Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
TUTUM
2
Hepimizin çevremizdeki insan, nesne, fikir, kurum ve olaylara ilişkin değişik tutumlarımız vardır. Bu insan, nesne, fikir, kurum ve olaylara ne şekilde tepkide bulunacağımız büyük ölçüde bu tutumlarımız tarafından tayin edilir. Ayrıca birçok sosyal ortamdaki davranışlarımız da, bir ölçüye kadar bu ortamlara ilişkin tutumlarımız tarafından şekillendirilmektedir. Bu nedenle, tutumlar konusu bireyin sosyal ortamlardaki davranışlarını inceleyen sosyal psikolojinin en önemli konularından birisini oluşturmaktadır.
3
Tanımı Tutum; bireylerin, farkında oldukları bir obje ile ilgili değerlendirmelerini içerir. bir objenin olumlu veya olumsuz değerlendirilmesidir. çeşitli objelerin bellekte saklı tutulan değerlendirmeleridir. organize olmuş uzun süreli duygu, inanç ve düşünce eğilimleridir. herhangi bir kişi, yer, olay hakkında olumlu veya olumsuz davranış gösterme eğilimidir.
4
Tanımı Tutum; bir kişiye atfedilen ve onun psikolojik bir nesneye ilişkin duygu, düşünce ve muhtemelen davranışlarını organize eden eğilimdir. “bireye atfedilen” “psikolojik bir nesneye ilişkin” “davranışlarını organize eden” Derken ne demek istiyoruz??
5
Tanımı Tanımdaki “bir bireye atfedilen” ifadesi, tulumun gözle görülmeyen bireysel bir yaşantı olduğunu vurgulamaktadır. Gerçekten de bir bireyin tutumlarını gözle görmemiz mümkün değildir. Ancak, onun davranışlarına bakarak bir nesneye ilişkin tutumu hakkında bir fikir sahibi olabiliriz. İnsanlar genelde kendileri için psikolojik anlam ifade eden şeye karşı tutum sahibi olurlar. Tutum sahibi olduğumuz canlı-cansız , soyut-somut her şeye tutum nesnesi deriz. Örneğin, insanlar, eşyalar, kurumlar, olaylar, fikirler, ideolojiler, çiçekler, hayvanlar, dinler vs birer tutum nesneleridir. Tutum bir bireye aittir ve onun bir nesneye ilişkin düşünce, duygu ve davranışlarına bir bütünlük, bir tutarlılık verir.
6
İnsanlar kendileri için psikolojik olarak mevcut olan her şeye karşı bir tutum sahibi olabileceklerine göre, bir bireyin sayılamayacak kadar çok tutumu olabilir. Ancak, daha sonra göreceğimiz gibi, bir bireyin tutumları gerek birey için taşıdıkları önem açısından, gerekse kuvvetleri açısından farklılıklar gösterir. Bir bireyin tutumlarının sayısı son derecede fazla olmakla birlikte sınırsız değildir. Birey, çevresindeki çok sayıdaki insan, eşya, kurum, olay vs. arasından sadece kendisi için psikolojik olarak mevcut olanlara karşı tutum sahibi olabilir. Yani, bir nesnenin bireyin çevresinde bulunması, bireyin bu nesneye ilişkin bir tutumunun bulunması için yeterli değildir. Bu nesnenin aynı zamanda birey için psikolojik bir anlam da ifade etmesi gerekmektedir. Yukarıda verdiğimiz tanımdaki “psikolojik nesne” terimi işte bu olguya işaret etmek için kullanılmaktadır.
7
Tutumun Bileşenleri (Öğeleri)
Bilişsel Bileşen Duygusal Bileşen Davranışsal Bileşen Verilen tanımdan anlaşılabileceği gibi, bir tutum bir nesneye ilişkin duygu, düşünce ve davranışlardan oluşmaktadır. Bu nedenle, bir tutumun üç bileşen den oluştuğunu söylemek mümkündür. Bunlar bilişsel, duygusal ve davranışsal bileşenlerdir. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, bu bileşenler birbirlerinden bağımsız değildir. Karşılıklı olarak birbirlerini etkiler, birbirlerinden etkilenir ve çoğu kez aralarında bir tutarlılık bulunur.
8
Tutumun Bileşenleri (Öğeleri)
Bilişsel Bileşen: Bir tulumun bilişsel bileşeni bireyin tutum nesnesine ilişkin düşünce, bilgi ve inançlarından oluşur. Nesne/olay/insan hakkındaki görüşlerimiz, genel bilgilerimiz ve gerçekleri kapsar. Sigara Sağlığa Zararlıdır
9
Tutumun Bileşenleri (Öğeleri)
Duygusal Bileşen: Nesneye ilişkin sevme, nefret etme, hoşlanma, korkma gibi duygularımızdır. Zeki İnsanlarla Arkadaşlık Kurmaktan Hoşlanırım. Sigaradan Hoşlanmam.
10
Tutumun Bileşenleri (Öğeleri)
Bir nesneye ilişkin olumlu tutumu olan bir birey bu nesneyi olumlu olarak değerlendirecek ve bu nesneye karşı olumlu duygular besleyecektir. Buna karşı, olumsuz tutum içinde olduğu bir nesneyi ise olumsuz olarak değerlendirecek ve bu nesneye karşı olumsuz duygular besleyecektir. Örneğin, X ulusuna ilişkin tutumları olumlu olan bir birey, bu ulusu iyi bir ulus olarak değerlendirecek, bireyleri ne karşı dostça duygular besleyecek, onların yaşam biçimlerini sevecek, bu ulusun başarıları onu sevindirecek, başarısızlıkları onu üzecek, ürettiği mallara hayranlık duyacaktır. Aynı ulusa ilişkin tutumları olumsuz olan bir birey ise, bu ulusu kötü olarak değerlendirecek, bireylerine karşı dostça olmayan duygular besleyecek, yaşam biçimlerini sevmeyecek, ürettiği malları beğenmeyecek, başarılarına üzülecek, başarısızlıklarına sevinecektir.
11
Tutumun Bileşenleri (Öğeleri)
Bir tutumu, bir inanç, bir gerçek veya bir olgudan ayıran en önemli özellik, tutumun bir duygusal bileşene sahip olmasıdır. Örneğin, dünyanın çevresinin yaklaşık kırk bin kilometre olduğu bir gerçektir ve siz bu gerçeğe inanabilirsiniz. Ancak, dünyanın çevresinin yaklaşık kırk bin kilometre oluşunu iyi veya kötü olarak değerlendiremezsiniz. Bu gerçek sizi sevindirmez veya üzmez. Kısacası sizde duygusal bir tepki yaratmaz. Buna karşı, tuttuğunuz futbol takımına ilişkin tutumlarınızı ele alalım. Kuşkusuz bu takımın iyi bir takım olduğu yolunda bir inancınız vardır. Ancak, buradaki inancınıza duygu ve değerlendirmeleriniz de eşlik eder. Bu takımı iyi bir takım olarak değerlendirirsiniz, bu takımı severseniz, galip geldiği zaman sevinir, yenildiği zaman üzülürsünüz. Kısacası, bir nesneye ilişkin bir tutumdan söz edebilmemiz için, bu nesneye ilişkin bilgi, düşünce ve inançlara olumlu veya olumsuz duyguların eşlik etmesi gerekmektedir.
12
Tutumun Bileşenleri (Öğeleri)
Davranışsal Bileşen: Bir tutum genellikle bireyi tutum nesnesine ilişkin davranışlarda bulunmaya eğilimli kılar. Bir nesneye ilişkin olumlu tutumu olan bir birey, bu nesneye karsı olumlu davranmaya, ona yaklaşmaya, yakınlık göstermeye, onu desteklemeye, yardım etmeye eğilimli olacaktır. Bir nesneye ilişkin tutumu olumsuz olan bir birey ise, bu nesneye ilgisiz kalma veya ondan uzaklaşma, eleştirme, hatta ona zarar verme eğilimi gösterecektir. Sigara İçilen Yerlerden Uzak Durmak Zeki İnsanlarla Arkadaşlık Kurmak
13
Örneğin; Ahmet, kadınların çalışması ile ilgili olumsuz bir tutuma sahiptir.
Bilişsel öğe: Kadınların çalışmasının çocuklarını ihmal etmelerine, aile huzursuzluğuna yol açacağını düşünebilir. Duygusal öğe: Karısının çalışmasını düşündüğü zaman rahatsız olabilir, sinirlenebilir, bunu istemeyebilir. Davranışsal öğe: Çalışmak isteyen karısıyla kavga etmeye yönelebilir, kızının da çalışmasına izin vermez, arkadaşlarına da eşlerini çalıştırmamalarını öğütler.
14
Tutum-Davranış İlişkisi
Tutum, tek başına davranışı meydana getirebilir mi? Bir kimsenin bir konudaki tutumu biliniyorsa, o konudaki davranışı önceden tahmin edilebilir mi? (La Piere Araştırması – 1934)
15
Tutum-Davranış İlişkisi
Ortamsal Etkenler
16
Tutum-Davranış İlişkisi
Zaman Faktörü Tutum ile davranışı ölçme arasında geçen zaman ne kadar uzunsa, o kadar çok tutum-davranış ilişkisini etkileyecek değişkenler işin içine girebilir; dolayısıyla tutumla davranış arasında tutarlılık gözlenme olasılığı düşer. Bunun en güzel örneği seçim anketleridir.
