Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
KAYGI (ANKSİYETE) BOZUKLUKLARI
2
Kaygı (anksiyete), korku ve endişenin egemen olduğu bir duygu durumu olup, birçok psikopatolojide ortaya çıkabilen ve birçoğunun da temelini oluşturan bir duygu durumudur.
3
DSM V Ayrılma Kaygısı Bozukluğu Seçici Konuşmazlık Özgül Fobi
Sosyal Fobi Panik Bozukluğu Agorafobi Yaygın Kaygı Bozukluğu Maddenin/İlacın Yol Açtığı Kaygı B. Başka Bir sağlık Durumuna bağlı Kaygı B. Tanımlanmış Diğer Bir Kaygı B. Tanımlanmamış Kaygı B.
4
YAYGIN (GENELLENMİŞ) ANKSİYETE BOZUKLUĞU
5
Yaygın Anksiyete Bozukluğu gerek psikolojik gerekse bedensel belirtilerle seyreden bir kaygı bozukluğudur. Bu bozukluk belirgin, yaygın ve kişinin kendini kontrol etmekte zorlandığı bir bozukluktur.
6
Yaygın Anksiyete Bozukluğu tipik olarak çocukluk ya da erken erişkinlikçağında başlayan, önemli yaşam olaylarına bağlı olarak artış gözlenen, kişinin yaşamını depresif bir bozukluk kadar olumsuz etkileyen oldukça yaygın bir kaygı bozukluğudur.
7
Belirtiler Terleme Yüz kızarması
Kalp çarpması Mide rahatsızlığı İshal Sık idrara çıkma Soğuk, yapışkan eller Ağız kuruluğu Boğazda yumru var hissi Nefes darlığı gibi bedensel (somatik) yakınmalara sıklıkla rastlanır ve otonom sinir sisteminin aşırı aktivitesini yansıtır.
8
EPİDEMİYOLOJİSİ 12 aylık bir süreçte toplumun % 3’ ünde ve yaşam boyunca takriben % 5’in de görülmektedir. Yaygın Anksiyete Bozukluğu, en sık koyulan ruhsal bozukluk tanıları arasında, depresyondan (%10.4) sonra % 7.9 ile ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye Ruh Sağlığı Profili araştırmasında ICD-10 ölçütlerine göre YAB’nun yaygınlığı % 0.7 olarak bulunmuştur.
9
DSM V Yaygın Kaygı Bozukluğu
A. En az altı aylık bir sürenin çoğu gününde, birtakım olaylar ya da etkinliklerle (işte ya da okulda başarı gösterebilme gibi) ilgili olarak, aşırı bir kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır. B. Kişi kuruntularını denetim altına almakta güçlük çeker. C. Bu kaygı ve kuruntuya, aşağıdaki altı belirtiden üçü (ya da daha çoğu) eşlik eder (en azından kimi belirtiler son altı ayın çoğu gününde bulunmuştur):
10
D. Kaygı, kuruntu ya da bedensel belirtiler, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. E. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. hipertiroidi) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
11
F. Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örn
F. Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örn. panik bozukluğunda panik atakları olacağına ilişkin kaygı ya da kuruntu, toplumsal kaygı bozukluğunda [sosyal fobi] olumsuz değerlendirilme, takıntı-zorlantı bozukluğunda bulaşma ya da diğer takıntılar, ayrılma kaygısı bozukluğunda bağlandığı kişilerden ayrılma, örselenme sonrası gerginlik bozukluğunda örseleyici olayların anımsatıcıları, anoreksiya nervozada kilo alma, bedensel belirti bozukluğunda bedensel yakınmalar, beden algısı bozukluğunda algılanan görünüm kusurları, hastalık kaygısı bozukluğunda önemli bir hastalığı olma ya da sanrılı bozuklukta sanrısal inançların içeriği).
12
Not: Çocuklarda yalnızca bir maddenin olması yeterlidir.
1. Dinginleşememe (huzursuzluk) ya da gergin ya da sürekli diken üzerinde olma. 2. Kolay yorulma. 3. Odaklanmakta güçlük çekme ya da zihin boşalması. 4. Kolay kızma. 5. Kas gerginliği 6. Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu olmaya bir uyku uyuma).
13
ETİYOLOJİ GENETİK ETKENLER
Genel toplumda anksiyete bozukluğuna rastlanma oranı % 3 iken, aile çalışmalarında hastaların birinci derecede akrabalarında % 15 oranında yaygın anksiyete bozukluğuna rastlanmaktadır. İkiz çalışmalarında; tek yumurta ikizlerinde çift yumurta ikizlerine göre daha fazla uyum görülmektedir. İkiz çalışmalarından elde edilen bulgular, YAB’nun kalıtımsal geçiş oranlarını % arasında olduğunu göstermektedir.
14
ETİYOLOJİ NÖROBİYOLOJİK ETKENLER
Yaygın Anksiyete Bozukluğunun belirtilerinin oluşmasında özellikle GABA Benzodiazepin kompleksinin ve Serotonerjik sistemin önemli rolleri olduğu düşünülmektedir.
15
GABA – BENZODİAZEPİN KOMPLEKSİ
GABA beyindeki ana inhibitör transmitterdir. GABA reseptörleri bloke edildiğinde anksiyete artar, benzodiazepinler ile uyarıldıklarında ise anksiyete azalmaktadır.
16
ETİYOLOJİ PSİKOSOSYAL ETKENLER
Psikanalitik Ekole göre : Anksiyete çözümlenmemiş bilinçdışı libidinal veya saldırganca dürtülerin doyum arzusu ile bunun yaratacağı tehlike arasındaki intrapsişik çatışmadan kaynaklanmaktadır. Anksiyete savunma mekanizmalarını devreye sokamamasından kaynaklanmaktadır.
17
ETİYOLOJİ PSİKOSOSYAL ETKENLER
Bozuk Aile içi İletişim: Anksiyete bağlanılan ebeveynden gerçek veya hayali bir ayrılmaya karşı güvensiz bir yanıt olmaktadır. Ebevynin yeterli ilgi göstermemesi, aşırı koruyucu tutum, duygu ifadesinden yoksun ilişki biçimi, yaygın anksiyete bozukluğuna zemin hazırlar.
18
ETİYOLOJİ PSİKOSOSYAL ETKENLER
Bilişsel- Davranışçı Ekol: YAB hastaları sıradışı olayları tehdit edici olarak algılar, dünyada kendilerinin tehlike altında olduğuna inanırlar. Bu kişilerde bilişsel çarpıtmalar söz konusudur. Bunun sonucunda, kişi çevredeki olayları kontrol edemeyeceğine inanır. Çaresizlik ve anksiyete hisseder.
19
ETİYOLOJİ PSİKOSOSYAL ETKENLER
Davranışsal Model: Yaygın kaygının, dış uyarıcılara klasik koşullama yoluyla öğrenildiği varsayılmaktadır. Fakat koşullayıcı uyarıcıların ranjı çok geniş olmaktadır.
20
AYIRICI TANI YAB – PANİK BOZUKLUK
YAB tanısı alan hastaların %25’i panik bozukluk ölçütlerini karşılamaktadır. Panik bozukluğu olan hastalar kendi içsel belirtilerine yönelik kaygı duymakta ve “şu an” üzerinde durmaktadırlar. YAB hastaları gelecekteki yaşam olaylarına yönelik olarak kaygı duyarlar.
21
AYIRICI TANI YAB – OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
OKB hastalarının düşünceleri genellikle kısa süreli, abartılı ve gerçeklikten uzaktır. YAB’da ise kaygı ortaya çıkabilecek olumsuz olaylara odaklanılmıştır ve hastanın kendi düşüncesi dışında oluşmaktadır.
22
AYIRICI TANI YAB – Duygudurum Bozuklukları
Depresif bozukluklarda negatif tekrarlayıcı düşünceler çoğunlukla geçmişle ilgili olmaktadır. Yaygın Anksiyete Bozukluğunda ise kaygılar gelecek yaşam olaylarına yöneliktir.
23
KOMORBİDİTE ( Eş Tanı) YAB – Kişilik Bozuklukları
YAB ile kişilik bozuklukları arasında % 69’a varan bir birliktelik söz konusudur. YAB ile en çok Obsesif Kompulsif Kişilik bozukluğu arasında ilişki görülmektedir. % 23 komorbidite bulunmaktadır. YAB ile çekingen kişilik bozukluğu arasında % 13 komorbidite bulunmaktadır.
24
KOMORBİDİTE ( Eş Tanı) YAB – Bedensel Hastalıklar
YAB olan hastaların 1/4’ nde alkol bağımlılığı veya kötüye kullanım görülmektedir. Eş tanı görülen durumlarda işlev kaybı daha belirgin ve intihar riski daha yüksek olmaktadır.
25
TEDAVİ FARMAKOLOJİK TEDAVİ
Bu tedavi yaklaşımında pekçok farklı ilacın yeri vardır. Bunlar; Benzodiazepinler Trisiklik Antidepresanlar Seçici Seratonin Geri Alım İnhibitörleri Beta Blokerleri
26
Tedavi “Bilişsel Yaklaşım”
Hastalar, değişik koşullarda karşılaştıkları ve kendileri için yabancı olan herhangi bir durumu, hatalı şekilde “tehlikeli” olarak değerlendirir ve bu varsayımla hareket ederler.
27
Tedavi “Bilişsel Yaklaşım”
Amaç: Anksiyete yaratan düşüncelerinin altında yatan inançları saptayarak mantık ya da mantık dış temellerini, geçerliliklerini ve kaygı yaratan düşüncenin olabilirlik derecesini sorgulamaktadır. Bu yöntem sonucunda, hasta işlevsizlik yaratan düşüncelerle akılcı ve gerçekçi alternatiflerini yer değiştirmeyi öğrenecektir.
28
Tedavi “Bilişsel-Davranışçı Yaklaşım”
Amaç : Uygunsuz tepkinin düzeltilmesidir. 1) Yüzleştirme teknikleri 2) Sistematik Duyarsızlaştırma 3) Bio-feedback 4) Gevşeme teknikleri
29
PANİK BOZUKLUK
30
Panik Bozukluk Tekrarlayan ve beklenmedik anlarda ortaya çıkan iç sıkıntısı (anksiyete) ile buna eşlik eden bedensel ve bilişsel belirtilerden oluşan “panik nöbetlerle” seyreden bir bozukluktur.
31
Panik Bozukluk Hastalığın başlangıcının genellikle kendiliğinden ve aniden olduğu bildirilmekte ise de, bu bozukluğu yaşayan bireylerin çoğu son bir yıl içinde atak ile ilişkilendirilebilecek bir yaşam stresörüne maruz kalmış olmalıdır.
32
Panik Bozukluğun Tarihçesi
Freud panik bozukluğa “anksiyete nevrozu” şeklinde bir isim verirken, kendisi bu bozukluğu uyarılmışlık hali, beklenti anksiyetesi, kardiyak spazmlar, terleme ve nefes alma güçlüğü olarak tanımlamıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında “efor sendromu” olarak adlandırılmıştır. 1980 yılında ise “panik bozukluk” resmi bir tanı olarak sınıflandırma sisteminde yer almaya başlamıştır.
33
EPİDEMİYOLOJİ Panik bozukluğun yaşam boyu prevelansı ortalama %2-3, bir yıllık prevelansı ise ortalama % 1-2 olarak kabul edilmektedir. Genel toplumda yaşayanların % 10’u yaşamlarında en az bir kez panik atak deneyimlemişlerdir. Panik bozukluğu tanısı alan hastaların yaklaşık 1/3’i aynı zamanda agorafobi tanı ölçütlerini karşılamaktadır.
34
Panik Bozukluğu olan hastalar :
50 yaşın altında, Kadın Dul Şehirli
35
Panik Bozukluk Kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görülmektedir. Evli olmayanlarda evli olanlara göre görülme sıklığı 2 kat artmaktadır. Şehirde yaşayanlarda, kırsal kesimde yaşayanlara göre kat daha fazla görülmektedir.
36
DSM V Panik Bozukluğu A. Yineleyen beklenmedik panik atakları. Bir panik atağı, dakikalar içinde doruğa ulaşan ve o sırada aşağıdaki belirtilerden dördünün (ya da daha çoğunun) ortaya çıktığı, birden yoğun bir korku ya da yoğun bir içsel sıkıntının bastırdığı bir durumdur: Not: Böyle bir durum, kişinin dingin ya da kaygılı olduğu bir durumda birden bastırabilir.
37
1. Çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da kalp hızının artması.
2. Terleme. 3. Titreme ya da sarsılma. 4. Soluğun daraldığı ya da boğuluyor gibi olma duyumu. 5. Soluğun tıkandığı duyumu. 6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma. 7. Bulantı ya da karın ağrısı. 8. Baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik ya da bayılacak gibi olma duyumu. 9. Titreme, üşüme, ürperme ya da ateş basması duyumu.
38
10. Uyuşmalar (duyumsuzluk ya da karıncalanma duyumları)
11. Gerçekdışılık (“derealizasyon”, gerçekdışı olma duyumu) ya da kendine yabancılaşma (“depersonalizasyon”, kendinden kopma duyumu). 12. Denetimini yitirme ya da “çıldırma” korkusu. 13. Ölüm korkusu. Not: Kültüre özgü belirtiler (örn. kulak çınlaması, boyun ağrısı, baş ağrısı, denetim dışı çığlık atma ya da ağlama) görülebilir. Bu belirtiler gereken dört belirtiden biri olarak sayılmamalıdır.
39
B. Ataklardan en az birinden sonra, aşağıdakilerden biri ya da her ikisi de bir ay (ya da daha uzun) bir süreyle olur: 1. Başka panik ataklarının olacağı ya da bunların olası sonuçlarıyla (örn. Denetimimi yitirme, kalp krizi geçirme, “çıldırma”) ilgili olarak sürekli bir kaygı duyma ya da tasalanma. 2. Ataklarla ilgili olarak, uyum bozukluğuyla giden davranış değişiklikleri (örn. spor yapmaktan ya da tanıdık, bildik olmayan durumlardan kaçınma gibi panik atağı geçirmekten kaçınmak için tasarlanmış davranışlar) gösterme.
40
C. Bu bozukluk, bir maddenin (örn
C. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. kötüye kullanılan bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. hipertiroidi, kalp-akciğer hastalıkları) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz. D. Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örn. panik atakları, toplumsal kaygı bozukluğunda olduğu gibi, yalnızca korkulan toplumsal durumlara tepki olarak; özgül fobide olduğu gibi, sınırlı birtakım fobi kaynağı nesneler ya da durumlara tepki olarak; takıntı-zorlantı bozukluğunda olduğu gibi takıntılara tepki olarak; örselenme sonrası gerginlik bozukluğunda olduğu gibi örseleyici olayların anımsatıcılarına tepki olarak ya da ayrılma kaygısı bozukluğunda olduğu gibi bağlandığı kişilerden ayrılmaya tepki olarak ortaya çıkmamaktadır).
41
Panik Bozukluk Agorafobili hastalarda bir erkeğe karşılık üç kadında görülme olasılığı vardır. Agorafobisi olmayan hastalarda ise bir erkeğe karşılık iki kadında görülmektedir.
42
Klinik Görünüm Bedensel Belirtiler
Kalpte çarpıntı, hızlı kalp atışı, kola, omuza ve koltuk altına yayılan göğüs ağrısı, uyuşma Soluğun kesilmesi, nefes darlığı, boğuluyormuş hissi. Boğazda tıkanma hissi, yutkunmakta güçlük çekiyormuş hissi. Bulantı, karın ağrısı. Baş dönmesi, düşüp bayılacak gibi olma. Titreme, terleme, ürperme, uyuşma, karıncalanma, ateş basması.
43
Klinik Görünüm Bilişsel Belirtiler:
Hasta kalp krizi geçirebileceği ya da ölebileceği korkusu yaşayabilir. Bilincini kaybedip, delirebileceği ya da kontrolünü kaybedip istemdışı olumsuz davranışlar sergileyeceği korkusu yaşayabilir. Kişi kendi bedenine çok fazla odaklanmıştır, bedenindeki en basit değişiklikleri bile fark eder.
44
Klinik Görünüm Uyku Bozuklukları:
Uyku süreci bir “kontrolü kaybetme” sürecidir. Bilinçdışı olarak uykudan korkmaktadırlar. Uykuya dalmakta zorlanırlar, kolaylıkla dış uyaranla uykudan uyanırlar. Uyku esnasında bilinçsizce başkalarına zarar verme korkusu yaşarlar.
45
Klinik Görünüm NOKTURNAL PANİK ATAK :
Bazı panik bozukluğu olan hastalar nokturnal panik atak olarak tanımladığımız , uyku sırasında ataklarla uyanıp fırlayabilmektedir. Hastaların % 40’ı uyku esnasında panik atak yaşayabilmektedir.
46
Klinik Görünüm Depersonalizasyon / Derealizasyon :
Bazı hastalar kendileriyle ilgili yabancılık ya da gerçek dışılık duyguları yaşayabilir. Kendilerini bedenlerinin dışından izliyormuş gibi ( depersonalizasyon) veya çevrenin değiştiği, yabancılaştığı gibi düşüncelerinin olması (derealizasyon)
47
Panik Ataklar Beklenmedik Spontan Panik Ataklar Panik Ataklar
Panik atağın başlangıcı durumsal bir tetikleyici ile ilişkili değildir. Ataklar nedensiz olduğu için nerede ve ne zaman geleceği belirsizdir. Durumsal Panik Ataklar Değişmez biçimde durumsal bir tetikleyici ile karşılaşıldığında ya da karşılaşacağı düşünüldüğünde ortaya çıkmaktadır.
48
Panik Bozukluk TEMEL ÖZELLİKLER Panik Ataklar Beklenti Anksiyetesi
49
Beklenti Anksiyetesi Panik bozukluğu olan hastalar yeni bir panik atak geçirme beklentisi ve korkusu yaşarlar. Hastalar ne zaman panik atak geçireceklerini kestirmek amacıyla çevresel ve bedensel ipuçları ararlar. Beklenti anksiyetesi aynı zamanda pek çok yanlış çıkarsama ve inanca neden olur. Bu çıkarsamalar belli kaçınmalara (agorafobiye) neden olmaktadır. Anksiyeteli bekleyiş, kişinin gündelik yaşam ve sosyal ilişkilerini giderek kısıtlar.
50
Etiyoloji Genetik Etkenler: Panik bozukluğun yatkınlığının % civarında kalıtsal olduğu ileri sürülmektedir. Aile Çalışmaları: Panik bozukluğu olan hastaların birinci derece akrabalarında bozukluk görülme oranı % 7.7 ile % 20.5 arasında değişmektedir. Panik bozukluğu olan bir kişinin ailesindeki diğer kişilerin panik bozukluk yönünden risk taşıma oranı % 78.3 olmaktadır.
51
Etiyoloji İkiz Çalışmaları Panik bozukluğu eş hastalanma oranı tek yumurta ikizlerinde çift yumurta ikizlerine oranla % 31 olduğu belirtilmiştir. Evlat edinme çalışmalarında evlat edinilen çocuklarda ailelerin diğer çocuklarına oranla daha fazla hastalık izlenmiştir. Bu da genetik yatkınlığı göstermektedir.
52
Etiyoloji Beyin Yapılarının Rolleri
Beklenti Anksiyetesinin gelişiminde limbik sistemin ve GABA Benzodiazepin reseptör kompleksinin rolü olabileceği öne sürülmüştür. Panik bozukluğu olan hastalar tehlikeli olarak nitelendirdikleri durumlardan kaçınarak panik atak ve beklenti anksiyetesini azaltmayı öğrenmekte yani agorafobik bir tutum geliştirmektedirler. Bu durumdan beynin prefrontal bölgesi sorumlu olmaktadır.
53
Hazırlayıcı Etkenler Stres verici yaşam olayları :
Hastalar genellikle ilk panik atağı stres verici bir yaşam olayı ardından deneyimlerler, Bir yakının ölümü, Eş ya da partnerden ayrılmak, Bir yerden taşınmak, Kişilerarası çatışmalar, Sağlık sorunları.
54
Hazırlayıcı Etkenler Erken Dönem Yitimleri: Erken çocukluk dönemindeki kayıplar panik bozukluğun oluşmasında önemlidir. Çocuğun ebeveynden ayrılması, ebeveynlerin boşanması ve benzeri stresler panik bozukluk için bir yatkınlık oluşturmaktadır.
55
Hazırlayıcı Etkenler Ebeveyn Özellikleri: Ebeveynlerin duygusal açıdan sıcak olmamaları, annelerin yetersiz bakımı ya da reddedici davranışları panik bozukluk ile ilişkili olarak görülen ebeveyn özellikleridir. Aynı zamanda anksiyöz ebeveynlerin çocuklarının da anksiyöz oldukları tespit edilmiştir.
56
HazırlayIcI Etkenler Kişilik Özellikleri: Bağımlılık
Kendini öne sürememe Güvensizlik Obsesyonel olma Hastalık öncesinde hastaların % 40’ı çeşitli kişilik bozuklukları sergilemişlerdir. Bunlar bağımlı,kaçıngan, pasif agresif ve kompulsif tip özelliklerdir. Bunların panik bozukluğuna yatkınlık yarattığı düşünülmektedir.
57
Psikodinamik Kuram Bu hastaların alışkın olunmayan durumlar karşısında “aşırı koruyucu ve kontrol edici ebeveyn davranışlarıyla beslenen” ve “çözülmemiş bağımlılık bağımsızlık çatışmalarına yol açan bir korkunun varolduğunu söylemektedir. Anksiyete karşısında bu kişilerin savunma mekanizmaları yetersiz olmaktadır.
58
Bilişsel-Davranışçı Kuram
Panik bozukluk fiziksel ya da mental kökenli içsel duyumların yanlış olarak, katastrofik olarak yorumlanmasının bir sonucu olmaktadır. Kişi atak sırasındaki belirtilerini bedensel ya da ruhsal açıdan , tehlikeli, zararlı ve hatta ölümcül olarak algılamaktadır.
59
Bilişsel Davranışçı Kuram
Böylece hasta bu belirtilerinden korkmaya başlamakta, sürekli olarak kendi bedenlerine odaklanmaktadır. Kendi bedenlerindeki en ufak değişimleri bile panik atak geçirecekleri yönünde yordarlar. Bu katastrofik inançlar yeniden anksiyete ve dolayısıyla daha fazla bedensel belirti ve duyuma yol açmaktadır. Bu uyarılmaya artmış anksiyete, yeni panik ataklara yol açmaktadır.
60
Hastalığın Gidişi Panik ataklar bazı hastalarda haftada 1-2 kez olmak üzere aylarca devam ederken, bazen de paniksiz geçen haftalar ve aylar görülmektedir. Hastalık süreğen bir gidiş göstermektedir. Zaman zaman alevlenmeler ve remisyonlar gözlenmektedir.
61
Hastalığın Gidişi Etkin bir tedavi ile panik hastaların yaklaşık % 70’inde tam iyileşme ya da belirgin düzelmeler gözlenmektedir. Geri kalan % hastada uzun süreli tedavi gerekli olmaktadır.
62
TEDAVİ Temel Amaçlar: Öncelikle hastadaki panik atakları ortadan kaldırmak, Hastanın kaçınma davranışını önlemek, Beklenti anksiyetesini sona erdirmek, Panik bozukluğu ile birlikte görülen bedensel ve psikiyatrik bozuklukları tedavi etmek, Hastaların çoğu için gerekli idame tedaviyi sürdürmek.
63
Tedavi “Bilgilendirme”
Hastalığın nedenleri, belirtileri, belirtilerin nasıl ortaya çıktığı, seyri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirme. Anksiyete belirtilerinin oluş düzenekleri. Beklenti anksiyetesi ve agorafobinin gelişim basamakları üzerinde durulması. Tedavinin neyi, nasıl düzelteceği konusunda bilgi vermek.
64
Bilişsel- Davranışçı Tedavi
BDT’de ayrıntılı bir bilgilendirme ve eğitim yapılarak, panik belirtileri ve beden duyumları azaltacak teknikler öğretilir.
65
Bilişsel- Davranışçı Tedavi
Panik ataklarda hissedilen belirtilerin doğası açıklanır, bedensel belirtiler ile ilgili geliştirilen yanlış ( katastrofik) inançlar ele alınır. Hastanın düşünüş biçimi yeniden yapılandırılmaya çalışılır.
66
Bilişsel- Davranışçı Tedavi
İzleme programları oluşturulur. Anksiyeteyi yönetme, kontrol teknikleri hastaya öğretilir. Nefes Alma Teknikleri Kas Gevşeme Egzersizleri Kişinin kendi bedenine olan dikkatini başka yöne çekmek.
67
Bilişsel- Davranışçı Tedavi
Yüzleştirme ( exposure) Teknikleri: Hayali Yüzleştirme Yaklaşımı Gerçek Yaşamda Yüzleştirme Yaklaşımı ( in vivo exposure) İntrospektif Yüzleştirme Yaklaşımı
68
Bilişsel- Davranışçı Tedavi
Tek başına BDT ile hastaların yaklaşık % 60’ı panik ataksız bir yaşama kavuşmaktadır. Kısmi düzelmeler göz önüne alındığında yanıt oranı % olmaktadır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.