Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İÇİNDEKİLER 1. Dillerin Doğuşu 2. Dillerin Sınıflandırılması

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İÇİNDEKİLER 1. Dillerin Doğuşu 2. Dillerin Sınıflandırılması"— Sunum transkripti:

1 YERYÜZÜNDEKİ DİLLER-DİLLERİN DOĞUŞU- TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ
İÇİNDEKİLER 1. Dillerin Doğuşu 2. Dillerin Sınıflandırılması 3. Türkçe’nin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri 4. Altay Dil Ailesinin Ortak Özellikleri 5. Türk Dilinin Gelişmesinde Lehçe Ve Ağızlar 6. Konuşma Dili-Yazı Dili

2 3.HAFTA YERYÜZÜNDEKİ DİLLER–TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. DİLLERİN DOĞUŞU Diller her kavmin toplum yapısına göre şekillenmiş özel birer anlaşma sistemi olduğu için dünyadaki kavim sayısı kadar dilin varlığından da söz etmek mümkündür. Bugün bile dünyanın yeterince tanınmamış bölgelerinde işlenip incelenmemiş veya yazı dili haline gelmemiş dillerin varlığından söz edilmektedir. Bunun yanında bir dile veya dil ailesine bağlılığı henüz kesinleşmemiş diller de vardır. Yeryüzündeki dillerin sayısı ile ilgili olarak verilen rakamlar arasında değişmektedir.

3 Aşağıdaki tabloda dünyadaki diller konuşur sayısı açısından sıralanmıştır. Ana dili, birinci dil, ikinci dil ve yabancı dil olarak konuşurlar bakımından İngilizce 2 milyara yaklaşan konuşuruyla ilk sırada yer alır. Ancak ana dili konuşurları bakımından ise Çince bütün lehçeleriyle ilk sıradadır. Türk dili de tüm lehçeleriyle birlikte 220 milyon konuşuru ile beşinci sırada yer alır.

4 ÇİNCE 1.300.000.000 Sekiz lehçesiyle
İNGİLİZCE milyon İSPANYOLCA 266 milyon HİNTÇE milyon Bütün lehçeler ve Urduca ile TÜRKÇE milyon Bütün lehçelerle ARAPÇA milyon Bütün lehçelerle PORTEKİZCE 165 milyon BENGALCE milyon RUSÇA milyon JAPONCA milyon ALMANCA milyon FRANSIZCA milyon

5 Nesilden nesle aktarılarak ve değişip gelişerek günümüze kadar uzana gelen dillerin binlerce ve belki de yüz binlerce yıllık geçmişleri vardır. Eldeki en eski yazılı belgeler niteliğini taşıyan Sümerce metinler bile günümüzden 5500 yıl öncesine dayanır. Konuşmanın ve dilin nasıl doğmuş olduğu hususu da bugün dilbilimcilerin üzerinde durdukları konulardan biridir. Bu konuda farklı görüşler vardır. Monojenistler: Dilin bir tek kaynaktan yani tek bir dilden ortaya çıktığı. Polijenisler: Dilin ayrı ayrı kaynaklardan doğup geliştiği.

6 Dillerin Doğuşu İle İlgili Çeşitli Kuramlardan Bazıları
1.1. Yansıma Kuramı Alman bilim adamı Max Müller tarafından ortaya konulan ve dillerin insanların tabiattaki sesleri taklit etmeleri neticesinde doğduğunu savunan kuramdır. Hayvanların çıkardığı sesler, suların şırıltısı gibi doğal seslerin taklidine dayanır. Bir dilde bu yolla oluşmuş kelimelere ise yansıma kelimeler adı verilir. Örneğin arıların çıkardığı “vız” kelimesi, sert cisimlerin çarpışması sonucu çıkan “tak” kelimesi gibi. (Havlamak, gürlemek, kükremek, çatırdamak)

7 1.2. Ünlem Kuramı İnsanların çeşitli olaylar veya durumlar karşısında çıkardığı, duygularını ve iç dünyasını yansıtan ünlemlerden dilin doğduğunu savunan kuramdır. Bu kuramı savunanlara göre bu ünlemler zamanla kelimelere dönüşmüşlerdir. Bunlar da zamanla dilin ilk kelimeleri olmuştur. Örneğin, insanların bıkkınlık, yorgunluk gibi durumlarını anlatmak için kullanılan “of” kelimesi gibi.