17
Tutum-Davranış İlişkisi
Tutumun Güç Derecesi Her tutumun bir (şiddeti) gücü vardır. Bir tutumun gücü, her üç öğesinin (zihinsel, duygusal, davranışsal) gücünün toplamı olarak düşünülebilir.
18
Tutum-Davranış İlişkisi
Örneğin; Mehmet de arkadaşı Ahmet gibi, kadınların çalışmasına taraftar olmayabilir. Ancak Ahmet’in olumsuz tutumunun her öğesi güçlü olduğu halde, Mehmet’inkinin öğeleri çok daha az güçlü olabilir. Mehmet, genellikle kadınların çalışmasının pek iyi bir şey olmadığını düşünmekle birlikte, mali güçlüklerden dolayı karısının çalışmasına razı olabilir.
19
Tutum-Davranış İlişkisi
Genellikle yerleşmiş, köklü tutumların hem bir bütün olarak gücü, hem de öğelerinin gücü yüksek olur. Güçlü tutumlar davranışın tahmin edilmesinde daha belirleyicidir. Tutum objesi ile doğrudan ilgili olmak, o objeyle ilgili tutumun güçlenmesine neden olur.
21
Tutum-Davranış İlişkisi
Farkındalık Farkındalık, kişilerin kendi tutum ve davranışlarının ne ölçüde farkında olduklarını belirtmek için kullanılan bir terimdir. Yapılan araştırmalar, yüksek farkındalığın tutum-davranış ilişkisini güçlendirdiğini göstermektedir.
22
Tutumların Gelişmesi ve Kalıplaşması
İnsanlar tutumlara sahip olarak doğmazlar, tutumları sonradan öğrenirler. Tutumlar genelde şu yollardan elde edilir: Doğrudan deneyim Pekiştirme Taklit Sosyal öğrenme
23
Tutumların Gelişmesi ve Kalıplaşması
Tutum Objesiyle Doğrudan Deneyim Bir konu ya da objeyle ilgili tutum sahibi olmanın en açık yolu, o konu ya da objeyle ilgili tutum sahibi olmanın en açık yolu, o konu ya da objeyle ilgili bir deneyim geçirmiş olmaktır. Bazen hakkında bir tutum geliştirmemiş olduğumuz bir objeyi, hakkında tutum sahibi olduğumuz bir objeyle bağlantılandırınca , bu tutumumuzu diğer objeye de taşırız.
24
Tutumların Gelişmesi ve Kalıplaşması
Anne-Babalar ve Arkadaşlar Anne-baba, çocukların oluşturdukları tutumların ilk kaynağıdır: politik tutumlar, sigara içmeye yönelik tutumlar anne-babanınkilerle güçlü bir benzerlik taşır. Arkadaş çevresi de aynı şekilde tutum oluşumuna etki eder: müzik, giyim ve saç biçimi, davranış tarzı gibi.
25
Tutumların Gelişmesi ve Kalıplaşması
Medyanın Etkileri Araştırmalar, medyanın hem tutum oluşumuna hem de var olan tutumların pekişmesine etki ettiğini göstermektedir. Örneğin, çocukların hangi yiyeceği istedikleri, bu yiyeceklerin televizyonda ne kadar sık reklamının çıktığıyla doğru orantılıdır. Kişisel tutumların ve buradan hareketle komuoyunun oluşumunda medyanın rolünü yadsımak olanaksızdır.
26
Kalıplaşmış Tutumlar (Kalıpyargılar)
Az bildiğimiz bir grup hakkında tutum geliştirmek için başkalarından duyduğumuz, okuduğumuz bilgileri biraraya getiririz. Böylece geliştirdiğimiz kalıp halindeki bir tutum bize o grup hakkında kestirme yoldan bir fikir verir. Bu da o gruptan birileriyle karşılaştığımızda nasıl davranacağımızı belirler.
27
Kalıplaşmış Tutumlar (Kalıpyargılar)
28
Kalıplaşmış Tutumlar (Kalıpyargılar)
Bir grup hakkındaki bilgimiz ne kadar azsa, başkalarının o grup hakkındaki fikirlerini o kadar kolay kabul ederek bir iki özellikten ibaret bir tipleştirmeye ya da kalıplaştırmaya yönelebiliriz. Halbuki iyi tanıdığımız grup ve kişiler hakkında kalıp-tutum geliştirmeye ihtiyacımız yoktur.
29
Kalıplaşmış Tutumlar (Kalıpyargılar)
Çinliler Birbirine Benzer mi? Küçük yaşlardan itibaren yakın çevrelerindeki insanların "Çinliler birbirlerine benzer mi?" sorusuna, doğu ve Orta Asya dışında oturan pek çok kişi "Evet" cevabını veriyor. Ama Çinlilere sorduğunuz zaman onlar da "Biz Çinliler birbirimize benzemeyiz, batılıların hepsi birbirine benzer" derlermiş. Bize göre zenciler, Çinliler birbirine benzer. Ama biz benzemeyiz. Niye? Galiba olayın açıklaması su: içinde yaşadığımız toplumda, küçük yaşlardan beri yakından tanıdığımız çok sayıda insan vardır. Böyle olunca bunların yüzleri arasındaki küçük farklılıkları yakalayabiliriz. Yeterli sayıda Çinliyle, yeterince uzun süre birlikte kalmadığımız için de, Çinlilerin yüzleri arasındaki farklılıkları fark edemeyiz ve hepsinin birbirine benzediğini düşünürüz.
30
Kalıplaşmış Tutumlar (Kalıpyargılar)
Eşek İnatçı Bir Hayvan Mıdır? Hepimiz eşeğin inatçı bir hayvan olduğuna, inanırız. Meğer eşeğin gözleri çok uzakları görebilmekte imiş ve daha önce yaşadığı kötü tecrübeleri hiç unutmayan güçlü bir hafızası varmış. Bizim inatçılıktan dolayı zınk diye durduğunu sandığımızda hayvancağız, ya yeni bir tehlikeyi görür veya geçmişte aynı yerde tökezlemesine yol açan eski bir tecrübesini hatırlarmış.
31
Kalıplaşmış Tutumlar (Kalıpyargılar)
Kalıplaşmış tutumların; küçük yaşlarda gelişmeye başladığını, bu gelişimde politik, tarihsel, ekonomik, kültürel çeşitli etkenlerin rol oynadığını, kişinin bilgi sahibi olmadığı konularda, kulaktan dolma bilgilerle beslendiğini ve kişi için gerçeği tanımlama görevini gördüğünü, çoğu zaman akılcı olmaktan çok duygusal nitelik gösterdiğini, ve kolay değişmeyip, zaman içinde oldukça durağan olduğunu söyleyebiliriz.
32
Tutarlılık Kuramları Tutumlar tutarlılığa yönelirler. Bu tutarlılık hem tutum öğeleri arasında, hem de tutumlar arasında söz konusudur. Hatta, genellikle insan düşünüşünün ve davranışının tutarsızlıktan kaçıp tutarlı olmaya yöneldiğini söyleyebiliriz.
33
Heider, denge kuramında üçlü bir ilişkiden söz eder.
Tutarlılık Kuramları Heider, denge kuramında üçlü bir ilişkiden söz eder. Kişinin kendisi (P) Bir başka kişi (O) Üçüncü kişi veya nesne (X) Heider’in Denge Kuramı
34
Tutarlılık Kuramları Teoride özellikle kişinin (k), diğer bir kişi (d) ve bir tutum objesi (o) arasındaki ilişkilerin olumlu (+) veya olumsuz (-) oluşlarına göre denge durumları irdelenmektedir. Örneğin birbirini seven iki arkadaş aynı bir tutum objesi hakkında olumlu tutuma sahipse (+ + +) veya olumsuz bir tutum taşıyorsa (+ - -) dengeli bir durum; biri olumlu diğeri olumsuz tutuma sahipse (++-) dengesiz bir durum söz konusudur.
35
Tutarlılık Kuramları Ahmet, arkadaşı Mehmet’i çok sever (+), Ahmet aynı zamanda yalandan nefret eder (-), Ahmet Mehmet’in yalan söylediğini öğrenir (+). Bu durum Ahmet’i rahatsız edecektir çünkü dengesiz bir durumdur. Ahmet, Aliyi sevmez (-) ve komünizme karşıdır (+). Ali’nin komünist olduğunu öğrenir (+).Burada denge vardır. Sevilmeyen bir insan sevilmeyen bir tutumu söz konusudur. Eğer Ali de komünizmden nefret ediyor olsaydı dengesizlik söz konusu olacaktı.
36
Tutarlılık Kuramları Rosenberg ve Abelson’ın Bilişsel Dengeleme Kuramı
Heider’in denge kuramını biraz daha geliştirerek uygulamışlardır. Nötrleştirme: Ahmet Mehet’in gerçekten yalan söylediğine inanmaz, bu olayı düşünmemeye çalışır, aklına getirmez ya da reddeder. Ayrıştırma: Ahmet, yalan öğesini kendi içinde gerekli (iyi) ve gereksiz (kötü) yalan şeklinde ayrıştırır. Mehmet’in de gerekli yalanla bağlantısını kurar. Güçlendirme: Ayşe – Sigara.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.