Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
İSTİHDAM TEORİLERİ
2
KLASİK İKTİSAT Piyasada tam rekabet koşulları geçerlidir.
Ekonomi her zaman tam istihdam düzeyindedir. Ücret, faiz haddi ve mal fiyatları esnektir. İstihdam ve İşsizliğe olan yaklaşımları 3 temel teoriyle açıklanıyor. Mahreçler Yasası ( Say Kanunu) Faiz Teorisi Ücret Teorisi
3
Mahreçler Yasası (Say Kanunu)
‘‘Her Arz Kendi Talebini Yaratır’’ Bu yasaya göre ekonomide esas olan malın malla mübadelesidir. Ekonomik yapıyı hareket ve dengeye getiren ürünün kendisidir. Talep etikleri ürünü belirleyen ana unsur üretmiş oldukları ürün kadardır. İnsanlar ürettiği miktarı kendisi belirleyebilir. Çünkü ürettiği ürün kadar piyasada talep yaratmış olur. Bu sebeple genel bir kırız-resesyon olmaz Kazanılan gelirler derhal ve tamamen piyasada harcanır.
4
Faiz Teorisi ‘Faiz, Tüketimden Kısmanın Ödülüdür’ Faiz Yatrım İlişkisi
Sermaye Talebi (I) Tasarruf Arzı (S) S,I i S=I Faiz Miktarı artıkça -Tasarruf artar -Yatırım azalır Faiz haddi tasarruflarla yatırımı bir noktada eşitleyen bir fonksiyona sahiptir. Faiz haddinin düşürülmesi , kazanılan gelirler piyasada derhal ve tamamen harcanır yaklaşımını harekete geçirir Rasyonel İnsan Modeli arka planında yatmaktadır.
5
Ücret Teorileri Doğal Ücret Teorisi(Tunç Kanunu): David Ricardo tarafından uzun vadeli ücret değişmelerini izah etmek amacıyla ücret oluşumunu emek arzı açısından incelemektedir Ücret Fonu Teorisi: John Stuart Mill tarafından geliştirilmiş olan teori, ücretin kısa vadedeki değişmelerini izah gayesini güder. Tunç Kanununun aksine ücret teşekkülünü emek talebi açısından incelemektedir. Ücretin Sömürü Teorisi: Karl Marx tarafından işçinin sermaye sahipleri tarafından istismar edildiğini, kâr ve faizin ücretten çalınmış haksız gelirler olduğunu ispata çalışmıştır. Marjinal Verimlilik Teorisi: Neo-klasik ücret teorisidir. Ücret, çalıştırılan son işçinin katkısına işverenin taktir ettiği değerdir.
6
Doğal Ücret Teorisi( Tunç Yasası)
Doğal Ücret (Tunç Yasası): İnsanların varlıklarını sürdürmeyi karşılamayı yetecek düzeydeki ücrettir. Fiili Ücret: Arz ve Talep eğrilerinin birbirini kesiştiği noktada ortaya çıkan ücrettir. Fiili Ücret › Doğal Ücret İşten çıkarılma ve daha düşük ücretli bir işe razı olma Fiili Ücret ‹ Doğal Ücret İşçiler yeterli beslenemedikleri için işgücü açığı ortaya çıkacak işverenler işçi alabilmek için daha yüksek ücretler verecektir.
7
Ücret Fonu Teorisi Ücret Fonu Teorisi: İşletmelerin 2 tip fonları vardır. Değişken Fonlar: İşletme sermayesi ve diğer hammadde giderlerini karşılamak amacıyla oluşturulmuştur. Sabit Fonlar: İşçilerin ücretlerinin ödenmesi için işveren veya firmalar tarafından ayrılır. Sabit Fon / İşçi sayısı = Ücret
8
Marjinal Verimlilik Teorisi(Neo-Klasik)
Üretime en son katılmış olan işçinin verimliliğine eşit düzeyde bir ücret ödenmesidir. Ücretler, sabit üretim koşulları altında çalışmak isteyenlerin sayısının azalması veya işçi sayısı sabitken işçilerin verim artışıyla yükselebilir. Azalan verimler yasası: Bir Ekonomide bir üretim süreci içerisinde ilk önce en verimli kaynaklar kullanılır. Ekonomi büyüdükçe üretim miktarı artıkça daha az verimli kaynak kullanmaya başlanır. Ekonomide genel anlamıyla bütün kaynaklarını kullanma noktasına geldiğinde en verimli kaynaktan tutup en düşük verimli kaynağa kadar kaynaklarını kullanmış olur. Emek arzı: Çalışmanın marjinal zahmeti ile, çalışma sonucu elde edilen gelirin marjinal faydası tarafından belirlenir. Ücret düzeyi artıkça artar. Cari ücret: marjinal zahmet eğrisi ile marjinal verimlilik eğrisinin kesiştiği noktada belirlenir.
9
Marjinal Verimlilik Teorisi
W0 W İşgücü Arz ve Talebi N E L0 Marjinal Zahmet İstihdamı işgücü arzıyla talebinin birbirini kestiği noktada ortaya çıkar. Klasiklere göre İşgücü talebini belirleyen temel unsur işgücünün marjinal verimliliğine bağlıdır. ( İşgücü Talebi = Marjinal verimlilik eğrisi) Tam istihdam seviyesine yaklaştıkça marjinal verimlilik azalarak artar Marjinal Verimlilik
10
Yeni Ücret Yaklaşımları(Neo-Klasik)
İŞ ARAMA YAKLAŞIMI ETKİN ÜCRET YAKLAŞIMI
11
İş Arama Yaklaşımı Neo-klasik okulun teorisidir.
Piyasa hakkında eksiksiz bir bilgiye sahip olmayan işçilerin çalışıp çalışmama kararından önce bir iş arama çalışması yapması gerektiğini söylerler. İş arama çalışması ayrı bir zaman ve masrafı beraberinde getiriyor. Dolayısıyla reddettikleri gayri iradi işsizlik kavramın zımni olarak kabul etmişlerdir.
12
Etkin Ücret Yaklaşımı Neo-Klasik kökenlidir.
Yüksek ücret verip yüksek verimliliğin sağlanmaya çalışılmasıdır. Nutritional Modeli (Beslenme): Yüksek ücret alarak daha yüksek standartlarda yaşamını süründürmeye başlayan işgücünün personelin kendisine daha iyi bakabileceklerini daha nitelikli ve daha verimli olacaklarını söyler. Shirking Modeli (Kaytarma): İşgücünün çalışmış olduğu işlerde almış olduğu ücret ve sahip olmuş olduğu istihdam şartları diğer işyerinde de aynıysa birey o işte çalışmak ve o işte verimli bir şekilde çalışmak için çok da fazla çaba harcamaz. Labour Turnover Modeli (İşçi devri): İşyerinde işe giriş-çıkış hareketlerinin firmaya yüklemiş olduğu maliyetleri aşağı çekmek için firmayı nitelikli işgücü tabakasını çekebilecek yüksek ücret şartlarının uygulanması durumudur.
13
MODERN İKTİSAT TEORİSİ
İngiliz İktisatçı J.M. Keynes 1936 yılında yayınladığı “İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi” adlı eserinde klasik teoriyi eleştirmiş ve Klasik teorinin devamı niteliğinde yeni bir teori ileri sürmüştür. Keynes bu eserinde, ekonomiyi kendiliğinden ve daima tam istihdamda dengeye getirecek bir mekanizmanın mevcut olmadığını ispata çalışmıştır. Keynes’e göre, ekonominin tam istihdamda dengeye gelmesi, özel bir haldir. Ekonominin eksik istihdamda da dengeye gelebileceği görüşü, Keynes’in en temel katkılarından biridir. Keynes, faizin tasarruf arzı ile sermaye talebine göre değil, para arz ve talebine göre oluştuğunu kabul etmiştir. Keynes’in Teorisi aynı zamanda Modern İktisat Teorisi olarak adlandırılmaktadır.
14
MODERN İKTİSAT TEORİSİ
Temel varsayımları Üreticiler kârlarını maksimize etme yönünde hareket ederler Üretim ve istihdam aynı yönde hareket eder. Sermaye Stoku veri olarak kabul edilir. Temel noktası kapasitedir. Kapasite, bir ekonominin mal ve hizmet üretme potansiyelidir. Üreticinin maliyetini karşılayabilecek bir efektif talep beklentisi bu potansiyeli harekete geçirecektir. Efektif Talep: Bir ülkedeki üretim kapasitesini harekete geçirecek, temel beklentiyi canlı tutacak yaklaşımdır.
15
Toplam arz Yaklaşımı Toplam arz: Girişimci beklentilerine göre harekete geçirilen üretim kapasitesinin varlığıdır. Beklentiler toplamıdır. Girdi maliyeti + Girişimci karı = Üretim maliyeti
16
Toplam arz Yaklaşımı Toplam arzı eğrisinin belirlenmesi
Beklenen Hasıla İstihdam (N) N -Çeşitli hasıla beklentisinde istihdam edilecek işgücü miktarını göstermektedir. Toplam arz N’
17
Almaşık Toplam Arz Yaklaşımı
Almaşık Toplam Arz Fonksiyonu Beklenen Hasıla Almaşık Toplam Arz Fonksiyonu, hasıla beklentisi ile üretim maliyet arasında doğrusal bir ilişki gösteren fonksiyondur. Beklentileri etkileyen ana kavram taleptir. Toplam arz 45 Üretim Masrafı Üretim Miktarı İstihdam Miktarı
18
Toplam Talep Yaklaşımı
Toplam Talep : Makro açıdan gelir guruplarının harcamaya hazır oldukları miktarı ifade eder. Kaynağını İfade eden etmenler Cari Gelirler Tasarruflar Negatif Tasarruflar (Borç) Kimler talep ederler? Hane halkı (C) Sermaye ve Yatırım malı alıcıları (I) Devlet (G) Dış alem gelirleri (X) D = C + I + G + X
19
Toplam Talep Yaklaşımı
Toplam Talep Fonksiyonu Beklenen Hasıla Üretim Masrafı Üretim Miktarı İstihdam Miktarı D = C + I + G + X Toplam Talep 45
20
Efektif Talep Yaklaşımı
Efektif Talep 2 durumu belirler: Üretim Miktarını Üretim miktarına denk gelen fiyatı. Efektif talep: Toplam arz ve talebin kesiştiği yerde belirlenir. Toplam arz: Girişimci beklentilerine göre harekete geçirilen üretim kapasitesinin varlığıdır. Beklentiler toplamıdır. Girdi maliyeti + Girişimci karı = Üretim maliyeti
21
Efektif Talep Yaklaşımı
Efektif Talebin Belirlenmesi -Ekonomi tam kapasiteyle çalışıyorsa tam istihdam seviyesinde genel denge vardır. Y1 Karşılanmamış talep var. Girişimci beklentisi canlı ayakta duruyor. S ‹ D Y2 S › D olduğu için beklentiyi karşılayacak fiyattan bir talep yoktur. Stokta ürün biriktiriliyor. Beklenen Hasıla S Maliyet, (N) ,(Y) Deflasyonist açık D K Efektif Talep Otonom Harcama Y 1 Y 2 Enflasyonist açık
22
Emek Arzı Yaklaşımı Keynesyen modelde ücretler aşağı doğru esnek değildir. Ücretlerin belirli bir noktadan daha aşağı inmeyeceği bir düzey vardır. Buna asgari geçim düzeyi denir. Keynes’in emek arzı yaklaşımı Keynesyen Modelde insanlar para yanılsamasına kapılıyorlar Nominal ücretlere bakılması, Emek arzı enflasyonist açık kullanmak suretiyle para yanılsamasını hayata geçiren ve böylece emek arzını artıran ve istihdam düzeyini artıran bir rol oynamaktadır.
23
Emek Arzı Yaklaşımı Ücretlerin aşağı doğru esnek olmaması
W0: Asgari Ücret Düzeyi P0: Ekonominin genel fiyat düzeyi Enflasyonist açık buradaki genel fiyatlar seviyesini artıracaktır. Fiyatlar genel seviyesinin artması ücretleri W1’e getiriyor. S1 Dirsek yapana kadar olan kısım (keynesgil anlamda işsiz) cari şartlarda iş arayıp bulan bulamayan herkesi gösteriyor. Reel Ücret (W/P)1 (W/P)0 W/P İşsizlik Oranı N’ A N S1 İş Bulamayan S2 B
24
Faiz Yaklaşımı Faiz, paradan vazgeçmenin bedelidir.
İnsanlar sadece spekülasyon amaçlı ellerinde para tutmazlar. Yani Faiz hadlerine karşı daha katı olan sebeplerle de ellerinde para tutarlar Elde para tutma arzusu 3 temel motife dayanır. Muamele Motifi İhtiyat Motifi Spekülasyon Motifi
25
Faiz Yaklaşımı Muamele Motifi
İnsanların gündelik yaşamlarını sürdürmek amacıyla ellerinde tutukları paradır. Elde tutulan paranın büyüklüğümü 2 durum belirler. Gelirin Büyüklüğü Elde Edilme Periyodu 2. İhtiyat Motifi Bireylerin öngörülmeyen nedenlerden dolayı kendilerini daha rahat hissetmelerini sağlamak için elde tutukları paradır. Faiz haddine duyarsız Esnek değildir
26
Faiz Yaklaşımı 3. Spekülasyon Motifi
İnsanların artan faiz oranlarından yani finansal enstrümanlardan ek bir kazanç sağlama amacıyla ellerinde tutmak istedikleri paradır. Faiz hadlerine tam duyarlıdır. Miktarını belirleyen muamele ve ihtiyat motifiyle ayırdığı paradan kalan miktarı finansal piyasalarda kullanıyor. Keynesyen İktisat genel anlamda Modern İktisat Teorisi olarak adlandırılmaktadır.
27
PHİLİPS EĞRİSİ Alban William Phillips, İngiliz ekonomisinde 1861 yılından almış yılına kadarki parasal ücretlerdeki değişiklik oranı ile işsizlik oranı arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Kısa Dönem Philips Eğrisi W Philips ‘Dün böyleydi bugün böyledir gelecekte de böyle olacak’ şeklinde yaklaşıyor. (Herhangi bir zaman dilimi olmaksızın evrensel kural olarak değer) Philips Eğrisi -1 noktasına paralel geçmeye başlıyor. -1 noktası Keynesin ifade etiği artık daha da inmeyecek ücret düzeyi olan asgari geçim düzeyini gösteriyor. İşsizlik oranı 3 6 Philips Eğrisi 2 1 5 -1
28
PHİLİPS EĞRİSİ Philips özellikle fiyat istikrarı tartışmaları içerisinde siyasal iktidarın önünde temel olarak 2 yol olduğunu göstermiştir. Siyasal İktidarlar enflasyonla işsizlik arasında seçim yapmak zorundadırlar. Eğer bir siyasal iktidar enflasyonist herhangi bir baskıya maruz kalmak istemiyorsa belirli bir arada işsizliğe katlanmak durumundadır. Siyasal İktidar doğal İşsizlik oranın daha altında bir işsizlik oranını yakalamak istiyorsa belirli bir oranda enflasyona katlanmak zorundadır.
29
MONETARİST İKTİSAT İnsanlar bir işe girip girmemeye herhangi bir şeyi üretip üretmemeye belirli bir noktada geçmişten gelen alışkanlıkları yaşadıkları ülkedeki temel gerçekleri enflasyon oranını göz önüne alarak karar verirler. Ancak İnsanlar karar verdikleri ortamı yaşamaya başladıkları anda aynı ortam olmadığını görmeye başlarlar. Üretim sürecinde daha fazla mal üretmelerine rağmen para kazanamadıklarını görmeye başlarlar. Ekonomide artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını gördükleri, onu anladıkları sürece uyarlanma süreci denir. Her bir uyarlanma süreci sonunda aynı işsizlik seviyesine ama daha yüksek enflasyon düzeyinden geri dönülecektir.
30
MONETARİST İKTİSAT Uyarlanabilir Beklentiler ve Uzun Dönem Phillips Eğrisi Monetarist İktisatçılar Arz yanlı iktisat anlayışının temsilcileridir. NAİRU: Enflasyonu hızlandırmayan işsizlik, doğal işsizlik, tam istihdam düzeyine denk gelen işsizlik ( arzı ya da friksiyon el) Uzun Dönem Philips eğrisi(LRPC): Her uyarlanma süreci sonunda çok daha yüksek enflasyonist baskıyla tekrar işsizlik oranına dönüşüm göstergesidir. Kısa Dönem Philips eğrisi( SRPC) belirli bir enflasyon beklentisinde parasal ücretlerdeki değişim oranıyla işsizlik oranı arası ilişkiyi gösteren eğridir. P0 P1 P U LRPC F U1 E NAİRU Kısa dönem Philips Eğrisi B SRPC3 D C A SRPC2 SRPC1
31
MONETARİST İKTİSAT Uyarlanabilir Beklentiler ve Uzun Dönem Phillips Eğrisi Enflasyon oranının sıfır ve işsizlik oranının doğal işsizlik oranında olduğu varsayımı altında genişletici para politikası sonucu talep şoku yaşanacağını bunun da fiyatların artacağını beklentisi içinde olan firmalar yaptıkları ücret artışları işgücü arzının ve istihdamın artması işçilerin enflasyon beklentilerinin kısa dönemde O olduğu varsayımı ile işsizlik oranı U0 dan U1’e enflasyon oranının O’dan P1’e yükselmesi A noktasından C noktasına gelecektir. Ancak uzun dönemde işçiler reel ücretlerin artmadığının farkına varılırlar ve enflasyon beklentilerinin P1 yükselmesi sonucu SRPC eğrisi sağa doğru kayar bunun sonucunda reel ücretler eski seviyesine yükselir. Yüksek reel ücretten istihdam edilen işgücü miktarı U1-U0 kadar azalır ve işsizlik oranın tekrar eski düzeyine (D) yükselir. P1 P2 P U LRPC F U1 E NAİRU Kısa dönem Philips Eğrisi B SRPC3 D C SRPC2 A U0 SRPC1
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.