8 1.3. İş Kuramı Bu kuramı savunanlara göre diller, insanların birlikte çalışmaları esnasında çıkardıkları seslerin birleşmesi, bu seslerin zamanla eylemleri ve varlıkların adları olan isimleri oluşturması şeklinde meydana gelmiştir. 1.4. Ruh Bilimsel Kuram Bu kurama göre diller, konuşamayan ilk insanların duygu ve düşüncelerini anlatmak için birtakım sesler çıkarmaları, her sese ait bir jest ve mimik yapmaları şeklinde ortaya çıkmıştır. Kelimeler bu hareketler esnasında çıkarılan seslerden ortaya çıkmıştır. Bu kuramda diller mimik, benzetme ve semboller basamağı olmak üzere üç aşamadan geçerek günümüzdeki hale ulaşmıştır.

9 1.5. Güneş-Dil Kuramı Türk dilinin çok eskilere dayanması ve başka dillere kaynaklık edebileceği düşüncesinden hareketle Türk dilcileri tarafından ortaya atılan bir kuramdır. Bu kurama göre dillerin doğuşunda en önemli etken güneştir. Çünkü güneş ılığı, aydınlığı, ateşi, büyüklüğü, hareketi, rengi, yüksekliği gibi özellikleri yönüyle insanları etkilemiş ve güneşle ilgili birçok kavram ortaya çıkmıştır. Bu kelimeler de bir dilin ilk kelimeleri olmuştur.

10 2. DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI
Dünya üzerinde konuşulan diller genellikle iki bakımdan sınıflandırılmaktadır. Köken (kaynak) bakımından diller (Dil Aileleri) Yapı (morfoloji) bakımından diller (Dil Grupları) 2.1. Dil Aileleri Bu sınıflandırmada bilinmeyen devirlerde aynı ana dile bağlanan bir köken akrabalığı söz konusudur. Bu akrabalık, dillerin ses yapısı, şekil yapısı, cümle yapısı ve köken bilgisi bakımından geriye gidildikçe birbirine olan yakınlıkları sonunda beliren bağlılıklarıdır. Köken akrabalığında kelime hazinesindeki benzerlikler de önemlidir.

11 Yeryüzünün aynı kökenden gelen dilleri, tıpkı bir ağacın gövdesinden dal budak salan kolları gibi, belirli dil ailelerini meydana getirmişlerdir. Hint- Avrupa, Hami- Sami, Ural ve Altay dil aileleri bu dallanmanın sonucu olan topluluklardır. Geniş dil aileleri de kendi içlerinde yeniden alt dallanmalara uğramışlardır. Köken bakımından birbirine benzer diller, aynı kaynaktan çıkmış akraba dillerdir, dil aileleridir.

12 Yeryüzündeki başlıca dil aileleri şunlardır:
a. Hint - Avrupa Dilleri Ailesi A- Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice, Ölü diller; Hititçe, Toharca. B- Avrupa kolu: 1.Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, İskandinav dilleri, Felemenkçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil). 2.Romen Dilleri: Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca ve Rumence. (Ana dil Latince)

13 3. İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Bulgarca, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
4. Yunanca, Arnavutça, Keltçe, Litvanca. b. Hami-Sami Dilleri Ailesi Arapça, İbranice, Aramca, Libya- Berberi dilleri, Akatça (ölü dil) Bu dil ailesi, adını Tevrat’ta geçen Nuh Peygamberin oğulları Ham ve Sam’dan almaktadır.

14 c. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
d. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir. e. Ural Dil Ailesi Fin-Ugor kolu: Macarca, Fince, Estonca. Samoyed kolu: Samoyetçe f. Altay Dil Ailesi: Türkçe, Moğolca, Mançuca, Tunguzca. Son zamanlarda yapılan çalışmalarla Korece ve Japonca’nın da bu aile içinde yer aldığını savunan görüşler mevcuttur. g. Kafkas Dilleri: Gürcüce, Çeçence, Çerkezce, Abhazca.

15 2.2. Dil Grupları 1. Tek heceli (Yalınlayan) Diller. Bu gruptaki dillerin başlıca özelliği tek heceden oluşan kelimelerin ek almaması ve çekime girmemesidir. Sözcükte vurgu hâkimdir. Hiçbir değişikliğe uğramadan kalan kelimeler, cümle içinde yer değiştirmek ve başka kelimeler ile yan yana bulunmak suretiyle anlam farkı yaratırlar, bir sözcük yerine göre anlam kazanabilir. Birçok kavramın ifadesi için kelime birleştirmelerinden de yararlanılmıştır. Çince ve Tibetçe bu grubun tipik dillerindendir. Bazı Himalaya ve Afrika dilleriyle Endenozya dilleri ve Vietnam dili de bu gruba dahil edilir.

