürdü? Kedi fareyi öldürdü. Ya da hareketi nesne üzerinde etkin hale getirir. Ayşe uyudu. Ayşe kardeşini uyuttu. Ayşe büyüdü. Ayşe büyüttü… Ayşe kimi büyüttü? Ayşe kardeşini büyüttü. Not: Ekleşmeler her zaman fiilleri nesneli fiillere döndürmek işinde kullanılmaz elbette. Özne bazen doğa yansımalarını fiilleştirirken de bu ekleşmelerden yararlanabilir. Öks-ürdü, püsk-ürdü, fışk-ırdı, ba-ğ-ırdı, del-irdi, çıl-dırdı, fıt-tırdı, ot-urdu gibi. Bu fiillerin nesneli hale getirilmesi ise aynı ekleşmelere -t ekleşmesinin katılmasıyla elde edilir. Öks-ürttü, püsk-ürttü, fışk-ırttı, bağ-ırttı, del-irtti, çıl-dırttı, fıt-tırttı, ot-urttu gibi. Böylelikle fiiller nesneli hale gelmiş olurlar. Bazı doğal yansımalar nesneliyken -t eki almazlar: süp-ürdü gibi.

117 Bu arada İngilizce için ergative verb’den bahsedelim: Türkçede yukarıdaki ekleşmelerin yazım kurallarına göre hemen her fiile getirilebildiğini görüyoruz. İngilizcede bu durumda nesnesiz fiillerde get/ make/ have (ileride göreceğiz) gibi unsurlar da kullanılmaz. Bahsedelim: İngilizcede nesne talep etmeyen fiillerin bir kısmının kullanıldığı cümlelerde nesne olmadığından, nesneli hale getirirken, yani oldurganlaştırılması yapılırken cümleye sadece nesne konur. The kettle boiled._ Su(ısıtıcı) kaynadı. I boiled the kettle._Suyu(ısıtıcıyı) kaynattım Örneğimizden de gördüğümüz gibi ‘boiled’ değişmemiştir. İşte ergative fiil budur. Yani yalın haliyle, nesneli olduğu hal arasında bir fark olmayan fiil. Diğer nesnesiz fiillerin nesneli hale getirilmesinde fiil tamamen değişir ve oldurganlaşmış fiilin yalın haldeki fiille ayrımı bu şekilde sağlanır. The cat died– Kedi öldü. gibi. Konumuza dönersek; -t/-r/-tür ekleşmeleriyle yalın haliyle öznede cereyan etmiş geçişsiz bir hareketin, bu kez özne tarafından bir nesne üzerinde ortaya çıkarılmasına veya nesneye geçirilmesine, taşınmasına oldurganlık denir. Türkçede fiil, görüntü olarak –t,-r,-tür-ilmiş fiil görüntüsündedir ve gördük ki İngilizcede ya fiilin şekli değişir ya da fiil nesneli bir fiil gibi (ergative verb = hem geçişli hem geçişsiz fiil gibi) kullanılır. .

118 Şimdilik örneklerimizin anlam özelliklerini bir kenara koyarak yapmış olduğumuz yapısal işlemi basit bir mantıkla açıklayalım. Aslında durum şudur: Özne, nesneli /nesnesiz, geçişli/ geçişsiz hemen her fiile bu ekleşmeleri uygularken, fiillerin bu türden özelliklerine bakmaz. Yani, öznenin sadece yapmak istediği bir hareket vardır. Örneğin -ür ekleşmesiyle özne bir hareket meydana getirir/ ortaya çıkarır. ‘öks-ürdü’ _ Ali öks-ürdü Ali öks etti/ Ali öks yaptı da denilebilir Yine, Süüp-ürdü._ Ali süp-ürdü. Ali odasını süp-ürdü/ süp yaptı. gibi. Örneklere dikkat edersek, birincisinde nesne yoktur. Özne öks-ürmüştür sadece. İkincisinde ise özne bir yeri süpürür. Süpürürken de çıkan doğal sesi fiilleştirir. Bununla da süüp-ürdüm, bu sesin ad olduğu fiili ortaya çıkardım/ süp-ettim demek ister ve bu etme/ urma taktiğini her fiile uygular. Aynı durum -tür,-et ekleşmeleri için de uygulanır. Öl-dürdüm. Yine, öl-it-tim, denilirdi. Veya öl-ür-düm de… (denilebilirdi fakat bir tarz eki olan –r, genel tarz ekiyle karıştırılabilirliği daha çok –tür ekinin kullanılmasına neden olur.) Biz -ür/-tür ekleşmeleriyle görüntü kazanmış, bir şekle bürünmüş fiillere -t, -r, -tür-ilmiş fiil diyelim. Çünkü ekler birden çok gramer kategorisini karşılamaktadır. Kısaca; -ür ekleşmesiyle özne bir hareketi ortaya çıkarır/ yapar ve bu hareketin sonucunda ise ortada bir nesne vardır (doğ-urdu) ya da yoktur (öks-ürdü). -tür ekleşmesiyle de özne bir hareketi meydana getirmiş, ortaya koymuştur ve yine bu harkeketin sonucunda ortada bir nesne vardır (öl-dürdü) veya yoktur (çıl-dırdı) veya işi yaptırdığı bir nesne vardır (kırdırdı) ve yine –t(et) ekleşmesiyle de aynı şekildedir... Fakat -t ekleşmesi -ür/-tür ekleşmesinin eklenemediği durumlarda fiil köküne eklenir. Biz bu açıklamada sadece bir taktikten, yapısal bir işlemden, bir görüntüden bahsetmiş olduk.

119 Şöyle de bakılabilir: Eğer Türkçeyi öğrenen biriyseniz , ‘öldüm, uyudum, doydum, anladım, öğrendim, kandım, inandım, sevindim, korktum, bıktım, usandım’ gibi, kendinizde cereyan eden veya kendinize dönük bir hareketi, karşınızdaki nesneye döndürmek/ taşımak veya hareketin nesneniz üzerinde cereyan etmesini istiyorsanız, yani fiili geçişli bir fiil haline döndürmek istiyorsanız, bağırmak’taki ba’yı nasıl ki -ır-dıysanız, doymak’taki doy’u, ölmek’teki öl’ü de aynı şekilde-ür’ün/-tür’ün. Yalnız, fiil kökü sesliyle bitiyorsa bunu yapmayın çünkü sesli harften önceki harfler bir varlığa ad olmuş isim olabilir ve sesli harfi de onun hal eki olabilir. Bu durumda bir hareket değil bir eşya ortaya çıkarmış olursunuz. Yani: Oku-urdu derseniz ok’u üretmek, ok yapmak, gibi bir anlam çıkabilir. -et fiilini/ ekleşmesini bu yüzden kullanırız. Oku-etti(okut-tu), büyü-etti (büyüt-tü) gibi. Artık bir hareketi -ür/-et/-tür müşsünüz. Amacınız, karşınızdaki nesnenizdi. Öyleyse bu harekete nesnenizi de katarsanız ifadeleriniz; Fareyi öl-dürdüm, Bebeği doy-urdum/ ye-dirdim, Çocuğu büyü-ettim örneklerinde olduğu gibi şekillenmiş olur. Böylelikle de fiilleri oldurganlaştırmış (ergative verbs or others) olursunuz.

120 Mektubu Veli’ye yazdırttım ya da Fareyi Veli’ye öldürttüm. gibi.
İngilizcede buraya kadarki kısım ya ergatif fiillerle ya da fiillerin şeklinin değişmesiyle karşılanırdı; öğrendi (to learn)/ öğretti(to teach), gördü (to see)/ gösterdi (to show), gitmek (to go)/göndermek (to send), gelmek (to come)/ ge(l)tirmek (to bring). Aynı şey, yalın haliyle zaten nesnenize döndürmüş veya geçirmiş olduğunuz geçişli fiillerin kullanıldığı ifadelerdeki nesnenizle de yapılabilir. Mektubu yaz-dırdım. gibi. Gördüğünüz gibi, işlem aynı işlem; -dır’mayı yapan yine sizsiniz. Yani, ben yazmıyorum da ‘yazdırıyorsam’ demek ki ben sadece hareketi -dir’mişimdir o kadar. Fakat hareketin fiziksel yapıcısından yani mektubu kimin yazdığından henüz söz etmemişim demektir. Eğer hareketi fiziksel olarak gerçekleştiren yapıcıyı ifadeye katacaksam, bunun için ayrıca bir –t eki ilave etmem gerekecektir. Mektubu Veli’ye yazdırttım ya da Fareyi Veli’ye öldürttüm. gibi. Bundan sonra; diyelim ki (yaz’ı) -tırmayı veya (öl’ü) -türmeyi (ölmeyi, yazmayı değil) artık kendim yapmak istemiyorum. Bu durumda; Mektubu yazdırttırdım ya da Fareyi öldürttürdüm. derim. Burada da öldür ettirmeyi kime yaptırdığımdan söz etmemişimdir. Mektubu Veli’ye yazdırttırttım ya da Fareyi Veli’ye öldürttürrttüm. dersem yine bir –t eki katarak bir başkasını belirtirim.

121 Özetle; Türkçede bir ibare –t –r –tür eklerinden birini almışsa ve bu ibare; Bir tabiat sesi (veya benzeri) ise özne sadece bu sesteki hareketi yapmıştır. Ör: sü(ü)p-ürdü, fıt-tırdı İbare bir fiilse ve bu fiil hareketi karşıya (bir nesneye) taşımayan yani özneye bırakan (geçişsiz-öznede kalan) bir fiilse özne, hareketi bir nesne üzerine (karşıya) taşımış, fiili oldurgan fiil yapmıştır. Ör: Kedi öldü --- Kedi, fareyi öldürdü. (oldurgan fiil) İngilizcede nesne talep etmeyen fiillerin bir kısmının (Ergative Verb’lerin) kullanıldığı cümlelerde nesne olmadığından, nesneli hale getirirken, yani oldurganlaştırılması yapılırken cümleye sadece nesne konulur. Ör: The kettle boiled._ Su(ısıtıcı) kaynadı. I boiled the kettle._Suyu(ısıtıcıyı) kaynattım. Diğer nesnesiz fiillerin nesneli hale getirilmesinde fiil tamamen değişir. Ör: The cat died–Kedi öldü. The cat killed the mouse–Kedi, fareyi öldürdü. Eğer fiil yalın haliyle hareketi bir nesneye taşıyan (etkin/ etken/ öznenin yaptığı) fiil (yazdı, taşıdı) ise, özne bu kez hareketi bir başkasına yaptırmıştır (yaz-dır-dı, taşı-t-tı), fiil ettirgen bir fiil olmuştur. Bu durumda cümlenin kurucusu (yüklemdeki kişi) özne, hareketin (fiziksel) yapıcısı ise bir başkasıdır.

122 İngilizcede ettirgenliğe ‘causative’ denir
İngilizcede ettirgenliğe ‘causative’ denir. Ettirgenliğin sağlanması ise, Have Make + sth + Verb-ed3 kalıplarıyla elde edilir. Get  Not: İngilizce için verilmiş bu örneklerde özne, hareketi yaptırırken kime yaptırttığını bildirmez. Bu yüzden de fiillerin ‘perfect participle_ bitmiş tarz sıfat fiil’ halini (kırık/ kırılmış/ kırılı) kullanır. Causative verb’lerde hareketin kime yaptırıldığı bildirilirse fiiller yalın halleriyledir. Bu durumda Türkçede, eğer hareketin kime yaptırıldığı belirtiliyorsa –dır ekinden sonra fiile bir –t eki ilave edilir. Yani, ‘Adını listeye yazdırdı.’ denir. ‘Adını Veli’ye yazdırdı.’ denmez. ‘Adını Veli’ye yazdırttı.’ denilmesi gerekir.

123 örnekler: I had my hair cut .(3) _ Saçımı kestirdim. Ben ittim saçımı kesilmeye I had my son cut (1) his hair._ Oğluma saçını kestirttim. Ben ittim oğlumu kesmeye saçını örnek; I got my house painted(3)_ Evimi boyattırdım. Ben ittim evimi boyalı olmaya I got my son to paint(1) his house_ Oğluma evini boyattırtdım. Ben ittim oğlumu boyatmaya evini İngilizcede ‘have’ ‘make’ ve ‘get’ fiilleriyle de ettirgenlik sağlanabilir; farklı olarak ‘make’ ile yapılan ettirgenlikte bir zorlama, ‘get’ ile yapılan ettirgenlikte ikna yoluyla bir hareketi yaptırma anlamı vardır.

124 Ettirilmiş:( Birini) Öl-dür-(e)ttürdü.
Artık bundan sonra fiillerimizi ettirilmiş veya ettirtilmiş hale getirebiliriz. Türkçede bunun için etmek fiilinin ettirmek, ettirtmek şekilleri kullanılır. Bu durumlarda özne, şimdiye kadar yapmış olduğumuz oldurganlaştırma veya ettirme işi için bir adım geriye çekilir. Aynı şekilde, hareketi ettirir veya ettirtir. Ettirilmiş:( Birini) Öl-dür-(e)ttürdü. Ettirtilmiş:(Birine) Öl-dür-(e)ttürttü. Türkçede hareket taşınmalarını gösteren bir tablo oluşturmak. Ali öldü _ Ali öldürdü _ Ali neyi öldürdü? Ali fareyi öldürdü _ Fareyi kime öldürttü? Fareyi Veli’ye öldür-ttü. Ali öldür’ttürdü _ … neyi öldür’ttürdü? …fareyi öldür’ttürdü _ … kime öldür’ttürttü? …Veli’ye öldür’ttür-ttü. Ali aldı _ Ali aldırdı _ Ali neyi aldırdı? Ali mektubu aldırdı _ Mektubu kime aldırttı? Mektubu Veli’ye aldır-ttı. Ali aldırttırdı … neyi altırttırdı? … mektubu aldırttırdı … kime aldırttırttı … Veli’ye aldırttır-ttı.

125    

126 Türkçede bir fiil -l eki almışsa
Olgan ve edilgen fiil nedir? Türkçede bir fiil -l eki almışsa özne, fiildeki hareketi takınmıştır. Bununla ise öznenin fiziksel özelliğine göre, hareket öznede kendinden oluşabilecek bir hareketse fiil olgan fiil; ip çözüldü, araba bozuldu, değilse (passive) edilgen fiildir, ‘mektup yazıldı’ demektir. Türkçede –l ekleşmesi, hemen her fiile getirilebilir. Fiillerin bir sesliyle veya -l harfiyle bitmesi durumunda -n ekleşmesinden istifade edilir. Kesti–kesildi, Okudu–okun(ul)du, Sildi–silindi gibi. Bu kısacık bilgiden sonra; Bu eklerle şekillenmiş fiillerde, bir kendinden olma veya kendiliğinden (doğal sebepler vs.) olma, bir de bir başkası tarafından yapılma (edilgenlik) anlamı vardır.

127 İngilizcede ise kendiliğinden olma fiillere inchoative verbs denir
İngilizcede ise kendiliğinden olma fiillere inchoative verbs denir. Bu fiillerin kullanıldığı ifadelerde bir nesne yoksa hareketin, öznenin kendisinin üzerinde cereyan etmiş olduğu vurgulanır. Ör: Kapı açıldı._ The door opened Ali yoruldu_ Ali got tired. Ya da; yorgun/ yorulmuş adam–a tired man Edilgenlik Türkçede -l ve -n ekleşmeleriyle, İngilizcede be + verb3 kalıbıyla sağlanır. Örnekler: Cam kırıldı–The glass was broken (meçhul bir kişinin taşı atıp vurmasıyla) Ali dövüldü–Ali was beaten (yani, özne dövülmüşse demek ki meçhul biri/birileri dayak atmış)

128 Türkçede -l ekleşmesi (Olgan ve Edilgen fiil) nedir?
Türkçede –l ekleşmesi, hemen her fiile getirilebilir. Fiillerin bir sesliyle veya -l harfiyle bitmesi durumunda -n ekleşmesinden istifade edilir. Kesti–kesildi, Okudu–okun(ul)du, Sildi–silindi gibi. Bu kısacık bilgiden sonra; Bu eklerle şekillenmiş fiillerde, bir kendinden olma (olgan) veya kendiliğinden (doğal sebepler vs.) olma, bir de bir başkası tarafından yapılma (edilgenlik) anlamı vardır. Kendinden olmalı (olgan fiil – inchoative verb) fiiller her durumda bu ekleşmelerle sağlanmaz. Bir kısım fiiller yalın halleriyle aynı duruma karşılık verebilirler. -l ekiyle oluşturulan kendinden olmalı fiillere; çöz-üldü, üz-üldü, açıldı, dir-ildi, büz-üldü, boz-uldu… yalın halleriyle kendiliğinden olma bildiren fiillere; çöktü, çürüdü, yandı, pişti, yumuşadı, kurudu, koktu... fiilleri örnek verilebilir.

129 İngilizcede ise kendiliğinden olma fiillere inchoative verb denir
İngilizcede ise kendiliğinden olma fiillere inchoative verb denir. Bu fiillerin kullanıldığı ifadelerde bir nesne yoksa hareketin, öznenin kendisinin üzerinde cereyan etmiş olduğu vurgulanır. Ör: The door opened–Kapı aç-ıldı derken, hareket özne (kapı)’nın üzerinde vuku bulmuş ya da hareket kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Böylelikle kendinden olma anlamı sağlanmıştır. Örneğimizde de görüldüğü gibi cümlenin İngilizce kısmında edilgenlik bildiren herhangi bir yapı bulunmamaktadır. Ör: Kapı aç- ıldı. – The door opened-2 (itself). kapı açtı Bu örnekte ‘opened’ fiilin simple past halidir. –ed takısı ise fiilin 2. halidir. Türkçeye ise ‘açtı’ olarak çevrilir. ‘Kapı açtı’. Aynı durum Türkçe için de geçerli olabilir. Yani, ‘Hava açıldı’ denilebileceği gibi ‘Hava açtı’ da denilebilir. Yine, ‘Yağmur kesildi’ yerine, ‘Yağmur kesti’ gibi. Görüldüğü gibi –il eki, ifadelere farklı bir anlam katmamıştır. Peki neden?

130 Bir başkasınca yapılma anlamı da, yani edilgenlik (passive) durumu da, Türkçede aynı eklerle sağlanır. Ör: Ali dövüldü gibi. Ali dövüldü. ile Ali yıkıldı arasındaki anlam farkı: Her iki fiil de -i halinde nesneli (geçişli bir fiil; ‘dövdü, yıktı’) olmasına rağmen, örneklerin birincisi (dövüldü) bir başkasınca yapılmış bir hareketi, ikincisi ise (yıkıldı) kendiliğinden olan bir hareketi bildirir. Örneklere özne tarafından baktığımızda, hareketler öznenin (Ali’nin) iradesi dışında gerçekleştiği için özne, fiillerle kastedilen hareketlere sebep olan etkiler karşısında pasif kalmıştır. Yine, öznenin dövülmesine ve yıkılmasına neden olan müdahalenin/ etkinin yapıcısı belirtilmediği için bu yapıcı meçhul/ bilinmeyen olmuştur. Olmuştur fakat bu tip ifadelerde bir yapıcı aranmaz. Yani cümle için bu fail önemli değildir. Daha doğrusu cümle bunu sormak için kurulmamıştır. ‘Ali yıkıldı’da nasıl ki özneyi yıkan şeyin ne olduğu aranmıyorsa, ‘Ali dövüldü’ cümlesinde de Ali’yi kimin dövdüğü aranmaz. Ayrıca, (Kim yıkıldı?) ‘Ali yıkıldı’ örneğinde cümlenin öznesi Ali’dir. Ali dövüldü. örneğinde de cümlenin öznesi Ali’dir. Ve gerçek öznedir. Yani özne, hareketi dilsel olarak yapar. Fiziksel olarak Ali’yi döven bir başkası olabilir. Bu durumda meçhul olan bu fail, fiilin bildirdiği hareketin yapıcısıdır. Yani şöyle; Ali dövüldü. örneğinde özne olan Ali, –il ile kastedilen hareketi yaparken, yapıcı olan meçhul kişi, dövmek ile kastedilen hareketi yapmıştır. Aynı durum, Ayşe mektubu yazdırdı. gibi ettirgen yapılı cümlelerde de vardır. Bu cümlede ise özne olan Ayşe, –tır ile kastedilen hareketi yaparken, yazmak fiiliyle kastedilen hareketin yapıcısı, belirtilmeyen bir başkasıdır. Bu iki kategoride de cümlelerin öznesini (-il ve –tır) ekleri buldurur ve soruları şöyledir; Kim –ildi? Ali …..ildi. Ali ne ildi? Ali döv-ildi. Yine, Kim –türdi? Ayşe …türdi. Ayşe ne türdi? Ayşe yaz–türdi (yazdırdı)

131 Başka bir açıdan; önümüzde bir ifade var ve bu ifade bir özne ve bir yüklemden oluşmaktadır.
Örneğimiz, Mektup yaz-ıldı veya Kapı aç-ıldı olsun. Her iki örnekte de aynı ekleşmeler kullanılmış olmasına rağmen birincisinden, başkası tarafından yapılmış bir hareket (edilgenlik), ikincisinden kendiliğinden olma (olgan) anlamı ortaya çıkar. Peki, bu farkın sebebi ne? Aslında durum şudur: Örneklerdeki özneye bakmak lazım. Özne, yüklemdeki –il ile kastedilen hareketi eyleyebilecek özellikte midir? (Eyleyebilir mi derken, mevcut özellikleriyle hareketi, kendine doğru çevirebilir mi veya hareketi kendine iliştirebilir mi?) Mektup yaz-ıldı. derken ‘yazmak’ eylemi bir şuur veya bir bilinç gerektirdiğinden, öznesinin (mektubun) bu bilince veya şuura sahip olmasını talep eder. Yani mektup kendiliğinden yaz-ılamaz (yazılı hale dönemez) Bu yüzden de bu ifadede başkasınca yapılmış bir müdahalenin olduğu ve edilgen halli bir fiil olduğu, cümlenin anlamından anlaşılır. Bir atasözü: Bir tilkü terisin ikile soymas –Bir tilkinin derisi iki kez soyulmaz. Bir tilki derisini iki kez soymaz (Görüldüğü gibi ‘soymak’ fiili,-il eki olmadan da edilgenlik bildirebilmektedir.) Kapı açıldı örneğinde ise kapının kendiliğinden açılabilirlik özelliği, kendiliğinden olma anlamını verir. Başkasınca bir müdahale söz konusu değildir. Eğer başkasınca bir müdahale durumu varsa bunu yapmak için bu birini belirtiriz. Falanca tarafından deriz ve edilgen bir fiil olduğunu bu şekilde belirleriz. Kapı öğrenciler tarafından açıldı–The door was opened by the students.

132 Bu arada ‘falanca tarafından’ ifadesi; cümle için yabancıdır
Bu arada ‘falanca tarafından’ ifadesi; cümle için yabancıdır. Yani cümleye dahil değildir. Çünkü –il ekleşmesiyle kurulmuş bir cümlenin yüklemindeki kurucu öge, -il ekiyle kastedilen hareketi etkin olarak gerçekleştiren özne görevindeki ögedir. Falanca tarafından demekle belirtilen kişi/ hayvan vs. öznenin bu hareketi gerçekleştirmesine sebeptir sadece. Kısaca şunu demek lazım: Her -l ekleşmesiyle şekillenmiş fiil, edilgen çatılı fiil değildir. Ya da kendinden olmalı fiillerdeki (açıldı) eşya (pencere), nasıl ki o veya bu sebepten hareketi kendinde başlatıyorsa, geçişli fiillerin nesnesi de aynı şekilde -il ekleşmesiyle, etkiye sebep olan kişi veya zamirden bağımsız olarak hareketi kendinde başlatır. Yani, kendi tarafındaki cümlenin kurucu elemanı (öznesi) olur. Devam edelim. Kazak sök-ülmediği/ sök-ülüyor olmadığı sürece, yani kazak kendinde bir reaksyon başlatmadığı sürece bir başkası kazağı sökemez. Demek ki hareketi kazak başlatır. Böylece özne, dışardan veya doğal sebeplerle gelen etkiler, müdahaleler karşısında pasif, fakat görüntü (dilsel) olarak hareketin/ reaksiyonun başlatıcısı olduğu için ve harekete konu unsur olduğu için cümlenin öznesidir. İp çöz-üldü kes-ildi Ağaç yık-ıldı, Yine, sars-ıldı, kas-ıldı, süz-üldü, sıyr-ıldı, sar-ıldı, dar-ıldı, yor-uldu, boğ-uldu, dur-uldu, savr-uldu, devr-ildi, kıvr-ıldı... diğer örneklerimiz olsun.

133 The pencil had been broken _ Kalem kırık bulunmuş idi. (kırılmıştı)
Bunlardan sonra, eğer Türkçeyi öğrenmek isteyen birisi iseniz, kuracağınız cümlede cümlenin kurucu unsuru özneniz, hareketi bir nesne üzerinde yapmayıp kendine iliştirecekse, hareketin fiiline –il ekini ekleyin. Bu ‘inchoative verb’ veya ‘active verb’ ya da diğerleri olsun fark etmez. Örneğin, ‘Ali’ dövmek fiiliyle bildirilen hareketi yapmıyor da, fiille bildirilen hareketi kendine iliştiriyorsa veya takıyorsa, ‘Ali döv-il-di’ denir. Aynı şey ‘yıkmak, bozmak, açmak’ gibi ichoative verb’lerle de yapılabilir. ‘Ali yık-ıl-dı’, ‘Araba boz-ul-du’ gibi. Yok bu kez hareketi kendi iliştirmiyor da hareket kendine ilişiyorsa, ‘masay-a dokun-uldu’ Ya da fiil ‘ablatif’ halinde bir fiilse, örneğin, ‘köpek-ten kork-uldu’ fiile yine –il eki eklenir. Bu arada, bu son iki örenek parçalanabilir. Yani, ‘Masaya dokun-uldu’ denilebileceği gibi, ‘Dokun masaya ildi’ de denilebilir. Edilgenlik Türkçede -l ve -n ekleşmeleriyle, İngilizcede; Subject + am/ is/ are/ was/ were / will be verb3 Subject + (have/ has/ had )+been + verb3 kalıbıyla sağlanır. To be broken _ kırık olmak The pencil will be broken _ Kalem kırık olacak. The pencil will have been broken _ Kalem kırık olmuş olacak. (kırılmış olacak) The pencil is broken _ Kalem kırıktır. The pencil has been broken _ Kalem kırık bulunmuş bulunuyor. (kırılmış bulunuyor) The pencil was broken _ Kalem kırık idi. The pencil had been broken _ Kalem kırık bulunmuş idi. (kırılmıştı)

134 www.dilbilimleri.net Nesnesiz Nesneli fiiller Ettirt-ilmiş Ettir-ilmiş
ürt-/türt-ilmiş -t- r/- tür/ -ilmiş Yalın Kestirttirtmek Kestirttirtilmek Kestirttirmek Kestirttirilmek Kestirtmek Kestirtilmek Kestirmek kestirilmek Kesmek Kesilmek -i hali (akuzatif) Neyi? Kimi? Nereyi? Nesneli fiiller Dokundurtturtma Dokundurtturtulmak Dokundurtturmak Dokundurtturulmak Dokundurtmak Dokundurtulmak Dokundurmak Dokundurulmak Dokunmak Dokunulmak -e hali (datif ) Neye? Kime? Nereye? Kaçırttırtmak Kaçırttırtılmak Kaçırttırmak Kaçırttırılmak Kaçırtmak Kaçırtılmak Kaçırmak Kaçırılmak Kaçmak Kaçılmak -den hali (ablatif) Neyden? Kimden? Dövüştürttürtmek Dövüştürttürtülmek Dövüştürttürmek Dövüştürttürülmek Dövüştürtmek Dövüşdürtülmek Dövüştürmek Dövüştürülmek Dövüşmek Dövüşülmek -ile hali (enstrumental) Neyle? Kimle? Sordurtturtmak Sordurtturtulmak Sordurtturmak Sordurtturulmak Sordurtmak Sordurtulmak Sordurmak Sordurulmak Sormak Sorulmak -i (geçişli)_-e/-den/-ile (d.t) Neyi?_ Kime?/ Nereye? Dolaylı tümleç Öldürttürtmek Öldürttürtülmek Öldürttürmek Öldürttürülmek Öldürtmek Öldürtülmek Öldürmek Öldürülmek Ölmek … … … Yalın hal (nominatif) Ne? Kim? Nesnesiz Ulaştırttırtmak Ulaştırttırtılmak Ulaştırttırmak Ulaştırttırılmak Ulaştırtmak Ulaştırtılmak Ulaştırmak Ulaştırılmak Ulaşmak Ulaşılmak Yönelme hali Nereye? Gönderttirtmek Gönderttirtilmek Gönderttirmek Gönderttirilmek Göndertmek Göndertilmek Göndermek Gönderilmek Gitmek Gidilmek Yönelme / Ayrılma Nereden? Nereye? Uzaklaştırttırtmak Uzaklaştırttırtılmak Uzaklaştırttırmak Uzaklaştırttırılmak Uzaklaştırtmak Uzaklaştırtılmak Uzaklaştırmak Uzaklaştırılmak Uzaklaşmak Uzaklaşılmak Ayrılma hali Nereden? Bulundurtturtmak Bulundurtturtulmak Bulundurtturmak Bulundurtturulmak Bulundurtmak Bulundurtulmak Bulundurmak Bulundurulmak Bulunmak Bulunulmak Bulunma hali Nerede?

135 Fiil –n ekini almışsa Türkçede; yıka(n)dı, tara(n)dı, daya(n)dı, boya(n)dı, taşı(n)dı, giy(in)di, sakla(n)dı… gibi, fiillerde yer alan –n eki, öznenin kendisinin yapabileceği bir hareketse (reflexsive) dönüşlü (öznenin kendisine taşıdığı hareket); değilse edilgen (ev boyandı) veya olgan (musluk tıkandı) fiildir. Bu halde çekimlenmiş fiilde, özne bir hareketi kendine yönlendirmiş veya döndürmüştür. Bu türdeki fiillere dönüşlü fiil (reflexive verb) denir. Özne bu durumda hem işi yapan fail hem de işten etkilenmiş nesne görüntüsündedir. Bir hareketin dönüşlülük halini -n harfi karşılar. Ör: Ali elbisesini kuruttu/ kuruladı._ Ali dried his dress. (etken) Ali kurulandı.–Ali dried himself. (dönüşlü) Örnekte de görüldüğü gibi, İngilizcede fiillere ek getirilmediğinden fiillerin dönüşlü halindeki durumunu dönüşlülük zamirleri karşılar.

136 Fiil – ş ekini almışsa Türkçede; döv(üş)tü, sav(aş)tı, gör(üş)tü, koş(uş)tu, bağır(ış)tı, tart(ış)tı, barıştı vb. fiillerde kullanılan –ş eki, hareketin ya karşılıklı ya da birlikte yapıldığını bildirir. İşteş fiiller (reciprocal verb): İşteş fiil, karşılıklı yapılan hareketlerin ifadesinde fiillerin almış olduğu şekildir. Görmek-görüşmek, bulmak-buluşmak, selamlamak-selamlaşmak gibi. İngilizcede bu durum each other zamirleriyle sağlanır. Ör: Ali and Veli beat each other–Ali ve Veli dövüştüler. Görüldüğü gibi -ş ekinin kullanılmasıyla işteş fiil elde edilir. Tabi bu arada, her işteş fiil karşılıklı hareketleri ifade etmez; beraber yapma anlamını da verebilir. Koşuşmak gibi. Yine, işteş fiillerin buraya kadarki örneklerinin fiil köklerine baktığımızda her birinin aslında tek başına gerçekleştirilebilecek fiiller olduklarını görüyoruz. Bunlardan başka tek başına gerçekleştirilemeyecek fiiller de vardır: Barışmak, tartışmak gibi. Ör: Ali ve Veli konuyu tartıştı–Ali and Veli discussed the matter.

137 Geçişli ve geçişsiz fiiller (transitive and intransitive verbs)
Fiilleri sordurdukları sorulara göre sınıflandırırken nesne gerektiren fiiller ve nesne gerektirmeyen fiiller diye iki gruba ayırmıştık. Nesnesiz fiiller ve –i akuzatiflik (belirtme) halli fiiller hariç, diğer nesneli fiiller de geçişsiz fiillerdir diyelim. Demek ki geçişli fiiller –i halinde bir nesne talep eden fiillerdir. Ve bu fiillerde hareket özneden nesneye transfer olur, geçer, cümle içerisinde de neyi? kimi? Sorularına cevap verirler. Öncelikle;

138 (yer tümleçli fiiller) Yönelme (-e hali ) Nereye?:Ulaştı
Nesnesiz fiiller: Öznenin, hareketi meydana getirirken bir nesneye ihtiyaç duymadığı fiiller; Nominatif (yalın hal) Kim?/Ne?: Öldü, patladı, çatladı, büyüdü, çürüdü, doydu, doğdu (yer tümleçli fiiller) Yönelme (-e hali ) Nereye?:Ulaştı Yönelme –Ayrılma Nereye?/Nereden?:Gitti, geldi, Çıkma (-den) Nereden?:Uzaklaştı vs. fiillerdir. Nesneli fiiller: Öznenin, hareketi meydana getirirken bir nesneye ihtiyaç duyduğu fiiller; Akuzatif (-i hali) Kimi? Neyi?:Yaz(dır)dı, taşı(t)dı, tanı(t)dı, kes(tir)ti, öğrendi(to learn)/öğretti(to teach), ördü(to see)/ gösterdi(to show), anladı(to understand)/anlattı(to tell), bildi(to know)/bildirdi(to state). Datif (-e hali) Kime? Neye? Nereye?: Bak(tır)mak, dokun(dur)mak, inan(dır)mak vs. Ablatif (-den hali) Kimden? Neyden? Nereden?: Hoşlan(dır)mak, bık(tır)mak, kork(ut)mak, sakın(dır)mak vs. Enstrumental (ile hali) Kimle? Neyle?: Barış(tır)tı, savaş(tır)tı, dövüş(tür)tü, tartış(tır)tı vs. Örnekleri gördük; kırdı

139 -den korktu, -den utandı …, gibi fiillerdir.
Geçişli fiil nedir? Geçişsiz fiil nedir? Fiiller anlam özelliklerine göre incelendiğinde bazı fiiller, fiilde bildirilen hareketi özne üzerinde bırakmış olarak bulunurlar. Bunlar; öldü, patladı …, -i öğrendi, -i anladı …, -e kandı, -e inandı …, -den korktu, -den utandı …, gibi fiillerdir. Yani özne, fiillerde bildirilen hareketi karşıya, bir nesneye transfer etmez, geçirmez, fiil geçişsiz olarak kalır. Bundan başka, bazılarında fiiller yalın halleriyle fiille bildirilen hareketi karşıya, bir nesneye transfer etmiş halde bulunurlar. Bu fiiller ise; -i yazdı, -i taşıdı …, -e dokundu, -e baktı …, gibi fiillerdir. Bunlarda ise özne hareketi karşıya, bir nesneye transfer etmiştir. Ve fiil geçiş bildiren, geçişli bir fiil olarak yer almıştır. kırdı

140 Geçişli fiillere (-i halinde) nesne alabilen fiiller demek yine, kimi
Geçişli fiillere (-i halinde) nesne alabilen fiiller demek yine, kimi? neyi? sorularına cevap veren unsura nesne demek? Bir fiilin geçişli olması demekle, öznenin karşısında durup nesne görevinde yer alan bir isimle fiilin etkileşimi ve bu etkileşimin sonucunda, yani öznenin yapmış olduğu etki sonrasında nesnenin vermiş olduğu tepki kastedilir. Ali camı kırdı (Neyi kırdı?). Bu cümlede cam bir nesnedir. Neyi? Kimi? Sorularına da cevap vermiştir. Hareket, bir etki-tepki sonucunda meydana gelen hareketler (fiiller) sınıfında olduğu için geçiş bildiren fiildir. Bu etki ve tepki ile cümlede bir nesnenin var olduğu da bilinir. Yine bu durumda özne, nesne üzerinde etkindir. Yani fiil, hareketi bir nesne üzerine transfer eden, geçiş bildiren, geçişli bir fiildir. Bundan başka hareketi bir nesneye transfer etmeyen; öldü, büyüdü, patladı, düştü… gibi fiiller de vardır. Bu tür fiillerde özne, hareketi bir nesneye transfer etmez, hem ortada bir nesne de yoktur. İşte geçişsiz fiiller nesne almaz demek sadece bu ve bunun gibi nesne gerektirmeyen fiiller için geçerlidir. Yoksa diğer –e ve –den halinde bir isim talep eden; dokundu_neye doknudu? Masay-a dokundu. Yine, korktu_ neyden korktu? Köpek-ten korktu. Gibi ifadelerde yer alan masa ve köpek isimleri geçiş bildirmeyen fiillerle kullanılmalarına rağmen cümlede nesne olarak görev alırlar. Türkçede özne, fiili transfer edilen bir fiil haline getirirken, –t, -r, -tür eklerini işletir. Öldürdü, büyüttü vb. Yine, Türkçede özne –t, -r, -tür eklerini –i halinde nesne gerektiren; yazdı, kırdı, taşıdı, kesti… gibi geçişliliği kendinden olan nesneli fiillerle de işletir. Yazdırdı, kestirdi … gibi. Fakat bu türlü fiillerde öznenin nesnesine hareketi transfer etmesi yoktur. Yani, ‘Öldürdü’ çekimli fiilinde özne hareketi nesnesine transfer ederken, yazdırdı fiilinde özne, hareketi yapmayı dahi nesnesine ettirir. Şimdi ise diğer –e ve –den halinde nesne talep eden fiillere bakalım; kırdı

141 Bu arada; Dokundu, baktı, inandı, kandı… fiilleri neye. kime
Bu arada; Dokundu, baktı, inandı, kandı… fiilleri neye? kime? Sorularına cevap veren nesneli fiil olsalar da; dokundu ve baktı, fiilleri transferli, hareketi nesneye taşıyan fiiller, diğer; kandı ve inandı fiilleri transferi olmayan, hareketin öznede kaldığı fiillerdendir. Çünkü, -t, -r, -tür ekleri dokundu_dokundurdu, baktı_baktırdı… fiillerinde hareketi ettirme; kandı_kandırdı, inandı_inandırdı fiilinde bir transferi bildirir. Tersi durum, öğrendi, anladı… gibi -i halinde nesne gerektiren nesneli fiiller de vardır. Bu fiiller de kimi? Neyi? sorularına cevap verseler de diğer; yazdı_yazdırdı, kırdı_kırdırdı… fiillerinde olduğu gibi bir ettirmeden bahsetmezler. Çünkü, -t, -r, -tür ekleri fiillere eklendiğinde; anladı_anlattı, öğrendi_öğretti… görüldüğü gibi bir transferlik, bir geçişlilik bildirir. kırdı

142 Demek ki fiillerin ‘direct object’ (doğrudan nesne); kırdı_neyi kırdı
Demek ki fiillerin ‘direct object’ (doğrudan nesne); kırdı_neyi kırdı?, dokundu_neye dokundu?, korktu_neyden korktu? veya ‘indirect object’ (dolaylı nesne); kırdırdı_neyi kime kırdırdı?, dokundurdu_kimi neye dokundurdu?... talep etmesiyle, hareketin özneden nesneye transferi meselesinde, sorular üzerinden hareket etmek pek de kesin sonuç vermez. Öyleyse şöyle yapılabilir: Fiilleri kategorilerine ayırırken, talep etmiş oldukları sorularına veya nesnesinin hallerine; –i, -e, -den haline bakılmaksızın, hareketi özneye bırakan veya bırakmayan fiiller diye ayırmak gerekir. Bundan sonra, fiillerin taban anlamları, üzerlerinden oluşturulacak yargıyı kendileri verirler. Şöyle; öldü, anladı, kandı, korktu… çekimli fiillerinde hareket öznede kalır. Özne; öldürdüm, anlattım, kandırdım, korkuttum… demekle hareketi bir nesneye transfer ettim demek istemiştir. Yok böyle değil de fiiller; yazdı, kırdı, dokundu, kaktı… gibi hareketi bir nesneye taransfer etmiş fiillerdense, özne; yazdırdım, kırdırdım, dokundurdum, baktırdım … demekle hareketi kendisinin bir nesneye transfer etmesinden değil, hareketi yaptırarak bir başkasının hareketi bir nesneye transfer etmesini sağlamaktan, sebep olmaktan, bahseder. kırdı

143 İngilizcede ve Türkçede cümlelerin olumlu, olumsuz, soru ve olumsuz soru şekilleri
Şimdiye kadar fiillerin olumlu şekillerinin çekimini gördük. Bunlardan başka fiillerin olumsuz, olumsuz soru ve soru şekilleri de vardır. Öncelikle İngilizceden başlayalım. İngilizcenin genel olarak analitik bir dil yapısına sahip olduğunu söyledik ve analitik dillerde gramer kategorilerini oluştururken eklerden değil, sözcük ya da yardımcı sözcüklerden yararlanıldığını da bildik. İngilizcede fiillerin bağlı bulunduğu cümlelerin olumlu, olumsuz, soru ve olumsuz soru şekilleri, hem analitik hem de sentetik usulle (yani eklerle de) oluşturulabilir. Bunlar ise ayrık ve kısa yazım diye iki kategoride incelenir. Öncelikle şunu hatırlayalım: Yardımcı unsurlar şahıs, zaman ve tarz bildiren unsurlardır.

144 İngilizcede will/shall ve would/should, gelecek zaman ve geçmişte kalmış gelecek zamanların belirleyici unsurudur. İngilizcede am/ is/are ve have, has yardımcı fiilleri, fiillerin tarzını vermesinin yanında şimdiki zamanları da gösterirler. İngilizcede geçmiş zamanlarda ise yardımcı fiillerin geçmiş zamanının düzensizliğinden yararlanılır. Am/ is/ are yardımcı unsurları was/ were; have/ has yardımcı fiilleri had olur ya da analitik usul uygulanır. Yani, düzenli fiillerin simple yapılı tarzlarında olduğu gibi fiile –ed (he worked) takısı eklenir. Buraya kadar yardımcı unsurları hatırlamış olduk. Bunlar bir zaman, bir tarz veya şahsı bildirir ve her ne olursa olsun birer yardımcı fiildirler. Biz burada bu yardımcı fiillerden birincisiyle ilgileneceğiz. Tabi ki ille de bir yardımcı fiil olması da gerekmiyor. Bu, bir modal fiil de (must, may, can, could vs.) olabilir. Bizim için özneden sonra birinci unsur olması kafi, hatta bir yardımcı unsur olmaksızın oluşturulan cümlelerde, mantığımızı oturtmak için yardımcı unsurumuzu (özneden sonraki birincisi unsur olması için) sonradan koyacağız. İngilizcede cümlelerin olumsuz, olumsuz soru, ve soru şekillerini iki bakımdan ele alacağız dedik. Bunlardan birincisi ayrık (analitik) usul, ikincisi bitişik usul yani kısa yazım şekli. Ayrık usulle başlayalım: Öncelikle tablolarımızda yer almayan bir şeyden bahsedelim: Simple (basit, yalın) yapılı tarzlarda yardımcı fiil kullanılmadığını görürsünüz, bu yüzden simple (yalın) yapılı denir zaten. Peki, bize bir yardımcı fiil gerekti! İşte ‘simple’ yapıların şimdiki ve geçmiş zamanlarının olumsuz, olumsuz soru ve soru şekilleri oluşturulurken, geçmiş zaman şekli did olan do fiili yardımcı fiil olarak kullanılır ve şimdiki zamanların üçüncü şahıslarında fiillere eklenen -s/-es takısı da (does olacak şekilde) bu fiile taşınır.

145 İngilizcede haber kipi tablosuna bir müddet bakalım
İngilizcede haber kipi tablosuna bir müddet bakalım. Tablodaki renkli bölümlerden kırmızılar birinci yardımcı fiili gösterir. Yeşiller ikinci ve üçüncü yardımcı fiillerdir. person (past times) (present times) ( future times ) (future in past times )   He He … used to… works … … … … (common) … worked (2) will work would work (concrete) was working is working will be working would be working (continuous) had worked (3) has worked will have worked would have worked (perfect) had been worked (3) has been working will have been working would have been working (perf. continuous)

146 Ayrık usul ile başlayalım; 1
Ayrık usul ile başlayalım; 1. Olumsuz şekil oluştururken olumsuzluk unsuru ‘not’, ayrık olarak cümlenin birinci yardımcı fiilinden sonra konur. Ör: I have not been working. Ör: I will not work . 2. Olumsuz soruda not olumsuzluk unsuru yerinde kalır ve birinci yardımcı fiil öznenin önüne alınır. Ör: Have you not been working? Ör: Will you not work? 3. İngilizcede cümlelerin soru şekli oluşturulurken birinci yardımcı fiil öznenin önündedir. Ör: Have you been working? Ör: Will you work? İngilizcede bitişik yazım: 1. Olumsuz kısa yazımda, not olumsuzluk unsuru -n’t olarak birinci yardımcı fiile iliştirilir. I’m not hariç. Ör: I haven’t been working, Ör: You mustn’t work. 2. Olumsuz soru kısa yazılış oluştururken, birinci yardımcı fiile bitişik -n’t kalıbı cümlenin başına çekilir. Ör: Haven’t you been working? Ör: Mustn’t you work?

147 Not: İngilizcede cümlelerin soru şekillerinin kısa yazım şekli yoktur
Not: İngilizcede cümlelerin soru şekillerinin kısa yazım şekli yoktur. Bunun yerine şunu bilelim: Olumlu cümlelerde birinci yardımcı fiil, eğer bir ünlü harfle bitmiyorsa son harfi (bitiyorsa son iki harfi) cümlenin öznesine birleştirilir. Ör: You’re working. I’d (would) have worked. I’ll (will/shall) work, I’ve (have)been working. Not: Simple yapılı tarzların şimdiki ve geçmiş zamanlarındaki olumlu cümlelerde yardımcı fiil kullanılmadığından, olumlu cümlelerin kısa yazımı yoktur. Devam tarzın geçmiş zamanındaki was’ın son harfi, were’in son iki harfi, şimdiki zamanlardaki ‘is’ ve ‘are’ ile aynı olduğundan ve diğer her şeyin de aynı olmasından ötürü geçmiş zamanların devam tarzında kısa yazım uygulanmaz.

148 Türkçede: Türkçede ise cümleleri olumsuz yaparken -me/-ma ekinden yararlanılır. -me/-ma eki, fiil edilgen bir yapıda değilse fiil kökünden hemen sonra gelir: Ör: yapmıyordu, yapmırdı (Azerbaycan bölgesi Türkçesi), yapmazdı (Türkiye bölgesi Türkçesi), yapmayacaktı, yapmamaktaydı. Eğer fiil, olmak fiiliyle çekime girmişse -me/-ma olumsuzluk eki, olmak fiiline de aynı anda gelebilir. Bu durumda iki olumsuzluk, olumlu yargıyı bildirir. Yapmamış olmayacak (yani yapmış olacak). Soru halindeyse -mi/-mü ekinden yararlanılır. -mı/-mi/-mu/-mü soru eki, geçmiş zaman ve geçmişte kalmış gelecek zamanlarda -di geçmiş zamanlık ekinden önce gelir. Ör: Yapıyor muydun? Yapacak mıydın? Şimdiki ve gelecek zamanlarda ise şahıs ekinden önce gelir. Ör: Yapar mısın ? Gibi.

149 Aşağıdaki örnek cümlelerin olumlu, olumsuz, olumsuz soru ve soru şekillerini tekrar edelim. Olumlu; He has been living in Ankara now. _ O Ankara’da yaşıyor Olumsuz; He has not been living in Ankara now. He hasn’t been living in Ankara now. Olusuz soru; Has he not been living in Ankara now. Hasn’t he been living in Ankara now. Soru; Has he ….. been living in Ankara now? Olumlu; They ….. went (2) to the cinema yesterday. _ Onlar dün sinemaya gittiler. Olumsuz; They did not go (1) to the cinema yesterday. They didn’t go to the cinema yesterday. Olumsuz soru; Did They not go to the cinema yesterday. Didn’t they go to the cinema yesterday. Soru; Did They go to the cinema yesterday?

150 Soru; Does he go to the theatre every weekend? …………………………………………….
Olumlu; He …… goes to the theatre every weekend. _ O her hafta sonu tiyatroya gider Olumsuz; He does not go to the theatre every weekend. He doesn’t go to the theatre every weekend. Olusuz soru; Does he not go to the theatre every weekend. Doesn’t He go to the theatre every weekend.   Soru; Does he go to the theatre every weekend? ……………………………………………. Olumlu; I was watching TV when you called me. _ Beni aradığında televizyon seyrediyordum. Olumsuz; I was not watching TV when you called me I wasn’t watching TV when you called me. Olusuz soru; Was I not watching TV when you called me Wasn’t I watching TV when you called me. Soru; Was I watching TV when you called me? ……………………………………………

151 Türkçede fiil çekiminde kullanılan eklere genel özellikleriyle toplu bir bakış.  Tarz/ biçim ekleri: Şahıs ve zamana bağlı hareketlerin ne biçimde gerçekleştiğini veya durumlarının bu zamanda ne biçimde yer aldığını bildiren eklerdir. -r eki 1. Hareketin veya durumun genellikle, arada bir, sık sık … gerçekleştiğini veya yer aldığını gösterir. Çalışırdım/ çalış-mış bulun-urdum 2. Zaman sözleriyle belirsiz gelecek zaman bildirir. Birazdan giderim. …………………………………………………………………………………………………… -yor / -yir/ -yaar/ -yap ekleri 1. Hareketin veya durumun hazır zamanda devam ettiğini, yürütüldüğünü bildirir. Çalışıyordum/ çalış-mış bulun-uyordum 2. Zaman sözleriyle beklenilen gelecek zamanı gösterir. Başbakan yarın buraya geliyor. (gelmesi bekleniyor) 3. ‘Yaşıyor, oturuyor/ ikamet ediyor, okuyor/ öğrenim görüyor …’ fiilleriyle ‘-makta’ ekinin yerine kullanılır. İstanbul’da oturuyorum. ……………………………………………………………………………………………………. -miş/ -ip/ -gan ekleri 1. Hareketin veya durumunun tamam olmuş, bitmiş olduğunu bildirir. Çalışmıştım/ çalışmış bulunmuştum 2. ‘Bulun-muş, yer al-mış, görün-müş , i-miş …’ gibi, kalma fiilleriyle bitmiş durum (söylenti/ rivayet) algısı oluşturur. Her gün ders çalışır-i-miş. -makta eki Hareketin öncesinden başlamış ve hâlâ devam ettiğini belirtmek için kullanılır. İstanbul’da oturmaktayım.

152 Zaman ekleri: -di 1. Zaman sözleriyle hareketin geçmiş zamanda kaldığını bildirir. Dün sinemaya gittim. 2. Hiç, henüz, halihazırda… gibi sözlerle kullanıldığında hareketin bitmiş tarzda olduğunu gösterir. Hiç İstanbul’a gitttin mi?_ Evet gittim -ecek Hareketin bir niyet halinde olduğunu, belirtilen bir gelecek zamanda gerçekleşeceğini bildirir. Yarın İstanbul’a gideceğim. -ecekti Hareketin niyetlenenin aksine gerçekleştiğini ve haberin artık geçmişte kaldığını bildirir. Gelseydin İstanbul’a git-me-y-ecektim.

153 Şahıs ekleri -m Konuşan şahıs ‘ben’ zamirinin şahıs ekidir
Şahıs ekleri -m Konuşan şahıs ‘ben’ zamirinin şahıs ekidir. Ben/ men gidiyor-um -sn Konuşan şahsın muhatabı ‘sen’ zamirinin şahıs ekidir. Sen gidiyor-sun … -z/ -k Konuşan şahsın kendisi ve muhatabını birlikteyken karşılayan ‘biz’ zamirin şahıs ekidir. Biz gidiyor-uz veya Biz gidiyor-duk -snz Konuşan şahsın muhatabının birden çok olduğunu gösteren ‘siz’ şahıs zamirinin şahıs ekidir. Siz gidiyor-sunuz -lr ‘O, bu, şu’ tekil şahıs zamirlerinin çoğulu ‘onlar, bunlar, şunlar’ şahıs zamirlerinin şahıs ekidir. Onlar gidiyor-lar

154 Kip ekleri Emir kipi ekleri; konuşan şahsın bir istek, arzu, tavsiye olmaksızın hareketi emir şeklinde dikta ederek yaptırırken işleteceği eklerdir. -sn Konuşan şahsın muhatabından kendisine ait bir emri bir başkasına iletmesini dikta ederken kullandığı ektir. Otursun! / Söyle otursun! -snlr Konuşan şahsın muhatabından kendisine ait bir emri birden çok başkalarına (onlara) iletmesini dikta ederken kullandığı ektir. Otursunlar! / Söyle otursunlar!

155 İstek kipi ekleri; konuşan şahsın bir istek, arzu, tavsiye ile kendisini veya muhatabını bir harekete yönlendirirken işleteceği eklerdir. -e-yim İzin ver/ bırak/ bari gideyim. -e-sin Söylediklerimi unutmayasın! -e O bunu böyle bile! -elim Hadi gidelim! -e-siniz Sakın ona inanmayasınız! -e-ler Bunu böyle bileler!

156 -meli/-malı_ must Gereklilik; konuşan şahıs, kendi düşüncesine göre bir şeyin yapılmasının gerekli olduğunu söyler. Gitmelisin çünkü seni merak eder. -meli/-malı_ have to Zorundalık; konuşan şahıs, hareketin yapılmasının kurallar gereği zorunlu olduğunu söyler. Gitmeli artık izin süresi doldu. Yüksek olasılık; şartların hareketle bildirilen durumu gerektirdiğini bildirir. Uyuyor olmalı çünkü çok yorgundu. -ebilir/-abilir_ can Yeterlilik; öznenin bir hareketi bir defalığına (be able to) veya her zaman yapabilecek akli ve fiziki yeterliliğe sahip olduğunu bildirir. -ebilir/ -abilir_ can İmkan; İmkan ve şeraitin bir hareketin gerçekleşmesine uygun ol(ma)dığını bildirir. Bu işi o yapmış olabilir. / O yapmış olamaz -ebilir/ -abilir_ may Olasılık; hareketin gerçekleşme durumunun ihtimal veya olasılık halinde olduğunu bildirir. Uyuyor olabilir.

157 -se/ -sa Şart; bir hareketin gerçekleşmesinin, başka bir hareketin gerçekleşmesine bağlı olduğunu bildirmeye yarayan şart kipi ekidir. Çalıştıysa kazanır. Dilek şart; şarta bağlı hareketin dilekte kaldığını bildirmeye yarayan dilek-şart kipi ekidir. Çalışsaydı kazanırdı. Dilek; artık hareketin sadece dilek halinde kaldığını veya olduğunu bildirmeye yarayan dilek kipi ekidir. Keşke çalışsaydı / çalışsa

158 Fiilimsi ekleri: -me(k)/ -ma(k) Şahsa ve zamana bağlı olan bir fiili sabitleyip, isim gibi kullanılmasını sağlayan mastar/ isim fiil ekidir. Çalışmıştı_ çalışır olma-k çalışma-k çalışıyor olma-k çalışmış olma-k -en/ -an Şahsa ve zamana bağlı olan bir fiili sabitleyip, sıfat gibi kullanılmasını sağlayan sıfat fiil ekidir. çalışır (olan)/ çalışmaz (olan) çalışan çalışıyor olan çalış-mış (olan) tanı-dı-k (olan) boz-uk, kır-ık, sil-ik, çiz-ik (olan) düş-(ü)k-ün (olan)… adam -erek/ -arak Şahsa ve zamana bağlı olan bir fiili sabitleyip, zarf gibi kullanılmasını sağlayan zarf fiil ekidir. çalışır olarak çalışarak çalışıyor olarak çalışmış olarak… gelin!

159 Fiillerdeki hareketleri taşımada kullanılan ekler -t/ -r/-tür [et/ ür/ tür] Tabiat seslerinden … vb. geçişli veya geçişsiz fiiller yapar: ba-ğ-ırdı [ ba-(ı)k/ğ-ırdı/ ba(ı)k yaptı ] fış-k-ırdı [ fışşş-(ı)k-ırdı/ fışk -yaptı ] süp-ürdü [ sssüp-ürdü/ süp-yaptı ] Özne, kendisinde ortaya çıkmış bir hareketi bu kez kendisi bir nesneyle ortaya çıkarır: doğdu_doğ-urdu, uyudu_ uyu-ttu, öldü_ öl-d-ürdü ilk defa; ‘öl-ürtü’, yine, ‘öl-itti’ nihayet, ‘öl-(i)t-ür-tü’ denirdi. Özne, kendisinin yaptığı hareketi (belirtmediği (nesnesine)) yaptırır: Yazdı_ yaz-d-ırdı, [ yaz-it-ür-ti ] kazdı_kaz-d-ırdı, dokundu_dokun-d-urdu -ürt/türt Özne, bir hareketi nesnesiyle ortaya çıkarmayı başkasına edip bırakır/ iter: öl-d-ür-t-tüm, doğ-ur-t-tum, Veya nesnesine bir hareketi edip bırakır/ iter: yaz-d-ır-t-tım, -(e)ttir Özne –ür-meyi/-dır-mayı ettir-ir. Öldür-ttürdü. -(e)ttirt Özne –ür, -dır, ettir-meyi başkasına edip bırakır/ iter. Öldür-ttür-t-tü.

160 -il Özne, fiille bildirilen hareketi takınır
-il Özne, fiille bildirilen hareketi takınır. Bundan sonra hareket, öznede, kendiliğinden oluşan bir hareketse fiil olgan, Kapı açıldı hareket bir yapıcı gerektiriyorsa fiil edilgen fiildir demektir. Ali dövüldü. -n Özne, yalın haliyle bir nesne üzerinde gerçekleştirdiği hareketi bu kez kendisine döndürür. Ali dizini dövdü. _ Ali dövündü. -ş Özne, hareketini ya bir başka özneyle birlikte yapıcıdır. Ali ile Veli dövüştü. veya bir başka nesneye yapıcıdır. Ali Veli ile dövüştü.

161 Soru ve olumsuzluk -me / -ma Hareketin gerçekleşmediğini veya gerçekleşmeyeceğini bildiren olumsuzluk ekidir. mi? , mü? Soru, hareketin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini soru yoluyla öğrenmede kullanılan soru ekidir.

162 Dil İlmini Araştırma Enstitüsü
DİAE Dil İlmini Araştırma Enstitüsü (Türkçe) Türkçede ve İngilizcede Cümle Elemenları (Cümle Ögeleri) Bu çalışma ‘Tablolarla İngilizce Dilbilgisi’ adlı çalışmadan genişletildi. © AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

163 Görevlerine göre öğeler; Özne (subject) Yüklem (predicate)
Bir ya da birden çok sözcüğün, tamlamaların veya cümleciklerin, yüklemiyle bir yargıya sahip cümlede herhangi bir görevde bulunmalarına cümle elemanları (cümle öğeleri) denir. ‘Yalnız’ sözü, ‘Adam yalnız geldi.’ Derken zarf tümleci (hal zarfı), ‘Dün yalnızdım.’ Derken yüklem görevinde kullanılır. Konu başlıkları; Görevlerine göre öğeler; Özne (subject) Yüklem (predicate) Fiilden oluşan yüklem İsim cinsi sözcüklerle oluşturulan yüklem Nesne (object) Doğrudan nesne / Direct object __ Artikel ‘the’ / harf-i tarif ‘el’ / bilinen, tanıdık eşya ‘-i’ nedir? Dolaylı nesne / İndirect object Yer tümleci Zaman tümleci Zarf tümleci Sebep tümleci Sonuç tümleci Yapısına göre öğeler; Basit cümle öğeleri Kompleks cümle öğeleri AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

164 Giriş (Konu Özeti) Cümle ve ögelerine genel bir bakış, Önümüzde ‘Ali’, bir ‘kitap’ ve bir de ‘Veli’ olsun. Yani tapiyat görüntüsü olarak karşımızda ‘Ali’, kitap ve ‘Veli’ özel veya cins adlarını karşılık alan varlıklar vardır. Durum bu şekliyle durağan bir durumdur. Yani henüz bir hareketlenme olmamıştır. Olaya konu varlıklar böyle bir arada bulunurken bir yer ve zaman içerisinde de olurlar. Öyleyse yerimizde ‘okul’ olsun. Şu ana kadar tabiyat görüntüsü, Ali + kitap + Veli masa okul şeklinde görüntülenir. Bu şekliyle görüntü durağandır. Yani varlıkların aralarında herhangi bir hareket başlamamıştır. Konuşan kişi karşısındaki durumu tarif edebilir. Veya durumdan konuşabilir. Örn: Masanın üstünde bir kitap vardır. Veya, Kitap masanın üstündedir. Ali ve Veli okuldadırlar. Onlar öğrencidirler. Orada bir masa yer alıyor. Der ve böylelikle durum cümleleri oluşturur. Oluşturulan cümlelerde varlıklar ve varlıkların adları konu edildiği için isim cümleleri olurlar. Örn; ‘Onun adı Ali’dir.’ Derken, Onun adı tabiyatta ‘Ali’ olmuş bir şekilde yer alıyor, adı ‘Ali’ bulunuyor, denmek istenir. Bütün bu durumlarda konuşan kişi durumun karşısında durumu betimliyor haldedir. Bundan sonra varlıkların kendilerinde veya aralarına bir hareket meydana gelirse konuşan kişi için görüntü; Özne + hareket ; Ali kalktı/ yürüdü/ koştu/ yoruldu/ oturdu Özne + hareket + nesne; Ali + gördü kitab-ı dokundu kitab-a hoşlandı kitap-tan AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

165 Özne + hareket + -i’li nesne + -e’li nesne; Ali verdi kitab-ı Veli-y-e
+ -den’li nesne; Veli aldı kitab-ı Ali-den + -den’li yer; Ali aldı kitab-ı masa-dan (masanın üst yerinden) + -e’li yer; Veli koydu kitab-ı masa-y- a (masanın üst yerine) Özne + hareket +……………… -e’li yer; Ali gitti okul-a yine, Ali geldi okul-a -den’li yer; Ali gitti okul-dan yine, Ali geldi okul-dan … şekillerinde oluşur. Ve bu oluşturulan cümleler birer haber cümlesi, konuşan kişinin kendisi veya başkası hakkında gördüğü, bildiği olayları haber verdiği ifadeler olurlar. Bunlardan başka diğer kiplerle ‘emir, istek, dilek, gereklilik v.b’ kiplerle vereceği ifadeler bu kez kobuşan kişinin kendisine göre veya kendi düşüncelerini belirttiği cümleler olurdu.. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

166 zaman tümleci, ( hareketin gerçekleştiği zamanı bildirir )
Buraya kadar gelinen noktada ve verilen örneklerde yer alan unsurların, cümle unsurlarının bazıları, öznenin hareketini meydana getirebilmesi için zorunlu unsurlar veya gereken unsurlar olarak ifadelerde yer alırlar. Şöyle, ‘Ali gördü…’ Demekle bir cümle kurulmuş olunmaz. Bu ifadenin bir nesnesi de olmalı çünkü ‘gördü’ fiili zorunlu olarak böyle bir nesne talep eden fiillerdendir. Öyleyse cümle, ‘Ali kitabı gördü’ denilerek tamamlanmalıdır. ‘Ali çantasını götürdü’ Cümlesi ise olayın durumuna göre nereye götürdü? Gibi bir soruyu gerektirebilir. Ve ‘Ali çantasını okula götürdü.’ denilerek cümle tamamlanır. İşte özne ve yüklem dışında bu şekilde bir nesne veya bir yer talep eden fiillerle oluşturulan cümlelerede yer alan cümle unsurlarına veya öğelerine asıl öğeler, diğer özne, nesne, yüklem dışında göreceğimiz öğelere de açıklayıcı veya yardımcı öğeler diyelim. Bu arada kısaltılan söyleyişler , ‘Adın neydi? __ Ali’ , ‘ Cam kırık mıydı?__ Kırıktı.’ gibi cümlelerde asli unsurlar söylenmese de söylenmiş gibi kabul edilir. Ve cümle tam bir cümle olarak kabul edilir. Cümlelerin yardımcı öğeleri ; yer tümleci, (hareketin gerçekleştirdiği yeri bildirir) zaman tümleci, ( hareketin gerçekleştiği zamanı bildirir ) sebep tümleci, ( hareketin gerçekleşme sebebini bildirir) zarf tümleci (hareketin gerçekleşme şeklini bildirir) … gibi öğelerdir. Örn; Ali gave the book to Veli in the school yesterday. Ali verdi kitabı Veli’ye okulda dün . Yani, Ali kitabı Veli’ye okulda dün verdi. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

167 Türkçede ve İngilizcede cümle elemanlarının-öğelerin vurgulanması,
Türkçede özne başta yüklem sondadır. Bundan sonra diğer öğelerin sıralanışı öne alınma durumu, vurgulanma durumuna göre yüklemden özneye göre sıralanır. Ve bu yer değiştirme bir anlam bozulmasına neden olmaz çünkü Türkçede ismin hallerinde kullanılan –i, -e, -de, -den hal ekleri bir karışıklığın önünü alırlar. İngilizcede ise sıralama bir düzen içinde olmak zorundadır. Bu sıralama ise; Özne + yüklem + dolaylı nesne + doğrudan nesne + yer tümleci + zaman tümleci Ali gave me the pencil in the school yesterday Ali verdi bana kalemi okulda dün İngilizcede vurgulanacak öğe, -- yer tümleci olursa; ‘It was the school where Ali gave me his pencil yesterday.’ -- dolaylı nesne olursa; ‘It was I to whom Ali gave his pencil at school yesterday.’ -- doğrudan nesne olursa; ‘It was a red pencil which Ali gave to me at school yesterday. … vurgulanacak öğe ‘it’ boş öznesiyle cümlenin önünde ayrıca yer alır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

168 Sözcüklerde tür ve görev ayrımı nedir? Ses ( harf ) nedir?
Akciğerden gelen havanın engelsiz olarak ( ünlü ses/ harf ), veya ses telleri, dil, diş, dudak gibi üzuvlarla temasa geçerek ( ünsüz ses/ harf ) dışarıya bırakılmasıyla oluşturulup, harf olarak simgeleştirilebilen, konuşma açısından bir anlam taşıyan tabii olaya ses denir. Ör: A, E, İ, Ü … B [ be, bi, bu…], C [ ce, ci, cu ….] Sözcük ( kelime ) nedir? Bir harf ya da harflerin birleştirilmesiyle oluşturulmuş; Maddi veya manevi varlıkları, şahısları, konuları… v.s _isimleri_ İsimlere vekalet ettirilen _ zamirleri_ Varlıkların niteliklerini _sıfatları_ Varlıkların niceliklerini bildiren _sayıları_ Varlıkların hareketlerini, _fiilleri_ Hareketlerin niteliklerini, _zarflarını_ Bütün bu türleri, Birbirlerine bağlamaya yarayan _ bağla(çla)rı_ Veya ayırmaya yarayan ayraçlarını _edatları_ … oluşturmada kullanılan, tek başlarına bir anlam ifade edebilen, fakat zihinlerde tamamlanmış bir yargı oluşturamayan harf topluluklarına sözcük veya kelime denir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

169 Tamlama (sözcük birleşmesi) nedir?
Cümlenin herhangi bir öğesindeki taşıyıcı sözcüğün anlamlı bir bütünlük koşuluyla bir ya da birden çok sözcük tarafından desteklenmesiyle meydana gelen söz topluluğuna/ söz birleşmelerine tamlama denir. Cümle ( söz ) nedir? Sözcük ya da sözcük birleşmelerinin/ tamlamaların bir fikri, bir yargıyı ifade etmek için bir yüklem çatısı altında birleşerek meydana getirdikleri sözcük topluluğuna cümle denir. Cümle elemanı/ cümle ögesi nedir? Bir ya da birden çok sözcüğün, tamlamaların veya cümleciklerin, yüklemiyle bir yargıya sahip cümlede herhangi bir görevde bulunmalarına cümle elemanları (cümle öğeleri) denir. ‘Yalnız’ sözcüğü ‘Adam yalnız geldi.’ Derken zarf tümleci (hal zarfı), Dün yalnızdım derken yüklem görevindedir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

170 ‘O yalnız (ancak/ sadece) bana aittir.’ Cümlesinde edat türündedir.
Örnekler: ‘yalnız’ sözcüğü, ‘yalnız adam’ tamlamasında tek başına sıfat türünde, tamlama içerisinde tamlayan görevindedir. ‘Adam yalnız geldi.’ Cümlesinde tek başına zarf türünde, cümle içerisinde zarf tümleci görevindedir. ‘Söylediklerini yapacağım, yalnız ( ama/ fakat) bana yardım edeceksin.’ Cümlesinde bağlaç türündedir. ‘O yalnız (ancak/ sadece) bana aittir.’ Cümlesinde edat türündedir. ‘Dün evde yalnızdım.’ Cümlesinde tek başına sıfat türünde cümle içerisinde yüklem görevindedir. ‘Yalnız’ sözcüğü ‘yanlız’ olarak yazılmamalı’ Cümlesinde tek başına sıfat türüne cümle içerisinde özne görevindedir. Örneklerimizi gördük. Mesela, ‘Dün evde yalnızdım.’ Cümlesi. Bu cümle bir isim cümlesidir çünkü yüklemi isim cinsinden bir sözcük, bir sıfat, ‘yalnız’ sıfatı üzerine bina edilmiştir. Aslında buna sıfat cümlesi de denebilir. Eğer cümlenin yüklemi böyle isim türünden bir sözcük değilde bir hareket adı/ fiil, üzerine kurulmuş olsaydı cümle fiil cümlesi olurdu. Çünkü cümlenin yükleminde artık bir hareket adı, bir fiil vardır. Demekki yüklem ile fiil aynı şeyler değildir. Yüklem, cümleyle bildirilen haberin üzerenine bina ediliği, gelen sorulara muhatap veya soruları karşılayan öge, cümle ögesiyken; fiil, bir sözcük türü, hareketlere ad bir sözcük türüdür. Buradan da, ‘isim, sıfat, sayı, fiil…’ gibi sözcük türleriyle, ‘özne, nesne, yüklem…’ gibi cümle öğeleri arasına konu yakınlığı bakımından bir alaka yoktur diyebiliriz. Örneklerimiz ‘yalnız’ sözcüğü üzerinden sözcüklerde tür ve görev ayrımını aşağı yukarı verdiler. Demekki bir sözcük türü yerine göre bir cümle içerisinde veya tamlamada farklı görevlerde bulunabilmektedir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

171 Özne ( subject ) Özne Yapısın göre özne Basit cümle öznesi
Bir sözcükten oluşan özne Birden çok sözcükten oluşan özne Tamlamalı İsim tamlamalı özne Sıfat tamlamalı özne Kompleks cümle öznesi (noun clause) Türlerine göre özne Ed-en özne: Ali Veliyi dövdü. Ol-an özne: Kedi öldü Ol-d-uran: Kedi fareyi öl-d-ürdü. Ali uydu Ali uyu-t-tu Kedi doğdu Kedi doğ-urdu Ed-t-ür-en özne; Ali Veli'yi döv-d-ür-dü. Ed-t-ür’t-en özne; Ali Veli'yi Ahmet’e döv-d-ür-t-tü. Ed-t-ür ettir-en özne; Ali Veli'yi döv-d-ür-(e)t-tür-dü. Ed-t-ür ettir’t-en özne; Ali Veli'yi Ahmet’te döv-d-ür-(e)t-tür-t-tü. -ilen özne: Ali döv-üldü. Ali yık-ildi Döv-dür-/ dövdür-t-/ dövdür-ettir-/ dövdür-ettir-t- ilen özne. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

172 Etken ve ettirgen cümlelerde özne?
Özne nedir? Bir cümlede yüklemle bildirilen hareket veya duruma muhatab olan, cümlenin üzerine kurulduğu, yüklemle bildirilen hareketin dilsel, ve hem bazen fiziksel yapıcısıdır. Türkçe ile yol alalım. Mesela ‘yazıyor’ Kim yazıyor? ‘Ali yazıyor’, ‘Ali mektup yazıyor’ Cümlesinde harekete konu unsur Ali’yi Tabiat içerisinde bir mektubu yazarken hayal edebiliriz. Bir başka örnek; Etken ve ettirgen cümlelerde özne? ‘Ali yazdırıyor’ Kim yazdırıyor? ‘Ali yazdırıyor’, ‘Ali mektubu yazdırıyor’ Bu cümleyi de hayal edebiliyoruz. Yani, karşımızda bir özne ‘Ali’, bir nesne ve belirtilmeyen biri veya bir şey, vardır. Fakat ‘Ali mektup yazıyor’ örneğinde fiille kastedilen hareketinin ( yazmak hareketinin ) fiziksel olarak yapanının ‘Ali’ olduğunu bilirken. ‘Ali mektubu yazdırıyor’ örneğinde ‘yazmak’ fiiliyle kastedilen hareketin yapanı belirtilmeyen bir başkası veya bir eşya/ aletttir. Yani fiildeki hareketin ‘yazmak’ hareketinin yapıcısı başkasıdır. Fakat cümlenin öznesi yine de Ali’dir. Şöyle, ‘Ali’, özne, bu cümlede –dır ile bildirilen hareketin yapıcısıdır aslında. –Dır/-tür ise bir dil unsuru, hareketi taşımaya yarayan ek birleşmesidir. Örneklerimiz, ‘Ali mektup yazıyor’ ve ‘Ali mektubu yazdırıyor’ idi. Yani ‘yazmak’ ve ‘yaz-d-ırmak’ Bir kişi ‘yazdırıyorum’ dediğinde aslında başından ‘–dırıyorum/ -türüyorum’ yani ‘-yapıyorum/ üretiyorum’ demek istemiştir. Bundan sonra Ne tür-üyorsun? Dendiğinde, ‘yaz (mayı)türüyorum’, ‘yaz-t-ür-üyorum’ sadece bu fiili ortaya çıkarıyor, ortaya koyuyorum demek istemiştir. Yani, Ali, ‘yazıyorum’ dediğinde elinde bir kalem ile hayal edilirken, ‘yazdırıyorum’ dediğinde elindeki şey ‘yazmak’ fiilinin kendisidir. Ve özne olan Ali, bu yazmak fiilini üretiyor, ortaya koyuyor, yapıyor haldedir. Bu tip durumlarda cümlenin kurucu elemanı özne ‘Ali’ hareketin dilsel yapıcısıdır sadece. Fiille ( yazmak fiiliyle ) kastedilen hareketin fiziksel veya tabiyat yapıcısı ise bir başkası, belirtilmeyen bir başkası, bir başka şeydir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

173 Ali (öznesi) mektubu kime yazdır ettirtti?
Bundan sonra eğer ben ‘yazdır-t-tım’ dersem fiille kastedilen hareketin fiziksel yapıcısını da ifadeye veya cümleye katmak istemişimdir demektir. Bu durumda bu birini veya birşeyi belirtir. ‘Ben mektubu Veli’ye yazdır-t-tım.’ derim. Burada da yine –dırt ekiyle ben sadece hareketin fiziksel olarak yapılması için yer açar, belirttiğim nesneme fiili edip bırakırım. Bütün bu dilsel taktikler dilin oluşum aşamasındaki mantığıdır. Özne bir cümlede dilsel hareketleri gerçekleştiren unsurdur. Bu, dilsel hareketler başka, tabiyat hareketleri başka şeylerdir demek olur. İşlediğimiz konuda ise dilsel yapıcı ile tabiyat yapıcısını ayırt ettik. Ve olaya dil açısından baktığımızdan da cümlenin öznesini dilsel yapıcı olarak kabul ederiz. Bunlardan başka, ‘yazdır-t-tırdı’ ve ‘yazdır-t-tır-t-tı’ ifadeleri de vardır. İfadeler ise ‘yazdır ettirdi’ ve ‘yazdır ettirtti’ şeklinde açılır. Buradaki durum ise şöyledir. ‘Yazdır ettirdi’ (yazdırttırdı) derken, özne ( Ali ) ‘etme’ hareketini –d-ır veya –t-ür yapar. Sorusu ise şöyledir. Ne et-türdi? Ali (özne) ne et-türdi? ‘Ali yazdır et-türdi.’ ( yani yazdırttırdı ) ifadede özne ‘yazdır et-’ hareketini –tür ederken hareketi yaz-dır-an bir nesneden bahsetmemiştir. Bu nesne belirtilecekse ifadeye bir –t eki ilave edilir. ‘yazdır et-tir-t-ti’ (yazdırttırttı) sorusu ise şöyledir. Ali (öznesi) mektubu kime yazdır ettirtti? ‘Ali mektubu Veli’ye yazdır ettirtti.’ ( yani, yazdırttırttı ) Bu durumda ‘Ali’ hareketi yazdır-ması için Veli’ye edip bırakır. İfadede ‘Ali mektubu Veliye yaz-dır-ttırt-tı’ cümlesinde yer alan Ali ve Veli unsurları cümlede dilsel yapıcılar olarak bulunur. ‘Yazmak’ fiiliyle kastedilen hareketin tabiyat yapıcısı genede belirtilmemiştir. Öznenin (Ali’nin) Veli’ye ettirttiği şey ‘yazdır ’ (yazdırmak) fiilinin kendisidir. Bu durumda Veli de fiille (yazmak fiiliyle) kastedilen hareketin tabiyat yapıcısı değildir. Yani dilsel yapıcı olarak amaçlanandır. Fakat cümlede nesne, dolaylı nesne göreviyle yer almıştır. Bu cümlenin öznesi, yapının üzerinde bina edildiği unsur, cümlenin kurucu unsuru olduğu için Ali dir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

174 Olgan ve edilgen cümlelerde özne?
Aynı durum yani öznenin tabiyat yapıcısı, fiziksel yapıcı olmaması durumu -l (-il ) ekiyle çekimlenmiş fiillerde de vardır. Olgan ve edilgen cümlelerde özne? –İl ekiyle çekimlenmiş fiillerin yüklem olduğu cümlelerde özne fiille kastedilen hareketi (kendine) –il’er, takar, takınır, iliştirir, çevirir, döndürür. Özne + nesne + yüklem İp + çöz + ildi Şöyle, ‘İp çöz-ildi.’ (çözüldü) Derken, çöz-meyi kendine taktı, çöz-meyi takındı denmek istenir. Tersinden bakıldığına ise çözmekle kastedilen hareket ipe ilişti anlamını verir. Yine, ‘Araba boz-ildi’ ( bozuldu ), Kazağım sök-ildi ( söküldü ) diğer örnekler olsun. Bütün bu cümlelerdeki ip, araba, kazak sözcükleri ifadede –il ile kastedilen hareketin dilsel yapıcısı olarak yer alır.Tabiyatta ise hareket bu varlıklar üzerinde o veya bu sebepten kendiliğinden oluşmuştur. ‘Mektup yaz-ildi’ (yani, ‘yazıldı’ ) Özne yazmak fiilini kendine taktı, takındı veya tersinden bakıldığında ‘yazmak’ fiili mektuba ilişti, takıldı anlamındadır. Bu örnekte de ‘mektup yaz-ildi’ derken, özne olan mektup –il ile kastedilen hareketi dilsel olarak yapar. Ve mektup bir nesne, hareket meydana getirme özelliği olan bir nesne olmamasına rağmen bir bakıma çanlıymış gibi ( ki dilin oluşum aşamasında kurgu bu şekilde işler) bir yapıcı, dilsel bir yapıcı olarak kabul edilir. ‘Ali döv-ildi’ (yani ‘dövüldü’) örneğinde de ‘Ali’ hareketi dilsel olarak yapar. Yani, hareketi –il’er. Hareketin (dövmek hareketinin) tabiat yapıcısı ise belirtilmeyen bir başkasıdır. Bu tür cümlelerde bu başkası önemli değil veya bilinmiyordur. Hem zaten cümle bunun için kurulmamıştı. Öne alınan şey Ali’nin dövülmesidir. ‘Ali Veli tarafından dövüldü’ dendiğinde tabiyat yapıcısı, fiziksel yapıcı fazladan ifadeye katılmış olur fakat bu önde olan Ali’nin dövülmesi olayını arka planda tutmaz. Yine de vurgulanmak istenen şey Ali’n dövülmesi olayıdır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

175 Yüklem; …………………………………………………………… -ildi (ne ildi?)
Sonuç olarak dil açısından bakıldığında hareketin dilsel yapıcısı başka, tabiyat yapıcısı başka şeylerdir. Araştırma alanımız dil olduğundan dilsel yapıcıyı esas alırız. Ve ifadelerde -il ile kastedilen unsuru yapan unsuru özne, gerçek özne/ gerçekten özne olarak kabul ederiz. Yüklem; …………………………………………………………… ildi (ne ildi?) Nesne; ……………………………………………………………… (e)ttür-ildi (ne ettirildi?) Nesne; ……………………………………………………………… öldürttür-üldü (kim öldür ettirildi?) Özne; Sokak köpekleri……………………………………… öldürttürüldü (nerede öldür ettirildi?) Yer tümleci; …………… sokak ortasında ………………… öldürttürüldü (….diğer öğeler) Sokak köpekleri sokak ortasında öldürttürüldü. -il eki –e ve –den halindeki bir sözcüğün yer aldığı ifadelerlede kullanılabilir. ‘Masaya dokun-ildi’ (yani, ‘dokunuldu’) Tersinden bakıldığında ‘ilişti’ Ne ilişti? ‘dokun ilişti’, ‘Masaya dokun ilişti/ takıldı/ değdi.’ anlamını verir. Çümleyi döndürürsek, eski bir örnek; ‘Tiken tona ildi’ ( Diken pantolona ildi/ ilişti/ talıldı ) ‘Dokun ( bir hareket olan dokun fiili ) masaya ildi/ ilişti/ takıldı/ değdi.’ anlamı alınır. Ve ‘dokun’ fiil kökü bir hareket adı olmasına rağmen cümlenin öznesi olur. ‘Köpekten kork-ildi’ (yani,’korkuldu’) ifadesinde de cümlenin öznesi ‘kork’ fiil köküdür. Bu cümle ‘Kork ( bir hareket olan kork fiili, bu yana) ildi/ ilişti/ takıldı/ döndü/ değdi.’ diye de döndürülebilir. Bütün bunlara bakıldığında özne bir hareket adı, bir fiilde olabilmekte. Öyleyse özne harekete (-il hareketine) konu, fiildeki kişi, şey veya harekettir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

176 Fail(yapıcı), bir cümlede özne veya nesne olarak görev alabilir.
Edilgen yapılı cümlelerin yükleminde yer alan fiille kastedilen harekete konu olan kişi zamir/eşya, cümlede özne görevindedir ve hareketin eyleyenidir. Peki, özne nedir? Bir cümlenin yükleminde yer alan fiilde kastedilen hareketin muhatabı, cümlenin kurucu ögesi, yüklemdeki kişi/şey/zamir/konu/durum (subject) dur. Fail(yapıcı) ise bir cümlede özne görevinde olsun veya olmasın fiille kastedilen hareketi fiziksel olarak icra eden kişi/ hayvan v.s’dir. Fail(yapıcı), bir cümlede özne veya nesne olarak görev alabilir. ‘Ali, Veli’ye ödevini yaptırttı’ cümlesinde yapmayı tür-edip ortaya koyduğu için cümlenin kurucu ögesi (öznesi) yüklemdeki kişi Ali, fiille kastedilen hareketi yapıp yargıyı tamamlayan fail (yapıcı) ise dolaylı tümleç görevindeki Veli’dir. ‘Ali’ye güven geldi’ cümlesinde, yüklemdeki öge (özne) güven sözcüğü aynı zamanda gelme hareketini yaptığı için cümlenin faili (yapıcısı)‘dir. Ali ise bu cümlede -e (datif) halinde nesne görevindedir. Yine, ‘Ali‘ye güven-ildi’ cümlesindeki yüklem -il ekleşmesiyle kastedilen harekettir, güven sözcüğü ise Ali‘ye güven geldi cümlesinde olduğu gibi cümlenin öznesi, aynı zamanda yapıcısıdır. Çatı ekleriyle birleştirilmiş hareketler birleşik olsada cümlenin yüklemini topluca ifade etmez. Bu türden cümlelerde yüklemi sonuncu ekleşme bildirir. Yani, Cam kırıldı cümlesinin yüklemi kırıldı değil –il şeklinde ekleşmiş fiildir ve öge bulmada kullanılan sorular bu ekleşmeye sorulur. Cam ne -il’di?_kır –ildi gibi. Bu durumda da ‘kır’ sözcüğü nesne görevinde bir hareket adı (fiil) olmaktan öteye gitmez. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

177 Yüklem; ……………….. -ildi (ne ildi?)
Ör; Yüklem; ……………… ildi (ne ildi?) Özne; …………… dokun-ildi ( dokun neye ildi/ ilişti? ) -e’li nesne; Masaya dokun-ildi ya da, Dokun masa-y-a ildi/ ilişti ‘Tiken ton-a ildi/ ilişti’ Yüklem; ……………… ildi (ne ildi?) Özne; …………………… kork-ildi ( kork kimden ildi/ ilişti? ) -den’li nesne; Köpekten kork-ildi AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

178 İşteş fiil (reciprocal verb) öznesi nedir?
Bütün bunlardan başka Türkçenin birde –ş ekiyle çekime girmiş fiilleri vardır. İşteş fiil (reciprocal verb) öznesi nedir? Öncelikle işteş fiiller ne idi? İşteş fiil, karşılıklı yapılan hareketlerin ifadesinde fiillerin almış olduğu şekildir. Görmek-görüşmek, bulmak-buluşmak, selamlamak-selamlaşmak gibi. İngilizcede bu durum each other zamirleriyle sağlanır.   Ör: Ali and Veli beat each other_Ali ve Veli dövüştüler. vurdu birbirine Gördüğünüz gibi -ş ekinin kullanılmasıyla işteş fiil elde edilir. Tabi bu arada, her işteş fiil karşılıklı hareketleri ifade etmez. Beraber yapma anlamını da verebilir. Koşuşmak gibi. Yine, işteş fiillerin buraya kadarki örneklerinin fiil köklerine baktığımızda her birinin aslında tek başına gerçekleştirilebilecek fiiller olduklarını görüyoruz. Bunlardan başka tek başına gerçekleştirilemeyecek fiiller de vardır. Barışmak, tartışmak gibi. Ör: Ali ve Veli konuyu tartıştı_Ali and Veli discussed the matter. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

179 veya bir nesneye karşı yapıcıdır. Ali Veli ile dövüştü.
İşteş fiilli yapılarda şöyle bir durumda vardır. -ş eki; Özne, hareketini ya bir başka özneyle karşılıklı veya birlikte yapıcıdır. Ali ile Veli dövüştü. veya bir nesneye karşı yapıcıdır. Ali Veli ile dövüştü. İfadeyi gördük. Demek ki işteş ifadeli fiillerde hareketler karşılıklı veya birlikte yapılırken cümlelerin özneleri birden çok kişidir. Ali ile Veli dövüştüler. Veya, Ali ve Veli ile dövüştüler. Fakat, Ali Veli ile dövüştü. Örneğinde cümlede ‘Ali’ özne, ‘Veli’ ise ile (-yle) halinde nesne olarak yer almıştır. Fakat fiille kastedilen hareket yine de karşılıklı yapılmış bir hareketi bildirir. Öyleyse Türkçede, karşılıklı veya birlikte yapılan bir hareketin karşılıklı yapıcılarının bulunmasının yanı sıra tek taraflı bir başlatıcı veye öznesi bulunabilmektedir. ‘Ali Veli ile barıştı.’ Kim barıştı? ‘Ali barıştı’ Buradan da özne, hareketin üzerine kurulduğu, harekete konu unsurdur. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

180 Özne yüklem uyuşması (‘…dır.’ ve ‘…dırlar.’ ek birleşmeleri) nedir?
‘…idi.’ ‘… idiler.’ _____________________________________________________________________________ Yükleminde isim grubundaki sözcük türlerinden biri bulunan cümlede yüklem bir isim olur, ve bu isim … … … …. -den oluşuyorsa ; Özel isim Genel isim Sayılabilen; kalem, defter, öğrenci, ayakkabı, elma, araba, melek, vampir… Sayılamayan; su, hava, toprak, kum, süt, yağ Doğa olayları; gök gürültüsü, gölge, yağmur, kar, rüzgar, ses, ışık …gibi isimlerdir. Kollektif isim Doğal kollektif; aile, akraba, takım, kalabalık, orman, ordu, … Yapay kollektif; düzine, demet, buket, deste, banknot, seri, …gibi isimlerdir. Our team is strong._ Bizim takımımız güçlüdür. Our team are running very fast._ Bizim takımımız(-dakiler) hızlı koşandırlar. Topluluk isimleri (topluca adlandırılan isimller) İşlev ortaklığı; yiyecek, giyecek, mobilya, beyaz eşya, çöp, süprüntü, bulaşık, çamaşır… gibi isimlerdir Şekil benzerliği; trabzan, parmaklık, çit, basamak, zincir, gibi isimlerdir. Soyut isimler … yüklem bir zamir olur, ve bu zamirler, AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

181 İngilizcede özne-yüklem uyuşması önemlidir. Yani Türkçede,
Buraya kadarki tanımlı örnekler, İsmin tanım ve türleri konusundan alıntı oldu. İngilizceyle yol alalım. İngilizcede özne-yüklem uyuşması önemlidir. Yani Türkçede, ‘Onlar öğrenci-dir-ler.’ Yerine, ‘Onlar öğrenci-dir.’ Veya, ‘Ali ve Ahmet buraya geliyor-lar.’ Yerine, ‘Ali ve Ahmet buraya geliyor.’ Denebilir. Onlar çoğul şahıs zamiri cümlelerin öznelerinin çoğul olduğunu bildirmeye yeter. Fakat İngilizcede bunun için. ‘They are students.’ veya ‘Ali and Ahmet are students.’ Denmelidir. Bu durumda ‘to be’ fiilinin şimdiki zamanda çoğul şahıslar için kullanılan ‘are’ şeklinden yararlanılmış olunur. Örneklerde ise; 1. Şahıs zamirinin çokluk bildiren şeklinden; ‘They’ 2. Yardımcı fiilin ( to be ) çokluk bildiren şeklinden; ‘are’ 3. Yüklemdeki ismin (students) çokluk eki almasından yararlanıldı. Yani İngilizcede bu her üç unsur da çokluk bildiren unsur oldu. İşte özne-yüklem uyuşması demekle, özne tekilse yadımcı fiilde tekil, çoğulsa yardımcı fiilde çoğul olması durumudur. Fakat, bu durum çokta genel geçer bir durum değildir. Mesela, ‘to have’ yardımcı fiillinin hareket veya durum bildiren ifadelerin kullanıldığı şimdiki zamanında tekillik ve çoğulluk uyumu sadece üçüncü tekil şahıslarda ‘he/ she/ it_O’ zamirlerinde aranır. Yani, cümlenin öznesi bu zamirlerden biriyle oluşmuşsa ‘to have’ yardımcı fiili ‘has’ olacak şekilde değişir. Yoksa ‘I_ben’ zamiri tekil şahıs zamiri olmasına rağmen yine de ‘have’ şekliyle ifadelerde yer alır.. Öyleyse İngilizcede özne-yüklem uyuşması belli başlı yardımcı fiillerde yerine göre aranmaktadır denebilir. Yani, devam tarzındaki durum veya hareketlerde, yardımcı fiiller. Şimdiki zamanlarda; I + am He/ she/ it + is We/ you/ they + are Geçmiş zamanlarda; I/ he/ she/ it + was We/ you/ they + were olur. Örnekler: I am a doctor._ Ben bir doktor(dur)um I am going to work._ Ben işe gidiyorum. They are students._ Onlar öğrencidir-ler They are playing in the garden._ Onlar bahede oynuyor-lar. He is ill._ O hastadır He is sleeping._ O uyuyor AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

182 Şimdi ise konunun başına dönelim. İsimler,
Sayılabilen (somut) isimler; At (maddi isim), melek (manevi isim) … gibi. Tekil olduklarında yardımcı fiillerini tekil olarak ( am/is, was ) The horse was running very fast._ At çok hızlı koşuyordu. Çoğul olduklarında yardımcı fiilini çoğul olarak (are, were) olarak talep ederler. The horses were running very fast._ Atlar çok hızlı koşuyor(lar)dı. Gibi. Sayılamayan (somut) isimler; su, hava, toprak, kum… gibi isimler çoğul halde kullanılmazlar. Bu yüzden yardımcı fiillerini tekil olarak talep ederler. The water was very cold._ Su çok soğuktu. Fakat, sayılamayan bu isimler, ‘ iki bardak su, üç paket margarin, dört kova kum’ diye bir vasıtayla miktarlanmışsa ve bu miktar birden çok ise bu kez vasıta edilen eşyalar sayılabilir, çoğulları yapılır, böylelikle yardımsı fiilleri de ifadede çoğul olarak yer alırlar. There were two galasses of water on the table._ Masanın üstünde iki bardak su vardı. Kollektif isimler, Doğal kollektif; Aile, akraba, orman… gibi isimler ve, Yapay kollektif; Düzine, demet…gibi isimlerdi. Kollektif adların genel özelliklerinden bahsedildiğinde yardımcı fiili tekil olarak, adın kapsadığı varlıkların her birini ayrı ayrı kastediyorsak yardımcı fiili oğul olarak kullanırız. Our team is strong._ Bizim takım güçlüdür. Our team are running very fast._ Bizim takım(dakiler) hızlı koşa(lar). Gibi AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

183 İşlevsel yakınlığı olan; ‘mobilya, beyaz eşya, müzevher, bulaşık…’
Topluluk isimleri, İşlevsel yakınlığı olan; ‘mobilya, beyaz eşya, müzevher, bulaşık…’ Şekilsel benzerliği olan; ‘basamak, çit, korkuluk…’ gibi isimlerdi. Topluluk isimlerinin işlev yakınlığı bulunanlarında, isim birçok varlığı topluca adlandırmasına rağmen yardımcı fiil tekil olarak kullanılır. My furniture is new._ Benim mobilyam yenidir. Şekil benzerliği olan topluluk isimlereri ise istenirse sayılabilirler. Sayıldığında ise sayı birden çok bir sayı ise yardımcı fiiller çoğul olarak kullanılır. There are two stairs… _ Çıkmak için iki basamak var. Fakat bu aynı isimler bir çoğulluk bildirmeden (yani çoğul eki almadan) yalın halleriyle kullanılıyorsa yine de yardımcı fiillerini çoğul olarak talep ederler. The fence were very dirty._ Çit(ler) çok kirliydi. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

184 Yüklem (predicate) Türlerine göre yüklem İsim cümlelerinde yüklem
İsimden oluşan yüklem Zamirden oluşan yüklem Sıfattan oluşan yüklem Sayıdan oluşan yüklem İsim fiil/ mastar Gerund Hallenmiş isimlerden Fiil cümlelerinde yüklem A) Kiplerde yüklem haber kipi emir kipi şart, dilek şart, diek kipi gerkelilik, zorunluluk, yükselk olasılık (-meli/ -malı) beceri, imkan, olasılık ( -ebilir/ -abilir) B) Çatılı fiillerle yüklem olgan, oldurgan, etken, ettirgen çekimlerle ilgen, edilgen çekimlerle AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

185 İsim cümlesinde yargı; Gemiş zamanda yargı;
Geçmişte genel yargı _ yorgun bulunur bulundu/ idi. Geçmişte devam yargı _ yorgun bulunuyor bulundu/ idi. Geçmişte bitmiş yargı _ yorgun bulunmuş bulundu/ idi. Geçmişte yargı _ yorgun bulundu/ idi. i di er ti ( t-i… ) ( t-i? ) -iy/ -iğ/ -ik/ -ük t-ük t = ? t = it it-ük/ itik/ itiğ/ itiy/ tiy/ tii/ ti Bugün; (ed-ük/ edik_et olmuş _edili olmuş) (çöz-ük_çöz olmuş _ çözülü olmuş) Örneğin; Ali soruyu bilitük/ bilitik/ bilitiğ/ bilitiy/ biliti/ bilti Ali sorug-uk bil-it-ük soruğ-uğ bil-it-iğ soruy-uy bil-it-iy soruy-u bil-it-i ( bilti/ bildi) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

186 Böyleyse, baştan başlayalım. Aslında durum şudur.
Türkçede geçmiş zaman eki ilkin –t ekiydi, bu ise ‘it’ fiiliydi. –di şeklindeki geçmiş zaman eki ise sonradan oluşmuştur. Bu ise –dık ek birleşmesindeki –k ünsüzünün –g, -ğ, -y şekinde erimesi ve sonrasında tamamen ortadan kalkması sonucu oluşmuştur. Yani ilkin, ‘Ben yaz-it-m’ denirdi. Sonra, ‘Ben yaz-it-ük’ ya da, ‘Sen yaz-it-ük’ ‘O yaz-it-ük’ ‘Biz yaz-it-ük’ yani ‘yazdık’ olacak şekilde genişlemiş sonrasında ise –k eki incelerek –i (dik, -dig, -diy, -di) olacak şekilde sabitlenmiştir. Fakat görüldüğü üzere birinci çoğul şahıs ‘biz yazdık’ çekimli fiil yapısında varlığını hala devam ettirir haldedir. Peki -it eki nedir? Aslında it eki ek değil bir fiilinin kök halidir. -itük ek birleşmesi nedir? ‘it’ fiil köküne –ük bitmişlik ekininin katılmasıyla ( ‘itük’) elde edilmiş, tıpkı bu günkü ‘Ali gidik’ (yani gitmiş) gibi bir tarza (bitik/ bitmiş tarza) bağlı sıfat fiil halindeki bir ek birleşmesidir. Yüklem konusunu işliyoruz, bütün bunların konumuzla alakası nedir? Yüklem bir cümlede yargıyı üzerinde taşıyan veya yüklenmiş, sorulara muhatap cümle öğesidir. Yargı nedir? Yargı -itük ek birleşmesidir. Açalım, -itük sıfat fiili ‘itmiş’ anlamında idi, itmiş, Ne etmiş ? Veya Ne itük ? yaz itmiş. Veya, yaz itük, ----yazitük, ---yazitig, ---yazitiy, ---yaztiy, ---yazdi. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

187 Türkçe bir cümle oluşturmak istersek cümle, Men bil bil-ik (bilgi)
bil-ik-ıg (bilgiyi) Men bil-ik-ıg bil-it-ıg bil-it-iy (men) Men bil-ik-i bil-t-i-m. …böyle olurdu. Buraya kadar yargısı fiil köklü fiiller üzerinde kurulu yüklemleri gördük. Ve fiiller hareket fiilleriydi. Bundan başka bir de durum fiilleri vardı. Durum fiilleriden bir de ‘bulun-’ fiiliydi. İşte –itük yapısı bulun fiilinede iliştirilebilir. Bu durumda yapı ‘bulun-it-ük’ [ bulunduk/ yer aldı/ i(er)-dük ] olacak şekilde oluşur. Yine sorusu, Ne bulunduk? Şeklindedir. yorgun bulun-d-uk (Ali yorgun bulun-d-uk) ya da ( yorgun idi ) Demek ki isim soylu sözcüklerle oluşturulmuş yapılarda yargıyı (it-ük) yüklenen bir bulun yardımcı fiili vardır. Ve bu bulun yardımcı fiili yargısıyla birlikte yüklemi oluşturur. İsim cinsinden sözcük ise cümlede ne sorusuna karşılık gelen bir nesne oluşturur. Yani, …idi. Ne idi? yorgun idi. Kim yorgun idi? Ali yorgun idi. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

188 İsim cümlesinde yargı; Şimdiki zamanda yargı;
Şimdiki genel yargı _ yorgun bulunur (bulunuyor) Şimdiki devam yargı _ yorgun bulun-yor/-an (bulunuyor) Şimdiki bitmiş yargı _ yorgun bulunmuş (bulunuyor) _ yorgun bulundu bulunuyor/ oluyor _ yorgun erti erür -idi ürür Yunus üdü ürür dü ürür dü ür -dür ne-dür?/ nedir? ( … ne bulundu/ yer aldı oluyor?/ bulunuyor?) kimdür?/ kimdir? ……………………………………………. …………………………………………… Konu işleniyor… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

189 Kompleks (girişik) cümlede nesne Türlerine göre nesne
Tümleçler ( II.Bölüm ) Nesne ( object ) Yapısına göre nesne Basit cümle nesnesi Kompleks (girişik) cümlede nesne Türlerine göre nesne Akuzatif (-i ) halinde nesne Datif (-e ) halinde nesne Ablatif ( -den ) linde nesne Enstrumental (-ile ) halinde nesne Yer tümleci Yapısına göre yer tümleci Basit cümlede yer tümleci Kompleks (girişik) cümlede yer tümleci Türlerine göre yer tümleci Datif (-e ) halinde yer Ablatif ( -den ) halinde yer Lokatif ( -de ) halinde yer Zaman tümleci Yapısına göre yer tümleci Basit cümlede zaman tümleci Kompleks (girişik) cümlede zaman tümleci Türlerine göre zaman tümleci Datif (-e ) halinde zaman Ablatif ( -den ) halinde zaman Lokatif ( -de ) halinde zaman Sebep tümleci Sonuç tümleci Hal tümleci Şart tümleci … AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

190 Konu özeti Cümlenin yükleminde yer alan fiillerle cümlenin tümleci veya tümleçleri arasındaki ilişki hakkında Tümleç/ tamamlık nedir? Bir cümlede özne ve yüklem yer almasına rağmen cümlenin anlamının tamamlanamadığı (eksik kaldığı) durumlarda cümledeki yargıyı tamamlayabilmek için zorunlu olan, ya da yargı tamamlansada ifadeyi daha da belirginleştirmek için gerekebilen cümle ögesine tümleç/ tamamlık denir. Özne ve yüklemin dışında zorunluluk bakımından tümleç talep eden fiiller; A) NESNELİ FİİLLER 1. Doğrudan nesne (direct object) talep eden fiiller: Bu tür fiiller zorunlu olarak bir tane nesne (şey/şahıs/ konu) talep ederler. Özne ile kuracağı ilişkiye göre nesneyi; Akuzatif ( -i ) halinde talep eder: Akuzatif halinde özne, karşısındaki nesneyi el altına/ etkisi altına alır, ona tesir eder bu durumda nesne öznenin yükü altındadır. Yani nesne fiille kastedilen harekete maruz kalmış, harekete yakalanmış, tutulmuştur. Özne nesney-i gördü/ sevdi Ali saw/ loved the dog. Özne görüldü/ sevildi The dog was seen/ loved. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

191 -i bilmek/ -i tanımak_know, -i anlamak_ understand, -i görmek_see,
Yine; -i düşünmek_ think, -i bilmek/ -i tanımak_know, -i anlamak_ understand, -i görmek_see, -i yıkamak _ wash, -i temizlemek_clean, -i kırmak_ break, -i bulmak_find, -i unutmak_ forget …vs. fiiller bu türden fiillerdir. Ve bu fiiller cümlede neyi?/ kimi?/ nereyi? sorularına cevap veren bir nesne talep ederler. Ör: Ali’s mother cleaned … ( What did she cleaned ? ) … the windows. (Ali’s mother cleaned the windows.) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

192 Özne nesneden şüphelendi. Ali suspected Veli.
Ablatif halinde talep ederler; Ablatif halindeyse tersi durum vardır. Bu kez özne nesneden etkilenmiş, onun tesiri altında kalmıştır. Yani bu kez fiille kastedilen harekete maruz kalan, yakalanan, tutulan, hareketin yükü altında kalan öznedir. Özne nesneden şüphelendi. Ali suspected Veli. Özneden şüphelen-ildi Ali was suspected. Yine; -den korkmak_to fear, -den çekinmek/sakınmak_to avoid, -den nefret etmek_hate, -den şüphelenmek_to suspect, -den zevk almak_to enjoy, -den kurtulmak_to escape, -den utanmak_to shame vs. Fiiller bu türden fiillerdir ve cümlede, Kimden? Neyden? …sorularına cevap verebilen bir nesne talep ederler. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

193 Özne nesneye dokundu Ali touched the dog
Datif halde talep eder: Datif halde ise özne, karşısındaki (nesne) ile gayeli ya da gayesiz temasa geçmiş, onu etkilemek, ona tesir etmek istemiştir. Fakat nesne etkilenmemiş ya da etkilenip etkilenmediğinden, öznenin tesiri altında kaldığından bahsedilmemiştir ve belki hareket öznede kalmıştır. Örneğin, Ali cama vurdu. Bu cümlede cam tesir altındadır. Fakat camda herhangi bir etkilenme belirtisi yoktur. Daha doğusu işin bu tarafından bahsedilmemiş, sadece cama vurulmasından söz edilmiştir. Cümleyi, Ali cama vurarak camı kırdı diye söylemiş, olsaydık bir nesne olan cam artık öznenin yapmış olduğu hareketle tesir altına alınmış olurdu. Özne nesneye dokundu Ali touched the dog Nesneye dokun-uldu The dog was touched Yine, -e bakmak, -e yaslanmak, -e inanmak_to believe, -e dua etmek_ (pray for_için dua etmek), -e benzemek_to resemble(look like_ gibi görünmek), -e hayran olmak_to admire, -e zarar vermek_to damage, -e yemin etmek_ to swear, -e katlanmak_tolerate, -e cesaret vermek_to encourage, AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

194 -e baskı yapmak_ pressurise, -e güvenmek_to trust,
-e selam vermek_ to greet, -e telefon etmek_ telephone, -e itaat etmek_ obey, -e sarılmak_ hug, -e hayran olmak_admire …vs. fiiller bu türden fiillerdendir. Cümlede ise, Kime? Neye? …sorularına cevap verebilen bir nesne talep ederler. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

195 2.‘Ali Veli ile barıştı’ cümlelerindeki anlam farkı:
İle halinde talep eder: İle halindeyse özne nesneyle karşılıklı olarak etkileşimde bulunur. -le barışmak_make peace, -le savaşmak_ fight vs. fiiller bu tür fiillerdendir. Bu türden fiillerde şöyle bir durum da söz konusudur. Örneğin; 1.‘Ali ile Veli barıştı’cümlesiyle 2.‘Ali Veli ile barıştı’ cümlelerindeki anlam farkı: Birinci cümlede karşılıklılık bir işteşlik söz konusuyken, ikinci cümlede tek taraflı öznenin (Ali) nesnesiyle (Veli) olan etkileşiminden bahsedilir. Yani, birincisi özneleri ortak (birden fazla özneli) bir cümleyken, ikincisinde bir tek özne ve nesnesinden bahsedilmiştir. Örneğin; 1. Ali ile/ve Veli tartıştı. _ Ali and Veli had a row. 2. Ali, Veli ile tartıştı._ Ali had a row with Veli. Yine; akuzatif ve datif halde nesne talep eden fiiller de ile halinde nesne talep eden fiillere dönüştürülebilir. Akuzatif; (-i gördü ) -le görüştü, -le dövüştü, -le itişti, -le buluştu, -le anlaştı, -le tanıştı vs. Dadif; (-e baktı) –le bakıştı, -le yardımlaştı, -le sözleşti, -le yumruklaştı, -le çarpıştı, vs. Yine; -ile halinde öznenin nesnesini araç olarak kullanması (enstrumental) durumuda vardır. ‘Ali camı taşla (ile) kırdı.’ Bu örnekte ‘taşla’ ögesi dolaylı olarak harekete dahil edilmişse de, -le halinde (insturumental_araçlı) kullanılmış nesnedir. Özne nesneyle görüştü Ali meet Veli. Özneyle dövüşüldü Ali was met. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

196 Ayrılma halinde: (Nereden? Bir yer... ) -den ayrıldı_ He left from...,
B) NESNESİZ FİİLLER Bu türden fiiller nesne talep etmezler. Talep etmiş oldukları yer tümleçleri ise aşağıdaki gibidir. Ayrılma halinde: (Nereden? Bir yer... ) -den ayrıldı_ He left from..., -den uzaklaştı_ He went away from... Yönelme halinde: (Nereye? Bir yer...) -e (gidip) girdi _ He went into... -e (gelip) girdi_He came in... -e vardı/ ulaştı _He arrived at..., -e daldı_He dived down/rushed in..., -a uzandı_ He lay down on... Ya da; Ayrılma veya yönelme halinde; (Nereden?/nereye?) -e gitti_ He went to ... -den gitti_ He went from... -e geldi_ He came to... -den geldi_ He came from… -e çıktı_ He came out of... -den çıktı_ He went out of -e indi_ He went down... -den indi_ He came down… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

197 Bulunma halinde: (nerede? O yer...)
-de bulundu_ He was present in.../He was in..., -de kaldı_ He stayed in..., -de yaşadı_ He lived in..., -de durdu_ He stopped in/ on/ near/ at..., -de çalıştı_ He worked in.. Yer tümleci nedir? Öznenin bir hareketi gerçekleştirirken bulunduğu, kendisinin yöneldiği veya bir nesneyi yönlendirdiği, kendisinin çıktığı veya bir nesneyi çıkardığı ya da hareketin başladığı, bittiği, icra edildiği yer. Not: Bir yeri sevdim, gördüm... O yerden hoşlandım... derken o yeri karşımıza alır, ondan belirli bir mesafe uzaklaşırız. Böyleliklede o yeri bir bütün olarak algılar ve ondan bu şekliyle bahsederiz. Ve artık söz konusu yer nesneleşir. Yani, kalem çantanın içindeyken çanta yer, kalem nesne; çanta dolabın içindeyken dolap yer çanta nesne; dolap odadayken oda yer dolap nesne... diye devam eder. Kısaca yer ve nesne ayrımını fiilin kastettiği hareket belirler. Bu durumda fiziksel olarak henüz nesneleşememiş tek yer uzay boşluğudur. Bu yüzden uzayı gördüm, uzaya baktım demeyiz. Ör; ‘Ali dolabı gördü/dolaba baktı/dolaptan hoşlandı...’ derken dolap nesne, ‘Ali dolaba (içine)girdi/ dolaptan(içinden) çıktı/dolapta saklandı...’derken dolap yer tümlecidir. Genel bir yargı oluşturmak istersek yukarıda bir nesne talep eden fiillerle kullanılan yer adları, her ne kadar bir yer bildirse de bu yer adları nesnedir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

198 2. Dolaylı nesneli veya bir yer tümleci talep eden fiiller:
Bu türden fiillerde özne, karşısındaki şeyle/şahısla dolaylı olarak (dolaylı tümleç/indirect object) etkileşimde bulunur ya da özne, karşısındaki şeyle/şahısla arasındaki ilişkiyi, tesir ettiği (akuzatif haldeki) nesne aracılığıyla sağlar. A) Özne + -i’li nesne + -e’li / -den’li zorunlu nesne -e vermek_to give, -e sormak_to ask, … Ör: Ali kalemin-i Veli’y-e verdi._Ali gave his pen to Veli. -e’li / -den’li …gerekli nesne -e satmak_to sell, -den satın almak _to buy, Ör: Ali evin-i (Veliy-e) sattı._Ali sold his house (to Veli ) B) Özne + -i’li nesne + -e’li / -den’li zorunlu yer tümleci. -e doldurmak_ fill up, -e sermek_ to spread out/on, -e sokmak_ to inset in -den çıkarmak_ take out, -den sökmek_ to pull up(bitkiyi) Ör; Ali kitaplarını çantasına yerleştirdi. _ Ali inserted his books in his bag. -e’li / -den’li …gerekli yer tümleci. -e götürmek_ to take to… e getirmek_ to bring to… -den götürmek_ to take from… -den getirmek_ to bring from… Yine, …. itmek_to push, boşaltmak_to empty, göndermek_ to send …v.s AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

199 Ör; Ali kalemini bana verdi._ Ali gave me his pencil/
Nesne nedir? Öznenin, bir hareketi gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu, karşısına alıp etkileşimde bulunduğu, hakkında konuştuğu şey/şahıs/konu/durum ve kendisinden uzaklaşınca belirginleşen, hakkında konuşulan yer. Dolaylı tümleç nedir? Öznenin, karşısındaki nesneyle doğrudan değil de bir başka nesne kullanmasıyla, dolaylı olarak temasa geçmesidir. Ör; Ali kalemini bana verdi._ Ali gave me his pencil/ Ali gave his pencil to me. Not: Dolaylı tümleçli cümlelerde şöyle bir durum da vardır: ‘Ali kalemini bana verdi’ ile ‘Ali bana kalemini verdi’ cümleleri arasında herhangi bir anlam farkı yoktur fakat, bir vurgudan bahsedildiği açıkça görülmekte. Birinci cümlede ‘bana’ ikinci cümlede ‘kalemi’ ögeleri, yüklemin önüne çekilerek vurgulanmıştır. Türkçede vurgulanacak öğenin yüklemden hemen önce yer aldığını biliyoruz. İngilizcede ise bu cümleler ‘Ali gave me his pencil._ Ali bana kalemini verdi.’ ve ‘Ali gave his pencil to me._Ali kalemini bana verdi’ olarak çevrilir. Görüldüğü gibi, İngilizcede bu ayrım ‘to’ gibi ‘preposition’ adındaki yardımcı gramer unsurlarıyla sağlanır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

200 Özne ve yüklem birlikte cümlenin ana unsurlarını oluştururlar
Özne ve yüklem birlikte cümlenin ana unsurlarını oluştururlar. Sohbetin öncesi bilinse dahi bu iki öge olmadan bir cümle oluşturulamaz. Şöyle: Sohbetin öncesini biliniyorsa (Camı kim kırmıştı?) ‘Ali kırmıştı’ denebilir. Fakat öncesi bilinmiyorsa sadece ‘Ali kırmıştı...’ demekle bir cümle kurulmuş olunmaz. Yani ifade bu şekilde bırakılmaz. ‘Kırmak’ fiili bir nesne olmadan gerçekleşmez çünkü. Demek ki ortada bir de eşya vardır. İşte bu eşya/eşyalar nesnedir. ‘Ali camı kırdı’ gibi. Bu örnekte fiilin taban anlamı nesneyi -i halinde talep etmiştir. Bundan başka nesnesini -e/-den/-ile halinde talep eden fiiller de vardır. ‘Ali cama dokundu/camdan uzak durdu...’ gibi. ‘Vermek, sormak...’ fiilleri ‘görmek, dokunmak, kaçınmak...’ fiilleri gibi bir nesne talep eden fiillerden değildir. ‘Ali parayı verdi...’ demekle cümle gene de (eğer öncesi bilinmiyorsa) tamamlanmış sayılmaz. Bu yarım kalmış cümlenin bir başka nesnesi daha olmalı. (Kime verdi?) ‘Veli’ye verdi’ ve bu ikinci nesne unsuruna dolaylı tümleç denir. Dolaylı tümleçte özne, bir nesne aracılığıyla bir başka nesneyle temasa geçmiştir. Şu örnekleri inceleyelim; ‘Ali Veliyi dövdü’ ve ‘Ali Veliyi sopayla dövdü’. İkinci örnekte ‘sopa’, -ile halinde bir nesne olmasına rağmen dolaylı tümleç işlevini görmüştür. Özne, bu nesne dolayısıyla diğer bir nesneyle (Veli) temasa geçmiştir. Dolaylı tümleç olayında durum şudur. Dolaylı tümleç cümlede -e/-den/-ile halinde bulunabilir, fakat bununla birlikte cümlede -i halinde bir nesne de mevcuttur. Ve ayrıca dolaylı tümleç cümle içerisinde ortaya çıkar yani şöyle. ‘Ali İstanbula gitti’ cümlesinde ‘İstanbul’ bir yer tümlecidir. ‘Ali kardeşini İstanbula gönderdi’ Cümlesinde de ‘İstanbul’ yine bir yer adı, yer tümlecidir. Fakat cümlede ikinci unsur, dolaylı unsur olduğundan (çünkü İstanbula giden kardeşidir) dolaylı tümleç göreviyledir. Nesne ve dolaylı tümleç ögeleri bu şekilde tamamlanabilir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

201 ‘Ali Veliye kalemini okulda verdi’, ‘Ali okula/okuldan gitti’,
Bütün bunlardan sonra şöyle devam edelim: Özne, nesne veya nesneleriyle birlikte veya sadece kendinin, hareketlerini gerçekleştirmek için yöneldiği ya da hareketlerini gerçekleştirirken bulunduğu bir yerdedir ve bu yer bildiren unsura yer tümleci denir. Özne yere/yerden doğru veya bu yerde hareketlerini gerçekleştirir. ‘Ali Veliye kalemini okulda verdi’, ‘Ali okula/okuldan gitti’, ‘Sandalyeyi bahçeye götürdü’ gibi. Yer tümlecinde ise durum şudur; yer tümleciyle yer adı aynı şeyler değildir. Yer adı bir cümlede nesne gibi yer alabilir. ‘İstanbul’u sevdim/ İstanbul’a baktım/ İstanbul’dan hoşlandım.’ Bu örnekler, ‘İstanbul’a gittim/ İstanbul’dan geldim/ İstanbul’da bulundum’ örneklerindeki yer adı (İstanbul), nesne ve yer tümleci açısından aynı amaçla kullanılmamıştır. Birinci örneklerde özne yerden genel olarak bahseder ve onu bir nesne olarak algılar. İkinci örneklerdeyse özne o yere/yerden doğru hareket eder veya hareketini o yerde gerçekleştirir. Yer tümleci meselesinde önemli olan noktalar bunlardır. Bu yüzden ingilizcede bir nesneli fiillerde nesne gibi kullanılan yer adlarıyla ‘preposition’ adındaki unsurlar (to/ from/ in _ -e/-den/-de) kullanılmaz. Hem bu fiiller tek bir soruya cevap verirdi. Ör: ‘I liked Ankara_Ankaradan hoşlandım.’gibi. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

202 Bulunma halinde: (nerede? O yer...)
-de bulundu_ He was present in.../He was in..., -de kaldı_ He stayed in..., -de yaşadı_ He lived in..., -de durdu_ He stopped in/ on/ near/ at..., -de çalıştı_ He worked in.. Yer tümleci nedir? Öznenin bir hareketi gerçekleştirirken bulunduğu, kendisinin yöneldiği veya bir nesneyi yönlendirdiği, kendisinin çıktığı veya bir nesneyi çıkardığı ya da hareketin başladığı, bittiği, icra edildiği yer. Not: Bir yeri sevdim, gördüm... O yerden hoşlandım... derken o yeri karşımıza alır, ondan belirli bir mesafe uzaklaşırız. Böyleliklede o yeri bir bütün olarak algılar ve ondan bu şekliyle bahsederiz. Ve artık söz konusu yer nesneleşir. Yani, kalem çantanın içindeyken çanta yer, kalem nesne; çanta dolabın içindeyken dolap yer çanta nesne; dolap odadayken oda yer dolap nesne... diye devam eder. Kısaca yer ve nesne ayrımını fiilin kastettiği hareket belirler. Bu durumda fiziksel olarak henüz nesneleşememiş tek yer uzay boşluğudur. Bu yüzden uzayı gördüm, uzaya baktım demeyiz. Ör; ‘Ali dolabı gördü/dolaba baktı/dolaptan hoşlandı...’ derken dolap nesne, ‘Ali dolaba (içine)girdi/ dolaptan(içinden) çıktı/dolapta saklandı...’derken dolap yer tümlecidir. Genel bir yargı oluşturmak istersek yukarıda bir nesne talep eden fiillerle kullanılan yer adları, her ne kadar bir yer bildirse de bu yer adları nesnedir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

203 Sebeb tümleci; hareketin gerçekleşme sebebini bildiren cümle ögesidir.
Yer tümlecini de bu şekilde işledikten sonra, hareketin gerçekleştiği zamanı bildiren cümle öğesini, yani zaman tümlecini de görelim. Aslında fiillerin çekimli şekilleri, fiillerin gerçekleşmesi zamanını da verir. Fakat bu zaman bir zaman dilimidir. Zaman tümleçleri zaman dilimlerini belirginleştirerek daha net bir algı olutururlar. ‘ Ali kalemini Veli’ye okulda dün verdi.’ Hal tümleci ise cümledeki hareketin ne şekilde veya nasıl gerçekleştiğini bildiren öğedir. Yine Sebeb tümleci; hareketin gerçekleşme sebebini bildiren cümle ögesidir. Zorunlu ögeler Gerekebilen ögeler Yüklem Fiil+… Şahıs-eki Doğrudan nesne Dolaylı Zaman Ne zaman? Sebeb tümleci Niçin? Hal zarfı Nasıl? Yer tümleci Nerede? nesneli -i Kimi?/neyi? gördüm arabayı dün internette -e Kime?/ neye? baktım arabaya -den Kimden/ neyden? hoşlandım arabadan -ile Kimle?/neyle? tanıştım sahibiyle -i/-e Neyi –kime?/neyle? verdim parayı sahibine satın almak için isteyerek pazarda -i/-den Neyi –kimden? aldım sahibinden yerli Nereye? gittim yürüyerek pazara Nereden? geldim pazardan -de bekledim AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

204 İSMİN HAL KATEGORİSİ NEDİR?
İsimlerde (eşyada) belirlilik/ belirsizlik; (eşyanın) tanıdık, özel bir eşya olması ( Harf-i tarif ‘el’ / Article ‘the’/ -ük hali ) nedir ? Herşeyden önce Türkçede -k ekinden söz edelim biraz. Ek (-k eki ) ‘boz-uk saat, aç-ık kapı, kır-ık kalem, çiz-ik araba…vs.’ fiillerle kullanıldığında eşyanın fiille kastedilen hareketi yük almış olduğunu ya da fiille kastedilen hareketin eşya üzerinden geçmiş olduğunu bildirir. Ve aslında fiillerin bitmiş durumunu, fiilin kazanmış olduğu sıfat halini (sıfat fiili) oluşturur. Yine aynı –k eki; sar-mak’ tan _sarık, bat-mak’ tan_ batık, örtmek’ ten_ örtü ( -ğ/-k ) Ayrıca, ‘düüt’ yansımasından ‘dü-d-ük’ gibi fiil veya yansımayı yük almış, taşımış olan anlamında eşya adı da oluşturur. Ve hatta, ‘tanı-d-ık’ gibi -t ekini almış bir fiili de yine taşıyan, yük alık/ almış olan anlamında (tanıdık adam) sıfatlaştırır. Sonuç olarak bütün bunlara bakıldığında –k ekinin bir yük alma veya taşıma görevi üstlendiği görülmektedir. . AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

205 Peki eşya hep böyle hareketleri mi yük alır sadece,
Ör; At ( bir binek hayvanı.) At--ıg Ali at--ıg bindi Yine; kapıg (kapı) kapık--ık/ …y-ığ/ …yı Ali kapık--ıg açtı . (kapıy-ı açtı …ıy--ı Ör; örtük (örtü) örtük—ük Ali örtük--üg örttü ( örtüyü örttü ) -üy --ü Şöyle, karşımızda bir eşya var ve eğer, eşyayı hiç görmemiş veya bilmemiş isek eşya için; Bu nedir? Deriz. Ve bu şey için bir ad ararız. Bunu eşyayı dil sahasına çıkarıp ondan konuşmak için yaparız. Demek ki eşya veya varlık dil sahasına çıkabilmek için bir ada ihtiyaç duyar. Böylece başlangıçta eşya ile adlar (isimler) arasında da yük alma veya taşıma -eşyanın ismi taşıması anlamında- bir ilişki kuruldu. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

206 Burasını biraz genişletelim. Başlangıçta dedik,
Aslında isimle kastedilen eşyanın tanıdık veya bilindik bir eşya olması durumu, yani belirlilik durumu iki yerde ortaya çıkar. Birincisi sohbet anı veya olay anıdır. ‘Kitabı satın aldım’ örneğinde ‘kitab-ı’ derken öncesinde sohbete konu olmuş bir kitaptan konuşuyoruz demektir. Yani olay şöyleydi. ‘Dün Ali ile kitap fuarına gittik. Orada ülkeleri tanıtan çok güzel resimli bir kitap görmüştüm’ ve ben, ‘Kitabı satın aldım’ Evet bu cümlelerde konu edilen kitap özel bir kitap olarak karşımıza çıktı. Özel diyoruz çünkü bu kitap diğer herhangi bir çok kitaptan belirli biri halini aldı. Bu bakımdan ‘kitap’ isimi özel ad gibi durdu. Bu durum, kişi veya diğer şeylere konulan özel adlara benzer bir durum. Farkı ise eşyanın cins veya tür adınının sadece bir eşyayı özelleştirmesi oldu. Arapça dil bilgisinde ‘el’ takılı isim eşyanın özel adıdır denmekle kastedilen şey bütün bunlardır. İngilizcede ‘the’ articlesinde de durum aynıdır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

207 İkincisi ise daha geniş, başlangıca dönük bir durumdur. Yani şöyle,
‘İnsan Rabbine karşı gerçekten çok nankördür.’ ( Kur’an ). Örneğimizde bahsedilen isim tabiatta varlık olarak yer almış diğer bütün canlı türlerinden birini, insanı özel almıştır. ‘Biz Adem oğlunu (insanı) temiz şeylerle besinlendirdik.’ Burada da yine aynı türün (insanın) doğal yapısının diğer canlılardan farklı yapıldığı bildirilirken isim yine özel alınmış, ifade içerisinde ise nesne olarak yer almıştır. Ve ‘insan’ (el-insane) demekle bu bir tür kastedilmiştir. Fakat Arapçada yine de ‘el’ takısı alır. ( el insan_ inne(e)linsane …). Buradaki durum ise şudur. Aslında ‘insan’ demekle ‘insan olan/ insan olmuş şey’ denmek istenir. Ve ta başlangıca ismin eşyaya ad olarak konmasına kadar gidilir. Şöyle, Diyelim ki iki kişiyiz ve biz karşımızdaki bir eşyaya ad koymak istedik. Eşyamız veya canlımız, hızlı koşan, dört ayaklı … vesaire bir canlı olsun. Oldu ki kararlaştırdık ve bu canlıya ‘at’ dedik. Ve eşyayı adlandırdık. Bundan sonra ‘the at, el at, atıg’ demekle adı ‘at olmuş’ eşya demek isteriz. Ve her defasında bu başlangıca döneriz. İşte Arapça ve İngilizcede ‘the’ ve ‘el’ takısının sıkça kullanılması bu yüzdendir. Aynı durum göreceğimiz gibi Türkçede de vardı. Ve bu, ‘Tağ-ıg ukrukın egmez.’ Şeklindedir. Ata sözüyle; ‘Dağ olan şey, bir dağ, iple eğilmez.’ anlamı verilir AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

208 Ali kalem buldu. ( belirsiz/ bilinmeyen bir kalem ‘a pen’ )
İşte isimlerle kullanılan belirtme/ belirlilik bildiren dil unsurları bu ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Şöyle devam edelim. Tabiatta bir taraftan eşyalar veya varlıklar dolaşırken diğer tarafta adlar veya isimler dolaşırlar. Bütün mesele (genel veya özel) hangi eşyanın hangi adı yük aldığıdır. Kişi, ‘Kırtasiyeden birkaç kalem, bir çanta bir de defter aldım’ dediğinde, henüz dil sahasına çıkmayan veya kişinin dil sahasına çıkarmadığı, belirsiz, bir veya birkaç varlık sohbete konu olmuştur. Bundan sonra ‘çantayı (çanta olmuş olanı/ çanta adını yük alanı ) Ali’ye, ‘kalemi (kalem olmuş olanı/ kalem adını taşıyanı ) Veli’ye verdim.’ Derse eşyalar artık konuşma sahasına çıkmışlardır demektir. İşte ismin belirtme veya yük alma ya da eşyaya ismi yük aldırma yine ismi eşyaya yükleme durumu budur. Yükleme durumu ismin akuzatif durumuydu. Bu halde konuşan kişi önsesinden sohpete konu etmiş olduğu bir eşyayı yeniden anlatıyordur. Yani dinleyen için eşya ikinci kez işitiliyordur. Konuşan kişi, ben, ilk defa; ‘Kitabı satın aldım.’ dersem demek ki dinleyici olan siz, bir kitap mevzusundan haberdarsınız. Olaya eşya olan ‘kitap’ tarafından baktığımızda ise ‘kitap’ söhbette yer almış olma bakımından sözü edilmiş, üzerinden söz geçmiş bir eşya, bir bakıma üzerinde söz oluşmuş bir eşya… ya da eşya söz olmuş eşya veya ad veya isim olmuş bir eşyadır. Ali kalem buldu. ( belirsiz/ bilinmeyen bir kalem ‘a pen’ ) Ali kalem-i buldu. ( belirli/ bilinen bir kalemi ‘the pen’) Örneklerindeki gibi. Örnekteki eşya ( yani ‘kalem’ sözü ) cümlede nesne göreviyle yer aldı. Fakat birincisinde, eksiz olanında, herhangi bir kalem, daha hiç sözü edilmemiş bir kalem varken; ikincisinde bilinen, konu olmuş bir kalem vardır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

209 ‘Güneş balçıkla sıvanmaz.’ Yani, ‘Güneş olan şey…’ yine,
Bundan sonra, ‘Kalem kırmızı bir kalemdi.’ Dendiğinde, ‘kalem olmuş’ eşya kırmızıydı denmek istenir. Fakat isim bu kez özne olarak ifadede yer alır. Ve genede bu eşyanın bilinen bir eşya olduğu (ifadede bilinmişlik bildiren bir ek unsuru, –i unsuru olmasa da) durumdan anlaşılır. Bütün bu cümlelerdedeki eşya ‘kalem’ sözü, ‘kalem olmuş şey’ anlamında kulllanıldı. Devam edelim, ‘Güneş balçıkla sıvanmaz.’ Yani, ‘Güneş olan şey…’ yine, ‘Dağ iple eğilmez.’ Yani, ‘Dağ olmuş şey…’ örneklerinde de aynı durum vardır. Farkındaysak bu son örneklerde ‘güneş’ ve ‘dağ’ sözleri ilk defa işitiliyor. Ve bir ikinci defa sohpete konu olma durumu da yoktur. Fakat biz yine de bir belirlilik hissederiz. Bu, birinci örnekte ‘güneş’ iken ikincisinde ‘dağ’ oldu. Güneş dendiğinde herkes güneşin nasıl bir eşya olduğunu bilirken. ‘Dağ’ da ise böyle bir bilinmişlik, bilinen, belirli bir dağ da yoktur. Fakat, ‘dağ olmuş olan şey, bir dağ olmuş, dağ olan şey’ diyerek sözü genişletirsek ortada belirli bir eşya olmasada bir tanınmışlık, zihinlerdeki bir tanınmadan bahsedebiliriz. Bu cümlenin aslı; ‘Tağ-ıg ukrukın egmez.’ Şeklindedir. Ata sözüyle; ‘Dağ olan şey iple eğilmez.’ anlamı verilir. Tıpkı bugünkü, ‘İnsan (olan, bir insan ) böyle bir şey yapmaz’ söylemlerindeki gibi. Örnekteki -ıg ek unsuru eşyayı belirli, bilinen bir eşya yapar. Ve bu yapıda –ıg ekli eşya, ( halı hazırda ) ‘dağ’ adını taşımış olan eşyadır. Bu arada –ıg ekli isim cümle içerisinde özne olarak yer alıyor. İşte ismin –i akuzatif/ nesneli hali belirlilik, tanınınan belirli bir eşyayı bildirirken, ismin özne hali ise bazen veya çoğu kez belirli bir’lik bildirmezse de bir tanınmışlığı haber verir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

210 Görüntüyü daha da netleştirelim. ‘Ali ateşi? yaktı.’
‘ Ateş?? alev ile söndürülmez.’ Örneklerinde işaretli yerlerde ifadeden düşmüş harfler vardır aslında. Birinci cümlede bir -g(-ğ) harfi, ikincisinde -ıg/(-ığ) eki düşmüştür. Bu cümlelerin aslı; ‘Ali otug yaktı’ (ot = od/ ateş demektir) Bügün; ‘Ali odug---oduğ--odu yaktı’ (‘the’ ot/ ateş) yani- Otug ayguç birle öç-ürmez. (ata sözüdür) Bügün; ‘Od ayguç/ alev ile sönmez’ Yani, Od -olan şey- ayguç birle öçürmez Gördüğümüz şey şudur. 1. Birinci cümlede isim ( od_ateş ) nesne gibi kullanılırken, ikincisinde özne oldu. 2. İsimlerin eklerinde (-ug ekinde) bir değişme de yoktur. ‘The’ artikeline dikkat edelim. Dikkat edelim çünkü, Türkçedeki –i(-ig) eki ingilizcede ‘the’ artikeline karşılık geliyor. Bu arada İngilizce ve diğer dilleri konuşanlar Türkçede böyle bir tanıdıklık unsuru, harf-i tarif, article bulmaya zorlanırsa bu eski fakat artık -özne durumunda- işletilmeyen bir –ıg ekiydi. Bugün ise isimin nesne … ( üzerine bir hareket yöneltilmeyen, veya, üzerinden bir hareket çıkmayan nesne, yalın nesne) …olarak yer aldığı durumlarda tanıdık/ bilinen/ belirli bir nesne (-i ekli nesne) olarak varlığını devam ettirir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

211 Ali found a pen. _ Ali kalem ( herhangi bir kalem) buldu.
Örnekler, Ali found a pen. _ Ali kalem ( herhangi bir kalem) buldu. Ali found the pen._ Ali kalem-i buldu Ali kalem olmuş olan şey buldu. Şu ana kadar ismin tanıdık olan isim, tanıdık olmayan isim durumunu, –i durumunu gördük. Yani belirtili nesne demiyoruz artık tanıdık, belirli eşya diyoruz çünkü ek, –ıg eki ismin sadece nesne halinde kullanılmazdı. Hem zaten ‘–i/ -ig’ eki eki bir ismi nesneleştirmek için değil, eşyayı tanıdık eşya sahasına almak için işletilirdi. Öyleyse, Türkçede, isimlerin tanıdık olması kategorisi/ harf-i tarif nedir? ……………… …………………………………… kısaca ‘–i(k)’ dir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

212 Devam edelim, öncelikle örneklerimiz,
Peki bundan sonra, tanınan ve bilinen bu eşyaya karşı bir hareket yöneltme veya eşyadan bir hareket yön alma durumu olamaz mı? Olabilir tabi ki! Şöyle, ‘I touch the table_ Masaya dokundum.’ derken Bir hareket yöneltmekten söz ederken, ‘I like the table_Masadan hoşlandım’ derken eşyadan bir hareket yön almaktan bahsederiz. (diyelim.) Ve eşya her iki durumda da yine tanınan, bilinen (‘the’ artikel’i olan ) bir eşyadır. Devam edelim, öncelikle örneklerimiz, Ali saw an horse._ Ali bir at gördü. Eşya/ varlık/ ‘at’ artık söz olmuştur. The horse was white._ Atığ beyazdı yani, At olmuş (şey) beyazdı. Ali saw the horse._ Ali atıg gördü Ali at olmuş (şey) gördü. Ali touched the horse._ Ali atıga dokundu Ali at olmuş-a (şey-e) dokundu. Ali liked the horse._ Ali atıgdan hoşlandı Ali at olmuş-tan (şey-den) hoşlandı. Ali walked with the horse._ Ali atıgla (birle) yürüdü. Ali at olmuş-la(şey-le) yürüdü. Örneklerimizi gördük. Bu arada –ıg ekinin ingilizcede ‘the’ artikeline denk geldiğinide biliyoruz artık. Örneklere İngilizce tarafından baktığımızda ‘the’ + isim, ‘the horse’, her bir cümlede aynı biçimde bir değişiklik olmadan yer almıştır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

213 Artık bütün bu durumları daha da netleştirebiliriz.
1. Bir cümlede eşya , belirsiz, tanınmayan veya tanıdık olmayan bir eşya gibi görev alabileceği gibi, belli, belirli, tanınan veya tanıdık olan bir eşya, yani kendi türü içinden özel olan bir tanesi gibi de görev alabilir. Ali at gördü. ( belirsiz, bilinmeyen, tanınmayan bir at ) Ali atı gördü. ( belirli, bilinen, tanınan bir at ) 2. Cümlede tanıdık, belli veya belirli bir eşya olarak yer alan isim bu yönüyle yani tanıdık/ aşina olunmuş bu yönüyle cümlelerde özne veya nesne olarak da görev alabilir. At beyazdı. ( belirli, bilinen, tanınan bir eşya/ isim/ ‘at’ ) (özne) Ali atı sevdi. ( belirli, bilinen, tanınan bir eşya/ isim/ ‘at’ ) (nesne) 3. Bundan sonra tanıdık, belli veya belirli bir eşya olarak yer alan isim bu yönüyle yani tanıdık/ aşina olunmuş yönüyle cümlelerde nesne olarak yer alırken bir hareketi üstüne yön almış da olabilir. Veya kendisine bir hareket yönetilmiş belirli bir eşya, isim, nesne de olabilir. Ali ata dokundu. ( belirli, bilinen, tanınan bir eşyaya/ isime/ ‘ata’ ) (nesne) Yine, hareketin kendinden çıkma olduğunu, veya hareketin kendi üzerinden yön alınmış olduğunu da bildirebilir. Ali attan hoşlandı. ( belirli, bilinen, tanınan bir eşyadan/ isimden/ ‘at’tan) (nesne) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

214 A) Belirli ve belirsiz isimler.
Öyleyse ortaya şöyle bir durum çıkar. İsmin belirli/ belirtilili ( belirtili nesne) veya belirsiz (belirtisiz nesne) durumları ile diğer –e, -de, -den durumları birbirinden ayırılır. Yani belirli (the.._ -i ) durumda olan bir isim cümle içerisinde –e, de, -den halindeki bir isimle birlikte de bulunabilirler. Ali going to the school._ Ali okula ( bilinen/ tanınan/ okul olmuş bulunan yere) gitti. I liked the car_ Ben arabadan ( bilinen/ araba olmuş bulunan şeyden) hoşlandım. Gibi. İşte bütün bu durmlarda isim belirli, tanıdık, aşina olunmuş bir isim halinde bulundu. Böylelikle isimler, A) Belirli ve belirsiz isimler. B) Belirli (‘the’ artikle’si olan) isimlerin cümlede özne veya neyne olarak yer alması. C) Belirli (‘the’ artikle’si olan) nesnede –e yönelme, -den çıkma durumları. …diye alt başlıklara ayrılırlar. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

215 Türkçede –de, -den, -e hali nedir?
Öncelikle birkaç örnek örnek görelim. Örneklerimiz, _ Kitabı masa-dan aldım. _ Otobüs durak-tan uzaklaştı. _ Ayla Fransa-dan döndü. …örnekleri olsun. Örneklerde ‘ Fransa ve Ayla’ isimleri yükleme konu unsur, cümlelerin taşıyıcı unsuru öznelerdir. Diğer, ‘masa , durak, Fransa’ isimleri ise birer yer adlarıdır. Yani, cümleyi yer bakımından tamamlayan tamamlıklardır, çünkü ifadelerde yer alan fiillerin, ‘almak, uzaklaşmak, gelmek’ fiillerinin taban anlamları böyle bir yer ve adını talep ederler. Yine ifadeler öznelerin bu yerlerden uzaklaşma, çıkma halinde olduklarını da bildirirler. Fakat çıkmış olan ya da uzaklaşmış olan eklerin iliştrildiği yer adları değil öznelerin veya nesnenin (kitap) kendisidir. ‘Ayşe Fransadan döndü.’ demekle öncesisinde Fransada olan Ayşe, Fransada bulunma durumunu değiştirmiş bulundu denmek istenir. Peki örneklerimizde yer alan yer adlarına bir ek –den eki eklemekle ne amaçlanır? Yani –den eki ifadeye ne gibi bir bir zenginlik katar? Aslında durum şudur. ‘Ayla Fransa’dan döndü.’ Demekle Ayla’nın bulunulan yere gelmesinden başka Ayla’nın dönmesi hareketinden önce kendisinin Fransada olduğu da belirtilmektedir. Yani ‘Ayla’ aynı zamanda Fransadaydı. Öyleyse –den ekiyle bir öncesindelik, öznenin hareketten önce nerede yer aldığı da belirtiliyordur. Bu yer alma durumu ise –de halindeki bir durumdu aynı zamanda. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

216 Başka bir örnekle devam edelim.
Şöyle, Öncesinde Ayla Fransada bulunuyordu. ‘Ayla Fransa’dan döndü’ demekle. Fransa’da bulunan Ayla veya bulunmuş olan Ayla döndü. Denmek istenir. Demekki –den ekinden önce –de eki vardır. Öyleyse –den eki –de ekiyle bildirilen durumun sonrasıdır. Ya da sonrasında oluşan durumu bildirir. _ Saat beşte evdeydi. Örneğinde de aynı durum vardır. Bu örnek, ‘Saat beş bulunan zaman evdeydi’ diye de söylenebilir. Bu kez ise bulunma durumu yani –de durumu zamanda bulunma durumudur. Yani özne bir zamanda bulunuyordur. Yukarıdaki örneklerde öznenin bir yerde bulunma durumundan basedilirken bu örnekte bir zamanda bulunmasından söz edilmiştir. Yine, ‘Ayla saat beşten sonra geldi.’ demekle Ayla’nın saat beşte başka bir yerde bulunduğu vurgulanmak istenmiştir. _ Haberi Ayla’dan öğrendim. Örneğinde de yine –den ekiyle aynı şey vurgulanmak istenir. Bu örnekte ise –de bulunma durumu sahip olma kişide veya şahısta bulunma durumu vurgulanır. Yani haber öncesinde Ayla’da bulunuyordu. Veya Ayla’da idi. Başka bir örnekle devam edelim. Mesela, ‘Ali okuldan eve gelmişti.’ Haberiyle Ali’nin çıkan sonuca göre evde olduğunu anlıyoruz. Yani, öznenin (Ali’nin) hazır zamanda bulunduğu ev’dir. Fakat öncesinde okuldaydı. Yukarıdan bu tarafa –den ekiyle; bir yerde, zamanda, şahısta bulunma durumlarının sonraki halini –den halini gördük. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

217 İsmin halleri, İsimlerde hal (noun case) ya da,
Toparlayalım; İsmin halleri, İsimlerde hal (noun case) ya da, Öznenin(şahsın), nesnenin(eşyanın), veya hareketin( fiilinin); Bir yer, zaman, veya şahısta; bulunmuş, (-den durumu_ablative) bulunuyor, (-de durumu_lokative) bulunacak olması (-e durumu_dative) nedir? Ne işe yarar’ Bir örnekle başlayalım. Örneğimiz ‘Ali gelmişti.’ örneği olsun. Bu cümlede bir özne ‘Ali’ bir de bir tarza (-miş) ve zamana(-di) bağlı hareket (gel-mek hareketi) vardır. Ve cümlede başka herhangi bir açıklayıcı unsur da yoktur. Demek ki cümle bir şahsı ve bu şahsın yapmış olduğu hareketi haber veriyordur sadece. Fakat bu tarafta biz bu şahsın yani Ali’nin o anda, geçmişteki o anda yanımızda olduğunu da haber veriyoruz aynı zamanda. Yani ‘Ali’ o an yanımızdaydı. Veya cümleyi şimdiki zamana taşırsak ‘Ali’ şu an yanımızdadır. Şimdi ise ifadeye bir isim, bir yer ismi, mekan bildiren bir yer adı katalım. Ve bu yer adına bir hal eki de koymayalım. Ve ifademiz şöyle olsun. ‘Ali geldi okul.’ Gelmek fiili ikili soru talep eden fiillerdendir Geldi. Kim geldi? Ali geldi? Ali nereye geldi? Veya Ali nereden geldi? Görüldüğü gibi ‘Ali geldi okul’ demekle bir anlam elde edilemiyor. Çünkü Ali okula mı geldi? Ali okuldan mı geldi? kestiremiyoruz. İşte –den ve –e eklerine bu yüzden ihiyaç duyulur. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

218 Bundan sonra haber, ‘ Ali okul-dan geldi’ olarak verilmişse, yani –den ekiyle verilmişse demekki şimdi burada (bura-da) olan yani –de bulunma halinde olan Ali’nin mekan bakımından önceki durumu nerede (-de) bulunma durumu vurgulanmak isteniyordur. Eğer ifade, ‘Ali okula gelmişti’ Veya ifadeyi şimdiki zamana taşırsak, ‘Ali okula geldi.’ Bu kez Ali’nin yer veya mekan bakımından sonraki durumu nerede (-de) bulunma durumu vurgulanmak isteniyordur. Yani ‘Ali okuldadır veya okulda bulunuyor, fakat öncesinde okulda bulunmuyordu denmek isteniyordur. Buraya kadar gelinen noktada bir şey gözümüze çarpıyor. Bu da şahsın yani Ali’nin mekanda bulunma bakımından öncelik ve sonralık durumudur. Şu ana kadar şahsın yani cümlenin kurucu elemanı öznenin öncelik ve sonralık bakımından bir mekenda bulunma durumunu gördük. Bundan sonra cümle elamanlarından nesnenin veya eşyanın da öncelik ve sonralık bakımından bir mekanda bulunma durumu vardır. Örneğimiz, ‘Telefonu masanın üzerinden aldım’ örneği olsun. Bu örnek ‘Masanın üzerinde olan telefonu aldım.’şeklindede söylenebilir. Yine aynı şekilde burada da ‘Telefonu masadan aldım.’ Demekle telefonun öncesinde masada olduğunu ve artık bu durumun bitmiş olduğunu vurgulamak istemişimdir. ‘Telefonu masanın üzerine koydum.’ Dersem telefonun öncesinde masanın üzerinde olmadığını, onu oraya sonradan koyduğumu, yani şimdi masada olan telefonun masada bulunması durumunun sonradan oluştuğunu ve bu durumun devam ettiğini vurgulamak istemişimdir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

219 bitmediğini (progressive_devam eden)
Aslında ortada bir bitmişlik ve devam etme durumu vardır. Öyleyse ismin –den hali bitmişliği, -e hali bir devamlılığı bildirir. Fakat bu tarz olayı cümlelerin yüklemlerinde yer alan isim veya fiil türünden sözcüklerde bulununan tarzlar değil, bu kez özne veya nesnenin hareketlerini gerçekleştirirken karşılarındaki yerin mevcudiyetinin bitip (perfect) bitmediğini (progressive_devam eden) …bildirme amacını taşıyan tarz olayıdır. Şöyle, İstanbuldan geldim. Derken, Geldiğim yer İstanbul oldu. / yer aldı/ bulundu İstanbul’a gidiyorm. Derken, Gittiğim yer İstanbul oluyor. / yer alıyor/ bulunuyor Denmek istenir. Yine bu bulunmuş ve bulunuyor olma durumu şahıslar üzerinden de bildirilebilir. Şöyle, Kitabı Ali’den aldım. Derken, kitabı aldığım (kişi) Ali oldu. / yer aldı/ bulundu Kitabı Ali’e aldım Derken ise, kitabı aldığım (kişi) Ali oluyor. Denmek istenir. Bütün bu durumlardaki yer ve şahıslar olayda yer almış (-den) veya yer alıyor (-e) olan pozisyonundadırlar. Ve bu yer alık olma veya yer alıyor/ bulunuyor olma durumu dil sahasında gerçekleşen bir mevcudiyet olur. Yoksa tabiatta bu yer veya varlıklar belki hala varlığını sürdürüyordur. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

220 Türkçenin çekim sistemi nasıl işler ? Türkçe nasıl bir dil ?
… … _ Bismillahirrahmanirrahim_ AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

221 Bütün bunlardan sonra; Yardımcı fiiller neydi?
Bazen bir isim, bazen bir sıfat/sayı…’dan cümleler; Ör: O çaresiz (er)i-di/ oldu/ kaldı/ bulundu vs. Veya bir tarzla çekimlenmiş fiillerden, birleşik tarzlı çekim; Ör: Çalışır (er)i-miş , Çalışır ol-muş ya da sadace zaman çekimi; Ör: Çalışır (er)i-di./ bulundu / bulunacak/ olacak Yine, bu bir tarza bağlı fiillerden bir kip elde edebilmek; Ör: Çalışır ol-abilir/-malı/-sa(keşke)/-a …vs. için yardımına baş vurulan fiillere yardımcı fiiller denir. Türkçede bu fiiller; (er)i, ol, kal, bulun, … gibi fiillerdir. Not: Türkçenin temel yardımcı fiili ‘er-…’ (olmak/ yer almak/ bulunmak) fiilidir. Not: Türkçede devam tarzı eki ilkin ‘…-ür’ (-yor) (oluyor) bitmiş tarz eki ilkin ‘…-ük’ (-miş) (olmuş/oluk) ekiydi. +________ er-ük / er-ür Ya da; ar-ük / ar-ür +_________ Ya da birlikte; k ar-ür -- -k ar-ük

222 Mastar: er-mek_ yer almak, olmak, bulunmak, …
Durum fiili; Mastar: er-mek_ yer almak, olmak, bulunmak, … Devam eden durum: er-ür _ yer alıyor, oluyor, bulunuyor, … erür, arür, … Bitmiş durum: er-miş _ yer almış, olmuş, bulunmuş, … ermiş, armış,… Bitik durum: er-ük _ yer alık, oluk, bulunuk, … erük, arük, uruk Örnek; Bodun_boy, millet, kavim İsmin (erük) durumu; bodun-erük bodunuruk bodunuk _ boy yer alık/ yer almış/ olmuş/ bulunmuş İsmin (erük erür) durumu; bodunuk arür _ boy yer almış bulunuyor k erü bodunkarr k er bodunkar g e bonunga ( bizirike_biz erük-e_bize (yazıtlardan)) e boduna kalıplaşmış bir ifade içük (iç) içk-er-ük ( içeri ) içk-er-ük-erük ____________ içk-er-ük-er-ür ______________ içk-er-it-ük _______ içk-er-it-ük-ük içk-er-ik---ik içk-er-ik -er içk-er-it-ek /-ey içk-er-it-ek-ik içk-er-iy---i içk-er-iy -e içk-er-id-e içk-er-it-ek-i ( iç yer alık olmuş ) ( iç yer almış oluyor ) ( içi yer edik / yer etmiş ) Ali (----- içeriyi ) sildi Ali ( içeriye ) girdi Ali ( içeride ) bekledi. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

223 taş-ük ____________ taşık ___________ taşıy _______ dış olmuş
taş (dış) taş-ük ____________ taşık ___________ taşıy _______ dış olmuş taş-ük arük ________ taşkaruk ________ taşgaru ______ dışarı Ali dışarı çıktı taş--k-arük-arük _____ taşkarık-ık ______ taşgarığıy ____ dışarıyı Ali dışarıyı temizledi. taş--k-arük-arür ______ taşkaruk-ar _____ taşgaruya ______ dışarıya -arür Ali dışarıya çıktı. -oluyor …çıktığı yer dış(ık)_ar_ı(k)_(ı)s_ı(g) oluyor. -bulunuyor …dışarısı -yer alıyor AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

224 bir’ig’er’ü kün ortu’_s’__’ ır’ig’ ar’ u_
Yazıtlardan ( Moğolistan ); bir’ig’er’ü kün ortu’_s’__’ ır’ig’ ar’ u_ kur’ığ’ar’u kün bat’_s’ık’ ır’ig’ a_’_ _ yın’ğ’ar’u tün ortu’_s’__’ ır’ig’ ar’ u_ önğre kün toğ’ _s’ık’ ın’_’-ğ’ a_’_ _ ’_s’ık’ ın’ ır’ig’ ar’ u Ör: taş’ık ar’ık’ _s’ık’ ın’ ır’ig’ ar’ u taş’_k ar’ı_’ _s’ı_’ _n’ _’_g’ a_’ _ dış’__ ar’ı_’ _s’ı_’ _n’ _’__’ a_’ _ ( dışarısına ) Ör: iç’ük er’ük’_s’ük’ _n’ er’it’ ük’ __’ ük iç’_k er’ig’_s’ig’ _n’ er’it’ ek’ __’ ig iç’__ er’i_’_s’i_’ _n’ __’_d’ek’ __’ i_ iç’ük …= iç iç’ük er’ük’… = iç yer almış ( içeri ) iç’ük er’ük’_s’ük’…= iç yer almış’ı / yer almışlığı/ yer almışsı olmuş ( içerisi ) iç’ük er’ük’_s’ük’ _n...= iç yer almış’ı / yer almışlığı/ yer almışsı olmuş olan ( içerisi olan ) iç’ük er’ük’_s’ük’ _n’ er’it’ ük’ …= iç yer almış’ı olan yer edik ( içerisinde ) (…-ük= olmuş ) ( içerisinde olmuş/ içerisindeki ) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

225 ‘sararır’ veya ‘sararıyor’ çekimli yapısını ele alalım.
Konuya bir de şöyle yaklaşalım. Mesela ‘sararmak, kızarmak, bozarmak, yeşermek…’ gibi mastar halinde olan fiiller. Bu fiiller fiil çekimlerinde, ‘sararır, sararıyor, sararmış, sararık…’gibi çekimlenirler. ‘sararır’ veya ‘sararıyor’ çekimli yapısını ele alalım. ‘sararıyor’_ ‘Onu her gördüğümde benim yüzüm sararıyor’ ‘Sarı(g)’ renk adından oluşturulmuş bu çekimin eski biçimi ‘sargarur’dur. Açılımı ise ‘sarıg-arür’ şeklinde olur. Yani, ‘sarı oluyor’ yani, ‘sarıg erür’ Demek ki yapıda bir ‘er’ yardımcı fiili ve ‘-ür’ (-yor) devam tarzı eki bulunur. ‘sararık’ yapısına ise yine bir ‘-er’ yardımcı fiili ve ‘-ük’ bitmişlik eki vardır. Aynı biçimleri yön bildiren sözcüklerle de kullanabiliriz. Eski biçimiyle, taş (dış) taş-ık (dış oluk/ dış olmuş/ dış) taş’ık ar’ür (dış oluyor) taş’ık ar’ük (dış oluk/ dış olmuş) Yine, iç’ük er’ür_ ‘Ali içkerür geldi. ( Ali iç oluyor geldi.) iç’ük er’ük_ ‘Ali içkerük geldi.’ (Ali iç oluk/ iç olmuş geldi) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

226 -ük’ür-ük şeklindeydi. Yine, ‘-gar??’ eki de öyle.
Bu arada, ‘… ortusungaru, …birgerü…’ gibi yapılarla benzerliği fark ediyoruz. Öyleyse ‘-garü, gerü’ eki de -ük’ar-ür veya -ük’ür-ük şeklindeydi. Yine, ‘-gar??’ eki de öyle. Buradan da, aslında yönelme hali eki ‘–ka’ daki ‘-k-’ ekininin tesadüfi olmadığı sonucuna varılır. Peki –k (-ük) eki belirlilik takısıydı? Yani, aynı anda hem –i (ük) ve hem –a (ka) hali nasıl olur? Durum şöyle, -ga/-ka (-ük’ar-) yapısı aslında –i ve –e halinin birleşimidir. Ve belirli veya tanıdık bir eşyanın -e halindeki kullanımıdır. Yani ben, ‘Ali ata (atga) bindi.’ derken, siz bu atı tanıyorsunuz aslında. yine, ‘Ali atı (atıg) bindi.’ derken de siz atı tanıyordunuz. Eğer ben, ‘Ali bir ata bindi.’ demiş olsaydım atın belirsiz bir ‘at’ olduğunu vurgulardım. yine, ‘Ali bir atı bindi’ dersem de aynı, ‘at’ gene belirsiz bir ‘at’ olurdu. Buradan da demek ki (Türkçe için) isimler -i akuzatif ve –e datif hallinde ‘bir/ herangi bir’ sözcüğü kullanılırsa ifadeler belirsizlik bildirebilir. Bütün bunların birebir karşılığı ise… Ali bir at gördü. (yalın durum ‘at’) Ali atıg bindi._bindiği şey at oldu. Yine, ‘Ali at oldu/ …at olmuş bindi.’ Veya ‘…attı bindi’ Ali atıga bindi._bindiği şey at olmuş oluyor. Gibidir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

227 erük_ olmuş, bulunmuş/ bulunuk, yer almış/ yer alık,
Türkçe için, Demek ki ismin; -i ve –e hallerinin kökeni ‘er-’ yardımcı fiiline ekli tarz eklerinden (-ük, -ür eklerinden) gelmekte. Bunlar ise eski biçimleriyle ‘erük’ ve ‘erür’ şeklindeydiler. Bu gün ise, erük_ olmuş, bulunmuş/ bulunuk, yer almış/ yer alık, erür_ oluyor, bulunuyor, yer alıyor… gibidirler. Bu arada, aynı yapılar fiil çekimleriyle de kullanılırdı, kullanıldıklarında ise fiillerle kastedilen hareketin bitmiş (erük) ve devam (erür) tarzlarını verirlerdi. __O sırada Ali çoktan gidikti. Yani, …gitmişti. __Eve girdiğimde ışıklar sönüktü. sönmek_ sönük ermek_erük (yer alık, bulunuk, oluk/ yeralmış, bulunmuş, olmuş) __ Ali atı bindi. __Ali atıg (at erük--atık) bindi._ Ali at yer almış (şey) bindi._...bindiği şey at yer alık/ at oluk, olmuş, olup __Ali ata bindi. __Ali atga (atıg erür) bindi._ Ali atıg yer alan/ yer alıyor olan bindi._ bindiği şey at yer alıyor./ at yer alık oluyor atıgarur atıgar atıga atga ata AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

228 ör; Men at-ık körtüm_ ben at oluk/ at olmuş gördüm.
İsmin hali/ durumu; -i hali; (belli, belirli, bildik, tanıdık, bulun-(d)-uk, yer alık nesne) Bitmiş tarz; erük/ uruk, uk ( Türk bodun-uruk/ bodun-uk_ Türk millet olmuş ) ör; Men at-ık körtüm_ ben at oluk/ at olmuş gördüm. Ben gördüm o şeyi ki o at olmuş/ at bulnmuş/ at yer almış. -e hali; (belli, belirli, bildik, tanıdık, oluşmuş, yer alık/ almış bulunan/ bulunuyor olan nesne) Bitmiş tarz-da…; -ük …Devam eden; -ük arür ( -karür/ -karü/ -garu, -gar, -ga, -a ) ör; Men atıka bindim._ Ben ( o an ) at yer almış bulunan bindim. _ Bindiğim şey o an at yer almış bulunuyordu. _ O şey ki at yer alıyordu AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

229 Konumuza dönebiliriz…
Bu arada konudan ayrılmadan Türkçenin çekim ekleriyle ilgili şunu da belirelim. Yukarıdan beri gördüğümüz üzere çekim ekleri hecelerine bölünürken kapalı hece bölünmesi gerçekleşti. Yani hecelerin sonu açık değildi. Örneğin, ‘dışarıdaki’ söz çekimi; dı’şa’rı’da’ki gibi açık heceyle değil, dış’ık’ar’it’ak’ik gibi bölündü. Bu durum dilin oluşum esnasındaki eklerin gökenleriyle alakalıdır. Aynı şey çekimli fiil yapılarında da vardır. Örneğin, ‘yazdırıldı’ çekimli fiil yapısı, burada da yine yaz’dır’ıl’dı şeklinin aslı; yaz’it’ür’il’it’ük gibidir. Yine bu da dilin oluşum esnasındaki eklerin gökenleriyle alakalı bir durudur. Bunları bilmenin ise şu faydası olabilir. Eklerin zamanla yumuşayıp sonra erimesi sonucu mevcut bölgü yazımda veya konuşmada kolaylık sağlayabilir, fakat yeni sözcüklerin türetiminde kapalı hece, sonu sessiz bir harfle bitme durumu, eklerin kökeninin bilinmesi, kelime türetme açısından kolaylık sağlayacak. Şöyle, ‘bilgi’ sözcüğündeki –gi ekini tek bir ek gibi bilmek yerine birleşik bir ek ‘bil-ük-ük’ olduğunu bilmek sözcük türetimi açısından faydalı olabilir. Konumuza dönebiliriz… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

230 İsim çekimleri ( ismin durumları/ halleri )
Durum fiilleri Belli nesne, –ü(k) hali -i hali (yer almış, yeralık eşya) Bitmiş tarz –ü(k) e(rür) hali -e hali (yer almış bulunuyor olan) yer al ıyor olan 21.yy … … … …. Bitmiş (perfect) millet yer al-ık/ oluk/ olmuş yer al-ık/-mış oluyor İlkin bodun er-ük/ ur-uk/ --uk/ --ug/ --u- er-ük ar-ür ----k ar--r ----k ar--- ----k a---- ----- a---- AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

231 ‘Atı bindim.’ derken, ‘bindiğim şey at oldu/ at olmuştur.’
Öyleyse şöyle devam edelim. İsmin –e hali öznenin bir hareketi yaparken yapmış olduğu yönelme veya yaklaşma hareketlerinden dolayı oluşmamıştır. Ve hem yönelme veya yaklaşma hareketleri birer fiil, ayrı birer fiildirler. Yani, ‘Ata bindim’ derken, ‘Ata yönelip bindim.’ ‘Ata yaklaşıp bindim.’ kastedilmez. Yukarıdan da gördüğümüz gibi ismin çekimlerini daha doğrusu hareketten kalan durumunu, tabiat içerisineki durumunu veya tarzını yine durum fiilleri, yardımcı fiiller karşılar. ‘Atı bindim.’ derken, ‘bindiğim şey at oldu/ at olmuştur.’ ‘Ata bindim.’ derken, ‘bindiğim şey at oluyor’ denilmek istenir. Demek ki ortada bir geçmiş eşya ( at ), birde devam eden ya da, devam ettiren, varlığını dil sahasında devam ettiren bir eşya (at) vardır. İşte bu yüzden isimleri kategorilerine ayırırken, ismin durumları/ halleri veya isimlerde tarz demek yeterlidir. Bu arada ismin –i ve –e hallerinde özne eşya üzerinde etkin değildir. Eşya kendisi ya yer almış, veya yer alıyordur. İsmin –de durumunda ise yine bir bulunma ve buna bağlı bir devamlılık vardır. Farklı olarak eşya (özne olan eşya) bulunduğu yer/zaman/ şahıs üzerinde etkin haldedir. Yani eşyanın kendisi bu yere yer etmiştir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

232 İsmin -de hali/ durumu; -de durumu;
içeri_ iç’ük’er…ük ( içkerig ) ( iç’ik/-g-ğ-y-i yer alık ) içeride_ iç’ük’er…it’ük ( içkeriteg ) ( iç’ik/-g-ğ-y-i yer edik ) içerideki_ iç’ük’er…it’ük’ük ( içkeritekig ) ( iç’ik/-g-ğ-y-i yer edik bulunmuş/ olmuş…) ‘ İçerideki adam_ içi yer edik bulunmuş adam’ AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

233 Türkçenin çekim sistemi
İsim çekimi Fiil çekimi İsim Durum fiili Ve tarzı Hareket fiili (ük) Men (ben) at --ık bin-ür (biniyor) bin-it-ük (bindik) bin-miş (binmiş) bin-ük (binik) er-ür (bulunuyor) er-it-ük (bulunduk) er-miş (bulunmuş) er-ük (bulunuk) at yer alık -e (-k erür) --ık arür at yer alık bulunuyor -da (-k er-it-ük) --ık ar-it-ük at ı yer etik -daki (-k er-it-ük-ük) --ık ar-it-ük-ük … at ı yer edik bulunmuş… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

234 Türkçe’nin isim ve fiil çekimi
DİAE ( Old Turkish ) Türkçe’nin isim ve fiil çekimi İsim çekimi Fiil çekimi İsim Bitmiş Tarzda Devam Tarzında Fiil Tarz Ekleri Durum Durum fiili Yer alan Men Sen Ol Biz … at erük (budunuruk) --ık ( yer alık, olmuş ) bin -ür -it-ük -miş -ük er/-i -ür (-iyor) -itük/ -dik/-di erük -- ık ---k ---g ( yer almış ) erür ar-r ar-- a--- (oluyor) Yer eden (taş’ük’er’it’ük) (taşkaritak) -dışarıda- (dışı yer edik) (taşkaritak-ik) at- ---ük er’it’ük ---ık ar’it’ak ---ık ----tag ta- (-ı yer edik) ---ük ar’it’ak’ ----ığ------tak ük ik AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

235 …. bil(i)ti(k) er(i)ti(k)m bildi idim bildiydim
Örneğin; …. bil(i)ti(k) er(i)ti(k)m bildi idim bildiydim Ör; Men bilikig bil(i)ti(k) Ya da, Men bilikig bil(i)ti(k) er(i)ti(k)/ ertik/ erti Ben bilgiyi bildi (m) Ben bilgiyi bildi idi (m) Sen bilikig bil(i)ti(k)-n mı? Sen bilgiyi bildi (n) mi? Yine; Men bilikig bilmiş Ya da, Men bilikig bilmiş er(i)ti(k)/ ertik/ erti Ben bilgiyi bilmiş (m) Ben bilgiyi bilmiş idi (m) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

236 er-it-ük/ er-t-i/ erdi / idi er-ük
Fiil çekimleri Hareket fiileri Durum fiilleri İlkin Devam tarzı kel-ür er-ür/ irür Bitmiş tarz kel-miş kel-it-ük kel-ük er-miş er-it-ük/ er-t-i/ erdi / idi er-ük … 21.yy… gel-iyor geli-y-ir gel-yap gel-i-yaar yer alıyor gel-miş gel-(i-)-t-i( k) -(--)-t-i( y) -(--)-t-i( -) gel-ik gel-(i)k/g-en gel-ip yer almış yer al-(i-)-t-i(k/y…) yer al-ık yer al-(ı)k/g-an yer al-ıp AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

237 Tablo üzerinde biraz konuşalım.
Dikkat edersek tablo tarz eklerinin işletildiği bir tablo olarak yer aldı. Ve fiiller hareket ve durum fiilleri diye ayrıldı. Yani tarz ekleri bu hareket ve durum fiillerine ilişik vaziyettedir. Tarz kısmı ise devameden hareket veya durum, ve bitmiş hareket veya durum olarak kısımlandı. Fakat tabloyu incelediğimizde şimdiki zaman ve geçmiş zamanlı ifadeler tablodan bulunabilmektedir. Öyleyse zaman nedir ve dilde nasıl yer alır? Şöyle diyelim –dı gemiş zaman ekinin aslı –(i)tük’tür. Yani ek birleşik yapıdadır. Ve iki ayrı parçadan oluşur. Bunlardan birincisi –(i)t eki, hareketi gemişe götürme algısınını verebilen bir ek, ikincisi ise –ük bitmişlik ekidir. Bu ise ‘sönük, çizik’ sıfat fiillerinde olduğu gibi hareketin eşya üzerinden geçtiğini bildiren bir sıfat fiil ekidir. Bunun yerine, -miş, eki de kullanılabilir ve ifadeler; ‘çizik, sönük, sönmüş’ şeklinde de kullanılabilirler. Öyleyse –dı eki –dık ekinden gelir. –Dık eki ise sıfat fiil ekidir. Sıfat fiiller ise biz zaman bildirmezler. –Dık’tan önce -(?)t eki vardı ve bu ek bir fiildi yine fiiller anlam olarak geçmişle ilgili bir algı oluştursa da gemiş zamanı kurmak veya oluşturmak için ortaya çıkmazlar. Demek ki ek (-dı?/-dık eki) bitmişlik ekidir. Yani Türkçede geçmiş zamanı bitmişlik eki karşılar. Yine öyleyse Türkçede, …, … fiil çekimlerinde kurgu başlangışta devamlılık ve bitmişlik üzerindedir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

238 Devam tarzı ekleri; -ür, -yor, -yaar, -yap, -an… gibi ekler iken,
Bundan sonra, eğer Türkçeyi öğrenmek isteyen biriyseniz 21. yüzyıl Türkçesi için şöyle yaparsınız. Fiil çekimlerinde fiiller hareket fiilleri ve durum fiilleri diye iki kısma ayrılırdı. Hareket fiilleri; çalışmak, okumak, yazmak, gitmek, gelmek…, gibi fiiiller. Durum fiilleri ise; olmak, bulunmak, yer almak veya yer etmek, kalmak, görünmek, durmak…, gibi fiillerdi. Durum fiiili ilkin ‘ermek’ fiili olmuştur. Ve bugünkü (mevcut, var) bulunmak, (zaten) yer almak anlamındadır. Türkçede tarz ekleri bölgelerine göre değişiklik göstersede aynı işlevi görürler. Devam tarzı ekleri; -ür, -yor, -yaar, -yap, -an… gibi ekler iken, Bitmiş tarzın ekleri; -mış, -ip, -gan, -d-ık, -ık… gibi eklerdir. Bundan sonra bu ekler hareket ve durum fiillerine eklenirler. Eklendiklerinde ise yukarıda fiil çekimi tablosunda olduğu gibi görüntü kazanırlar. Dikkat edersek Türkçedeki zaman tabloları hep bu temel tablo üzenden yani, bir tarza bağlı hareket ve durum fiillerinin karşılıklı bir şekilde birbiriyle eşleştirilmesiyle oluşturulur. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

239 -yor er-ür/ irür ( yer alıyor/ oluyor/ bullunuyor )
Hareket fiili Durum fiili Devam tarzı; kel-ür/ -yor er-ür/ irür ( yer alıyor/ oluyor/ bullunuyor ) Bitmiş tarz; kel-miş er-miş/ imiş ( yer almış/ olmuş/ bulunmuş ) -(ü)ken er-(ü)ken kel-it-ük er-it-ük ( yer edik/ olduk / bulunduk) er- t-i_ e--d-i_ i_-d-i_ kel-ük er-ük ( yer alık/ oluk/ bulunuk) İş bu şekliyle ele alındığında bir süredir söylemeye çalıştığımız üzere Türkçede zaman olayı zaman çizgisi şeklinde ( geçmiş – şimdiki – …) değil, bir devamlılık ve bir tamam olma yani devam etmeme üzerine kurguludur. Ve bu ister hareket fiili veya durum fiili olsun. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

240 Veli; Çalışmışım/ çalışmışam/ İş veren; ya siz …? Çalışmışız/ çalıştık
Şöyle bakalım, Bir iş veren olsun ve bu iş verenin çalışanları olmuş olsun. Günün sonunda çalışanlarla ofisinde toplantı halinde bulunsun. Çalışanlarının işlerini çalışıp çalışmadıklarını öğrenmek istiyor diyelim. Ve soruyor … İş veren; Ali sen …? Ali; Çalışıyorum. İş veren; Veli sen …? Veli; Çalışmışım/ çalışmışam/ İş veren; ya siz …? Çalışmışız/ çalıştık İfadeleri gördük. Şunu anlıyoruz, bütün bu ifadelerde bir zaman olayı bulunmamakta. Konu mevcut durum üzerinde (sıfatlar üzerinde, ‘hala çalışan’ ve hazırda ‘çalışmış olan’ insanların durumları) üzerinde konuşulmakta. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

241 Kompleks cümle öğeleri (clauses)
Basit cümlede öğeler; Ne yapmıştı? Vermiş idi_ He had given ( 3.tekil/geçmiş zaman/bitmiş tarz ) Neyi? parayı_ the money ( -i halinde doğrudan nesne ) Kime? bana _ to me ( -e halinde dolaylı nesne tümleci ) Nerede? parkta_ in the park ( -de -bulunma- halinde yer tümleci ) Ne zaman? beşte_ at seven ( -de -bulunma- halinde zaman tümleci ) Ne için? satın almak için _ to buy (sebep tümleci) Komplex cümlede öğeler; Kim? Ali … Arabayı internetten gören Ali … ( O ki arabayı internetten gördü ) Ne yapmıştı? … vermişti … Neyi vermişti? … parayı … biriktirdi(k)ğ-i parayı ( O ki para-sını biriktirmişti ) Kime vermişti? … Veli’ye … güvendi(k)ğ-i arkadaşı Veli’ye ( O ki Veli’ye güvenir ) Nerede vermişti? … otoparkta … arabanın bulundu(k)ğ-u otoparkta ( O ki otaparkta bulunuyordu) Ne zaman? … yedide … otaparkın kapandı(k)ğ-ı saat yedide --- ( O ki saat yedide kapanır ) Arabayı internetten gören Ali parayı güvendiği arkadaşı Veli’ye otaparkın kapandığı saat yedide otoparkta vermişti. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

242 Kompleks/ Girişik cümle öğeleri nedir?
Birinci bölümde basit cümle öğelerini gördük Ve bu cümleler tek bir yargı altında Özne, yüklem, nesne… gibi cümle ögelerinden oluştu. Örneğimiz ise şuydu, Ali parayı Veli’ye saat yedide otoparkta vermişti. Özne Nesne Dolaylı Zaman Yer Yüklem Nesne Tümleci Tümleci Tümleci Bu şekilde kurulmuş olan bir cümle öğelerin çoğunu barındırsa da yalın bir cümledir. Bundan başka diyelimki ögelerden biri başka sözcük türleriyle desteklenmiş olsun. Yani cümle, ‘Ali parayı Veli’ye saat yedide şehrin dışındaki otoparkta vermişti.’ Şeklinde kurulmuş olsun. Bu cümle de yine, bir ögesi sıfat gibi görev almış bir yer tamlamasıyla desteklenmiş olmasına rağmen sade bir cümle olarak karşımızdadır. Komleks/ girişik cümle öğesinde ise durum şöyleydi? Sinemaya gittiğim zaman film başlamıştı. _ When I went to the cinema, the film had begun. ne zaman(ki) Ben sinemaya gittim film başlamıştı Evet cümle bu şekilde. Demek ki girişik bir cümlede bir yargıya sahip ayrı bir cümlenin esas cümleye çeşitli dil unsurlarıyla iliştirilmesi vardır. Ve bu iliştirilen cümle esas cümlenin bir elamanı bir öğesi olur. Örnekte yer alan cümle ise bir zaman bağıyla bağlandığı için yani, ne zaman? Sorusuna cevap verdiği için zaman tümleci olur. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

243 Bilip bilmediğini söyle _Tell me whether you know.
Kompleks nesne(object) tümleci. Ne biliyorsun söyle _ Tell me what you know. Bildiğini söyle bana _ Tell me that you know. Biliyorsan söyle _ Tell me if you know. Bilip bilmediğini söyle _Tell me whether you know. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

244 Götür beni gittiğin yere (nereye gidiyorsan)
Komleks cümlede yer (place) tümleci Götür beni gittiğin yere (nereye gidiyorsan) _ Take me to where you go. Götür beni gittiğin yere (her neresi olursa ) _Take me to whereever you go. Götür beni gittiğin yere (gittiğin her yere ) _Take me everywhere you go. Götür beni gittiğin yere (herhangi bir yere) _Take me anywhere you go. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

245 Kompleks cümlede zaman(time) tümleci.
Hava dün çok soğuktu._ The weather was very cold yesterday. (basit cümlede zaman tümleci örneği) Kompleks cümlede zaman(time) tümleci. Sinemaya gittiğim zaman film başlamıştı _ When I went to the cinema, the film had begun. Zaman tümleci Özne Yüklem (her) Ne zaman sinemaya gitsem film başlamış olur. _ Whenever I go to the cinema, the film already began. Tam sinemaya gittim film başladı _ Just as I went to the cinema, the film began. Sinemaya giderken film devam ediyordu _ While I was going to the cinema, the film was going on. Sinemaya gittiğim esnada film başlamıştı _ During the time I was going to the cinema, the film had began. Sinemaya geç gittiğim sürece film başlar _ As/so long as I go to the cinema late, the film already starts. Sinemaya gittikten sonra film başladı _ After I went to the cinema, the film began. Sinemaya gitmeden önce film başladı _ The film had began before I went to the cinema. Sinemaya gelmişken bir bilet alalım _ Now that we come to the cinema let’s take a ticket. Sinemaya gitmemle - filmin başlaması bir oldu. _ No sooner I had gone to the cinema than the film started. Sinemaya gider gitmez film başladı _ As soon as I went to the cinema, the film began. ? Sinemaya gittiğimde film başlamıştı _ The film had began by the time I went to the cinema. Sinemaya gidinceye kadar film başlamadı _ The film didn’t begin till/ untill I went there.. Sinemada bulunduğum süre boyunca onu görmedim._ All the time I was in the cinema, I didn’t see her. Sinemaya gittiğimden beri (günden şimdiye) uyuyamadım._ I haven’t slept welI since I went to the cinema. Sinemaya gittiğim anda film başladı _ At the moment I went to the cinema, the film began. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

246 Daha kolay öğrenebilmesi için daha çok pratik yapmalı.
Grişik amaç (purpose) tümleci (ne amaçla?) Daha kolay öğrenebilmesi için daha çok pratik yapmalı. _ He should practice more so that he can learn more easily. Öğretmen soru sorar korkusuyla en arka sırada otururduk. _ Lest the teach asked us some questions, we sat in the back row. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

247 Eğer yağmur yağarsa evde kalacağım _If it rains, I wilI stay at home.
Girişik şart tümleci (condition) ( ne koşulla?) Eğer yağmur yağarsa evde kalacağım _If it rains, I wilI stay at home. Bana dünyaları versen bile ben bundan vazgeçmeyeceğim. _ Even if you give me the worlds, I won’t give up that. Sıkı/ hummalı çalışmazsan sınıfı geçemezsin. _ You won’t pass the class unless you study hard. Hava güneşli olursa (olması durumunda) deniz kenarına gideceğim _Provided that it is sunny, I wilI go seaside. Hava yağmadığı takdirde(aksilik olmazsa) dışarıda olacağız _ İn the event that it doesn’t rain, we wilI be out door. Zamanında bitirmen koşuluyla sana para veririm _ On condition that you finish it on time, I wilI pay you for that money. 0 söylediyse (farzedelim ki söylemiş) ne yapabilirsin ki. _ Supposing that he told that, what could you do. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

248 Herkesin ülkesini sevdiği gibi bende ülkemi çok severim.
Hal (manner) tümleci Herkesin ülkesini sevdiği gibi bende ülkemi çok severim. _ I like my country very much as everybody does it very much. Ben de senin gibi (benzer şekilde) düşünüyorum. _ I am thinking about it. like you. Sanki beni tanımıyormuşsun gibi konuşuyorsun _ You are speaking as if/as though you didn’t know me. Öyle yorgundum ki hemen uyudum. _ I was so tired that I fell a sleep. Sende beni özlemişsindir diye sana geldim. _ I’ve come to you on the assumption that you missed me. Bu problemi senin çözdüğün gibi (yolla) çözdüm. _ I solved the problem the way that you did. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

249 Kıyas (comperison) tümleci
Annen bile seni benim sevdiğim gibi sevmedi. _Your mother didn’t love you as I do. Annen seni benim sevdiğimden daha fazla sevmedi. _Your mother didn’t love you more than me. Onun kadar zeki birini görmedim. _ I haven’t seen a person as smart as he is. Onun kadar çok çalışmana gerek yok. _ You don’t need to study as hard as him. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

250 Girişik zıtlık (contrasting) tümleci
Çok çalışmasına rağmen sınavı geçemedi _ Though he studied a lot, he couldn’t pass the exam. Akıllı, zeki ve çalışkan olmasına rağmen yine de sınavı geçemedi. _ Although he’s smart, clever and hard working he couldn’t pass the exam. Hep çalışkan ve dikkatli olmasına rağmen gene de başarılı olamıyor _Even though he is always hard working and careful, he isn’t successful. Sınav çok zor. Çalışsak bile sınavı geçemeyiz _The exam is too difficult. Even if we study a bit, we can’t pass it. Ona çok hatırlatmama rağmen hala aynı hatayı yapıyor _İn spite of the fact that I remind him about it very much, he still makes the same mistake. Uzun zamandır görüşmememize rağmen beni hatırlayabildi _ Despite the fact that we hadn’t seen each other for a long time, he maneged to remember me. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

251 Girişik sebep (reason) tümleci
Bu akşam anneme gideceğim için sizinle gelemeyeceğim _ As I go to my mother tonight, I can’t come with you. Radyo dinlediğim için telefonu duyamadım. _ I didn’t hear the phone because I was listening to the radio. Çok iyi hazırlandığı için sınavı kazandı _He passed the exam, for he had prepared for it very welI. O gün çok korktuğundan bir daha buraya gelmez _ Since he was very scared that day, he won’t come here again. Yorgun olduğundan (yorgun olduğunu görünce) ona yardım ettim. _ Seing that he was too tired, 1 helped him. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR

252 Grişik sonuç (result) tümleci.
0 kadar sessiz konuştu ki kimse bir şey anlamadı. _ He spoke so quietly that nobody understood anything. Tatil o kadar harikaydı ki asla unutmayacağım _ The holiday was so great that 1 wilI never forget it. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR


"LINGUISTICS INSTITUTE" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları