Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanSefa Gümüş Değiştirilmiş 5 yıl önce
1
SEFA GÜMÜŞ 6\C
2
1. ENERJİNİN TANIMI 2. TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAKLARI 2.1. Kömür 2.2. Petrol 2.3. Doğal Gaz 2.4. Hidroelektrik 2.5. Jeotermal Enerji 2.6. Güneş Enerjisi 2.7. Rüzgar Enerjisi 3. ENERJİ VE ÇEVRE İLİŞKİSİ 4. ENERJİ ELDE ETME ÇALIŞMALARININ ÇEVREYE ETKİLERİ
3
Maddelerin yapısında var olan çeşitli şekillerde (yanma, düşme, sürtünme, hareket etme vb.) açığa çıkan güce enerji denir. Fiziksel anlamda enerji, hareket ettirici güç demektir. Enerji, mekanik (potansiyel, kinetik), ışık, elektriksel, manyetik, kimyasal, hidrolik, nükleer enerjiler diye ayırt edilmektedir.
4
Türkiye’de mevcut enerji kaynakları şu şekilde incelenebilir: Kömür, petrol, doğalgaz, hidrolik enerji, elektrik, ticari olmayan kaynaklar olarak da tanımlanan odun, hayvan ve bitki artıkları, konvansiyonel kaynaklar grubuna; Jeotermal, biyogaz, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ise yeni ve temiz enerji kaynakları grubuna girmektedir
5
2.1. Kömür Kömür havanın serbest oksijeni ile doğrudan doğruya yanabilen %55 ila %90–95 oranında karbon ihtiva eden organik kökenli kayaçtır. Enerji kaynaklarının belli başlılarından olan kömür, faydalı özelliği yanında çevre sorunları bakımından da insan sağlığına ve çevreye olumsuz etkileri hayli fazla bir maddedir. Türkiye’de taşkömürü varlığı sadece Zonguldak havzasında bulunmakta olup yaklaşık 7.000 km²lik bir alana yayılmış şekildedir. Zonguldak Havzası'ndaki toplam taşkömürü rezervi 1,30 milyar ton, buna karşılık görünür rezerv ise 506 milyon ton düzeyinde bulunmaktadır. Isıl değerleri 5529–6725 kcal/kg arasında değişmektedir.
6
2.1. Kömür Ülkemiz rezerv ve üretim miktarları açısından linyitte dünya ölçeğinde orta düzeyde, taşkömüründe ise alt düzeyde değerlendirilebilir. Toplam dünya linyit/alt bitümlü kömür rezervinin yaklaşık %3,2'si ülkemizde bulunmaktadır. Bununla birlikte linyitlerimizin büyük kısmının ısıl değeri düşük olduğundan termik santrallerde kullanımı ön plana çıkmıştır. Ülkemiz linyit rezervinin yaklaşık %46'sı Afşin-Elbistan havzasında bulunmaktadır.
7
2.2. Petrol Petrol, fosil yakıt olarak tanımlanan gruba girer. Bunun sebebi, yaklaşık olarak 300 – 400 milyon yıl önce ölmüş olan hayvanların fosillerinin, petrolün ana maddesini oluşturmasıdır. Geçen bu uzun süre içerisinde hayvan fosilleri, son derece yüksek bir ısıya ve basınca maruz kalırlar. Böylece petrol meydana gelmiş olur. Petrol günümüzde büyük kaya bloklarının içine sıkışmış olarak bulunur. Ham petrolün ölçü birimi varildir ve bir varil, 159 litreye denk gelir. Ham petrol rafinerilerde işlenerek birçok yan ürün elde edilir. Benzin mazot, fueloil ve uçak yakıtı petrolün işlenmesiyle elde edilen en önemli akaryakıtlardır. Petrol %70 oranında ulaşım sektöründe kullanılmaktadır. Petrol, akaryakıt kategorisi dışında, ilaç, gübre, kozmetik, boya gibi yaklaşık 4000 civarında alanda daha kullanılmaktadır ve insan hayatının çok önemli bir öğesidir.
8
2.2. Petrol Türkiye’de günlük 550-600 bin varil civarında petrol tüketiliyor. Yerli üretimimiz ise günlük 45-50 bin varil civarında. Yani petrol ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 8’i yerli üretimden karşılanıyor. Geri kalan yüzde 92-93’lük bölümü ise ithal ediliyor. 2016 yılı yurtiçi kalan üretilebilir ham petrol rezervi 316,6 milyon varil (46,2 milyon ton) olup, yeni keşifler yapılmadığı takdirde, bugünkü üretim seviyesi ile yurtiçi toplam ham petrol rezervinin 18 yıllık bir ömrü bulunmaktadır.
9
2.3. Doğal Gaz Doğalgaz da petrol gibi karbon bazlı bir fosil yakıttır. Oluşumu petrol ile aynıdır. Doğalgazın ana maddesi; renksiz, kokusuz ve tatsız bir madde olan metandır. Kullanım aşamasında, güvenlik amacıyla kokulandırılır. Dünya enerji tüketiminin %22’si doğalgaza dayanmaktadır. İşyerleri ve evler ısınma amacıyla çok yoğun bir miktarda doğalgaz kullanırlar. Isınma, toplam doğalgaz kullanımında %75 gibi bir orana sahiptir.
10
2.3. Doğal Gaz Bunun yanı sıra elektrik üretiminde de doğalgaz kullanılmaktadır. Fakat %10 – 15 gibi düşük oranlarda kalmaktadır. Ülkemizde İstanbul, Ankara gibi bükük şehirlerimizde doğal gaz enerjisinden ısınma ve sanayide yararlanılmaktadır. Ülkemizde doğal gaz üretimi yapılan iller Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Adıyaman, Mardin ve Düzce illerinden doğalgaz üretimi yapılmaktadır. Ancak doğal gazda, petrolde olduğu gibi dışa bağımlıyız. Doğalgaz ihtiyacımızı Rusya ve İran’dan karşılamaktayız.
11
2.4. Hidrolik (Hidroelektrik) Enerji Suyun potansiyel enerjisinin kinetik enerjiye dönüştürülmesi ile sağlanan bir enerjidir. Büyük nehirlere kurulan barajlar sayesinde elde edilen elektrik önemli enerji kaynaklarından biridir. Ülkemiz teorik hidroelektrik potansiyeli dünya teorik potansiyelinin %1'i, ekonomik potansiyeli ise Avrupa ekonomik potansiyelinin %16'sıdır.
12
2.5. Jeotermal Enerji Yer kabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş olan ısının oluşturduğu ve sıcaklıkları atmosferik sıcaklığın üzerinde olan sıcak su, buhar ve gazlar olarak tanımlanır. Sondajlar yoluyla yeryüzüne çıkarılan ve kaynama derecesinin üstünde sıcak, çoğunlukla da buhar şeklinde olan kaynaklardan ise, bir buhar türbünü aracılığı ile elektrik enerjisi üretilmektedir Jeotermal enerjiye dayalı modern jeotermal elektrik santrallerinde CO2, NOx, SOx gazlarının salınımı çok düşük olduğundan temiz bir enerji kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Türkiye, Alp-Himalaya kuşağı üzerinde yer aldığından oldukça yüksek jeotermal potansiyele sahip olan bir ülkedir. Ülkemizin jeotermal potansiyeli teorik olarak 31.500 MWt'tır.
13
2.6. Güneş Enerjisi Ülkemiz, coğrafi konumu nedeniyle yüksek güneş enerjisi potansiyeline sahiptir. Ülkemizin yıllık güneşlenme süresi ortalama olarak 2.737 saattir (günlük toplam 7,5 saat), yıllık toplam gelen güneş enerjisi 1.527 kWh/m².yıl (günlük toplam 4,2 kWh/m²) olduğu tespit edilmiştir. 2015 yılında güneş kolektörleri ile yaklaşık olarak 811.000 TEP (Ton Eşdeğer Petrol) ısı enerjisi üretilmiştir. Üretilen ısı enerjisinin, 2015 yılı için konutlarda kullanım miktarı 528.000 TEP, endüstriyel amaçlı kullanım miktarı 283.000 TEP olarak hesaplanmıştır.
14
2.7. Rüzgar Enerjisi Rüzgâr, Güneş radyasyonunun yer yüzeyini farklı ısıtmasından kaynaklanır. Yer yüzeyinin farklı ısınması, havanın sıcaklığının, neminin ve basıncının farklı olmasına, bu farklı basınç da havanın hareketine neden olur. Dünyaya ulaşan güneş enerjisinin yaklaşık %2'si kadarı rüzgar enerjisine çevrilir. Rüzgar türbinleri, rüzgar enerji santrallerinin ana yapı elemanı olup hareket halindeki havanın kinetik enerjisini öncelikle mekanik enerjiye ve sonrasında elektrik enerjisine dönüştüren makinelerdir. Türkiye'de bulunan 172 Rüzgar Enerji Santrallerinin toplam kurulu gücü 5.789,39 MW'dır. Bugün tükettiği enerjinin yaklaşık %6,3'ünü rüzgar santrallerinden karşılamaktadır.
15
Gerek enerji akışı, gerekse enerji üretimi, dönüşümü ve tüketimi, iklim dengesini, arazi kullanımını, su kullanımını önemli ölçüde etkilemektedir. Enerji üretimi ve tüketimi sırasında ortaya çıkan atıklar da çevreyi etkilemektedir. Enerji ile ilgili çalışmaların, iklim üzerindeki etkisi, iklimin teknolojik müdahalelerle bozulması ve tekrar eski haline gelmemesi yönünde etkiye neden olmaktadır. Bulundukları çevrede toprak kalitesinin düşmesine, tozların oluşmasına, manzara ve bitki örtüsü değişmelerine neden olmaktadırlar. Enerji çalışmalarının yapıldığı arazilerde tarihi eserler, doğal güzellikler yok olabilmektedir (Hasankeyf).
16
Atıklar bulundukları çevrede toprak kalitesine, su yataklarında yaşayan canlılara ve insan sağlığına zarar verirler. Hava kirliliğine neden olan gazlar insanlarda solunum yolları hastalıkları başta olmak üzere birçok ağır hastalıklara neden olurlar.
17
Fosil Yakıtlar (Kömür, Petrol, Doğalgaz) Petrol ve kömür yakılması duman ve asit yağmuruna katkıda bulunmakta ve ciğerlerimize yerleşen kurumlu ince parçacıkların en büyük nedeni olmakta ve on binlerce yurttaşlarımızın yaşam sürelerini kısaltmaktadır. Fosil yakıtların sonucu oluşan karbondioksit ve diğer sera gazlarının süregelen birikimi enfeksiyon hastalıklarının giderek yayılması daha sık ve ciddi ısı dalgaları, fırtınalar, kuraklık, sel ve deniz seviyelerinin yükselmesi sonucu kıyıların su baskınına uğraması, ekonomik ve sosyal yıkım riskleri oluşturan ekosistemlerin tahribi dahil olmak üzere pek çok olumsuz etkileri ile insan sağlığını ve çevreyi tehdit etmektedir.
18
Fosil Yakıtlar (Kömür, Petrol, Doğalgaz) Rafinaj sırasında hava ve su kirlenmesi meydana gelmektedir. Bunun önlenmesi için çeşitli tedbirler alınması gerekmektedir. Petrol kullanımı sırasında ortaya çıkan gazlar sebebiyle hava kirlenmesi doğacağı gibi, ısınma tesislerinde yakılan akaryakıtın içindeki kükürt ve kurşunun meydana getirdiği hava kirliliği önem taşımaktadır. Üretim sırasında petrolün meydana getirdiği kirlenmenin en önemlisi denizlerdeki üretim ve taşıma sırasında fırtına vs. gibi nedenlerle meydana gelen kazalar neticesinde petrolün denize akması sonucu kirlenmelerin oluşmasıdır.
19
Kömür Santralleri Fosil yakıtlı santrallerden yılda milyonlarca ton kükürt ve azotoksit ile onbinlerce ton kirletici parçacıklar meydana gelir ve bunlar atmosfere yayılır. Kükürt ve azotoksitler asit yağmuruna yol açarlar. Asit yağmurları ise bitkilerin, nehir ve göllerdeki balıkların ölümüne sebep olurlar, metal sanayi ürünlerine de zarar verirler. Azotoksit, ozon tabakasının incelmesine ve delinmesine yol açar. Ozon tabakası, ultraviyole (mor ötesi) ışınları soğurarak biyosferi korur, stratosferi ısıtır. Fosil yakıtlardan dolayı yayılan diğer gaz ve parçacıklar ise, solunum yolları hastalıklarına, kanserlere ve erken ölümlere sebep olmaktadır.
20
TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bilgi Merkezi/Enerji Doğanay, S., ve Alım, M.’’Türkiye Beşeri ve Ekonomik Çoğrafyası’’, Pegem Akademi, 2016 Ankara Tümertekin, E. ve Özguç N. (2005). Ekonomik Coğrafya Kalkınma ve Küreselleşme. İstanbul:Cantay Kitabevi. www.megep.meb.gov.tr/...pdf/Enerji
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.