16 2. Eklemeli (Bitişken) Diller: Bu dillerde hiç değişmeden sabit kalan tek veya çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir. Getirilen ekler kökle kaynaşmışlardır. Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir. Köklere, kelimeler arasında geçici görev yüklemek üzere getirilen ekler çekim ekleridir. Yeni ekler ulandığında kökte bir değişiklik olmaz. Türkçeye yabancı dillerden giren bazı sözcük köklerine de ekler getirilerek yeni sözcükler türetilir. Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu- Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.

17 Örnekler: Yapım ekleri Çekim ekleri göz- cü “gözcü” ev-den çıkmak göz - lük - çü - lük “gözlükçülük” yol-a bakmak göz - le – mek “gözlemek” ev-i bulmak

18 3. Çekimli (Bükümlü) Diller Bu gruba giren dillerde tek veya çok heceli kökler ve ekler vardır. Yeni kelimeler türetirken ve çekim yaparken kelime köklerinde ünlüler değişir, böylece köklerde bir iç kırılma meydana gelir. Aynı durum kelimelerin çokluk biçimlerinde de görülür. Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir. Değişikliğe uğrayan sözcüğün kök durumudur. Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar. Hami- Sami dilleri (Arapça) ile Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, İngilizce, Hintçe) çekimli dil grubuna girer. Örnekler: Arapçada kal “dedi” (geçmiş zaman) yekulü “der, söyler” (geniş zaman) kul “de, söyle” (emir)

19 Yukarıdaki örnekte fiil çekiminde sözcükte ünlüler değişmektedir
Yukarıdaki örnekte fiil çekiminde sözcükte ünlüler değişmektedir. Fiil kökünde “a” olan ünlü, geniş zamanda uzun “û”, emir kipinde kısa “u” ya dönüşür. şiir- eşar “şiirler” alim- ulema “bilginler” vb. Üktüb: Yaz Ketebe Yazdı Keteb-tü Ben yazdım Li-yektüb Yazsın Katib Yazan Mektub Yazılmış şey Mektep Okul Kitabe Kitabe

20 Yukarıdaki örneklerden görüldüğü üzere türemiş veya çekime girmiş kelimelerde k, t, b kök ünsüzleri sabit kalmakta, sadece ünlüler ve gramer ögeleri değişmektedir. Ancak Hint-Avrupa dil ailesine giren dillerde kelimenin asıl seslerinin değişerek tanınmaz duruma geldiği görülür. Örnek olarak İngilizcede “içmek” fiilinin çekimde drink/drank/drunk; Almancada trinken/trank getrunken şekillerine girmesini verebiliriz.

21 3. TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ
Türkçe, Dünya dilleri arasında yapı yönüyle sondan eklemeli diller grubunda; köken bakımından da Ural-Altay dil grubunun Altay dilleri ailesinde yer almaktadır. Ural-Altay dilleri, diğer dil aileleri gibi sağlam bir aile oluşturmazlar. Bu gruptaki diller arasındaki yakınlık, köken akrabalığından ziyade yapı yönüyle benzerlik şeklinde ortaya çıktığı için sınıflandırmanın dil ailesi yerine dil grubu olarak yapılması görüşü benimsenmektedir. Bundan dolayı yukarıda dil aileleri sınıflandırılırken Ural dil ailesi, Altay dil ailesi diye ayrı ayrı sınıflandırılmıştır.

22 Ural grubu dilleri konusunda derinlemesine yapılan araştırmalar, bu gruptaki dillerin akrabalığını kesinleştirmektedir Doerfer, Nemeth, Bang, Clauson gibi bilginler, Altay dil ailesine giren dillerin köken akrabalığından ziyade kültür akrabalığı üzerinde dururken Menges, Poppe, Räsänen ve Ramstedt gibi bilginler araştırmalarına dayanarak bu diller arasındaki köken akrabalığını ispatlanmış sayarlar. Son yıllarda Altayistik başlı başına bir araştırma alanı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Ural-Altay dilleri teorisi ve Altay dilleri teorisi hakkındaki araştırmalar geliştikçe bu konuda daha detaylı ve tutarlı bilgilere ulaşılacaktır.

23 4. ALTAY DİL AİLESİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1. Bu gruptaki dillerin hepsi yapı yönüyle eklemeli dildir. 2. Ön ekler (artikeller) yoktur. 3.Kelime türetme ve çekim son eklerle yapılırken köklerde değişme olmaz. Eklerdeki zenginlik ve çeşitlilik dikkat çekicidir. 4. Söz diziminde yardımcı unsurlar (tamlayanlar, belirtenler) önce, asıl unsurlar (tamlananlar, belirtilenler) sonra gelir: insanlık hâli, sözün doğrusu. 5. Sıfatlar isimlerden önce kullanılır: yeşil ördek, anlayışlı çocuk, kahraman asker. 6. Sayı bildiren kelimelerden sonra çokluk eki kullanılmaz: üç çocuk, beş kafadar, bin konut

24 7. Bu dillerde cinsiyet yoktur
7.Bu dillerde cinsiyet yoktur. Bu sebeple cümlelerde cinsiyet farkından kaynaklanan değişiklik yapılmaz: Müdür-müdire, memur-memure, Halit-Halide; he-she gibi. 8.Soru eki vardır. 9.Aynı şekilden kaynaklandığı saptanan ortak ekler vardır. Türkçe ile Moğolca arasında bu ortaklık daha belirgindir. 10.Altay dilleri ses özeliklerine göre karşılaştırıldığı zaman birtakım ortaklıklar görülmektedir. Bunlardan en belirgin olanı, ünlü uyumudur. Kelime başında l, r ve ñ ünsüzlerinin bulunmaması diğer bir ortaklıktır.

25 5. TÜRK DİLİNİN GELİŞMESİNDE LEHÇE VE AĞIZLAR
5.1. Lehçe: Dünyada yaşayan dillerin, belirli sayıdaki ana dillerden uzunca bir tarihi seyir içinde ayrılmalarıyla oluşmuştur. Oluşan bu dillerin, zamanla siyasi, tarihi, sosyal ve tarihi sebeplerle kendi içinde alt kollara ayrılması ise o dilin lehçelerini oluşturmaktadır. ” Coğrafi ve sosyal ayrılıklar dolayısıyla, bir dilin ses yapısı, şekil yapısı ve söz varlığı bakımından, zamanla birbirinden az çok ayrılmış dallarına lehçe denir.”

26 Türk dili lehçe sınıflamasında üç ana grup oluşturur.
a. Güney-Batı Türkçesi-Oğuz-Türkmen Grubu (Türkiye Türkçesi, Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Gagavuz Türkçesi) b. Kuzey-Batı Türkçesi-Kıpçak Grubu (Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Altay Türkçesi, Tuva Türkçesi vd.) c. Kuzey-Doğu Türkçesi (Doğu Türkçesi) (Uygur Türkçesi, Özbek Türkçesi) Bu üç ana grubun her birinin kendi içindeki lehçeler birbirinin çok yakın dallarıdır. Buna Güney-Batı Türkçesi içinde yer alan Türkiye Türkçesi, Azeri Türkçesi ve Orta Asya Türkmen Türkçesi, Gagavuz Türkçesi örnek gösterilebilir.

27 Türkiye Türkçesi Azeri Türkçesi Türkmen Türkçesi Gagavuz Türkçesi kalmak galmag
koşmak goşmag hiç heç dudak dodak yazarım yazaram bilmem bilmerem alıyorum alyarın geliyorum gelyerin onlar onnar büyük büük

28 Ancak, Güney-Batı Türkçesi içinde yer alan Türkiye Türkçesi ile Kuzey-Batı Türkçesi içinde yer alan Kırgız Türkçesi birbirinin nispeten uzak dallarıdır. Türkiye Türkçesi Kırgız Türkçesi Dağ to Deve tö Yukarı cogoru Korkma korkpa

29 Yukarıda üç ana gruba ayırdığımız lehçeleri Türkçenin yakın lehçeleri adı verilir. “Bir dilin ana gövdesinden metinlerle takip edilebilen dönemlerinde ayrılmış olan, diğer lehçelerle aralarındaki farklılığın büyük oranda ses ve şekil ayrılıklarına dayandığı lehçelere yakın lehçe denir. Bunlar arasındaki kelime farklılıkları şu örneklerde açıkça görülebilir.

30 Türkiye Türk. Azeri T. Türkmen T. Uygur T. Tatar T. Kazak T. Kırgız T
Türkiye Türk. Azeri T. Türkmen T. Uygur T. Tatar T. Kazak T. Kırgız T. Özbek T . yıldız ıldız/yıldız yıldız yıldız yulduz juldız cıldız yolduz diş diş diş çiş tiş tis tiş tiş saç saç saç saç çaç şaş çaç çaç döşek döşek düşekçe döşek tüşek tösek töşök düşak

31 “Bir dilin ana gövdesinden metinlerle takip edilemeyen çok eski devirlerinde ayrılan ve diğer lehçelerle aralarında büyük oranda ses ve şekil bilgisi ile kelime hazinesinde ayrılıklar bulunan kollarına uzak lehçe adı verilir.” Sibirya’da konuşulan Yakut Türkçesi ile Ural dağlarının batısında konuşulan Çuvaş Türkçesi Türk dilinin uzak lehçeleridir. Bu uzak lehçeler arasındaki kelime farklılıkları aşağıdaki örneklerde çok açıkça görülmektedir.

32 Türkiye Türkçesi Yakut Türkçesi Çuvaş Türkçesi
taş tas çul yıl sıl sul yedi sette siççe gök küöh kavak dört tüört tavatta yürek serek çere

33 Bazı yazarlar bir dilin çok eski devirlerde ayrılmış kollarına (uzak lehçe) lehçe, bilinen tarihi devirlerde ayrılmış kollarına (yakın lehçe) şive adını verirler. Bu ayrıma göre Türkçenin lehçeleri; Yakutça ve Çuvaşça, Türkçenin şiveleri; Güney-Batı Türkçesi(Oğuz-Türkmen Grubu), Kuzey-Batı Türkçesi(Kıpçak Grubu), Kuzey-Doğu Türkçesi (Doğu Türkçesi) olmaktadır. 5.2. Ağız Bir dil veya bir lehçenin kendi içinde söyleyiş farklılıkları gösteren bölgeden bölgeye, şehirden şehre, köyden köye değişebilen küçük kollarına ağız denir. Türkiye Türkçesinin Konya ağzı, Kastamonu ağzı, Manisa ağzı, Nevşehir ağzı gibi.

34 Birkaç örnek: Ege ağızlarında: var-vā, baba-buba-bube, ağaç-ağeç-ayeç. Orta Anadolu ağızlarında: Konya-Gonya, Ankara-Angara, keçi-geçi, geliyorum-geliyom. Karadeniz ağızlarında: bunu-puni, görmüş-körmiş, bakıyorsun-pakayisun. Trakya ağızlarında: börek-bürek, hey-abe, haydi-aydi. Kıbrıs ağızlarında: kurt- gurd veya Kıbrıs-Kıprız, patates-badadez.

35 6. KONUŞMA DİLİ-YAZI DİLİ
Bir dilin konuşma dili ve yazı dili olmak üzere iki yönü vardır. Konuşma dili evde, sokakta, günlük hayatta kullanılan ve dilin gelişiminde temel olan dildir. Konuşma dilinde bir dilin kullanıldığı bölge içerisinde bile farklı konuşmalar ve kelime ayrılıkları söz konusudur. Çorum halkı Çorum ağzı, Nevşehir halkı Nevşehir ağzı, Manisa halkı da Manisa ağzı ile konuşur. Resmi dil, ticaret dili, dini dil, argo gibi şekilleri de içine alan günlük dilin kendine has anlamları ve kullanışları vardır. Yazı dili bir ülkenin eğitim öğretim hayatında, eserlerde, dergilerde ve tümüyle yazıda kullanılan dilidir.

36 Bir ülkede, çeşitli konuşma dilleri ve ağızlar olduğu halde, yazı dili tektir. Türkiye Türkçesinin yazı dili genel olarak İstanbul Türkçesine dayanır. Yazı dili bir milletin medeniyet dilidir. Medeniyeti, kültürü, edebiyatı olan ka-vimlerin yazı dilleri olmuştur. Bu sebeple yazı dili bir edebi dil, bir kültür dili ve devletin resmi yazışmalar dilidir. Bundan dolayı yazı diline devlet dili, kültür dili veya edebi dil de denir. Günümüzde haberleşme ve ulaşım imkânlarının hızla artması köy ve şehir halklarını birbirine yaklaştırmış, ortak dilin yayılmasına, lehçe ve ağız farklılıklarının azalmasına sebep olmuştur.


"İÇİNDEKİLER 1. Dillerin Doğuşu 2. Dillerin Sınıflandırılması" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları